|  | Kadim Büyük Türk Medeniyeti Ve Kökenleri |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Kadim Büyük Türk Medeniyeti Ve KökenleriBatik kita Mu'nun kesfedilmesiyle birlikte insanligin ve dünyamizin tarihine daha farkli bir gözle bakmak zorunda kaliyoruz  Geçmisimizin ya da dünyamiz üzerinde yasamis olan uygarliklarin, bilinenden çok daha eski oldugunu ve bu uygarliklarin; gelismislik düzeyi, kullandigi esyalar vs  gibi birtakim arkeolojik bulgulardan çok daha önemli 'ezoterik' bilgilere sahip oldugunu görebilmekteyiz  Bu sebeple, Mu Uygarliginin günümüzdeki tarih anlayisindan daha derin bir anlayisla ele alinmasi gerekmektedir  Ezoterik bilgilerimize göre Dogu ve Bati uygarliklarinin iki ana kaynagi vardir  Bunlardan biri 'Atlantis' digeri de büyük Anavatan 'Mu Uygarligi'dir  Batik Mu Uygarligi konusunda elde mevcut belgeler o kadar birikmistir ki, bu belgelere dayanarak dünya beser tarihinin geçmisi yeniden yazilsa, kuskusuz pek çok sey degisecektir  Bu büyük kitanin varligini kanitlayan belgelere genel olarak baktigimizda sunlara rastlariz: Hindistan, Çin, Burma, Tibet ve Kamboçya'da bulunan çesitli yazilar, kitaplar; Naakal tabletleri, kitabeler ve efsaneler; Yukatan ve Orta Amerika'da bulunan eski Maya yazitlari, tabletler, semboller ve efsaneler; Pasifik adalarinda özellikle Tahiti, Samoa, Tonga, Cook gibi adalarda bulunan arkeolojik kalintilar; Meksika ve Meksiko City yakinlarinda bulunan tas tabletler; Kuzey Amerika'da bulunan ilkel Amerikalilarin yazilari ve kitabeleri; eski Yunan filozoflarinin kitaplari  Bu belgelerden en önemlileri arkeologlarin da bilimsel belge olarak gördükleri pismis topraktan yapilmis tabletlerdir  Bu tabletlerdeki bilgilere göre; Mu Uygarligi, Pasifik Okyanusunda var olan on binlerce yil önce yesermis ve yaklasik 12  000 yil önce çesitli depremler ve volkan patlamalariyla birlikte sulara gömülmüs olan bir uygarliktir  Atlantis kitasiyla Mu kitasi hemen hemen ayni dönemde batmis olmasina ragmen Atlantis daha çok taninir  Oysa bugünkü bilimsel bulgularin isiginda, Mu kitasinin Atlantis'ten çok daha yasli bir kita oldugunu, üzerinde yüz binlerce yil pek çok kültürün olustugunu, bu kültürlerin Anakitadan Atlantis ve diger bölgelere yayildigini ve Dünya tarihinde en az Atlantis kültürü kadar önemli bir yeri oldugunu ögrenmis bulunmaktayiz  J  Churchward, Mu uygarliginin eldeki mevcut belgeler incelendiginde 50  000 yildan daha önce basladigini söylemektedir  Ve bu tarihi jeolojik arastirmalar da dogrulamaktadir  MU konusuyla Atatürk de ilgilenmis, o dönemde birçok tarihçimizi bu konuda arastirmalar yapmak için görevlendirmis ve New York'tan getirttigi Churchward'in eserlerini bölümlere ayirtarak resmi ve özel kurumlarin 60 kadar çevirmenine kisa sürede tercüme ettirmisti  Atatürk bu çeviriler üzerinde önemle durup pek çok notlar alarak bu konudaki çalismalarini sürdürdü  Ayrica o dönemdeki tarihçilerimizden Tahsin Mayatepek'in Mu Uygarligi ile ilgili Meksika'da yapmis oldugu arastirmalarinin raporlarini da incelemis ve konudan çok etkilenmisti  Atatürk, özellikle insanin yaratilisi, Mu'nun insanligin anayurdu oldugu, ilk insanin orada yaratildigi, Mu'nun batis nedenleri, göçleri, kolonileri; Orta Asya, Uygurlar ve Anadolu ile ilgili kisimlarin altlarini çizerek okumus ve notlar almistir  Bu sekilde Atatürk Türklerin kökenini arastirmaya yönelik daha pek çok çalismalar yapmis, Türklerin Maya ve Inkalarla olan benzerliklerini bulmustur  Atatürk'ün o dönemde dilimize çevirttigi J  Churchward'in kitaplari bugün Anitkabir'de Atatürk'ün kitaplarinin bulundugu bölümdedir  (J  Churchward'in elli yillik arastirmalarini içeren MU uygarligi ile ilgili dizi kitaplar Ege  Yayinlari tarafindan Batik Kita Mu'nun Çocuklari, Kayip Kita Mu, Mu'nun Kutsal Sembolleri adlariyla yayinlanmistir  ) Mu Uygarligi'nin kesfi Mu Uygarligini tanimamizi saglayan ilk arastirmaci, Ingiliz Albay James Churchward'dir  J  Churchward Mu ile ilgili ilk arastirmalarina Hindistan'da bulundugu sirada baslamis ve elli yili askin bir zaman içerisinde tüm dünyayi dolasarak Mu ile ilgili pek çok belge elde etmistir  Aslinda pek çok kutsal kitapta ve pek çok kültürün mitolojisinde Pasifik Okyanusunda bir kitanin yer aldigina, bu kitanin üzerinde on binlerce yil hüküm süren ileri bir uygarligin yesermis olduguna ve bu uygarligin yozlasarak yok olduguna dair atiflar yer almaktaydi  Örnegin, Hintlilerin'Ramayana Destani'nda, Maya Kutsal metinlerinde ve Misir'in Ölüler Kitabi'nda kismen ya da açikça Mu Uygarligindan söz edilmektedir  Fakat Mu Uygarligini dini ve mitolojik kimliginden siyirip, konuyu bilimsel bir temele oturtan ilk kisi J  Churchward'dir   Hindistan'da görevli bulundugu sirada bir tapinaga konuk olan J  Churchward Batik Mu Uygarligi hakkinda ilk bilgilerini bu tapinaktaki arsivlerden edinir  Naga-Maya dili denilen, çesitli sekillerden, sembollerden olusan çok eski ve ölü bir dilde yazilmis olan bu tabletler Mu kutsal metinlerinden kopya edilmistir  Naga-Maya dili Hindistan'daki arkaik sanskritçe olarak bilinen en ilkel Hint dilinden daha eskidir  J  Churchward Naga-Maya dilini bilen basrahipten bu ölü dili 2 yillik bir çalisma sonunda ögrenir  Ve rahibin de yardimiyla bu tabletlerde yazilanlari çözer  Burada yazilanlara göre, bu yazilar 15  000 yil önce yazilmis olup Hindistan'a Mu'nun bilim rahipleri dedikleri 'Naakaller' tarafindan getirilmis tabletlerdir  J  Churchward bundan sonra Güney Pasifik adalarina, Orta Asya'ya, Misir'a, Sibirya'ya, Birmanya'ya, Avustralya'ya, Orta Amerika gibi daha birçok yerlere giderek Mu'nun varligina iliskin pek çok kanit elde eder  J  Churchward'dan baska Amerikali bir Jeolog-arkeolog olan William Niven da 1921-1923 yillari arasinda yaptigi Meksika kazilari sirasinda buldugu 2600'ü askin tabletlerde Mu Uygarligi'nin varligina iliskin geçerli kanitlar elde etmistir  Tabletleri inceleyen Carneige Enstitüsü uzmanlari bunlarin gerçek tabletler oldugunu ve simdiye dek bilinen hiçbir uygarliga ait olmadiklarini açiklamistir  Niven'in arastirmalarini duyan Churchward Meksika'ya gelerek bu tabletleri inceler ve bunlarin Hindistan'da gördügü tabletlerdeki Naga-Maya diline çok benzeyen bir dilde yazilmis oldugunu görür  Bu tabletler bugün Meksika Müzesinde bulunmaktadir ve 12  000 yil önce yazildigi düsünülmektedir  Tüm bu belgelere dayanarak, özellikle Churchward'in buldugu tabletlerdeki yazilar ayrintili olarak 'Dünya ve insanin yaratilisini ve insanin ilk zuhur ettigi yerin Mu oldugunu' ifade ediyorlardi  Bu tabletlerdeki yaratilis öyküsü kutsal kitaplardaki yaratilis öyküsüne çok benzer bir sekilde anlatilmisti  Ayrica; kayip kitanin Pasifik Okyanusunda, Amerika ve Asya kitalari arasinda bulundugunu, Kuzey Hawaii'den Fiji ve Paskalya adalarina kadar uzandigini, dogusu ile batisi arasinda 9  500 km, kuzeyi ile güneyi arasinda yaklasik 4  500 km'lik bir mesafe oldugunu anlatiyordu  Kita deniz ve bogazlarla birbirinden ayrilan 3 ana kara parçasindan olusuyordu  Pasifik Okyanusuna tek tek ya da gruplar halinde dagilmis kayalik adalarin tümü, bir zamanlar Mu kitasinin birer parçasiydilar  Bu kita üzerinde yasayanlar yeryüzünü kolonize etmislerdi  Mu kitasi bundan 12  000 yil önce korkunç yer sarsintilarindan sonra, su ve ates girdaplari içinde kaybolup sulara karismisti ve beraberinde 83  000 yillik bir uygarligi da götürmüstü  Burada anlatilanlarin hayal mahsulü oldugunu düsünenler olabilir  Yazinin sonuna konacak kaynakçalara bakildiginda, OKUYUCU merak eder kaynaklara basvurur, olaylari kendince irdelerse hayal ile gerçegin ne kadar ince bir çizgide seyrettigini hissedecektir  Daha da önemlisi ATATÜRK'Ü, ONUN BITTI DENILEN BIR IMPARATORLUKtan NASIL BIR HALK, BIR MILLET YARATTIGINI yalniz ASKERI DEHASI ile degil, aslinda bir an denebilecek zaman araliklarinda GELECEK için, BIZLER için arastirip sentezledigi belgelerde, ANITKABIR'de bulabilecektir  Tabiidir ki nihai yorum ve sentez her bir okuyucunun BENINde kendince özümsenecek, sekillenecektir   Dünyaya gözümüzü açtigimiz andan kisa bir süre sonra algilamaya basladigimiz ilk seslerle birlikte, hani kendimizi en güvende hissettigimizde uyumaya çalisirken anlatilan geçmis zaman hikayeleri var ya    Bir zamanlar Pasifik Okyanusunda, Amerika ile Asya arasinda, merkezi ekvatorun biraz güneyinde MU ülkesi denen bir kitanin varligindan bahseder kitaplar  Ama bu bir geçmis zaman hikayesi degildir  Bu, INSAN denilen üstün varligin yeryüzünde geliserek devam edecek sonu bilinmez hikayesinin basladigi yerdir! Her sey Ingiliz arastirmaci Colonel James Churcward'in (Ingiliz silahli kuvvetlerinde albay) görevli olarak gittigi Hindistan ve Tibet'te 1880 yilinda basladi  Günümüzde evrim kurallari, mühürbilim ve arkeoloji bilimlerine büyük katkilar saglayan arastirmalarinda Churcward eski dinlerin kökenleri ile ilgili çalismalar yaparken, 1883 yilinda Bati Tibet'te bulunan bir manastirda manastirin Bas rahibi RISHI ile tanisti  Burada günümüzden yaklasik 15  000 yil önce yazildiklari ispat edilen tas tabletlerin varligini ögrenen Churcward, NAACAL TABLETLERI olarak adlandirilan bu tabletleri çözümleyebilmek amaci ile manastirda Rishi'nin yaninda iki yil kaldi  Bu süre içerisinde çesitli sembollerden ve sekillerden olusan, eski ve ölü bir dil olan Naacal dilini Rishi'den ögrenen ve tabletleri çözümleyen bilim adami dünyanin çesitli bölgelerinde, Kuzey, Orta ve Güney Amerika'da, Misir'da, Avusturalya'da, Güney Pasifik adalarinin nerdeyse tamaminda Orta Asya ve Sibirya'da 50 yil sürecek arastirmalarin kiyisinda oldugunu bilebilir miydi? Simdi biraz basa dönelim ve bas rahip Rishi'nin binlerce yildan beri gizli kalmis bu tabletleri neden Churcward'e gösterdigini, daha ileri giderek çözümlenebilmeleri için gerekli olan Naacal dilini niçin ögrettigini düsünelim  Bu konuda ispatlanmis kesin bilgilere sahip degiliz  Ancak tabletler çözümlendiginde 15  000 yil önce yazilmis bu tabletlerin Hindistan'a MU kitasindan Naacal rahipleri tarafindan getirildigi ortaya çikiyordu  Bunlara Naacal Kardeslik örgütü de denmekteydi  Naacal'lar hem bilim adami hem rahiptiler ve Mu ülkesinde yönetici konumdaydilar  Mensubu olduklari ilk TEK TANRIli dini (belkide simdilik kaydiyla) hem kendi kitalarinda, hem kolonilerde yasayan insanlara daha rahat anlatabilmek amaci ile bu semboller dilini kullaniyorlardi  Bu dilin ezoterik, manalarini ise yalnizca imparator ve kendileri biliyorlardi   Ezoterizmin Osmanlica karsiligi batinilik, Türkçesi içsel, içyüz anlamindadir  Ezoterizmin ziddi olan sisteme ise egzoterizm denir  Osmanlica karsiligi harici, Türkçesi dissaldir  Ezoterik bilgi herkese verilmeyen, açiklanmayan, belli egitimlerden geçerek o bilgiyi almaya hak kazanan insanlara verilen bilgilerdir  Bu bilgilere ulasabilmek için insan önce egzoterik bilgileri ögrenmekle baslar ve çabalariyla zaman içinde ezoterik bilgileri almaya hak kazanabilir   Ezotorik bilgiler genelde yazili olmayabilirler ve bir ögreten, yol gösteren tarafindan sembollerle, belirli bir sistemle ögrenciye verilir ögretilirler  Buna inisiasyon denir  Bu kavram örnegin Saman-Türk geleneklerinde el vermek deyiminde manasini bulur  Çaglar içerisinde Mu dan baslayarak sirasiyla Atlantis, Uygurlar, Maya, Tibet, Hermes-Misir, Hint uygarligi, Rama, Babil, Pisagor, Saabilik, Eflatun, Yesevilik, Yeni Platonculuk, Kabbala, Ahilik, Mevlana, (ve diger batini ekollerin) kaynaginda ezoterizm ve ezoterik bilgiler yatar  Churcward Naacal tabletlerini çözümlediginde ilk olarak Pasifik okyanusunda Asya ile Amerika arasinda büyük bir kitanin varligini ortaya çikardi  Bu kita günümüzden yaklasik 200  000 yil önce üzerinde belki de ilk insani barindirmaya baslamisti  Kitanin topraklari o kadar genis ve bereketli, hava o kadar iliman ve güzeldi ki her sey hizla çogaldi  Yillar çaglari, çaglar bin yillari kovaladi ahenk ve güzellikler içerisinde  Günümüzden 70  000 yil önce Mu kitasi yaklasik 60  000  000'dan fazla insani barindiran dev boyutta bir kita olmustu, hayvani, bitkisi ayni zamanda teknolojisi ile  Ilk kolonilesme yeni yerler arama dürtüsü bu yillara rastlar  Bu hareketlenmenin sonunda bati ve dogu yönünde iki göç yolu,iki büyük koloni ortaya çikar  Churcward'ü toplam 50 yil süren bu arastirmalarinda hiçbir sey arkeolog William Niven'in 1921-1923 yillarinda Meksika'da ortaya çikardigi tabletler kadar etkilemez ve gerçege yaklastirmaz  Niven, Meksika'da eski çaglara ait çok fazla tablet bulmustu  Bütün bunlarin çözümlemesi Naacal lisani ile yazildiklari için ancak Churcward tarafindan yapilabildi  Böylece Mu kitasi, göç yollari ve batisi hakkindaki bilgiler bütünün eksiklerini tamamlayarak, bilimin hizmetine sunulabildi  James Churchward, Willam Niven'i günümüz bilimlerine, kendisine isik tutan, katkida bulunan çalismalarindan dolayi sevgi ve saygi ile anmaktadir  Belki de Niven'in buluslari olmasa Churcward çalismalarini bu kadar ileri götüremeyecekti   Mu kitasindan çikan, kitaya göre batiya giden bir göç yolu Uygur Imparatorlugunu ortaya çikarmistir  Imparatorluk Asya ile Avrupa nin çok büyük bir bölümünü kapsamakta idi ve Mu'nun en büyük kolonisi idi  Uygur imparatorlugunun sinirlari zaman içerisinde Avrupa üzerinden Atlantik kiyilarina kadar ulasti  IÖ  1000'li yillardaki Çin belgeleri Uygur'larin 17  000 yil önce uygarliklarinin zirvesinde oldugunu söyler   Ikinci göç yolu kita ya göre doguya giden, Meksika'nin güneydogusundan Atlantis kitasina geçen yoldur  Atlantis-Uygur'la birlikte ikincil, ilk anakaradir  Mu'dan çikan dogu koloni yollari Atlantis'ten sonra Atlantik Okyanusu'nu geçerek Akdeniz'e ulasmis ve burada bugünkü Fas, Tunus, Cezayir, Yunanistan ve Misir'a kollar vererek Anadolu'ya ulasmistir  Mu kitasi günümüzden yaklasik 12  000 yil önce yasanan depremler ve volkanik patlamalarla sularin derinliklerine gömülmüs, yok olmustur  Churcward'ün derlemis oldugu haritalar incelendiginde çaglar boyu medeniyetlerin besigi olan Anadolu'nun hem Uygur Imparatorlugu hem de Atlantis üzerinden gelen göç yollarinin adeta bir harman yeri oldugunu görüyoruz  Bu da aslinda Anadolu, Sümer, Babil, Asur, Grek uygarlik etkilesimlerinden çok daha önceleri tarihin derinliklerinde Mu, Uygur, Atlantis, Anadolu uygarlik etkilesimleri oldugu gerçegini ortaya çikarmaktadir  Bu gerçegi teyit eden bir baska bulus ise Prof  Ralph Solecki nin 1957 yilinda ortaya çikardigi buluntulardir  Solecki Toros daglarindan baslayan, Agri Dagi'na dogru devam eden buradan güneydoguya Zagros Daglari'na (Irak, Iran siniri) inen, buradan da güneybatiya Suriye, Lübnan'a dogru bir kavis çizen daglik arazilerde (Solecki buna uygarlik kavisi demektedir) Sanidar magarasinda 44  000 yil öncesine ait 9 iskeletle birlikte, modern insana ait kanitlar bulmustur  Solecki'nin ifadesine göre bu kaviste günümüzden 13  000 - 100  000 yil öncesine ait daha çok sayida magara gün isigina çikarilmayi beklemektedir  ATATÜRK Yil 1930'dan 2 kisa zaman sonra 1932'de (Türk Tarih Kurumu'nun Atatürk tarafindan kurulmasi 1930) gelisen arastirmalar çerçevesinde; Ilkel Diller Uzmani, degerli bilim adami, emekli general Tahsin MAYATEPEK derinlesen fikri sohbetlerinin birinde ATATÜRK'e Maya dili ile Türk dili arasindaki benzesmelerden bahseder  (Türkçe de "tepe" sözcügünün karsiligi Maya dilinde "tepek"tir  ) Mayatepek buna benzer kelime ve deyim benzerliklerinin 100'den fazla oldugundan söz eder  Bu fikri diyalogtan etkilenen ATATÜRK konuyu daha fazla arastirmasi için o yillarda Tahsin Mayatepek'i Meksika'ya elçi olarak tayin eder  Meksika daki arastirmalarinda Türk ve Maya dillerinin benzerlikleri konusunda çalismalar yaparken William Niven'le tanisan Tahsin bey, hem Niven'in tabletlerini inceleme firsatini elde eder, hem de Churhward'in 50 senedir üzerinde çalisip bitirdigi MU medeniyeti ile ilgili eserin varligini ögrenir  Bu gelismelerin düzenli olarak ATATÜRK'E aktarilmasi sonucu, Churcward kitabinin ilk nüshasi getirtilir ve yaklasik 40-50 kisilik bilim adamindan olusturulan grup tarafindan incelenir  ATATÜRK Türk dili ve sembolleri ile Niven'in buldugu Naacal tabletleri, Maya dili ve sembolleri ve Churcward kitaplari üzerinde yapilan çalismalara bizzat nezaret eder  Kendi kayitlarini tutar  1960 li yillarin sonlarina kadar Türk Dil Kurumun da saklanan bu kitaplar daha sonra ANITKABIR arsivine devredilmistir  Bu gün orijinal baskilari ve Türkçe tercümeleri ATATÜRK'ÜN tuttugu notlarla birlikte ANITKABIR'de saklanmaktadir  ALINTI | 
|   | 
|  | 
|  |