Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
edebiyatın, içeriği

Edebiyatın İçeriği

Eski 08-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyatın İçeriği




Edebiyatın malzemesi bir benzetmeler, eğretilemeler ve değişme-celer sistemi olan dildir Edebiyat da, sözcüklerin kendi aralarındaki benzerlik ve farklılık ilişkilerinden bilinçli olarak yararlanma sanatıdır Başka bir deyişle, edebi dil hiçbir zaman saydam değildir Bir romandaki sözcüklerle, bunların anlattığı dış gerçeklik arasında, her zaman sistemi, çağrışımları, yananlamları ve simgesel değerleriyle bütün bir dil vardır Klasik edebiyatlarda, örneğin divan edebiyatında, asıl önemli olan, sözcüklerin dış göndermeleri değil, birbirleri arasındaki ilişkileridir Bu yüzden, bu edebiyatta nazire önemli bir yer tutar Edebiyatın bu biçimsel boyutu, sanatı ruhun bir ifadesi sayan romantizm ve dış gerçekliğin bir yansıması sayan gerçekçilik akımlarıyla birlikte ikinci plana düşmüşse de, 20 yüzyıl edebiyatında yeniden önem kazanmıştır Borges gibi bazı yazarların yapıtlarının asıl içeriği, edebiyatın ve yazma sürecinin kendisidir


Bununla birlikte, edebiyatın yalnızca söz sanatlarından oluştuğu ileri sürülemez "Saf şiirin" sözcüsü sayılan Paul Valery bile, "şiir yalnızca şiirden ibaret değildir; yalnızca Şiirden ibaret olsaydı, hiçbir şiir dışı öğe içermeseydi, kurgu olmazdı; yani edebiyat olmazdı," sözleriyle edebiyatın her zaman edebiyat dışı bir malzemeye bağımlı olduğunu belirtir


Edebi malzeme olarak çok eskiden beri kullanılan, kolay kolay eskimeyen bazı temalar vardır Dinsel metinlerin ve eski mitlerin de malzemesi olan bu temalar, yüzyıllar boyunca edebiyat için bir model oluşturmuşlardır Bunun bir nedeni edebi gelenekçilikse, bir başka nedeni de mitolojilerin insanoğlunun bazı değişmez özelliklerini, örneğin zayıflığını ve ölümlülüğünü güçlü bir biçimde dile getirmesidir Ama üsluplar gibi temalar, da zaman içinde belli dönüşümler geçirir Örneğin Yunan tragedyası, kişilerin bireysel gerçekleriyle değil, bir bütün olarak insanlık durumuyla ilgilidir Buna karşılık, görünüşte aynı konulan işleyen 17 yüzyıl Fransız yazan Jean Racine' in trajedileri kişilerinin kişisel talihlerine karşı çok daha duyarlıdır Zamanla kişilerin dış yaşantısı kadar, ruhsal yaşantıları da edebiyatın konusu olmuştur Bu, psikolojinin bağımsız bir alan olarak ortaya çıkışına da bağlanabilir

Edebiyatın konusu yalnızca insan yaşantısıyla, bireyin iç ve dış gerçeğiyle sınırlanamaz Daha soyut konular, hatta felsefe de edebi malzeme sayılır Bugün Platon'un diyalogları ya da Pascal'm metinleri birer edebiyat yapıtı olarak da okunmaktadır Manc'ın Diıs KapitaFinden ya da Nietz-sche'nin metinlerinden düşünsel olduğu kadar sanatsal bir tat da alınabilir Çağımızda Thomas Mann ve Hermann Broch gibi romancıların yapıtlannda felsefi^ Soljenit-sin'in romanlarında da siyasal tartışmalar önemli bir yer tutar


Edebiyat kuramcılannı sürekli uğraştıran konulardan biri de içerik ile biçimin ilişkisidir İdeal olan bunların birbirinden ayırt edilmemesidir; ama her yapıtta edebiyat ile edebiyat dışı öğeler gizli ya da açık bir çatışma içindedir Çağdaş estetik kuramcısı Adorno'ya göre başarılı yazar, bu çatışmayı koruyan, ama yapıtın bu çatışma yüzünden dağılıp gitmesine olanak vermeyen yazardır

Edebi biçimin belirleyici öğelerinden biri de üsluptur Üslup hem bir yazma, hem de yazann düşünme ve tasarlama tarzıdır; "üslup kişinin kendisidir," denir Bazı eleştirmenlere göre iyi üslup, içerikle biçimi bütünleştirendir Yazar tasansmı, ereğini kâğıda istediği gibi geçirebilmişse, başarılı bir üslupçu sayılır Ama bu görüş, ortaya çıkan yapıtı yalnızca yazarın öznel amaçlarıyla açıkladığı için yetersizdir Edebi metinde yazann amacı kadar hatta ondan da çok edebi gelenekler, alışkanlıklar, moda, sözcüklerin önceden görülemeyecek rastlantı-lan, "kaza"ları vb rol oynamaktadır Bu yüzden, yeni eleştiri kuramlarında "üslup" oldukça tartışmalı bir terim haline gelmiştir

Yazarın kendi kişiselliğini dışavurmasma izin yermeyen edebi biçimler de vardır Edebiyatın bir iç dökme biçiminde anlaşıldığı dönemler oldukça sınırlıdır 18 yüzyıl sonuyla 19 yüzyıl başlarındaki romantizm dönemi dışında hemen her zaman ve her yerde, edebiyatın yazann özel kişiliğinin ötesinde, daha genel, daha kişiüstü bir özneyi dile getirdiği kabul edilmiştir Mal-larme'den sonraki Avrupa şiirinde bu "kişiliksizlik" belirgindir Gene de, bir yazarın yapıtlarını ötekinden ayırmayı sağlayan üslup özellikleri vardır Bertolt Brecht gibi kasıtlı olarak kuru ve üslupsuz yazmayı seçmiş bir yazarın şiirleri bile hemen ayırt edilebilir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.