08-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Tarık Buğra
Tarık Buğra, (d 2 Eylül 2 Eylül Gregorian Takvimine göre yılın 245 günüdür Sonraki sene için 120 (Artık yıllarda 121) gün var
1918 – ö 1918 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
26 Şubat tarihte bugün
1994)
Roman, Roman olmuş veya olması muhtemel olayların anlatıldığı uzun yazılardır İlk örneklerini 15 y y da Fransız yazar Rabelais vermiştir Ancak asıl niteliklerini Romantizm ve Realizm akımları döneminde kazanmıştır Roman belli bir olay etrafında gelişir ve olaylar ayrıntılarıyla anlatılır Çoğu zaman şahıs kadrosu geniştir Kişiler ayrıntılı olarak tanıtılır Çevrenin tanıtımına özen gösterilir
hikâye, oyun ve VikikaynakHikâye
fıkra yazarı
Tarık Buğra Yazarın gündelik olayları özel bir görüşle, güzel bir üslupla, hiç kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa günübirlik yazılardır Bu tür yazıları nükteli hikâyecikler biçimindeki Nasrettin Hoca fıkralarıyla karıştırmayalım Fıkra, bir gazete yazı türüdür Gazetenin belli bir köşesinde genel bir başlıkla yazılan fıkralarda mesele kısaca incelenir ve mutlaka bir sonuca varılır Daha çok alaylı bir dille, bazen eleştiri bazen sohbet tarzında yazılır
Akşehirde doğdu İlk ve ortaokulu Konya ilinin bir ilçesidir Nasrettin Hoca'nın türbesi bu ilçede bulunur
Akşehir'de okudu Yatılı olarak okuduğu Konya ilinin bir ilçesidir Nasrettin Hoca'nın türbesi bu ilçede bulunur
İstanbul Lisesinde Pertev Naili Boratavın öğrencisi oldu Yazar olmaya onuncu sınıfta karar verdi 1936da Konya Lisesi nden mezun oldu, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine kaydoldu İki yıl sonra Hukuk Fakültesine, oradan da Edebiyat Fakültesine geçti Mezuniyet tezini vermeden ayrıldı
Roman, hikâye, oyun ve fıkra yazarı Tarık Buğra 26 Şubatta kanser tedavisi gördüğü Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinde öldü, Karacaahmet Mezarlığında toprağa verildi Tarık Buğra 2 Eylül 1918de Akşehirde doğdu Ortaokulda Rıfkı Melûl Meriçin, yatılı okuduğu İstanbul Lisesinde Pertev Naili Boratavın öğrencisi oldu Yazar olmaya onuncu sınıfta karar verdi 1936da Konya Lisesinden mezun oldu, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine kaydoldu İki yıl sonra Hukuk Fakültesine, oradan da Edebiyat Fakültesine geçti Mezuniyet tezini vermeden ayrıldı Gazeteciliğe 1947de Akşehirde babası Nazım Beyle birlikte Nasreddin Hoca gazetesini çıkararak başladı 1951den sonra Milliyet, Vatan, Yenigün, Yeni İstanbulve haftalık Yol gazetesinde yazdı Bu gazetelerin bazılarında yazı işleri müdürlüğü yaptı Tercüman gazetesindeki köşe yazarlığından 1976da ayrıldı, zamanını bütünüyle edebiyata verdi Devlet Tiyatrolarında Edebi Kurul Başkanlığında Edebi Kurul üyeliği yaptı Tarık Buğra ilk piyeslerini ve yAlnozların Romanını askerliği sırasında yazmıştı Ama adı, bir iddia üzerine üç satte yazdığı "Oğlumuz" adlı hikâyesinin 1948de Cumhuriyet gazetesinin açtığı yarışmada ikincilik kazanmasıyla duyuldu 1949da yayımladığı ilk hikâye kitabı Oğlumuzu, 1952de Yarın Diye Bir Şey Toktur, 1954te İki Uyku Arasında, 1964te Hikâyeler izledi Kasaba yaşantısından, orta sınıf ,nsanların ev ve aile ortamlarından kesitler verdiği hikâyelerinde, yoğun, şiirli bir dille aşk, yalnızlık, uyumsuzluk gibi temaları işledi Olay örgüsünden çok iç gerçekliğe ağırlık verdi 1955te çıkan siyah Kehribarla romana geçti Kurtuluş Savaşına merkezden değil, bir kasabadan baktığı Küçük Ağada (1963) yakın tarihe resmi tarih anlayışının dışına çıkan bir yorum getirdi Bu romanın devamını 1967de Küçük Ağa Ankarada adıyla yayımladı Firavun İmanı (1976), Dönemeçte (1978), Gençliğim Eyvah (1979), Yağmur Beklerken (1981) adlı romanlarında da Cumnuriyetin çeşitli evrelerini, demokrasiye geçiş sürecindeki çalkantıları konu edindi Ortaouyncusu "Komik-i şehir" Naşitin hayatından yola çıkarak yazdığı İbişin Rüyası ile 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışmasında başarı ödülü, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yıllarını anlattığı Osmancıkla 1985 Milli Kültür Vakfı Edebiyat Armağanını, Yağnur Beklerkenle Türkiye İş Bankası Büyük Ödülünü aldı 1991de declet sanatçısı seçildi Birey özgürlüğünü savunduğu Ayakta Durmak İstiyorum (1966) ve Üç Oyun (1981) adıyla kitaplaştırdığı piyeslerinin hemen hepsi sahnelendi, romanları TV dizisi haline getirildi Fıkralarından seçmeleri Gençlik Türküsü (1964), gezi notlarını Gagaringrad (1962), dil ve edebiyat üzerine yazılarını Düşman Kazanmak Sanatı (1979), denemelerini Bu Çağın Adı (1979) başlıklarıyla yayımladı
|
|
|