Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
epik, şiir

Epik Şiir

Eski 08-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Epik Şiir




Destansı özellikler gösteren şiirlerdir Kahramanlık, savaş, yiğitlik konuları işlenir Okuyanda coşku, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır Daha çok, uzun olarak söylenir Divan edebiyatında kasideler, Halk edebiyatında koçaklama, Divan sözcüğünün sözlük bakımından iki anlamı vardır: Belli bir kalıpla yazılan ve besteyle okunan şiir türüne divan denir Kalıp "failatün failatün failatün failün" şeklindedir Divan sözcüğü, ikinci olarak, divan tarzında şiir yazan sanatçıların eserlerini topladıkları kitap anlamına gelir Divan, klasik Türk müziğinde ise en az üçer kıtalık şiirlerden bestelenen şarkıları tanımlar

destan, varsağı türleri de epik özellik gösterir Tarihimizde birçok şanlı zaferler yaşadığımızdan, epik şiir yönüyle bir hayli zengin bir edebiyatımız vardır


Epik kelimesi Efsanelerle değişikliğe uğramış tarihi bir olayın izlerini taşıyan destan, bir milletin hayal gücünü en çok doyurabilecek en eski edebiyat biçimidir Hangi edebiyat söz konusu olursa olsun kendiliğinden doğmuş ilkel halk destanlarının var olabileceğine bugün artık inanılmaz


İlkçağın en uzak dönemlerinden bize kadar gelen destanlar bile bir edebiyat çalışmasının ürünüdür; sözlü bile olsa bilinçli bir çabanın ve kişisel bir yeteneğin verimidir Bununla birlikte destanların kolektif bir yanı da

Yunanca kelime, konuşma, hikâye, şarkı, kahramanlık şiiri mânasına gelen epos kelimesinden türemiştir Batı edebiyatında başlıca örnek olarak Yunan dili 3000 yıllık bir geçmişi olan Hint-Avrupa dil ailesine ait bir dildir Antik Yunanca Klasik Yunan uygarlığının dili olarak kullanılmıştır Modern Yunanca Antik Yunancadan oldukça farklı olmakla beraber köken olarak ona dayanır Yunanca, Yunan alfabesi kullanılarak yazılır Modern Yunanca dünyada, çoğu Yunanistan'da yaşayan yaklaşık 12 milyon kişinin anadilidir

İlyada ve Odise kabul edilir Vergilius'in Aeneid adlı eseri Homeros'in tam bir taklididir Batı Milattan önce sekizinci yüzyılda İzmir'de ya da Sakız Adası'nda yaşadığı sanılan Homeros, Yunan duygu ve düşüncesinin ilk ürünleri olan İlyada ve Odysseia adlı destanların derleyicisidir Troya (Truva) Savaşı'na ilişkin efsaneleri toplayan İlyada adlı eserinde, eski Yunanlıların gelenek ve görenekleri, dini ve felsefi inançlarıyla Çanakkale'nin tarihi coğrafyası hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır

ortaçağında Vergilius tesiri Homeros geleneğini canlı tutmuştur Fakat ortaçağ yazarları klasik modellerin dışında epik eserler de vücuda getirmişlerdir Beowulf, Roland'ın şarkısı Daha sonra yazılan bu nevi eserlerde (meselâ Cameons'un Luziat, Tasso'nun Kurtarılmış Kudüs, Milton'un Kaybolmuş cennet) bu gelenek devam ettirilmiştir


Epiğin çeşitli tarifleri yapılmıştır Bunların hepsinde ortak olan noktalar şunlardır: Epik yahut destan manzum olarak yazılan uzun bir hikâyeye dayanır Epik şiirin başka bir özelliği günlük hayatı aşmasıdır Alelade teferruat, hayatın parçasını teşkil ettiği derecede önem ve değer kazanır Bununla beraber aslî kahraman düz bir ovada tek bir dağ gibi yükselmez Kendi çapında arkadaşları, düşmanları vardır Destan için tabiî yahut uygun olan çevre genellikle büyük hadiselerin cereyan ettiği bir yer veya devir olarak düşünülür: O çağlarda, o günlerde devler varmış Yakın çağ bir epik için nadiren elverişli bir konu olur Camoens'in muasırı Tasso kendi epiğini Haçlılar devrine yerleştirir Roland destanının yazarı ise Şarlman devrini esas alır


Epik şairler hemen daima efsaneyi tarihin bir dalı olarak kabul etmişlerdir Genellikle zaman ve mekânda uzaklık epik şiirin bariz bir alâmeti olur Bu uzaklık epik eserin malzemesinin serbest bir şekilde işlenmesini mümkün kılar Roland şarkısında basit bir mübareze, eserin mâna dolu merkezi haline gelir Epikle ilgili nazariyede tabiatüstü varlıkların müdahelesine büyük yer verilir Bunun sebebi Homeros ve Vergilius'in eserlerinde ilâhların büyük yer işgal etmesidir Tabiatüstü varlıklar adeta destanın vazgeçilemez öğeleri telakki edildiği için Camoens bile XV yüzyıla ait olan epik eserinde klasik ilâhlara büyük yer verir


Epik azametin zirvesine yükseldiği Kaybolmuş cennet'te Âdem ile Havva hariç bütün karakterler tabiatüstü varlıklardır Malzemeyi işleyişte şairin hürriyeti sınırlıdır, zira dinleyicisi hikâyeyi bilmektedir ve esasa ait değişikliklere karşı koyacaktır Epik, geleneklik hikâyeciliğin gelişmiş şeklidir; gelişmesi boyunca, kahramanlar ve işleri, insanlar arasındaki şöhretlerini yüceltme gayesiyle seçilmiştir İcat, gerilimin kaydırılması, süsleme, teferruattaki değişmelerle sınırlandırılmıştır Şairin gücü, yeni bir hikâye meydana getirmeğe değil, meşhur bir hikâyeden bir epik çıkarmağa hasredilmiştir


Epik şekil ayrıca son derece gelenekliktir; basmakalıp özellikleri bol bol kullanır Epik adı bazan yukarda anlatılan şiirlere de verilmiştir Dante'nin îlâhî komedi'sine epik denmiştir Bu şiirin kahramanı yoktur Aslî karakteri birinci şahıs olarak konuşan şairin kendisidir Ayrıca hikâyeyi teşkil eden şairin seyahati, öldükten sonra gideceğimiz dünyanın anlatılmasıdır Seyahatin epik münasebetleri vardır Kahramanın cehenneme inişine dair olan epik oyuna dayanır ki Dante bunu kendine aktarmış ve Araf ile cennete nakletmiştir Böylece epik geleneğin bir episodik özelliği bütün bir şiir olmuştur İlâhî komedi'nin ölçüsü, üslubu ve ağırlığı, yazarların onu epik diye adlandırmalarına sebep olmuştur Bazı uzun didaktik şiirler de (Hesiod'un Works and days); hatta kahramanlık ölçülerindeki mensur eserler de epiğe uygunlukları dolayısıyla epik diye adlandırılmışlardır


Sözlü destan ile yazılı destanlar arasındaki fark belirtilmemiştir Birinciler anonimdir ve anlaşıldığına göre sadece eğlendirme maksadı güderler, medeniyetin ilk safhalarını aksettirirler (İliad, Aeneid) Yapı olarak, epik, yeknesak mısralarla verilir Deyimler, değişmeyen sıfatlar dolambaçlı söz ve tabirler tekrarlanan formüller bakımından zengindir; konuşmaya geniş yer verilir Aksiyon kısa bir süreyi içine alır, diğer yıllar hikâye edilir (Odysseia'nın Phaeacian sarayında anlattığı gibi) veya aksiyon, birkaç mısrada tamamlanan fasılalarla birkaç sahnede yoğunlaştırılır İlyada 49 günü içine alır, 21 i birinci kitaptadır Beowulf'un birinci bölümü beş gündür; ikinci bölümün büyük kısmı bir günde geçer İlyada'da teşbihler çoğunlukla mütevazi hayattan alınmışsa da aslî temler prenslerin ve arkadaşlarının savaş sahalarındaki ve saraylardaki (ki buralarda ziyafet, çalgı ve içki çoktur) maceraları, kahramanlıkları ve ıstıraplarıdır Harp, genellikle epik hayat tarzının merkezidir


Avrupa dışı epikler de aynı özellikleri gösterir MÖ III yüzyıl sonlarına doğru Akad epiği Gılgamış ortaya çıkmıştır ki 3000 mısraı bize intikal etmiştir Az sonra Enuma Elish (ilk kelimelerine göre adlandırılmıştır) çıkar, onun da hemen hemen bin mısraı mevcuttur Daha önceki Sümer epik hikâyeleri de kahraman Gılgamış'ın yeraltı dünyasına seyahatini, tanrılar ve kahramanlarla savaşlarına dair hikâyeleri anlatır


Daha sonraları MÖ 500 de iki büyük Hint epiği gelir Efsanevî Vyasa'ya atfedilen Hindistan'ın millî epiği Mâhâbârata çeşitli şairler tarafından yapılan ilâvelerle Odysseia'nin ve İliad'ın 8 misline yükselmiştir Tanrılara (bilhassa Krishne) dair hikâyelerinde ve Barata kral ailesi hikâyelerinden, klasik Hint dramı konuları çıkar, hikâyeler hâlâ Hint köylerinde söylenir ve birçoğu filme alınmaktadır Şair Valmiki'nin Ramayana'sı da aynı derecede meşhurdur Eserde sürgündeki kral Rama doğu şeytanlarını yener Bu hikâyelerin altında, bazı âlimler güneye doğru Aryan istilâsının ve tarımlaşmanın başlangıcına dair Hint mitinin izini bulurlar Puranas, daha küçük Sanskrit epikleridir ki, Vishnu'nun on defa canlanışını kâinatın yaratılışı; Tanrıların soyunu ve kral ailelerinin tarihlerini anlatır Mit, efsane ve tarihin karışması ve ufak olayları kahramanlık ölçülerine yükseltmeleriyle, Doğu epiği de şahsî romans ve kahramanları, Tanrıların savaşı, mitlerin ve dinin yaratılışı veya daha öğretici maksatlarla - Batı dünyasındakilere benzer


Türk edebiyatında Oğuz Kağan destanı'ndan başlayarak, Türk kahramanlarının veya göç maceralarının hikâyelerini anlatan destanlar vardır İslâmi devreye girdikten sonra epik şiirin en mükemmel örneği Mevlid'dir Geniş mânada epik şiir tarifine dayanarak hikâyeye dayalı mesnevîlerin birçoğunu epik şiir olarak nitelemek mümkündür 1947 de modern devrin şiiri epik olmalıdır görüşünün savunucusu olan Ahmet Kutsi Tecer'in bu görüşüne AH Tanpınar katılmaz Zira ona göre bugünün destanı romandırOrtaçağ Milattan Sonra 5 yüzyıl ve 13 yüzyıllar arasını kapsayan dilimin adı Bu kelime 17 yüzyıldan beri Avrupa tarihi sözkonusu olduğunda, kullanılmaya başlanmıştır Bu kavram, genellikle insanların öznel bilincinde biçimlendiği için kesin başlangıç ve bitiş noktalarından söz edilemez Ancak, bütün bu nedenlere rağmen, tarih kitaplarında Roma imparatorluğunun bölünme tarihi (MS 395) yada son Batı Roma İmparatorluğunun düşüş tarihi (476) gibi noktalar Ortaçağın başlangıcı olarak alı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.