|  | Fetih Öncesi İstanbul |  | 
|  08-22-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Fetih Öncesi İstanbulİstanbul'un tarihi, coğrafi durumu ile çok yakından ilgilidir  Şehirde daha tarih öncesi çağlara ait bir takım yerleşim bölgeleri olduğu tespit edilmiştir  İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti  Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34  sırada yer alır  Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir  İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır  Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur   1942 - 1952 yılları arasında Kadıköy çevresindeki Fikir Tepesinde yapılan kazılar sırasında M  Ö  3  000 yılına ait bir takım aletler, iskeletler bulunmuştur  Bu durum İstanbul'un Asya kıyılarında o çağlarda insanların yaşadığını açıkça ortaya koymaktadır  Kadıköy'ün kuruluşu, Bizans'tan, yani İstanbul'un kuruluşundan 17 yıl kadar öncedir  Kuruluş tarihi olarak M  Ö  675 yılı kabul edilir  Fikirtepe'den sonraki ilk yerleşme bugünkü Moda Burnu ile Yoğurtçu arasında kalan yerde kurulan Halkedon (Bakır ülkesi) olmuştur  Bu şehirden günümüzen herhangi bir kalıntı ulaşmamıştır  Fetih yıllarında küçük bir yerleşim birimi olan Kadıköy, fethi takib eden yıllarda da çok büyük bir gelişme göstermemiştir  Kadı Hızır Bey'in, bugünkü Osmanağa Camii'nin bulundu Rumeli tarafında da kazılar yapılacak olursa buralarda da çok eski çağlardan kalma çeşitli kalıntılara rastlanacağı sanılmaktadır   Bugünkü İstanbul şehirlerinin çekirdeğinin yani Haliç'in güneyinde kalan parçanın ilk sakinleri Trak'lardı  Fenikeliler ise Kadıköy'ünde yerleşmişlerdi  Bilindiği gibi Traklar Hint-Avrupa Fenikeliler ise Sami ırklarındandır  Yunanlılara göre;  Yunanistan'ın Megara şehrindeki Byzas'ın yönetimindeki bir Yunanlınlar kafilesi M  Ö  658'de bugünkü  Sarayburnu'na gelip yerleştiler  Bundan sonraki yüzyıllarda şehir yavaş yavaş ikinci derecede bir liman ve ticaret şehri olmaya yüz tuttu  Roma egemenliği altında iç bağımsızlığını koruyan bu ticaret şehri, ancak M  S  II  yüzyılda bir Roma sitesi oldu   İmparator Konstantin, 325'te yeni ve büyük bir şehir yapımına girişti  11 Mayıs 330'da bu şehir kesin olarak Roma'nın yerine dünya imparatorluğunun başkenti oldu  Daha Konstantin devrinde şehrin nüfusu 200  000'i geçti  Fakat birkaç milyonluk Roma'nın kalabalıklığına ve büyüklüğüne erişmekten uzak bulunuyordu  395'te imparatorluk ikiye ayrılınca İstanbul Doğu İmparatorluğu' nun başkenti oldu  Justinianus devrinde yani VI  Yüzyılda nüfusu milyonu aştı , dünyanın en büyük şehri haline geldi  VII  Yüzyılın sonundan başlayarak Bağdat nüfusu, büyüklüğü ve zenginliği bakımından İstanbul'u geride bıraktıysa da , şehir hiçbir zaman milyonu aşan nüfusunu kaybetmedi  Ancak Latinler' in işgalinde bu büyük nüfus dağıldı   Asya'da ki imparatorluklarının yıkılması üzerine Avrupa'ya gelen ve bu kıtanın en büyük kısmında olan Hun Türklerinin hakanı Atilla, 447'de Büyükçekmece'ye kadar geldi; fakat Bizans'ı yıllık bir vergiye bağladıktan sonra geri döndü  Hun' lardan sonra gene Asya da ki imparatorluk tahtını kaybeden Avar (Apar) Türkleri Avrupa'ya geldiler ve 616'da İstanbul'un önlerine kadar ilerlediler  626 yılında Avarlar'ın şehri kuşatması, tarih boyunca Bizans'ın karşılaştığı en önemli tehlikelerden birini meydana getirdi  Kadıköy ve Üsküdar tarafından da İranlılar (Sasaniler) bu kuşatmaya katılıyorlardı  Büyük şans esri olarak Bizans bu kuşatmayı ağır şartlarla atlattı   İslam dinin ortaya çıkmasından sonra Arapların başlıca hedeflerinden biride İstanbul oldu  668-669 kuşatması gelecekteki halife Yezid'in başkomutanlığı altında yapıldı  665'te Bizans donanmasını yok eden İslam donanması bu kuşatmaya açık bir kapı hazırlamıştı  Bu sefere Peygamberin bayraktarı Halid İbni Zeyd (Ebu Eyyubu'l-Ensari) ve Peygamberin birçok arkadaşı katıldı  Bu kuşatmadan bir sonuç çıkmayınca Halife Muaviye, 673-674'te şehri bir kere daha karadan kuşattırdı  Araplar Kapıdağı yarımadasında üslenerek tam yedi yıl sefer mevsiminde İstanbul önlerinde göründüler  Fakat bileşimi yalnız Bizanslılar tarafından biline "Rum Ateşi" yüzünden bir sonuç çıkmadı  713-714'te tekrar Prens Mesleme, tekrar İstanbul'u kuşattı  Bu kuşatma Bizans'ı yıkılma tehlikesiyle yüz yüze getirdi  Arapların şehri alması ve Avrupa'ya hakim olması bir gün meselesi sayıldı  Fakat İmparator Leon'un enerjisi durumu kurtardı  Bu kuşatma Avrupa tarihinin dönüm noktalarından biri sayılır  781'de gelecekteki halife Harunureşid'te şehri kuşattı; fakat yıllık vergi karşılığında geri çekildi   Bundan sonra Bulgar Türkleri, İstanbul için en büyük tehlike teşkil etti  813'te Kurum Han, Bizans ordusunu Edirne meydan savaşında yok ettikten sonra, şehri kuşattı  Fakat kat kat surlarının ululuğu ve dayanıklılığı Bizans'ı gene kurtardı  1090'da başka bir Türk topluluğu, Peçenekler Çekmece'ye kadar geldiler   Malazgirt'ten birkaç yıl sonra Selçuklu Türkleri Üsküdar'a kadar geldiler ve İznik'i Türkiye'nin başkenti yaptılar; fakat Avrupa'ya geçemediler  Birinci Haçlı seferi Bizans'ı Selçuk Türklerinden kurtardı  Ve Bizans'ın Türkler tarafından fethini 3,5 yıl geriye itti   16 Nisan 1204'te, Bizans'ı Türklerin elinden kurtarmak emeliyle hazırlanan Haçlı Seferinin dördüncüsü, özellikle Bizans'a yöneldi  Şehrin heybeti ve zenginliği karşısında gözleri kamaşan fakir Avrupalılar, İstanbul'u şiddetli bir savaştan sonra aldılar  Tarihte ilk defa olarak şehre barbarlar egemen oldular  Milyonluk şehir en müthiş yağma, katil ve saldırılarla karşılaştı ve zenginliğinin büyük kısmını kaybetti  On binlerce elyazması yakıldı  Kiliseler son şamdanlarına kadar yağmalandı  On binlerce İstanbullu kılıçtan geçirildi  Kadınlar saldırıya uğradı  Bütün bu hareketlere yalnız savaşçılar değil, Latin Rahipleride katıldı  İznik'e sığınan Bizans İmparatorluğu başkentini Latinler'in elinden almak için amansız bir mücadeleye girişti  Latinler İstanbul'da bir imparatorluk kurdular ve tahtı bir Fransız Hanedanına verdiler  Sonunda 1261'de Paleologoslar'ın idaresindeki Bizanslılar İstanbul'dan Latinleri kovdular  İmparatorluğun başkenti İznik'ten tekrar İstanbul'a nakledildi  Fakat bu dönemde şehrin nüfusu tahminlere göre yarım milyondan da aşağıya düşmüştü  Bununla beraber -İspanya'da ki Arap şehirleri hariç- Avrupa'nın en büyük şehri idi  Bu devre kadar Hıristiyan Avrupa'da hiçbir şehrin nüfusu 150  000'i aşmamıştır   Bundan sonra Bizans, Osmanlı Türkleri ile karşı karşıya kaldı  Daha sonra Orhan bey Üsküdar'a geldi  İmparator ile pek sıkı ilişkiler kurdu  1390 baharında Orhan Gazi'nin torunu Yıldırım Bayezit, şehri kuşattı fakat ağır vergi karşılığında kuşatmayı kaldırdı  Yıldırım'ın İstanbul'u almak azim ve kararı kesindi  Ancak Timur olayı bu fethi yarım yüzyıl geride bıraktı  1396'da Türkleri Avrupa'dan sürmek ve Bizans'ı kurtarmak için gelen bütün Avrupa devletlerinin kuvvetlerinden meydana gelmiş büyük Haçlı ordusunu yok eden yıldırım Anadolu Hisarı'nı yaptırdı ve 1397'de şehri kuşattı  Fakat kuşatma savaşına girmedi; büyük Türk birliklerini şehre bağlamak istemedi  Uzun süren bir abluka ile Bursa gibi İstanbul'un da boyun eğip teslim olacağını düşündü  Bizans bu durumdayken Timur, 1402'de Yıldırım'ı yendi  | 
|   | 
|  | 
|  |