|  | Sivastopol |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   SivastopolSivastopol (Akyar olarakda bilinir) Ukraynanın Ukrayna Avrupada yer alan bir devlet  Kuzeyinde Beyaz Rusya, doğusunda Rusya Federasyonu, güneyinde Azak Denizi, Karadeniz, Moldavya ve Romanya, batısında Macaristan, Çek Cumhûriyeti ve Polonya yer alır  Kırım Özerk Cumhuriyetinde başkent bkz  Kırım Akmescit'in 70 m güneyinde Akmescit Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin başkentidir  Ukrayna dilinde Simferopol olarak geçen şehrin nüfusu 370  000’dir  Kırım'ın yönetim, bilim, kültür ve endüstri merkezidir  Akmescit Kırım'ın en merkezi yerinde kara, hava ve demiryollarının kavşak noktasında, Salgır ırmağı kıyısında, Çatırdağ'ın kuzey yamaçlarında yer alır  Kırım'daki tek uluslararası havaalanın Akmescit'te bulunması şehri Kırım'a gelişlerde ilk uğrak noktası durumuna getirmiştir  İlk uğrak noktası olması dışında, turistler Karadeniz kıyısında 335  000 nüfuslu tarihi liman kenti  Ruslar tarafından Karadeniz, Türkiye'nin kuzeyinde bulunan denizdir  Karadeniz'i çevreleyen ülkeler Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Rusya, Ukrayna ve Gürcistan'dır   Karadeniz, İstanbul Boğazı ile Marmara Denizi'ne, oradan da Çanakkale Boğazı ile Ege Denizi'ne bağlanır  Sivastopol (Sevastopol) olarak anılır  Ukrayna'nın en hareketli ticari ve askeri limanı ile en büyük ikinci kentidir  Aynı zamanda ülkenin ve Doğu Avrupa'nın en önemli endüstri, bilim ve kültür merkezlerinden biridir  Kent dünyaca ünlü Karadeniz filosuna ev sahipliği yapar  Sivastopol (Akyar olarakda bilinir) Ukraynanın Kırım Özerk Cumhuriyetinde başkent Akmescit'in 70 m güneyinde Karadeniz kıyısında 335  000 nüfuslu tarihi liman kenti  Ruslar tarafından Sivastopol (Sevastopol) olarak anılır  Ukrayna'nın en hareketli ticari ve askeri limanı ile en büyük ikinci kentidir  Aynı zamanda ülkenin ve Doğu Avrupa'nın en önemli endüstri, bilim ve kültür merkezlerinden biridir  Kent dünyaca ünlü Karadeniz filosuna ev sahipliği yapar  Metalürji, gemi yapımı, besin san Metalürji, Metalurji (Fransızca: ``metallurgie``; Latince: ``metallurgia``)  Metal ve alaşımların, cevher veya metal içeren hammaddelerden, kullanım sürecine uygun kalitede üretilmesini, saflaştırılmasını, alaşımlandırılmasını, şekillendirilmesini, korunmasını, ve üretim - kullanım ömrü içindeki çevresel kaygı ve sorumlulukları da dikkate alarak, insanların ihtiyaçlarına cevap verecek özellikte ve biçimde hazırlanmasını hedef alan bilim ve teknoloji dalı  (Eşanl  Metalbilim)  gemi yapımı, besin sanayii, kereste sanayii şehrin başlıca sanayi dallarıdır  İdari MerkezlerYönetim birimi yüzölçümü 864 km2, nüfusu 390  000'dir  Akyar kent nüfusu ise 335  000'dir  Yönetim birimi 29 köy, 1 kasaba ve 1 kentten müteşekkildir   Yönetim birimi içindeki İnkerman (İnkirman / Kalamita / İnşehri) kasabasının nüfusu ise 13  000'dir  TarihBölgenin tarihi MÖ 6  yy'lara kadar gider  Bölgedeki ilk yerleşme Akyar körfezi ile Karadeniz arasındaki yarımadada Hersones (Khersoness Pontijs'kyi / Khersonesus / Khersones / Heracleotic Chersonese / Chersonese Taurica / Khersones Taurica / Kerson / Kersones / Chersonesus / Khersonesos / Hersonessos) adıyla MÖ 421 yılında şu anki Akyar kentinin batısında Yunanlılar tarafından kurulur ve Bosporus krallığının bir parçası olarak üç asır boyunca bağımsız kalır  Şehir sonraları Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olur  5  - 6  yy'larda Bizans İmparatorluğu'nun Karadeniz'in kuzey kıyısındaki merkez üssü olur  Bizans zamanında Chersonesus, Taurida eyaletinin yönetim merkezi olur  Şehir 9  ve 10  yy'da, Bizans ve Kiev arasındaki ekonomik ve politik ilişkilerde önemli bir rol oynar  Daha sonra Kiev büyük prensi Volodymyr Sviatoslavovych'in (Vladimir) birliklerince şehir ele geçirilir  Prens Vladimir orada vaftiz edilerek, Hristiyanlığı seçer, Prenses Anna ile evlenerek kenti 988 yılında Yunanlılara teslim eder  Bu dönem Rus kaynaklarında şehrin adı "Korsun" olarak geçer  Sonraları İslavların Taurida ile ilişkisi Moğollar yüzünden kesilir  14  yy'da Tatarların bölgeye yerleşmesiyle, şehrin adı Akyar olur (Akhitar / Akhtyar)  Litvanya prensi Olgierd gibi zaman zaman yarımadaya akınlar düzenlenir, fakat kent Tatarlarda kalır   Günümüzde Kırım'ın en stratejik yeri olarak kabul edilen Akyar, Kırım Hanlığı döneminde "Kadı Limanı" denilen büyük limanın güney yakasındaki ak yarlar altında ve Küçük Karasu ırmağı (Chornaya)nın ağzında bir Tatar köyü idi   1783'teki Rus işgalinden sonra olağanüstü korunaklı limanından dolayı Ruslar, Kadı Limanı'nı "sıcak denizlere inme" siyasetlerinde önemli bir stratejik merkez konumuna getirmişlerdir  Bu maksatla buraya Karadeniz Donanması için üs yapılmasına, savaş limanı ve büyük askeri fabrika görevi görmesine karar verilince, 1784 yılında bu Tatar köyü boşaltılmış ve bu köyün yerine bölgede Yunanca'da "Şöhretin Şehri" manasına gelen "Sivastopol" adıyla yeni bir şehir kurulmuştur (the August City)  Şehir, Çariçe 2  Yekaterina'dan itibaren askeri açıdan süratle gelişmiş ve ticari limandan çok, bir donanma üssü olarak anılmaya başlanmıştır   Yeni kurulan şehre başlangıçta Sivastopol denilse de 14 yıl sonra 1797'de Çar Pavel'in emriyle "Akyar" ismi yeniden kullanılmaya başlanmış ancak Çar 1  Aleksander'den sonra şehir Ruslar tarafından Sivastopol, Tatarlar tarafından da Akyar olarak anılır olmuştur   1826 yılında şehri dış kuvvetlere karşı güçlendirme çalışmaları başlamıştır  Nitekim 1853 - 56 Kırım Savaşı'nda en kanlı çatışmalar  Sivastopol Kuşatması ile burada, şehrin güney kesiminde cereyan etmiştir  1853'te Osmanlı Devleti'nin yanında Rusya'ya karşı savaşa giren İngiltere, Fransa ve İtalya (Piyemonte Devleti) Birleşik Orduları tarafından kuşatılan Sivastopol'de 17 Ekim'de ağır bir bombardıman başlatılmış, 11 aylık bir kuşatmadan sonra, 8 Eylül günü uzun süren bir direnişin ardından şehir teslim olmuş ve şehir Ruslarca boşaltılmıştır  Şehrin istihkamları müttefiklerce yok edilmiştir  Rusya'nın ummadığı bir biçimde yenilgisiyle biten savaşın sonunda 1856'da imzalanan Paris Barış Anlaşması'na göre, Sivastopol, ticari liman haline getirilse de Kasım 1870 Fransa-Almanya Savaşı'nı fırsat bilen Çar II  Aleksey 1871'de şehri yeniden askeri limana ve deniz üssüne çevirmiştir   Kuşatma öncesi güzel bahçeleri olan, iyi inşa edilmiş, 43  000 nüfuslu bir kent iken, kuşatmadan sonra kentin geriye ayakta kalabilmiş topu topu sadece ondört binası kalmıştır  Savaştan sonra insanların dikkatini çekmek ve ticareti canlandırmak için hükümet tarafından kente bir dizi ayrıcalık tanınmıştır  Buna rağmen kent çok yavaş büyümüştür  Savaştan sonraki yedinci yılın sonunda nüfusu ancak 5  750'ye ulaşabilmiştir  1882'de nüfus 26  150'ye, 1897'de ise ancak 50  710'a yükselebilmiştir  1890'da kentte küçük bir kale inşa edilmiştir  Ticari liman ise Kefe'ye taşınmıştır   Rusya İmparatorluğu döneminde Çarların en gözde şehirlerinden biri olan Akyar, SSCB döneminde de 800 parçalık muazzam Karadeniz Donanması'nın ana üssüydü  1942 yılında 2  Dünya Savaşı'nda Alman ordularına karşı uzun süre direnen Akyar, bu dönemde ağır bir tahribata uğramıştır   2  Dünya Savaşı'nın ardından 1948'de alınan bir kararla, Akyar "özerk ve özel" bir statüye getirilerek doğrudan Moskova'daki merkezi yönetime bağlandı  SSCB döneminde bu statüye sahip beş kent vardı  Bunlar Moskova, Leningrad (Petersburg), Minsk, Taşkent ve Akyar idi   1954'te SSCB 1  Sekreteri Hruşçok döneminde yürürlüğe konan bir kararnameyle , Kırım Ukrayna'ya bağlansa da Akyar, "özerk ve özel" konumunu korudu   SSCB'nin dağılmasının ardında, bağımsızlığını ilan eden Ukrayna ile Rusya Federasyonu arasında özellikle Kırım, Akyar (Sivastopol) ve donanma konularında büyük anlaşmazlıklar yaşandı  Ukrayna, Kırım ve dolayısıyla Akyar'ın kendi topraklarına dahil olduğunu bütün dünyaya ilan etti   İki ülke arasındaki müzakerelerde uzun bir süre özellikle Akyar'ın statüsü konusunda bir anlaşma sağlanamazken, hemen hemen tamamına yakını Rus asıllı olan Akyar halkı ve il meclisi bu dönemde açıkça Rusya'nın yanında yer aldı  Örneğin, 1994'te Akyar Kent Meclisi, Ukrayna Donanması'nın Akyar'ı terk etmesi ve şehrin Rus Donanma Üssü olarak kalması yönünde bir karar alırken, kent halkı da yapılan bir kamuoyu araştırmasında % 97 oranında Rusya'ya katılma yönünde tercihini belirtmekteydi   Uzun süren zorlu müzakerelerin ardından, 28 Mayıs 1997'de iki ülke arasında imzalanan bir anlaşma ile 800 parçalık Karadeniz Filosu iki ülke arasında paylaştırıldı ve Sivastopol deniz üssünün bir bölümü 20 yıllığına (100 milyon Dolar yıllık meblağ karşılığında) Rus donanması'na kiralandı  Bunun akabinde 31 Mayıs 1997 tarihinde Kiev'de Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin ve Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kuçma arasında imzalanan "Dostluk, İşbirliği ve Ortaklık Anlaşması" ile de iki devlet birbirlerinin sınırlarının bozulmazlığını resmen tanıdılar  Şimdilerde Ukrayna ve Rus donanmalarının ortak üssü konumundaki Akyar, uluslararası siyasi ve askeri arenadaki stratejik önemini daha uzun yıllar koruyacak gibi görünmektedir  Günümüzde Sivastopol335  000 civarındaki nüfusuyla Kırım'ın en büyük şehridir  Nüfusunun önemli bir bölümünü Ruslar oluşturmaktadır   Kırım yarımadasının güneybatısına düşen şehir, mimari görünümü, insan profili, ritmi, enerjisi ve büyük limanı ile Kırım'ın diğer şehirlerine göre oldukça farklıdır  Bu haliyle Sovyet coğrafyasının herhangi bir şehrinden pek bir farkı yok gibidir  Akyarda limanda demirli ziyarete açık bir askeri geminin güvertesinde Ruslar bu farkı doyasıya yaşar, Sivastopol ruhunu hissederler  Turistler burada Karadeniz Filosunun nasıl oluşturulduğu hakkında ve kuşatma hakkında bilgi edinirler   SSCB döneminde ve Ukrayna'nın bağımsızlığının ilk yıllarında "askeri bölge" ve "yasak şehir" olmasından dolayı, özel izinle girilebilen Akyar'a 1996 yılından beri turistik amaçlı ziyaretler yapılmaktadır  Sovyet döneminin dünyaca meşhur bu askeri üssü o yıllarda bünyesinde barındırdığı 800 parçalık muazzam donanma ile bütün dünyanın gözlerinin dikip takip ettiği bir kent şimdilerde yavaş yavaş bu vasfından sıyrılmaya çalışmaktadır  Şimdilerde gayet bakımlı kıyılarıyla ve sanatoryumlarıyla popüler bir tatil merkezi olmaya aday Akyar'ı yılda ortalama 500 bin turist ziyaret etmektedir  Görülmesi Gereken YerlerBu askeri kimliğinin yanında şehir müzeleri ile de meşhurdur  Şehir adeta müzeler kenti ve anıtlar kenti olarak anılır  Tüm şehir başlıbaşına bir açık hava müzesi gibidir  1800'ün üzerinde anıt esere sahiptir  Bunlardan 31i sanatsal anıt, 24ü kardeş mezarlık, 42si ortak mezarlıktır   Kırım Savaşı Müzesi - 1854-55 Sivastopol Savunması Panaroması 1853 - 56 yılları arasında cereyan eden Kırım Savaşı'ndaki en kanlı çatışmalaın yaşandığı yer olan Sivastopol'de o dönemi ve savaşı hatırlatan pek çok tarihi eser kentin çeşitli yerlerinde sergilenmektedir  Bu eserlerin içinde şüphesiz en önemlisi Panorama'dır   Haziran 1855 yılında Kırım Savaşı esnasında İngiliz, Fransız, İtalyan (Piyemonte) ve Türk (Osmanlı) kuvvetlerinden oluşan birleşik ordu tarafından kuşatılan Sivastopol kenti ve çevresinde cereyan eden çatışmalar, savaşın sonucunu belirlemiştir  Kırım Savaşı sonucunda Ruslar mağlup olmalarına rağmen, bunu kendileri açısından tarihlerinde övünülecek büyük bir tarihi olay olarak kabul etmektedirler  Bunun sonucunda kurulan bu müze ile Kırım Savaşı'nı önemi bir propaganda merkezi haline getirmişlerdir   Panorama, Rus panoramik resim sanatının kurucusu sayılan, Petersburg Sanat Okulu profesörlerinden Odessalı ressam Franz Alekseyeviç Rubo (1856 - 1928) başkanlığında bir heyet tarafından yapılmıştır  Rubo, 6 Haziran 1855 günü itibariyle  Sivastopol kuşatmasında en kanlı çatışmaların yaşandığı 4  Tabya üzerinden (şu anda müzenin bulunduğu) bütün savaş alanının panoramik görünüşünü film şeridinden izler gibi tuvale akarmış, resmetmiş ve ortaya bu harikulade eser çıkmıştır   1901 yılında başlayan çalışmalarda savaş alanı üzerinde yapılan incelemelerin ardından Petersburg'da taslak resimler çizilmiş ve Münih'ten Schenchen, Merthe ve Fochar isimli Alman ressamlar ile Bavyera Sanat Akademisi'nden 20 öğrencinin de yardımlarıyla dev ebattaki bir yelken bezine (14 metreye 115 metre tuval) sonraları dünya çapında üne sahip olacak resimler yapılmıştır  1904 yılında Sivastopol'a getirilen resimler ve 14 Mayıs 1905'te  Sivastopol kuşatmasının 50  yıldönümünde törenle ziyarete açılmıştır   2  Dünya Savaşı'nda müze Alman bombardımanından ağır hasar görmüş ve resimlerin bir bölümü çıkan yangında ciddi bir tahribata uğramıştır  Yangından kurtarılan 86 parça resim Taşkent isimli bir gemi ile kentten kaçırılmış ve Gelencik (Tsemez / Novorossiysk) limanına götürülmüştür   2  Dünya Savaşı'nın bitişinin ardından V  N  Yakovlev başkanlığında toplam 17 ressamdan oluşan bir heyetin 3 yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından müze 16 Ekim 1954'te ( Sivastopol kuşatmasının 100  yıldönümünde) büyük bir törenle tekrar ziyarete açılmıştır   14 metreye 115 metre ölçüsündeki resimler seyir terasından 12 metre uzağa yerleştirilmiştir  Resimlerle gezinti terası arasındaki alana yerleştirilen birebir ebatlardaki maketler, cansız mankenler ve diğer görsel materyaller ile büyük bir derinlik ve görsel zenginlik elde edilmiştir   Resimlerle maketlerin birbirlerini ayırt edilemeyecek kadar mükemmel bir biçimde tamamlaması ziyaretçilerin kendilerini bir anda savaşın içinde hissetmelerine ve anlatılanların da zihinlerde kalıcı bir biçimde yer etmesine yol açmaktadır   360 derecelik tam bir turla müze gezildiğinde, Amiral Nahimov'un askerlerinin yanında savaşması, Dr  Nikolay Pirakin'in ilk defa narkozu kullanışı, yemek yiyen ve dua eden askerler, yanan bir mum, düşen bir top mermisinin yarattığı tahribat ve benzeri detaylar rahatlıkla görülebilmektedir   Müze bu haliyle, Slav halklarının özellikle Rus milletinin kahramanlığının dünya kamuoyuna anlatıldığı önemli bir propaganda merkezi görünümündedir  Mutlaka görülmeli ve bir mağlubiyetten nasıl zaferle çıkmışçasına gururlanma ve propaganda malzemesi yapılabildiğini biraz da imrenerek izlemelisiniz   Geniş bir parkın içerisindeki Panorama'nın çevresinde yine Kırım Savaşı ile ilgili pek çok anıt mevcuttur  Müze çevresinde o döneme ve Kırım Savaşı'na ait pek çok materyal sergilenmektedir   7 Mayıs 1944 Sapun Dağı Fırtınası Diarama'sı 2  Dünya Savaşı sırasında Alman ordularının Kırım genelinde en büyük mukavemet gördüğü yer Akyar kenti idi  Rus ordusu Akyar'da uzun süre Alman ordularına direnmiştir   Diarama aynı panorama gibi, aynı tarzda (ama biraz daha küçük) bu çatışmaların anlatıldığı bir müzedir  Müzenin çevresinde ayrıca o dönemde savaşlarda kullanılan çeşitli *****lar ve araçlar sergilenmektedir   Diarama kentin biraz dışında bulunduğu için Panorama kadar popüler değildir   III  Aleksander Camii Akyar'da günümüze ulaşabilen ve faal durumdaki tek camidir  Rus Çarı III  Aleksander tarafından Buhara Emiri'nin gönderdiği paralarla yaptırılmıştır   Liman Avrupa'nın en iyi haliçlerinden biridir  Avrupa'nın tüm filosunu barındırabilir  Dibi derindir  Tamamen tebeşirli kayalıklar ile korunmuş durumdadır  Haliç doğuya ve batıya doğru 6 km'dir  Genişliği 1  500 metredir  Girişinin darlığı 850 metre'dir  Derinliği 6 - 10 kulaçtır  Deniz dibi güzeldir  Büyük gemiler kıyıya bağlanabilmektedir  Ana körfezde dört küçük koy daha vardır  Girişteki Karantina koyu, güneye doğru 1,5 km yayılan, 4 - 9 kulaç derinlikteki Güney (Yuzhnaya) koyu, Tersane koyu ve Topçular (Artillery) koyu  Küçük Karasu (Chornaya) deresi koyun başlangıcında denize dökülür  Kentin ana kısmı, büyük koyun güney kıyısı boyunca, Güney koyu ile Topçular koyu arasında, sahilin 10 ila 30 metre yüksekliğine kuruludur  Büyük körfezin diğer kıyısındaki birkaç bina kentin kuzey kısmını oluşturur   Şimdilerde Rus-Ukrayna donanmalarına ait gemilerin bulunduğu limanda ve körfezde kiralık motorlarla gezinti yapılabilmektedir  Akyar'ı gezerken rıhtıma inen merdivenlerden karşılara baktığınızda, sıra sıra dizilmiş savaş gemileri gördüğünüzde aklınıza Kırım Savaşı için söylenen "Sivastopol Önünde Yatar Gemiler" türküsü gelebilir  Sivastopol Marşı olarak geçen bu türkü asker koşturmak için birebirdir, bestesi gayet hoş bir mehter marşıdır (bakınız:  Sivastopol Marşı)   Hersones Antik Kenti ve Ulusal Sit Alanı Geç dönem antik Bizans kentlerinden biridir  Ruslar tarafından Rus Hristiyanlığının beşiği olarak algılamaktadır  Khersones Taurica / Kerson / Kersones / Khersoness Pontijs'kyi / Khersonesus / Khersones / Heracleotic Chersonese / Chersonese Taurica / Chersonesus / Khersonesos / Hersonessos gibi söylenişleri vardır  Türkler Sarı Kerman derler  Evliya Çelebinin kayıtlarında da bu ad ile anılır  Sarı Kerman denilmesinin sebebi toprağının sarı renkte olmasıdır  Antik kent Akyar limanı ve şehrinin hemen batısında deniz kenarında yer almaktadır  Limanı ile meşhurdur  Döneminde Kırım'ın en önemli kentlerinden biri idi  Yunanlılar tarafından İnkerman civarındaki taş ocaklarından çıkan taşlarla inşa edilmiştir  Bu taş ocaklarının izleri günümüzde de rahatlıkla görülebilmektedir   1812 yılında Kırım'ı gezen İngiliz Seyyah Clarke'a göre, Ruslar Kırım'ı işgal ettiklerinde Hersones Antik Kenti'nin kalıntıları gayet iyi durumdaydı  Hatta kentin kapıları bile ayaktaydı  Rus işgalinin ilk yıllarında bu tarihi kent ciddi biçimde tahrip edilmiş, geçmiş dönemleri aydınlatabilecek pek çok kıymetli eser ve tarihi buluntu ortadan kaldırılmış, mezarlar (lahitler) parçalanmış, ortaya çıkan taşlar ve mermerler Akyar'a götürülerek inşaat malzemesi olarak kullanılmıştır  Bu tahribatın ardından 1827'de arkeolog Kostuşko'nun başkanlığında başlatılan kazılar 20 yıl boyunca devam etmiş ve 1892 yılında kazılardan çıkarılan eserlerin sergilendiği müze ziyarete açılmıştır  Halen bu müzede çeşitli mermer lahitler ve mozaik üzerine freskler, mutfak gereçleri, seramik ürünler vs  sergilenmektedir  Bölge, ayrıca 1994 yılında "Sit Alanı" olarak ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır   Ruslar, sonraları bu kenti İslav halklarının Hristiyanlıkla ilk kez tanıştığı yer olduğu iddiasıyla özel bir ilgi göstermeye başlamışlardır  Şimdilerde, buraları kutsal bir yer olarak görülmekte, önemli bir ziyaretgah olarak kabul edilmektedir   Hersones Antik Kenti kalıntıları içerisinde deniz kenarındaki hafif yüksekçe bir tepenin üzerine yerleştirilen çan, Ruslar tarafından Hersones'in sembolü olarak kabul edilmektedir  Bu çan, Ruslar tarafından Türklerle yapılan savaşlarda ele geçirilen toplar eritilerek yapılmıştır  Kırım Savaşı'ndan sonra Paris'e getirilen çan, 50 yıl sonra tekrar Ruslara iade edilmiş ve şu anki yerine konulmuştur   Türk Şehitliği Akyar'da 2004 yılında Kırım Harbinin 150  yılı münasebetiyle büyük bir törenle açılan Türk Şehitliği vardır  Şehitlik, Akmescite giderken yol üstündedir  Ayrıca Akyar'a Akmescit üzerinden gidildiğinde, Kırım'ın Ruslar tarafından işgal edilişinin 200  yılı şerefine 1983 yılında dikilen kocaman bir takın altından geçilerek girilmektedir   Sivastopol Kahraman Savunma ve Özgürlük Müzesi 1854-55 savaşından kalma bir eşya koleksiyonu içerir   Fransız Askeri Mezarlığı Malahov (Malakoff) tümülüsünün doğu cephesinde 8 Ekim 1855teki baskında ölen Fransız askerlerinin gömüldüğü toplu mezardır   Bratskoye Kladbişçe Mezarlığı Koyun kuzey kıyısındaki mezarlıkta Sivastopol kuşatmasında ölenler gömülüdür  Kuşatmada şehri savunurken ölenlerin bulunduğu bir halk mezarlığıdır   Kentteki Diğer Görülmesi Gereken Yerler Ukrayna Ulusal Bilim Akademisi Güney Denizleri Biyoloji Enstitüsü Akvaryumu (1897), Yunuslar Sirki, 1941 ? 1942de Sivastopolu savunanlar için dikilen kahramanlık anıtı, Batık Gemiler anıtı, kahraman kent şerefine dikilen bir dikilitaşın bulunduğu Kristal Burnu, Kont İskelesi (Grafskaya Pristan - Count's Quay - Count Pier ? Count Wharf), Svobodny destroyerinde ölen denizcilere ait bir anıt, Konstantynivsky ve Mykhailivsky istihkamları, Karadeniz Filosu müzesi, Malakhy Tepesi, Sivastopol Sanat Müzesi, Britanya Kırım askeri anıtı, Amiral Nahimov (1898), Kornilov (1895), Lasarev, Istomin ve General Todleben anıtları, Büyük Prens Vladimirin vaftiz edildiği 1888'den kalma klasik tasarımlı Vladimirski katedrali (Aziz Volodymyr), Sanat müzesi Pioner (İzci) sarayı iki denizcilik okulu, şehrin güney yakasındaki 1854-55 Kırım Savaşı Kardeş Mezarlığı, Aziz Nikolay mabedi, Novorossisk kruvazöründe görevli kaybolan denizciler için yapılan mezarlıkta inşa edilmiş "Anayurttan Oğullarına" adlı anıt, Lenin caddesi, Kordonboyu (Primorski bulvarı), Denizciler bulvarı (Matrosski bulvarı), Nakhimov meydanı, Güney koyu   İNKERMAN (İnkirman / Kalamita / İnşehri) Akyar'ın hemen yanında 13  000 nüfuslu küçük bir kasabadır  Akmescit - Akyar yolu üzerindedir  Kale harabeleri ve harabelerin altındaki kayalıkta, Aziz Kliment adına kayalara oyularak yapılan bir mağara manastırı vardır   Kırım'a elçi olarak gönderilen Polonyalı asilzade Marcyn Broniewski İnkerman Kalesi'nden; "Taştan yapılmış bir kalesi vardır  Kayalarında büyük ustalıkla oyulmuş mağaralar olduğu gibi, bir de cami vardır  Kent yüksek bir dağın tepesine kurulmuştur  Kentin Türkçe adı da mağaradan gelmektedir  İn - Mağara  Kerman - Şehir demektir  Eskiden büyük, her şeyi bol zengin bir şehirdi  Şehrin karşı tarafında 3 veya 4 mil uzunluğunda, birkaç fersah genişliğinde bir burun Karadeniz'in içine doğru uzanır  3 tane limanı vardır (Akyar)  " şeklinde bahsederken, Evliya Çelebi; "    Sultan İkinci Bayezid'in veziri Sencivan Paşa kaleyi Cenevizlilerin elinden almıştır  Kayalarında inleri çok olduğundan bu ad verilmiştir  Kale, denizden kuzeye beş bin adım içeridedir    beş köşelidir  Doğu tarafı beş yüz adım uzunluğunda kalın, yüksek, sağlam duvardır  Altı kulelidir    Kalenin dış varoşu doğusunda Müslüman mahallesi vardır  Üç yüz adet, üstleri toprak örtülü, taş duvarlı, kagir yapı, altlı ve üstlü tahtadan Tatar evleri vardır  Bu varoştan aşağı varoşa giderken yol üzerinde bir küçük hamam, bir mescit, Nurüddin Sultan'ın bir sarayı vardır  Bağ ve bağçeler, havuzlar, fıskiyeler içinde bir saraydır  Bu aşağı varoşta 250 kadar toprak örtülü kâgir müslüman evleri vardır  " demekteydi  Burada bahsedilen Müslüman mahallesinden günümüze sadece Türk yapısı bir çeşme ulaşabilmiştir   BALAKLAVA Akyar'ın 5 km kadar güneydoğusunda, küçük bir körfezin her iki yakasında kurulmuştur  Antik bir liman olan körfez Semboller (Cimbalon) körfezi olarak anılır  İsminin Türkçe "Balıklı Ova" veya İtalyanca "Bella Clava" (Güzel Yalı) sözünden geldiği tahmin edilmektedir  Balıklava, Balıklağo Balıkova Kalesi, Balıklağı Kerman gibi söyleniş biçimleri de vardır   Evliya Çelebi kayıtlarında buradan şu şekilde bahseder; «Balığı çok olan bu şehre Tatarlar Balıklağı Kerman derler  Bayezid Velî zamanında Gedik Ahmed Paşa Mengli Giray ile birlikte Cenevizliler elinden fethetmişlerdir  Kaleden aşağı, dışarda, liman kenarında bir cami, bir mescit, iki mahalle, ikiyüz ev vardır  » Antik Yunan halkı dar körfezi Odysseus efsanesine benzettiğinden Cimbalon (Sirenler körfezi / Semboller körfezi) olarak adlandırdı  Iphigenia hikayesi ile de ilişkilendirilmektedir  14  yy sonununda Cenevizliler Kaffa (Kefe) ve Sogdia (Sudak)'daki ilk üslerinden sonra etki alanlarını Kırım kıyıları boyunca genişlettiler ve ticaret limanı için ve ileri karakol için uygun bu korunaklı körfezi buldular  Buradaki Yunan balıkçı köyünü ele geçirdiler  Daha sonra bölge 1357 ile 1433 yılları arasında Feodoro presliğinin bir parçası oldu  Buradaki Yunanca ismi İtalyan söylenişinde Chembalo olarak değiştirdiler  Kenti savunmak için Cenevizliler 15  yy'da bu korunaklı körfezin kuzeydoğu ucundaki dar girişine Çembalo kalesini (Chembalo / Cembalo /Cimbalon) kalesini kurdular   Feodorit'ler Chembalo'yu 1433 yılında ele geçirdiler  Aynı yıl Cenevizliler Feodorit kalesi olan Kalimata'yı (İnkerman / Kalamyta) yakıp, yıktılar  Daha sonra Cenevizliler kenti tekrar ele geçirmek için denizden büyük ölçekli bir harekat başlattılar   1475 yılında ise Kefe'nin ve diğer Ceneviz kalelerinin Osmanlılarca ele geçirilmesinden sonra, Chembalo da Türklerin eline geçmiş oldu  Kale, 1475 yılında Gedik Ahmet Paşa ve I  Mengli Giray Han orduları tarafından kuşatılarak ele geçirilmiştir  Bu tarihten sonra kent  önemini yitirdi ve sonra terkedildi   Çok daha sonraları, kent Rus hakimiyetinde iken, Kırım Savaşı'nın bir evresi de bu kentte cereyan etmiştir  Balaklava'daki Kırım Savaşı "The Charge of the Light Brigade" şiirinde ölümsüzleştirilmiştir   Balaklava, Sovyetler Birliği döneminde Karadeniz Donanması için bir denizaltı üssüydü  Bu dönemde dağların içine denizden gizli bir tünel ile girilebilen bir denizaltı fabrikası inşa edilmiştir  Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından denizaltı üssü ve fabrika bölümü yağmalanmış ve tahrip edilmiştir  Ancak ilerleyen zamanda bu üssün yeniden işler hale getirilmesi, stratejik öneminden dolayı kuvvetle muhtemeldir   Sovyetler dönemindeki yasak askeri bölgelerden biri olan Balaklava'ya girebilmek için bugün de özel izin gerekmektedir   Çembalo kalesi Kenti savunmak için Cenevizliler 15  yy'da korunaklı körfezin kuzeydoğu ucundaki dar girişine Çembalo kalesini (Chembalo / Cembalo /Cimbalon) kalesini kurdular  2 kaleden oluşan büyük bir savunma yapısı inşa ettiler  Aşağıdaki St  George'un kıyı şeridini takib eden duvarı yukarıdaki yerleşime doğru tırmanarak gitmektedir  Aşağıdaki kalenin ateş etme kısımları dar olan iki adet kare kulesi vardır  Yukarıdaki citadel'in adı St Nicholas'tır  Kayalıkların yukarısındaki platoda yer alır  Citadel'i çevreleyen kuleli surlar yukarıdaki kenti aşağıdaki kaleden ayırmaktadır  Citadel'in kuzeyde ve batıda iki girişi vardır  Konsül kulesi en etkili olanıdır  Kalenin önemi Cenevizliler açısından çok büyüktür  Feodoro prensliğine karşı ileri bir karakol işlevi görmüştür  Kent gayet korunaklı limanı sayesinde zamanın tüccarlarının uğrak yeri olmuştur   Ortaçağdan kalma Çembalo kalesinin günümüzde yıkıntıları kalmış durumdadır   Georgievskiy manastırı Balaklava'nın batısındaki Felenk Burun'da (Kaplan Burnu - Cape Fiolent - Fiyulent Burnu) bulunur  Akyar'ın 15 km güneyindedir  Kaynak- Albayrak, M  Akif, Yeşil Ada Kırım, Türk Dünyası Kültür ve Sanat Derneği Yayınları, Ankara, 2004 Kaynakhttp://www  vatankirim  net Vatan KIRIM | 
|   | 
|  | 
|  |