|  | Adem Ve Ademoğulları |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Adem Ve AdemoğullarıAdem, üç semavi din tarafından ilk insan olarak bilinir  Fars-Sanskrit kökeninde bulunan "adamas" sözcüğü Türkçe'de "adam", erkek olarak yerleşmiştir (2)  Bu gösteriyor ki Adem sözcüğü oldukça yaygındır  İbranice'de "kızıl toprak" anlamına gelen Adem, ilk insanın Kızılderili olduğu kanısını uyandırmıştır  Ayrıca, Atlantaloglar arasında Atlantis'in toprağının verimli, voklanik ve demir oksitli oluşundan dolayı kırmızı renkte olduğunu düşünenler de var  Kızılderili, Amerika'nın keşfinden çok önce Grekler tarafından (Atlantisliler gibi) deniz ulusları olan Finikelilere ve Giritlilere denilirdi  Fenikeli (Phoinikia) Grekçe'de Kızılderili anlamına gelir  Ayrıca Mısırlılar kendilerinin aslen Kızılderili olduklarını söylerdi  Blavatsky'e göre, "Gizli Doktrin öğretir ki, Ad-i ilk konuşan insanlara verilen adını    Adam, Sanskritçe Ada-Nath'dır, ve Ad-İswara gibi ilk önder anlamına gelir  Aynı şekilde Ad (ilk)'le başlayan her hangi bir Sanskrit sözcük bu anlamı içerir" (3)  Fenikelerin tanrısı Adonis etrafında, Anadolu ve Orta-Doğu'da yaygın bir kült oluşmuştu  Batı Anadolu'da Frigler ona Attis derlerdi  Sami dillerde Adonis sözcüğü efendi veya önder (hükmeden) anlamını aldı  İbraniler Tanrı anlamıa gelen "Yahweh" sözcüğü boş yere kullanıp on emirlere karşı gelmemek için onun yerine aynı kökenden "Adonay" sözcüğü kullanırlar  Adem konusu, tarih boyunca çeşitli spekülasyonlara yol açmıştır  Tevrat?ta verilen bilgilere göre, Adem'in ilk oğulları, Habil ve Kabil (Kaini) idi  Kabil öz kardeşi Habil'i öldürdüğü için lanetlenmişti ve Tanrı tarafından yüzüne bir işaret konularak kovulmuştu  Cennet Bahçesi Aden'in doğusunda uzak bir yerde kendine Nod adında bir şehir kurmuştu ve evlenerek çocuk sahibi olmuştu  Onun soyundan Filistin'de Kenanlılar ortaya çıkmıştı  Tevrat'ta bu çelişkili metin (Tekvin, Bap 4) "Adem öncesi" ırkların (Pre-Adamities) varlığı konusunda birçok varsayımlara yol açmıştı  Adem ve Havva'nın oğlu, Kabil'in kendisine karı bulması, hatta şehir kurması aksi takdirde nasıl açıklanır? Ezoterik anlamda din kitaplarında anılan Adem, ilk insan değildi, fakat Atlantis'te ortaya çıkan yeni bir ırkın prototipi idi, ondan önce başka "Adem"ler de vardı  Adem, o halde, belirli bir insan proto-genotip'e verilen bir unvandı  Doğal olarak, ortaya çıktığında diğer aborijin/yerli insan türlerine göre daha gelişmiş olduğunu varsaymak gerekir  Bu sebepten dolayı, Kutsal Kitaplar onun ortaya çıkışı ile, insan prototipin ilk yaratıldığını belirtmişlerdir  Donelly'e göre cennet bahçesi, Aden, Atlantis'ti  "Aden" sözcüğü "Atlan" kelimesinde türemişti ve Adem sözcüğü "Atlantis ırkı" Ad'lardan türemişti  Tevrat'ta Kenan ülkesinin (Filistin) Aden'in doğusunda olmasının belirtilmesi (Tekvin Bap 4/16) oldukça anlamlıdır  Bu gösteriyor ki, Aden, cennette değil de, yer yüzünde bir bölgedir, ve insanların ana yurdu olan ve tufan öncesi bir yer olan Aden, batıda yer almaktaydı  O halde, Atlantis öyküsü üç ?semavi? dinde yer alan öykülere açıklık getirmektedir, ve onlara tamamen uyumludur  İbranilere göre, ilk insanın kızıl topraktan meydana gelmiş olması ve Platon'un Atlantis'le Amerika arasındaki ilişkinin üzerinde önemle durması, tufan öncesi kayıp ülke ve Amerikalar arasındaki yakın bağı işaret etmektedir  Atlantoloji'nin en kuvvetli kanıtları Amerika'lardan geliyor  Orta Amerika'nın muhteşem uygarlıkları beyaz adamın gelişi ile, dizili iskambil kağıtları gibi yıkılı verildi  İspanyol konkiskadoru Cortez Meksika'ya istila ettiği zaman, yerliler onu çok iyi karşıladılar, Çünkü efsanelerinde çok eski devirlerde beyaz "tanrılar" gemilerle doğudan gelmişlerdi ve onlara uygarlık öğretmişlerdi  Sonra, tekrar döneceklerine söz vererek doğuda yurtlarına dönmüşlerdi  Kızılderililer köse oldukları halde "tanrılar" aynı Cortes'in yüzbaşısı Pedro de Alvarado gibi sakalı, sarı saçlı, beyaz tenli ve mavi gözlüydü  Kızılderililer onu tanrıları Kuetzalkoatl sanarak önünde secde ettiler  Peru'ya istila eden Pizarro'da aynı sebepten dolayı, bir avuç adamla 10 milyon nüfuslu İncalara karşı kolay bir zafer kazanmıştı, onların tanrıları Virakoşa'nın adı "beyaz adam" anlamına geliyordu  Ergeç Kızılderililer doğudan gelen bu istilacıların uygar, insancıl ve öğretici "beyaz tanrılar"la hiç bir ilgileri olmadığını öğrendiler  Onların vermeye değil, çalmaya geldiklerini gördüler  Kısa bir sürede, din maskesi ile beyaz adam, kızıl adamın altınlarını, gümüşlerini, ve kıymetli taşlarını soyacak; sanat eserlerini, heykellerini, edebiyatlarını yok edeceğini; kültürlerini silmek için elinden geleni yapacaklarını göreceklerdi  Kızılderililere ruhsuz bir boşluk çökmüştü, tarih boyunca gurur duyduğu ananeler küstahça ayak altında ezilmişti  Yeni gelen bu acımasız insanlar, onun kutsal topraklarına yerleşiyorlardı; onun kucak açtığı doğayı tahrip ediyorlardı  Eski, çok eski uygarlıkları sönüyordu  İspanyol Krallı II Philip'e, Peru'daki İnkalar ile ilgili rapor veren Manico Serra de Leguicamo, onların beyaz adam gelene kadar suç ve ahlaksızlık bilmediklerini, fakat sonradan beyaz adamı örnek alarak, hızla değiştiklerini yakarmıştı, "orada kötülük yoktu, şimdi neredeyse iyilik kalmadı" (4)  Atlantis'nin en kuvvetli kanıtlarından biri Meksikalı Azteklerin kendilerine Azt'ler olarak tanımlamaları ve batıda "Aztlan" adında "sula çevrili ve büyük bir dağın bulunduğu bir ülke" den geldiklerini belirtmelerinden kaynaklanıyor  Atantis tezine karşı olanlar, Azteklerin 12  asırda geldiklerini işaret ediyorlar  Ancak onlar, ne Azteklerin bir deniz kültüründen geldiklerini, ne de "Aztlan"ın nerede olduğu konusunu açıklama getiremiyorlar (5)  Kristof Kolombo'nun Amerika'ya ilk indiği yere yakın, Atlan adında bir yerleşim bölgesi varmış  Ayrıca Peru'da Atlan isminde bir liman vardı  İspanyollar Meksika'ya girdikleri vakit Atlan isminde beyaz yerlilerin bulunduğu bir yerleşim bölgesi buldular  Kızılderili dillerde "atl" su anlamına gelir ve "atlan" le biten pek çok yer ismi vardır   Kuran'da söz edilen Ad kavmine gelince, M  Asım Köksal'ın Peygamberler Tarihi şöyle yazar,"Ad kavminin yurtları; Hudramevt'e ve Yemen'e kadar uzanan yerler olup Allah'ın yerlerinden, en genişi, en otlu, sulu, bol nimetli olanı idi  Başkalarına verilmeyen boy bos, güç kuvvet de, onlara, verilmişti    Onlar, inatçı bir zorbanın emrini tutup ardından gittiler de: `Kuvvetçe, bizden daha güçlü kim varmış?" diyerek yer yüzünde büyüklük taslamağa, memleketlerinde azgınlık ve fesatlarını artırmağa, halka zülüm etmeğe başladılar"(6)  Bundan sonra Hud peygamber'in ikazlarına dinlemeyerek Tanrının gazabına uğradılar  Bir kara bulutun ardından gelen kasırgada yok oldular  Halen kadim megalit (büyük taş) harabelere Araplar "işte Ad kavimden arta kalanlar" diye gösterirler  Soy kütükleri Tekvin'de Nuh oğlu Ham'ın soyundan Ad olarak gösterilen bu kavime gelen felaket Atlantis tufanından sonra olması gerekir  Ancak onlar, tufandan kurtulanlar arasında olup, Nuh soyundan ayrı bir kavim olabileceklerini de hesaba katmamız gerekir  Bu durumda onların iri lanetlenmiş Titan-Nefilim soyundan olup, Atlantisli atalarının "Ad" ismini kullanmaları doğaldır  Türkçe'de "ata" sözcüğün Atlantis'le ilgili ilkel bir anı içerebilir  Linguist ve Anlantolog Charles Berlitz aşağıdaki cetveli (7) hazırlamıştır: Bask - ait Quechua - taita Türkçe ve Türk dilleri - ata Dakota (siyu) - atey Nahuatl - tata Semiole - initati Zuni - taççu (tatçu) Malta - ta Tagalog - tatay Welsh - tad Roumani - thatha Fiji - tata Samoa - tata Ayrıca, Latince'da Pater söcüğü unutmamak gerekir  Grek mitolojisinde "titan" aynı kökten geldikleri kanısındayız  İlerdeki sayfalarda göreceğimiz gibi büyük olasılıkla titanlar Atlantis'in yerlileriydi  Tamamen varsayımlara dayanarak, Türkçe'de "ata" sözcüğü Atlantis'li Ad'lara dayanan bir soy kütüğün göstergesi olabilir mi? Ada sözcüğü Atlan'dan türemiş olabilir mi? Bu konuda bir varsayım ileri atmaktan ileri gidemeyiz  Aynı şeyi Poseidon'a kutsal olan ve bazılarına göre soyları Atlantis'te gelişen at için denilebilir mi? Atın ilkel türleri Amerikalarda bulunduğu halde, onlar oradan binlerce sene önce yok oldular  İspanyollar Amerika'ya ilk atları getirdikleri zaman yerliler ilk başta, İspanyolları yarı at yarı insan bir yaratık sandılar  Tekvin'e göre, Adem'in yaratılışından tufan'a kadar 10 nesil geçmişti  Her neslin başında bir önder (patriarch) vardı  Bunların birincisi Adem ve onuncusu Nuh'tu  Onların yaşları gümümüzdeki insanlara göre oldukça fazlamış  Bu konuda Metuşelah 966 senelik ömrü ile rekoru tutuyor  Bazı araştırmacılar bu yılların aslında ay hesabı olduğu kanısındalar  Platon'un kaydettiği Atlantis'in batış tarihini bu kameri hesapla düşürmeye çalışanlar da olmuştur  Ancak, Tekvin'in yazarı veya yazarları onları yıl olarak gösterir  Tekvin'e göre tufandan sonra insanın yaşama süresi yıl itibari ile, gittikçe azaldı  Platon'un Atlantis?inde 10 kral olması ve Berosus'un tarihinde tufan öncesi 10 kral olması, geçen yüzyıllarda Batı dini çevrelerde gözden kaçmadı, ve Platon'un öyküsü Tevrat?la karşılaştırıldı  Bir çok benzerlikler çeşitli din adamları tarafından Platon'un öyküsün kutsal kitapları doğruladığı görüşüne sevk etti  Tekvin'de diğer bir bölüm oldukça anlamlıdır, "Ve vaki ki toprağın üzerinde adamlar çoğalmağa başladı, ve onların kızları doğduğu zaman, Tanrı oğulları adam kızlarının güzel olduklarını gördüler, ve bütün seçtiklerinden kendilerine karılar aldılar  Ve Rab dedi, Ruhun adam ile ebediyen çekişmeyecektir, çünkü o da ettir, bunun için onun günleri yüz yirmi yıl olacaktır  Tanrı oğulları insan kızlarına vardıkları, ve bu kızlar onlara çocuk doğurdukları zaman, o günlerde hem de ondan sonra, yeryüzünde Nefilim (devler) vardı, bunlar eski zorbalar, şöhretli adamlardı" (Tekvin Bap 6)  Bu yazımızda biraz olta atacağız belki de zaman zaman sizce fazla uçuk ve fantastik gelebilecek olasılıklarla flört edebiliriz, ancak asıl amacımız bir şekilde gerçekleri ortaya çıkarmaktır  Kitabi Mukaddes'te (Eski Ahit ve Yeni Ahit/İncil) Enok kitabından yer yer söz edilir  Asırlardır saklanan ve kutsal metinler külliyatından çıkarılan bu kitabın iki farklı nüshası vardır, biri yakın zamanlarda bir Rus manastırında bulunarak Slavonik dilde muhafaza edilmiştir  Adı "Enok'un (Haz  İdris) Sırlar Kitabı"dır(8)  Bu kitapta Enok'un Tanrı tarafından göğe kaldırıldıktan sonra cennet ve cehennem katlarında gördüklerini ve sonradan 360 kitap yazdığını anlatmaktadır  İkinci ve çok daha uzun kitap ise "Enok?un kitabı"dır  Burada Nefilimlerin devler olduklarını ve tufandan önceki çöküş devrinde onların insanoğlunun yiyeceklerini tükettiklerini ve bunlar da yetmediğinde insanları yediklerini yazıyor  Bu kitapta, bu çeşit atıflar, dini çevreleri rahatsız etmişti (San Augustine "Tanrının Şehri") ve kitabın 1772 yılında James Bruce tarafından bir Habeş manastırında bulunana dek, eski ahit külliyatından çıkarılmasına, yüzyıllardır ortandan kayıp olmasına sebep vermişti (9)  Bu kitaba göre Samael tarafından idare edilen melekler Hermon dağına inerek insanlara büyü, savaş, kozmetik gibi yasak sanatları öğretiler  Daha sonra başmelek Mikhael'in önderliğinde dört baş melek Rafael (İsrafil) Mikayil, Cebrail ve Uriel onları bağladılar yeraltına inen bir çukura atılar  Bundan böyle bu dört başmeleğe "Denetçiler" denildi ve onlar dört istikameti, Doğu, Güney, Batı ve Kuzeyi uykusuz gözleriyle gözetlediler  Harut ve Marut gibi düşmüş melekler efsanesi böyle gelişti ve daha sonra Legemeton gibi Haz  Süleyman'a addedilen büyü kitaplara malzeme oldular  Bu da ayrı bir hikaye  Belki de Blavasky'nin dediği gibi kutsal metinlerin ezoterik şifrelerini çözmede 7 anahtar kullanmamız gerekir  Tekvin'de söz edilen varlıklar melek değil de fiziksel olmalı ki Ademoğullarının kızları ile ilişki kursunlar ve çocukları olsun   Ademoğulları ile birleşerek bir melez ırkı doğuran Tanrı oğulları kimdi? Gerek Tevrat'ta gerek Ölü Deniz'de bulunan Esen kayıtları anlatıyor ki, insanoğulları kadim bir devirde bir genetik aşılanma gördüler  Bu o kadar açıkça ifade edilmiştir ki bazı arkeolojik ufologlar uzaydan astronotların (tanrıların) gelip insan evrimini geliştirmek için böyle bir işlemde bulundukları olasılığı ciddi ciddi ele almışlardır  Her ne kadar bu yazarlar, kendi tezlerini doğrulamak için bir takım asılsız benzetmeler ortaya atmışsa, Tanrı oğullarının kim oldukları konusunda, kimse tatminkar bir çözüm getirememiştir ve binlerce sene önce, uzaydan gelen ve insandan daha gelişmiş, ancak yinede humanoid (insan türününden) olan varlıkların, insan evrimini hızlandırmak için bir genetik aşılama yapmaları modern mitoslardan da biridir  Böyle bir tez doğruysa, o zaman onların insanlarla ortak bir kaynak paylaşmaları gerekir, aksi takdirde onların ne humanoid olmaları, ne de Ademoğullarının kızlarından çocuk yapmaları olasılığı vardır  Bu da spekülasyonlar için yeni sahalar açmaktadır, ancak bütün bunlar, tabii ki, birer varsayımdır  Kayıtlar insanı kolayca böyle bir düşünceye sevk ediyor  Tanrı oğulların (Beni Elohim) yaratığı bu melez ırk, Grek mitolojisinde Titanlar'a benzer  Platon'un belirtiği gibi bir "tanrı" olan Poseidon yerli bir kadınla birleşerek Atlas ve diğer Titan kardeşlerini doğurdu  Platon'a göre, Atlantis'i yöneten sınıfta tanrı soyu vardı, ancak zamanla tanrı soyu insan soyuna nispeten azalmıştır ve Atlantis'de bir çöküş, bir dejenerasyon başlamıştı  Onlar "yüce ideallerinden sapmaya" başladıkça, sonları hazırlanmaya başlanmıştı  Burada kullanılan "tanrı" sözcüğü ele alırken, unutmamak gerekir ki, farklı kültürlü bir toplumdan çevrilmiş bir terimdir  Platon tek bir Tanrı'yı öğretirdi, küçük harf başlıklı "tanrı" sözcüğü ise büyük harf başlıklı "Tanrı" ile aynı şey ifade etmez  Irk kavramları, İkinci Dünya Harbinden sonra tabu bir konu haline gelmiştir  Ancak, materyalist bir temele dayanan ve Üçüncü Reich mitosunu oluşturan "herenvolk", "ırk saflığı" gibi görüşler yerine, bu kadim görüşlerde melezliğin işlendiğini görüyoruz  Ancak, Nuh soyu için, ırk saflığını korumak gibi adetlerin varlığı metinlerde gözükmektedir  Bu, hem Yafeti bir kökenden gelen Ariler için, hem de Sami bir kökenden gelen İbraniler için geçerli olmuştur  Musevilerin ırkları dışında evlilik yapmaları tabu olduğu gibi, Ariler de benzeri uygulamaları Hindistan'da yürüterek kast sistemini oluşmuşlardır  En üstte Ari soyundan Brahminler vardı  Onların diğer kastlerle evlenmeleri bir tabudu  Hatta, en alt tabakayı oluşturan Sudralar dokunulmazdı  Bu adet de, Nuh soyundan olmayan kavimlerinin varlığını ima etmektedir  Ezoterik açıdan, bedeni esas alan "ırkcılık" tezleri geçersizdir  Çünkü beden ruhun bir aracıdır  Reenkarnasyon yolu ile ruh farklı ırklara, kültürlere enkarne olmaktadır ve böylece deneyimleri zenginleşmektedir  Ancak, makro düzeyde, kitlesel açıdan ruhsal evrime paralel olarak gelişen ruha daha uyumlu bir araç sağlamak üzere insan bedeninin de bir evrimden geçirmesi söz konusudur  Bu sebeple Nazilerin zorla, kan dökerek empoze etmek istedikleri ırksal evrim, aslında doğal ve birazda planlı ve bilinçli (eugenics) yöntemlerle, ırk ayrımına yer vermeden ileri ki yılarda gerçekleşecektir   O halde, bazı kadim öğretilere göre, soyumuzda her türlü karışımdan geçen biz insanlar, aslında melez bir ırkız, ve hemen hemen her birimiz, her ırktan olanımız, tarih öncesi unutulmuş göçler sayesinde, bu sözde "tanrıların" kanını az veya çok taşımaktayız  Ancak, Nuh peygamberi ile ilgili kayıtlar bu tür bir aşılamayı desteklemekle birlikte, aynı zamanlarda farklı türden bir mütasyonu da kutsal kitaplarda ele alındığını görüyoruz  " O günlerde Nuh gördü ki, dünyanın ekseni eğildi, ve felaket yaklaşıyordu  O zaman ayaklarını kaldırarak dünyanın ucunda büyük babasının babası, Enok'un (İdris) bulunduğu yere götürdü  Ve Nuh acılı bir sesle üç kez haykırdı: Dinle, dinle, dinle, söyle dünyada neler oluyor? Yeryüzü zorlanıyor ve şiddetli bir şekilde sarsılıyor  " Enok'un Kitabı (64/ 1-3) Alıntı | 
|   | 
|  | 
|  |