|  | Panteizm (Kamutanrıcılık - Tümtanrıcılık) |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Panteizm (Kamutanrıcılık - Tümtanrıcılık)Tanrı ile evreni bir, aynı ve özdeş kabul eden görüştür  Panteizm, anlam olarak tümtanrıcılık demektir  Panteizme göre Tanrı'nın evrenden ayrı ve bağımsız bir varlığı yoktur  Tanrı doğada, nesnelerde, insan dünyasında vardır  Her şey Tanrı'dır  Bu algılamada Tanrı’nın, evrenin kendisi olduğunu savunulur  Panteistler evrende varolan her şeyin (atom, hareket, insan, doğa, fizik kanunları, yıldızlar    ) aslında bir bütün olarak Tanrı’yı oluşturduğunu söylerler  Bu bakımdan evrende vuku bulan her olay, her hareket aslında doğrudan Tanrı’nın hareketidir  Bu görüşün ilginç ve çarpıcı bir sonucu, insanın da Tanrı’nın bir parçası olduğudur  Panteizme göre; Tanrı her şeydir ve her şey Tanrıdır  Tanrı – Evren - İnsan ayırımı yoktur  Böyle bir ayrım aklın yanılsamasıdır  Aşkın bir Tanrı var olmadığı gibi, her hangi bir yaratmadan da söz edilemez  Evreni algılayış biçimi olarak Panteizm, Hindu, Buda dinlerinde hayal gücü geleneğine uygun bir anlayıştır  Felsefî bir tasarım olarak Panteizm ise, eski Yunan felsefesinde Plotinos (205-270), Rönesans'tan sonra Giordano Bruno (1548-1600) ve Spinoza (1632-1677) tarafından temsil edilmiştir  Düşünsel kökü Antik Çağ Yunan Stoacılığına dayanan Panteizmin ileri sürdüğü “Evrenin Ruhu Anlayışı”, Hegelciliği ve Spinozacılığı doğurmuştur  Tek Tanrı’lı Dinlerdeki Tanrı-Alem ayrılığı, Yaratan-Yaratılan diye bir ikilem, Panteizmde yoktur  Doğayla Tanrı bir ve aynı şeydir  Tanrı yaradan değil, varolandır ve evrenin tümüdür  Evrende görülen şeylerden gayri bir Tanrı yoktur  Tanrı, evrendeki bütün varlıkların toplamıdır  Evrenin başlangıcı ve sonu yoktur  Evrendeki mevcut canlı cansız her şeyin bütünlüğü Tanrı’dır  Önsüz ve sonsuz olan Tanrı, hem makro kozmosta (evrende), hem de mikro kozmosta (insanda) bulunur  Antikçağ Grek Stoacıları, Yeni Platoncular ve Doğunun Vahdet-i vücut anlayışı, Yahudilerin Kabalası gibi çeşitli felsefî biçimlere bürünen bu inanç, çağımıza kadar süregelmiştir  Panteist olarak adlandırılan bazı Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman düşünürler vardır  Ancak, Panteizmi üç semavi din genelde reddetmektedir  Panteizm, Arapça’da karşılığı “Vücudiyye” sözcüğüdür  Tanrı anlayışı olarak “her şeyi Tanrı tanımak, varlığı, ancak ona vermek” olarak özetlenebilir  Bunu, “sonsuzluk, sonsuz olan varlık; Tanrı, tabiat” olarak tarif edenler de olmuştur  Bu, Vahdet-i Vücut, yani varlığın değil, Vahdet-i Mevcut, yani fiziki evrenin, tabiatın birliği inancına varır ve tabiatın Tanrı oluşuna, tabiattan başka bir varlık, bir Tanrı, bir gerçek bulunmayışına inanmaktır  Özetle, Vahdet-i Mevcut, son tahlilde Ateizmden, Tanrı tanımamaktan başka bir şey değildir  Vahdet-i Vücut yaklaşımında, Tanrı yaratılmışların hiçbirine benzemez ve bu inanç eşyanın hakikatini Tanrı’da görür oysa, Panteizmde fiziki evrenin kendisi Tanrı’dır  Panteizme göre evrenin toplamı Tanrı’dır ve evrenin dışında gizemcilerin savundukları gibi bir Tanrı yoktur  Açıkçası her zerre onun kendisidir  Gizemciliğe göre de, her zerre İlahi güzelliği yansıtan bir ayna ve araçtır  Evrenin yaratılış nedeni, Tanrı’nın güzelliğini yansıtmak ve göstermek içindir  Panteizm üç Türdür; 1  Tabiatçı Panteizm: Tek realite tabiattır  Tanrı da tabiatın içinde var olandır  (Dideron, Boron d’Holbach) 2  İdealist Panteizm: Tek realite ruhtur  Tanrı da ruhun özünde var olandır  (Hegel, Fichte, Brunschvicg) 3  Teolojik Panteizm: Felsefî anlamda asıl Panteizm budur  Evrende tek realite Tanrı’dır  Diğer bütün varlıklar, evren, dünya, tabiat, insan, ruhlar vs  her şey Tanrı’nın varlığında oluşmuştur  Hiçbir şey onun dışında değildir, her şey odur  Bruno, Boehme, Spinoza gibi filozofların ileri sürdüğü Tek-ilkeci (monist) Panteist görüş, giderek Tasavvuf içinde de benimsenmiştir  Tasavvuf düşüncesi de özünde bir panteist anlam taşımaktadır  Anadolu mutasavvıflarından Hallac-ı Mansur ve Mevlâna bu düşüncededir  PAN-ENTEİZM (Çift kutuplu Kamu-Tanrıcılık ya da Diyalektik Tanrıcılık ) Spinoza ağırlıklı Panteizm algılayışına göre, Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı’dır  Tanrı-Evren-İnsan ayırımı yoktur, böyle bir ayrım aklın yanılsamasıdır  tanrıbilimsel olarak Tanrı, Evren, İnsan bir ve aynıdır  Aşkın bir Tanrı var olmadığı gibi, her hangi bir yaratmadan da söz edilemez  Spinoza’nın bu görüşü, ailesinin göç ederek ayrıldığı Endülüs İspanya’sındaki ünlü mutasavvıf Muhiddin-i Arabî’nin etkisiyle oluşmuştur  Bilindiği gibi Arabî’nin görüşü "Vahdet-i Vücut" olarak ileri sürülmüştü  Ancak bir çoklarının sandığının aksine, Spinoza’nın Panteizmi ile Arabî’nin Vahdet-i Vücut anlayışı birbirinin aynı değildir  Spinoza’da Tanrı evrendedir ve evren kadardır  Arabî’de ise Evren Tanrı’dadır ve bu durum Tanrı’yı sınırlamamaktadır  İngiliz düşünürü White Head’e göre, Tanrı’nın her türlü değişmenin ötesinde değişmez bir niteliği ve bunun yanında bir de değişen ve oluşan bir niteliği vardır  Tanrı değişmeyen yanıyla devinimi başlatmıştır ve Evrenin bilincindedir  Ancak Tanrı bu konumda kalmış olsaydı, ilk devindirici, özgür, öncesiz ve yetkin olarak kalacak ama varoluşa katılmamış olacaktı  Diğer niteliği ile ise Tanrı, değişme ve oluşma sürecinin içinde ve bilincindedir  Bu nedenle Tanrı’nın evrende içkin (evrenin maddesine karışmış-içinde bulunan) olduğunu söylemek de doğrudur  Evrenin Tanrı’da içkin olduğunu söylemek, Tanrı-Evren ilişkisinin karşılıklı olduğunun farkına varışın göstergesidir  Süreç felsefesi olarak da ifade edilen ve White Head’le başlayan bu akıma Pan-enteizm ya da Diyalektik teizm denir  Pan-enteizme göre Tanrı, hem değişmeyen (mutlak), hem de değişen (göreli) dir  Hem zamanın içinde, hem dışında, hem sonlu, hem de sonsuzdur  Aynı zamanda hem tikel hem tümel, hem neden hem sonuçtur  Hartshorne Tanrı’nın bir soyut bir de somut iki yüzü olduğunu söyler  Soyut niteliğiyle Tanrı, mutlak, etkilenmez, erişilmez ve değişmezdir  Somut yanıyla ise etkilenir ve değişir  Tanrı bu iki niteliğinde de yetkindir  Ancak bu yetkinlik klâsik Teizmdeki gibi değildir  Oradaki yetkinlik değişmeyen donmuş bir yetkinliktir  Buradaki yetkinlik değişir, ancak bu değişme tanrısal bir değişmedir  Yani yetkinliğe doğru değil, yetkinlik içinde bir değişmedir  Bu tanımla Pan-enteizm, hem Deizmden hem de Panteizmden ayrılır  Özet olarak; Panteizm ile Pan-enteizm arasında önemli bir fark vardır  Panteizmde her şey tanrıdır  Pan-enteizimde ise, her şey Tanrı’dan sudur etmiştir (oluşmuştur)  Ruhun tek amacı, oluştuğu Tanrı’ya dönmektir  Bunun da yolu tek evrensel yasa olan evrim/tekamül den geçmektir  | 
|   | 
|  | 
|  |