|  | Türk Mitolojisi ! |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Türk Mitolojisi !Tukyu(Asena) Tukyu' larin atalari Çinli' lerin (si-hayi) dedikleri bati denizi sahillerinde otururdu  Komsu hukumdarlardan bir bunlarin yurdunu basarak, kadin, erkek, cocuk ve onlerine gelenleri kilictan gecirdi  Bunlardan ancak on yasinda bir erkek cocuk kalabildi  Bu da elleri, ayaklari kesilmis olarak bir batakliga atildi  Cocuk orada acliktan, yaralarindan akan fazla kandan olmek uzere iken, bir disi kurt gelerek, ona bir parca et getirdi  Kurt her gun boyle yaparak cocugu besledi  Çocugun yaralari iyilesti  Yasi ilerleyince kurt bundan gebe kaldi   Atalarini olduren hukumdar bir sure sonra bu cocugun sag kaldigini haber aldi  Cocugu oldurmek uzere aratti, buldular  Hukumdar cocugun bulundugu yere birisni gonderdi  Bu adam batakliga geldigi zaman cocugun yaninda bir kurt gordu, sasirdi  Adam ikisini de oldurmek istedi  Fakat bir tanri onlari korudu  Kurt cocugu sirtlayarak bati denizinin dogu tarafina gecirdi  (Kao-cang) yakinlarindaki daglardan birinde bulunan magaraya goturdu  Magaranin arkasinda bereketli bir ova vardi  Ovanin her tarafi yalcin kayalarla cevrilmisti  Kurt burada sakat delikanlidan on cocuk dogurdu  Bunlardan biri aile adi olan (Asena)' yi aldi  Bu cocuklar buyudukleri zaman magaradan cikarak civardaki oymaklardan birer kiz kacirdilar  Bunlari magaralarina goturduler  Bu kizlarla evlendiler   Birkac nesil gecince bunlar cogaldi  Iclerinden (A-Hien-Se) adli birisi baslarina gecerek magarada cikardi  (Kin-San) daglarina giderek yerlestiler, (Cu-Cen) tatarlarina baglandilar  Bu daglarin tepelerinden biri takya seklinde oldugundan kendilerine bu anlamda (Tu-Kyu) adini verdiler  Asillarina delalet etmek uzere de bayraklarina bir kurt basi yaptilar   DokuzOguz-OnUygur (Agactan Dogan cocuklar) Dokuzoguzlar' in atalari olan bir hakanin iki guzel kizi vardi  Bunlar ancak tanrilara layikti  Babalari insanlardan ayri bulundurmak icin bu kizlari, yaptirdigi bir kulenin icine koydurdu ve yalvararak tanriyi cagirdi   Bunu uzerine tanri bir boz kurt olarak geldi, kizlarla evlendi  Tanrinin bu kizlardan Dokuz Oguz ile On Uygur evladi oldu  Bunlar zamanla cogaldilar   Bu Dokuzoguzlar'dan tureyenler Kumlanco adi verilen ulkede oturdular  Burada Hulin adinda bir dag vardi  Bu dagdan Tugla ve Selenka adinda iki irmak akardi  Bu irmaklarin arasinda da iki agac vardi  Bu agaclarin biri Kayin, oburu de Çam idi  Bir gece bu agaclarin uzerine gokten nur indi  Gun gectikce agaclardan birinin karni sisti  Dokuz ay on gun sonra agacin karninda bir kapi acildi  Iceride agizlarinda gumus emzikler bulunan bes cocuk gorundu   Daha cocuklar dogmadan bu agaclarin etrafinda gumusten bir daire turemisti  Agaclardan muzik sesleri geliyordu  Oradaki Dokuzoguzdan tureyen Türk'ler bu cocuklari buyuttuler; adlarini Sungur Tekin, Kutur Tekin, Tukak Tekin, Or Tekin, Bugu Tekin koydular  Bunlar onbes yasina gelince, baba ve analarini sordular  Halk onlari iki agacin yanina goturdu: Iste bunlardan bir babaniz, biri de ananizdir) dediler  Çocuklar bu agaclara saygi gosterdiler  (Sevgili anamiz ve babamiz) diye onlara sarildilar  O zaman agaclar da dile gelerek evlatlari hakkinda hayirli duada bulundular   Nihayet bir gun halk toplanarak, Bugu Tekin' i hakan sectiler  Cunku Bugu Tekin hem zeki hem de her boyun dilini, obalarinin sayisini biliyordu  Bunun uc kargasi vardi ki her yerden olup biteni haber verirdi   Bugu Tekin bir gece ruyasinda; beyazlar giyinmis, elinde beyaz bir asa tutan ak sakalli bir adam gordu  Bu adam fistik seklindeki (Yesim Tasi) denilen tasi gosterdi: (Turkler bunu ellerinde tuttukca dort bucaga hakim olacaklardir) dedi   Bugu Tekin ve Gök Kizi: Bugu Tekin bir gece otaginda uyumakta iken, birden bire pencerenin acildigini, iceriye gokten gelen guzel bir kizin girdigini gordu  Bugu Tekin neye ugradigini anlayamadigindan gozlerini kapayarak uyur gibi yapti  Kiz, Bugu Tekin'i uyandirmak icin cok calisti, bir turlu uyandiramadi  Umidini keserek pencereden cikti, gitti   Ertesi gece kiz yine geldi  Bugu Tekin kendisini yine uykuda imis gibi gosterdi  Kiz bu defa da uyandiramadan gitti   Sabah olunca, Bugu Tekin kizin tekrar gelecegini dusunerek, buna bir care bulmak uzere vezirine acti  Vezir dedi ki: (Bunda korkacak bir sey yok  Belki hepimizin sevinecegi hayrili bir is vardir  Her halde bunun gelisi size kutlu bilgileri ogretmek icindir  Yarin gece gelirse artik kendinizi uykuda gostermeyin  O zaman nicin geldigini anlarsiniz   Ucuncu gece kiz yine geldi  Ama bu defa Bugu Tekin onu karsiladi, saygi gosterdi  Bu kiz vezirin tahmin ettigi gibiydi  Gercekten bir tanrica ve gokten gelen bir kizdi  Bugu Tekin' e yeni bir din gostermek icin gelmisti   Bugu Tekin'e: (Arkamdan gel) dedi  Bugu Tekin kizi takip etti  Gittiler  Nihayet (Ak dag)'a ulastilar  Bugu Tekin'e yeni bir dinin gizli taraflarini anlatmaya basladi   Bundan sonra kiz otaga gelir, Bugu Tekin'i (Ak Dag)'a gotururdu   Bu durum cok gece devam etti  Bugu Tekin yeni dinin esaslarini ve sirlarini ogrendi   Bir gece artik bu gorusmelerin sonu idi  Kiz veda ederken (Gokte, yerde ne varsa hepsini ogrendiniz  Ben artik gelmeyecegim  Yarindan itibaren dunyanin dort bucagini fethe baslayin  Gosterdigim yolda adalet yapin  Size ogrettigim gercekleri her tarafa yayin) dedi   Sabah olunca Bugu Tekin kardeslerini cagirdi  Her birini bir orduya tayin ederek bunlari dort bucagin fethine gonderdi  Kendisi de buyuk bir ordu ile Çin uzerine yurudu  Heosi de seferlerini basardilar   Göç Bugu Tekin'den otuz nesil sonra, torunlarindan (Yulun Tekin) tahta cikti  O zaman Çin'de (Tang)sulalesi hakimdi   Çinliler; Türk'lerden korktuklari icin hukumdarlari (kiyuliyen) adli kizini hakanin oglu (Gali Tekin)'e gondermeye karar verdi  Bir elci yolda Türkler'in kudret ve buyuklugunun Tanri dagi civarinda bulunan (kutlu Kaya) adli byuk bir kayadan ileri geldigini ogrendi  Yulun Tekin'e dedi ki: (Hukumdarim size en kiymetli hediye olarak kizin gonderdi  Siz de ona bir hediye gondermek isterseniz, bizce makbule gecen hediye de (Kutlu Kaya) adindaki kaya parcasidir  Bu kayanin sizce bir kiymeti yoktur  Bunu hukumdarima hediye ederseniz makbule gecer  ) Yulun Tekin, Çinliler'e kiymet veren milli duygulari gevsek bir hakandi  Kutlu Kaya'nin otuz nesilden beri Türklerce kutsal bir yer oldugunu bilmiyordu  Bir kizin bedeli olarak bu kayayi Çin'e vermekte hic tereddut etmedi  Yalniz bunu nasil gotureceklerini sordu  Elci de: (Kolaydir) dedi  Çin elcisi kayanin etrafinapdunlar yigdirdi, uzerine sirke dokturdu, odunlara ates verince kayalar parcalandi, dagildi  Elci bu parcalari dikkatle toplatti  Arabalarla Çin'e gonderdi   Orada sihirbazlar bu parcalari yagma ettiler  Her parcasi dunyanin bir kosesine gitti  Parcalar nereye gitti ise orada bereket, bolluk oldu  Bu tarafta ise, yedi gun sonra (Yulug Tekin) oldu, yerine Bugu Tekin'in torunlarindan biri hakan oldu  Türk yurdu da butun bereketini kaybetti, yesillikler sarardi, irmaklarin, derelerin suyu cekildi gogun rengi degisti  Butun kuslar, ahyvanlar, memedeki cocuklar Göç! Göç! Göç!) diye bagirismaya basladi  Bir taraftan da salgi nhastaliklar insanalri kiriyordu   (Göç!) sesleri devam ediyordu  Anladilar ki bu ulkenin (Yer-su)lari artik kendilerinin orada kalmasini istemiyor  Çadirlarini yiktilar, esyalarini, coluk cocuklarini hayvanlara yuklediler  Göç etmeye basladilar  Aksam olunca (Göç!) sesleri duruyor, sabahla beraber basliyordu  Türkler Turfan ulkesine gelinceye kadar (Göç) sesleri devam etti  Orada artik ses kesildi  Göç'ler de Turfan'da yerlestiler  Orada (Bes Balik) sehrini kurdular   Ergenekon Göktürkler, Tatrlarla yaptiklari savasta yenilmisler, hepsi kirilmis, yalniz Ilhan'in ogullarindan Kiyan ve Nogüz sag kalabilmisti   Savastan on gun sonra bir gece atlarin abindiler  Çoluk cocuklarini alarak kactilar  Savastan once ordu kurduklari yere geldiler  BUada deve, at, okuz ve koyunlari kalmisti, onlari aldilar  Biri oburune dedi: (Burada kalsak bir gun olur dusmanlarimiz bizi bulur  Baska bir boya gitsek her yanimiz dusmanlarla dolu  En iyisi daglarin arasinda, kimselerin yolu dusmeyecek yerlere gidip oturalim  ) Buna karar verdiler, surulerini onlerine kattilar, daglara yuruduler   Bir disi geyik gorduler  Arkasindan gittiler  Geyik bunlari daglarin uzerinden duz bir yere goturdu  Orada her yeri iyice yokladilar  Geldikleri yoldan baska yol yok  Biraz ilerlediler  Genis, cimenlik bir ulke gorduler  Burada akarsular, pinarlar, meyve agaclari, hayvanlar vardi  Bunlari gorunce sevindiler  Tanriya sukur ettiler, buraya yerlestiler  Kisin hayvanlarinin etini yer, derisini giyerler, yazin da sutlerini icerlerdi   Burada dort yuzyil kaldilar  Basbuglar'a danistilar: (Babalarimizdan isitirdik ki, Ergenekon'un disinda genis, guzel yerler varmis  Atalarimiz orada oturmus  Bundan sonra korkup ta daglaral kapanacak degiliz  Bir yolunu bulup buradan cikalim)   Hepsi bu sozleri uygun buldu  Yol aradilar, bulamadilar  Iclerinden demirdi Burteçine: (Ben bir yer gordum, orada demir madeni var  Eger onu eritirsek yol buluruz) dedi  O yeri gidip gorduler, demircinin sozunu dogru buldular   Baska bir anlatista: birgun bir disi kurt gormusler  Bu kurdun oraya nereden geldigini aramislar, kurt kacmis, arkasindan gitmisler  Bakmislar ki kurt bir delikten disari atladi  Deligin yanina gittikleri zaman etrafin demir madeni oldugunu gormusler   Manas Manas, Kirgiz kahramanlarindandir  Manas'in babasi Yakip Han, anasi da Çuriçi'dir  Yakip Han evlendikten on dört sene sonra Manas dogmustur  Dogdugu zaman Manas' in avucu kanli idi  Bu isaret onun ileride mesalsiz kahraman olacaginin gostergesi idi  Henuz memede iken konusmaya basladi  Dogumu uzerine cviardan gelen elciler, onun bir kahraman olacagini hemen anlamislardi  Az zaman icinde cok serpildi, boyu bes metreye kadar uzadi   On yasina gelince tam bir kahraman oldu  Dusmanlarin uzerine saldirarak perisan etti  Atlarina at erisemiyor,zirhina ok islemiyordu   Yakip Han, oglunun atilganliklarini, kahramanliklarini gorunce, onu korumak, onunla arkadaslik etmek uzere, Bakay adinda birisini ona katmisti   Manas'in savastigi dusmanlari arasinda en kuvvetlisi Gökçe idi  Bununla olan maceralari destanca epeyce yer tutar  Destan Radlof'a gore 12452 misra olup, savas hengameleri sirasinda ask maceralari , eglenceler, dugunler, Samanizm'in etkisi altindaki inanclar, gelenekler, kahinlerin rolleri goze carpar   Öksüz Kiz Kisin soguk bir gununde, öksüz bri Türk kizi, su almaya gider  Vucudu yari ciplak, ayaklari soguktan siskin; karni ac, gozleri yasli bir haldedir   Elinde bir bakrac vardir  Birden bir kasirga kopar  Ay ise gokteki sarayindan kasirgaya tutulmus olan, bu zavalli fakir kiza bakmaktadir  Ay, kizin haline acir  Kendi kendine der ki: (Mutlaka üvey annesi bu kiza zulum ediyor)   Öksüz kiz o sirada bir caliliktan gecmektedir, ay caliya isaret eder: (O kizi al, yanima gel)  Ayin bu emri uzerine cali hemen bir at olur  Bir yandan aya giden gok yolu acilir, bir yandan da at haline gelen cali, uzerinde kiz oldugu halde yukselmeye devam eder  Aya vardiklarinda kiz elinde bakraciyla ayin yaninda durur   Ay, bu öksüz kizi sever, ici urpermeye baslar  Sekilden sekile girmeye baslar  BUndan sonra ayin gokte sekilden sekile girisi de, bunun ve sevgisinin sonucudur   Ilk geceler ay bir gumus yay gibidir  Öksüz kiz buyudukce ay da buyumektedir  Bazi zamanlarda bu kiz gokteki ayin sarayindan iceri girer, hali dokur  O zaman ay sevgilisini gormedigi icin uzulur, hilale doner  Bazen de kizin keyfi yerine gelir, cosar, neselenir  O zamn ayin yuzu guler, dolun halini alir   Ayin keyfini kaciran guclu bir rakibi vardir  O da gokte bulunan beyaz ayidir  Bu ayi da Ösüz kizi sevmektedir  Bu sebeple ayi tutarak bogmak ister  Ama ne de olsa gucu yetmez  Yirmi bes gun ay bu ayiya ustun gelir, onu ezer  Ayi yalniz uc gun aya ustun gelir  Ay bundan korkar, saklanir, kimselere gorunmez   Bu mucadele her ay boyle devam eder  | 
|   | 
|  | 
|  | Türk Mitolojisi ! |  | 
|  08-20-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Türk Mitolojisi !Cesteni Bey Cesteni Bey (aslanlarin yuruyusu ile yuruyup) (Uçayan) sehriin arkasinda durarak ileri geri dolasti  Ondan sonra dort yol agzina gelerek bu yollarin arasidan sayisiz denecek kadar cok cinler gordu  Bu cinler insan etini yiyip kanini iciyor, barsaklarini vucutlarina dolandiriyorlardi  Yuzlerini korkunc hale getirip pek kuvvetli sesle haykiriyorlardi  Ellerinde de bayraklar vardi  Ates gibi kizil ve orgulu saclarini omuzlarina birakiyorlar, kapkara buyuk daglara benzeyen vucutlarini kaldirip zehirli yilan govdeleriyle yuruyorlardi   Cesteni Bey bunlari gorunce yuregini pek tuttu, bir kaplan gibi hic korkup cekinmeden bu cinlerin arasina girdi  O zaman cinler Cesteni Bey'i gorup etrafina toplanarak: ( Hey, kimsin sen? Nasil oldu da kendi kendine bizim ustlu altli dag gibi dislerimize lokma olmaya geldin) dediler   Cesteni Bey bu sozu isittigi halde yuregini pek tutup hic korkmadan cinlere soyle dedi: (Hey cinler, cabuk soyleyin bana, benim sehrimdeki insanlari nasil olduruyorsunuz  SIzlere bu sehre girme iznini kim verdi? Benim su keskin kilicima bakin, bununla govedelrinizi keserek parca parca edip birakirim  Sehrimizde milletin basina gelen bunca felaket haberi dururken hala dayanilacak degildir  ) Cesteni Bey'in bu sozunu duduktan sonra, cinler ofkelenip karma karisik oldular  Öd koparip kendilerince bir turku soyleyerek yumruklarini siktilar  Kolkola girerek, dirseklerini tutuyor, ates renkli kizil saclarini arkalarina saliverip alev gibi bayraklariyla, gurz ve tokmaklari ellerinde, Cesteni Bey'i mizraklayip, vurmaya calisiyorlardi   Birbirleriyle soyle soylestiler: (Daha ne bekliyorsunuz? Cabuk bunu mizraklayip keselim, vucudunu parcalayip oteki dunyaya gonderelim  ) Bunun uzerine Cesteni Bey var kuvvetiyle atlayarak (Urumki) adli cini tepesindeki saclarindan yukari cekip tuttu  Kilicini yukari kaldirip , basini kesmek uzere vurdu  Boylece cinler Cesteni Bey'in gucunu, kuvvetini ve sansini gorerek cok korkarak kactilar   Ulu Toyun Ulu Toyun, Ay Toyun'un kizi Günes'e asik olmus  Bir gun Ulu Toyun anasi Secen'e der ki: (Ay Toyun'un gogune cik  Bana onun kizi Günes'i iste  Ne kadar cok agirlik isterse hic esirgeme, kabul et  ) Secen hemen goge cikti  Ay Toyun'un otagina gitti ve: (Oglum, kizinizi sevmis, onu ogluma verir misiniz) dedi  Ay Toyun: (Peki veririm, fakat iki nisan isterim: biri dalga; Göl incisi, oburu Serap; Çöl incisi) dedi   Secen bu haberi ogluna getirdi  Ulu Toyun istenilen iki nisanin tedarikini kolay gordu  Yer ustunde, yeraltinda ne kadar cinler, periler, ruhlar varsa hepsini davet etti  Cumlesi geldiler  Ulu Toyun dedi ki: (Ey kahramanlar! Icinizde benim istedigim iki armagani bana getirmeyi kim uzerine alacak? Bu iki armagani bulmak, getirmek cok kolaydir  Bunun biri dalga; Göl incisi, oburu serap; Çöl incisi) dir   Gelenlerden bu teklifi kabul edecek kimse cikmadi  Ulu Toyun teklifi tekrar etti  Yine cevap veren olmadi  Ucuncu teklifinde kurt ile bir karga bu isi uzerine aldilar  Fakat kurt dalgayi tutabilmek icin uzun bacaklar istiyordu  Karga ise serabi gorebilmek icin keskin gozlere ihtiyac gosterdi  Ulu Toyun istediklerini onlara verdi ve: (Haydi kahramanlarim, gidin bana dalga ile serabi getirin) dedi  Bu iki kahraman yola dustu  Aradilar, taradilar, cok calistilar, ne kurt dalgayi, ne de karga serabi ele gecirdi  Yuz yillaar gecti  Bir turlu bu iki armagan gelmedi  Ulu Toyun istenilen nisanlari veremedi, Günes hanimi alamadi  ) Geyik Avi Hikaye bir ogretmenin, ogrencisine, canlilarin oldurulmesinin ne kadar gunah oldugunu anlatmasiyla baslar   Ogrenci de ogretmeninden bu oldurme gunahi karsiliginda, tanri tarafindan verilen cezalara bir ornek gosterilmesini ister  Ogretmeni, Dantipala'nin hikayesini soyle anlatir: Kral Dantipala adamlari ile ava cikarak bir cok geyikler avlar  Baska bir ormanda daha besyuz geyige rastlar  Aralarinda oburlerinden cok guzel, altin renkli bir geyik vardir ki, geyiklerin yol gosterici kralidir  Bu ise geyik suretinde olan Buddha'nin kendisidir  Avcilar besyuz geyigi kovalamaya koyulurlar  Onlari alti defa kusatirlar  Olum korkusu icinde cirpinan geyikler bu guzel geyigin yanina gelerek canlarini kurtarmasini rica ederler  Fedakar, iyiligi temsil eden fazilet sahibi, geyiklerin krali (Buddha), onlara yardimda bulunmak, gerekirse kendini feda etmek ister  Kral Dantipala'nin yanina giderek ondan besyuz maralin hayatini bagislamasin irica eder  Nasihat ederek, iyilik etmege tesvik eder  Canlilari oldurmenin ne kadar gunah oldugunu anlatmaya calisir  Fakat Dantipala bunlarin hicbirini dinlemeyerek gozleri kanla dolu olup hiddetlenerek keskin kilicini ceker  Kutsal geyigin boynunu kesip, basini yere firlattigi sirada, sag eli bileginden koparak kiliciyla beraber yere duser  Dantipala feryat etmeye baslayarak yaptigi kotuluge pisman olur  Ama is isten gecmistir  Yer yarilir, Avici cehenneminden alevler cikararak Dantipala'nin butun vucudunu sarar, onu cehenneme goturur  Aviciden cikan korkunc alevler Dantipala'yi sardiktan sonra yukselir, goge dayanir  Korkunc bir yanki duyulur  Yagiz yer deprenir  Dort tarafi ates almistir  Buyuk daglar yikilarak birbirinin uzerine gelir  Dantipala da bu alevler icinde kalir, umidi kesilir, dayanamayarak kendisinden gecer  Vucudu yanip kavrulur  Avici cehenneminin seytani agzini acip Dantipala'yi yutar   Tepegöz ile Basat Bir gun Oguz otururken, dusman baskisina ugradi, gece vakti oradan goctu  Beraberindeki (Uruz Koca) nin kucuk oglu yolda dusmustu  Hic farkinda olmadilar  Yollarina devam ettiler  Yolda kalan bu cocugu bir arslan alarak goturdu, besledi   Gunlerden sonra, Oguz gene gelip yurduna yerlesti  O sirada Oguz Han'in atlarina bakan coban bir haber getirerek dedi ki: (Ormanda bir arslan kukruyor  Uzaktan gordum, salinarak yuruyusu insan gibi  Atlari yakalayip yatirarak kanlarini emiyor) dedi  Cobanin bu sozu uzerine Uruz da Oguz Han'a: (Hanim belki goctugumuz vakit yolda dusen benim oglumdur) dedi   Beyler hemen atlarina bindiler  Aslanin yatak yerine geldiler  Uruz'un dedigi gibi bu, kendi oglu idi  Oglani tuttular  Uruz, oglani alip evine goturdu  Hep sevindiler  Ziyafetler oldu  Ama oglan yine durmadi  Aslanin yatagina gitti  Bir daha tutup getirdiler   Bunun uzerine (Dede Korkut) geldi ve: (Oglum sen insansin, hayvanlarla dusup kalkma, gel iyi ata binmeyi ogren  Iyi yigitlerle beraber yasa  Buyuk kardesinin adi (Kayan Selcuk)tur  Senin adin da (Basat) olsun dedi  (Adini ben verdim  Yasini tanri versin) dedi   Oguz bir gun yaylaya gitti  Uruz'un bir cobani vardi  Adina (Konur Koca Sari Coban) derlerdi  (Uzun pinar) diye un alan bir pinar vardi  O pinara periler konmustu  Ansizin koyunlar urktu  Coban da bunu kecilerden bilerek onlara kizdi  Ilerleyince gordu ki, peri kizlari kanat kanata vermisler, ucuyorlar  Coban kepenegini uzerlerine atti  Peri kizlarindan birini tuttu   Zaman gecti  Oguz yine yaylaya gitti  Coban da pinara geldi  Yine koyunlar urktuler  Coban ilerledi, yerde bir yigin gordu  Bu yigin gittikce buyudu  Coban Korktu, birakti, kacti  Urken koyunlarin pesine dustu   Meger o zaman Bayindir Han ile Beyleri gezmege cikmislardi  Bu pinarin yanina geldikleri zaman garip birseyin yattigini gorduler  Etrafini aldilar  Iclerinden bir yigit, ayagi ile bunu tekmeledi  Tekmeledikce yigi nbuyudu  Uruz Koca da merak etti, atindan inerek tekmeledi  Fakat mahmuzu dokununca bu yigin yirtildi, icinden bir oglan cikti  Bu oglanin govedsi adam govdesi gibiydi  Ancak tepesinde bir gozu vardi  Uruz bu oglani alarak etegine sardi ve Han'im, bunu bana verin, Oglum Basat ile beraber besleyelim) dedi  Bayindir Han da Senin olsun) dedi   Uruz, Tepegoz'u aldi  Evine goturdu  Bir sut nine getirdiler  Kadin memesini Tepegoz'un agzina verdi  Oglan bir emdi, sut ninenin olanca sutunu aldi  Ikinci emisinde kanini aldi  Ucuncude de canini aldi  Birkac sut nine getirdiler  Hepsini boylece oldurdu  Baktilar ki olmayacak, sutle besleyelim) dediler  Gunde bir kazan sut yetmezdi  Beslendiler, buyudu  Gezmeye, oglan cocuklariyla oynamaya, oynarken de bunlardan birisinin burnunu, oburunun kulagini yemeye basladi   Nihayet herkes onun yuzunden caresiz kaldi  Uruz'a sikayet ettiler, aglastilar  Uruz her ne kadar Tepegoz'u dovdu ise de bu hareketlerini onleyemedi  Nihayet evinden kovdu   Bunun uzerine Tepegoz'un peri olan anasi gelerek oglunun parmagina bir yuzuk takti ve Oglum sana ok batmasin, vucudunu kilic kesmesin) dedi   Tepegoz, Oguz ilinden kacti  Bir yuce da vardi  Orada yol kesti  Adam esir etti  Buyuk eskiya oldu  Uzerine bir kac adam gonderdiler  Onlar Tepegoz'e ok attilar, batmadi  Kilic vurdular, kesmedi  Hepsini yedi bitirdi  Oguz ilinden bile adam yemeye basladi  Oguz'lar toplandilar, uzerine yuruduler  Bunu goren Tepegoz kizdi  Bir agaci yerinden koparip atarak elli altmis kisiyi oldurdu   Nihayet Basat bu Tepegoz'un uzerine gitti  Tepesindeki tek gozune sis saplayarak kor etti  Bundan sonra da kafasini kesti   Butun Beyler sevinc icinde kaldilar   Alpamis (Bamsi Beyrek) Alpamis; Alpamsi, Alpmasa, Bamsi Beyrek ve Boyrek gibi Turk boylari arasinda cesitli soylenislerle gecmekte, uzerine kurulan hikaye de biraz degisik rivayetlerle anlatilmaktadir   Bir anlatisa gore; Alpamis(Bay Boyrek) Oguz'un ogullarindan Ay Han'in ogludur   Ay Han'in oglu olmazdi  Bunun icin de cok uzuntulu idi  Birgun yanina veziri (Balcik Han) geliyor  Ay Han'a seyahat tavsiye ediyor  Ikisi yola cikiyor  Bir yerde Hizir ile karsilasiyorlar  Hizir onlara iki elma vererek kayboluyor  Elmanin birisini Ay Han, digerini de karisi yiyor  Nihayet bir erkek cocuklari oluyor  Adina da Bay Boyrek diyorlar   Bir anlatisa gore de; Bay Börü ile Bay Sari adindaki iki urk Beyinin cocuklari olmustu  Bunlar kirk gun Allah'a yalvariyorlar  Sonunda Bay Boru' nun, Hakem(Alpamis) adinda bir oglu, Bay Sari'nin da (Ay Barcin) adinda kizi oluyor  Ayni yasta olan bu cocuklari kucuk iken nisanladilar, henuz ucer yasinda iken okula verdiler  Alpamis yedi yasina gelince okuldan alindi  Ona beylik usulleri ile, beyler nasil hareket etmelidir, gibi isler ogretildi  Ok talimleri yaptirildi  Nihayet maceralar basladi: Alpamis Kalmuk'larla savasa girdi  Bu sirada (Askara) adindaki dagin tepesini bir ok atarak ucurdu  Ama yolda bir ak otagda guzel bir kizla uyumakta iken Kalmuk'lar bastilar, Alpamis'i esir ettiler  Goturup bir zindana attliar  Obur taraftan Kalmuk Han'in kizi Alpamis'a asik olmustu  Onu kurtarmak yollarini aradi, bulundugu zindana uzun bir ip sarkitarak onu zindandan cikartti  Alpamis'in Çobar yahut Benliboz adinda bir ati vardi  O ati da hazir buldular  Alpamis atina bindi  Tekrar Kalmuk'lara hucum ederek onlari perisan etti  Bundan sonra memleketine donunce sevgilisi Aybarç'in'i kolelerinden birinin almak uzere oldugunu ogrendi  Dugun hazirliklarinin yapildigi sirada ve eglenceler devam ederken, Alpamis bir ozan kiyafetine girerek Aybarçin'in bulundugu cadira yaklasti  Elindeki sazi calarak cadira dogru siirler soylemeye basladi  Bu sirada cadirda Bademca adinda bir kadin vardi  Biraz kekeme idi  O da Alpamis'e siirle cevap verdi  Alpamis tekrar soyledi  Sonunda gelinin bulundugu cadira alindi  Orada eglenceler, oyunlar devam ederken, bir kosede yaslar icinde bulunan gelin Alpamis'i tanidi  Bundan sonra ikisi de birbirine atildi  Herkes sasirdi  Alpamis da sevgilisni alarak babasinin yanina gitti, onu nyerine gecti  | 
|   | 
|  | 
|  | Türk Mitolojisi ! |  | 
|  08-20-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Türk Mitolojisi !Oguz Kaan Oguz dogdugu zaman yuzu mavi, agzi ates gibi kirmizi, gozu ve saci, kaslari siyahti  Annesinin memesinden ilk sutu emdikten sonra bir daha emmedi  Lakirdi etmeye basladi  Yiyecek istedi  Kirk gunde buyudu  Dolasip oynuyordu  Oguz'un ayaklari okuze vucudu kurda, gogsu ayiya benzerdi  Bogurleri killi idi  At surusu guder, beygire binerek avlanirdi   Gunler, geceler gecti  Delikanli oldu  O sirada bu memlekette buyuk bir orman vardi  Icinden dereler, irmaklar akardi  Hayvanlar, kuslar coktu  Bu ormanda (Kiyant) adinda bir buyuk canavar bulunuyordu  Beygirleri parcalayarak yer, insanlari yutardi  Oguz bunu oldurmeye karar verdi  Birgun mizrak, ok, yay, kilic ve kalkan ile beygire atlayarak gitti  Bir geyik yakaladi  Bu geyigi bir av kirbaci ile agaca baglayarak cekildi  Gitti, sabah oldu  Gun dogarken oraya geldi  Lakin canavar onu yemisti  Bunun uzerine bir ayi yakaladi  Altin islemeli kemeriyle bir agaca baglayarak gitti  Sabah oldu  Gun dogarken oraya geldi  Lakin canavar onu da almisti  Bu defa Oguz agacin arkasina saklandi  Canvar tekrar gelince basi ile Oguz'un kalkanina carpti  Oguz mizragi ile canavarin kafasina vurarak oldurdu  Kilicla da kafasini kesti  Gitti  Tekrar geldigi zaman bir akbabanin, onun barsaklarini yemek icin geldigini gordu  Onu da oldurdu   Bir gun Oguz tanriya ibadet ediyordu  Birde bire ortalik karardi: Gokten mavi bir isik dustu  Bu isik gunesten , aydan dah parlakti  Bu isigin ortasinda tek basina bir kiz oturuyordu  Cok guzeldi  Basinda kutup yildizi gibi yanan parlak bir isaret vardi  O kadar guzeldi ki gulunce mavi gok de guluyor, aglayinca mavi gok de agliyordu  Oguz onu gorunce akli basindan gitti  Sevdi, aldi  Gunler, geceler gecti  Bundan uc cocugu oldu  Bunlara; Gün, Ay, Yildiz adlarini verdiler   Oguz yine birgun ava gitmisti  Uzaktan bir golun ortasinda bir agac ve agacin dibinde yalniz bir kiz gordu  O kadar guzeldi ki, gorenler bayilirdi  Oguz onugorunce akli basinda gitti  Sevdi, aldi  Gunler, geceler gecti  Oguz'un bu kadindan da uc oglu oldu  Gök, Dag, Deniz adini verdiler   Oguz bir gun avda iken babasi Kara Han'a oglunun baska bir din tuttugunu haber verdiler  Kara Han beyleri toplandi  Oglunun halini anlatti  Oguz'u yola getirmek icin etrafa haberler saldi  Karisi gizlice Oguz'a haber yollayarak babasinin kararini bildirdi  Oguz da etrafa boylara: (Babam asker toplayarak beni oldurmeye geliyormus  Beni isteyenler bana, babami isteyenler de ona gitsin) yolunda haber gonderdi  Kara Han'in kardeslerinin ogullari, boylari ile beraber Oguz tarafina gectiler  Baba ile evlat askerleri savasia tutustu  Oguz'un tarafi ustun geldi  Bu ustunluk uzerine Oguz butun Tekinleri, boylari davet ederek solen yapti  Solenden sonra tekinlere ve orada bulunanlara emretti, dedi ki Bana uyanlara hediyeler verip dost bilecegim, uymayanlari dusman bilecegim) dedi  Bir kisim halk Oguz'un dinini kabul etmeyerek, yurtlarini birakip doguya, tatarlarin ulkesine gitti  Oguz bunlairn arkasindan giderek Tatar'in yurduna girdi  Tatar'lari yendi, mallarini aldi  O vakitler sag tarafta (Altin Kaan) vardi  Oguz'a hediyeler, altinlar, gumusler, akik ve zumrutler gonderdi  Solda (Urum Kaan) vardi  Bu kaanin cok ordulari ve sehirleri vardi  Urum Kaan Oguz'un emirlerini dinlemedi  O vakit Oguz ordusunu hazirladi  Sancagini cekip atina bindi  Kirk gun sonra (Buz Dag) eteklerine geldi   Bir sabah Oguz'un yurduna gun isigina benzer bir isik girdi: Icinden boz tuylu, boz yeleli erkekr bir kurt gorundu, Oguz'a yol gostermek istedigini soyledi  Ondan sonra kurdun arkasi sira gittiler  Kurt (Idil Moran) kenarinda durdu  Oguz'un askeri de durdu  Orada savasa giristiler  Nehrin suyu kan damari gibi kipkirmizi oldu  Urum Kaan kacti  Memleketi, hazinesi ve halki Oguz'a kaldi  Urum Kaan'in, Uruz Bey adli bir kardesi vardi  Uruz Bey ogluna dag tepesinde (Tarang Moran) arasinda mustahkem bir sehir ismarlamisti  Oguz o sehre dogru yurudu  Uruz Bey oglu, Oguz'a haber gonderdi  : (Bizim saadetimiz senin saadetindir  Tanri bu topragi sana bagislamis, ben sana basimi verir, saadetimi feda ederim) dedi  Bundan sonra adi (Saklap) oldu   Oguz ordusu ile Idil'i gecti  Orada buyuk bir hakan yaiyordu  Oguz onun da ardina dustu  (Idil suyundan akacagim) dedi  Orada (Ulu ordu Usyuteng) isminde bir tekinin yeri vardi  Burasi cok agaclik bir memleket oldugundan, onlardan kesti  Agaclarin uzerine binerek nehri gecti  Oguz gulerek dedi ki Sen de benim gibi bir hakan ol, sana kipçak densin) dedi  Tekrar yoluna devam etti  Bu arada boz tuylu, boz yeleli kurt tekrar gorundu: (Ordu ile yuruyerek Tekin'leri, halki buraya getir  En onde size yol gosterecegim) dedi  Yuruduler, (It Barak) in ordusuyla karsilastilar   (It Barak) savasta olduruldu  Ordusu bozuldu  Yurdu, mali ve halki Oguz'a gecti  Oguz Han bir aygira bindi  Onu pek seviyordu  Fakat at colde gozden kayboldu  Burada yuksek bir dag vardi  Tepesi karli oldugundan (Buz Dagi) derlerdi  Oguz atinin kacmasina cok kederlendi  Orduda kahraman bir Tekin vardi  Bu yuksek daha tirmandi  Dokuz gun sonra Oguz'a atini getirip verdi  Her tarafi karla bembeyaz oldugundan Oguz ona bircok hediyelerle beraber (Karluk) adini verdi , bir cok tekinlerin uzerine han yapti   Tekrar yola duzulduler  Yolda bir buyuk ev gordu  Dami altindan, pencereleri halis gumusten ve demirdendi  Kapinin anahtari yoktu  Orduda (Tumur Dokagal) adinda akilli bir adam vardi  Oguz ona: (Burada kal, ac, sonra orduya gel) dedi ve (Kalaç) adini verdi   Tekrar yola dizildiler  Yine bir gun boz tuylu, boz yeleli kurt birden gorundu  Ordu da ona uydu  Bulunduklari yer ekili bir ova idi  (Çuçit) derlerdi  Burada insan coktu  Bunlarin cok da atlari, inekleri, altinlari, gumusleri, elmaslari vardi  Bunlar Oguz'a karsi ciktilar  Ok ve kilicla siddetli bir cenk oldu  Oguz ustun geldi  Curcit Han'in basini kesti  Burada da cok mallar ele gecti  Fakat Oguz'un ordusunda yuk hayvanlari pek azdi  Orduda(Parmakli çözüm Bilik) adinda akilli bir adam vardi  Hemen bir kagni yapti  Mallariona doldurdu  Hayvanlari da buna kostu  Herkes onu gibi arabalar yaparak esyasini yuklemeye basladi  Oguz Han bunu da gorerek guldu  Ona (Kankli) adin iverdi   Tekrar yuruduler  Boz tuylu, boz yelei kurt onde idi  (Tangut) ve (Sakim) memlektine gittiler  Bircok cenklerden sonra Oguz orayi da aldi  Gayet gizli bir kosede cok zengin ve cok sicak bir memleket vardi  Adina (Baçak) derlerdi  Burada bir cok vahsi hayvanlar, av kuslari yasardi  Ahalisinin yuzu siyahti  Hakani (Mazar) adli biri idi  Oguz onu da yendi, kacirdi, memleketini aldi  Oradan atina binerek yurduna dondu   Oguz Han'in yaninda ak sakalli, pek akilli, ihtiyar bir (Irkil Ata) vardi  Buna (Ulug Turk) de derlerdi  (Irkil Ata) bir gece ruyasinda altin bir yay ve uc gumus ok gordu  Bu altin yay dogudan batiya uzaniyor, bu uc gumus ok da gece tarafina ucuyordu   Uyaninca bunlari Oguz'a bildirdi ve bir nasihat etti  Oguz onu nnasihatini dinledi  Ertesi sabah ogullarini cagirdi  Dedi ki: (Ihtiyarladi  Benim icin artik Hakan'lik kalmadi  Gun, Ay, Yildiz siz gunesin dogdugu tarafa, Gok, Dag, Deniz siz de gece tarafina gidiniz  ) Ogullari bu emri yaptilar  Gun, Ay, Yildiz bir cok hayvanlar, kuslar vurduktan sonra bir altin yay buldular, babalarina getirdiler   Oguz yayi uce ayirdi  Parcalarini yine onlara vererek: (Yay sizi nolsun  Yay gibi oku goge firlatiniz  Adiniz (Bozok) olsun) dedi  Kucuk kardesleri de bir cok hayvanlar, kuslar vurduktan sonra, colde bir gumus ok buldular, babalarina getirdiler  Oguz oku uce boldu  Yine onlara vererek: (Ok sizinolsun  Yay oku atar, siz de ok gibisiniz  Adiniz (Ücok)olsun) dedi   Bunun uzerine buyuk kurultay toplandi  Herkesi cagirdi  900 at, 9000 koyun kestirdi  90 havuz kimiz hazirlatti  Solen verdi  Kendisi icin direkleri altin kapli, uzerleri zumrut, yakut, firuze, inci ile altin islemeli otagini kurdurdu  Halki yedirip, icirdi  Otagin sagina kirk kulac uzunlugunda bir sirik diktirdi  Tepesine bir altin tavuk , tavugun ayagina beyaz bir koyun baglatti  Sol tarafina da kirk kulac uzunlugunda bir sirik diktirdi  Tepesine bir gumus tavuk, tavugun ayagina bir siyah koyun baglatti  Sag tarafta (Bozok)lar, sol tarafta (Ücok)lat oturuyordu  Boylece kirk gun kirk gece gecerek eglendiler  Bundan sonra Oguz yurdunu evlatlarina verdi  Onlara: (Evlatlarim! Çok yasadim, cok cenk ettim  Çok ok attim, cok aygirlara bindim  Dusmanlari aglattim, dostlari guldurdum  Tanriya her seyi feda ettim  Size de yurdumu veriyorum   ) dedi   Alangova(Alan-hoa) Bortecine soyundan Minekli'nin oglu Yildiz Han'in iki cocugu olmus, bunlar kendisinden once olmus  Buyuk oglu(Dubun) adinda bir erkek, ikincisi de (Alangova) adinda bir kiz birakmis   Yildiz Han bunlari evlendirmis, (Bilgutay), (Bekcitay) adinda iki erkek cocuklari olmus  Cok gecmeden Alangova'nin kocasi olmus, dul kalmis, kendisini Han'lar istemis ise de varmamis   Alangova'nin gebe kalisi: Alangova bir gece sarayinda yatarken, seher vakti uyanip bacadan odaya nurlu bir golgenin indigini, bu golgeden beyaz yuzlu, sehla gozlu bir adamin ciktigini gordu  Yaninda yatan kadinlari uyandirmak ici haykirmak istedi, fakat dili tutuldugundan bir turlu sesi cikmadi  Kalkmaya calisti, elinin ayaginin kuvveti kesilmis oldugundan kiprdanamadi  Akli yerinde oldugu icin herseyi goruyor, biliyordu   Adam yavas yavas yataga girdi  Sonra yine bacadan cikti, gitti  Alangova: (Bunu soylesem kimse inanmaz  ) diye olani biteni gizli tuttu  Adam bes alti gecede bir gelmeye basladi  Alangova ilk geceden gebe kalmisti  Dort bes ay gecince is anlasildi  Kardesleri gebeliginin nedenini sordular  O da ne olmussa anlatti ve: (Bana es lazim olsa bir kocaya varirim  Her ne kadar kadin isem de, bir coklari beni padisah edinmek icin istemisti  Kendimi bunca ilimi, iki oglumu halk icinde rusva edecek bir hali asla caiz gormem  Birkac gece evimin etrafinda saklanirsaniz tanri beni mahcup birakmaz) dedi   Herkes Alangova'nin sozune inandi  Uc kisi evin etrafinda nobet beklediler   Birkac gun sonra gokten seher vakti nurlu bir seyin indigini, Alangova'nin bacasindan iceri girdigini, bir zaman sonra ciktigini gorduler  Boylece Alangova'nin sozunun dogruluguna inandilar   Illuankas Eti ve Hitit efsanlerinden olan Illuankas M  Ö 1500 yilinda tertiplenmistir: Gunes tanricasi Arinna ile firtina tanrisinin, Mezulla ve Zintuhi adinda torunlari vardir  Guzellik ve hava tanricasi Inuras bunlarin cocuklaridir   Illuankas adindaki buyuk yilan ile firtina tanrisi arasinda Kiskilussa sehrinde korkunc mucadeleler olmus, sonunda firtina tanrisi kaybetmistir   Inuras sevilen, sayilan bir tanrica idi  Gokte alti kir atin cektigi arabasiyla gezerdi   Birgun Inuras; Hatusas sehrine geldi  Oradan Zigoratta sehrine gecti  Orada Hupasiyas(Hupanisa) adinda bir genc gordu, onunla aralarinda dostluk basladi   Inuras Illuankas'i oldurerek firtina tanrisinin intikamini almak istedi  Gence bu arzusunu anlatti, ondan yardim istedi  Genc de Inuras kendisin sevdigi takdirde ona yardim edecegini soyledi  Nihayet iki taraf karsilikli teklifleri kabul ettiler   Hupasiyas'in tertibi ile tanri Inuras(Inar) bir ziyafet hazirladi  Illuankas'i bu ziyafete cagirdilar  Buna sevinen Illuankas cocuklarini da alarak ziyafete geldi  Illuankas ile cocuklari o kadar yediler ki dondukleri zaman cok sistikleri icin yuvalarinin bulundugu delikten sigmadilar  Yari icerde yari disarda kaldilar  Bunu goren Hupasiyas  Illuankas ile cocuklarini kuyruklarindan birbirine bagladi   Oraya Inuras ta gelmisti  Illuankas kurtarilmasi icin ona cok yalvardi  Inuras aldirmadi  Gok tanrisi Yantanus'u da oraya cagirdi  Yantanus ta geldi, elindeki kargi ile yilanlari oldurdu  Inuras ta buyukbabasinin intikamini almis oldu  | 
|   | 
|  | 
|  | Türk Mitolojisi ! |  | 
|  08-20-2012 | #4 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Türk Mitolojisi !Telepinu Telepinu, buyuk firtina tanrisinin ogludur  Bolluk ve bitki tanrisidir  Telepinu kayboldugu zaman ocakta atesler sondu  Tapinaklarda tanrilar bunaldi  Agillarda koyunlar boguldu, Ahirlarda sigirlar oldu  Koyun kuzusunu, inek danasini birakti   Telepinu kayboldugu zaman, tarladan ekinleri beraber goturdu  Artik arpa, bugday bitmez oldu  Koyunlar, sigirlar ve insanlar ciftlesmez, gebeler dogrumaz oldular  Agaclar kurudu, filizler curudu, kaynaklar kesildi   Ulkeyi kitlik burudu  Insanlar, tanrilar acliktan kivrandilar  Buyuk gunes tanrisi bir ziyafet hazirladi  Bin tanriyi cagirdi  Yedilerse de doymadilar, ictilerse de kanmadilar   Bunun uzerine firtina tanrisi oglu Telepinu'yu arastirdi  Telepinu ise kizarak kacmis, butun iyi seyleri beraberinde goturmustu   Buyuk tanrilar, kucuk tanrilar Telepinu'yu aramaya ciktilar  Gunes tanri kartali oncu gonderdi ve (Git yuksek daglari, dereleri, yamaclari arastir)dedi  Kartal gitti  Telepinu'yu bulamadi  geri dondu  Gunes tanriya: (Kudretli tanri! Telepinu'yu bulamadim) dedi   Firtina tanrisi, bas tanricaya: (Ne yapalim? Acliktan olecegiz) dedi  Gunes tanricasi, firtina tanrisina: (Ne istersen yap, Telepinu'yu aramaya kendin git) dedi   Firtina tanrisi Telepinu'yu aramaya gitti  Onun sehrindeki evinin kapisini caldi  Fakat o evde degildi  Kapi acilmadi  Kendi evine donerek tahtina oturdu   Tanrica kartali bir daha gonderdi  Ona: (Git Telepinu'yu ara!) dedi  Firtina tanrisi, tanricaya: (Buyuk tanrilar, kucuk tanrilar onu aradilar, fakat bulamadilar  Bu kartal mi onu bulacak? Bunu gozu keskinse onlarin gozleri de keskindir) dedi   Tanrica yine kartali gonderdi: (Git yuce daglari ara, tara!)dedi  Kartal uctu, yuce daglari arastirdi, bulamadi  Su haberi getirdi: (Ben onu bulamiyorum)   Tanrica bu defa Ari'yi gonderdi: (Git Telepinu'yu sen ara! Bulursan onun ellerini, ayaklarini sok! Onu al getir  Mum al, onu yika, temizle ve bana getir) dedi   Firtina tanrisi tanricaya dedi ki: ( Buyuk tanrilar, kucuk tanrilar onu aradilar, fakat bulamadilar  Bu ari mi onu bulacak?) Tanrica firtina tanrisina dedi ki: (Sen ariyi birak  O gidip onu bulacak)   Ari oradan uctu  Aramaya basladi  Her tarafi dolasti  Irmaklari, kaynaklari arastirdi  Sonunda Telepinu'yu uyurken buldu  Telepinu acele evine geldi  O zaman ocaklara ates geldi, agillara koyun, ahirlara sigir doldu  Ana cocugunu, koyun kuzusunu ve inek danasini dogurdu   Hakan Su Zulkarneyn Semerkant'i gecip de Turk ulkesine yoneldigi siralarda, Saka Turkleri'nin Su adindaki Buyuk hakanina yaklasiyordu  Balasagun yakinindaki Su kalesini bu yaptirmisti  Hergun Balasagun'daki sarayinin onunde ucyuzaltmis nobet davulu vurulurdu  Hakan Su'ya Zulkarneyn'in yaklastigi haberi verilmis ve: (Emriniz nedir, savas mi edelim, ne buyurursunuz?) denilmisti  Halbuki Hakan Hocant irmaginin kenarina karakol kurmak, Zulkarneyn'in gececegini haber vermek icin kirk Tarhan'i gozcu gondermisti  Bunlar kimseye gorunmeden gitmisti  Su endise etmiyordu  Onun gumusten bir havuzu vardi  Sefere cikildiginda birlikte tasinir, icine su doldurulurdu  Sonra kazlar, ordekler yuzdurulurdu  Kendisine: (Ne buyurursunuz, savasa girelim mi? )denildigi zaman cevap olarak: (Su kazlara, ordeklere bakiniz, nasil suya daliyorlar) dermis  Bunun uzerine orada bulunanlar Su'nun savas icin hazir olmadigi zannina dusmusler  Zulkarneyn Hocant suyunu gecince, oradaki gozculer hemen Su'ya haber ulastirdilar  Hakan Su hemen davullari caldirarak doguya dogru yurudu  Halk gitmek icin hazirlik gormeden hakanlarinin boyle savusup gitmesinden umitsizlige dustu  Bir urkuntu, bir karisiklik oldu  Binek bulabilenler hayvanlarin sirtina atlayarak Hakanin arkasindan kostular  Sabah olunca ordu yeri duz bir ova halini aldi   O siralarda Taraz, Ispicap, Balasagun ve bunun gibi yerler yapilmamisti  Ora halki gocebeydi  Hakan ordusuyla gittikten sonra, oradaki halk coluk cocuklariyla yirmi iki kisi kalmis, geceleyin hayvanlarini bulamamisti  Bu yirmi iki kisi yaya olarak cekip gitmek, yahut orada kalmak uzere konusurlarken iki kisi cika geldi  Bunlar agirliklarini sirtlarina yuklemisler, yanlarina coluk cocuklarini almislardi  Ordunun izine duserek gidiyorlardi  Yorulmuslar, terlemislerdi  Bu yirmi iki kisi, yeni gelen iki kisi ile konustular, ikiler dediler ki: (Zulkarneyn denilen adam bir yolcusur, bir yerde durmaz  Buradan da gecer gider  Biz de kendi yerlerimizde kaliriz  ) Yirmiikiler onlara: (Kal ac) dediler   Zulkarneyn gelip bunlari sacli, uzerlerinde Turk belgeleri bulundugunu gorunce, onlara: (Türk Manend) demis (Türk'e benzer)   Hakan Su, Cin'e kadar gitmis  Zulkarneyn arkasina dusmus  Su Zulkarneyn'e bir boluk asker Zulkarneyn de ona bir boluk asker gondererek (Altun Kan) denilen bir dagda carpismislar  Ama Zulkarneyn Hakan ile barismis, Ugur sehirleirni yapmislar  Bir sure orada oturduktan sonra Zulkarneyn cekilip gitmis, Hakan Su da Balasagun'a kadar ilerlemis  Kendi adini vererek Su sehrini yaptirmis  Oraya bir tilsim koymus  Bugun oraya kadar leylekler gelir, oradan ileri gecemezler  Tilsim bu gune dek bozulmamistir  | 
|   | 
|  | 
|  |