Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Dualar

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aile, geçimsizliğine, karşı

Aile Geçimsizliğine Karşı

Eski 08-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aile Geçimsizliğine Karşı




Aile huzursuzluğunun gitmesi için 70 kere SAFF Suresi okunur 14 ayettir Okunan surenin yüzü suyu hürmetine huzursuzluk biiznillah kendiliğinden geçerAilenizde huzursuzluk varsa okuyun arkadaşlar



سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ


Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), ve huvel âzîzul hakîm(hakîmu)

Göklerde ve yerde olanlar, Allah'ı tesbih etti (ve etmekte) Ve O; Azîz'dir, Hakîm'dir



يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ


Yâ eyyuhellezîne âmenû lime tekûlûne mâ lâ tef?alûn(tef?alûne)

Ey âmenû olanlar! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?



كَبُرَ مَقْتًا عِندَ اللَّهِ أَن تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ


Kebure makten indallâhi en tekûlû mâ lâ tef?alûn(tef?alûne)

Yapmayacağınız bir şeyi söylemeniz Allah'ın katında, büyük suç oldu



إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِهِ صَفًّا كَأَنَّهُم بُنيَانٌ مَّرْصُوصٌ


İnnallâhe yuhıbbullezîne yukâtilûne fî sebîlihî saffen ke ennehum bunyânun mersûs(mersûsun)

Muhakkak ki Allah, kendi yolunda saf bağlayarak savaşanları sever Onlar sanki birbirine birleştirilerek kuvvetlendirilmiş binalar gibidir




وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ لِمَ تُؤْذُونَنِي وَقَد تَّعْلَمُونَ أَنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ فَلَمَّا زَاغُوا أَزَاغَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ


Ve iz kâle mûsâ li kavmihî yâ kavmi lime tû'zûnenî ve kad ta'lemûne ennî resûlullâhi ileykum, fe lemmâ zâgû ezâgallâhu kulûbehum, vallâhu lâ yehdîl kavmel fâsikîn(fâsikîne)

Ve Hz Musa, kavmine şöyle demişti: ?Ey kavmim! Muhakkak ki ben, sizin için Allah'ın Resûl'üyüm, (böyle) olduğumu bildiğiniz halde niçin bana eziyet ediyorsunuz?? Artık onlar (Hakk'tan) dönünce, Allah da onların kalplerini döndürdü Allah, fâsıklar kavmini hidayete erdirmez



وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ فَلَمَّا جَاءهُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ


Ve iz kâle îsebnu meryeme yâ benî isrâîle innî resûlullâhi ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye minet tevrâti ve mubeşşiren bi resûlin ye?tî min bagdîsmuhû ahmed(ahmedu), fe lemmâ câehum bil beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubîn(mubînun)

Ve Meryemoğlu İsa (AS) şöyle demişti: ?Ey İsrailoğulları! Muhakkak ki ben, elimdeki Tevrat'ta olan herşeyi tasdik eden ve benden sonra gelecek, ismi Ahmed olan Resûl ile müjdeleyen, size (gönderilmiş) Allah'ın Resûl'üyüm? Fakat onlara beyyineler (mucizeler, deliller) getirdiği zaman onlar: ?Bu apaçık sihirdir? dediler




وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُوَ يُدْعَى إِلَى الْإِسْلَامِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ


Ve men azlemu mimmenifterâ alallâhil kezibe ve huve yud?â ilel islâm, vallâhu lâ yehdîl kavmez zâlimîn(zâlimîne)

İslâm'a (teslime) davet olunurken, Allah'a karşı yalan uyduran kimseden daha zalim kim vardır? Ve Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez



يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ


Yurîdûne li utfiû nûrallâhi bi efvâhihim vallâhu mutimmu nûrihî ve lev kerihel kâfirûn(kâfirûne)

Onlar, ağızları ile Allah'ın nurunu söndürmeyi istiyorlar Ve Allah, kâfirler kerih görseler bile nurunu tamamlayacak olandır




هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ


Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirehu aled dîni kullihî ve lev kerihel muşrikû(muşrikûne)

Resûl'ünü hidayet ile ve (esasları unutulmuş olan) dînlerin hepsinin üzerine, izhar etmek (açıklayıp doğrusunu ispat etmek) için, Hakk dîn (Allah'ın ezelî ve ebedî olan dîni) ile gönderen O'dur Ve müşrikler, kerih görseler bile



يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَى تِجَارَةٍ تُنجِيكُم مِّنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ


Yâ eyyuhellezîne âmenû hel edullukum alâ ticâretin tuncîkum min azâbin elîm(elîmin)

Ey âmenû olanlar! Sizi elîm azaptan kurtaracak bir ticaret için, size yol göstereyim mi?



تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ


Tû'minûne billâhi ve resûlihî ve tucâhidûne fî sebîlillâhi bi emvâlikum ve enfusikum, zâlikum hayrun lekum in kuntum ta'lemûn(ta'lemûne)


Allah'a ve O'nun Resûl'üne îmân edersiniz ve Allah'ın yolunda canlarınızla ve mallarınızla cihad edersiniz İşte bu, sizin için hayırdır Keşke bilseniz



يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ


Yagfir lekum zunûbekum ve yudhılkum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru ve mesâkine tayyibeten fî cennâti adn(adnin), zâlikel fevzul azîm(azîmu)

Sizin günahlarınızı mağfiret eder Ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar Ve sizi adn cennetlerinde güzel meskenlere yerleştirir İşte bu, fevz-ül azîmdir (büyük kurtuluştur)




وَأُخْرَى تُحِبُّونَهَا نَصْرٌ مِّنَ اللَّهِ وَفَتْحٌ قَرِيبٌ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ


Ve uhrâ tuhıbbûnehâ, nasrun minallâhi ve fethun karîb(karîbun), ve beşşiril mû?minîn(mû?minîne)

Ve seveceğiniz başka bir şey, Allah'tan yardım ve yakın bir fetih Ve mü'minleri müjdele



يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا كُونوا أَنصَارَ اللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّينَ مَنْ أَنصَارِي إِلَى اللَّهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ اللَّهِ فَآَمَنَت طَّائِفَةٌ مِّن بَنِي إِسْرَائِيلَ وَكَفَرَت طَّائِفَةٌ فَأَيَّدْنَا الَّذِينَ آَمَنُوا عَلَى عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ


Yâ eyyuhellezîne âmenû kûnû ensârallâhi kemâ kâle îsebnu meryeme lil havâriyyîne men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyûne nahnu ensârullâh(ensârullâhi), fe âmenet tâifetun min benî isrâîle ve keferet tâifeh(tâifetun), fe eyyednellezîne âmenû alâ aduvvihim fe asbehû zâhirîn(zâhirîne)


Ey âmenû olanlar! Allah'ın yardımcıları olun! Meryemoğlu İsa (AS)'ın havarilere: ?Kim Allah'a (ulaşmak için) benim yardımcılarım olur?? dediği zaman, havarilerin: ?Biz Allah'ın yardımcılarıyız? dediği gibi Bunun üzerine İsrailoğulları'ndan bir grup îmân etti, bir grup inkâr etti O zaman îmân edenleri düşmanlarına karşı destekledik Böylece onlar üstün geldiler


alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.