Prof. Dr. Sinsi
|
Eski Kırım
Ukraynanın Ukrayna Avrupada yer alan bir devlet Kuzeyinde Beyaz Rusya, doğusunda Rusya Federasyonu, güneyinde Azak Denizi, Karadeniz, Moldavya ve Romanya, batısında Macaristan, Çek Cumhûriyeti ve Polonya yer alır
Kırım Özerk Cumhuriyetinde, Karadeniz'ın kuzeyinde yarımada Kırım Tatarlarının anavatanı
Akmescite 90 km, Akmescit Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin başkentidir Ukrayna dilinde Simferopol olarak geçen şehrin nüfusu 370 000’dir Kırım'ın yönetim, bilim, kültür ve endüstri merkezidir Akmescit Kırım'ın en merkezi yerinde kara, hava ve demiryollarının kavşak noktasında, Salgır ırmağı kıyısında, Çatırdağ'ın kuzey yamaçlarında yer alır Kırım'daki tek uluslararası havaalanın Akmescit'te bulunması şehri Kırım'a gelişlerde ilk uğrak noktası durumuna getirmiştir İlk uğrak noktası olması dışında, turistler
Kefeye 30 km mesafede 11 000 nüfuslu küçük bir kasabadır Akmescit ? Ukraynanın Kırım yarımadasının güneydoğu kıyısında Akmescite 120 km mesafede 77 000 nüfuslu tarihi bir liman şehri, aynı zamanda kültür ve turizm merkezidir Kırım'ın en büyük üçüncü kentidir İlkçağlardan itibaren Kıpçak steplerini Karadenize, Anadolu yarımadasına ve özellikle İstanbula bağlayan önemli bir liman ve yerleşim yeri olarak ön plana çıkmıştır Kırımın önemli liman şehirlerinden biridir Şehir, Kerçten gelen tren hattı üzerindedir
Sudak karayolunda Karasubazarı geçtikten sonra Sudaka doğru giden ana yolda, sola kıvrılan Starıy Krım tabelasını takip ederek bu tarihi şehre ulaşılmaktadır
Eskiden bir ilçe merkezi olan Eski Kırım şu anda İslam Terek (İslam Direk / Kirovsk) ilçesine bağlı bir kasaba durumundadır Ruslar tarafından Staryi Krym veya Starıy Krım olarak anılır
Eski Kırım civarındaki köyler şu şekildedir;
Akçora-Vakuf (Zelenogorskoe / Zalenogorskoe), Cuma Eli (Privetnoe / Orehovka), Kışlav (Kurskoe), Köktebel (Planerskoe), Nayman (Abrikosovka), Salı (Gruşevka), Tsürihtal (Zolotoe Pole), Çelebi Eli (Yastrebki / Plodovoe), Şeih Mamay (Şeyh Mamay / Ayvazovskoe) TarihEski Kırım, tarihte Solhat adıyla bilinmektedir Kırım Hanlığının kurulduğu ilk yıllarda, Bahçesaraydan önceki başkent olan Solhat şehri Ortaçağda zengin bir ilim ve kültür merkezi konumundaydı Ebül Fida 14 yyda Solhatın önemini belirtmek için, eserinde ondan "Kırımın başşehri" diye söz etmekteydi
Evliya Çelebi Eski Kırım Kalesi diye Solhat'ı anlatır Buna göre; Akmescit şehrinde ikamet eden Kalgay Sultanın yönetimindeki Solhat; «Alçak dağlar arasında düz bir yerdedir İmaretleri beş mihraptır (camidir), ikisi cum'a (büyük), diğerleri mahalle mescitleridir Şehir içinde iki tekke, iki medrese, bir sıbyan mektebi, bir han, yirmi adet kiremitçi ve testici dükkânı vardır Ulu Cami kapısında (Bu mübarek mescit Ulu Han Mehmet Özbek Giray Han zamanında yapılmıştır) yazar Minber üzerindeki kitabe Mengli Giray Han'ın olup 918 (1512) tarihlidir Bu camiin mihrabı önünde yer alan İnci Bey Hatun Medresesi'nin kapısı üzerinde (Bu medrese Mehmed Giray Han zamanında, Kılburun Bey Kızı İnci Hatun tarafından yaptırılmıştır 733 (1332)) yazılıdır Tâhir Bey Tekkesi'nin kapı kitabesinde yaptıranın adı boş bırakılmıştır Fakat bu tekke - mescit yapıldığı vakit şu tarih yazılmıştır : (Bu binayı 825 (1421) Cemâziyelâhir'de Şeyh Ali el-Bakri yaptırdı) Kefe kapısı yakınında Hacı Mehmed Camii'nin kapısı üzerinde, (Bu mübarek mescit, Sadi Giray Han zamanında 807 (1404) Receb'inde yapıldı) yazılıdır Çarşıya yakın Hacı Ömer Camii'nin kapısında, (Bu mescit, 661 (1262) Zilkâdesi'nde Buharalı Hacı Ömer tarafından yaptırıldı ) yazılıdır Çarşı içinde Paşa Hatun Mescidi vardır Kemâl Ata Sultan Hazretleri'nin mezarı yanındaki çeşmenin tarihi 1057 (1647) ve (Kemâl Ata ruhu için Fatiha) olarak yazılıdır Bu eski şehirde daha nice imaretler, binalar vardır ki halâ yeni gibi durur, ama yarasa ve kargaların, baykuşların yatağı olmuştur İnşaallah yine mâmur olur »
Evliya Çelebi'nin satırlarından, daha 17 yy'da Solhat (Eski Kırım) şehrinin kısmen terk edilip sönmeğe yüz tuttuğu anlaşılmaktadır Evliya Çelebi, Ulu Cami veya Özbek Han Camii'ne bitişik medresenin 733 (1332)'de Kılburun Bey Kızı İnci Hatun tarafından camiden onsekiz yıl daha sonra yapıldığını da belirtiyor Duvar örgülerinin ve ek yerlerinin incelenmesi bu durumu belki doğrulayabilir Ayrıca 661 (1262) tarihli Buharalı Hacı Ömer Camii'nden söz ediliyor ki bu, Altun Orda genel valileri zamanında yapılan camiin, 17 yy'da henüz ayakta olduğunu göstermektedir
Martin Bronevskiy Eski Kırımdan; "Eski zamanda yapılan yüksek ve kalın bir duvarla çevrilmiştir Bir de kalesi vardır Azametlidir  Şehrin içinde olduğu gibi civarında da İslam dinine ait mabet ve mukaddes yerlere rastlanmaktadır Kırım Hanı kendi paralarını buradaki darphanede bastırır" şeklinde bahsetmekteydi
Eski Kırım, çok önemli bir ticaret merkezi olmasının yanında, eski zenginliği ve ihtişamlı günlerinin özlemi içinde iken, son Altın Orda hanlarından Seyit Ahmet Hanın 1476da Kırımı istila etmesi ve Eski Kırımı da yağmalaması ile büyük bir darbe yemiş ve bu istilanın ardından başkentin Bahçesaraya nakledilmesi üzerine şehir yavaş yavaş terk edilmiştir
Şu anki kasaba 1780 yılında Ruslar tarafından kurulmuştur Tarihi ve Mimari Eserleri ile Doğal GüzellikleriSultan Baybars Camii
Kırımdaki en eski camilerden biridir Altın Orda Hanı Tula Buğa Han döneminde aslen Kırımlı bir Kıpçak olan Memlük Sultanı Baybars Han tarafından yaptırılmıştır
Makriziye göre (1365 ? 1442), "Mısır Memlük Sultanı Baybas, 1287 ? 88de Kırımda Solhatta bir cami yapılması için 2 000 Dinar göndermiş ve caminin kitabesine de Sultan Baybarsın adı ve ünvanı yazılmıştır Baybarsın bu camide çalışmaları için kendi taş ustalarını Kırıma gönderdiği bilinmektedir "
Evliya Çelebi Eski Kırımı anlatırken camiden muhtemelen o dönemde de yıkık olmasından dolayı bahsetmemektedir Sultan Baybars Han Camiinden günümüze sadece temel duvarları ulaşabilmiştir
Özbek Han Camii ve Medresesi
Cami, üzerindeki kitabeye göre, Altın Orda Hanı Özbek Han zamanında Abdülaziz ibn İbrahim el Arbeli tarafından Hicri 714 (1314)te yaptırılmıştır Kıble duvarına dikey olarak uzanan üç nefli sade bir plana sahiptir Orta nefi daha yüksek olan cami, iki sıra halinde sade mukarnas başlıklı, sekizgen biçiminde üçer sütun üzerine sivri kemerlerle oturan hafif meyilli ahşap bir çatı ile örtülüdür Giriş tarafında, kuzeydoğu köşesinde yükselen bodur silindirik minare, ahşap şerefeleri ile tamirden kalmadır XVIII y y 'dan kalma bir gravürde kâlahı yıkılmış bir minare, daha belirli hatları ile devrine uygun bir durumda görülmektedir
Uzunlama üç nefli plânı ile, Özbek Han Camii, Anadolu'da Selçuklu ve Beylikler Devri tiplerine uymakla beraber, sekizgen sütunları ve meyilli ahşap çatısı bakımından onların tonoz ve kubbe örtüsü ile klâsik sütun ve başlık şekillerinden farklıdır İleri doğru çıkıntı yapan tâk kapıda ve mihrap çevresinde göze çarpan zengin taş süslemeleri de yine Anadolu Mimarisindeki örneklere bağlanmaktadır Birkaç sıra mukarnas kavsaralı tâk kapının iki yanında uzanan geniş bordürler lotus, palmet ve damarlı rûmîler, üç dilimli yapraklar ve örgü motifleri ile işlenmiş olup, bunlar sapları ile birbirine bağlanarak kompozisyonu meydana getirmektedirler Bunun tam benzeri olan taş süslemeleri, Beylikler Devri'nde, Menteşeoğulları'ndan İlyas Bey'in Balat (Milet) da yaptırdığı 1404 tarihli camiin cephesinde yatay olarak uzanan şeritler halinde görmekteyiz Arada doksan yıl kadar bir fark olmakla beraber, Anadolu ile Kırım arasındaki bağlantı devam ediyor Mihrap süslemesinde kıvrık dallar ve rûmîlerle işlenmiş geniş bordur ve üstte ustalıkla istiflenmiş oyma bir mihrap kitabesi göze çarpmaktadır
Cami büyük bir medresenin kuzey duvarına bitişik olarak yapılmıştır Bitişik olarak yapılan bu medresenin hemen hemen tamamı yıkılmış olup sadece cami duvarına dayalı tonoz kalıntıları ayaktadır
Evliya Çelebiye göre; medresenin 733 (1332)de Mehmed Giray Han zamanında Kılburun Kızı İnci Hatun tarafından (camiden 18 yıl sonra) yapıldığı belirtilmekte ve caminin içinde dört adet sütun olduğu, boyunun kıble kapısından mihraba kadar iki yüz ayak, enini ise yüz elli ayak olduğu belirtilmekteydi
Hz Osman zamanında çoğaltılarak dünyanın dört bir yanına dağıtılan Kuran-ı Kerimlerden biri de Özbek Han Camiindeydi Yüzlerce yıl bu camide muhafaza edilen Kuran-ı Kerim, Bolşevik İhtilalinden sonra St Petersburga götürülmüştür
İhtilalin ardından uzun yılar ahır olarak kullanılan cami, 1990 yılında Tatarlar tarafından temizlenerek yeniden ibadete açılmıştır
18 yy sonunda burayı gezen M İvanova medrese hakkında bilgi ile genel görünüşünün bir resmini vermektedir Bu bilgiler ışığında ve 18 yya ait bir gravüre göre, bir tâk kapıdan ve eyvandan geçilerek, taş döşemeli, ortası şadırvanlı açık bir avluya giriliyordu Avluya açılan beşik tonozlu dört eyvan revaklarla birbirine bağlanıyor, bunların arkasında medrese odaları sıralanıyordu Medresede Kur'an, tefsir, hadis, fıkıh gibi dinî konuların yanı sıra belagat, mantık, felsefe, aritmetik ve astronomi öğretiliyordu Medrese ayrıca muvakkıthane görevini de yerine getiriyordu Medresenin kuzey doğusunda tonozlu mumyalık yeri (kripta) olan türbede, ahşap alt yapı üzerine, firuze sırlı çinilerle ince süslemeli ve yaldızlı mermer bir lahit vardı Ne zaman yıkıldığı kesinlikle bilinmeyen bu Solhat Özbek Han Medresesi, dört eyvanlı plânı ve revaklı avlusuyla Anadolu'ya bağlanırsa da, eyvanlar, revaklar, medrese odaları ve dershanelerin yerine oturmamış, iyi yerleştirilmemiş, doğudaki giriş bölümü ile batı tarafı arasında adeta bağlantı sağlanmamış gibi bir durum görülmektedir Kuzey ve güney evyanları avlunun giriş cephesine bitişiktir
Cami minaresi ile birlikte ayakta olmasına rağmen, medrese için aynı şeyleri söyleyebilmek güç Medreseden cami tarafındaki duvarlar dışında geriye pek bir şey kalmamıştır
Resim Galerileri
Eski Kırım civarında Kırım Tatar ressamlarının eserlerinin sergilendiği küçük galeri tipi evlerden çeşiti yağlı boya resimler satın alınabilmektedir
Bezbaylan suyu
Yol üstünde Akmescit ? Sudak yolu üzeinde Karasubazarı geçtikten sonra ana yol üzerinde suyu ile meşhur Bezbaylanda mola verilebilir Vakti zamanında köyde kutsal sayılan bir su ve yanında da bir ağaç bulunmaktaydı Karay ve Kırım Tatar Türkleri bu ağaca niyet tutar, bez bağlarlardı Bez-çaput bağlama işlemine de "Bezbaylan" denirdi Bu su ile el yüz yıkanır, şifa niyetine içilir, niyet tutulurdu
Surb-Haç Ermeni Manastırı
1358'den kalma Ortaçağ Ermeni manastırıdır yarımadanın en eski yerleşimlerinden olan Eski Kırım'dan 4 km uzaklıkta, manzaralı bir yerde yer alır ermenilerin Taurida'ya (Kırım) ne zaman geldikleri bilinmemektedir Onlara göre, 13 yy'da büyük bir Ermeni kolonisi bu topraklarda yaşıyordu Solhat'ta 14 ve 15 yy'larda dört Ermeni manastırı ile on adet kilise vardı Aynı zamanda, Ermeni okulları ile Ermenilerin işlettiği dükkanlar vardı Ermeni el yazmaları da mevcut idi Kefe'ye yakın manastırda oradaki Ermenilerin soyunun Doğu Anadolu'daki Ani kentinden gelmiş olduğu belirtilmektedir Solhat'ta kaleme alınmış eşsiz el yazması kitaplar şu anda Ermenistan'ın başkenti Erivan'daki Antik El Yazmaları Matendaran Enstitüsü'nde bulunmaktadır
Bu civardaki dört manastırdan biri olan Surb-Haç manastırı dağ yakınlarındaki yoğun yabanıl bitkilerle kaplı ormanda yer alır Farklı zamanlarda inşa edilmiş birçok binadan müteşekkildir Manastır yüzyıllar boyunca Ermenilerin manevi merkezi olmuştur Kutsal hac merkezi yapılmıştır Ermeni kolonisinin belirli bir yaşama sınırı ve kendilerine ait merkezi bir yönetimi yoktu Bu kilise sayesinde Ermeniler birleşmiş oldu Kendi dillerini, geleneklerini ve dinlerini bu yörede korumuş oldular Farklı zamanlarda Surb-Haç'ta Ermeni kültürü yaşamış ve yaşatılmıştır Günümüzde devletin önem verdiği tarihi bir binadır
Georgievskiy manastırı
13 - 14 yy'lardan kalma civardaki diğer bir tarihi yapıdır SanatSolhat (Eski Kırım) daki mimari eserlerin bitki motifli ve geometrik süslemeleri, yakında bulunan Ukraynanın Kırım Özerk Cumhuriyetinde Yalta'nın 120 km kuzeydoğusunda, 18 000 nüfuslu şaraplarıyla meşhur bir sahil kasabasıdır Sığ bir körfeze kurulu Sudak kilometrelerce uzunluğundaki küçük taşlı plajları, kalesi, otel ve sanatoryumları ile orta halli turistlerin tercih ettiği önemli bir turizm merkezidir Osmanlı kaynaklarında adı Suğdak / Soğdak olarak da geçer
Kefe şehrinin islâmi ve kilise, havra gibi islâmi olmayan eserleri ile, Cenevizliler tarafından yaptırılan eserlere kadar etkisini göstermiştir XIV ve XV y y 'larda Türk Sanatı'nın kuvvetli etkisi, Türk eserlerinden başka Solhat (Eski Kırım) yakınında 1338 tarihli Surb-Haç Manastırı'nın tak kapısındaki kabartma süslemeler ile, Kefe'de XV y y 'dan bir sinagog (havra) nın tak kapısında ve Mangıp (Feodoro) da aynı yy'dan Teşkli-Bupine'deki şatonun kemerli pencere süslemesinde görülen zincir motifleri, geometrik rozet ve dolgularla bitki motiflerinde Ukraynanın Kırım yarımadasının güneydoğu kıyısında Akmescite 120 km mesafede 77 000 nüfuslu tarihi bir liman şehri, aynı zamanda kültür ve turizm merkezidir Kırım'ın en büyük üçüncü kentidir İlkçağlardan itibaren Kıpçak steplerini Karadenize, Anadolu yarımadasına ve özellikle İstanbula bağlayan önemli bir liman ve yerleşim yeri olarak ön plana çıkmıştır Kırımın önemli liman şehirlerinden biridir Şehir, Kerçten gelen tren hattı üzerindedir
Sudak Cudiçe Kulesi'ndeki kitabede (1392) Ceneviz armaları arasındaki boşluklarda bulunan damarlı rûmîler ve geometrik geçmelerden kabartma süslemelerde kendisini belli etmektedir Kaynak Albayrak, M Akif, Yeşil Ada Kırım, Türk Dünyası Kültür ve Sanat Derneği Yayınları, Ankara, 2004
http://www vatankirim net Vatan KIRIMUkraynanın Kırım Özerk Cumhuriyetinde Yalta'nın 120 km kuzeydoğusunda, 18 000 nüfuslu şaraplarıyla meşhur bir sahil kasabasıdır Sığ bir körfeze kurulu Sudak kilometrelerce uzunluğundaki küçük taşlı plajları, kalesi, otel ve sanatoryumları ile orta halli turistlerin tercih ettiği önemli bir turizm merkezidir Osmanlı kaynaklarında adı Suğdak / Soğdak olarak da geçer
|