Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ey israil sus ve beni dinle

&Quot;Ey İsrail, Sus Ve Beni Dinle !&Quot;

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

&Quot;Ey İsrail, Sus Ve Beni Dinle !&Quot;




1970’li yıllarda , ‘para’ ulusal gömleğinden henüz bütünüyle sıyrılmamıştı


Anti-emperyalist hareketler; bir tür Arap ulusalcılığı olarak BAAS’çılık yine de varlığını sürdürüyordu az çok


68 kuşağının “ Daha fazla Vietnam!” haykırışı da, o denli geri çekilmemişti henüz


Gaza’da, Şeria’da sözü geçenler, Hamas veya Hizbullah değil, Yaser Arafat’ın ulusalcı, George Habbaş’ın marksist Filistin özgürlük örgütleriydi


Filistin sembolü haline gelen, Leyla Halit’in fotoğrafında kefiyeyle gizlenmiş yüz, İslamın yeşil örtüsünü taşımıyordu henüz





30 yıllık kısacık bir dönem, değişen temel sosyal özellikleriyle dünyamızda, bütün bunları, sanki çok eski çağlarda kalan birer anı haline nasıl da aniden getiriverdi!



Yıllarda çağlar yaşıyor sanki şu anda insanoğlu


Sadece son bir kaç yüzyıldır, ulusal devletler halinde örgütlenmiş toplumlar, tarihte hiç yaşanmamış bir hızla, genel olarak ‘ulusal’ kimliklerini parçalıyor, ‘ulus’ aidiyeti giderek dağılıyor ve bireyler bir kez daha tarihe dalarak dini kimlikler etrafında yeniden saflaşmaya başlıyorlar Günümüzdeki sürecin bir yönü böyle şekilleniyor


Yaser Arafat’lı, GHabbaş’lı ‘eski dönem’de, Sovyetler Birliği KP’nin “sosyalist ve kapitalist sistemli iki dünya”sının; Çin KP’nin “üç dünya”sının siyasetleri belirlediği sıralarda ‘sol’cu yapılar arasında şöyle bir fıkra dilden dile geziyordu


Ayrıntıları değişse bile, fıkra genel haliyle şöyle idi:


Filistinli Marksistlerden bir temsilci, resmi temaslar için Çin’e gitmişti İsrail zulmünden bahsediyor, baskı altındaki durumlarını anlatıyor, destek almaya çalışıyordu


Fıkra bu


“Kim” diye sormuştu Mao Zedung, “bu İsrail?”


Filistinli lider yanıtlamıştı:


—Nüfusu 1 milyon kadar, komşumuz


Bunun üzerine Mao bir kez daha sormuştu Filistinliye:


-“Peki, hangi otelde kalıyor bunlar!”


Bu bir fıkra idi ama daha o sıralarda, İsrail’lilerin nüfus gücü ile siyasi-askeri güç ve saldırganlığı arasındaki uyumsuzluğun az çok fark edildiğini de gösteriyor


İsrail’in, nüfusuyla hiç orantılı olmayan, günümüz dünyasının geçer akçe gücünde, Museviliğe özgü iç dayanışma öğeleri de hesaba katılıyordu belki ama asıl olarak, şimdi de olduğu gibi özellikle, bir olgu olan ABD desteğini temel çıkış noktası yapan açıklamalar yapılıyordu Bu açıklama tarzı bugün de devam ediyor hala


Fakat artık, eski Sümer-Sami kaynaklarından itibaren ele alarak ‘kutsal’ dediğimiz dinleri incelemeden, onun toplumsal, tarihsel kaynaklarını ortaya koymadan, ne Arap-İsrail çekişmesi ve ne de Irak’ın Şii-Sünni çelişmeleri anlaşılabilir Çünkü “ABD, petrol, masonluk” gibi gerçek bazı etmenler, yine de bu çelişme yapılarını sadece bir noktaya kadar açıklayabiliyor ve ötesine geçemediği bir bariyerin önüne gelip dayanıyorlar Petrol alanı, sunun şurasında bir asırlık bir mesele Ama Esrael-Arap çelişmesinin gerisinde binlerce yıllık bir mazi var


Bu bakımdan varlık kaynaklarının, 5000 yıldan daha uzun bir sürece dayandığını bildiğimiz ‘üç kutsal din’i, bunların “Sümer-Akkad” eski yazınsal ve tarihsel ön kaynaklarını tanımadan, ne Irak’taki Şii-Sünni çatışması, ne de bugünkü İsrael-Filistin kavgası yeterince anlaşılabilir


Ortadoğu “kutsal dinleri”nin eski ön kaynaklarını, insanın ‘ruh dünyası’ ürünleri olarak değil de, gerçek Mezopotamya toplumlarının eski bir örgütlenme ve yaşam tarzına bağlı olarak ele almadan, bugünkü dünyayı da anlamak mümkün değil artık


Tarihini, somut olarak Abraham’a, oradan Nuh’a ve “yaratılış” sırasındaki Âdem ile Havva dönemlerine değin uzatan, batı Semitlerinin bir kolu olan şimdiki Museviler, hiç olmazsa bir 5000 yıl, gezgin, göçer bir yaşam sürdürdükten sonra, ilk kez 1948 yılında modern anlamda bir devlete sahip olmuşlardı


Bu devletin kuruluşunda, ikinci dünya paylaşım savaşında, Hitler faşizmi karşısında kaderci bir tutumla verdikleri bir kaç milyonluk kurbanın kazandırdığı hatır önemli bir rol oynamış olmalı Almanya ve Avusturya gaz odaları, toplama kampları bu soykırımın kanıtı olarak duruyor hala yerlerinde Schindler’in Listesi’ni Hitlere öfke, Musevilere acıma duygusu içinde seyrediyor hala insanlar Ve aynı Musevilerin, Filistinliler karşısında aynı vahşet araçlarını, devletlerini kurduktan sadece 10 yıl sonra nasıl kullanmaya başlamış olabileceğini anlamaya çalışıyorlar


Ben sadece, 1967’deki Haziran savaşını anımsıyorum, o zaman 12 yaşlarında bir çocuk olarak


O günden bu yana da gelişmeleri duyuyor, izliyorum, herkes gibi


Kaç ABD başkanı eskitti bu savaş, kaç İsrail hükümeti değişti bu arada Bu bilgileri artık karıştırmaya başlamış durumdayız


Bu zihinsel bulanma, iyi de oluyor bir yandan Çünkü böylece, bu savaşı sadece, gerçek ve yön verici olsalar da, emperyalizme, ABD’nin şu ya da bu başkanının şu ya da bu politikasına bağlayan, o koca laflı, altın terazisi hassaslı değerlendirmelerin veya parti politikalarının, aslında çok fazla laf salatası içeriyor ve daha ileri gidemiyor olma özellikleri biraz daha belirginleşiyor böylece


* * *


Eski Ahit, Nuh soyundan İbrahim peygamberi, ister,‘peygamberler sehri’ Urfa’dan, isterse Keldanilerin Ur şehrinden yola çıkarmış olsun, bu topluluk sürü sahibi, göçer bir toplum olarak sahneye çıkar


Abram, muhtemelen, Nuh döneminde yeniden şekillenmiş bir dini kast (Museviliğin Levilileri, haham’ları, rabin’leri) içinde yer alan birisi olduğu için, çöl yollarında da tanrıyla kolaylıkla buluşur Tanrı bu buluşmada, Abram’a, birbirine bağlı iki önemli şey söyler:


İlki, artık onun adı, ‘Abram’ (Avram) değil, ‘kavimlerin babası’ anlamına gelmek üzere “Abraham” (İbrahim) olacaktır Burada bir dini yetki terfisi olduğunu tanrının konuşmasından anlarız:


“Bundan sonra adın Abram değil, Abraham olacak, çünkü seni halkların babası kıldım”(Eski Ahit)


Tanrının bu açıklaması, önceki tanıma ‘Ham’ sözcüğünü eklemesi; Abram-Abra/ham biçimindeki düzenlemenin, şimdiki anlamıyla özel bir isim konusu olmadığını, söz konusu olanın Müslümanlığın “şeyh ul İslam”ı gibi bir dini mevkiye, kuruma atanma olduğunu gösteriyor


Abram veya Avram’ın tarihsel olarak, Musevilik dini inancına çok şey devretmiş olan ve onların atası gibi görünen Arami topluluğu içinde ve farklı etnik topluluklar arasında, modern yasaların ilk örneklerinden birisi olan Hammurabi yasaları’nın yazdırıcısı Hammurabi’nin anılarının çok uzak olmayan bir geçmişine bağlandığı da anımsanmalıdır Hammurabi’nin vahiy yoluyla Babil üzerine ‘doğduğu’ ; tanrıların temsilcisi olarak “karabaşlı” halkın üzerinde onların “gölgesi” haline geldiği tarih, yaklaşık -1750’li yıllardı Abraham’ın Tanrı ile buluştuğu, dini konumunu yükselttiği, peygamberleştiği dönem, Anadolu ve Suriye’de Hititlerin egemenliğinin bulunduğu bir dönem olduğuna göre, bu olaylar, yaklaşık MÖ 16 ve 15 yy lar arasında olmuş olmalıdır Karısı Sara ve kendisi için hazırladığı mağara tipi mezarı, Abraham’a satan bile bir Hititli idi


Abraham’la ilgili anlatımlarda bu nedenle ciddi Hitit etkileri görürüz Mesela Abraham (ve oğlu İshak da), Hitit kıral ve kıraliçelerinin kullandıkları akrabalık kavramlarını benzer şekilde kullanır ve karılarını, aynı zamanda ‘kız kardeş’ olarak da tanımlarlar Bu, şimdiki anlamıyla kullanılan bir ‘kız-erkek kardeş’ tanımı değil; akrabalık ittifakı kurma yoluyla iki farklı toplum birim arasında kurulmuş kardeşlik ittifakını anlatan bir akrabalık terimi idi


Karı-koca “erkek ve kız kardeş” akrabalık kavramlarını, sonraki Eski Ahit düzenleyicileri, şimdiki modern anlamlara doğru bozarak yorumlamaya çalışmışlarsa da, Eski Ahit’in bu dönem anlatımlarında, bir dizi alanda, bu etkiler sürer Bu nedenle de Musevi din adamlarının bütün bozma çabalarına karşın, Abraham, Eski Ahit’te bizi temin etmeye devam ederek: “Karım Sara, benim gerçekten kız kardeşimdir” der Benzer biçim de ‘Sümer’lerden bu yana tanıdığımız, Hititlerde yinelenen ‘sağ el’ motifi de, hem Abraham ve hem de Musa döneminde kullanılmaya devam edilir


Hammurabi’nin ‘adı’,her ne kadar, batılı Assur-Babil uzmanlarınca, genel olarak,”Ham mu+Rab”= “Büyük+Rab”= “Tanrı Uludur” veya “Ulu Tanrı” vb biçiminde, “üç kutsal din” söyleminde yer alan tarzdakine uygun bir anlam verilerek tercüme ediliyorsa da, bu tanım, biraz daha farklı düşünmeyi gerektiren yanlar içermektedir


Eski kayıtlarda, Hammurabi kavramının genel olarak “Gal Lugal Hammmuraba” biçimli yazım haliyle de kullanıldığını görüyoruz Gal Lu-Gal, bir ‘Sümer’ kavramı olarak, ”Büyük+(adam+büyük=kıral)”, ‘kırallar kıralı’ anlamındaydı Basitçe ‘büyük+adam=kıral’ denilmesinin yeterli olduğu bir dönem geride kalmış; eski idari veya savaş yöneticisini tanımlayan kavram, toprak sahipliği ve küçük yöneticilik tanımı içerisinde erimeye başlamıştı Küçük toplulukların daha geniş birlikler oluşturması yönünde bir evrim yaşanıyordu


Bu durumda, Abraham kavramında, söz konusu olanın, tanrıya vakfedilmiş kutsal din adamları kategorisinin adlandırılışı olan Rabin’lerin büyüğü, tanrı sözcülüğü, peygamberlik ile idari yöneticilik özelliğinin birlikte kullanılmış olduğu görülmektedir Hammurabi, aynı anda, hem dini ve hem idari temsilci ; ‘kıral ve peygamber’ olarak görünüyor


Eski toplum, kendi varlığını ancak soy çizgisine sıkı sıkıya bağlı kalırsa var edebileceği ve var olmaya ancak böylece devam edebileceği için, Tevrat, Nuh’tan Abraham’a uzanan soy kütük listesini oldukça ayrıntılı olarak aktarır Bu aşağı yukarı 2000 yıllık bir soy kütük süreci izlemek demektir Orada, Semitik toplulukların kendi iç ayrışmaları hakkında da bir fikir edinebiliyoruz Eski Ahit oluşturucuları, bu soy kütüğü, sözlü dini ilahiler biçimiyle ve kil veya taş üzerine yazılmış olan eski kayıtlar aracılığıyla koruyor olmalıydılar Mesela, Musa, Eski Ahit’te yer alan, yukarda aktardığımız vasiyetini yazdırdıktan sonra, bu kayıtı, özel olarak Lübnan sedir ağacından yaptırılmış “anlaşma sandığı”na koydurur, kilitler ve onu kâhin-rahip din adamlarının sıkı korumasına emanet eder “Anahtar” sembolünün önemli oluşu bu tür eski uygulamalara bağlıdır


Bu kayıtların, yeniden okunma sırasında kısmen bozulmaya uğramış olması, ifade ediş ses değerlerinde değişiklik ve eski kayıtları okuma yönteminde hatalara düşülmüş olması çok mümkün Bununla birlikte, Eski Ahit’te yer alan bilgilerin, 20yüzyıldan bu yana tanıyıp çözebildiğimiz “Sümer-Babil” kayıtlarıyla genelde uyum içinde bulunuyor olması, eski dini kayıtların aynı zamanda birer tarih kayıtları da olduğunu gösteriyor “Sümer-Akkad” dönemine ilişkin toplumsal kurumlar, somut kavramlar, tarihsel dönüşümlere ilişkin bilgiler, eğer doğru bir okuma ve değerlendirme yöntemiyle ele alınırlarsa, Eski Ahit’in tarihsel içeriği, bu bakımdan, daha bir belirginleşir


“Sümer-Akad” bulguları, Musevilik biçimiyle daha çok Musa’ya atfedilen İsrail dininin, etnik olarak değilse bile, şimdiki İsraillilerinin atalarının bozulmuş halde devraldığı dini eğilimlerin, erken Akado-sammaru dönemlerine değin uzandığını gösteriyor Zaten Musevilik, gerisinde bu tür bağlara sahip bir dinsel kaynak bulunduğu için, hiç tereddüt etmeden, kendi ulusunu, kavmini “Tanrının üstün ulusu”, “tanrısal kavim”, “Tanrı oğulları-İbnullah” olarak takdim edebilmiştir


Bu konumunu Hıristiyanlığa da, Müslümanlığa da kabul ettirebilmiştir üstelik Bu dini otoriteliğin, Musa döneminde (-1312 yüzyıl olmalı) şekillendirilmiş bir varsayıma veya uydurmaya dayanan bir genel kabullenme olduğunu düşünmek, yanılgı olur

@toplumvetarihblogcu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.