Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bağdaşığı, bence, din, mantık, okumakta, yarar

Mantık Ve Din Bağdaşığı (Okumakta Yarar Var Bence)

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mantık Ve Din Bağdaşığı (Okumakta Yarar Var Bence)




ŞİMDİ!!!
AŞAĞIYA EKLEDİĞİM YAZIYI PÜR DİKKAT OKUMANIZ DURUMUNDA ÇOOK ZEVK ALACAĞINIZI BİLMENİ İSTİYORUM…
NEYSE BUYRUN AMA ÖNCE Bİ ŞİMDİYE KADAR Kİ BÜTÜN İSLAM HAKKINDAKİ BİLGİLERİNİZİ KONTROL EDİN VEEEEE START


Bu işlem sırasında, taradığınız bilgiler içinde tutarsızlık tesbit ettiyseniz, aldığınız bilgileri mantık süzgecinizden geçirmeden hafızanıza kaydettiniz demektir
Mantığınızı kullanıp kullanmadığınızı anlamanın en kestirme yoludur bu
Çünkü, mantık süzgecinden geçen bilgide tutarsızlık olmaz
Kur'an’da; “ Allah, iman edenleri, dünya hayatında da, ahirette de, tutarlı sözle sağlamlaştırır!! ( İbrahim 27) denilmesi, mantığın önemini ve mantık ile imanın ne kadar bağlantılı olduğunu görmemiz açısından dikkat çekicidir
Bir konuyla ilgili eksik bilgilere sahip olabilirsiniz, ama edindiğiniz bilgiler içinde mantık bütünlüğü oluşturabildiyseniz, bilginiz dahilinde olan tüm soruların cevabına sahip olmanız gerekir
Cevaplarınızda çelişkiler varsa, bilgilerinizi tekrar gözden geçirin ve mantığınıza uymayan bilgiyi eleyin!
Çünkü ; Bilgide mantık siliniyor ise gerçeğe aykırıdır!
Bu noktada, mantığın en önemli görevini şöyle tanımlayabiliriz; Kişinin akıl ile elde ettiği bilgiler arasındaki bütünlüğü sağlayıp, çelişkileri gidermek ve bu işlem sırasında, bilgileri bir süzgeçten geçirerek(ki biz buna mantık süzgeci diyoruz) bütüne aykırı, çelişkili veya yanlış bilgileri elemek
Bu işlemi, akıl-mantık-gönül üçlüsünün görevlerini baz alarak, anlatmaya çalışalım;
Bilgiler akıl yoluyla elde edilir
Akla gelen bilgi mantığa gönderilir, mantık yanlış bilgiyi eler, doğru olanı gönüle iletir
Gönül, gelen bilgileri halimize geçirmemizi sağlar
Aslında çok basit gibi görünen bu işlem, oldukça karmaşık ve zordur
Yukarıdaki tanım, olması gerekenin tanımıdır, ancak realitede çoğu zaman evdeki hesap çarşıya uymaz!
Mantığın, görevini yerine getirdiğinin, başka bir deyişle mantığımızı çalıştırdığımızın en somut göstergesi ise; soru sormamızdır!
Mantık soru sorar ve aldığı cevaplar doğrultusunda doğruyu ve yanlışı ayırt eder
Her soruda bir bilgi mevcuttur
Çünkü soru; zaten akılda olan bilginin, mantık tarafından sınanması için sorulur!

Bu nedenle de, bir kişinin sorularına bakarak sahip olduğu bilginin düzeyini ölçmek mümkündür

Konunun daha iyi anlaşılması için; bir gazetede, “ Tanrı’ya mesaj var” başlığı ile yayınlanan haberden alıntı yapmak istiyoruz

Haber; Bir kilisede Tanrı’ya elektronik posta gönderen 3 ile 9 yaş arası çocukların sorularından oluşmakta
Konumuza uygunluğu açısından, çocuklardan birkaçının sorularını irdelemekte yarar var

Önce soruları görelim:
“ Ne diye bu kadar çok insan yarattın? Başka bir dünya daha yapıp fazlalıkları oraya koyamaz mısın? “ JB (7)
“ İnsanların ölmelerine izin verip yenilerini yapmak yerine, neden elindekileri tutmuyorsun?” Jane (6)
“ Sahiden var mısın?Bazıları buna inanmıyorEğer varsan, gecikmeden bir şeyler yapmanda fayda var”Harriet (6)
“ İnsanlara ruhları her zaman doğru mu dağıtıyorsun? Yanlış yapabilirsin!” Audrey (
“ Bende senin dışında tüm liderlerin resmi var Seninkini de yollar mısın? “Norman (6)
“ Kitabını okudum ve beğendim Bütün o fikirler nereden geldi aklına? “John (
“ Zürafaların görünümünü isteyerek mi böyle yaptın, yoksa yanlışlıkla mı oldu? “ Norman(4)
“ Tanrı olduğunu nasıl bilebildin? “ Charlene (3)

Bu çocukların en önemli ortak özellikleri, mantık yürütüyor olmaları
Soru soruyorlar ve çoğu, ileride, sordukları sorulara aldıkları cevaplar doğrultusunda bir inanç geliştirecekler…
Sorularındaki ortak özellik ise, akıllarında, “Allah” kavramı yerine, yukarıda bir yerlerde oturan ve insanların her hareketini denetleyen “ insan tanrı” kavramı bilgisini taşımaları
Bu bilgiyi de maalesef ki biz büyüklerden ediniyorlar!

Büyüdüklerinde ise, önlerinde üç seçenek olacak:

1)- Akıllarındaki yanlış bilgiler doğrultusunda oluşturdukları “insan tanrı” kavramı, gün geçtikçe mantıklarına uymamaya, sorularına cevap verememeye başlayacak ve bu “insan tanrı” ya inanmak yerine mantıklarına inanmayı tercih edecekler
Yani, insan olmanın gerekliliği olan “akıl”larından ödün vermemek adına, imanlarından ödün verecekler
Söz konusu çocuklar için, bu süreç başlamış bile!
Yukarıdaki soruların cevaplarını; yukarıda oturup onları cezalandırmak ve ödüllendirmekten başka hiçbir işe yaramayan “insan tanrı” kavramını aşılayan büyüklerden alabilselerdi, bu soruları doğrudan “insan tanrı” ya sormazlardı!
2)- Mantıklarına uymayan “insan tanrı” kavramını inkar etmemek adına mantıklarını terk edecekler
Yani, imanlarını korumak adına, akıllarından ödün verecekler ki bunun sonuçlarını şu an yaşanan toplumdan görmek mümkün olacaktır
3)- Mantıklarının kabul etmediği bilgileri yeniden sorgulayıp, yanlış olan bilgileri terk ederek, “Allah” kavramını öğrenmeye başlayacaklar
Böylelikle de, mantıklarından ya da imanlarından ödün vermeden, Allah’ı öğrendikçe sevecek, sevdikçe inanacaklar
Son seçeneğin görüldüğü kadar kolay olduğunu sanmayın
Çocukluklarından itibaren, en güvendikleri ve en sevdikleri yakınları tarafından oluşturulmuş ve zamanla kökleşmiş olan “insan tanrı” kavramını yıkmak, inanın sanıldığı kadar kolay değil!
Aslında hepimiz aynı seçeneklerle karşı karşıya değil miyiz?
Bu seçeneklere derinlemesine baktığımızda, seçeneklerden her hangi birini seçeni suçlayabilir miyiz?
Olayları irdelediğinizde, yani mantığınızı kullanmaya başladığınızda, sebeplerin arkasını görmeye başlarsınız Sebeplerin arkasında ise; temelde ne suç vardır, ne de ceza!…
Şimdi sizlerden, mantığınızı kullanarak, yukarıdaki sorulardan koyu renk olanların cevabını düşünmenizi istiyoruz Bu soruları daha önce kendi kendinize sormadıysanız, lütfen neden sormadığınızı da düşünün!
Kendiniz için olmasa bile çocuklarınız için düşünün
Çünkü bir gün çocuklarınız, kendinize dahi hiç sormadığınız bu soruların cevabını sizden isteyebilirler
Mantıklı bir yanıt vermediğinizde de onları, yukarıdaki seçeneklerle baş başa bırakıyorsunuz demektir!
“Arının bütün meziyetlerine rağmen sevilmeyişi,nefsini acı ile koruyuşundandır Unutulmasın ki, arının mantığı olsa iğnesini kullanmazdı!

Mantık, insan için öylesine bir silahtır ki; Allah yolunda kullanırsan nefsinin seni Allah yolundan uzaklaştıracak isteklerini, nefsinin yolunda kullanırsan, doğruyu ve yanlışı ayırt edebilme yeteneğini kaybedersin!

Mantığını nefsine uyarak kendine çeviren ve bu nedenle doğruyu ve yanlışı ayırt etme yeteneğini kaybedenlere en güzel örnek şeytandır

Kur'anda Allah," Adem'e secde et! " dediğinde şeytanın mantığı, nefse dönük bir ölçü kullanmış ve " Ben ondan hayırlıyım çünkü beni ateşten, onu çamurdan yarattın " diyebilmiştir (A'raf 12 - Hicr 33 - Sad 76)

Burada dikkat çekici olan; emre itaat etmeyen şeytanın, temelde aklını ve mantığını kullanıyor olmasıdır
Çünkü; şeytanın emre itaat etmemek için öne sürdüğü neden, kendine göre mantıksaldır
Yani mantığını çalıştırmış, fakat nefsinin lehine kullanmıştır
Kur'anda, mantığını nefsinin lehine kullananların örneklerine rastlamak mümkündür
Hatta, günahkarların cehennemde hesap veririken ya da kendilerini savunmaya çalışırken söylediklerinde de bir mantık vardır: " Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız " (Bakara 170) derler
Çünkü: kendilerince en emin yol, güvendikleri hatta sevdikleri büyüklerinin yoludur
Bu savunu için mantıksız diyemeyiz
Mantık vardır ama mantığı çalıştırıken kullandıkları ölçü, nefsin elindedir
İşte bu ölçüye dikkat etmemiz gerektiğini de yine Kur'andan öğreniyoruz: Müddessir Suresinde; " Ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi "(16) diye tanımlanan kişi için deniliyor ki; " Derin derin düşündü o; ölçtü biçti
Kahrolası nasıl bir ölçü kullandı?
Bir kere daha kahrolası nasıl bir ölçü kullandı?
Sonra baktı
Sonra yüzünü buruşturdu, kaşlarını çattı
Sonra arkasını döndü ve böbürlendi
Şöyle dedi: Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil
İnsan sözünden başka bir şey değil bu " (Müddessir 18-25)

Şimdi, söz konusu ayetleri bu bilgiler ışığında yorumlarsak:

1- Allah'ın ayetlerine karşı çıkan kişi cahil ya da aptal değil
Düşünüyor; demek ki aklını kullanıyor
Ayetleri okuyor; demek ki okuyup yazma ve değerlendirme yeteneği var

2- Ayetleri görür görmez karşı çıkmıyor
Yukarıdaki ayetlerden, belli bir süre araştırma yaptığını anlıyoruz
3- Allah; " Nasıl bir ölçü kullandı? " diye soruyor bizlere
Hem de iki defa Böylece bu sorunun cevabını bulmak da bizlere farz oluyor!
Sonuç olarak diyebiliriz ki; Sekar'a fırlatılacağı belirtilen bu kişi, aklını ve mantığını, nefsinin belirlediği ölçüye göre kullanarak hüküm veriyor!
Bir başka deyişle; Aklını ve mantığını nefsin yolunda harcıyor

Mantığı, nefse yani “benliğe” benzer
Her ikisinin de ortak özelliği, birimsellik bilincini taşıyor olmalarıdır: Mantığı, birimsellik bilincinden çıkarıp, " Tek " lik bilincine ulaştırabilirsek, nefsimizi de eğitebiliriz

Bu nedenle, önce mantığımızı eğitmeliyiz
Mantığımıza; aklımız ile, birimsellik bilinci ile hareket eden nefsimizin de bütünün parçası olduğu, başka bir deyişle; bizdeki cüzi nefsin kaynağının Külli Nefs olduğu bilgisini iletmeliyiz
Peki,mantığımızı nasıl kullanmalıyız ki,nefsimizle olan savaşımızda bize bir güç olsun?
Aslında, mantığın nefse karşı savaşı, güncel hayatımızda kolaylıkla fark edebileceğimiz kadar somuttur

Yöntemi şöyle özetleyebiliriz: “ Mantığına uyan en doğrusudur
Mantığına uymayan, acaba denilen, daima aranmaya muhtaçtır
Mantığına uymayan, doğruyu vermeyendir!…

İçin kaynarken, hayır nefsime değil mantığıma uyacağım dersen, ilk savaşı içinde yaparsan,güçlüğü yenmiş olursun, yoksa, aklına geldiği gibi nefsine kapılıp savaşa atılırsan kaybedersin!
Bir şeye karar vermeden evvel mutlaka düşünün, düşünmeden karar vermeyin denilmesinin temel nedeni budur: Akla gelen düşüncenin, mantık tarafından değerlendirilebilmesi için, mantığa zaman tanımak, yani aklımıza geldiği gibi hareket etmemek!…
Sonrasında da gönüle danışmak
Kısacası, akıl-mantık-gönül üçgenini kurmak
Akıl ile mantığın ilişkisini irdeleyecek olursak; mantığı, aklın fonksiyonu olarak tanımlayabiliriz
Mantığın çalışıp çalışmaması akla bağlıdır
Fakat, çalışır haldeki mantık, nasıl çalışması gerektiği konusunda sadece akla bağımlı değildir, bu noktada, gönül de, nefs de devreye girebilir
Yani, mantık, çalışması açısından akla bağlı, nasıl çalıştığı açısından ise bağımsızdır
Mantığın çalışıp çalışmaması akla bağlıdır dedik
Bunu şöyle açabiliriz; Aklını kullanmayan, mantığını da çalıştıramaz
Ama aklınızı kullandığınız halde mantığınızı çalıştırmayabilirsiniz
Başka bir değişle; Mantıklı bir insan akıllıdır da
Ama akıllı bir insan mantıksız olabilir!…

Şimdi, akıl ile mantığın ilişkisine bakalım: “ Akıl, mantığı doğruya götürür, doğru; kula, kimseye zarar vermemeyi öğretir
Akıl, çerçeveyi çizebilen, mantık yoluna çevirebilendir
Mantık, aklın süzgecidir
Akıl, yön verendir, mantık, aklın verdiğini eleyen, büyük geleni ufalayan
Güçlük, ne elemek, ne ufalamaktır
Güçlük, ne yapacağını bilmemektir
Aklın yaptığını, mantık ölçmezse, yanılgıya düşülür
Ölçme yeteneğin yoksa, ölçebilene danış

Evet; güçlük; ne yapacağını bilmemektir!
Ne yapacağımızı bilmemek, ne istediğini bilmemekten doğar
Çünkü, ne istediğini bilen kişi, davranışlarını, amacına uygun hale getirir ve mantığını da, yine bu isteğine ulaşma yönünde çalıştırır
Kısacası, ne istediğini bilen, ne yapacağını da bilir
Böyle olunca da, belirsizlik ortadan kalkar ve mantık tek bir yönde çalışmaya başlar
Mantık, tek bir yönde çalıştığında, idrak artar
Her insanın mantık ölçüsünü, önyargıları belirler
Önyargılardan kurtulduğumuz ölçüde ise mantığımızın çerçevesi genişler
Bu nedenle de, her insanın mantık ölçüsü farklıdır
Mantığın, bu yoldaki görevi ise; cüzi aklı, Külli Akıl’a bağlamaya yardımcı olmaktır
Mantığın en önemli görevlerinden biri de; kişinin niyetini oluşturmasıdır
Mantık; gerçekleşmeyecek isteği niyete döndürmez
Bu nedenle, mantığı ile niyet edenler, niyetlerine yanlış yön vermekten kurtulurlar
Çünkü; mantık çalışmazsa, niyetler hayale dönüşür
İnsan, elde edemeyeceği şeylere niyet etmeye başlar
Olmayacak niyetin olumuna çalışmak da, niyetlerin gerçekleşmiyeceği anlaşıldığında, insanı umutsuzluğa sürükler
Umutsuzluk ise, imanı bitirir!
İnsanı, Hak yolundan döndürecek tüm isteklerin bu yoldan kaldırılması niyeti de, mantık ile kurulur
Bu niyette, duyguya değil, mantığa yer vardır
Mantık, ne olursa olsun, yoldaki pisliklerin temizlenmesini söyler:
Niyet, tüm davranışlarımız için temel kriterdir
Doğru bir niyet yoksa, ibadetin de anlamı yoktur
Allah'ın ne namazımıza ne orucumuza ne sadakamıza ihtiyacı vardır
badetlerimiz Allah'a ulaşmaz
Allah'a ulaşan; ibadetlerimizi yapma niyetidir
İbadetler de dahil tüm davranışlarımızda temel prensip, niyetimizin Allah'ın rızasını kazanmak olmasıdır

Konuya Kur'andan örnekler verelim: " O'nun katında hiç kimsenin O'na karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur Yüceler yücesi Rabb'inin yüzünü özleyip istemek için veren hariç " (Leyl 19-20) "

Güzel söz ve bağışlama; arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir Allah zengindir, acelesi de yoktur Ey iman sahipleri! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın" (Bakara 263-264)

Mantığın, iman bütünlüğünü sağlamadaki rolü, onun, nefsle mücadelesinin ne kadar önemli olduğunun da göstergesidir
Bu nedenle de, nefsin oyunlarına karşı uyanık olmak zorundadır
Mantığın, nefse yenik düşmemesindeki etkenlerden bir diğeri de gönüldür

Şimdi, mantık ile gönül arasındaki ilişkiyi, mantığın çalışması yönünden değerlendirelim: Gönül, en büyük gücü olan sevgi ile, nefse uyan mantığı döndürmeye çalışır
Mantık ise, insanın niyetini, Allah’a ulaşmanın yollarına çevirerek, gönle yardımcı olur
Gönül ile mantığın ilişkisi; gönül, Allah’ın aşkına varıncaya kadardır: “ Mantık, dünya ile ahireti ayırıncaya kadar çalışır
Ahiret yoluna bağlayınca, mantık yerini gönüle bırakır
Aşk, mantık kabul etmez
Deryaya dalan, ölümden korkmaz
Mantığını gül bahçesine girinceye kadar çalıştırırsın
Varınca, gülden başka görmezsin, bülbülden başka dinlemezsin!

Şimdi, mantığımızı devre dışı bırakan etkenleri tanımak için bir örnek verelim ve mantığın en önemli zaafına değinelim:

Korku!…
Korku, mantığı tamamen devre dışı bırakan bir duygu olup, bu anlamda kullanıldığında, nefs tarafından yönlendirilir
Gönülün yönetimindeki korku ise,( ki bu korkunun en başında Allah korkusu gelir) kişiyi, Allah yoluna döndürmek ve kötülüklerden uzak tutmak için kullanılan bir yöntemdir
Gönül korkuyu, insanın korkuya gereksinimi olmadığını idrak edene kadar kullanır!

Konumuz gereği, mantığa karşı olan korkuyu anlatmaya çalışalım: “ Mantıkta olan bir takıntıdır korku”

Korku, öyle bir takıntıdır ki, bırakın yüzyüze gelmeyi, onunla karşılaşmamak için bile mantıksızca davranabilirsiniz
Kedilerden korkan biri, masanın altına kedi gelme olasılığı yüzünden, 40 derece sıcaklıkta, bahçe yerine içerde yemeyi tercih edebilir ve bu tercihte, hiç bir mantıksal yan yoktur
Konumuza yönelik en belirgin örnek, günaha girme korkusudur

Oysa ki, günah işlemek ya da işlememek, korkuya değil bilinçli bir seçime ve iradeye bağlıdır ve bu seçim de mantık ile yapılır
Bu farkındalıkta olmadığımızda, nefs, bizleri, günahtan korkutarak günaha itebilir
Örneğin; oruç tutmak, farzdır
Ama, günaha girme korkumuzdan, mantığımızı kullanmayıp, hastalanacağımızı bile bile oruç tutmakta ısrar etmek ise, bedene karşı işlenen bir günahtır
Bir diğer örnek ise; cehenneme gitme korkusudur
Cehenneme gitme korkumuz mantıksal boyutları aştığında, dünyadaki yaşamımızı cehenneme çevirebilir
Yani, cehenneme gitmemek için, cehennemimizi yaşarız!
Allah’ın bizler için verdiği nimetleri bile reddeder, dünyaya geliş nedenimize aykırı yaşamaya başlar, melekleri taklit ederiz
Korkularımız, mantığımızı devreden çıkardığına göre, onları yenmenin tek yolu da mantığımızı devreye sokmaktır Temel prensip şudur: mantıksızlığı, mantığınızla değerlendirin ve mantıksızlığın üzerine yine mantığınız ile gidin!…
Gerçek anlamda tüm korkulardan arınmak ise; sadece " Aşk " mertebesine ulaşmak ile olur
Çünkü, Allah aşkı ile yanan bir gönülde ne günah korkusu kalır ne cehennem!
Bu konuya dikkat çeken Mevlana; " Korkudan ağırlamak, hizmet etmek hayvanların işidir
Hayvanlarda aşk ile hizmet nerede? " (Divan-ı Kebir 7/647) diyor
Sözün özü ; iman bütünlüğüne sahip olabilmemiz için, öncelikle mantığımızı kullanmak zorundayız
Çünkü biz onu kullanmazsak, o bizi mutlaka kullanacaktır!…
ALINTIDIR

Alıntı Yaparak Cevapla

Mantık Ve Din Bağdaşığı (Okumakta Yarar Var Bence)

Eski 08-20-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mantık Ve Din Bağdaşığı (Okumakta Yarar Var Bence)




Selamlar Hellsing ,


Sorgulayan insanlar istiyoruzBağnazlık/tutuculuk başka nasıl yenilebilir?Tüm dinsel sınıflardan(hangi dinde olursa olsun) icazet almak yerine ,Kuran'dan misallerle sorgulamayı önerdiğin için teşekkür ederim

Hatta özünde ilahi düzendeki adalet ve iyilikleri barındırmış her kişide,şirk olayını aşmışsa Allah nezdinde değer taşıyordur diyede düşünüyorumGenede bu konuda aklım fazla kesmez,Allah bilir doğrusunu diyeyim


Yazında katıldığım çokda nokta varSoruda , cevapta bilgiden doğarÇocuklar da net ve işlenmemiş olduklarından hınzırca her türlü soruyu rahatlıkla sorarlarKorku varsa muhakkak şüphe var demektirBeyinde şüphe hangi konuda varsa ya korkar,ya çekinirNet olan ve inançla desteklenen bilgi ne tür olursa olsun korku olmazŞüphe oluncada net bilgi olmazBence insan cehenneme gideceğinden sadece korkuyorsa işi zorCennete gitmeye net niyeti ve aksiyonları olsa niye korksunki?allah'ın merhametinden şüphesi var demektir


Neyse konu uzar giderTeşekkür ediyorum"Öncelikle ve lütfen önyargısız mantığımızı kullanalım"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.