Prof. Dr. Sinsi
|
Şubat
Şubat Gregorian Takviminde senenin ikinci ayı, normal yıllarda 28 Güneş yılını esas alan ve temeli Eski Mısırlılar'a dayanan takvim Iyonlar ve Yunanlılar kanalıyla batıya aktarılmıştır Romalılar sezar zamanında Julyen takvimi olarak düzenlemiş ve kullanmışlardır Yeniçağda papa 12 Gregor tarafından yeniden yapılan düzenlemelerle Gregoryan takvimi olarak anılmıştır Günümüzde ise milat takvimi denilmektedir Milat takvimi Hz İsa'nın doğuşunu (sıfır) kronolojinin başlangıcı olarak kabul eder
günden oluşur GÜN; Alm Tag (m), Fr Jour (m); journee (f), İng Day; daytime Arz (yer) küresinin kendi mihveri (ekseni) etrâfında -kuzeyden bakıldığı düşünülerek- saat ibresinin aksi (ters) yönünde bir kerre döndüğü müddet, süre
Artık Yıllarda Şubat ayı 29 gündür Tarihte 3 kere Şubat ayı 30 günden oluşmuştur
Aylar: Artık yıl, takvim yılının mevsimlerle ve Dünya'nın Güneş çevresinde dönme süresiyle uyumlu olması için, fazladan bir gün içeren yıllara denir
Gregoryen takviminde, bu fazladan gün 29 Şubat olarak seçilmiştir Bu takvimin kurallarına göre bir yılın artık yıl olup olmadığı şöyle belirlenir:
Eğer yıl 400'e tam olarak bölünebiliyorsa, yıl artık yıldır
Eğer yıl 4'e tam olarak bölünebiliyor ve 100'e tam olarak bölünemiyorsa, yıl artık yıldır
Şura Suresi ( Arapça: سÙ?رة اÙ?Ø´Ù?رÙ?) Hami-Sami Dil Ailesi'nin Sami koluna mensup bir lisan Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika'da halkın çoğunluğunca, Türkiye ve İran'da ise Arap azınlıklarca kullanılmaktadır
Kur`an-ı Kerim`in kırk ikinci sûresi 23 ve 26 ayetleri Medine`de diğer ayetleri Mekke devrinde nazil olmuştur Sure elli üç ayetten oluşur Sure ismini otuz sekizinci ayette geçen ve Müslümanların aralarında danışarak işlerini yapmaları gereğini bildiren şura kelimesinden alır
Şura Suresinde Allah`ın bağışlayıcı ve esirgeyici olduğundan, Kur`an`ın Arapça vahiy edildiğinden, Allah`ın kudretinden, insanlara doğru yolu bildirmek için görevlendirilen peygamberlerden Kıyamet gününden, kötülüklere karşı sabredilmesinden, affedici olmanın gereğinden herkesin Allah`a döneceğinden bahsedilir
Mekke döneminde inmiştir 53 âyettir Resmi Sırasına göre : 42 Sure, İniş Sırasına göre 62 Suredir Sûre, adını 38 âyette geçen Şûrâ kelimesinden almıştır Şûrâ danışma ya da toplu denetim anlamında ülkemizde tercüme edilirken, Bu ayet İngilizcede Konsey(COUNCIL - konsey meclis kurul encümen danışma kurulu divan şûra konsey, meclis heyet ) anlamında tercüme edilmiştir
ŞURA SURESİ (Diyanet Meali)==
Eûzü Billâhî Mineşşeytânirracîm
Bismillâhirrahmânirrahîm
1 Hâ Mîm 2 Ayn Sîn Kâf 3 (Ey Muhammed ) Mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah, sana ve
senden öncekilere işte böyle vahyeder 4 Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O`nundur O, yücedir, büyüktür 5 Neredeyse gökler (O`nun azametinden) üstlerinden çatlayacaklar Melekler
ise, Rablerini hamd ile tespih ederler ve yeryüzündekiler için bağışlanma
dilerler İyi bilin ki Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir 6 Allah`tan başka dostlar edinenlere gelince, Allah onları daima
gözetlemektedir Sen onlara vekil değilsin 7 Böylece biz sana Arapça bir Kur`an vahyettik ki, şehirlerin anası olan
Mekke`de ve çevresinde bulunanları uyarasın Hakkında asla şüphe olmayan
toplanma günüyle onları uyarasın Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir 8 Allah dileseydi, onları (aynı dine mensup) bir tek ümmet yapardı Fakat O,
dilediğini rahmetine sokar Zalimlerin ise bir dost ve yardımcısı yoktur 9 Yoksa onlar Allah`tan başka dostlar mı edindiler? Hâlbuki gerçek dost
Allah`tır O, ölüleri diriltir O, her şeye hakkıyla gücü yetendir 10 Hakkında ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah`a aittir İşte
bu, Rabbim Allah`tır Yalnız O`na tevekkül ettim ve ancak O`na yöneliyorum 11 O, gökleri ve yeri yaratandır Size kendinizden eşler, hayvanlardan da
(kendilerine) eşler yaratmıştır Bu sûretle sizi üretiyor O`nun benzeri hiçbir
şey yoktur O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir 12 Göklerin ve yerin anahtarları O`nundur Dilediğine rızkı bol verir ve
(dilediğine) kısar Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir 13 "Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin " diye Nûh`a emrettiğini,
sana vahyettiğini, İbrâhim`e, Mûsâ`ya ve İsâ`ya emrettiğini size de din kıldı
Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah`a ortak koşanlara
ağır geldi Allah, ona dilediğini seçer İçtenlikle kendine yönelenleri de ona
ulaştırır 14 Onlar, kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden
ayrılığa düştüler Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili
olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi
Onlardan sonra Kitab`a mirasçı kılınanlar da, onun hakkında derin bir şüphe
içindedirler 15 (Ey Muhammed ) Bundan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi
dosdoğru ol Onların hevâ ve heveslerine uyma ve şöyle de: "Ben, Allah`ın
indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum
Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir Bizim işlediklerimiz bize, sizin
işledikleriniz sizedir Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur
Allah, hepimizi bir araya toplayacaktır Dönüş de ancak O`nadır " 16 Allah`ın çağrısına uyulduktan sonra O`nun hakkında tartışmaya girenlerin
delilleri Rableri katında batıldır Onlara bir gazap vardır Onlar için çetin
bir azap vardır 17 Allah, hak olarak Kitab`ı ve mizanı indirendir Sen nereden bileceksin
belki de o saat (kıyamet) yakındır 18 Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler İnananlar ise, ondan
korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler İyi bilin ki, Kıyamet günü hakkında
tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler 19 Allah, kullarına çok lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır O, kuvvetlidir,
mutlak güç sahibidir 20 Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız Kim de dünya
kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı
yoktur 21 Yoksa, Allah`ın izin vermediği bir dini kendilerine tutulacak yol kılan
ortakları mı var? Eğer (cezaların ertelenmesine dair) kesin hükmü olmasaydı,
derhal aralarında hüküm verilirdi Şüphesiz, zâlimler için elem dolu bir azap
vardır 22 Sen, zalimlerin yaptıkları şeyler tepelerine inerken bu yüzden korku ile
titrediklerini göreceksin İnanıp yararlı işler yapanlar da cennet
bahçelerindedirler Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır İşte
bu büyük lütuftur 23 İşte bu, Allah`ın, inanıp salih ameller işleyen kullarına müjdelediği
şeydir De ki: "Ben buna (yaptığım tebliğ görevine) karşılık sizden,
akrabalıktan doğan sevgiden başka bir ücret istemiyorum " Kim güzel bir iş
yaparsa, onun iyiliğini artırırız Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, şükrün
karşılığını verendir 24 Yoksa "Yalan uydurup Allah`a iftira etti" mi diyorlar Eğer Allah dilerse
senin kalbini mühürler Allah batılı yok eder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir
Şüphesiz O, göğüslerin özünü (kalplerde olanları) hakkıyla bilendir 25 O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı
bilendir 26 Allah, iman edip salih ameller işleyenlerin dualarına karşılık verir;
lütfundan onlara fazlasını da verir Kâfirler için ise çetin bir azap vardır 27 Allah, kullarına (tümüne birden) rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka
azgınlık ederlerdi Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir Şüphesiz O,
kullarından hakkıyla haberdardır ve onları hakkıyla görendir 28 O, insanlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indiren, rahmetini her tarafa
yayandır O, dost olandır, övülmeye lâyık olandır 29 Gökleri, yeri ve bu ikisi içinde yaydığı canlıları yaratması, O`nun
varlığının delillerindendir O, dilediği zaman, onları bir araya getirmeye de
gücü yetendir 30 Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir O, yine de
çoğunu affeder 31 Yeryüzünde O`nu âciz bırakamazsınız Sizin için Allah`tan başka hiçbir dost
ve yardımcı yoktur 32 Denizde dağlar gibi yüzen gemiler, O`nun varlığının delillerindendir 33 O, dilerse rüzgârı durdurur da onlar denizin üstünde durakalırlar Elbette
bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır 34 Yahut (içlerindekilerin) yaptıklarından dolayı onları helâk eder, birçoğunu
da affeder 35 Allah, böyle yapar ki, âyetlerimiz hakkında tartışanlar, kendileri için
kaçacak bir yer olmadığını bilsinler 36,37,38,39 (Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının
geçimliğidir Allah`ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır Bu
mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin
işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına
cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma)
ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir
saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir 40 Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir kötülüktür (ona denk bir cezadır)
Ama kim affeder ve arayı düzeltirse, onun mükâfatı Allah`a aittir Şüphesiz O,
zâlimleri sevmez 41 Zulme uğradıktan sonra, kendini savunup hakkını alan kimseye (ceza vermek
için) bir yol yoktur 42 Ceza yolu ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık
edenler içindir İşte onlar için elem dolu bir azap vardır 43 Her kim de sabreder ve bağışlarsa, işte bu elbette azmedilecek işlerdendir 44 Allah, kimi saptırırsa artık bundan sonra onun hiçbir dostu yoktur Azabı
gördüklerinde zâlimlerin, "Dünyaya dönmek için bir yol var mı?" dediklerini
görürsün 45 Ateşe sunulurken onların zilletten başlarını öne eğmiş, göz ucuyla gizli
gizli baktıklarını görürsün İnananlar da, "İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet
günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır" diyecekler İyi bilin ki
zâlimler, sürekli bir azap içindedirler 46 Onların Allah`tan başka kendilerine yardım edecek dostları da yoktur Allah,
kimi saptırırsa artık onun için hiçbir çıkar yol yoktur
47 Allah`tan, geri çevrilmesi imkânsız olan bir gün gelmeden önce, Rabbinizin
çağrısına uyun O gün sizin için ne sığınacak bir yer vardır, ne de
(günahlarınızı) inkâr edebilirsiniz 48 Eğer yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik Sana
düşen, sadece tebliğdir Gerçekten biz insana katımızdan bir rahmet
tattırdığımızda ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları işler yüzünden onlara bir
kötülük dokunursa, o zaman da insan pek nankördür 49 Göklerin ve yerin mülkü (hükümranlığı) Allah`ındır O, dilediğini yaratır
Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir 50 Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir, dilediği kimseyi
de kısır yapar Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir 51 Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur
Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder Şüphesiz O yücedir,
hüküm ve hikmet sahibidir 52,53 İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap)
vahyettik Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin Fakat biz onu, kullarımızdan
dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık Şüphesiz ki
sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan
Allah`ın yoluna İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah`a döner
ŞURA SURESİ (SUAT YILDIRIM)==
Eûzü Billâhî Mineşşeytânirracîm
Bismillâhirrahmânirrahîm
1, 2 Hâ, Mîm Ayn, Sîn, Kâf 3 (O üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) azîz ve hakîm olan Allah, böylece sana da, senden önceki resullere de buyruklarını vahyeder 4 Göklerde ve yerde ne varsa O`nundur O, yüceler yücesidir, pek büyüktür 5 Öyle ki neredeyse gökler üstlerinden yarılacaklar Melekler Rab`lerini överek tenzih ve takdis eder ve yerde bulunanlar için mağfiret dilerler İyi bilin ki, gafur ve rahîm O`dur (affı, merhamet ve ihsanı pek boldur) 6 Allah`tan başka birtakım hâmiler (veliler) edinenlere gelince, Allah onları daima gözetleyip kontrol etmektedir, sen onlar üzerinde yönetici değilsin 7 Böylece sana Arapça bir Kur`ân vahyettik ki sen Anakent olan Mekke ile bütün etrafını uyarıp irşad edesin ve gerçekleşeceğinde hiç şüphe olmayan mahşer günündeki büyük buluşmayı haber veresin O ne müthiş manzara: Bir kısım cennette? bir kısım alevli cehennemde 8 Eğer Allah dileseydi bütün insanları, aynı dine bağlı, tek ümmet yapardı Ama O, insanların hak etmelerine göre dilediği kimseyi rahmetine dahil eder, Zalimlerin ise ne hâmileri, ne de yardımcıları vardır 9 Gerçek bu iken, bilakis onlar Allah`tan başka birtakım hâmiler edindiler Olacak iş midir bu Hâmi ancak Allah`tır, ölüleri diriltecek de O`dur ve O her şeye kadirdir 10 Hangi hususta ihtilaf ederseniz bilin ki O`nun hükmü, Allah`a aittir İşte Rabbim olan Allah budur Ben de yalnız O`na dayanır ve güvenir, O`na yönelip gönül veririm 11 O gökleri ve yeri yoktan yaratandır Size kendi nefislerinizden eşler yarattığı gibi davarlara da eşler yarattı O, bu düzen içinde sizi üretiyor Onun benzeri hiçbir şey yoktur O, her şeyi hakkıyla işitir ve bilir 12 Göklerin ve yerin hazinelerinin anahtarları O`nun yanındadır Dilediğinin nasibini bollaştırır, dilediği kimsenin nasibini daraltır Çünkü O, her şeyi bildiği gibi her duruma en uygun olanı da bilir 13 O, Dini doğru anlayıp hükümlerini uygulayın ve o hususta tefrikaya düşmeyin diye, din esasları olarak Nuh`a emrettiğini, hem sana vahyettiğimizi, keza İbrâhim`e, Mûsâ`ya, í?sâ`ya emrettiğimizi sizin için de din kıldı Senin insanları dâvet ettiğin esaslar, müşriklere çok ağır gelmektedir Halbuki Allah dilediği kullarını bu din için seçer ve gönülden Kendine yöneleni doğru yola iletir 14 Geçmiş ümmetler, ancak kendilerine buna (tefrikanın haram olduğuna) dair bilgi ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki ihtiras ve haset yüzünden, bölündüler Daha önce Rabbin tarafından yürürlüğe konulan vaad, yani cezayı belirli süreye, kıyamete kadar erteleme sözü olmasaydı, onların işleri çoktan bitmişti bile Ehl-i kitaptan sonra kitaba vâris kılınanlar (Mekke müşrikleri) onun hakkında derin bir şüphe içindedirler 15 Onun için sen durma, hakka dâvet et ve sana emredildiği tarzda dosdoğru ol, sakın onların keyiflerine uyma ve şöyle de:Allah hangi kitabı indirmişse ben ona inandım Hem bana, aranızda adaletle hükmetmem emri verildi Allah bizim de, sizin de Rabbinizdir Bizim işlerimizin sorumluluğu bize, sizinkilerinki ise size aittir Bizimle sizin aranızda bir tartışma sebebi yoktur Allah hepimizi bir arada toplayacaktır Hepimiz de O`nun huzuruna götürüleceğiz 16 İnsanların çoğu dine dâveti kabul edip girdikten sonra,Allah`ın dini hakkında hâlâ, ileri geri tartışanların itirazları, Rab`leri yanında boştur Onlara büyük bir gazap ve şiddetli bir azap vardır 17 Allah hakkı bildirip ikame etmek için kitabı ve adalet ölçüsünü indirmiştir Hep gerçeği bildiren o kitabın bildirdiği kıyamet, ne bilirsin, belki de yakın olabilir? 18 Kıyamet (yani dirilme) saatinin gelmesini acele ile isteyenler, ona inanmayanlardır Müminler ise O`nun gerçekten vaki olacağını bilir ve ondan kaçınırlar Kıyamet hakkında münakaşa edenler, haktan ve gerçekten çok uzak, derin bir sapıklık içindedirler 19 Allah kullarına büyük lütuf sahibidir Dilediği her kulunu, bir türlü rızıklandırır O, pek kuvvetlidir, üstün kudret sahibidir 20 Kim âhiret mahsülü isterse, onun ürünlerini fazla fazla artırırız Kim de sırf dünya menfaati isterse ona da ondan veririz, ama âhirette onun hiç nasibi olmaz 21 Yoksa Yüce Allah`ın izin vermediği birtakım şeylerikendilerine din diye kabul ettirmek isteyen putları mı var?Şayet Allah`ın cezayı ertelemeye dair hükmü olmasaydı işleri çoktan bitirilmişti Zalimlere elbette gayet acı bir azap vardır 22 (Büyük duruşma günü) zalimlerin, kendi yaptıkları işlerden bucak bucak uzak durup, korkudan titrediklerini görürsün Halbuki çare yok, onların cezası tepelerinin üstünde durmaktadır İman edip makbul işler işleyenler ise, cennet bahçelerindedirler Rab`leri yanında, cennette, istedikleri ne varsa kendilerine verilecektir İşte bu da pek büyük bir lütuftur 23 İşte bu, Allah`ın iman edip makbul ve güzel işler yapan kullarına verdiği mutluluk müjdesidir De ki: Ben bu risalet ve irşad hizmetinden ötürü, sizden akrabalık sevgisinden başka beklediğim hiçbir karşılık yoktur İşte kim böyle bir sevgi olsun, başka iyi işler olsun gerçekleştirirse, Biz de onun o iyiliğinin sevap ve mükâfatını kat kat artırırız Çünkü Allah gafurdur, şekûrdur (çok affedicidir, kullarının az işlerini fazlasıyla ödüllendirir) 24 Yoksa senin hakkında: Allah adına yalan uydurdumu diyorlar? (Bunun gerçekle hiçbir ilgisi olamaz Zira buna ancak kalbi mühürlü bazı beyinsizler cür`et edebilir) Halbuki Allah dilerse senin kalbini mühürler Allah batılı imha eder, hakkı ise indirdiği kitapla kuvvetlendirir Gerçekten O, kalplerin içinde ne varsa bilir 25 O`dur ki kullarının tövbesini kabul eder, günahlarını affeder Hem sizin bütün yaptıklarınızı da bilir 26 Hem iman edip makbul ve güzel işler yapanların dualarına karşılık verir, hatta lütuf ve ihsanından onların ödüllerini artırır Kâfirlere ise şiddetli bir azap vardır 27 Eğer Allah kullarına rızık ve imkânları bol bol yaysaydı, onlar dünyada azarlardı Lâkin O, bu imkânları dilediği bir ölçüye göre indirir Çünkü O, kullarından haberdar olup onların bütün yaptıklarını ve yapacaklarını görmektedir 28 O`dur ki insanlar artık ümitlerini kestikten sonra yağmur indirir, rahmetini her tarafa yayar O, gerçek dost ve hâmidir, bütün övgülere ve hamdlere lâyıktır 29 Gökleri ve yeri yaratması ve oraları her türlü canlı ile doldurması, O`nun (kudretinin ve hikmetinin) delillerindendir O elbette dilediği zaman onları mahşerde toplamaya da kadirdir 30 Başınıza gelen her musîbet, işlediğiniz günahlar (ihmal ve kusurlarınız) sebebiyledir, hatta Allah günahlarınızın çoğunu da affeder 31 Siz, kaçmakla Allah`ın cezasından kendinizi kurtaramazsınız Sizin Allah`tan başka ne haminiz, ne de yardımcınız yoktur 32, 33, 34, 35 Denizlerde dağlar gibi akıp giden gemiler de O`nun kudretinin ve hikmetinin delillerindendir Eğer O dilerse rüzgârı durdurur, gemiler de denizin üstünde durakalır Elbette bunda sabrı ve şükrü bol olanlar için alacak ibretler vardır Yahut işledikleri günahlar sebebiyle o gemileri batırır, günahların birçoğunu da affeder Böyle yapmasının bir sebebi de, âyetlerimiz hakkında tartışanların kaçacak bir yerleri olmadığını onlara bildirmektir 36 Size verilen ne varsa hep dünya hayatının geçici metâıdır Allah`ın yanında, âhirette olan nimetler ise iman edenler ve Rab`lerine güvenenler için hem daha değerli, hem de devamlıdır 37 Onlar öyle kimselerdir ki büyük günahlardan ve hayasız çirkin işlerden kaçınırlar, kızdıkları zaman öfkelerini yutar, karşıdakinin kusurlarını affederler 38 Onlar öyle kimselerdir ki Rab`lerinin çağrısına kulak verip, namazı hakkıyla ifa ederler İşlerini istişare ile yürütürler, kendilerine nasib ettiğimiz imkânlardan hayırlı işlerde sarf ederler 39 Onlar zulme uğradıklarında yardımlaşıp haklarını alırlar 40 Ama unutmayın ki haksızlığın karşılığı, yapılan haksızlık kadar olabilir, fazlası helâl olmaz Bununla beraber kim affeder, haksızlık edenle arasını düzeltirse onun da mükâfatı artık Allah`a yaraşan tarzda olur Şu kesindir ki Allah zalimleri sevmez 41 Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, bunlara hiçbir sorumluluk yoktur 42 Sorumlu olanlar, ancak insanlara zulmedenler ve ülkede haksız yere başkalarının hukukuna saldıranlardır İşte böylelerinin hakkı gayet acı bir azaptır 43 Her kim dişini sıkarak sabr eder ve kusurları affederse,işte onun bu hareketi, ancak büyüklere yaraşan örnek davranışlardandır 44 Allah kimi şaşırtırsa, artık ondan sonra kendisini koruyacak kimse bulunamaz O zalimlerin azabı görünce, imanlı kul olmak için Acaba geri dönme imkânı var mıdır? dediklerini görürsün 45 Onları uğradıkları zilletten dolayı boyunları bükük, yürekleri titrer vaziyette cehennemin önüne getirildiklerinde, korkudan, sadece göz ucuyla ateşe baktıklarını fark edersin Müminler ise (bu manzara karşısında): En büyük kayba uğrayanlar, hem kendilerini hem de ailelerini kıyamet gününde hüsrana sürükleyenlerdir derler İyi bilin ki zalimler devamlı bir azap içindedirler 46 Kendilerine, Allah`tan başka yardım edecek dostları da yoktur artık Allah kimi şaşırtırsa artık onun için hiçbir kurtuluş yolu yoktur 47 Allah tarafından gelecek ve geri çevrilmesi mümkün olmayacak olan gün gelmeden önce Rabbinizin çağrısını kabul edip O`na dönün Yoksa o gün ne sığınacak bir delik bulabilirsiniz, ne de yaptıklarınızı inkâra bir çare 48 Eğer bu çağrıya sırtlarını dönerlerse, hoş biz de seni üzerlerine bekçi göndermedik ya Senin görevin sadece tebliğdir Biz insana tarafımızdan bir nimet tattırırsak o ferahlar, şımarır Ama başlarına, yine kendi işledikleri hatalar sebebiyle bir sıkıntı gelirse insan hemen nankörleşir 49, 50 Göklerin ve yerin hâkimiyeti Allah`ındır O dilediğini yaratır Dilediğine kız evlat, dilediğine erkek evlat verir, yahut kızlı oğlanlı olarak her iki cinsten karma yapar Dilediğini de kısır bırakır O her şeyi mükemmel bilir, her şeye kadirdir 51 Allah bir insana ancak vahiy yoluyla veya bir perde arkasından hitab eder, yahut ona Kendi izniyle dilediğini vahyedecek bir elçi gönderir Çünkü O yüceler yücesidir, tam hüküm ve hikmet sahibidir 52 İşte böylece sana da emrimizden bir rûh vahyettik Halbuki sen daha önce kitap nedir, iman nedir bilmezdin Lâkin Biz onu, kullarımızdan dilediklerimize doğru yolu gösteren bir nûr kıldık Sen gerçekten insanlara doğru yolu gösterirsin 53 Yani göklerde ve yerde bulunan her şeyin sahibi olan Allah`ın yolunu gösterirsin İyi bilin ki bütün işler eninde sonunda Allah`a döner, kararlar O`ndan çıkar
Sure
Bu makale, online kullanıcı topluluğu tarafından oluşturulan ve düzenlenen özgür ansiklopedi projesi Wikipedia'nın Türkçe versiyonu Vikipedi'deki Şura Suresi maddesinden kopyalanmıştır Bu makale, GNU Özgür Belgeleme Lisansı ilkeleri kapsamında özgürce kullanılabilir
|