Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
izmirin, işgali

İzmir'in İşgali

Eski 08-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İzmir'in İşgali




Mondros Ateşkesi'nin imzalanmasından beri Yunanlılar, Mondros Mütarekesi

İzmir'de yoğun bir propagandaya girişmişlerdi Bir yandan İzmir ve çevresine yeni Rum göçmenleri yerleştirilirken, diğer yandan Levantenleri de elde etmeye çalışıyorlar ve Yunanistan'dan askeri eşya ve malzeme taşıyorlardı İzmir'de kurulan "Abluka ve Seyrüsefer Komutanlığı" ve İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan siyasi temsilcilerinin varlığı da, İzmir'in Türklerin elinden alınacağı kuşkusunu yaratıyordu Birinci Dünya Savaşı'nın son yıllarında, Akdeniz'den yapılması olası bir saldırıya karşı Aydın'a komutan olarak atanan Nurettin Paşa, Ateşkes'ten sonra karargahını İzmir'e taşıdı ve daha sonra İzmir Valisi atandı Nurettin Paşa, ulusal örgütlerin kurulmasını gerekli görüyordu Ocak 1919'dan itibaren İzmir'in Yunanlılara verileceği haberi artık İzmir basınında bile yer alıyordu


İzmir, Türkiye'nin nüfus, sanayi, ticaret, turizm ve kültür yönlerinden üçüncü büyük şehridir


Tarihi ve tabii güzellikleri ile de Türkiye'nin en güzel llerinden biridir 37° 45' ve 39° 15' kuzey enlemleri ile 26° 15' ve 28° 20' doğu boylamları arasında yer alır Balıkesir, Manisa, Aydın ve Ege Denizi ile çevrilidir İzmir, renkli bir tabiata, zengin bir tarihi mirasa ve bol ürün veren topraklara sahip bir ildir Trafik plaka numarası 35'tir

Paris Barış Konferansı'nda Venizelos, İzmir ve çevresinde Rum nüfusunun çokluğunu ve tarihi Yunan haklarından söz ederek, buraların Yunanistan'a verilmesini istiyordu İddiaları ABD ve İtalya tarafından çürütülmüş idi Fakat İzmir'in İtalyanlar tarafından ele geçirilmesi endişesinde bulunan İngiltere Başbakanı Lloyd George, düşlediği büyük Yunanistan için, İzmir'in Yunanistan'a verilmesini istiyordu Rumlar, İzmir ve çevresinde Türklerin Rumları katlettiği uydurma haberleriyle 1919 Ocak'tan itibaren Paris Barış Konferansı'na başvurdular Diğer yandan Nurettin Paşa'nın görevden alınmasını istiyorlardı Çünkü Nurettin Paşa'nın İzmir Valisi bulunması kendileri için büyük bir engeldi Osmanlı Dışişleri ise İzmir'in Yunanistan'a verilmesine İtalyanların izin vermeyeceği düşüncesindeydi Padişah, 19 Mart 1919'da İzmir'den gelen İzmir Heyetine güven verici konuşma yapıyordu Oysa aynı tarihte Paris Barış Konferansı'nda İzmir ve çevresinin Yunanlılara verilmesi kararlaştırılıyordu Osmanlı Hükümeti, Rumlarca, işgale engel olarak görülen Nurettin Paşa'yı 22 Mart'ta görevinden aldı Limanda bulunan Yunan gemisindeki askerlerin karaya çıkarak olaylar çıkartması karşısında da "Nasihat Heyetleri" aracılığı ile sükunet önerildi Nurettin Paşa'nın yerine Valiliğe Kambur İzzet ve Kolordu Komutanlığı'na da Ali Nadir Paşa atandı İzmir milliyetçilerine baskı yapan yeni vali, işgal haberlerini de yalanladı


Barış Konferansı'nda İngiltere, Fransa ve ABD nin tarafından isteklerinin dikkate alınmamasına kızan İtalya'nın 24 Nisan'da Konferansı terk etmesinden yararlanan üç büyükler, İzmir'e Yunan askeri çıkartılmasını uygun buldular 5 Mayıs 1919'da Lloyd George yaptığı açıklamada, İtalyanların doğudaki tüm davranışlarının kuşku verici olduğunu ve Batı Anadolu'yu her an ele geçirebileceklerini, onları oradan çıkartmanın ise çok güç olacağını belirttikten sonra, Rumlar öldürüldüğü için Yunan askerinin İzmir'i işgaline izin verilmesini ve İtalyanlar Paris'e dönmeden bu sorunun çözülmesini istedi 6 Mayıs'ta da, İzmir'deki Rumları korumak için Yunanlıların İzmir'e 2-3 tümen çıkarmasına izin verilmesini yineledi Clemenceau ve Wilson da isteği kabul ettiler Savaşın galibi üç büyük devlet yöneticisi büyük bir tarihi hata işleyerek Türk vatanını haksız entrikalarla, İngiltere'nin çıkarları uğruna Yunanistan'a veriyorlardı


İstanbul'da bulunan Amiral Calthrope 7 Mayıs 1919'da İzmir'in işgal edileceğini öğrendi 12 Mayıs'ta hazırlıklarını tamamlayıp İstanbul'dan ayrıldı İngiliz, Fransız, ABD ve Yunan savaş gemileri ise 7 Mayıs'tan itibaren İzmir Limanı'nda toplanmaya başlamışlardı Amiral Calthrope, 14 Mayıs'ta 17 kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa'ya Mondros Ateşkesi'nin 7 Maddesi gereğince İzmir istihkamlarının ve çevresinin işgal edileceğini ve İstanbul Hükümeti'nin de bilgisi olduğunu bildirdi Ali Nadir Paşa İzmir ve çevresindeki, askeri birliklere, işgale karşı konulmamasını ve ***** ve teçhizatın müttefik kuvvetlere teslim edilmesi emrini verdi Aynı gün Foça ve Urla'yı Fransızlar, Kösten Adası'nı İngilizler, Yeni Kale'yi de Yunanlılar işgal ettiler İtalyanlar 13 Mayıs'ta Kuşadası'na asker çıkarmışlar ve Selçuk'a doğru ilerliyorlardı


İzmir Valisi ise İzmir'in işgal edileceği haberini yalanlıyorduVali İngilizlere başvurarak işgalin Yunanlılar tarafından değil, İngilizler tarafından yapılmasını istediyse de, İstanbul'un kayıtsız kalışı karşısında, çaresizlik içinde boyun eğdi İzmir aydınlarının 14 Mayıs gecesi yaptıkları "Maşatlık Mitingi" de etkili olamadı İzmir'in çevresini işgal etmiş olan İtilaf Devletleri'nin donanmalarının koruyuculuğu altında, 15 Mayıs 1919'da Yunan askeri yüzyıllardır Türk olan "Güzel İzmir"e asker çıkardılar İzmir Rumları Kordon'da Yunan askerini coşkun sevgi gösterileriyle karşılıyordu Başpiskopos Hrisostomos gemilerden inen Yunan askerlerini kutsuyor ve karaya çıkan askerler ***** çatarak hora tepiyorlardı Sabah saat 9'da üç Yunan alayı karaya çıkmış bulunuyordu Saat 10'da Yunan askerleri İzmir'i, Rumların gösterileri arasında şehri işgal etmek için yürüyüşe geçtiler Askeri Otelin önüne geldikleri sırada "Hasan Tahsin" adında bir Türk ateş açtı Fakat derhal öldürüldü Başka bir genç ise Yunan bayrağını taşıyan askeri vurdu Yunan askerleri, bu olay karşısında çevreye yaylım ateşe başladılar Karşılarında çatışacak *****lı birlik bulunmamasına rağmen yaylım ateş, özellikle askeri kışlada bulunan *****sız Türk askerine karşı yarım saat sürdü Türk askerlerinin teslim olmasına rağmen Yunanlılar bir süre daha ateşe devam ettiler Esir alınan çevredeki Türkler toplanarak esir gemisine götürüldüler Bu sırada otuz kadar Türk Yunanlılar tarafından öldürüldü Saldırganlıkların çoğunun İzmirli Rumlardan gelmesi yabancı gözlemciler tarafından da izleniyordu Türk asker ve subayları dipçiklenerek, süngülenerek öldürülüyor, üzerlerindeki kıymetli eşyalar zorla alınıyordu İşgale karşı boyun eğmiş bulunan Ali Nadir Paşa yerde sürüklenerek tekmeleniyordu Türk subayları "Zito Venizelos" diye bağırmaya zorlanıyor, ağır *******lere uğruyorlardı Bağırmayı reddedenler ise süngüleniyordu Reddedenlerden Albay Fethi Bey de süngülenerek şehit edildi Şehrin diğer yerlerinde de olaylar, daha doğrusu yağma, öldürme ve tecavüz olayları başladı Türklere ait evler ve işyerleri Rumlar tarafından yağmalanıyor, canını, malını, namusunu korumak isteyen Türkler öldürülüyordu Bütün bu olaylar "uygar ulusların temsilcilerinin" gözleri önünde, "uygar devletlerin" izniyle yapılıyordu Lord Curzon'un 18 Nisan 1919 tarihli bildirisinde "Selanik kapılarının 5 mil dışında asayişi sağlayamayan Yunanistan'ın Aydın Vilayeti'nde (İzmir o tarihte Aydın Vilayeti içinde idi) barış ve güvenlik sağlamakla görevlendirilmesini" uygun görmediğini açıkladığı Yunanlılar ilk gün 400 Türk öldürmüşlerdi Çevre köy ve kazalardaki olaylarla bir iki gün içinde 5000 kadar Türk öldürüldü


Yunanlılar daha başlangıçtan, geçici bir işgal için değil, kalıcı bir ilhak için Batı Anadolu'yu Ege 'nin her iki yakasında kurulacak Büyük Yunanistan'a katmak ve böylece "Megalo İdea" (Büyük İdeal) yani Hıristiyan Bizans İmparatorluğu'nun geçmiş ihtişamının yeniden canlandırılmasına ulaşmak için geldiklerini açığa vurdular Türk Ulusu'nun içine düştüğü durumdan yararlanan Yunanlılar yüz yıllık ihtiraslarıyla Anadolu'ya, daha ilk günden kan ve ölüm saçarak geliyorlardı Bazı Yunanlı subayların, "Anadolu'ya gitmeyelim, Anadolu mezarımız olur" uyarılarına rağmen Anadolu macerası bu biçimde başladı Anadolu gerçekten de mezarları oldu Fakat bu mezarı kendileri kazdılar, kazma ve küreği ise ellerine İngiltere tutuşturmuştu Yunanlıların böyle davranmalarının, akıtılan kanların ve üç yıl sürecek savaşın sorumluluğunu başta İngiltere olmak üzere Fransa ve ABD ne ait idi Eğer amaç barış ve güvenliğin sağlanması olsaydı, İzmir'i İtilaf Devletleri askerleri işgal edebilirdi


İzmir'in işgali yabancı gazeteler aracılığı ile dünya kamuoyuna duyuruldu Fransa'nın büyük gazeteleri, "Türkiye'nin parçalanışı", "Türk İmparatorluğu ömrünü doldurdu", "Hasta Adamın cenaze töreni" başlıklı haberler verirken, Batı Anadolu'da Ermeni çıkarlarının bundan sonra ne olacağı tartışılıyordu Yunan propagandası ile, ilk gün haberlerinde, tam zamanında girişilen işgal ile artık İzmir'de sükunetin hakim olduğu ve Hıristiyanların katliamdan kurtarıldığı bildiriliyordu Amerikan gazeteleri de İzmir'in işgalini duyururken, Türklere Anadolu'da küçük bir bölge bırakılabilir diyor, Amerikan mandasından söz ediyorlardı Bazı gazetelerde ise "nankör ve samimiyetten yoksun Rum ve Ermeniler için cesur ve namuslu Türklerin haklarının çiğnendiği ve Türklerin İzmir'de katledildikleri" haberleri yer alıyordu Yunanlılar'ın İzmir ve çevresinde yaptıkları katliam kısa süre sonra anlaşılınca, İngiliz Parlamentosu'nda bile ağır eleştirilere yol açtı İngiliz Genelkurmay Başkanı Wilson, anılarında "Bütün yapılanlar deliliktir, fenalıktır" diyor, Standart Baker isimli İngiliz yazarı ise işgali, "iğrenç bir entrika" olarak değerlendiriyordu


İlk günlerin olaylarının yarattığı tepkiler üzerine Venizelos İzmir'e vali olarak eski bir arkadaşı olan Stergiadis'i seçti Stergiadis 15-16 Mayıs olaylarının sorumlusu olanların askeri mahkemece cezalandırılmasını sağladı ve zarar görenlere tazminat ödeneceğini ilan etti Türklere karşı kışkırtıcı davranışlar yapılmamasını bildirdi Küçük görevdeki Türk memurlarını yerinde bıraktı Yerli Rumların Türklere saldırmamaları için önlem almaya başladı İslam hukukunu iyi bilen ve Türkleri iyi tanıyan Stergiadis'in amacı, işgale karşı direniş çıkmamasını sağlamaktı Saldırı ve öldürme olaylarının Türkleri yıldırmayacağını tam tersine ayaklandıracağını çok iyi biliyordu İzlediği politika yüzünden kilisenin, yerli Rumların ve kendi askerlerinin tepkisini çekti Emirleri de yeterince uygulanmadı


İZMİR'İN İŞGALİNE TEPKİLER


İzmir'in işgali tüm Türkiye'de büyük bir heyecan ve tepki yarattı Eski uyrukları Yunanlılar'ın İzmir'i işgali, Türk Ulusu'nun "Ulusalcılık" duygusunu kamçıladı İzmir adı Kurtuluş Savaşı'nın amacı ve savaş stratejisinde odak noktası oldu


İzmir'in işgal edildiği haberi aynı gün Hükümet tarafından duyulduğunda şaşkınlık yarattı Çünkü İngiliz Yüksek Komiseri, Sadrazam Damat Ferit Paşa'ya daha birkaç gün önce, İzmir'in işgal edilmeyeceğine söz vermişti İzmir'in işgali Hükümet bildirisi olarak 16 Mayıs tarihli İstanbul gazetelerinde yer aldı Reddi İlhak Heyeti yurdun dört yanına çektiği telgraflardaki "İşgal başladı İzmir ve yöreleri ayakta ve heyecandadır İzmir son ve tarihi gününü yaşıyor Son umudumuz ulusumuzun göstereceği direnişe bağlıdır Mitingler yaparak, telgrafla her yere başvurunuz Vatan ordusuna katılmaya hazırlanınız" sözleriyle duyurdu İzmir Müdafaa-i Hukuku Osmaniye Derneği ise, İstanbul'daki devlet adamlarına ve ABD temsilcisine çekilen bildiride, " Avrupa on milyon Müslüman ve Türk'ün idam ve imhasına karar vermişse, ulusumuz buna uymayacak ve vatan uğrunda, kahramanca çarpışarak ölmeye hazır bulunacaktır Tarih bütün bir ulusun varlığını savunmak için asıl öldüğünü gösterecektir" deniyordu Türk basını, baskılara rağmen haberi ulusun duygularını yansıtacak biçimde verdi Haberin duyulması tüm yurtta bomba gibi patladı Toplantılar yapılmaya başlandı 19 Mayıs'ta İstanbul'da dükkânlar kapandı Göğüslerinde "İzmir Türk kalacaktır" rozeti taşıyan binlerce insan Fatih Belediye Dairesi önünde toplandı1ar Aydınlar halkı coşturan konuşmalar yaptılar Bir Türk kadını, Halide Edip Adıvar konuşmasında:


"Müslümanlar Türkler,

Türk ve Müslüman bugün en kara gününü yaşıyor Gece karanlık bir gece Fakat insan hayatında sabahı olmayan gece yoktur, yarın belki, patlak bir sabah olacaktır" diye haykırıyordu, 22 Mayıs 'ta Kadıköy ve 23 Mayıs'ta ise büyük bir insan selinin oluşturduğu Sultan Ahmet Mitingi yapıldı Erzurum'da İzmir'in işgali duyulur duyulmaz, Padişah'a Hükümete ve yabancı devlet temsilcilerine protesto telgrafı çekildi Aynı felaketin kendi başlarına gelebileceğini, Ermeni istekleri uğruna İtilaf Devletleri'nin Türk'ün hakkını çiğnemekten çekinmeyeceğini gören Erzurum Müdafaa-i Hukuku Milliye Derneği, Erzurum ve çevresinde mitingler düzenlediler Kütahya'da yapılan mitinge Müslüman olmayanlar da katıldılar Trakya'da ise heyecan ve endişe bir arada idi Burası her an Yunanlılar tarafından işgal edilebilirdi Katliamı görüp İzmir'den içerilere göç edenler olayları anlatarak bir elektrik akımı gibi düşmana *****la karşı konulması ruhunu etkilediler


Yunanlılar'ın İzmir'i işgalinden önce de çeşitli yerler işgal edilmişti Fakat bu derece etkili olmamıştı Musul, Adana, Kudüs, Şam gibi yerlerin işgali karşısında direniş gösterilmemişti Kamuoyu, Padişah ve Hükümet , bağımsız bir Osmanlı Devleti'nin hayal olduğunu ve büyük bir devletin güdümünde, hiç değilse bir süre yaşanılması gerektiğini kabul ediyorlardı Hele Padişah'ın "Kavm-i Necip" dediği İngiliz isteklerini körü körüne uygulaması, yüzyıllardır bu makama dinsel ve geleneksel bağlarla bağlı Türk Ulusu'nu da kadere razı ediyordu Oysa Yunanlılar kalıcı olarak gelmişlerdi Şimdiye kadar Hıristiyanlara kaybedilen yerlerde Türklüğe ve Müslümanlığa ait her şey silinmişti Daha dün Türk'ün yönetiminde yaşayan Yunanlıların İzmir'i işgali, Türk Ulusu için onur kırıcı kabul edilmez bir olaydı ve bu yüzden de ulusun uyanışına neden oldu Artık Padişah bile bu olay karşısında Türk Ulusu'nun ayaklanışını engelleyemez yanan bağımsızlık ateşini söndüremezdi


Yunan işgaline karşı tüm yurtta gösterilen bu tepki Türk Ulusu'nun Ulusal bilincinin uyanışı, İtilaf Devletleri'nin Türkiye'yi parçalamak için hazırladıkları planların karşısında şahlanışın ilk belirtisi oldu Fakat bütün bunlar merkezi bir birlik ve otoriteden yoksun, dağınık ve eğer ulusal bir otorite ve birlik kurulmadığı takdirde çözülüp dağıtılabilecek ve etkisini yitirebilecekti Fakat tarih Türk Ulusu'na büyük bir fırsat veriyordu M Kemal Paşa aynı tarihlerde Anadolu topraklarına ayak basmış ve ulusun kaderini hazırlıyordu


Türk Ulusu'nun hakkını savunması gereken Padişah ve Hükümet acz içinde ve yalnız kendi çıkarını düşünüyordu Bunun için de İngilizlerin her istediğini de kabul ediyordu Veliaht Abdülmecit Efendi'nin önerisi ile son durumu görüşmek üzere Vahdettin bir Şura-yı Saltanat toplanmasını istedi 26 Mayıs'ta Yıldız Sarayı'nda Padişah'ın açış konuşması ve Damat Ferit'in açıklamaları ile devam eden toplantıda, İzmir'in işgalinin ilhak olduğu ve Wilson İlkeleri'nin uygulanmadığı ve gerekli girişimlerin yapılmadığı ileri sürülerek bir "Şura-yı Milli" kurulması istendi Fakat Sadrazam ve Padişah ileri sürülen önerileri ciddiye almadılar ve toplantı dağıldı

Ergün AYBARS, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi 1, Ege ÜnBasımevi, İzmir, 1986, ss139-145

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.