Prof. Dr. Sinsi
|
Hazar Kağanlığı Siyasi Tarih
Siyasi tarih
Kağanlığın kuruluşu
600'lü yıllarda Batı (mor) ve Doğu (mavi) Göktürk kağanlıkları Açık renkli alanlar mutlak hakimiyet bölgesini, koyu renkli alanlar ise etkisini gösterdiği bölgeleri ifade etmekte
Sabir Türkleri'nin ve Batı Göktürk boylarının devamı olan Hazarlar, Göktürk birliği döneminde Göktürklerin Batı kanadını oluşturmaktaydı [24] Göktürklerin yıkılmasından sonra bağımsızlaşıp, Kuban Irmağı'yla Azak Denizi arasındaki araziye yerleşmişlerdir [24] Bu bölgedeki diğer Türk kavimlerini içlerinde eritip[25] 7 yy ile 10 yy arasında Hazar Denizi ile Karadeniz'in kuzeyinde egemenlik kurmuşlardır [26] X yüzyıl İslam tarihçisi Mes'ud, İranlıların Hazar adını verdikleri kavime Türklerin Sabar (Sabir) dediklerini bildirmektedir [27] Ayrıca bu bölge doğudan batıya doğru gelişen büyük göç hareketlerinin yolu üzerinde bulunduğundan; Hun, Ogur, Fin-Ugor ve Avarlardan kalan kütleler de burada hayatlarını devam ettirmişlerdir [28] Hazarların Orta Asya'dan bu bölgeye gelmelerinin tarihi kesin olarak bilinmemektedir Hazarlar hakkında bilgi veren Gürcü kaynaklarına göre, Hazarlar bu bölgeye milattan önceki devirlerde gelmişlerdir [29] Hazarların tarih sahnesine çıkışları kaynakların ifadesine göre, 2 yüzyılın sonlarına doğru olmuştur [29] 198 yılında Barsiller'le beraber Ermenistan'a saldırmışlardır 3 yüzyılın başlarından 4 yüzyılın ortalarına kadar Ermenistan bölgesinde Bizans'a karşı Sasani Devleti'yle beraber savaşan Hazarlar,[10] 4 yüzyılın ikinci yarısından itibaren Sasanilerin Ermenistan'ı ele geçirip komşularına karşı istilacı bir siyaset izleyince, Hazarlar bu defa Bizans'la anlaşarak, onlara karşı savaşmaya başlamışlardır [25] 363 yılında Bizans imparatoru Julian'ın Ermenistan'da bulunan Sasanilere karşı yaptığı savaşa Hazarlar da katılarak Bizans'a yardım etmişlerdir Bunun üzerine Sasaniler, Kafkasya'da bulunan kabilelerle anlaşarak onların Hazarlara saldırmalarını sağlamışlardır [25]
Hazarlar, 5 yüzyılda, Attila'nın 434 yılında Hun imparatoru olması üzerine bir süre Hunlara tabi olmak zorunda kalmışlardır [30] Ancak Attila'nın ölümünden sonra dağılan Hun İmparatorluğu'ndan ayrılan Hazarlar, yeniden Sasani topraklarına saldırmaya başlamışlardır Bu durum karşısında Sasani imparatoru, Bizans'tan yardım istemek zorunda kalmıştır [31] Bundan sonra Hazarlar ile Sasaniler arasındaki savaşlar 558 yılından itibaren sürekli olarak devam etmiş ve Sasani hükümdarı Derbent ve Kafkasya'daki geçitlerde bir dizi kaleler inşa ettirmiştir [31] 5 yüzyılda ortaya çıkan Avarlar da bir süre Hazarları hakimiyetleri altına almışlardır Sasani hükümdarı Anuşirvan, Hazarlara karşı Derbend (Bab el-Ebvab) kalesini yaptırmıştır İyice kuvvetlenen Hazarları yenemeyeceğini anlayan Anuşirvan onlarla dost olma yoluna giderek, onlardan gelecek tehlikeleri önlemeye çalışmıştır [32] Hazarlar, 626-627 yıllarına doğru Bizans imparatoru Herakleios'la anlaşmaya varıp kumandan Çorpan Tarhan önderliğinde, Aras Nehri'ne kadar bütün Kuzey Azerbaycan'ı ele geçirerek bazı Ermeni kitlelerini egemenliği altına almışlardır 628 yılında kış mevsiminin başlaması yüzünden o yıl alınamayan Tiflis, ancak 629 yılında Hazar kumandanı Çorpan Tarhan'ın başarıyla yürüttüğü harekat neticesinde Hazar Yabgusu tarafından zapt edilmiştir Böylece Sasaniler artık büyük bir devlet olmaktan çıkarılmış ve Hazar Hakanlığı, İran karşısında Bizans'ın en iyi müttefiki haline gelmiştir [25] Bu sırada Hazarlar, henüz bağımsız bir devlet değillerdi Fakat Göktürk Devleti'nin 582 yılında Batı ve Doğu Göktürk Devleti olarak ikiye ayrılmasından ve daha sonra da Batı Göktürk Devleti'nin yıkılmasından sonra kendi başlarına bağımsız bir hanlık olarak tarih sahnesine çıkmışlardır Süratle siyasi ve askeri nüfuzlarını genişleten Hazarların tam bağımsız bir devlet haline gelmeleri ise 630 yılını bulmuştur [33][34]
Kağanlığın yükselişi
Kağanlığın yayıldığı alan; Batı Göktürk İmpartorluğu'nun batıda en uçta kalan noktalarıydı: Kırım, Kafkasya, Dinyeper, Don Nehri ve Volga arası ile Hazar Denizi çevresidir
Hazar-Arap ilişkileri
Halifeliğin 730'larda genişlemesi
Historical Atlas, William R Shepherd, 1923
Hazar-Bizans işbirliği karşısında zayıflayan Sasani İmparatorluğu, 632-634'lerde İslam kuvvetleri tarafından çökertilip İran toprakları Arapların eline geçince "İslam İleri Harekatı" bir yandan Ermenistan yolu ile Kafkaslar'a doğru bir yandan da Suriye üzerinden Anadolu içlerine kadar gelişmeye başlamıştır Araplarla Hazarların mücadeleleri şiddetli ve devamlı olmuştur İlk büyük taarruz, 651-652 yıllarında Halife Ömer zamanında yapılmış ve İslam orduları Hazar topraklarına girip Derbent'i alarak Hazarların bu sıralardaki başkentleri olan Belencer'e[35][36] kadar ilerlemiş ancak Hazarlar tarafından geri püskürtülmüşlerdi Belencer'in Araplar tarafından istila edilmesinden sonra Hazarlar, başkentlerini Aşağı İdil civarına nakletmişlerdir Daha sonra güneye doğru ilerleyerek Ermenistan'a girmişlerdi [37]
Karadeniz'in kuzeyindeki Büyük Bulgarya Hanlığı'nın kuvvetli Hazar genişlemesi karşısında dayanamayarak İdil Bulgarları ve Tuna Bulgarları olarak ikiye ayrılması sonucunda Dinyeper'e kadar olan düzlükler Hazarların eline geçmiş[38] ve Hakanlık, Kafkaslar'ın güneyinde de İslam İleri Harekatı'na karşı yolları kapamıştı 7 yüzyıl sona ermeden Hazarlar, Kırım'ı ele geçirip Azak Denizi çevresinde tam bir hakimiyet sağlamışlardır ve böylece Hazar Denizi'nden Dinyester'e Kafkaslar'ın güney eteklerinden Oka Nehri'ne kadar bütün bölgeyi ve Kırım'ı ellerine geçirmişlerdir [39] 651-652'deki ilk karşılaşmadan sonra Halife Osman'ın 656'da şehit edilmesinden ve Halife Ali'nin halife seçilmesinden sonra meydana gelen karışıklıkların Kafkaslar yönündeki İslam saldırılarını azaltması üzerine harekete geçen Hazarlar, Arran'a kadar indiler
Hazar-İslam savaşları yaklaşık yarım asırdan fazla süren sınır boyu çarpışmalarıyla devam etmiş ve daha sonra da İslam orduları, Emevi Halifesi Muaviye zamanında Kafkas taarruzlarına yeniden başlamıştır Ancak Arapların 717'de İstanbul'a yürümek üzere Kafkaslar'dan ayrılmak zorunda kalmasıyla, Hazar taarruzu karşısında kalan diğer Arap kuvvetleri geri çekilmiştir Bunun üzerine Hazar ordusu 717-718 yıllarında Şirvan'a girmiş ve Azerbaycan'ın büyük bir kısmını işgal etmiştir [40] Bundan sonra Kafkaslar bölgesi, iki devlet arasında sürekli el değiştirdiği için İslam orduları, Kafkasya'nın kuzeyinden öteye geçememişlerdir [41] Hazarlar, Kafkasya'da ilerleyen Araplara karşı, 731'de büyük bir güç toplayarak karşı saldırıya geçip Arapları ağır bir mağlubiyete uğratarak, geçmişte Hazarlara karşı birtakım başarılan kazanmış, Ermenistan valisi Cerrah'ı öldürdüler [41] Hazar ordusu bu savaşta Musul önlerine kadar gelmiştir Araplar böylece tekrar Azerbaycan'a gerilemek zorunda kaldılar Buna karşı Sait El-Hareşi komutasında yeniden toparlanan Araplar, Hazarları geri püskürttüler
Döneminin en etkili devletlerinden biri olduğu 820 yılında Hazar Kağanlığı
732-733 yıllarında daha sonraları halife olacak olan Mervan bin Muhammed, Ermenistan'a ve Azerbaycan'a vali tayin edildi Araplar en önemli başarılarını onun zamanında elde ettiler [41] Araplar, Semender ve birkaç Hazar şehirini de ele geçirdiler Bu savaşta ölü ve esirler veren Hazar hakanı, Arap hakimiyetini ve İslamiyet'i kabul etmek şartıyla barışa razı oldu Bunun üzerine, yapılan antlaşmaya göre başkent İdil'de iki fakih kalacak ve Hazarlara İslamiyet'i öğretecekti Ancak Hazar hakanının Müslümanlığı çok uzun sürmemiş ve hakan, Arapların gitmesini müteakip eski dinine dönmüştür [41] Böylece de İslamiyet, gerek Hazarlar arasında gerekse de bu topraklardaki diğer kavimler arasında güçlü bir şekilde yayılma fırsatı bulamamıştır Mervan'ın bu seferinden sonra İslam-Hazar ilişkileri genelikle dostane seyretmiştir [42] İslam halifeliğinde Abbasiler'in iktidara geldiği, 763'ten sonra, Arap-Hazar mücadeleleri eski hızını kaybetmiştir [43]
Hazarların Müslüman ülkelerine son akınları Halife Harun Reşid zamanında olmuştur Halife Harun Reşit, kumandanı Yezid'i Hazarların üzerine göndermiş ve o da Hazarları Ermenistan'dan çıkarmayı başarmıştır [44] Bundan sonra Arap kaynaklarında Hazarların hücumlarından bahsedilmemektedir Böylece Güney Kafkaslar'da hakimiyet için yapılan Arap-Hazar mücadelesi sona ermiştir
Hazar-Bizans ilişkileri
Hazarlar, 7 ve 8 yüzyıllarda nüfuzlarını arttıran Hazarlara, 7 yüzyılda Kırım Gotları tabi olmuşlardır Hazarlar 787 yılında Güney Kırım'daki Doros (şimdiki Mangup) kalesini ele geçirmişler ve böylece Gotların Kırım'daki hakimiyetini sona erdirmişlerdir [45] 8 ve 9 yüzyıllarda büyüyerek sınırları batı ve kuzey yönünde genişleten Hazar Kağanlığı, Doğu Avrupa'nın güçlü devletlerinden biri olarak her kavimden belli şartlara göre vergi almıştır [46]Karadeniz'in kuzeyi, Karadeniz sahilleri, Kuban Nehri boyları ve Kırım'ın Hazarların eline geçmesi üzerine Bizans ile Hazarlar arasındaki ilişkiler büsbütün sıklaşmıştır [47] 695 yılında askeri bir darbeyle tahttan indirilen II Jüstinyen, Kırım'daki Gotların yanına kaçmış, Gotlar da onu Kırım'ın o zamanki hakimi olan Hazar hakanı Busir'e teslim etmişlerdir 704'te Busir, kızkardeşini II Justinianos ile evlendirmiştir Tarihçi Theophanes'e göre; Bizans'ın yeni imparatoru III Tiberius, 705'te II Justinianos'un ölü ya da diri yakalanıp kendisine teslim edilmesi karşılığında büyük bir armağan teklif etmesi üzerine Busir, Tmutarakan temsilcisine II Justinianos'un ölüm talimatını verdiyse de[48] II Justinianos, karısının yardımıyla kurtularak Konstantinopol'e döndü ve Bulgar hükümdarı Tervel Han'ın yardımıyla tekrar tahta geçti Bu arada Cherson'u ele geçiren Hazarlara 710'da savaş açtı Cherson'u ele geçirmesine karşın Hazar hakanından da yardım alan Chersonlu isyancılar, Kırım'ı ele geçirdi Bu sırada savaşa giden ordu, 711'de Philip'in tarafına geçti ve II Jüstinyen asıldı [49]
950 yılında Hazarlar
Araplar karşısında Hazarlar ve Bizanslıların beraber hareket etmesi III Leon zamanında da devam etmiş ve III Leo, oğlu V Konstantin'i Hazar kağanı Bihar'ın kızıyla evlendirmiştir Bu evlilikten doğan Hazarlı Leon 775'te tahta çıkmıştır Kurulan akrabalık bağlarıyla birlikte iki ülke arasında ticari ilişkiler gelişti Hazarlar da 834-835 yıllarında saldırılardan korunmak için Sarkel Kalesi'ni yaptırmak isteyince, Bizans imparatoru Theophil'e elçi göndererek kendisinden destek de aldılar [50] Hazar-Bizans ilişkileri, imparator Romanos Lekapenos döneminde Bizans'ın Yahudilere olan tutumu nedeniyle bozulmuştur Bu yüzden Bizans'tan kovulan birçok Yahudi, Hazar ülkesine sığınmış ve 932 yılında Bizans'la Hazarzarların arası tekrar açılmıştır [51][50] Bunun üzerine Hazar hakanı ülkesindeki Hıristiyanları takibe başlamış, bunu duyan I Romanos da Kiev Knezi I İgor ile anlaşarak onu Hazarlara karşı bir sefer düzenlemeye ikna etmiştir [52] Bir süre sonra Bizans-Hazar ilişkileri daha da bozulmuş ve Bizans; Uz, Peçenek, As ve Alan kabileleriyle anlaşarak onları Hazarlara karşı saldırtmışsa da Hazarlar bu saldırıları geri püskürtmüşlerdir [53]
Hazar-Rus ilişkileri
9 yüzyılın ortalarında; Ruslar (Kırmızı), Slavlar (Gri), Gotlar (Mor) ve mavi çizgiyle belirtilen Hazarların egemenlik alanı
Rus-Hazar ilişkileri yıllıklara göre 859'da başlamıştır Yıllıklarda 859 olayları anlatılırken: "Hazarlar, Rus kabileleri olan Polyan, Severyan, Radimiç ve Vyatiçler'den her ev başına bir sincap kürkü ile gümüş para aldılar " şeklinde geçmektedir [54] Rurik'in yerine geçen Novgorod Knezi Oleg bu duruma bir son vermek için 884 yılında Severyanların üzerine gidip, onların Hazarlara vergi ödemelerini istemediğini söylemiştir [54] 884 yılında Ruslar, diğer Slav kabileleriyle birleşerek Hazarlara karşı birlik meydana getirdiler ve Hazarları iyice zayıflattılar 892 yılında Ruslar, 55 gemiyle Hazar Denizi'ne inmişler; Ciyl ve Deylem sahillerine, Taberistan ve Abiskon topraklarına asker çıkarıp, çevreyi yakıp yıkmışlar ve topladıkları ganimetlerle geri dönmüşlerdir Geri dönüşleri sırasında da elde ettikleri ganimetlerin bir kısmını Hazar hakanına vergi olarak vermişlerdir Ancak; Rusların yaptıklarını öğrenen Hazar hakanının müslüman askerleri, hakandan Ruslara saldırmak için izin istemişler ve bu izni alarak Ruslara saldırmışlardır [55]
9 yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ruslar, Hazar ülkesinde özellikle ticari alanda etkili olmaya başlamışlardır Rusların sahip olduğu bu rahatlık, Kiev Knezi I İgor'un Kiev şehrini ele geçirerek buraya yerleşmesini sağlamıştır [45] Girdiği uzun mücadeleler sonucunda Dinyeper Nehri üzerinden Karadeniz'e inen büyük ticaret yolunu ele geçirerek, bazı Slav kabilelerini Hazar egemenliğinden almıştır Ruslar, yine bu bölgede Hazar hakimiyetine son vererek, dağınık bir halde yaşayan Slav kavimlerini bir daire altında toplayarak devlet haline getirmişlerdir Ruslar, ilk defa 913'te Hazar ülkesine bir sefer düzenlemişlerdir Ona göre bu Rus akını Hazar hakanının izniyle olmuş ve Ruslar elde edecekleri ganimetlerin bir kısmını hakana vermişlerdir Ancak Hazar hakanı 925'te kendisinin izni olmadan Rusların tekrar bir akın düzenlediğini öğrenince, kuvvetlerini göndererek geri dönen Rusların yolunu kesmiştir İgor'un 935'lerde tekrar Tmutarakan şehrine saldırdığı bir sırada Bizans da Rusların yardımıyla Kırım'daki Hazar topraklarına saldırıp bir kısmını ele geçirmişlerdir Hazar kağanı II Aaron, buna 939'da bir misilleme yapmış ve Kırım'ı tahrip etmiştir Hazarlar, İgor'un 941'de Bizans'a yaptığı sefer sırasında da Bizans donanmasını imha etmişlerdir 944'te Ruslar, o dönemde Müslüman Kafkasya'nın merkezi olan Azerbaycan'ın Berde şehrine kadar inerek her tarafı yağmalamışlar, ancak Hazarlar onlara karşı hiçbir tedbir almamışlardır [56] I Svyatoslav, 965'te Hazarlar üzerine yürüdü ve Sarkel'i aldı [57][58] I Svyatoslav daha güneye inerek Peçenek ve Uzları Hazarlar üzerine saldırttı Sonra Kerç Boğazı'nı ve Kafkasya'nın Kuban sahillerini ele geçirdi
Hazar-Diğer Türk boyları ilişkileri
9 yüzyılın ortalarına kadar gelişmesini sürdüren Hazar Kağanlığı, topraklarında yaşayan Türk kavimleri tarafından 9 yüzyılın sonlarına doğru birtakım saldırılara uğramıştır Doğudan gelen Kıpçak ve Uzların Hazar ülkesine saldırmasına karşın Hazarlar bu saldırıyı durdurdu ancak, onları tam olarak mağlup edemediler [59] 854 yılında Kabarlar, daha sonraları Macarlar ve Bulgarlar, Hazar hakimiyetinden ayrılmışlardır Ayrıca doğudan gelen Peçenek saldırıları da Hazar Kağanlığı'nın zayıflamasında etkili olmuştur Peçenekler 860-880 yılları civarında Uzların baskısından kurtularak Hazar yurdu içinden batıya doğru geçmişler ve İdil Nehri'ni aşarak Don ve Kuban boylarına gitmişlerdir [60]
Volga boylarına yerleşen Macarların Hazarların idaresinde teşkilatlanması sonucu Arpad Hanedanı ortaya çıkmıştır [61][62] 9 yüzyılın sonlarına doğru Bulgarlar ve Peçenekler, Macarlara saldırınca, Hazarların himayesindeki bu devlet yıkılmış ve Macarlar bu olaydan sonra bugünkü Macaristan'a yerleşmişlerdir [61] 9 yüzyılın başlarında Peçenekler, Hazarlara yeniden saldırmışlar, fakat Oğuzların Hazarlara yardım etmesi sonucu Peçenek saldırısı savuşturulmuştur 965'teki Rus seferinden sonra eski gücünü kaybeden Hazarların yıkılmasında Ruslar birinci derecede etkiliyken diğer Türk boyları ikinci derecede etkili olmuştur [59][60] Gerek Peçenek, Uz, Kuman-Kıpçak gibi Türk kabilelerinin saldırıları gerekse 970'ten itibaren Hazarların hakimiyeti altında yaşayan kabilelerin birer birer kopmasıyla Hazarlar büyük bir güç kaybına uğramıştır [63] Hazarların bir kısmı 965'ten sonra Kırım'a; diğer bir kısmı da Hazar Denizi ile Kafkaslar arasındaki bölgeye çekilerek varlıklarını devam ettirmişseler de zamanla Hazarların kontrolünden çıkan topraklardaki Hazarlar arasındaki bağlantı çeşitli Türk boyları tarafından kesilmiştir [56] Doğu kaynaklarının Kıpçak, Bizans kaynaklarınınsa Kuman dedikleri boyların, Batı Sibirya'dan ayrılarak Volga boylarına doğru ilerlemesi, Hazarların Harezm ve Türkistan'la olan ilişkilerini kesmiş ve buralarla olan ticari ilişkilerini bitirmiştir [64] Askeri ve ekonomik yönden buhran yaşayan Hazarlara son darbeyi Kıpçakların indirmesinden sonra Hazarlar, bir müddet daha Kırım'da kalsa da 11 yüzyıl içerisinde bir kısmı Kumanlara bir kısmı da Ruslara karışarak onların içerisinde kaybolup gitmişlerdir Kuman-Kıpçak ülkesi de 1299'da Moğollar tarafından istilaya uğramıştır [65]
Kağanlığın çöküşü
1015 yılında Hazarlar
Bizans ile Hazarlar arasındaki siyasi rekabet, Kırım üzerinde hakimiyet kurma isteğinden dolayı çıkmıştır Hazarlar, I Svyatoslav'ın güneye inerek Kerç Boğazı'nı ve Kafkasya'nın Kuban sahillerini ele geçirmesinden sonra Azak ve Kırım taraflarında varlıklarını devam ettirmişlerdir Bizans kaynaklarına göre, Ruslar ve diğer Türk boylarıyla anlaşıp Hazar Devleti'nin yıkılmasına sebep olmuştur Öyle ki 1016-1019 yılları arasında Bizans'la işbirliği yapan Ruslar, Hazarların Tmutarakan'daki Hazar topraklarına saldırmışlar ve Tmutarakan ile civar topraklar, Bizans imparatoru II Bazil'in gönderdiği donanmanın yardımıyla I Svyatopolk tarafından zaptedilmiştir Bu savaştan Hazarların son hakanı olan Georgius Tzul esir edilmiştir Hakan Hıristiyanlığı kabul ederek Arbon unvanını almıştır Mstislav bundan sonra Tmutarakan knezi olmuş ve 1022'de ordusuna aldığı Hazarların da yardımıyla Kievdeki kardeşi I Yaroslav'a karşı savaşmıştır 1016'dan sonra egemenliklerini Aşağı İdil boylarında, Azak ve Kırım'da küçük prenslikler kurarak sürdüren Hazarlara son darbeyi 1030 yılında Peçenekler indirmiştir [38] Rus yıllıklarındaki 1095 yılına ait kayıtlardaysa Hazarlar artık Rus knezlerine tabi olarak zikredilmektedirler [65][66] Hazarlara karşı savaşması için kışkırtılan Bizans imparatoru da, Rus ordusuna yardım etmek üzere Bizans donanmasını göndermiştir Hazar Kağanlığı, Bizans İmparatorluğu'nun da etkileri sebebiyle 11 yüzyılda çökmüştür [50]
Şaban Kuzgun, Hazarların çöküş sebepleri iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır Dış sebeplerin en önemlisi, Hazarların coğrafi bakımdan son derece önemli bir bölgeyi ellerinde tutuyor olmalarıdır İç sebeplerin başlıcaları ise;
Ülkede Hazarların geniş bir alana yayılmasıyla; din, dil, kültü, menfaat ve kader birliğinin yok olması,
Ülkede zevk ve sefahatin artması,
Askeri sistemle hakanlık müessesinin bozulmasıdır [67]
Golden'a göre, kağanlığın 10 yüzyılın ikinci yarsısındaki beklenmeyen çöküşü kaçınılmazdı Ona göre Hazarların yıkılışı Musevi olmalarından dolayı değil, merkezi olmayan güçlerden oluşan konar-göçer devlet yapısının zayıflıkları ve İtil boylarında değişen ekonomik dengelerle ilgilidir [21] Devletin çökmesinden sonra hemen kaybolmayıp aralarında Macarların da olduğu çeşitli ulusların arasına dağılan Hazarların bir kısmı Macar sınırlarını korumada görev almıştır [68] Timothy Miller, 11 yy civarında Musevi Hazarların Bizans İmparatorluğu'ndaki "Pera Yahudi Cemaati"nin üyesi olduklarını keşfetmiştir [69] Dunlop'a göre, Rusların bir deniz gücüne sahip olmasına karşın Hazarların sahip olmayışı, karada sağlanan savaş üstünlüklerini kaybetmelerine yol açmıştır
Kaynak : Wikipedia
|