|  | Heykel Ve Heykelcilik |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Heykel Ve HeykelcilikAlm  Statue Skulptur (f), standbild (n) und Bildhauerkunst (f), Fr  Statue (f) et sculpture (f), İng  Statue and sculpture  Ağaç, tunç, taş, pişmiş toprak, alçı vb  maddelerle insan ve hayvanı üç buutlu (boyutlu) olarak ortaya koyma, resimlendirme  "Heykel" kelimesi daha ziyâde, vücudunun bütün organları tam yapılan canlılar için kullanılır  İnsan bedeninin bir kısmını ifâde ederse, buna "büst" denir  Bu işleri kendisi için sanat hâline getirenlere ise "heykeltraş" adı verilir   Heykel ve heykelciliğin târihçesi: Heykel ve heykelciliğin târihi eski zamanlara kadar uzanır  Dünyânın çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda mermer, ağaç, taş, pişmiş toprak, mâden vs  gibi çok çeşitli malzemeden yapılmış heykel ve heykelciklere rastlanmaktadır  Bunlar ve diğer heykeller üzerinde yapılan incelemelerden, heykellerin büyük bir kısmının çeşitli kavimlerin ilâh olarak tanıdıkları varlıkları tasvir ettikleri, bâzılarının kral-kraliçe gibi hükümdâr âilelerini, kahramanları ve kahramanlık olaylarını, bilim, sanat ve sporda meşhur olmuş kimseleri, bir kısmının da çeşitli insan ve hayvanları tasvir ettikleri anlaşılmıştır  Târihî araştırmalar, ilk heykelin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı hakkında herhangi bir netîce vermemektedir   Târihi çok eski olduğu bilinen heykel ve heykelciliği bu derece yaygınlaştıran asıl sebeb, inançtır  Çeşitli devirlerde yaşamış insanların tapındıkları ve ilâh tanıdıkları şeylerin ağaç, taş, mâden üzerine işlemeleri ve ibâdetlerini bunlara karşı yapmaları, heykel ve heykelciliğe cemiyet hayâtında geniş yer verilmesine yol açmıştır  İslâm dînine âit kaynaklarda ilk heykelin yapılması şöyle anlatılmaktadır: İlk insan ve peygamber olan Âdem aleyhisselâm ve bundan sonra da torunlarından İdrîs aleyhisselâm insanlara peygamber olarak gönderildi  Hepsi de tek yaratıcı olan Allaha inanmayı ve Onun emir ve yasaklarına uymayı anlattılar  İdris aleyhisselâmın göğe çıkarılmasından sonra insanlar azdı, doğru yoldan ayrıldı  Bu arada hazret-i İdrisin ayrılığına dayanamayanlar onun sûretini (heykelini) yaptılar  Daha sonra çeşitli canlıların heykelleri yapıldı  Zamanla insanlar putlara yâni heykellere tapınmaya başladılar   Aklı ile bir yaratıcının varlığını düşünen ve anlayanlar ona giden yolu kendi başına bulamadı  Bunu önce etrâfında arayarak kendisine en büyük faydası olan güneşi yaratıcı sandı ve ona tapmaya başladı  Sonra büyük tabiat güçlerini, fırtınayı, ateşi, kabaran denizi, dağları, yırtıcı hayvanları ve benzerlerini gördükçe bunları da yaratıcının yardımcıları sandı  Her biri için bir sembol, bir sûret yapmaya kalktı  Bunlardan putlar doğdu  Daha sonra bu putlara heykel adı verildi  Bunların gazâbından, zarar vermesinden korkan insanlar onlara kurbân kesti  Her yeni olayla, o olayı temsil eden putların miktârı arttı  Eski Yunan, Roma, Mısır ve Mezopotamya tapınakları, Amerikadaki ve Asyadaki ibâdet için yapılan yerler, sayıları yüzlere varan bu putlarla dolduruldu  Ayrıca evlere, saraylara ve başka yerlere de bunlar konuldu  İslâmiyet insanlara tebliğ edilmeye başlandığı zaman Kâbede 360 put (heykel) vardı  İslâmiyetin yayılmasıyla insanlar, putlara, heykellere tapınmanın gülünçlüğünü anlamışlarsa da, bugün bile, güneşe ve ateşe tapanlar ile inanç ve ibâdetlerine heykelleri karıştıranlar (Budistler, Hıristiyanlar, bâzı Afrika ve Amerikan yerlileri gibi) vardır  Çünkü insan, insanlığın yolunu aydınlatan peygamberler olmadan ve onlara inanmadan her şeyi yaratan tek ve sonsuz Allaha kendi başına bir türlü ulaşamamaktadır   Heykelcilikte usûl ve teknikler: Heykelci hem çizici hem de uygulayıcıdır  Heykelcilerin bâzıları sâdece ellerine verilen şekilleri ya oyarlar veya dökerler  Heykelcilikte; oyma, biçimleme, inşâ ve birleştirme, döküm, bitirme gibi teknikler vardır   Oyma: Heykelci tek parça bir kütleyi istenen düzen içinde şekillendirir  Taş ve ahşap heykelcilikte bu usûl kullanılır   Biçimlendirme: Yoğrulabilir heykel malzemelerinin elle şekillendirilmesi  Bunların maddesi kil, balmumu ve alçıdır   Birleştirme: Önceden şekillendirilmiş malzeme ve parçaların usûlüne uygun olarak biraraya getirilmesidir  Birleştirme heykelcilikte, kumaş, saç, çıta, kalas, formika, cam, ip, metal borular vb  maddeler kullanılır   Döküm: Serbest heykeller yapılacağı gibi, yapılmış heykellerin de kopyaları yapılır  Çeşitli döküm usûlleri vardır   Bitirme işi: Bitmiş heykelleri perdahlama, cilâlama, boyama ve yaldızlama gibi uygulamaların yapılmasına denir   Günümüzde ve Avrupada heykel ve heykelcilik: İnsanların heykellere tapmaya başlamasından sonra, heykelcilik bir sanat ve ticâret metaı olmuştur  Yüzyıllarca insanlar, her çeşit malzeme ve maddelerden heykeller yapmışlar ve hattâ bunları başkalarına satarak geçimlerini temin etmek yolunu tutmuşlardır  Arkeolojik kazılarda, çeşitli yörelerde bol miktarda bulunup müzelere konan heykeller bunu ispatlamaktadır  Bilhassa mermerden yapılan heykeller, günümüze kadar sanat özelliklerini korumuşlardır   Avrupada başlayan Rönesans hareketi ile heykelcilik ayrı bir önem kazanmış, Michelangelo bu devirde yetişen heykeltraşların en meşhuru olmuştur  Bu zamandaki heykellerin yapımı, süsleme sanatı ile birlikte gelişmiştir  Ayrıca heykeller, şimşir, ıhlamur, meşe ve ceviz gibi sert ağaçlar oyularak çok çeşitli ölçülerde yapılmıştır  Taştan yapılan heykellerin kırılması çabuk olduğundan, eski zamanlardan beri, mermer kullanılması daha yaygındır ve daha çok tercih edilmiştir  Zamânımızdaki heykeltraşlar tarafından ekseriyâ mermer, bronz, tunç gibi kırılma tehlikesi daha az olan ve dayanıklılığı bulunan malzemeler kullanılmaktadır  Bunların yanında fildişinden heykel yapmak, eskiden olduğu gibi günümüzde de biblo şeklinde devâm etmektedir   Türklerde ve İslâm devletlerinde heykelcilik: Türkeler İslâmiyeti kabûlünden önce, dînî bir kutsallık verdikleri şeylerin heykellerini yaparak tapındıkları iddiâ edilmiştir  Fakat bilindiği kadarı ile Türklerde bu sanat heykelcilik şeklinde görülmez  Ancak Orhun Âbidelerine bakıldığında mezar taşlarına insan başı yapıldığı görülür  Bu, tapınma değil, belki ölüye benzetilerek yapılan bir hâtıra olmalıdır   İslâmiyeti kabûlünden sonra Türklerde ve diğer İslâm devletlerinde putperestliğe yol açan canlılara tapmayı önlemek için, heykel yapmak yasaklanmıştır  Çünkü İslâm dîni, insanlarla alay edilmesine, canlılara tapınılmasına ve gençlerin fuhşa sürüklenmesine, evlilerin baştan çıkarılmasına âlet olan canlı resimlerini, heykelleri yasak etmiş; canlıların anotomik parçalarının, bitkilerin ve her çeşit fizik, kimyâ, astronomi ve inşâat resimlerini serbest bırakmıştır  İlimde, teknikte lâzım olan resimlerin yapılmasını, bunlardan fayda elde etmeyi emretmiştir  İslâm dîni, her şeyde olduğu gibi resimleri de, faydalı ve zararlı olmak üzere ikiye ayırmış, faydalı olanlarına da müsâde etmiştir  İslâmiyet güzel sanatlarla uğraşmayı ve onda ilerlemeyi önlememiştir  Sâdece heykelciliği yasaklamıştır  İslâm sanat târihini inceleyenler, dünyâda eşine rastlanmayacak sanat şâheserlerinin meydana getirildiğini görmektedirler  Çeşitli İslâm ülkelerinde insan aklına durgunluk verecek kadar güzel ve bugün dahî, ziyâret edenlerin karşısında hayret ve hayranlıklarını gizleyemedikleri sanat eserleri mevcuttur  Selçuklularda ve bilhassa Osmanlılarda güzel sanatların her çeşidinde, meselâ câmi, kervansaray,köprü mîmârîsi, çini süsleme hat (yazma ve tezyinât), vb  çeşitli sanat kollarında hârika eserler vücuda getirilmiştir   Osmanlılar devrinde, Sanâyi-i Nefîse Mektebinin açılması ile minyatür ve resimleme sanatına âit bâzı örneklere önem verilmiştir  Günümüz Türkiyesinde ise güzel sanatların her kolunda olduğu gibi, heykelcilik dalında da bâzı çalışmalar yapılmaktadır  Üniversite bünyesinde öğretim yapan güzel sanatların heykelcilik bölümünde heykeltraşlar yetiştirilmektedir  | 
|   | 
|  | 
|  |