08-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mesnevi
Özellikle Arap, Araplar, anadili Arapça olan topluluklara denir Akdeniz'in güneyinde Afrika'da Büyük Sahra ve Sudan'a, doğusunda Irak'a ve Arabistan Yarımadası'na kadar uzanan bir coğrafyada yaşarlar Arapça konuşulan ülkeler Arap ülkeleri olarak adlandırılır Bu ülkelerde, Arapçanın dışında Kuzey Afrika'da Berberice , Irak'ta Kürtçe ve Türkmence, Güney Arabistan'da ise çeşitli yerel diller konuşulur
Fars ve Fars Pers kelimesinden türeyen ve İran'ın nüfus yapısının çoğunluğunu (%51) oluşturan ve genellikle başkent Tahranda oturan halkı tanımlayan kelime Etimolojik olarak Pers kelimesinden gelmektedir Pers kelimesi Arapçanın etkisiyle Fars haline gelmiştir, çünkü Arapça'da bulunmayan P harfi F ile ikame edilmiştir A, E evrilmesi ise Türkçe telafuz ile ilgilidir Arapça'da bu iki ses ortak kapalı a sesile verilmektedir
Osmanlı edebiyatında kendi aralarında Osmanlılar ile ilgili olarak aşağıdaki başlıkları kullanarak bilgi alabilirsiniz
uyaklı Şiirde dize sonlarındaki ses benzerliğidir Türk halk şiirinde ayak olarak adlandırılır Uyakta ses açısından bezeşen sözcüklerin anlam bakımından farklı olmaları gerekir Şiirde ses benzerliği yoluyla uyum sağlamak ve genellikle okuru etkilemek amacıyla kullanılan uyak, sözlü edebiyat ürünlerinde hatırlamayı ve ezberi kolaylaştıran bir öğedir
Ses benzerliğinin niteliğine göre uyaklar çeşitli türlere ayrılır Yalnızca bir ünsüzün (sessiz) benzeştiği uyaklara  
beyitlerden oluşan ve Şiirde sonları uyaklı, iki dizeden oluşan, kendi içinde bağımsız bir yapısı ve anlam bütünlüğü bulunan birimdir Bir beytin her dizesi kendi içinde bir bütün olabildiği gibi, birinci dizedeki anlam ikinci dizede de sürebilir Beyit uzun şiirlerde anlatım birimi olarak sık kullanılır Güçlü ve özlü söyleyişlere uygun olduğu için bağımsız tek bir şiir olarak da yazılabilir Ya da başka şiir biçimlerinin bir parçası olarak da ele alınabilir Batı edebiyatında olduğu gibi Türk edebiyatında da yaygın
aruz ölçüsüyle yazılan şiir biçimidir
Arapçada "müzdevice" denilen mesnevi türü ilk olarak 10uncu yüzyılda Nazımda uzun veya kısa, kapalı ya da açık hecelerin belli bir düzene göre sıralanarak âhengin sağlandığı ölçü
İran edebiyatında ortaya çıkmıştır Türk edebiyatına girişi 11inci yüzyılda İran İslam Cumhuriyeti Asyanın batısında yer alan bir devlet Kuzeyinde Ermenistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Hazar Denizi, doğusunda Afganistan ve Pakistan, batısında Türkiye ve Irak, güneyinde Basra ve Umman körfezleri bulunur
Yusuf Has Hacibin 11 yüzyılın başlarında Balasagun'da doğmuş olan Yusuf Has Hâcib asil bir aileye mensuptur Balasagun'da yazmaya başladığı Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi) adlı yapıtını 1069 yılında Kaşgar'da tamamlayarak Karahanlı hakanlarından Ebû Ali Hasan ibn Süleyman Arslan Hakan'a sunmuştur
Kutadgu Bilig, her iki Dünya'da da mutluluğa kavuşmak için gidilmesi gereken yolu göstermek maksadıyla yazılmıştır Yusuf Has Hâcib'e göre, öteki Dünya'yı kazanmak için bu Dünya'dan el etek çekerek yalnızca ibadet
Kutadgu Bilig adlı yapıtıyla başlar
Her beytinin ayrı uyaklı olması yazma kolaylığı sağlar Bu nedenle uzun aşk öykülerinde, destanlarda mesnevi kullanılmıştır Mesnevi bir eser başlıca tevhid, münacat, nat, miraciye bölümlerinden oluşur
Mesneviler aşk mesnevileri, dinsel-tasavvufi mesneviler, ahlaksal ve öğretici mesneviler, savaş ve kahramanlık konusunu işleyen gazavatnameler, bir kentin güzelliklerini anlatan şehrengizler ve mizahi mesneviler diye ayrılabilir
|
|
|