Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbulun Alınması(29 Mayıs 1493)
Mehmet II padişahlığının ilk yıllarında, her şeyden önce İstanbul'u almak için çalışmaya başladı İlkin, Bizans'a yardım gelecek tek yol olan deniz yolunu kontrol altına alacak tedbirler düşündü Bunun için Boğaz'ın en dar yerinde İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur
Rumeli Hisarı'nı yaptırmaya başladı Boğazkesen adı verilen ve kısa bir zamanda tamamlanan bu kalenin vazifesi, Boğazdan geçecek gemileri kontrol etmek, Bizans'a yapılabilecek her türlü yardımı önleyebilmekti Kale içine yerleştirilen ağır silâhlarla, bu kontrol ödevi, gereci gibi yerine getirilebildi
İstanbul 1453te Fatih Sultan Mehmedin şehri kuşatmasından önce de birçok kuşatmaya uğramıştı Şehri çevreleyen Roma devri surları bütün önceki kuşatmaları durdurabilmişti Çok uzun süren kuşatmalarda şehrin ihtiyaçları deniz yolu ile takviye edilirdi
Mehmet II bütün yaz boyunca bu hazırlıklarla uğraştıktan, yapılan her şeyin başında bulunduktan sonra 1452 yılı sonbaharında Edirne'ye döndü Bütün kışı, ertesi yılın baharında girişmek kararında olduğu büyük işin hazırlıkları ile geçirdi
1453 baharının ilk günlerinde, Edirne Marmara Bölgesinin Trakya kısmında yer alır Sınır kapısı, 'Bursa'nın oğlu, İstanbul'un babası' olarak vasıflandırılan ve Osmanlı Devletinin ikinci başkenti ve 'müze şehir' Edirne'nin doğusunda Kırklareli ve Tekirdağ, güneydoğusunda Çanakkale, batısında Yunanistan, kuzeybatısında Bulgaristan, güneyinde ise Ege Denizi bulunmaktadır
Rumeli Beylerbeyi Karaca Bey, büyük ordunun ve ağır silâhların geçeceği yolları ve köprüleri tamir etmek için önceden yola çıktı Anadolu'dan da toplanan askerler, İshak Bey ve İsfendiyar oğlu İsmail Bey kuvvetleriyle İstanbul önlerine geldiler ve Boğazkesendin koruyuculuğu altında kolayca Rumeli yakasına geçtiler Rumeli' nin her yanından gelen askerler de İstanbul surlarının önünde yer aldılar Beri yanda Gelibolu'dan da 300 gemilik bir deniz kuvvetiyle hareket eden Baltaoğlu idaresindeki Türk donanması İstanbul Boğazı'na girdi Bütün bu ön hazırlıklardan sonra padişah Mehmet II 2 Nisan 1453 günü surların 3 kilometre kadar yakınında ve Topkapı yöresinde ordugâhını kurdu Kuşatmanın ilk günlerinde surlardan çıkan Bizanslılar, Türk ordusuna bir saldırıda bulunmak istedilerse de çok büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar 17/18 Nisan gecesinde, Türk askerleri, şehre bir saldırıda bulunmak istedilerse de bir başarı elde edemediler
21 Nisan günü, devam eden topçu ateşleri sonucu, Topkapı surlarının bir kısmı yıkıldı Fakat Bizanslılar, bu gediklerden Türklerin girmesini önleyebilmek için derhal yıkılan yerleri tamir ettiler Böylece, iki taraf da canla basla, savaşta, karşı tarafı yenebilmek için çalışıyordu
Sultan Mehmet II bu sıralarda, şehrin en zayıf noktası olan Haliç önlerinden, donanma aracı ile İstanbul'u tehdit etmek için bir çâre düşünmeğe başladı Haliç önü, büyük bir demir zincirle, gelecek gemilere kapalı bir durumda bulunuyordu Bunun üzerine, bir gece, Mehmet II Dolmabahçe ile Kasımpaşa arasında kazıklar döşeterek 67 gemiyi, Dolmabahçe önlerinden Kasımpaşa'da Haliç'e indirmeyi başardı Sabahleyin Türk gemilerini Haliç limanında gören Rumlar, büsbütün dehşete kapılarak şaşırdılar
Türkler, bir buçuk aydır devam eden bu kuşatmadan, artık kesin sonucun alınması zamanının geldiğini gördüklerinden, son hücuma hazırlanmak için çalışıyorlardı
28 Mayıs sabahı, Türk topları görülmedik bir şekilde ateşe başladılar Ertesi gün de topçu ateşinden sonra "kesin saldırıya geçilmesi kararlaştırıldı Mehmet II o gece bütün mevzileri dolaşmış ve gereken emirleri bizzat "vermişti
Gün doğmadan üç saat kadar önce Türk ordusunda hareket başladı Askerlerden bazıları, surlara çıkmayı sağlayacak merdivenleri, surların önüne yığmağa başladılar Bu işte çok kayıp verilmekle beraber, başarıya ulaşıldı
Bu çabalar sonunda, Ulubatlı Hasan adındaki bir Türk askeri, ilk defa olarak surlara çıkabilmeyi başardı
Orada derhal şehit olmakla beraber bundan şevke gelen öbür Türk askerleri hep birden hücuma geçerek surları almayı başardılar Duvarların arkasında müthiş bir boğuşma başladı Barut dumanı, ateş ve yangınlar her rafı kaplamış olduğundan, Türk askerleri, artık surların önüne kolayca yanaşabiliyorlardı Top sesleri ve Allah Allah! sesleri arasında Türk askerleri artık çıkabiliyor ve surların üstteki çarpışmalara katılabiliyorlardı Beri yanda Marmara'daki Türk donanmasında bulunan askerler karaya çıkmışlar, Haliç'te bulunan gemilerde leventler de surların önüne gelmişlerdi Artık, Bizans, Türklerin eline gitmek üzere idi Surlardaki ilk çarpışmalardan kurtulabilen yeniçeriler, şehrin içine akmaya başlamışlar, bir meydandan ötekine uçmaya başlamışlardı Önlerine, karşı koyabilen pek az insan çıkıyordu
Sabahın erken saatlerinde, Bizans halkı kiliselerde dualarını yaparken Türkler de, birçok yerlerden şehre girmiş bulunuyorlardı Bizans fatihi Osmanlı İmparatorluğunun ilk hükümdarı Fatih Sultan Mehmet, sade ve göz yaşartıcı bir törenle şehre girdi İlk Ayasofya'ya giderek Tanrıya dua etti Ogüne kadar kilise olarak kullanılmış olan bu kutsal binayı, cami haline getirdi
Böylece, 23 yaşındaki genç hükümdar, yüzyıllar boyunca Müslüman devletlerin bir hayalini gerçekleştirmiş oluyordu
İstanbul'un alınması ve Bizans imparatorluğu'nun tarihe karışması, Fatih'in, tarihe en büyük başarısı olarak geçmiştir Fakat bu olay, Fatih'in Osmanlı İmparatorluğunu kurmak yolundaki çabasının ve yaptığı önemli işle bir başlangıcı durumundadır
|