Kabir Hayatı Ve Ölüm |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kabir Hayatı Ve ÖlümÖlüm Anı – Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar Kulun önünde ölüm zahmetinden başka ne azap, ne üzüntü ne de korku bulunmasa bile, sadece ölüm anındaki şiddet onun gecesini gündüzüne katıp düşünmeye ve ölüm için hazırlanmaya yeterli olurduÜstelik ölüm de her an onunla karşı karşıyadır Hayret edilecek durum şudur ki; bir insan kendisinin birisi tarafından biraz sonra dövüleceğini bilse, yiyeceği dayağın düşüncesi içinde hiçbir şeyden zevk almaz olur…Ölüm meleğinin her an kendisineölüm pençelerini saplamak üzere olduğunu bildiği halde bundan dolayı herhangibir korku ve üzüntüye düşmezBu gaflet içindeki şuursuzluğun tek nedeni kuşkusuz cehalet ve aldanmadır Ölüm acısını tatmayan kimseler, onu başka acılarla kıyaslayarak yahut başkasının ölüm anında çektiklerini görerek bunu idrak etmeye çalışırMuhakkak ki, ruhsuz olan bir aza acı duymazAcıyı ve sancıyı duyanda, çeken de sadece ruhturCan çıkması bedeni değil doğrudan doğruya ruhu ilgilendiren bir acıdır ve bu acı ruhun bütün parçalarına sirayet ederRuh, bedenin her tarafını kapsamıştırAyağa bir diken batacak olsa, acısı sadece ruhun oradaki parçasına sirayet ederFakat yangın gibi tüm bedeni kapsayan acılar böyle değildir…Ruh tüm bedene yayıldığından yangında kalma gibi durumlarda tüm ruh bu acıyı duymuş olur Ölüm acısına gelince, bu doğrudan doğruya ruhun kendisine sirayet ettiği için, acısı hiçbirşey e benzemezBütün sinirlerden, damarlardan, adale, mafsal ve her kılın ucundan çıkarılan ruhun duyduğu acı; kılıç yarasından,testere ile biçilmekten, makaslarla doğranmaktan daha ağırdır Ölüm anında kulun bunca acı karşısında feryad-ı figan etmemesinin sebebi, ölüm acısının onun her tarafını kaplamış olup kendisinde imdat isteyecek derman bırakmamasındandır Ölüm anında dehşetten dolayı aklı karışır, dili tutulur, azaları dermandan düşerBu yüzden inlemeyi, yardım dilemeyi çok istediği halde, bunu yapması imkansızdırEğer biraz dermanı varsa, oda canı çıkarken göğüs ve boğazında hırıltıya benzer sesler çıkarırRengi, asıl yaratıldığı torağın rengine dönüşürGöz kapakları açık olduğu halde tavana dikilirDudaklar sarkar ve dil içeri çekilirAcı içine ve dışına yayılırHer tarafı mosmor kesilirÖnce ayaklar sonra diz ve baldırlar…Böylece can boğaza gelinceye kadar acılar üstüne acılar eklenirHer azanın, her parçanın ölüşünde elem üstün elem ve acı üstüne acı vardırCan boğaza dayandığı zaman, işte o zamanKul bütün dünyalıktan gözünü çeker, kimseye bakmaz olurArtık tövbe kapısıda kapanmıştırO anda kendisiyle sadece hasret ve pişmanlık kalır… kaynakça: ölüm ve ötesi ( İmam Gazali ) Ölümü Hatırlamak – İmam Gazali’den Dünyanın zevk ve sefasından hoşlanan, ona aldanarak meyleden kimsenin ölümden bahsedildiği zaman, ondan nefret duyacağını unutma!Böyle kimseler hakkında yüce Allah buyuruyor ki; [Cuma suresi 8ayet: " (Ey Resulum) de ki: -Haberiniz olsun ki, önünden kaçıp durmakta olduğunuz ölüm, günün birinde (aniden) mutlaka size gelip kavuşacaktırSonra gizli ve açık bütün şeyleri bilen Allah (cc)'a dödürüleceksiniz de o bütün yaptıklarınızı bir bir haber verecektir"] İnsanlar 3 bölümdür a) Tamamen Dünyaya Dalıp Gidenler b) Yeni Tövbe Edip Haka Yönelenler c) Kemale Erenler a)Dünyaya dalmış olanlar, ölümü hatırlamazlar, hatırlasalar bile dünyadan nasıl kopacaklarına üzüldükleri için hatırlarlarbu sebepler ölümü zemmederlerBu kimselerin bu gaye ile ölümü hatırlamaları, kendilerine Allah cc tan uzaklaşmaktan başka bir fayda temin etmez b)Daha yeni tövbe edenlerin durumu; Onların Ölümü daha çok hatırlaması, tövbeye devam etmesi ve korkusunun artması için gereklidirÇünkü bu adam Allah cc a kavuşmayı kötü görmediği gibi, ölmeyide kötü görmüyorKusurlarını ve eksiklerini gidermeye çalışıyor…Bu aynen sevdiğine kavuşabilmek için onun hoşuna gidecek şekilde giyinip hazırlanabilmek için zaman kazanmak isteyenlerin haline benzerBu kavuşmayı kötü görüyor ve kavuşmak istemiyor anlamına gelmezBunun alameti de devamlı ona hazırlıkla meşkul olmaktırBöyle olmazsa o kimse dünyaya bağlanmış demektir c)Kemale erenler, ariflerin durumu; Onlar devamlı olarak ölümü anarlarÇünkü ölüm onların nazarında sevgiliye kavuşmak vaktidirSeven kimse sevgilisiyle buluşacağı günü hiç aklından çıkarabilirmi? Asla, öyle ki geç kalması onun canının sıkılmasına yol açarBu isyan mahalli olan dünyadan bir an önce kurtulmayı ve Allah cc a kavuşmayı isterHatta ona can atar Şu halde hatalarını gidermek ve sermaye edinmek gayesiyle yeni tövbe kimsenin, ölümden hoşlanması, ölüme hazır olan kimsenin de ölümü sevmesi mazur görülebilirAncak bu iki rütbeden daha üstünü ise kendisi için ölümü ve yaşama taraflarından hiç birini tercih etmeden önce işi Allah cc a bırakmaktırÇünkü Allah cc a sevimli olan hangisi ise kendisi içinde sevimli olan odurRıza ve teslim mertebesine aşırı derecedeki sevgi sayesinde çıkan kimsenin durumu işte budur ki; en yükset rütbedirÖlümü her hal ve durumda anmakta, sevap ve fazilet vardırÇünkü dünyaya bağlanan insan devamlı olarak ölümü hatırlarsa, dünyadan yavaş yavaş soğumaya ve dünyayı sevmemeye başlarÇünkü ondan sonra dünyanın nimetleri ona ağır gelmeye ve onlardan zevk almamaya başlarİnsanı dünyanın lezzet ve şehvetlerinden soğutan her şey, insanı selamet ve kurtuluşa erdiren sebeplerden sayılır… Ölümü Anmak ve Hatırlamak ile ilgili Efendimiz sav den bazı hadisler: “Zevkleri ortadan kaldıran ölümü çok hatırlayın” “HzAişe Rasulullah sav e sordu ki; -Şehitlerle haşrolacak başka kimse var mı? Efendimiz sav buyurdu: -Evet vardır günde 20 kez ölümü anan kimse şehitlerle birlikte haşrolunur” “Ölüm mü’minin hediyesidir”(çünkü dünya bir mahpus gibidirnefsi ile daima mücadele eder ve şeytanın saldırılarına müdaafa eder Mü’min kendiniÖlüm ise onun bütün bu zorluklardan kurtulması demektir) “Ölümü çokça anın, çünkü o , (sizi) günah işlemekten alıkoyar ve dünyadan yüz çevirtir” “Ölümü hatırlayın ve dikkat edin, nefsim kudret elinde olan Allah cc a and olsun ki, eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, çok ağlar az gülerdiniz” KABİR AZABINA İKİ SEBEP KABİR AZABINA İKİ SEBEP İbni Abbas radıyallahu anh’ın şöyle anlattığı rivayet edildi: Peygamber aleyhisselâm iki kabre rastladı ve şöyle buyurdu: Bu kabirlerdeki iki kişi insanlarca mühimsenmeyen bir suçtan azap görüyorlar Biri bevlettikten (idrarını yaptıktan) sonra korunmadığı ve dikkatsiz davranıp, pislikten kaçınmadığı için; diğeri de koğuculıık yaparken, insanların arasını bozduğu için azap görüyor Sonra Peygamber aleyhisselâm yaş bir dal alarak ikiye ayırdı ve birer parçasını bu kabirlere dikti (Etrafında bulunanlar): — Ey Allah’ın Resulü, bunu neye böyle yaptın? diye sordular Peygamber aleyhisselâm da: — Yaş kaldıkları müddetçe azaplarının azaltılacağını ümid ettiğim için böyle yaptım, buyurdu (Buharı, Müslim, Ebû Davud, Tirmizî, Neseî) Alıntıdır |
|