Prof. Dr. Sinsi
|
Kader(Açıklama)
1 Kader konusunda insanın aklına ne geliyorsa sormalıdır Bu durum inkar ettiğiniz anlamına gelmez Nitekim Kur'an'dan öğrendiğimize göre Hz İbrahim aleyhisselam ölülerin nasıl diriltileceğini sormuş, sonra da "Allah'ım inanmadığımdan değil, kalbim tatmin olsun diye soruyorum " demiştir Bu nedenle bizler de aklımıza takılan sorularımızı sorabiliriz Biz de elimizden geldiği kadar cevap vermeye çalışırız
2 Kaderin esas anlamı, Allah'ın olmuş olacak her şeyi bilmesi demektir Dikkat edersek insan iradesini yok saymıyor Bilmek ayrı yapmak ayrıdır Bilen Allah'tır, yapan kuldur Bu konuya bir misal verelim:Peygamberimiz İstanbul'un fethini ve komutanını yüz yıllar önce müjdelemiş ve haber vermiştir Zamanı gelince de dediği gibi çıkmış Şimdi, İstanbul Peygamberimiz dediği için mi fethedildi, yoksa fethedileceğini bildiği için mi söyledi O zaman Fatih Sultan yatsaydı, çalışmasaydı, ordular hazırlatıp savaşmasaydı yine olacak mıydı? Demek ki Allah Fatih'in çalışıp İstanbul'u fethedeceğini biliyordu ve bunu elçisi Hz Peygamber (asm)'e bildirdi
Buradaki ince nokta: Allah bildiği için yapmıyoruz Biz yapacağımız için Allah biliyor Zaten Allah'ın geleceği bilmemesi düşünülemez Bilmese veya bilemese yaratıcı olamaz
Buna bir örnek verelim; Allah dostu evliyadan bir öğretmen düşünelim Öğrencilerinden birisine "Yarın seni şu kitaptan imtihan edeceğim " diyor Fakat öğretmen Allah'ın izniyle onun filim, maç, oyun, eğlence, derken sabah okula çalışmadan geleceğini bilerek, akşamdan karnesine "sıfır" yazıyor Ertesi sabah öğrenci sorulan sorulara cevap veremiyor ve sıfırı hak ettiğini bildiği anda, öğretmen cebinden not defterini çıkarıp "Senin çalışmayıp sıfır alacağını bildiğim için önceden deftere sıfır yazmıştım " diyor Buna karşı öğrenci"Hocam, sen sıfır yazdığın için ben sıfır aldım; yoksa geçer puan yazsaydın geçerdim " diyebilir mi?
Demek ki, Allah yazdığı için biz yapmıyoruz, bizim yapacağımız şeyleri bilerek Allah yazıyor İşte buna kader diyoruz
3 Dünyaya gelen her insan bir kader programına tabidir İnsanın ne yapacağını, başına ne geleceğini Yüce Allah ezeli ilminde biliyor Ancak Allah'ın bilmiş olması, insanın o işi yapmasını zorlamaz Çünkü Allah, insanın önüne sonsuz seçenekler koymuştur
İnsan kendi iradesini kullanarak, hangi yolu tercih ederse, Allah onu yaratır Dolayısıyla sorumlu olan insanın kendisidir
Bu meselede şöyle bir örnek verilir: Bir apartmanın üst katının nimetlerle, bodrum katının ise işkence aletleriyle dolu olduğunu ve bir kişinin bu apartmanın asansörü içerisinde bulunduğunu farz edin Kendisine, apartmanın bu durumu daha önce anlatılmış bulunan bu kişi, üst katın düğmesine bastığında nimetlere kavuşacak, alt katın düğmesine bastığında ise azaba uğrayacaktır
Burada iradenin yaptığı tek şey, sadece hangi düğmeye basılacağına karar vermesi ve teşebbüse geçmesidir Asansör ise, o kişinin gücü ve iradesiyle değil, belirli fizik ve mekanik kanunlarla hareket etmektedir Yani, insan üst kata kendi gücüyle çıkmadığı gibi, alt kata da kendi gücüyle inmemektedir Bununla beraber asansörün nereye gideceğinin belirlenmesi, içindeki kişinin iradesine bırakılmıştır
İnsanın kendi iradesiyle yaptığı bütün işler, bu ölçüyle değerlendirilebilir Mesela, Cenab-ı Hak, meyhaneye gitmenin günah, camiye gitmenin ise faziletli olduğunu bildirmiştir İnsan ise kendi iradesiyle, örnekteki asansör gibi her iki yere de gitmeye müsaittir
Hangi düğmeye basarsa, yani nereye gitmek isterse, beden oraya doğru hareket etmekte, dolayısıyla da gideceği yerin mükafatı veya cezası o insana ait olmaktadır
Evlilik de böyledir Evlenecek insanın önünde çok sayıda seçenekler vardır Nasıl birisini istemek sizin elinizde Tercihinize göre Cenab-ı Hak da yaratır Allah'ın bilmesi böyle bir tercihte bulunmanızı zorlamaz
İnsanın hangi anne ve babadan dünyaya gelmesinin Allah'ın takdirinde olması, anne ve babanın evlilikte iradelerine engel değildir Çünkü Allah geleceği bilmektedir Allah gelecekte anne ve babanızın kendi iradeleri ile evleneceklerini bilmektedir Onlara evlat olarak sizin seçilmeniz de Allah'ın takdiridir
4 Kaderi ikiye ayırabiliriz; ızdırari kader, ihtiyari kader
"Izdırari kader"de bizim hiçbir tesirimiz yok; o, tamamen irademiz dışında yazılmış Dünyaya geleceğimiz yer, annemiz, babamız, şeklimiz, kabiliyetlerimiz ızdırari kaderimizin konusu Bunlara kendimiz karar veremeyiz Bu nevi kaderimizden dolayı mesuliyetimiz de yok
İkinci kısım ihtiyari kader ise, irademize bağlıdır Biz neye karar vereceksek ve ne yapacaksak, Allah ezeli ilmiyle bilmiş, öyle takdir etmiştir Sizin sorduğunuz soruda bu alanda müzakere edilmektedir Yani siz bir aday tipi belirliyorsunuz ve arıyorsunuz Allah'ta sizin istediğiniz vasıflara sahip birkaç kişiyi önünüze çıkarıyor Sizde bunlardan birini iradenizle beğenip kabul ediyorsunuz Allah'ın alacağınız eşin kim olduğunu ezelde bilmesi kader, fakat sizin iradenizle seçmeniz cüz'i irade dediğimiz insanın mesuliyet sınırlarıdır
Kalbimiz çarpıyor, kanımız temizleniyor, hücrelerimiz büyüyor, çoğalıyor, ölüyor Vücudumuzda, bizim bilmediğimiz birçok işler yapılıyor Bunların hiçbirini yapan biz değiliz Uyuduğumuz zaman bile bu tür faaliyetler devam ediyor
Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki, kendi isteğimizle yaptığımız işler de var: Yemek, içmek, konuşmak, yürümek gibi fiillerde karar veren biziz Zayıf da olsa bir irademiz, az da olsa bir ilmimiz, cılız da olsa bir gücümüz var
Yol kavşağında hangi yoldan gideceğimize kendimiz karar veriyoruz Hayat ise, yol kavşaklarıyla dolu
Şu halde, bilerek tercih ettiğimiz, hiçbir zorlamaya maruz kalmaksızın karar verip işlediğimiz bir suçu kendimizden başka kime yükleyebiliriz?
İnsanın cüz-i ihtiyari adı verilen iradesi, önemsiz gibi görülmekle beraber, kainatta geçerli olan kanunlardan istifade ederek büyük işlerin meydana gelmesine sebep olmaktadır
Bir apartmanın üst katının lütuflarla, bodrum katının ise işkence aletleriyle dolu olduğunu ve bir şahsın bu apartmanın asansörü içerisinde bulunduğunu farz ediniz Kendisine, apartmanın bu keyfiyeti daha önce anlatılmış bulunan bu zat, üst katın düğmesine bastığında lütfa mazhar olacak, alt katın düğmesine bastığında ise azaba duçar olacaktır
Burada iradenin yaptığı tek şey, sadece hangi düğmeye basılacağına karar vermesi ve teşebbüse geçmesidir Asansör ise, o zatın kudret ve iradesiyle değil, belirli fizik ve mekanik kanunlarla hareket etmektedir Yani, insan üst kata kendi iktidarıyla çıkmadığı gibi, alt kata da kendi iktidarıyla inmemektedir Bununla beraber asansörün nereye gideceğinin tayini, içindeki şahsın iradesine bırakılmıştır
İnsanın kendi iradesiyle yaptığı bütün işler, bu ölçüyle değerlendirilebilir Mesela; Cenab-ı Hak meyhaneye gitmenin haram, camiye gitmenin ise faziletli olduğunu insanlara bildirmiş bulunmaktadır İnsan bedeni ise kendi iradesiyle, misaldeki asansör gibi her iki yere de gitmeye müsait bir yapıdadır
Kainattaki faaliyetlerde olduğu gibi, beden içindeki faaliyetlerde de insanın iradesi söz konusu olmamakta ve insan bedeni, kanun-u külli adı verilen ilahi kanunlarla hareket etmektedir Fakat onun nereye gideceğinin tayini, insanın irade ve ihtiyarına bırakılmıştır O hangi düğmeye basarsa, yani nereye gitmek isterse, beden oraya doğru hareket etmekte, dolayısıyla da gideceği yerin mükafatı veya cezası o insana ait olmaktadır Dikkat edilirse, kaderi bahane ederek, "Benim ne suçum var? " diyen kişinin, iradeyi yok saydığı görülür
Eğer insan, "rüzgarın önünde sürüklenen bir yaprak" ise, seçme kabiliyeti yoksa, yaptığından mesul değilse, o zaman suçun ne manası kalır? Böyle diyen kişi, bir haksızlığa uğradığı zaman mahkemeye müracaat etmiyor mu?
Halbuki, anlayışına göre şöyle düşünmesi gerekirdi:"Bu adam benim evimi yaktı, namusuma dil uzattı, çocuğumu öldürdü, ama mazurdur Kaderinde bu fiilleri işlemek varmış, ne yapsın, başka türlü davranmak elinden gelmezdi ki "
Alıntı 
|