Kurtuluş (İstanbul) |
08-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kurtuluş (İstanbul)Kurtuluş, İstanbul İli,İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34 sırada yer alır Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur Şişli İlçesi'nin tarihi geçmişi gerilere dayanan en yaşlı semtidir Şişli ilçesi İstanbulun Avrupa yakasında yer alan merkez ilçelerinden birisidir Denize kıyısı olmamasına karşın, Asyayı Avrupaya bağlayan iki boğaz köprüsünün Avrupa yakasındaki çıkış noktasında yer alır Şişli adı ilçenin merkezindeki semtin de adıdır "Şişli" adıyla ilgili en yaygın yakıştırma, şiş yapımıyla uğraşan ve halkın "Şişçiler" adıyla andığı bir ailenin burada oturduğu ve bu bölgede bir konaklarının olduğu yolundadır 2500 yıllık bir tari Şişlide iskana açılan ilk bölge olma özelliğine sahiptir, yaklaşık 470 yıllık tarihe sahip bu semtin bugün büyük bir kısmı Şişliye bağlıdır Kilisenin de bulunduğu Son Durak'tan aşağısı Şişli ilçesi İstanbulun Avrupa yakasında yer alan merkez ilçelerinden birisidir Denize kıyısı olmamasına karşın, Asyayı Avrupaya bağlayan iki boğaz köprüsünün Avrupa yakasındaki çıkış noktasında yer alır Şişli adı ilçenin merkezindeki semtin de adıdır "Şişli" adıyla ilgili en yaygın yakıştırma, şiş yapımıyla uğraşan ve halkın "Şişçiler" adıyla andığı bir ailenin burada oturduğu ve bu bölgede bir konaklarının olduğu yolundadır 2500 yıllık bir tari Beyoğlu ilçesine bağlıdır Semt; Pangaltının üzerinde bulunduğu tepeden güneye doğru hafif bir eğimle inen eski bir dere yatağı ve bu dere yatağını çevreleyen tepeciklerin üzerinde kuruludur Bu tepeciklerin adı da 16 yüzyılda bölgede yapılan Rum Ortodoks Kilisesin adıyla özleşleşmiştir Aya Dimitri! Semt, Kurtuluş ismini 1923 yılında cumhuriyetin kuruluşuyla alır, 1923 yılı öncesinde ise Tatavla olarak anılan semtin ilk sakinleri Rumlardır Tatavla adı da Rumca; "beygir ahırı" anlamına gelen "tavla" kelimesinden türemiştir Tatavlanın kuruluşu da Türkiyede ki pek çok ilçe ve semtin kuruluşu gibi ihtiyaca binaen, belli bir meslek erbabı zümrenin bölgeye Devlet eliyle yerleştirilmesiyle olur Kanuni Sultan Süleyman Döneminde (1520-1566) yaşayan ve Osmanlı Tarihinin müstesna simalarından olan, alim komutan olarak bilinen Barbaros Hayreddin Paşanın Ege ve Akdenizden özellikle Sakızadasından gemi yapımında çalıştırılmak üzere getirdiği 10 bini aşkın Rum esir Tatavlada iskana tabi tutulur Tatavla nın kuruluş öyküsü böylece başlamış olur "Tersaneliler" olarak da anılan, önceleri Kasımpaşa tersanelerinde çalışan gemi yapımında mahir Rum esirler, daha sonraları tulumbacılıkta ve ayakkabı imalatında da hayli başarılı olurlar, öyle ki bu Rum tulumbacıların yangın söndürmekteki başarıları defalarca takdir görür, yine imal ettikleri ayakkabılar ilerleyen yıllarda Beyoğlunun en gözde dükkanlarında alıcılarıyla buluşur Tatavlanın meyhaneleri ile "Bakla Hurani" adlı panayırı da, ilerleyen yıllarda İstanbul sınırları içinde adından sıkça bahsettirir oldu Paskalya yortusundan önceki perhiz döneminin ilk Pazartesi günü Bakla Hurani yapılırdı Bu panayır hayli renkli geçer, İstanbulun hemen her yerinden katılım olurdu Panayırın adında anlaşılacağı gibi "bakla" en çok tüketilen besin olurdu Bakladan yapılan çeşitli yemeklerle İstanbul halkının tanışması da burada olur 18 yüzyılın sonlarına doğru ise Tatavla' da yaşayan Rumların sayısı 20 bini bulur ve bölgeye yabancıların girmemesini talep ederler, 1884 e gelindiğinde Tatavla özel bir yönetmelik ile yönetilir hale gelir 1030 evin 53 temsilcisi seçilirerek semt 12 kişilik "ihtiyar heyeti" tarafından yöntilmeye başlanır Tatavla ilerleyen yıllarda Rum nüfusun yanında, Ermeni ve Yahudileri de bünyesinde barındır oldu 1802 yılına gelindiğinde ise İngiliz Hükümetinin, Osmanlı Devleti ile geliştirmeye başlamış olduğu ticari ilişkileri doğrultusunda kimi İngiliz aileleri ticaret yapmak üzere İngiliz Hükümetinin önerisiyle Tatavlaya yerleştirilir Tatavla böylece farklı kültürlerin birleştiği, ticari ve sınai olarak da İstanbula hizmet eden bir semt görünümü alır Yangınlar Dönem itibariyle Osmanlı şehirlerinin muzdarip olduğu dertlerin başında şüphesiz büyük yangınlar gelmekteydi Binalarda kullanılan ahşap malzeme, binaların birbirine yakınlığı ve yangın söndürme tekniklerinin yetersizliği gibi nedenlere bir de rüzgarın azizliği eklenince yangınları söndürmek iyice zorlaşıyordu Tatavlanın binaları da defalarca alevlerle baş etmek zorunda kalmıştır Her ne kadar İstanbulun en mahir tulumbacıları Tatavladan çıksa da, semtte çıkan 1832 yangınında 600 ev 30 dükkan kül olur Yangın sorunu sadece bu yıllarla da sınırlı kalmadı, yukarıda değinilen sebeplere bir de "yer açma" gibi etkenler eklenince, altyapı sorunları da olan bölgede dertler bitmek bilmedi 1832 yangınından tam 97 yıl sonra, 1929 yangınında 207 bina kül oldu 13 Nisan 1929da İkdam Gazetesi'nin, Karinin (okuyucunun) Derdi adlı köşesinde bile 1929 Kurtuluş yangını ile ilgili şikayetlere rastlıyoruz Bu şikayete göre; Tatavla yangınından sonra Terkos Müdürü Mösyö Castelnonun itfaiye araçlarına bilerek su vermediği iddia edilir ve hakkında soruşturma açılır Davayla ilgili haberler gazetelerde yer alır ama bir sonuca ulaşılamaz 1955e gelindiğindeyse Kurtuluşu farklı bir afet bekler 6-7 Eylül 1955te Selanikte Atatürkün doğduğu evin kundaklandığı iddiası ila başlayan provokasyon, İstanbulda gayri müslimlerin yaşadığı pek çok semtte olduğu gibi Kurtuluş ta da infial yaratır ve semtteki gayrı müslimlerin ev ve dükkanlarına yönelik saldırılar başlar Yunanistanın Kıbrısa yönelik politikalarının sunucunda ise gayri müslimlerin semtte ki yoğunluğunu yıllar içinde çok azalıp, artık çok küçük bir kısmı gayrimüslimdir Semtde birkaç Ermeni Kiliseleri ve okulları bulunmaktadır |
|