|  | Cinler İnsanı Aldatır |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Cinler İnsanı AldatırCinlerden süfli olanların insanın beden ve akıl sağlığına verdiği zararlar ilk çağlardan beri iyi bilinir  Ancak bundan daha tehlikelisi, bu şeytan taifesinin insanın dinine verdiği zarardır  Çünkü bunlardan insanı kaydına alanlar, sinsice hükümlerini yürütürler de, kişinin haberi olmaz  Hatta, başka insanları da bir takım istidraçlarla kendilerine tabi kılarlar ve cemiyetin sapıtılmasına sebep olurlar  Bu iş aşağıdaki yollardan biriyle gerçekleşir; 1- Cin kendi varlığını bildirmeden: Bu durumda insan, kendisinin bir cin ile temasta olduğunu bilmemektedir  Kendisinde meydana gelen harikulade hallerin kendi üstün meziyetlerinden ileri geldiğini sanarak, kendini herkesten üstün makamlarda görmekte ve yerine göre sahte tevazu da göstermektedir  Muhyiddin Arabî (Hz  ) bir eserinde; "Bu kimsenin en bariz vasıflarının, kimseyi beğenmemek ve kendisinin en üstün olduğu kanısını etrafa yaymak olduğunu söylüyor" diyor  2- islam büyüklerinin kılığında: Bazen cin, daha gençlik yaşlarından itibaren kendisi için müsait bulduğu bir kimseyi seçer ve onu kendisine tabi kılmak için çalışmaya başlar  Önceleri rüyasında, din büyüklerinin kılığına girmeye başlar  Kişi rüyasında güya Mevlana'yı, Yunus Emre'yi, Muhyiddin Arabî'yi görür  Onlardan mesajlar alır  Giderek bu rüyalar neticesinde, o genç gerçekten büyük bir zat olacağına inanmaya başlar  Bazen cani bir şey ister, o istek cin tarafından derhal yerine getirilir  Bu durumu büyük bir insan olması hasebiyle, Allah'ın bir lütfü olarak yorumlar, imtihanlarda, münazaralarda kendisine yardım edebilir  Karşıdaki susturulur  Tabii, muhatabı imanen güçlü değilse  Çünkü bazen bu cin sıradan birisi olmak yerine, onların ileri gelenlerinden olabilir  Birisinin bir işi için dua eder, o iş yine cin tarafından halledilir  Bazen dünyanın çeşitli yerlerinde vuku bulan hadiselerden haberdar edilir  Artık bu genç büyük bir kişi olduğuna, hatta şeyh veya kutup olduğuna inanmaktadır  Bundan böyle kimsenin nasihatini de kabul etmez  Çünkü o, kendisine nasihat edenlerden daha üstündür  Bazı hastalıkların tedavisi daha elini koymasıyla mümkün olur  Mesela bazı felçlileri yürütür  Oysa burada felci yapan cinnin kendisidir  O elini koyunca çıkıp gitmektedir  Bütün bunlar onun şanını ve namını arttırır  Artık etrafında yüzlerce, binlerce hayranı ve talebesi olur  Ona inananlar kendisini en büyük veli, Mehdi ya da Isa (a  s  ) zannedebilir  Oysa erbabı onun sahtekâr ve zararlı olduğunu bilir  Burada en büyük zevk ise, onu kendine tabi kılan cine aittir  Çünkü o kişi sayesinde artık binlerce kişiyi kendisine bağlamış ve isteklerini yaptırmaya başlamıştır  Bu durumda o kişinin itibarını arttırmak için, bazı kimselerin rüyasına dahi girip ona bağlanmalarını ve yardım etmelerini telkin eder  Bu arada o kişiye dini bazı bilgiler de vererek onu bir din alimiymiş gibi gösterir  Bilmeyenler onu kendilerine dini lider seçer  Artık bu kişi bilir bilmez kendinden birtakım fetvalar verip bazı helalleri haram, yahut bazı haramları helalmiş gibi gösterir  Bunu da çevresine, kendisini bir müceddit gibi gösterip güya zamana göre içtihatlar yapıyormuş gibi empoze etmeye çalışır  Netice olarak, hem o kişi etrafında birçok insan toplamış ve onları müctehid edasıyla aldatmış, hem de onu kendine tabi etmiş olan cin bir saltanat kurmuş olur  Hatta bu başarısıyla kendi akranları arasında sivrilip temayüz ettiği ve onlara karşı marifetiyle öğündüğü de söylenebilir  Bütün bu hallere giriftar olarak, pek çok insan saptıranlar, ülkemizde, bilhassa İstanbul'da çoktur  Ama biz burada başka birini misal vereceğiz  Ahmet Kadiyani, sözde İslam'a bağlı, fakat aslında sapık bir mezhep olan Kadıyaniliğin kurucusu olarak dünya çapında şöhrete maliktir  Gençlik yıllarından itibaren cinlerden birisinin tabii olarak yaşamıştır  Bizzat kendisinin kaleme aldığı hal tercümesine göre, Hindistan'da Kadyan kasabasında "doğmuştur  Yaradılıştan, inzivaya meyyal, hassas yapılı birisidir  Sık sık yalnız bir köşeye çekilerek nefs muhasebesi yapmakta iken bir gün gizliden bir ses işitir  Sadece kendisinin duyabildiği bu ses ona babasının akşam ezanından sonra öleceğini söyler  Ahmed bu sesi duyunca çok üzülür ve korkar  Ses devam eder: "Allah kuluna yetmez mi?" Gerçekten babası o akşam üstü vefat eder  Gerisini kendisinden dinleyelim: "O sesi ondan sonra çok duydum  Bana pekçok şey öğretti  Beni dünyaya tanıttı, meşhur yaptı  Fakr-u zaruret içinde iken, hayra harcamam için beni servete gark etti  Kulağıma gelen seslerin Rahmani olduğundan asla şüphe etmedim  Zira şeytan benimle alay etse, içimdeki fenalıklar dile gelse, mutlaka fark ederdim  Bazen o sesleri uzaktan işitiyordum, bazen de onlar benim ağzımdan çıkıyor, fakat söyleyeni ben olmuyordum  O kadar ki, bazen hiç bilmediğim lisanları konuştuğum olurdu  Bir ruhun bana hulul ettiğine (içime girdiğine) de inanmıyorum  Bu iş bambaşka bir iş, başkalığını seziyorum ya, bu bana ve bana tabi olanlara yetişir  " Evet, şimdi de şeytanın nihayet iğfal ederek saptırdığı Ahmed Kadiyani'nin yaptığı işi görelim  Bir gün ortaya çıkıp şöyle diyecektir: "Ben Meryem'in oğlu mesih isa'yım  Muhammed'den (s  a  v  ) sonra peygamber gelmeyecek, yalnız bir kişi O'nun hilat-i fahiresine bürünecektir, işte ben O'yum  Kadyanlı Ahmed, efendisi Muhammed (s  a  v  )'in son peygamberliğine halel gelmeden nebi olmuş, Allah (c  c  )'dan mukaddes vazife almıştır  " Birinci dünya savaşından sonra ölen asıl ismiyle kadyanlı Mirza Gulam Ahmet'ten keramet zannedilen birçok haller de zahir olmuştur  Binlerce kişinin gördükleri rüyalarla kendisine bağlanmaları, yanında kırk gün kadar kalan kimsenin semavi işaret olarak inkarlarından sıyrılmaları, kötürümleri birkaç el temasıyla yürütüp, hastaları birkaç söz ile iyileştirmesi, hatta kendisi ile tartışmaya giren birinin aniden ölmesi, şöhretinin büsbütün artmasına sebep olmuştur  Kendisinin Mehdi olduğunu söyleyen ve Mehdi ile ahir zamanda yeryüzüne inecek olan İsa (a  s  )'ın aynı şahıs olduğunu ve bunun da kendisi olduğunu belirten Mirza Gulam Ahmet Kadiyani, kaba bir görüşle her ne kadar İslamiyet'i yaymış ve genişletmeye çalışmış ve bunda da kısmen muvaffak olmuşsa da, mesele inceden inceye tetkik edildiğinde görülür ki, bu olayda da şeytan, evvela bir kişi, sonra da onun vasıtasıyla binlerce kişiyi kendi kaydı altına almış, bu amaçla İslamiyet'i de koz olarak kullanmıştır  Muhyiddin Arabî (k  s  )'in beyanına göre, bu gibi kişilerin en büyük özelliği kibir ve gururdur  Cinlerden yardım istemek de caiz değildir  Allah-u Teâlâ kâfirleri bu sebeple kötülemiş ve şöyle buyurmuştur: mealen; "Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınıyorlardı da cinlerin kibir ve azgınlıklarını arttırıyorlardı  " (Cin:6) Bu konuda daha geniş izahatı EI-Mütenebbi-ül Kadiyani isimli kitabda bulabilirsiniz  www  spatyom  com | 
|   | 
|  | 
|  |