Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
islamiyette, ufo

İslamiyet'te Ufo

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslamiyet'te Ufo




İnsan, gücünün yetmediği konulara pek meraklı oluyor Binlerce yıl boyunca üzerinde yaşadığımız dünyanın ne kadar büyük olduğunu, sonuna kadar gitsek ne olacağını merak ettik O zamanlar yapabildiğimiz en hızlı taşıt yelkenli gemiydi Bu gemilerin getirdiği sınırlamaları sonuna kadar zorlayıp, biraz da cesaret takviyesiyle, insanlık—yukarılara çıkıp fotoğrafını çekmeden—dünyanın yuvarlak olduğunu anlayabildi O zamanların uzaylıları yeni ayak basılan karalardaki yerli insan ve hayvanlardı Aynı dünyada yaşıyor olsak bile, her yeni kültür ve kabile farklı araçlar ve diller geliştirmişlerdi Meselâ, aerodinamik özelliklerin ve yerçekiminin aynı olduğu bir dünyada Asyalılar av için ok ve yay kullanırken Avustralyalılar bumerang adı verilen bir araç icad etmişlerdi Dünyanın değişik yerlerinde yaşanılan hayatın tarzındaki bunun gibi pek çok farklılık bize gösterdi ki, insan aklı ve hayali için sınır yoktur

İşte bu sınırsız hayallerimiz her çağda başka meraklar uyandırmakta bizde Şimdilerde bilim dünyasının hayalleri, Dünya dışı akıllı hayat arayışında odaklamış durumda Bir gün birileri çıkıp da başka bir gezegendeki canlılarla iletişim kurduğunu söylerse, gerçekten bu haber dünyanın bugüne kadar karşılaştığı en önemli haberlerden biri olacaktır

Dünyadaki insanlar bu konuda ikiye ayrılmış durumda Kimisi Dünya dışı akıllı yaratıklar olsa bile uzaklıklar yüzünden bunlarla iletişim kurulamayacağını söylerken, kimisi de bunun mümkün olacağını söylüyorlar Hatta bu tip canlıların dünyayı sürekli ziyaret ettiği gibi bir tartışma konusu bile var UFO meselesi yıllardır insanların aklını kurcalar durur Bunun ne kadar mümkün olduğunu görmek için bizi muhtemel uzaylılarla ayıran duvarları görelim ve verileri ortaya döküp birlikte inceleyelim

Bu konu, yani UFO ve Dünya dışı akıllı hayat konusu oldukça geniştir; ama sınırlayıcı faktörleri bakımından incelenmesi gerekir Mesele sosyal ve fiziksel şekilde incelendiğinde hemen herkesin anlayacağı boyuta indirgenebilir İşin başında UFO kelimesinin sanıldığının aksine uzay gemisi değil, “Tanımlanamayan Uçan Cisim” anlamına geldiğini söyleyelim Zira bu kelime İngilizce’de (Unidentified Flying Object) cümlesinin baş harflerinden türetilmiştir Yani bu tanıma uçuş halindeki, belki çok kısa bir süre gözüktüğü ve belki de uzaktan görüldüğü için ne olduğu anlaşılamayan herşey girer Küçük bir çocuğun elinden kaçırdığı bir balon bile, eğer gören kişiler uzaktan ne olduğunu anlamazlarsa, UFO sınıfına girer; çünkü uçtuğu halde görenler ne olduğunu tesbit edememişlerdir

İddia konusu ziyaretlerin fiziksel boyutlarına bakacak olursak, karşımıza bir kısım aşılması zor engeller çıkar Normal şartlarda bizi ziyaret edebilecek uzaylı dostlarımızın kendi galaksimiz içinden olduklarını ve bize nisbeten yakın konumda bulunduklarını düşünmek zorundayız Kendi Güneş sistemimizde Dünya haricinde içinde akıllı hayat barındıran başka bir gezegen bulunmadığına göre, en yakın yıldızlardan işe başlamak makul olacaktır

Şu ana kadar Güneş haricinde bir yıldız etrafında dolanan başka bir gezegeni bile görsel olarak tesbit edebilmiş değiliz Bazı çekim etkilerinin yıldızda yaptığı ufak titreşimler neticesinde sadece etrafında gezegen olduğundan şüphelenebiliyoruz, o kadar Teleskop ya da başka bir araçla başka bir yıldızın etrafındaki bir gezegeni görmemiz şu anda mümkün değildir, çünkü bu aynen şimdi vereceğim örnek gibidir:

Çok uzaklardaki bir arabanın farları bize döndürüldüğünde parlak far ışığını görebilmemize rağmen farın yanında gezinen bir ateşböceğini göremeyiz Hem ateşböceğinin ışığı uzaklara ulaşacak kadar güçlü değildir, hem de arabanın farları onu kaybedecek kadar parlaktır Bir gezegenin yansıttığı ışık, çevresinde bulunduğu yıldızın yanında, örnekteki farın yanındaki ateşböceğinden bile düşüktür Yani, değil başka bir yıldızın çevresindeki bir gezegenin hayata müsait olup olmadığını, orada bir gezegen olduğunu bile tesbit etmek şu anda imkânsızdır Sözkonusu uzaylıların bunu aşacak bir teknolojileri olduğunu varsayarsak, gördükleri bir gezegendekileri ziyaret için başka verilere sahip olmaları lazımdır—meselâ orada akıllı hayat olup olmadığı gibi Bunu tesbit etmeleri için bizim burada olduğumuzu belirleyebilecekleri tek veri, yaptığımız televizyon ve radyo benzeri yayınlardır Radyonun icad edilmesi henüz çok yenidir Dünya üzerindeki ilk radyo yayınları şu anda en fazla 80 ışıkyıllık bir mesafeye ulaşmıştır Yani, daha uzaktaki kimse bizim burada olduğumuzun farkında olamaz

Bizim burada olduğumuzu uzaya kaçan radyo sinyallerinden anlamaktan başka bir yol olmadığı konusunda tüm bilim dünyası hemfikirdir Bu durumda muhtemel ziyaretçilerimizi 80 ışıkyılından daha uzak mesafeden bekleyemeyiz Hatta bu mesafe bile onların ilk radyo sinyallerini alıp o anda yola çıkıp 1 saniyede buraya gelmeleri ve bugünlerde dünyaya varmaları halinde geçerlidir Sahip oldukları düşünülen gemilerin ışık hızında hareket ettiği kabul edilse bile, buraya gelmeleri 80 yıl civarında süreceğinden, asıl mesafeyi 40 ışık yılına çekmek durumundayız (Ziyaretçilerin 40 ışıkyılı mesafede olduğunu, 40 yılda bizi duyup 40 yıl da seyahat ettiklerini kabul etmemiz gerekiyor!) Ayrıca ilk ve en yoğun UFO gözlemlerinin 1950’li yıllarda olduğu düşünülürse, bu yıllarda ilk radyo sinyallerinin henüz 30 yıllık olması sebebi ile, mesafe daha da azalacaktır Böylece radyo dalgalarının henüz 30 yıllık mesafeye ulaştığı bu yıllarda 40 da değil 15 ışıkyılı mesafe içindeki yıldızların bir incelemesini yapmak uzaylı ziyaretçilerimiz ile ilgili iddiaları araştırmak için yeterli olacaktır

Daha eski zamanlardaki meselâ eski Mısır, Kamboçya-Anchor ve Meksika medeniyetlerindeki muhteşem eserlerin ve gökyüzü hesaplarının uzaylılar tarafından öğretildiği veya yapıldığı iddiaları ise, o zamanlar dışarıya herhangi bir yayın yapılmamış olması nedeniyle imkânsızdır Çünkü o zamanlar öğretmeye gelen bu uzaylıları buraya çekecek hiçbir işaret yoktu

15 ışıkyılı mesafedeki duruma dönecek olursak, dünyanın 15 ışıkyılı yarıçapındaki küresel uzaklıklarında yaklaşık 50 yıldız bulunur Bunların en yakını olan Proxima Centauri yaklaşık 4,3 ışıkyılı mesafededir Dünyada şu anki en hızlı yolcu uçağı olan Concorde bu mesafeyi 2454337 (iki milyon dörtyüzellidört bin üçyüzotuzyedi) yılda alabilir Uzay mekiği ise buraya ulaşmak için en az 175000 (yüzyetmişbeş bin) yıl son hızla seyahat etmek zorundadır Uzaylıların çok hızlı (ışık hızı civarında) gemileri olduğunu varsayarak bu zorluğu bertaraf edelim ve konunun diğer yönlerine bakalım Bahsedilen 15 ışıkyılı mesafedeki 50 kadar yıldızın hayat barındıran gezegen sistemlerine sahip olma ihtimallerini azaltan pek çok engel vardır Herhangi bir yıldızın hayata müsait bir ortam sağlayabilmesi için belli bazı özelliklerinin olması gerekir Bunu görmek için yıldız sınıflandırma sistemine göz atmakta fayda var

Yıldızlar kendi içlerinde 7 sınıfta incelenir Her yıldız büyüklük ve parlaklığına göre büyükten küçüğe (O,B,A,F,G,K,M) sınıflarından birine girer Örneğin Güneş G sınıfından bir yıldızdır Yani, ortalamanın altında sarı-beyaz küçük bir yıldız Ayrıca her sınıf kendi içinde 10 alt gruba ve 8 parlaklık grubuna ayrılır Meselâ, yine Güneşi ele alacak olursak, onun G2V şeklinde sınıflandırıldığını, yani G sınıfından bir sarı cüce olduğunu anlarız

Çok büyük yıldızlar (özellikle O, B, A ve büyük ölçüde F sınıfı) yakıtlarını çok hızlı tüketip bitirerek öldükleri için çok az bulunurlar ve kısa ömürleri ve kararsız yapılarıyla hayatı beslemeye uygun değillerdir En küçük ve sönük yıldızlar (M sınıfı ve K sınıfının küçükleri) ise yine hayat ve gezegen sistemi barındırmak adına yetersiz kalırlar Bu durumda yakınımızda bulunan G ve bir ölçüde K sınıfı yıldızlara bakmamız gerekir 15 ışıkyılı ve daha yakın mesafede bu gruba giren 3 adet yıldız bulunmaktadır Bunlar 4,3 ışıkyılı mesafedeki Centauri sistemindeki iki yıldız ve 10 ışıkyılı uzaktaki Epsilon Eridani adlı yıldızlardır Alpha Centauri sistemindeki iki yıldız bir üçüncü ile birlikte birbirinin etrafında dolanan ve sistemleri paylaşan üçlü bir yıldız sistemi oluşturduklarından, kütleçekim dengesizlikleri sebebiyle, onların bizimki gibi kararlı bir gezegen sistemine sahip olamayacakları hesaplanmıştır Bu yüzden Güneşin hemen hemen aynısı olan Alpha Centauri A adlı yıldızı ve komşusunu elemek durumunda kalıyoruz Geriye bir tek Epsilon Eridani kalıyor Bu yıldız ise 500 milyon yıl civarındaki yaşı ile oldukça genç bir yıldızdır ve etrafında oturmuş bir gezegen sistemi oluşabilmesi için henüz çok zamana ihtiyaç vardır

Görüldüğü gibi, teknolojik imkânları en sonuna kadar elde etmiş olsalar bile yakın bölgemizde—en azından bizden haberdar olunabilecek kadar yakın bölgemizde—hayat barındırabilecek gezegen sistemleri bulunmamaktadır Daha uzaklara bakmanın da fazla bir mânâsı yoktur, çünkü kâinatta denizlerdeki kum tanelerinden fazla yıldız ve gezegenin içinde, bizim burada olduğumuzu bilmeden gelip tesadüfen bulacak canlılara inanmak oldukça zor

Şimdi, uzaylıların var olduğunu kabul ederek, dünyamızı ziyaret etmiş ya da etmemiş olmaları konusunu sosyal yönden ele alalım ve bunun, bizi ayıran ışıkyılı duvarları da dahil, bütün fiziksel engellere rağmen gerçekten olduğunu varsayalım İlk UFO’ların görülmesinin üstünden neredeyse 50 yıl geçmiştir Bu tür binlerce gözlemin en azından birinin gerçek uzaylı ziyareti olduğunu düşündüğümüzde aklımıza bir soru geliyor Bu uzaylılara ait uzay gemisi ve benzeri teknoloji bizde olsa ve biz onlarca ışık yılı mesafeyi katedip onların gezegenlerine gitsek, elimizdeki bu harikulade teçhizat ve yüksek ilmimizle o canlılarla resmî iletişim kurar mıydık, kurmaz mıydık? En azından, “Biz geldik, şurada yaşıyoruz” demez miydik? Ben bu soruya “Yok, biz bu mesafeleri gidip de bir şehrin semalarında birkaç saniye gözüküp sonra geri dönerdik” diyecek bir kişi olacağını zannetmiyorum Uzaylı ziyaretini ciddiye alan kişilerin başka gezegenleri ziyaret için uzay gemisi yapıp yola çıkan uzaylıların buralara kadar gelip de bir merhaba demeden geri dönmelerine inanmaları çok ilginçtir

Bu konuda bizi korkutmak istemedikleri ya da biraz daha gelişmemizi bekledikleri gibi iddiaları da ben şahsen biraz şaşırtıcı buluyorum Uzaylı ziyareti iddiasına, tüm imkânsız görünümüne rağmen, genelde yapıldığı şekilde materyalist felsefe ve tesadüfçülüğe malzeme yapılmadığı sürece, bir fikir, bir düşünce gözüyle bakıp saygı duyuyorum Bana sorarsanız, aradığımız şey bizden farklı hayat şekilleri ve farklı canlılar ise eğer, onu çok uzaklarda değil, geçemediğimiz boyutlarda, belki kendi kalbimizden daha yakında aramalıyız Bizi şaşırtan inanılması güç görünen görüntüler ve hikâyeler ile ilgili açıklamalar, kâinatın tüm sırlarının yazılı olduğu Kitabımızda var Bütün bunlar ile ilgili gerçekleri veya başka akıllı canlıları mı arıyoruz; işte size adres:

Cin Sûresi, âyet-8-9:
(Cinler, dediler ki): “Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendisini gözetleyen parlak bir alev buluyor

Mehmet Akyürek Zafer Dergisi

Alıntıdır


Dy!nG



Alıntı Yaparak Cevapla

İslamiyet'te Ufo

Eski 08-20-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslamiyet'te Ufo




UFO’LAR GELECEKTEN Mİ GELİYOR ?

İçinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi’nde, bizim Güneş’imiz gibi, 100 milyar yıldız bulunmaktadır Samanyolu büyük bir galaksi sayılmaz; çünkü içersinde bir trilyon yıldız barındıran daha büyük galaksiler de vardır Evrende, dağılım hesaplarına göre, içinde 100 milyar yıldız bulunan 200 milyar galaksi bulunmaktadır Böyle bir galaksi topluluğuna mega galaksi veya Kur’an dilinde, “Müzeyyen Sema” denilir Tüm evrende, 500 milyar mega galaksinin olması söz konusudur (S26)
Eğer ışık hızı ile gidebilseydik, Dünya’nın çevresinde bir saniyede yedi buçuk kez dönebilir ve bize 150 milyon kilometre uzakta olan Güneş’e sekiz dakikada gidebilirdik Güneş’imize en yakın yıldız “Alpha Centauri”dir Bu yıldıza, ışık hızı ile 43 yılda, normal uydu hızı ile 43 bin yılda gidebiliriz Dolayısıyla, bize ulaşmak isteyen bir UFO, en yakınımızdaki yıldızdan bile gelecek olsa, bu uzaklıkları aşmak zorundadır
Aynı olaya bir de galaksi boyutunda bakalım: Samanyolu Galaksisi’ne en yakın galaksi, Andromeda Galaksisi’dir Eğer, ışık hızı ile giden uzay aracımızla Andromeda’ya gitmeye kalkışsak, oraya ancak üç milyon yılda ulaşabilirdik Ancak, Hubble’ın 1929 yılında kanıtladığı gibi, evren sürekli olarak genişlemekte ve bunun sonucunda galaksiler hızla birbirlerinden uzaklaşmaktadırlar Bu nedenle, Andromeda da Samanyolu’ndan hızla uzaklaşacak ve biz oraya üç milyon yılda değil, beş milyon yılda varmış olacaktık Oradan, tekrar Samanyolu Galaksisi’ne dönmek istesek, geriye dönüşümüz, aynı nedenle 12 milyon yılı bulacaktı
Bu örnekleri, bize en yakın yıldıza ve galaksiye ışık hızı ile gidilse bile, uzaklıkların ne denli büyük olduğunu, evrenin büyüklüğünü belirtmek için verdik UFO teknolojisinin boyutlarının, bu devasa uzaklıkları aşabilecek yapıda olup, olmadığını tam olarak bilemiyoruz Ancak, yakın çevremizden bize ulaşmanın güçlüğünü vurgulamak istedik
Ay’ın keşfi sırasında, Ay modülünün ve astronotların hareketlerinin bir çift UFO tarafından izlenmiş olduğunu ve bu olayın, yaklaşık iki asır önce kaleme alınan Hızır Tezkiresi’nde: “Ademoğluna, Ademoğlunun oğlu olan, Süreyya Kameri ehlinden mahfuz beyz refakat ve nezaret edecektir” şeklinde yer aldığını daha önce belirtmiştik Hazreti Muhammed’in, “İnsanoğlunun uzayı fethi, Süreyya Yıldızı’na kadar sürecektir” diyen hadisini de dikkate alırsak, UFO’ların, başka Güneş sistemleri veya galaksilerden gelenler değil, zaman yolculuğu teknolojisine sahip olan “torunlarımız” olabileceği ihtimali daha akla yakın gelmektedir Bu noktada, yazarımız Aiberg’in çok ilginç bir saptamasına burada yer vereceğiz Sözü ona bırakıyoruz:
“Öğrenciliğim sırasında, NASA, UFO konusunu araştıran 120 kadar bilim adamı ve teknisyenden oluşan gruba beni de davet etmişti Böyle bir teklifi, sırf uzay teknolojisini yakından görme açısından kabul etmiştim Bu görev sırasında, umduğumdan da fazlasını görme imkanı buldum UFO araştırmaları halka kapalı tutulurken, NASA bünyesinde sözleşmeli bir çalışma grubu olarak, atmosferin çok yukarısındaki bir UFO’yu bir uydu aracılığı ile sürekli izledik ve videoya kaydettik Video kayıtlarını daha sonra incelediğimizde, bu UFO’daki uzaylıların Latin alfabesi kullandıklarını şaşkınlıkla gördük Çünkü, uzay aracının üzerinde, boya ile değil, sıvı kristalle yazılmış, “Dhurakapalam” yazısı vardı “Dhurakapalam”, daha önce de belirttiğimiz gibi, Hint-Tibet mitoslarında (K18, K38) yer alan zaman yolculuğu aracının ismidir Bu yazının altında, “Wanen” yazmakta ve onun yanında da bir takım rakkamlar yer almaktaydı Alman mitoslarında da, uçan “Wanen”lerden söz edilir Demek ki,uzaylılar Latince yazıyorlar ve Almanca konuşuyorlardı Okunabilen en küçük yazı ise, “Volvo-Wagen” idi Bu yazının yanında da, bir modelin veya bir yapımın tarihi yer alıyordu: “2247” İşte bu, düğümü çözüyordu: Uzaylılar, bizim zaman yolculuğu yapan “torunlarımızdı” Onlar, gelecekten geçmişe zaman yolculuğu yapabilecek teknolojiyi bulmuşlardı Bu olaydan sonra, NASA’daki 120 görevli olarak, UFO’ların zaman yolculuğu teknolojisine sahip olduklarını belirten bir TT (Time Travelling)hipotezi kurmak zorunda kaldık O zaman, efsanelerdeki “Wanen”ler, “Dhurakapalam”lar da birer masal değildi Almanlar “Wanen” diyorlardı, Tibetliler “Vaidorg” ve Hindular “Vimana” (D68) Demek ki, bütün bu üstün uzay araçları gelecekten geçmişe geliyorlardı
Aiberg, zaman yolculuğunun, yani zamanda geçmişe ve geleceğe gitmenin mümkün olduğunu, yayınlarının “Kara Delikler” ile ilgili bölümlerinde ayrıntılı olarak açıklamıştır: Okurumuza, konunun bilimsel yönlerini ve kuramlarını Aiberg’in kitaplarından izlemesini öneririz


Hans von Aiberg
kaynak : http://hanifislamcom/zigzag/indexhtm


Alıntı Yaparak Cevapla

İslamiyet'te Ufo

Eski 08-20-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslamiyet'te Ufo











efecan Nickli Üyeden Alıntı



UFO’LAR GELECEKTEN Mİ GELİYOR ?

İçinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi’nde, bizim Güneş’imiz gibi, 100 milyar yıldız bulunmaktadır Samanyolu büyük bir galaksi sayılmaz; çünkü içersinde bir trilyon yıldız barındıran daha büyük galaksiler de vardır Evrende, dağılım hesaplarına göre, içinde 100 milyar yıldız bulunan 200 milyar galaksi bulunmaktadır Böyle bir galaksi topluluğuna mega galaksi veya Kur’an dilinde, “Müzeyyen Sema” denilir Tüm evrende, 500 milyar mega galaksinin olması söz konusudur (S26)
Eğer ışık hızı ile gidebilseydik, Dünya’nın çevresinde bir saniyede yedi buçuk kez dönebilir ve bize 150 milyon kilometre uzakta olan Güneş’e sekiz dakikada gidebilirdik Güneş’imize en yakın yıldız “Alpha Centauri”dir Bu yıldıza, ışık hızı ile 43 yılda, normal uydu hızı ile 43 bin yılda gidebiliriz Dolayısıyla, bize ulaşmak isteyen bir UFO, en yakınımızdaki yıldızdan bile gelecek olsa, bu uzaklıkları aşmak zorundadır
Aynı olaya bir de galaksi boyutunda bakalım: Samanyolu Galaksisi’ne en yakın galaksi, Andromeda Galaksisi’dir Eğer, ışık hızı ile giden uzay aracımızla Andromeda’ya gitmeye kalkışsak, oraya ancak üç milyon yılda ulaşabilirdik Ancak, Hubble’ın 1929 yılında kanıtladığı gibi, evren sürekli olarak genişlemekte ve bunun sonucunda galaksiler hızla birbirlerinden uzaklaşmaktadırlar Bu nedenle, Andromeda da Samanyolu’ndan hızla uzaklaşacak ve biz oraya üç milyon yılda değil, beş milyon yılda varmış olacaktık Oradan, tekrar Samanyolu Galaksisi’ne dönmek istesek, geriye dönüşümüz, aynı nedenle 12 milyon yılı bulacaktı
Bu örnekleri, bize en yakın yıldıza ve galaksiye ışık hızı ile gidilse bile, uzaklıkların ne denli büyük olduğunu, evrenin büyüklüğünü belirtmek için verdik UFO teknolojisinin boyutlarının, bu devasa uzaklıkları aşabilecek yapıda olup, olmadığını tam olarak bilemiyoruz Ancak, yakın çevremizden bize ulaşmanın güçlüğünü vurgulamak istedik
Ay’ın keşfi sırasında, Ay modülünün ve astronotların hareketlerinin bir çift UFO tarafından izlenmiş olduğunu ve bu olayın, yaklaşık iki asır önce kaleme alınan Hızır Tezkiresi’nde: “Ademoğluna, Ademoğlunun oğlu olan, Süreyya Kameri ehlinden mahfuz beyz refakat ve nezaret edecektir” şeklinde yer aldığını daha önce belirtmiştik Hazreti Muhammed’in, “İnsanoğlunun uzayı fethi, Süreyya Yıldızı’na kadar sürecektir” diyen hadisini de dikkate alırsak, UFO’ların, başka Güneş sistemleri veya galaksilerden gelenler değil, zaman yolculuğu teknolojisine sahip olan “torunlarımız” olabileceği ihtimali daha akla yakın gelmektedir Bu noktada, yazarımız Aiberg’in çok ilginç bir saptamasına burada yer vereceğiz Sözü ona bırakıyoruz:
“Öğrenciliğim sırasında, NASA, UFO konusunu araştıran 120 kadar bilim adamı ve teknisyenden oluşan gruba beni de davet etmişti Böyle bir teklifi, sırf uzay teknolojisini yakından görme açısından kabul etmiştim Bu görev sırasında, umduğumdan da fazlasını görme imkanı buldum UFO araştırmaları halka kapalı tutulurken, NASA bünyesinde sözleşmeli bir çalışma grubu olarak, atmosferin çok yukarısındaki bir UFO’yu bir uydu aracılığı ile sürekli izledik ve videoya kaydettik Video kayıtlarını daha sonra incelediğimizde, bu UFO’daki uzaylıların Latin alfabesi kullandıklarını şaşkınlıkla gördük Çünkü, uzay aracının üzerinde, boya ile değil, sıvı kristalle yazılmış, “Dhurakapalam” yazısı vardı “Dhurakapalam”, daha önce de belirttiğimiz gibi, Hint-Tibet mitoslarında (K18, K38) yer alan zaman yolculuğu aracının ismidir Bu yazının altında, “Wanen” yazmakta ve onun yanında da bir takım rakkamlar yer almaktaydı Alman mitoslarında da, uçan “Wanen”lerden söz edilir Demek ki,uzaylılar Latince yazıyorlar ve Almanca konuşuyorlardı Okunabilen en küçük yazı ise, “Volvo-Wagen” idi Bu yazının yanında da, bir modelin veya bir yapımın tarihi yer alıyordu: “2247” İşte bu, düğümü çözüyordu: Uzaylılar, bizim zaman yolculuğu yapan “torunlarımızdı” Onlar, gelecekten geçmişe zaman yolculuğu yapabilecek teknolojiyi bulmuşlardı Bu olaydan sonra, NASA’daki 120 görevli olarak, UFO’ların zaman yolculuğu teknolojisine sahip olduklarını belirten bir TT (Time Travelling)hipotezi kurmak zorunda kaldık O zaman, efsanelerdeki “Wanen”ler, “Dhurakapalam”lar da birer masal değildi Almanlar “Wanen” diyorlardı, Tibetliler “Vaidorg” ve Hindular “Vimana” (D68) Demek ki, bütün bu üstün uzay araçları gelecekten geçmişe geliyorlardı
Aiberg, zaman yolculuğunun, yani zamanda geçmişe ve geleceğe gitmenin mümkün olduğunu, yayınlarının “Kara Delikler” ile ilgili bölümlerinde ayrıntılı olarak açıklamıştır: Okurumuza, konunun bilimsel yönlerini ve kuramlarını Aiberg’in kitaplarından izlemesini öneririz


Hans von Aiberg
kaynak : http://hanifislamcom/zigzag/indexhtm







Bunu Ayrı Konu Olarak Açsan Daha İyi Olmaz Mıydı????

Konu İçinde Konu :S

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.