Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atlantisin, öyküsü

Atlantisin Öyküsü

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atlantisin Öyküsü




Atlantis bugünkü dünyayi nasil etkiliyor?

Atlantis için çaglardan beri hep "var mi, yok mu?" tartismasi yasandi Biz ise, onun varligini kabul edip, insanlarinin yaptiklari hatalara ve bu hatalarin bugünün Dünya'sini etkilemesine bir göz attik Varligina inanip, inanmamak size kalmis…



Tarihin kadim zamanlarinda büyük bir uygarlik vardi Insanligin ulasmis oldugu en yüksek uygarlik seviyesine ulasmis olan "Mu" Uygarligi Mu'nun çevresi de yavru uygarliklarla çevriliydi Bu yavru uygarliklardan biri de Atlantis Uygarligi'ydi Bugün, her iki uygarlik hakkinda "efsanevi" tanimlamasi yapiliyor olsa da onlarin varliklari bilimsel arastirmalar ve arkeolojik bulgularla her geçen gün biraz daha gerçeklik kazaniyor Onlarin varligina kanit arayanlar için bir kaç örnek verebiliriz: Eflatun, Atlantis'le ilgili ilk yazdigi eseri Timea (Timaios) ve daha sonra MÖ345 yilinda "Kritias"I yazdigi zaman kaynak olarak MÖ7 yy'da yasamis atasi politikaci Solon'u gösteriyordu Solon MÖ 590'da Misir'a gitmis ve Misirli rahiplerden kadim bilgiler edinmisti Bu bilgiler Atlatis'de yasam seklinin yani sira Misir Uygarligi'nin köklerinin Mu ve Atlantis'e dayali olduguna iliskindi Bu büyük ada ülke Solon'un anlatimlarina göre, Solon'un dogumundan 9 bin sene önce çok güçlü bir krallikti ve buradan gelen isgalci kabileler, Akdeniz kiyisindaki tüm ülkelere yayilmislardiVe Solon rahiplerden birsey daha ögrenmisti; uzun yillar boyu Misir'in bati ülkeleriyle baglantisinin kesilmis oldugunu Bunun nedeni Atlantis'in deprem ve su taskinlari sonucu batmasinin ardindan, Atlantik Okyanusu'nun, Atlantis'in varoldugu kabul edilen bölgesinde, denizin bir çamur ve yosun tabakasiyla geçit vermez olusuydu Bu durum baska tarihçiler tarafindan da anlatilir Rusya'da St Petesburg Müzesi'nde bulunan ve bilinen en eski papirüslerden olan bir papirüsde ise, Ikinci Hanedan Firavunlarindan Sent'in, onlara bilgeligi getiren atalarinin, anavatanlarini arastirmak üzere bir arastirma grubunu Atlantik Okyanusu'na gönderdigi yazilidir Arkeolojik açidan bu konuya iliskin önemli bulgular ise, Eski Truva'da Dr Schliemann tarafindan bulunan ve ithaf yazisinda "Atlantis Krali Kronos"dan yazili "Baykuslu Vazo" ve yine üzerinde ayni yazi bulunan"Kus Sfenksi"dir Kanit olarak; çözülmüs Naacal Tabletleri'ndeki anlatimlar, Misir Uygarligi'nin hiyerogliflerinden elde edilen bilgiler, Maya yazitlari, efsaneleri, ilahileri de gösterilebilir Jeolojik kanitlar ise, Kuzey Atlantik Okyanusu'nun dibi ya da yataginin biçimidir Buradaki veriler "bölgesel çökmeye" isaret etmektedir Bugünkü teknolojiyle Kuzey Atlantik bölgesinde Atlantis'in haritasi da çikarilmistir Jeolojik olarak da kabul edilen diger kanitlar ise söyle siralanabilir: Amazon Denizi'nin yok olusu, Missisippi Vadisi'nin kurumasi, St Lawrence Vadisi'nin kurumasi, Florida'nin ortaya çikisi, Kuzey Amerika Atlantik kiyi hattinin genel olarak genislemesi… Bunlarin hepsi de büyük bir kütlenin denize batmasi ve batma nedeniyle deniz dibinde olusan büyük çukura çevre sularin dolmasini kanitlar niteliktedir Ayrica jeologlar, Brest ile ABD'nin kuzeyi arasindaki alanda 15 bin yil öncesine ait açik havada katilasmis olan lav parçalari kesfetmislerdir



Atlantis'in, efsane mi, gerçek mi oldugu, Rönasans döneminde de kafalari en çok mesgul eden sorulardan biri durumundaydi Özellikle 17 ve 18 yy'da bu tartismalar oldukça yogunluk kazanmisti


Atlantis, Dünya Edebiyati'nin devleri tarafindan da tartismisti Bu tartismalarin sonucunda onun varligina tüm kalpleriyle inanan yazarlar; Montaigne, Bafflon ve Voltaire olmuslardi


Atlantis vardi ve batti? Peki neden? Neden çok basit, sadece küçücük bir kelime; "ego" Bugünkü biz Dünya çocuklarina ne kadar da yakin gelen bir sözcük degil mi? Hemen hemen tümümüzün içini kemiren, bizi olmadik yollara, asklara, yasamlara ve hirslara sürükleyen o çoklukla kontrol edemedigimiz yönümüz içimizdeki yaramaz çocuk ego Peki Atlantislileri bu ego'nun en uçlarina sürükleyen ve onlari yokolusa götüren nedenler nelerdi? Aslinda bu nedenler bugün yasadiklarimizdan hiç de farkli degildi? Insanlari, geçmiste toplu yokoluslara götüren hatalar günümüzde hala tüm hiziyla devam ediyor? Peki devam etmek zorunda mi? Bu sorunun yaniti tabii ki "Hayir" Simdi, bu "Hayir"i gerçeklestirmek için Atlantis'in tarihine bir göz atalim


(Asagidaki bilgiler Eflatun'un "Kritias", Akasa Yayinlari'nin "Galaktik Insan", Ruh ve Madde Yayinlari'nin "Kahin" isimli kitabinda Edgar Cayce'nin, 1000'e yakin kisiye yaptigi -önceki yasamlara döndürme seanslari- sirasindaki Atlantis dönemine iliskin okumalarindan elde edilmistir)


Dünya'nin unutulmus tarihinin önemli bir bölümünde, Dünya üzerindeki hakimiyet dinozorumsu ve sürüngenimsi irkin kurmus oldugu uygarliklardaydi Bu irklar bugünkü Dünya insanlariyla kiyaslanacak olurlarsa üstün bir zekaya sahiptiler Ama kötü bir yanlari vardi, kendileri disindaki fiziksel varliklara yasam hakki tanimiyorlardi Bu nedenle, 900 bin yil kadar önce, o dönemlerde karada yasayan, memeli deniz öncelleri dedigimiz varliklarin ( yunuslar ve balinalar) ve Dünya spiritüel hiyerarsisi'nin de destegi ile Dünya'dan yokedildiler Ve bu yokedilisten bir süre sonra Dünya'da insan irki var olmaya basladi Dünya insanlari ilk kolonilerini, Pasifik Okyanusu üzerinde bulunan, Lemurya Kitasi (MU) denilen yerde kurdular Insanin bes irkinin bu kitada yaratildigi ve sonralari Dünya'ya yayildiklari söylenir Ilk koloninin kuruculari olan bu insanlar, hayatin tüm düzeylerinde demokratik ilkelerin geçerli oldugu bir Lyra/Srius uygarligi olusturdular Sonraki 850000 yil boyunca Lemuryalilar bir dizi yavru imparatorluklar kurarak Dünya'ya yayilmaya basladilar Bu yavru imparatorluklarin en önemlisi, Atlantik Okyanusu'nun ortasinda bulunan kocaman bir ada olan Atlantis idi Atlantis'in batisinda Kuzey ve Orta Amerika, dogusunda ise Avrupa ve Kuzeybati Afrika yer aliyordu Yüzölçümü bugünkü, Avrupa ve Rusya'nin birlesik yüz ölçümlerine esitti Poseidon, Atlantis'in kurucusuydu Atlantisliler, babalari oldugunu kabul ettikleri Poseidon için bir tapinak yapmislardi Her bes ve her alti yilda bir insanlar burada toplanir ve bogalar kurban ederek tapinagin sütünlarina islenmis kutsal yazilara riaet için yemin ederlerdi Atlantisliler topraktan gelmis insanlardan, Euenor'un kizi Kleito'yu anneleri olarak kabul ederlerdi Insanlari; kültüre, bilime, sanata oldukça düskündüler Kibar insanlardi Atlantis'de çogunluk kizil irktaydi Yönetim sekli ise, sosyalist egilimli bir monarsiydi Toplumda din adamlarinin sayisi hayli fazlaydi Din adamlari, o devrin en bilgili kadin ve erkekleriydiler Hekimlik,vicdani ahlaki degerlerin danismani olarak görev yapiyorlardi Atlantis varoldugu dönem boyunca üç imparatorluk dönemine ayrilmisti "Galaktik Insan" Kitabi'nda Atlantis'in yükselisini ve düsüsünü incelerken söyle bir anlatima yer veriliyor; "Atlantis'in tarihinin üç imparatorluga ayrildigini görürüz Ilk tarihi dilime "Eski Imparatorluk "denir (MÖ 400000 yildan 25000 yila kadar uzanir) Eski Imparatorluk, Lemurya ile ayni zamanlarda var oldu ve nihayet Lemurya'nin yikimini planladi Ikinci tarihi dilime, "Orta Imparatorluk" denir (M Ö 25000 yildan 15000 yila kadar uzanir) ve o, Dünya Gezegeni'nin ilk gerçek hiyerarsik yönetimine sahne olmustur Son tarihi devreye ise "Yeni Imparatorluk" denir O Atlantis tarihinin son 5000 yilini kapsayan nihayi çatisma ve yikimin öyküsünü içerir (MÖ 15000 yildan 5000 yila dek uzanir) "Santesson kitabinda ise Atlantis'deki yasam, Eflatun'un yazdiklarindan yola çikarak Atlantis'i söyle tasvir edilir; "Atlas soyundan gelenler, Atlantis'e hakim olmayi sürdürdüler On bölge yöneticisi, birbirlerinden sadece askeri islerle ilgili ayrintilar bakimindan ayriliyorlardi Atlantis krallarinin her biri kendi ülkesinde hükümdardi, ama hepsi merkezi adadaki Poseydon Mabedi'nde dikili, Orisalk'tan yapilmis bir sütüna, ilk on kral tarafindan kazilmis bir isarete itaat ederlerdi Atlant krallarinin ilk yasasi, birbirlerine karsi silah kullanmamak, hücuma ugramalari halinde birbirlerine yardim etmekti Atlantis'in dogal kaynaklari sanki sinirsizdi Kiymetli madenler çikariliyor, kokulu bitkilerden kokulu özler damitiliyordu Köprü ve kanal agi, ülkenin çesitli bölgelerini birlestiriyordu Kitanin altinda bulunan tas ocaklarindan çikarilan beyaz, siyah ve kirmizi taslar, evlerin ve sair yapilarin yapiminda kullaniliyordu Her bir araziyi çevreleyen duvarlar yapiyorlar, bu dis duvarlari bakirla kaplarken, sehri tahkim eden iç duvarlari orsalk, orta duvarlari ise kalayla kapliyorlardi Merkezi adada kurulu sehirde saraylar, mabetler ve halka ait diger binalar kurulmustu Merkezde altin bir duvarla kusatilmis bir mabed bulunuyordu Bu mabed, Kleyto ile Poseydon'a adanmisti… Bahçe ve koruluklarda sicak su kaynaklari akiyordu Çesitli tanrilara adanmis birçok mabet, insan ve hayvanlar için arenalar, hamamlar ve bir hipodrom vardi Pek büyük limanlardan kalkan gemiler, Dünya'nin her yerine gidiyordu Bölge halkinin nüfusu o kadar yogundu ki her yerde sesleri isitiliyordu Merkezi sehrin etrafinda, sarp yükseklik ve güzelliklerinden dolayi ünlü daglarin korudugu çok genis bir ova uzaniyordu Ovada senede iki kez hasat yapiliyordu Bu büyük imparatorluk Helen Devletleri'ne en kudretli ve sanli olduklari bir devirde hücum etti Ve böylece bilgelik ve biat yolundan sapti Ölçüsüz alanlara sahip olan Atlantis krallari, tüm Dünya'yi zapt etmek azmindeydiler" Bundan sonraki bölüm, "Kritias"in orjinalinde söyle devam ediyor; "Zeus, Iste o zaman bir vakitler erdemli olan bu soyun bahtsizligini farkederek, onlarin aklini basina getirmek, onlari uslandirmak için cezalandirmaya karar verdi Bütün tanrilari, evren'in ortasinda kurulu ve oradan durmadan degisen her seyi gören en kutsal evinde bir araya topladi; onlara dedi ki…" Eflatun'un "Kritias"I burada sona eriyor Sonrasi malum…

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.