![]() |
&Quot;Ey İsrail, Sus Ve Beni Dinle !&Quot; |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() &Quot;Ey İsrail, Sus Ve Beni Dinle !&Quot;1970’li yıllarda , ‘para’ ulusal gömleğinden henüz bütünüyle sıyrılmamıştı ![]() Anti-emperyalist hareketler; bir tür Arap ulusalcılığı olarak BAAS’çılık yine de varlığını sürdürüyordu az çok ![]() 68 kuşağının “ ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gaza’da, Şeria’da sözü geçenler, Hamas veya Hizbullah değil, Yaser Arafat’ın ulusalcı, George Habbaş’ın marksist Filistin özgürlük örgütleriydi ![]() Filistin sembolü haline gelen, Leyla Halit’in fotoğrafında kefiyeyle gizlenmiş yüz, İslamın yeşil örtüsünü taşımıyordu henüz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 30 yıllık kısacık bir dönem, değişen temel sosyal özellikleriyle dünyamızda, bütün bunları, sanki çok eski çağlarda kalan birer anı haline nasıl da aniden getiriverdi! Yıllarda çağlar yaşıyor sanki şu anda insanoğlu ![]() ![]() ![]() Sadece son bir kaç yüzyıldır, ulusal devletler halinde örgütlenmiş toplumlar, tarihte hiç yaşanmamış bir hızla, genel olarak ‘ulusal’ kimliklerini parçalıyor, ‘ulus’ aidiyeti giderek dağılıyor ve bireyler bir kez daha tarihe dalarak dini kimlikler etrafında yeniden saflaşmaya başlıyorlar ![]() ![]() Yaser Arafat’lı, G ![]() ![]() Ayrıntıları değişse bile, fıkra genel haliyle şöyle idi: Filistinli Marksistlerden bir temsilci, resmi temaslar için Çin’e gitmişti ![]() ![]() Fıkra bu ![]() ![]() ![]() “Kim” diye sormuştu Mao Zedung, “bu İsrail?” Filistinli lider yanıtlamıştı: —Nüfusu 1 milyon kadar, komşumuz ![]() Bunun üzerine Mao bir kez daha sormuştu Filistinliye: -“Peki, hangi otelde kalıyor bunlar!” Bu bir fıkra idi ama daha o sıralarda, İsrail’lilerin nüfus gücü ile siyasi-askeri güç ve saldırganlığı arasındaki uyumsuzluğun az çok fark edildiğini de gösteriyor ![]() İsrail’in, nüfusuyla hiç orantılı olmayan, günümüz dünyasının geçer akçe gücünde, Museviliğe özgü iç dayanışma öğeleri de hesaba katılıyordu belki ama asıl olarak, şimdi de olduğu gibi özellikle, bir olgu olan ABD desteğini temel çıkış noktası yapan açıklamalar yapılıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat artık, eski Sümer-Sami kaynaklarından itibaren ele alarak ‘kutsal’ dediğimiz dinleri incelemeden, onun toplumsal, tarihsel kaynaklarını ortaya koymadan, ne Arap-İsrail çekişmesi ve ne de Irak’ın Şii-Sünni çelişmeleri anlaşılabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu bakımdan varlık kaynaklarının, 5000 yıldan daha uzun bir sürece dayandığını bildiğimiz ‘üç kutsal din’i, bunların “Sümer-Akkad” eski yazınsal ve tarihsel ön kaynaklarını tanımadan, ne Irak’taki Şii-Sünni çatışması, ne de bugünkü İsrael-Filistin kavgası yeterince anlaşılabilir ![]() Ortadoğu “kutsal dinleri”nin eski ön kaynaklarını, insanın ‘ruh dünyası’ ürünleri olarak değil de, gerçek Mezopotamya toplumlarının eski bir örgütlenme ve yaşam tarzına bağlı olarak ele almadan, bugünkü dünyayı da anlamak mümkün değil artık ![]() Tarihini, somut olarak Abraham’a, oradan Nuh’a ve “yaratılış” sırasındaki Âdem ile Havva dönemlerine değin uzatan, batı Semitlerinin bir kolu olan şimdiki Museviler, hiç olmazsa bir 5000 yıl, gezgin, göçer bir yaşam sürdürdükten sonra, ilk kez 1948 yılında modern anlamda bir devlete sahip olmuşlardı ![]() Bu devletin kuruluşunda, ikinci dünya paylaşım savaşında, Hitler faşizmi karşısında kaderci bir tutumla verdikleri bir kaç milyonluk kurbanın kazandırdığı hatır önemli bir rol oynamış olmalı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ben sadece, 1967’deki Haziran savaşını anımsıyorum, o zaman 12 yaşlarında bir çocuk olarak ![]() O günden bu yana da gelişmeleri duyuyor, izliyorum, herkes gibi ![]() ![]() ![]() Kaç ABD başkanı eskitti bu savaş, kaç İsrail hükümeti değişti bu arada ![]() ![]() ![]() ![]() Bu zihinsel bulanma, iyi de oluyor bir yandan ![]() ![]() * * * Eski Ahit, Nuh soyundan İbrahim peygamberi, ister,‘peygamberler sehri’ Urfa’dan, isterse Keldanilerin Ur şehrinden yola çıkarmış olsun, bu topluluk sürü sahibi, göçer bir toplum olarak sahneye çıkar ![]() Abram, muhtemelen, Nuh döneminde yeniden şekillenmiş bir dini kast (Museviliğin Levilileri, haham’ları, rabin’leri) içinde yer alan birisi olduğu için, çöl yollarında da tanrıyla kolaylıkla buluşur ![]() İlki, artık onun adı, ‘Abram’ (Avram) değil, ‘kavimlerin babası’ anlamına gelmek üzere “Abraham” (İbrahim) olacaktır ![]() “Bundan sonra adın Abram değil, Abraham olacak, çünkü seni halkların babası kıldım” ![]() Tanrının bu açıklaması, önceki tanıma ‘Ham’ sözcüğünü eklemesi; Abram-Abra/ham biçimindeki düzenlemenin, şimdiki anlamıyla özel bir isim konusu olmadığını, söz konusu olanın Müslümanlığın “şeyh ul İslam”ı gibi bir dini mevkiye, kuruma atanma olduğunu gösteriyor ![]() Abram veya Avram’ın tarihsel olarak, Musevilik dini inancına çok şey devretmiş olan ve onların atası gibi görünen Arami topluluğu içinde ve farklı etnik topluluklar arasında, modern yasaların ilk örneklerinden birisi olan Hammurabi yasaları’nın yazdırıcısı Hammurabi’nin anılarının çok uzak olmayan bir geçmişine bağlandığı da anımsanmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abraham’la ilgili anlatımlarda bu nedenle ciddi Hitit etkileri görürüz ![]() ![]() ![]() ![]() Karı-koca “erkek ve kız kardeş” akrabalık kavramlarını, sonraki Eski Ahit düzenleyicileri, şimdiki modern anlamlara doğru bozarak yorumlamaya çalışmışlarsa da, Eski Ahit’in bu dönem anlatımlarında, bir dizi alanda, bu etkiler sürer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hammurabi’nin ‘adı’,her ne kadar, batılı Assur-Babil uzmanlarınca, genel olarak,”Ham mu+Rab”= “Büyük+Rab”= “Tanrı Uludur” veya “Ulu Tanrı” vb ![]() ![]() Eski kayıtlarda, Hammurabi kavramının genel olarak “Gal Lugal Hammmuraba” biçimli yazım haliyle de kullanıldığını görüyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durumda, Abraham kavramında, söz konusu olanın, tanrıya vakfedilmiş kutsal din adamları kategorisinin adlandırılışı olan Rabin’lerin büyüğü, tanrı sözcülüğü, peygamberlik ile idari yöneticilik özelliğinin birlikte kullanılmış olduğu görülmektedir ![]() ![]() Eski toplum, kendi varlığını ancak soy çizgisine sıkı sıkıya bağlı kalırsa var edebileceği ve var olmaya ancak böylece devam edebileceği için, Tevrat, Nuh’tan Abraham’a uzanan soy kütük listesini oldukça ayrıntılı olarak aktarır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu kayıtların, yeniden okunma sırasında kısmen bozulmaya uğramış olması, ifade ediş ses değerlerinde değişiklik ve eski kayıtları okuma yönteminde hatalara düşülmüş olması çok mümkün ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Sümer-Akad” bulguları, Musevilik biçimiyle daha çok Musa’ya atfedilen İsrail dininin, etnik olarak değilse bile, şimdiki İsraillilerinin atalarının bozulmuş halde devraldığı dini eğilimlerin, erken Akado-sammaru dönemlerine değin uzandığını gösteriyor ![]() ![]() Bu konumunu Hıristiyanlığa da, Müslümanlığa da kabul ettirebilmiştir üstelik ![]() ![]() ![]() @toplumvetarih ![]() |
![]() |
![]() |
|