Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
beğen, boyutlar, enerji, farklı

Enerji Beden Ve Farklı Boyutlar

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Enerji Beden Ve Farklı Boyutlar




İNSAN ALGISININ AKIL ALMAZ BOYUTLARI



Tüm canlıları yaşatıp ayakta tutan, büyüme ve gelişmelerini sağlayan kuşkusuz Yüce Yaratıcı?nın bu canlılara daha yaratılışlarının başında yerleştirdiği ruhtur Bu nedenle ?yaşam gücü? olan ruha ?can? da denir Su, bitki ve ağaçların her yanına nasıl işlemişse, ruh da içinde bulunduğu bedenin her yanına öylece işlemiştir



Bitki ve ağaçlarda bulunan ruhlara ?bitkisel ruh?, hayvanlarda bulunan ruhlara ?hayvansal ruh?, insanlarda bulunan ruhlara da ?insan ruhu? denir Bu üç tür canlı ruhları yaratılış ve amaç yönünden birbirlerinden oldukça farklıdırlar Bunların içinde kuşkusuz en üstün olanı insan ruhudur



İnsan, ruh-beden bütünlüğü olan bir varlıktır Ruh bedende bulunduğu sürece tüm organlar düzenli bir biçimde çalışır Her insanda, ruh-beden bütünlüğünün bir sonucu olarak oluşan ve bedeni çepçevre kuşatan manyetik bir alan bulunur İçten dışa doğru yayılım gösteren bu manyetik alana genelde ?enerji beden? denir Herkes tarafından görülmez ama vardır



Zihin akıldır; anlama ve kavrama gücüdür; düşünme yeteneğidir Bilgilerin depo edilip saklandığı yer ise hafıza/ bellektir İnsanın fizik bedeninde bulunan zihin, ruhsal zihinden başkadır Fizik bedendeki zihin, duyular yardımı ile çalışırken, ruhsal zihin, tümüyle ruhsal yeteneklerle çalışır



Ruhsal gelişme ve yükseliş, ancak bedensel yanımız ile ruhsal yanımızın birlikte hareket etmeleri ile mümkündür Enerji bedenin kullanımı da ruhsal gelişmemizle yakından ilgilidir



Enerji bedene araştırmacılar tarafından değişik adlar verilmiştir İşte onlardan bir kaçı:



Enerji kalkanı, Koruyucu zırh, Eterik çift, Eterik ikiz, İnsan çifti, İnsan ikizi, İnsan kozası, Astral beden, Ruhsal beden, Kozal beden, Zihinsel beden, Duygusal beden vb



Enerji beden, kimi insanda parıltılı dev bir yumurtayı andırır, kimi insanda ise dev bir küreyi Bu nedenle enerji bedene ?ışıltılı yumurta? veya ?ışıklı küre? denmiştir Güneş tayfı dediğimiz yedi ana rengi bünyesinde barındıran enerji beden, görenler tarafından beyaz bir parıltı olarak duyumlandığı için ?parıltılı beden? diyenler de olmuştur



Pek çok kimse, gördükleri bu ışıklı parlak yapıları ruh sanmış ve bu yanılgı sonucu da enerji bedenlere ?ruhsal beden? adını vermişlerdir Enerji beden, kesinlikle ruh değildir Yalnızca ruh-beden bütünleşmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır Ruh, ölümle birlikte bedeni terk ettiğinde enerji beden de kendiliğinden yok olur Enerji beden, ölçülebilir bir yoğunlukta iken, ruh ölçülemez bir yapıya sahiptir Sonra ruhun duyumlanıp algılanması bedenin duyuları ile mümkün değildir Oysa enerji beden, fizik bedenin duyuları ile duyumlanıp algılanabilir



Enerji bedenin yoğunluğu ve renklerinin parlaklığına bakılarak insanların sağlığı ve davranışları hakkında bilgi edinilebilir Sağlıklı bir bedenin kozası oldukça yoğun ve etrafına yayılım gösteren bir yapıdadır Hastalıklı bir bedenin kozası ise yayılımı az ve zayıf bir yapıdadır Sonra bedende hangi organ rahatsız ise, o organın etrafını saran kozada bir incelme ve solgunluk göze çarpar Kozanın karın boşluğuna gelen düzeyinde bir yarık veya yırtık görülürse ölümün yakın olduğuna hükmedilir Gözlem ve deneyler sonucu bunun böyle olduğu kesinlik kazanmıştır



Enerji bedenin renklerine parlaklık veren insanın pozitif/olumlu duygu, düşünce ve davranışlarıdır Olumsuz duygu, düşünce ve davranışlar ise enerji bedenin renk yoğunluğunu bozarak dumanımsı bir görünüm almasına neden olur



Bir kimse enerji bedeni görmese de aldığı duyumlarla, karşılaştığı insanların nasıl kimseler olduğunu kolaylıkla anlayabilir Bunun anlamı şudur



Kişilerin duygu, düşünce ve eylemleri ya pozitif/olumludur veya negatif/olumsuzdur Eğer olumlu ise, kozal beden pozitif duygular yayınlar, eğer olumsuz ise kozal beden negatif duygular yayınlar Olumlu duygular yayınlayan bir kimsenin bulunduğu yerde yalnızca iyi kimselerin duyacağı bir huzur, ayrıca kötü kimselerin duyacağı bir huzursuzluk vardır Olumsuz duygular yayınlayan kimse için de durum anlatılanın tam aksinedir



Pozitif duygularla yüklü bir kimse, yalnızca kendisi gibi kimselerin yanında huzur bulurken, negatif duygularla yüklü bir kimse de yalnızca kendisi gibi kimselerin yanında huzur bulur



Olumsuz duygu ve düşüncelerle yüklü bir kimse, uzun süre iyi kimselerle bir arada bulunsa, bu beraberlikten asla huzur bulamaz Ne zaman kötü kimselerle karşılaşsa, gönlünde tam bir ferahlık duyarak, hemen onlara katılır



Olumlu duygu ve düşüncelerle yüklü bir kimse de uzun süre kötü kimselerle bir arada bulunsa, bu beraberlikten hiçbir zaman huzur bulamaz Ne zaman iyi kimselerle karşılaşsa, gönlünde tam bir ferahlık duyarak hemen onlara katılır



Olumlu duygu, düşünce ve eylemlerin kaynağı kuşkusuz kulun Allah?a olan imanıdır Allah?a olan imanın bir nuru vardır ve iman nurunun, enerji bedenin parlaklığını daha da artırdığı gözlemlenmiştir Bu nedenle bir müslüman ile müslüman olmayanın enerji bedenlerindeki yoğunluk ve renklerinin parlaklığı aynı değildir Çünkü fizik bedenden çıkan iman nuru, enerji beden üzerinde yoğunlaşarak ona ayrı bir parlaklık ve canlılık verir



İslâm?ın inanç esaslarına inanmakla birlikte ilâhi emir ve yasaklara gereği gibi uymayan bir müslüman, iman yönünden zayıf bir kimsedir Böylesine bir kimsenin iman nuruna bakılsa; bu iman nurunun parlaklığı yanında güneşin parlaklığının sönük kaldığı görülecektir Allah dostlarının iman nurlarının parlaklığını da var buna göre kıyas et



İman nuru beyaz olup, ruhtan kalbe, kalbden fizik bedene yayılır ve tepe noktasından çıkarak ruhlar boyutuna yükselir Oradan da uzanarak cennetle bağlantı kurar



Müslüman olmayanların da fizik bedenlerinden ruhlar boyutuna yükselen ve oradan da cehenneme ulaşan bir nurları vardır Gerçekte siyah olduğu halde, bakıldığı zaman sarı görünen bu nur ?küfür nuru?ndan başkası değildir Küfür ise olumsuz duygu, düşünce ve eylemlerin tek kaynağıdır



Enerji bedenin ruh olmadığını daha önce belirtmiştik O iman veya küfür nuru da değildir Bununla birlikte enerji bedene parlaklık veren inanç, duygu, düşünce ve bunlara bağlı olarak gerçekleşen eylemlerdir



İnsanların çoğu, etraflarını saran enerjiyi bilinçli veya bilinçsiz olarak kullanır Bilinçsiz kullandıkları zaman enerjiden yalnızca iş tutma anında yararlanırlar Yani yeme, içme, yürüme, koşma, atlama, zıplama, ağırlık kaldırma ve düşünme gibi eylemleri gerçekleştirmede Bunların dışında, anılan enerjiden yararlanmayı akıllarının ucundan bile geçiremezler Oysa enerji bedenin kullanma alanları bu sayılanlarla sınırlı değildir



Beden gözleriyle de görülebilen enerji beden, süptil bir yapıya sahiptir Azalıp çoğalabilen bu süptil yapı, niyet, düşünce, irâde ve çaba ile hareket ettirilerek istenildiği yöne yönlendirilebilir Bu yönlendirme gerçekleştiği zaman insan, idrâkinin/algısının önünde akıl almaz boyutların açıldığına tanık olacaktır



Enerji beden yumuşak ve akışkandır Onun bu durumundan yararlanmak için önce farkındalığı enerji bedene kaydırmak gerekir Varlığın ruhsal ve fiziksel iki yanını ayıran birçok engeller vardır Kuşkusuz bunlar bencillik/kendini önemseme, korku ve önyargılardır Bir kimse bu engellerden kurtulmadıkça farkındalığını enerji bedene kaydıramaz ve boyutlar arasında gezinti yapamaz Bu da insan için idrâk/algı eksikliği ve ruhsal olgunluk yolunda geri kalmak demektir



RÜYALARA HÂKİM OLMA VE ONLARI DENETLEME



Duyu dışı algıyı veya diğer bir deyişle ruhsal algıyı gerçekleştirmenin bir yolu da rüyalara hâkim olmak ve onları denetlemektir Rüyaları kontrol altına almak, onları yönlendirmek, istenilen biçimde bilinçli rüya görmek hemen herkes için mümkündür Ama nasıl? Bu durumu daha iyi anlayabilmek ve cevapsız soru bırakmamak için algı konusunu değişik bir biçimde yeniden ele almamız gerekecektir



ALGILAMA NOKTASI



Her canlı varlık gibi insanın da yaşamını ve bilincini sürdüren bir ruhsal yanı vardır Ruh katıksız bir yaşam gücü ve bilincidir Suyun, ağacın her yanına işlediği gibi, ruh da bedenin her yanına öylece işlemiştir Beden fonksiyonlarının tümü ruhundur, beden ise yalnızca bir araçtır Bu nedenle ruh, bedende bulunduğu sürece bedenin etrafında manyetik bir alan oluşturur Bu alan, bedeni çepçevre kuşatan ışıklı bir küre veya dev bir yumurta görünümündedir



Söz konusu bu yapının içinde ışıklı bir hâle ve bu hâlenin de tam merkezinde parlak bir ışık topu bulunur Bu ışık topu, bir tenis topu büyüklüğünde olup insanın iki kürek kemiğinin tam hizasında ve yaklaşık 60 cm gerisindedir Algılama, bu parlak ışık topunda gerçekleştiği için burasına ?algılama noktası? denir Algılama noktası çocuklarda değişken iken, yetişkin insanlarda sabit ve hareketsizdir Bu nedenle büyüklerde algı, uykunun dışında pek değişmez



Dünyamızda bulunan canlı-cansız her varlığın, kendi özünün gereği dışa yayımladığı birçok ışık huzmeleri vardır Bu huzmeler, çok ince ışık telcikleri görünümündedir Bu ışık telciklerinin hangisi insanın ışıklı küresi içinde bulunan algılama noktasından geçerse insan, o ışık lifini yayımlayan varlığı idrâk edip algılar; bunun dışında kalanları ise algılamaz Oysa insanın, algılama noktasını ışıklı küre içinde hareket ettirerek her varlığı algılama becerisi vardır



Enerjisini yararlı olmayan alanlarda tüketen insan, algılama noktasını hareket ettirecek gücü bir türlü kendinde bulamaz Beden ne zaman dinlenmeye geçer ve uykuya dalarsa insan, alışılmışın dışında değişik algılama alanlarında gezinmeye başlar ki, bu duruma rüya görme denir Uyku ile birlikte bilinç ve zihnin de dinlenmeye geçtiği anda başlayan rüyalar, tümüyle kontrolümüz dışında gerçekleşen şaşırtıcı ve inanılmaz algılama biçimleridir Rüyalar şaşırtıcıdır, çünkü uyanıkken algıladığımız dünyanın gerçeklerine, akıl ve mantık ölçülerine uymazlar Bu nedenle rüyaları yorumlamak ve anlamak imkânsız gibidir Oysa rüyalar bize, bizden haber veren mesajlarla yüklü algılama biçimleridir



İnsan algısının sınırlarını genişletmek elbette mümkündür Yeter ki, algılama noktasını sabitlenmiş olduğu normal konumundan hareket ettirerek, ışıklı küre içerisinde istediğimiz gibi oynatabilelim Eğer bu durumu gerçekleştirebilirsek, ilahi ölçüler içinde gezip göremeyeceğimiz bir yer ve algılayamayacağımız bir nesne ve olay kalmayacaktır



Kutsal Kitabımız Kur?an?da: ?Biz, onlara âfakta/dış dünyada ve enfüste/iç dünyada (kendi özlerinde) ayetlerimizi (varlığımızın belgelerini) göstereceğiz? (Fussilet: 53) ayetiyle bu durum müjdelenmiş ve bu durumun gerçekleşmesi için de yeterli bir güce (sultana) muhtaç olduğumuz açıkça belirtilmiştir (Rahman: 33)



Dış dünyada algılama, sağlam duyular ve akılla gerçekleşir Hemen bütün insanlarda durum aynıdır Bu duruma normal algı diyoruz Duyuların açılması ile gerçekleşen algıya da duyu dışı algı diyoruz Duyu dışı algı tamlaması bizce yanlış bir anlatım biçimidir Gerçekte bu duyu ötesi algı veya ruhsal algı şeklinde söylenmeli ve anlaşılmalıdır





FARKINDALIK DÜZEYLERİ VE DİKKAT



Farkındalıkla ilgili ilk gerçek, dünyanın algıladığımız gibi olmadığıdır Dünya bilindiği kadarıyla bir yönden gerçek, fakat başka bir yönden gerçek değildir Bu durumu yalnızca bilmek ve kabul etmek yetmez, aynı zamanda idrâk etmek, algılamak gerekir Sıradan bir insan için bunu kavramak kim bilir ne kadar zordur



İnsanın yaratılış amaçlarından birisi de farkındalık düzeyini yükseltmektir Çünkü farkındalık, varlıkları normal duyularla duyulmayıp algılamak değil, yaratıldıkları gerçek üzere idrâk edip algılamaktır İşte bu idrâk insanı, kendini ve tüm varlıkları yaratan Allah?ı bilmeye götürecektir



İnsan farkındalığı, büyüme süreci içinde gelişir ve olgunlaşır Farkındalığın geliştirilmesi ve olgunlaştırılmasına ?dikkat? denir Başka bir deyişle dikkat, ?gündelik farkındalık?tır Üç tip dikkat veya dikkat derecesi vardır



İLK DİKKAT



İnsanın her şeyi veya en çok değer verdiği yanıdır Buna ?hayvansal dikkat? de denir İnsanın düşünebileceği her şey bu ilk dikkatin bir parçasıdır İnsan için önemine bakılarak ilk dikkate, farkındalık parıltısının çok yükseğe ulaştığı bir durum da denilir Bununla birlikte duyular yoluyla elde edilen bu parıltı, yalnızca bilinen fiziksel varlıklara aittir Oysa bilinene oranla fiziksel olmadıkları için bilinmeyen ve görülmeyen sayısız varlık vardır



İKİNCİ DİKKAT



Farkındalık parıltısının daha karışık bir durumudur ki, bilinmeyenin algılanmasıyla meydana gelir İkinci dikkate ?sol yan farkındalığı? da denir Duyu ötesi algılama veya ruhsal algılama dedikleri durum ikinci dikkatin ta kendisidir



İkinci dikkat, algılama noktasının bulunduğu konumdan başka bir konuma kaydırılması ile gerçekleşir İkinci dikkatteki algılama ve öğrenme, çocukluktaki öğrenmeye benzer Aynen onun gibi, öğrenme daha kalıcı ve süreklidir, bilgiler unutulmaz ve kaybedilmez



İkinci dikkate girmenin pek çok yolu ve yöntemi vardır Bunlardan birisi de bilinçli rüya görme yöntemidir Yani insanın rüya gördüğünün farkına varmasıdır İkinci dikkatin karşı konulmaz bir çekiciliği vardır Bu nedenle ikinci dikkate girmek çok kolaydır



İkinci dikkatteki algılama kuşkusuz ruhsaldır; çünkü bu durumda bedensel faaliyetler durur ve insan bir çeşit transa girer Ruh da göreceğini, düşünce hızında gidip görür



İnancı ne olursa olsun, ikinci dikkat derecesine ulaşmada, tüm insanlar eşit düzeydedir Bu nedenle bazı kimseler hakla bâtılı, veli ile sihirbazı ve kerâmetle büyüyü birbirlerine karıştırırlar Oysa bunların farkı güneş gibi apaçık ortadadır



ÜÇÜNCÜ DİKKAT



Farkındalık parıltısının ruhtan gelen ilâhi aşk ateşine dönüşmesidir Yüceler Yücesi Allah, önce nuru, sonra da nurdan varlıkları yaratmış, bu varlıkların makam ve derecelerini belirlemiş ve bunları özel mana boyutlarına yerleştirmiştir Ruh, ikinci dikkatten yani madde ve maddenin sırlarının müşâhedesinden kurtularak anılan mana boyutlarına yükselebilirse ?ki aşk olmadan yükselemez- gerçek algı ve idrâk işte o zaman başlar Sürekli bir mutluluğun nedeni olan bu durum, yalnızca iman ehlinin ulaşabileceği büyük bir nimet olup, iman ehli olmayanlara bu nimetten bir pay yoktur Bizim amacımız da bu devlete ermektir





ALGILAMA NOKTASININ KAYDIRILMASI



Algılama noktası, insanda fiziksel bedende değil, bedeni saran ışıltılı küre içindedir Bu ışıltılı küreye, insan enerjisini içinde barındırdığı için ?enerji beden? de denir Enerji bedenin insanın fiziksel beden yapısıyla uyumlu bir konumu vardır



Enerji beden içinden geçen bir artı kılı düşünelim ve buna enerji bedenin koordinat çizgileri diyelim



Algılama noktasının yeri, enerji beden içinden geçtiğini varsaydığımız koordinat çizgilerinin kesiştiği noktadır Bundan dolayı algılama noktasına ?kesişim noktası veya birleşim noktası? da denir Koordinat çizgilerinin dört yanı vardır Bunlar sağ üst yan, sol üst yan, sağ alt yan ve sol alt yan olarak adlandırılır



Birleşim noktasını koordinat çizgilerinin yanlarında ne denli çok kaydırırsak algılama ve öğrenme de o denli çok ve zengin olacaktır Asıl sorun birleşim noktasını normal konumundan değişik konumlara kaydırabilmektir Bu sorunu aşmak için önce bilgilenmek, sonra da sabır ve kesin kararlılıkla ruhsal çalışmaları sürdürmek gerekir



Gerçek şu ki, birleşim noktası uykuda normal konumundan başka konumlara kaydığında insan rüya görüyor, kaymadığında ise bir şey görmüyor Yani birleşim noktası uykuda kendiliğinden kayarak rüya görülmesine neden oluyor Kaydırma işlemi kendi denetimimiz altında gerçekleşseydi, rüyalarımızı da denetim altına alabilecektik





RÜYALARIN DENETİMİ

VE YÖNLENDİRİLMESİ



Uyanıkken yaptığımız işlerde, kesin sonuca ulaşılıncaya kadar denetimi elden bırakmayız Eğer denetimi elden bırakacak olursak, işlerimiz umduğumuz gibi sonuçlanmaz, zaman ve güç kaybına uğrarız Böylesi bir durum, hiç de istenilen bir durum değildir



Rüyalarımız da günlük işlerimiz gibi pek ala denetim altına alınabilir Tek yapmamız gereken uyku ile uyanıklığın kesiştiği noktadan bilinçli olarak uykuya geçmektir



İLK RÜYA GÖRME KAPISI



Uykuya ilk daldığımızda gözlerimizi açmaya izin vermeyen hoş bir ağırlık vardır Bu ağırlık içinde, eğer uykuya daldığımızın farkına varabilirsek, bilinçli olarak uyku eşiğinden içeri gireriz Uyku eşiği, uyku ile uyanıklığın kesiştiği yerdir Bu eşiğe aynı zamanda ?ilk rüya görme kapısı? denir



Uykuya bilinçli dalma ve denetimli rüya görme aslında bir sanattır Bunun için uykuya dalacak kimse ilk önce abdestli olarak sağ yanı üzerine yatar Sağ elinin ayasını sağ yanağına koyarak ?Allah?ım senin için niyet ettim farkında olarak uyumaya ve rüya görmeye? diye niyet eder ve arkasında korunma dualarını okur Bütün eylemlerin ön şartı olan niyet kalbin bir eylemi olup, olmadan dilemek ve yapmadan yapmaktır



İnsanın uykuya daldığının farkında olabilmesi, rüyasında baktığı nesnenin görüntüsünü tutabilmesiyle olur Bu nedenle rüya görme dikkat ister



Denetimli rüya görmek, çok dikkatli olma ve denetim kazanma sürecidir Rüya görme dikkati, belli bir sıra ile çalıştırılmalıdır Çünkü o ikinci dikkate açılan bir kapıdır



İkinci dikkat, bir okyanus gibidir; rüya görme dikkati ise bu okyanusa dökülen bir ırmak İkinci dikkat bilinmeyeni bilme ve bilincinde olmadır; rüya görme dikkati ise rüyalarımızdaki öğelerin farkında olmadır



İlk rüya görme kapısını geçmek için bakışlar, bir başlangıç nesnesine odaklanır, sonra diğer nesnelere kaydırılır Tekrar ilk odaklanma nesnesine dönülür Nesnelere odaklanma uzun değil kısa olmalıdır Çünkü rüyada bir nesneye odaklanıp uzun bakmak, bakılan nesnenin yok olmasına neden olur Kısa bakışlar ise nesnelerin görüntülerini değiştirmezler



Böylece ilk rüya görme kapısına, uykuya daldığımızın farkına vararak ulaşırız Aynı zamanda enerji bedene de ulaşmış oluruz Buna göre rüya görme, enerji bedeni kıvama getirerek, onu basamak basamak esnek ve ahenkli kılma sanatıdır



Rüyalarda uzun süre bakılan nesnelerin dağılıp yok olduklarını söylemiştik Dağılıp, yok olma veya gözden silinme rüya nesnelerinin özelliklerindendir Nesnelerin bu özellikleri bilindikten sonra, rüyada nesnelere uzun süre bakılmaz Önce bir başlangıç nesnesi seçilir ve arkasından dört nesne daha seçilerek bakışlar, kısa aralıklarla bir nesneden diğerine kaydırılır Göz her nesneye baktıkça bakılan nesneden bir enerji alır Rüya görmede insan ustalaştıkça daha çok nesneye bakmaya başlayacaktır Başlangıçta dörtten daha çok nesneye bakmak, rüyaların denetim ve yönetimini kaybettirir



Enerji beden, fizik bedeni kuşatan saf enerjiden oluşmuş hayaletimsi bir yapıdır Elle tutulacak bir kütlesi yoktur Bu nedenle enerji bedenin algısı bağımsız bir algıdır



Rüyada bakılan nesnelerin bir kısmı enerji yüklü varlıklardır Enerji yüklü varlıklara bakıldığında enerji beden, bu varlıklardan enerji çeker Bu enerji çekişi kısa bakışlarla olur Eğer bakışlar uzun olursa, enerji yüklü varlığın görüntüsü bozulur ve saf enerjiye dönüşerek hızlı bir şekilde kendi boyutuna kayar gider Bu kayış, rüya görücünün enerji bedenini bir mıknatıs gibi kendine çeker ve onu beraberinde götürür



Tekrar etmek gerekirse ilk rüya görme kapısı, enerji bedene varmak için bir yoldur İlk rüya görme kapısına ulaşanlar için denetimli ve yönlendirmeli rüya görmek zamanla sıradan bir iş olacaktır Bu durum aynı zamanda enerji bedene de ulaşmak demektir Enerji bedene ulaşan bir insan da, fiziksel bedeniyle yapamadığı birçok eylemi enerji bedeniyle gerçekleştirmiş olacaktır



Anlaşılan o ki, rüya görme uygulamaları, kişiye hem uykuya dalma bilinci, hem de rüyaların içeriğinden herhangi bir nesneyi inceleme yeteneği kazandıracaktır



Rüya görmenin dayandığı temel nokta, rüya görme dikkati üzerinde çalışmadır Bu çalışmanın da temeli uykuya dalışın farkında olmaktır İnsan, yalnızca niyetlenerek uykuya dalışın farkında olabilir Bu farkındalık insanı rüya görme kapısına ulaştıracaktır Rüya görme kapısından geçen bir kimse de enerji bedene ulaşacak ve rüyada gördüğü nesnelere ve ayrıntılara odaklanabilecektir Bu odaklanma da rüya görme dikkatinin güçlenmesini sağlayacaktır Öyle ise sabırla zihnin engellerini yıkıp, rüya görme dikkatini geliştirmeye bakmalıyız



Enerjimizin çoğunu, kendimize verdiğimiz önemi ayakta tutmak için harcarız Oysa kendine önem vermek insanlığın baş düşmanıdır Hemen her insan başkaları tarafından takdir edilmek, sevilmek ve kabul görmek ister Onların tek kaygısı başkaları tarafından benimsenmeyip önemsenmemektir Gerçekte ise önemsenmemek, insanı pek çok olumsuz tutum ve davranışlardan kurtarır En önemlisi kendine ve başkalarına köle olmaktan kurtarır ve kişiyi özgürlüğüne kavuşturur Özgür insan, enerjisini büyüklük kuruntusunu sürdürmeye harcamaktan kurtulur Böylece evrenin gerçekliğine kısa bir bakış yakalamak için ikinci dikkate girebilecek kadar enerji biriktirir



Rüya görme dikkati, rüyada görülen herhangi bir nesneye odaklanmaktır Fakat ilk başlarda rüya görücünün bir nesneye odaklanmasına engel olan bir durum ortaya çıkar Bu da rüya görücünün rüyada sürekli kendi kendine konuşuyor olmasıdır Oysa konuşanın biri kendisidir ama, diğeri kendisinden başkasıdır Konuşan görülmediği için rüya görücü konuşanın her ikisinin de kendisi olduğunu sanır Bu varlığı görülmeyen ses, onu rüya nesnesine odaklanmaktan alıkoyarak amacından saptırır Eğer rüya görücü böyle bir sesle karşılaşırsa, ?kes şunu!? veya ?kes sesini, yeter!? gibi emredici bir ses tonuyla bağırsın Bu sert çıkış sonunda kendisini uğraştıran sesin yok olduğunu hayretle görecektir



İKİNCİ RÜYA GÖRME KAPISI



Rüya görmek, dünya dışı değişik boyutlarda yolculuk etmektir Rüyalar denetimsiz olursa, rüya yolcusunun da ne tarafa gideceği belirsiz olur



Rüyalar, rüya görme dikkati ile denetim altına alınırlar Bunu da yapacak olan, rüya gören yanımız enerji bedendir



Enerji beden, ilk rüya görme kapısını geçtikten sonra, rüyadaki ayrıntıları kullanarak başka bir rüyada gözlerini açar ve böylece ikinci rüya görme kapısına ulaşmış olur



Daha önce rüyadaki nesnelerin bir kısmının enerji yüklü nesneler olduğunu ve insanın bunlardan enerji aldığını belirtmiştik Rüyadaki ayrıntılardan birine odaklanan bakış, bakılan nesne biçim değiştirene kadar sürdürülür Enerji yüklü nesne biçim değiştirdiği an, bakan kimse kendisini vızıldayan bir girdabın içinde bulur ve gözlerini yeni bir rüya boyutunda açar



İkinci rüya görme kapısını geçtikten sonra rüya görücü, üç tür enerji yüklü varlıkla karşılaşır Bunlar melekler cinler ve insanlardır



RÜYA GÖRÜCÜNÜN CİNLERLE KARŞILIKLI ETKİLEŞİMİ



Rüya görücü, organik olmayan cinlerle iletişim ve etkileşim konusunda herhangi bir sorunla karşılaşmaz İnsanlarla etkileşime girmek cinlerin en önemli özelliklerindendir Rüya görücü, enerji bedeninin yayılımları ile cinleri baştan çıkartır Yani insanların enerji bedenleri, cinleri onlarla etkileşime zorlar Çekicilik insandadır, cinlerde değildir Bunun nedeni ise, insanın enerji bedeninin daha bir canlı ve büyük olmasıdır Cinlerin enerjileri ise zayıf, ince ve mattır Sonra insanların algılamaları cinlerin algılamalarından daha çabuk ve hızlıdır Bu nedenle insan enerjisi cin enerjisinden daha çabuk tükenir Bu da insan ömrünün cin ömrüne oranla daha kısa olduğu anlamına gelir İnsanlar ortalama 65 yıl yaşarken, cinler ortalama bin yılı aşkın yaşamaktadırlar



İnsan, rüya görme yoluyla enerji bedenindeki birleşim noktasını yerinden kaydırmayı ve istediği yönde sabitlemeyi öğrenir Birleşim noktasının sabitlenmesi ile de yoğun bir enerji açığa çıkar İşte cinleri cezbeden durum budur Cinler, balıkların oltadaki yeme koşuştukları gibi insan enerjisine koşarlar Bu durum ilk rüya görme kapısına ulaşıldıktan sonra başlar



Cinlerin enerjileri insanların enerjilerinden oldukça farklıdır Bir cin, bir insana dokunduğu zaman enerjisiyle onu elektrik çarpması gibi çarpar Cin çarpması dedikleri durum budur Ancak bu çarpma öldürücü değildir İnsan enerjisinin de cinleri çarpma özelliği vardır Fakat insanların çoğu bu durumu bilmezler



İnsanın asıl sorunu, cinlerin enerjileriyle insanı çarpmaları değildir Çünkü cinler bu yolla yani çarpma yoluyla insanlar üzerinde bir baskı koyamayacaklarını çok iyi bilirler Cinlerin enerjileri, insanları yönlendirmeye ve yönetmeye yetmez Böyle bir çatışmanın sonunda daima insan üstün gelir, cinse yenik düşer



Cinlerin, istedikleri gibi at oynattıkları ve anlatılması güç olan dünyalarında akıl almaz yerleri vardır Bu yerleri insanlara gezdirmek, aklı yerinden oynatacak gizli bilgilerini öğretmek için adeta birbirleriyle yarışırlar Bu câzibeye kapılan insan, eninde sonunda her isteği yerine gelen bir büyücü olur çıkar Bu da bir müslüman için din ve imandan soyunma anlamına gelir



Denetimli rüya görmeden amaç, birleşim noktasını normal konumundan kaydırmak, ikinci dikkatin etrafındaki engelleri yıkarak yeni algı alanlarına ulaşmaktır Cinlerin boyutu bu algı alanlarından yalnızca biridir



Cinlerin boyutu bizim boyutumuzla iç içedir Bu boyuta birleşim noktasının özel bir konumundan girilir Anılan boyutta cinleri gerçek suretlerinde görmek mümkün değildir Böyle görünmeye onların da güçleri yetmez Onlar insan ve hayvan suretlerinde görünürler ve seslerini işittirirler



Cinler boyutuna açılan kapının eşiğine gelindikte onlardan bir elçi gelir Bu elçiye ?rüya elçisi? denir Cinler boyutuna bu elçi ile girilir Cinlerin elçisi, cinler boyutuna girecek insana rehberlik ederek dostluk gösterir Her şey hakkında misafirine tam bilgi verir, misafiri de onu can kulağı ile dinler Elçinin verdiği bilgiler, misafire kutsal bir öğüt gibi gelir ve onları unutmamak üzere ezberler Bu öğütler zamanla onun hayatına yön veren birer yönergeye dönüşür



Rüya elçisi, misafirinin zaaflarına göre istediği bir surete bürünebilir Hatta çok güzel bir kadın da olabilir Bu suretiyle o gerçekten de bir kadındır Öğretmek ve rehberlik etmek onun vazgeçilmez bir eğilimidir Gerçekte elçinin rehberlik ettiği ve öğrettiği konuların bizim dünyamızla pek bir ilgisi de yoktur Bununla birlikte bu anlatılanlar çok ilginç bilgilerdir Bütün bu öğretilerin karşılığında rüya elçisinin misafirinden tek istediği şey onun enerjisidir



Rüya elçisinin öğrettiklerini dinleyip, onları kutsak öğüt kabul edenler, hayatta pek çok yanlışlar yapmaya başlarlar Bu da onların yaşantılarının alt üst olması demektir Rüya elçisinin sözlerini kutsal birer öğüt kabul etmek tam bir bilgisizlik ve ahmaklıktır Cinlerle iletişim ve etkileşimin asıl tehlikesi bu anlattıklarımızdır



Tekrar etmek gerekirse, rüyada bir öncüyü izleyen rüya görücülere rüya görmenin ikinci kapısı ardına kadar açılır Bu kapı, cinler boyutuna geçit veren bir kapıdır Bu kapının anahtarı da rüya görücünün kendisidir



Rüya görücüler, rüya görmeyi değiştirme eğitimini uygulayarak önce rüya öncülerini keşfederler Sonra rüya öncülerini izleyerek cinler boyutuna girerler Cinler boyutuna girdikten sonra da bu boyutun yönetim yasalarını ve kurallarını kendi kendilerine keşfederek öğrenirler



Şurası unutulmamalıdır ki, cinler boyutu bir rüya görücü için tuzaklarla doludur Sonra cinler, kendi boyutlarına giren bir insanı savaşmadan bırakmazlar Bu savaştan üstün çıkmanın tek yolu güçlü bir enerjiye sahip olmaktır Anılan boyuta önce silahlarını kuşanmış bir savaşçı gibi girmelidir Cinler kendi boyutlarına giren kimsenin önce deneme yoluyla zayıf taraflarını araştırırlar Rüya görücü bu denemeleri atlatabilirse üçüncü rüya görme kapısına doğru ilerleyebilir Yoksa cinler âleminde tutsak olarak kalır, bir daha çıkamaz



Cinler, insanları korku kanalıyla izler ve dünyalarına burunlarını sokarlar Bazen hiç umulmadık bir yerde ve bir anda biçimleniverirler Bu durum insan için vebadan beterdir İliklere kadar bir ürperti sarar tüm bedeni İşte bu korkudur



Cinler, daha çok rüya yoluyla insanları korkutur ve oluşturdukları korku kanalıyla insanların dünyasına girerler Bu durum, insan için çok tehlikeli sonuçlar doğurur Böylece korku insanın yaşamına yerleşir ve insanı çığırından çıkararak tımarhanelik bir deli yapar



Oysa korkusuzluk cinlerin ulaştıracağı zararlara engel olacağı gibi onların dostane yaklaşımlarına da neden olacaktır Cinlerden korkmayan insanlar, onlarla dostluk ilişkisine girer ve onlardan yararlanırlar Cinlerle sağlıklı bir etkileşime girmenin sırrı, onlardan korkmamaktır



Cinler boyutunda, rüya görücülerin duygusal coşkuları cinleri dağıtmaya yeterli bir nedendir Böylesine coşkulu duygusal patlamalar, cinleri bir kuş sürüsü gibi dağıtır Cinleri çekmeye ve itmeye gücü yetenler, normal dünyada da nesneleri niyet ve bakışlarıyla hareket ettirebilirler Her iki durumda da büyük bir enerji tüketileceğini belirtmeliyiz



Cinler boyutunda, büyücülüğün her çeşidi cinler tarafından öğretilir Büyücülük, nasıl çalıştığı bilinmeyen, son derece karmaşık işlemler topluluğudur Büyü yapanların bile iç yüzünü bilmedikler bu karmaşık işlemlere, insan kendini bir kez kaptırmaya görsün, tüm yaşamı berbat olur çıkar ve ahirette de zarar edenlerden olur







CİNLER BOYUTU



Cinler boyutu yalnızca bir dünyadan ibaret değildir Yeraltı tabakalarında yaşayan cinlerin beş ayrı dünyaları vardır Bu dünyaların hepsi birden cinler boyutunu oluşturur Bunlar şunlardır:



İBADETLER DÜNYASI



Yeraltı tabakalarının ilki müslüman cinlerin yurt edindiği dünyadır Aralarında kâfir olanlar yoktur Onun için burasına ?İBADETLER DÜNYASI? denir Burası yeşil zümrüt rengindedir



YARATILIŞ DÜNYASI



Yeraltı tabakalarının ikincisi kâfir cinlerin eğleştiği yerdir Burada Allah?a inanmış bir cin bulunmaz Buranın adına da ?TABİAT/YARATILIŞ DÜNYASI? denir Buranın rengi de sarıdır Burada yaşayan kâfir cinler, büyük velilerin yaşadıkları beldelere giremezler Bunlardan insan suretlerine bürünerek insanlar arasında yaşayanlar vardır Bunlar müslümanları Allah?ın kulluğundan alıkoymak isterler



ŞEHVETLER DÜNYASI



Yeraltı tabakalarının üçüncüsü şeytanlara yurt olmuştur ?ŞEHVETLER DÜNYASI? adıyla anılan bu yerin rengi kan kırmızısıdır İblisin çocukları olan şeytanların sanatı küçük ve büyük günahları insanlara öğretmek ve işletmektir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.