Prof. Dr. Sinsi
|
Feminist Eleştiri
Feminist eleştirinin (ya da teorinin) etkileşimli ya da çelişkili farklı okulları ve akımları sözkonusudur Marksist feminizm, Marksist feminizm
radikal feminizm, Radikal feminizm, toplumda temel kötülüğün toplumun üzerinde şekillendiği kadına yönelik baskı (veya ataerkilli) olduğu ve düzenlenmeye karşı çıkmanın temelini tüm standart cinsiyet rolleri ve erkek hakimiyetine karşı çıkmakta gören feminizmin bir koludur
psikanalitik feminizm, postyapısalcı feminizm sözkonusu olduğundan, ''feminist eleştiri'' çok genel bir başlık olarak bütün bu eleştiri geleneklerini içermektedir demek gerekir Özellikle 1960'lardan sonra Fransa, Fransa Cumhuriyeti ya da kısaca Fransa, (Fransızca République Française), Belçika, Lüksemburg, Almanya, İsviçre, İtalya, Monako, Andorra ve İspanya ile komşu olan, Batı Avrupa'da bir ülkedir Avrupa Birliği'nin kurucu üyesidir
Amerika ve İngiltere'de ortaya çıkan ve güçlenen yeni kuramsal akımlarla ve disiplinlerle Amerika ile ilgili bilgi başlıkları
feminist hareket de toplumsal ve siyasal bir savaşım olarak canlanma gösterir
Feminist eleştiri, toplum eleştirisinden edebiyata kadar özgül bir örnek sergiler ve bu örnekler içinde yeni kuramsal perspektifler ve önermeler geliştirir Özellikle ''edebiyat metinlerinin incelenmesinde'' feminist eleştiri kendi başına bir ağırlık ve önem kazanır Simone de Beauvoirun özgül Marksizm bağlantılı feminist değerlendirmeleri ilk önemli kaynak olarak olarak anılabilir Bu eleştirinin kuramsal ve felsefi içerimleri ve bu alanda ortaya konulan görüşler, hem Simon de Beauvoir, (1908-1986) başta Le Dewuxieme Sexe (İkinci Cins) adlı kitabı olmak üzere, denemeleri, kısa öyküleri, otobiyografik yazıları ve romanları yüzyılımızda feminist düşüncenin gelişiminde önemli bir başlangıç noktası oluşturmuş olan çağdaş Fransız kadın düşünür
siyasal hem de felsefi olarak edebiyat eleştirisinin çok ötesine taşındı ya da edebi metinlerin incelenmesinde köklü bir toplumsal/kuramsal/felsefi hesaplaşma örneği ortaya konuldu Böylece feminist eleştiri geleneğinde de yeni bir döneme girildi; meseleye erkek-kadın eşitliği sorunu olarak bakmaktan, eşitsizliği üreten yapının dilsel, söylemsel, ideolojik niteliklerinin ortaya serilmesine yönelen bir perspektife yönelindi Özellikle, ''"cinsiyetin politik nitelikli bir sınıflama"'' (Kate Millet) olduğundan hareketle, feminist eleştiri yeni bir yönelim kazandı
Bunun yanı sıra, Jacques Lacan ve Jacques Derrida gibi isimlerin postyapısalcı felsefe çalışmalarından yararlanan feminist eleştiri, dilin ve düşüncenin eleştirisine yönelerek kadın söyleminin deşifre edilmesini içeren siyasal ve kuramsal bir yönelim gösterdi Bu yönelim özellikle Héléne Cixous, Luce Irigaray, Julia Kristeva, Monique Wittig ile belirginlik kazanır Feminist eleştiri, toplumsal cinsiyeti kuran söylemleri her alanda ''izlemeye ve eleştiriden geçirmeye'', bu söylemsel yapıları kendi içinde ''bozmaya'' ve yerinden etmeye yönelir Burada artık önemli olan kadınların yok sayıldıkları alanlarda varolduklarının söylenmesi ve erkeklerle belirli başlıklar altında eşitlenmesi değil, söz konusu cinsiyetçi yapının söylemsel yapısının kendi içinde istikrarsızlaştırılmasıdır Feminist felsefeFeminist felsefe, felsefe tarihi içinde feminist düşüncenin ortaya koyduğu ve özellikle 60'lar sonrasında derinleşen ve kendinden söz ettirecek şekilde yer tutan felsefe geleneğini dile getirir Edebiyat dünyası, toplumsal ve siyasal dünyanın erilliğinin eleştirisini gerçekleştiren feminist düşüncenin ve eleştirinin felsefe alanında ortaya konulması olarak şekillenir Felsefenin eleştirisinde, cinsiyetin politik bir konu olduğu kadar kuramsal/felsefi bir konu olduğu da belirtilir Sözkonusu felsefe eleştirisi özellikle Batı felsefesi olarak bilinen felsefi düşünce geleneğini hedefler
Feminist felsefe eleştirisi, felsefenin cinsiyetsiz bir alan olduğunu düşünmenin neden ve nasıl yanıltıcı olduğunu göstermeye çalışır Felsefe tarihi, bu eleştiriye göre, yalnızca kadınların felsefi etkinlikleri hakkında ''susmakla'' kalmamış, hem ilkeleri hem de kurumsal ve söylemsel yapısı gereği kadınları dışta bırakmıştır Duygusal olan ile akılsal olan ayrımı ve bu ayrımda ilkinin kadınca ikincisinin erkekçe olduğu düşüncesi felsefe tarihi boyunca izi sürülebilir bir genel önermedir Kadın Filozoflar başlıklı iki ciltlik kitabında Marit Rullmann, "Bu yüzden baştan beri feminist felsefenin amacı, felsefi düşünme alanında kadınların bu ''çifte dışlanmalarını'' göstermek ve bunun bilgi teorisi bakımından önemini ortaya çıkarmak olmuştur " (italikler eklendi, Rullmann, sayfa 13) demektedir
Rulmann'a göre;
::Felsefi söylemin geleneksel ve her şeyden önce hiyerarşik bir yapıya sahip olan karşıtlıkları, birçokları arasında şunlardır: form/madde, etkinlik/edilgenlik, akıl/doğa, ruh/beden, erkek/kadın Bu olgu karşısında ''feminist eleştiri daima bir dil eleştirisidir'' Çünkü ataerkil önyargıları durmadan yinelemeden, kadınlık hakkında konuşmak güçtür Eğer şimdiye kadar kadın, felsefede bir eksiklik, erkek varlığı ve düşüncesinin negatifi olarak görülmüşse, yapılması gereken, bu bilgi teorisi bakımından da önemli olan durumun ''gösterilmesi'', ''yani felsefi düşüncedeki cinsel başkalığın hesaba katılmasıdır'' (italikler eklendi, Kadın Filozoflar, sayfa 15)
Böylece feminist felsefe, felsefenin temel ilke ve kategorilerinin eleştirisinin yanı sıra, felsefe tarihinin eleştirel değerlendirilmesini hedeflemektedir Bu, bir anlamda, ''felsefe tarihinin yeniden yazılma sürecidir'' ve bu yeniden yazma da yalnızca filozof kadınların ve erkeklerin tarihteki varlıkları ve hareket noktalarını belirtmek değil, felsefenin erkeksiliğinin anlamı ve ''cinsel başkalık'' üzerinde durulması da önemlidir Akıl'ın feminist eleştirisiBazı feminist kuramcılarda bu düşünce daha ileri götürülür ve akıl yapısının erkek egemen kültüre göre şekillenmiş olduğu ve dolayısıyla bu noktada köklü bir eleştiri gerekliliği öne sürülür Bu ''akıl eleştirisi'' 1960'lar sonrası yoğunlaşan ve derinleşen akıl eleştirilerinin bir parçasıdır ve doğrudan aklın yapısını eleştiri konusu yapar Burada, mevcut akıl paradigmalarının cinsiyetçiliğinin eleştirisi sözkonusu edilir Öne sürülen argüman şöyle belirtilebilir: Kadınlar başka şeylerin yanı sıra akılsal ideallerden de dışlanmışlardır ve ''kadınlık'' denilen konum bizzat bu dışlanmanın ürettiği bir konumdur Aranılan şey, kadınlarla erkekleri akıl bağlamında birbirine eşitlemek, aklı kadınsılaştırmak, ya da kadınsı denilen ögeleri (duygusallık, duyarlılık vb ) yüceltip öne çıkarmak değil, felsefeyi felsefenin içinde kalarak dönüşüme uğratacak şekilde eleştirmektir Kaynak Edebiyat Kuramları ve Eleştiri Berna Moran, İletişim Yayınları
Postyapısalcılık ve Postmodernizm Madan Sarup, Bilim ve Sanat Yayınları
Feminist Edebiyat Eleştirisi Magie Humm, Say Yayınları
Feminist Eleştiri Özel Sayısı Toplum ve Bilim dergisi, sayı 15, 2002
Erkek Akıl Genevieve Lloyd, çeviren: Müttalip Özcan, Ayrıntı yayınları
Kadın Filozoflar cilt I,II, Marit Rullmann, çeviren: Tomris Mengüşoğlu, Kabalcı Yayınları
Feminist Teori Josephine Donovan, çevirenler: Aksu Bora, Fevziye Sayılan, Meltem Ağduk Gevrek, İletişim Yayınları
Feminist Felsefe Felsefelogos dergisi, sayı:15, 2001
|