|  | Organize Evren |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Organize EvrenORGANİZE EVREN Sebebe dayalı bir evrenden varlığı gayeli bir evrene geçmek, bütün teşkil eden bütün parçaların iddia edilen iç bağımsızlığı, Burr 'ün yer çekiminin bütün olayların düzenlenmesine hükmeden bir asıl alan olduğu iddiası klasik fiziğe ait temel düşüncelere tamamen aykırı görüşlerdir  Felsefeci Geoffry Chew 1968'de                   'kendi kendine ayakta durma felsefesi'                   diye adlandırdığı dünya görüşünde böyle                    kökten bir hareketi formüle etti  "Evren kendi kendine ayakta durmaktadır  "                    Kendi                    kendine ayakta durma felsefesi Newton tarafından öne sürülen                    kabulden mekanik dünya görüşüne bir ret teşkil eder  Artık                    dünyaya, temel özellikleri olan temel unsurlardan var edilmiş                    olarak bakamayız  Bilimsel                    anlamda alan nedir? Yeni bir bilim olan Psiko nöromünoloji, telkinin vücuttaki bağışıklık sistemini nasıl harekete geçirdiğini inceler  Beyin fizyolojisini ayrıntılı                    olarak ele alan araştırmacılar fikir ya da inançtan, nöronlara                    uzanan sebep-sonuç zincirini izlemeye çalışıyorlar  Öyle ki                    bir fikir ya da inancın etkisiyle nöronlar, hastalık ve                    dengesizlikle savaşmak üzere beyaz kan hücrelerini arttıran                    bağışıklık sistemini harekete geçirecek sinyalleri                    hipotalamusa ve hipofiz bezine göndermektedir  Bir düşünce                    nöronlar vasıtasıyla kaslara ve organlara iletilen bir                    biyoelektrik sinyale nasıl dönüştürülmektedir? Cevap                    muhtemelen tüm canlıların bir parçası olduğu keşfedilen                    biyoelektrik alanların yapısında yatmaktadır   Chi denen eski Çin'deki vital (hayatsal) enerjinin Mesmer'in canlısal manyetizmin, Reich'ın orgon enerjisi'nin, Harold Burr tarafından keşfedilen L-alanları 'nın ya da Rus bilim adamları tarafından bio plazmik, Çekoslovak bilim adamları tarafından psikotronik denen biyoelektrik enerjinin, aynı gerçekliğin farklı adlarla ifadesi olduğu bir gün anlaşılabilir  İngiliz Matematikçi G  D  Wasserman bu                    enerjiye "morfo genetik alanlar"                   ya da "M-alanları"                   dedi  Bu terim Rupert Sheldrake tarafından geliştirildi  1981 'de                    yayınlanan Yeni Hayat Bilimi (New Science of Life) adlı                    kitabında bu alanları, mümkün, yapısını ve rolünü ana                    hatlarıyla anlatır  Morfo genetik terimi, yani                    "varlık haline gelen şekil",                   bedenin alana göre şekillendiğini, alanın bedenden                    yayılmadığını ifade etmektedir  Alan bedensel (maddesel)                    tezahürden önce gelir, büyüme akışını yönlendirir ve bedeni                    değiştirir  Evrende dev zihinsel bir alan neden olmasın ?                    Evren empresyonist bir resimdeki boya darbelerinde olduğu gibi                    bağımsız, toplama parçalar olarak anlaşılamaz  O bir                    hologramdır, içinde, ağın her parçasının bütünün yapısını                    belirlediği, birbiriyle bağlantılı olayların faal olduğu bir                    ağdır  Bilim dünyasında kuantum gerçekliği Kimse bakmadığı zaman atomun ne yaptığı sorusunu açıklamak ve kuantum ölçme problemini çözmek için bilim dünyasında en azından sekiz farklı kuantum gerçekliği resmi öne sürülmüştür  Bir kuantum sıçraması                    sırasında gerçekten ne olur? Derin gerçeklik yoktur İlk olarak ünlü kuantum öncülerinden biri olan Danimarkalı fizikçi Niels Bohr tarafından formüle edilen kuantum gerçekliği sadece olayların "gerçek" olduğunu savunur  Olaylar ağaç, kaya, yıldızlar ve fizikçinin ölçüm                    aletleri olan Geiger sayaçları, balon odaları gibi gözümüzle                    gördüğümüz şeylerdir  Bunlar hiç kuşkusuz gerçektir  Ancak,                    atomların kendileri bu kadar gerçek değildir  Onları sadece                    ölçümlerin sonuçlarından dolaylı olarak biliyoruz   Fizikçiler                    atom dünyasıyla kurulan bu dolaylı ve eksik temaslara göre                    atomun neye benzediğini resimlemek için tıpkı kör bir adamın                    fili tarif etmeye çalışması gibi çok uğraşmışlar ve bu                    görünmez dünyanın sıradan bir resmini oluşturma girişimlerinde                    amaçlarına ulaşamamışlardır  1920'lerin sonlarında Bohr atom dünyasının ağaç, kaya ve taşlar gibi bir gerçekliğe sahip olmadığı için insanlar tarafından asla resimlenemeyeceğini savunmuştur  Bohr 'un inancına göre, atomların var olduğu                    kesindi, fakat var olma şekilleri, yalnızca olaylar dünyasında                    yaşamakla sınırlı olan insanlar tarafından asla                    kavranamazdı  Ayrıca, atomları resimlemekte yetersiz kalmamız                    atomlar hakkındaki bilgimizin çok az olmasından değil, çok                    fazla olmasından kaynaklanmaktadır  Bohr 'un meslektaşı Werner Heisenberg bu fizikçileri, dünyanın düz olduğuna inananlara göre atom dünyasının resimlenmesi araştırmasına devam eden Einstein ve Erwin Schrödinger'le karşılaştırıyor; "Yeni deneylerin bizi uzay ve zamandaki nesnel olaylara götüreceği umudu, dünyanın ucunun Antarktika'nın keşfedilmemiş bölgelerinde keşfedileceği umudu kadar iyi temellenmiştir  " Heisenberg'in sözleri bir kehanetin özelliklerini taşıyor  Altmış yıl sonra, kuantum                    dünyasını Einstein'ın tahayyül ettiği sağduyuyla resimleme                    konusunda her zamankinden daha ilerideyiz  | 
|   | 
|  | 
|  |