|  | Dalga Parçacık İkiliği Ve Ruh-Beden İlişkisi |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Dalga Parçacık İkiliği Ve Ruh-Beden İlişkisiDALGA PARÇACIK İKİLİĞİ VE RUH-BEDEN İLİŞKİSİ Modern akıl yürütme şekli ile en azından son 300 yılın fiziğinden destek alırsak, kıskacından kurtulamadığımız derin kültürel koşullanmalarımızla ilgili olarak zihin/beden ya da ruh/beden ikilemi olabileceğini gösteren açık ve net hiçbir yol olmadığını da görürüz  Newtoncu fizik maddenin "temel, hareketsiz, şekilsiz ve külçe" halinde bir şey olduğuna inanan eski Aristo mantığı ile bilgisini önemli ölçüde keskinleştirdi ve bu model yıllarca bilim tarafından da kesin gerçek olarak kabul edildi  Madde ağırlığı ve uzantısı olan bir şeydi  Temelde atomdan yapılmıştı ve tıpkı bilardo topları gibi                    davranan ufak cisimcikler içerirdi  Fakat katıydı, başka bir                    maddeyi dokunarak etkilerdi ve kadim bilgilerden en önemli                    kopuş olarak da, tamamıyla şuursuzdu  Kuantum seviyesindeki dalga/parçacık ikiliği, en birincil seviyede ruh/beden ilişkisi olarak görülür  Karşıtların                    birliği sisteminin egemen olduğu maddi evreni daha iyi anlamak                    için dualite prensibini çok iyi incelemek gerekir  Çok temel                    olduğu ve başka hiçbir şeye ya da işleme indirgenemediği için                    dalga/parçacık ikiliği ruhsalla fizikselin kökenine inmemizi                    ve ikilemle bize neyin ifade edilmek istendiğini gayet iyi                    açıklamaktadır  Ruh ve madde, Dalga ve Parçacık, Siyah ve                    Beyaz, Gece ve Gündüz hep Yin-Yang adını verdiğimiz dengeyi                    kurabilmek içindir  Bu konuda Üstad Ergün Arıkdal (M  T  İ  A derneği                    ve Bilyay Vakfı eski başkanı)                    şunları söylüyor: "Olaylar Bütünselliği anlamamız için var  Atom altı parçacıklar onu                    görmek isteyen bilim adamının görüşüne                    göre değişiyor  Öyleyse bizler bütünün içindeki yerimizi tayin                    edip, bütünün uyumlu çalışmasına hizmet için varız  Eski fizik anlayışı mekanistik bir anlayıştı sadece atomlar vardı  Şimdi bilim adamları atomlar arasında boşluklar buldular  Kuantum teorisi, atomların alt parçacıkları olduğunu söylüyor                    ve onları tam tanımlayamıyor  Bu parçacıklar soyut, kimi zaman                    parçacık, kimi zaman dalga olarak ortaya çıkıyor  Parçacık                    küçük hacme sıkıştırılmış, dalga ise uzaya yayılmış bir                    şekildedirler  Bu parçacıklar deneysel duruma göre etkileşim alırlar çünkü bizden bağımsız değildirler  Evrende en küçük birimler bile                    birbiriyle etkileşim halindeler  Soyut ve ikili görünümleri                    içinde sürekli değişimler yaşıyorlar  Deney gözlemcinin                    zihninden bağımsız olarak gelişemiyor  Evren birbirine örülmüş ağ gibi  Madde ikili değişken bir yapıya                    sahip  Karşıtların Birliğini iyi anlamak gerek  Bohr,                    Bütünleyicilik düşüncesiyle, parçacık biçiminde beliriş ve                    dalga halinde ortaya çıkışın birbirini bütünlemesini anlatmak                    istiyor  Bir gözlemci görene kadar iki karşıt kutup aynı anda                    varolacaktır  Onlar birbirlerine çakışmış durumdadır  Kuantum                    fiziğinde atom altı parçacıklar belirli şeyler, birbirinden                    yalıtılmış yapı taşları değildir  Birleşik bir bütünün                    birbiriyle dengesi söz konusu  Atomdan atom altına                    çalışmalarına geçiş önemlidir  Çünkü somuttan soyuta                    geçilmiştir  Ve atomlar arasında boşluklar vardır  ” Ergün Arıkdal'ın yıllar önce ifade ettiği bu açıklamalarından sonra sözü edilen kuantum fiziğinin bu "boşluk" kavramını biraz incelememiz gerekir  Boşluklar                    gerçekten boş mudur? Sözlükte "boş" sözcüğü şöyle tanımlanır: İçinde bir şey veya bir kimse olmayan, dolu karşıtı veya anlamsız, saçma    Bizler                    de günlük yaşantımız,da sıklıkla kullanırız "boş" sözcüğünü  Bir şeye "boş" dediğimizde, zihnimizde oluşan algı, gerçekten                    boş olan bir şeydir   Duyularımızla algıladığımız gerçeklikleri tam da oldukları gibi anladığımıza öylesine bir inançla doluyuzdur ki, "boş" dediğimiz alanların, bizim göremeyeceğimiz, kavrayamayacağımız öğeleri barındırabileceğini çoğu zaman hiç düşünmeyiz  Herhangi bir anlamı olabileceğini de hemen hemen her zaman                    gözden kaçırırız  İnsanlığın, tarih boyunca gözden kaçırdığı                    pek çok şeyin gerçekliği ise, bilimsel ve ruhsal araştırmalar                    sayesinde mümkün                   olmuştur  Atomun içinde "boş uzay" var  Çevremizdeki her şey canlı ve                    cansız dediğimiz tüm oluşumlar atomik organizasyonlar olduğuna                    göre; toprağın, kum tanesinin, papatyaların ve tabii ki                    hücrelerimizin de içinde "boş uzay" vardır  Yani madde de,                    hücrelerden oluşan organizasyonlar da bu boş uzaya sahiptir     Örneğin, en basit canlı kabul ettiğimiz virüstür; en dışta proteinden oluşmuş bir kılıf ve bu kılıfın içindeki boşluğa yerleşmiş bir nükleik asit (kalıtım birimi) vardır  Daha gelişmiş canlılar kabul ettiğimiz mantar, bitki ve hayvan hücrelerinde de hücre zarı ile çekirdek arasında bir alan vardır  Bu alanda, aralarında boşluklar bulunan çeşitli                    unsurlar bulunur  Atomda, hücrede ve gökcisimleri arasında                    boşluk olması bir tesadüf müdür? Yine atoma dönecek olursak, daha önce sözünü ettiğimiz elektronların ve alt parçacıkların toplamı kuantum alanını oluşturuyor  Kuantum terimi, hem parçacık hem dalgasal özellik                    gösteren bir şeyi anlatmak için kullanılır  Elektronlar birisi                    onu gözlediğinde parçacık olarak tezahür eder, gözlenmediği                    zaman ise dalga formuna geçer ve tüm uzaya yayılır   Atomu, yani maddeyi oluşturan unsurlar gerçekte sert, katı, sabit, statik değildir  Hem parçacık hem dalga olabilen, her                    an farklı iki gerçeklikten biri olarak tezahür eden bir                    enerjidir  Dalga formunu maddileştiren ise gözlemcinin                    şuurudur  Madde, gözlenmediği zaman enerji, gözlendiği zaman                    parçacık olarak tespit edilir  Parçacık formundan enerjetik                    dalga formuna geçen bir elektron için                    "mekansızlık" söz                    konusudur  | 
|   | 
|  | 
|  |