|  | Hikayeler .. |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Hikayeler ..Ben öldüm galiba! Mezbahadan et taşıyan bir tırın sabahın erken saatlerinde yüklenip bir an önce yola çıkması gerekiyormuş  Işe sabahın kör vakti gelen işçiler, tırı yüklemeye başlamışlar  Alelacele işi bitirmişler  Tırın şoförü arkadaki soğuk hava deposunun kapısı kapatılır kapatılmaz yola çıkmış  Ancak son eti çengele takmaya uğraşan işçinin içeride kaldığını kimse farketmemiş  Uyku sersemi olan işçi de başına gelen korkunç şeyi, ancak tır hareket edince farkedebilmiş  Tır hiç durmadan 8 saat yol alacağindan, arkadaşları kaybolduğunu farketmezlerse donarak öleceği kesinmis  Bir süre duvarları yumruklamış ama sesini duyuramayacağını biliyormuş  Bir süre sonra üşümeye başladığından hareketleri yavaşlamış ve bir kenara çöküp ölümü beklemeye başlamış  Oturup kaçınılmaz sonunu beklemeye başlamış ve cebinden çıkardığı kağıt kaleme yazmaya başlamış  1  saat: çok üşüyorum; 2  saat: her yerim uyuşuyor; 3  saat: ayaklarımı hissetmiyorum; 4  saat: donarak ölmek istemiyorum, kalemi tutucak gücüm kalmadı, ellerim dondu    Tır etleri teslim edeceği yere geldiğinde şöförü dondurucunun kapısını açınca içerisinin soğuk olmadığını farketmiş  Sabah yola çıkarken aceleden dondurucuyu çalıştırmadığını hatırlayan şoför, lanetler okurken köşede büzülmüş yatan işçiyi görmüş  Adamın uyuyakaldığını sanan şoför, işçiyi sarstığı halde uyandıramamış  Polis olaya el koymuş, şoför tutuklanmış  Bir müddet sonra adli tabip raporunda işçinin ölüm nedeni vücut ısısının hızla düşüşü olduğu açıklanınca temize çıkmış  Meğerse talihsiz işçi psikolojikman ölmüş --------------- Mezardan gelen sesler Bir aile anne,baba, bir kız ve erkek bunlar evlerinin yanması sonucu ölmüşler ve hepsini aile olarak yanyana gömmüşler fakat her gece yarısı mezarlıktan ilginç sesler geliyormuş bu orada yaşayan birçok kişi tarafından duyulmuş, sonra içlerinden bir tanesi o seslerin nerden geldiğini anlamak için gece yarısı mezarlığa gitmiş yine başlamış sesler sanki kavga sesleri gibiymiş adam seslerin geldiği yöne gitmiş ve sesler o ailenin mezarından geliyormuş  Sonra mezarı kazıp bakmaya karar vermiş halk mezarı açtıklarında çok ilginç bir manzarayla karşılaşmışlar annenin olması gereken yerde kız,erkek çocuğun olması gereken yerde de baba yatıyormuş herkes şaşırmış bunları yine eski yerlerinde koymuşlar ve mezarı kapatmışlar fakat kavga sesleri bitmek bilmiyormuş tekrar açıp bakmışlar yine aynıymış manzara bu kez düzeltmemeye karar vermişler sadece mezar taşlarının yerlerini değiştirmişler o günden sonra bir daha hiç ses gelmemiş  Oradaki halka göre o sesler o ailenin yaptığı yer kavgasının sesleriymiş  ----------- Omega Saat Efsanesi Bi otomobil tamircisi ılık ilkbahar gecelerinden birinde evine giderken yolun kenarında bi araba ve arabanın başında da patlayan lastiği değiştirmeye çalışan iki güzel kız görmüş  Yardım amacıyla kenara yanaşmış  Ama istepne de patlakmış maalesef  Adam, "Bu saatte bunu tamir etmek imkansız  İyisi mi ben sizi evinize bırakayım, yarın bir çaresine bakarız" demiş  Evin önüne geldiklerinde kızlar adamı bi fincan kahve içmek için evlerine davet etmiş  Ev, bi apartmanın 7  katında, hoş bi daireymiş  İstepneyle uğraşırken elleri kirlendiğinden eve girer girmez adam banyoya gidip ellerini yıkamış  Bu arada OMEGA marka saatini de kolundan çıkarıp, aynanın önüne koymuş  Kızlardan birinin, "Kahve hazır" diye seslendiğini duyunca hemen ellerini kurulayıp banyodan çıkmış  O aceleyle de OMEGA marka saatini çıkardığı yerde unutmuş  Kızların sohbeti çok keyifliymiş  Grup vaktin nasıl geçtiğini anlamamış  Sonunda adam geceyi kızların evinde geçirmiş  Sabah da 7 de kalkıp işe gitmiş  Tamirhanesine vardığında saatini kızlarda bıraktığını farketmiş, "İyi bari, kızları tekrar görmek için bahane olur" diye düşünmüş  Akşam iş bitimi saatini almak için kızların evine gelmiş ama kapıcı bahsettiği kızların artık o dairede yaşamadıklarını söylemiş  Bu iki talihsiz kız 3 hafta önce trafik kazası geçirip ölmüşlermiş meğer  Şu an da, adamın onları ilk gördüğü yere çok yakın olan bi mezarlıkta yatıyolarmış  Tamirci duyduklarına inanamamış, "Nasıl olur? Ben dün akşam evlerinde onlarla beraberdim" demiş  Kapıcı bunun imkansız olduğunu söyleyerek adamı, kapısı avukat tarafından mühürlenmiş dairenin önüne götürmüş  Adam çok meraklanmış tabii  Ertesi gün avukata gidip durumu anlatmış ve beraberce kızların dairesine gelmişler  Mühürü açıp içeri girmişler  Adam doğruca banyoya gitmiş  OMEGA marka saat aynanın önünde bıraktığı gibi duruyormuş   ----------- MUMYA İsa'dan 1500 yıl önce yaşayan mısırlı prenses amen-ra öldükten sonra dönemin geleneklerine uygun mumyalanmış ve tahat bi tabuta konmuş 1890 yılında 4 zengin ingiliz genci,prensesin mumyasını bi tarihi eser kaçakçısından (böle sölediğimi prenses duymaz inşallah) satın almış  Ve felaketler zinciri de böle başlamış mumyayı alan gençlerden birini en son allışverişten bi kaç saat sonra çöle yürürken görmüşler  Bi daha da ingilizi görmemişler  Dörtlü grubun bi başka üyesi ertesi gün mısırlı hizmetkarlarından biri tarafından kazayla vurulmuş  Hizmetkar,elini o an kontrol edemediğini ve hiç istemediği halde silahı alıp sahibi vurduğunu iddea etmiş  Kalan iki genç mumyayı alıp memleketlerine dönmüş  Üçüncü adam İngiltere ye döndükten sonra bütün parasını yatırdığı bankanın battığını öğrenmiş  Son adam da iflaf olmaz bi hastalığa yakalanmış,bütün servetini hastanelerde harcayıp sokaklarda kibrit satmaya başlamış  Bu arada mumya bi işadamının eline geçmiş bu felaketler sırasında  O da British Museum a hediye etmiş lanet(li) prensesi  Müze mumyayı mısır bölümüne koymuş  Ama prenses boş durmamış tabii  Gece bekçileri tabuttan hıçkırığa benzer sesler duyduklarını iddea ediyorlarmış  Bekçilerden biri sabah ölü bulunmuş  Temizlikçiler mumyann etrafını temizlemeyi reddediyorlarmış  Bi gazeteci tabutun dıştan fotosunu çekmiş  Fotoyu tab ettiğinde kartta sadece korkunç bi suratın olduğunu görmüş  Gazeteci koşa koşa evine gitmiş,yatak odasına girip kapıyı kilitlemiş ve kendini vurmuş  Falaaaaaaan,filaaaaan    (prensesin daha sonra da o kadar çok vukuatı war ki,falan filan demek yetmio  )Müze sonunda mumyayı özel bi koleksiyoncuya satmış  Ondan sonra da bi sürü felaket olmuş  Vakit kaybetmeyelim  En son Amerikalı bi arkeolog satın almış prensesi  1912 Nisan'ında da mumya Amerika'ya götürülmek üzere TİTANİK gemisine yüklenmiş ve asıl olan da böylelikle olmuş zaten  Aman-ra son volesinde 1500 yolcunun kendi yanına gelmelerini sağlamış    --------------- Cinler Büyükbabam köyde oturduğu için köyde her zaman olan şey ahır veya ağıldır  Bunları da otlatmak için bir çobana ihtiyaç vardır  Bir gün büyükbabam bir çoban almış yanına çobanda kamburmuş sen bu işi yapamazsın yaparım der demez büyükbabam bunu yanına almış  Büyükbabam bunu işe aldığının 7  gününde bu çoban rüyasında aynen şimdi anlatacaklarını görmüş   7 tane CİN bizim evin tam ortasında "ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA" diye kendi kendilerine oynuyorlarmış  Bizim çobanda onlarla beraber oyuna katılıp çarşambadır çarşamba diye oynamış cinlerin arasından birisi demişki "Bu bizim sözümüzü dinliyor buna bir iyilik yapalım" demiş  Diğer cinlerde tamam der demez cinlerden biri bu çobanın kamburunu düzeltmiş  Düzeltir düzeltmez Çoban uykudan kan ter içerinde kalkıyor ve birde bakıyor ki kamburu yok çok seviniyor tabi garibanım    kamburu yok oldu ya bunu anlatıyo işte büyükbabama ertesi gece bu çoban tekrar yatağına yatıyor aynı rüyayı tekrar görüyor fakat bu sefer CİNLER o günün perşembe olmasına rağmen yine "ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA DİYE oynuyorlarmış çoban yine girmiş aralarına ve aynen şöyle demiş "TAMAM DÜN ÇARŞAMBAYDI AMA BUGÜN PERŞEMBE HADİ PERŞEMBE DİYE OYNAYALIM DEMİŞ" CİNLER HİÇ ORALI BİLE OLMADAN YİNE "ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA" diye oynamaya devam etmişler çoban iyice ısrar edince böyle yapalım diye cinlerden biri aniden "ADAMIN YANINA GELMİŞ VE DEMİŞKİ DEMEK SEN BİZİM DEDİĞİMİZİ DEMEZSİN HA AL SANA BİR MAHLUK DEYİP TEKRAR ESKİ HALİNE YANİ KAMBUR HALİNE GETİRMİŞ" tabii sabah kalktığında da aynı eski haline dönmüş bu gerçek bir olay yani arkadaşlar ne bir rivayet ne de bir efsane   -------------- Cin Fikirli Mahkum Amerika'da, müebbet hapis cezasına çarptırılan bi adam, sabah akşam hapishaneden kaçmanın yollarını düşünüyomuş  Bi gün bahçede volta atarken gardiyanların bi tabutu cenaze arabasına yüklediğini görünce nihayet aylardır aradığı fikri oracıkta bulmuş  Burası büyük bi cezaevi olduğu için her hafta mutlaka 2-3 kişi Tanrı'nın rahmetine kavuşuyomuş  Mahkum, gardiyanlardan birine, cenaze olduğu bi gün tabuta konularak kaçırılması karşılığında epey yüklüce para teklif etmiş  Gardiyan korktuğundan başta biraz mızırdanmış ama sonra paranın cazibesine kapılıp kabul etmiş  Gardiyan adama, gece cenazelerin bekletildiği yerin anahtarından yaptırıp vermiş  İlk cenazede adam tabutun içine girecekmiş  Cenaze defnedildikten sonra da, gece gardiyan gelip adamı mezardan çıkaracakmış  Plan aynen uygulamaya konmuş  Kaçma ateşiyle yanıp kavrulan mahkum ölüye aldırmadan sıkış tepiş tabutun içine girmiş  Sabah da gardiyanlar tabutu cenaze arabasına yüklemişler ve mezarlığa götürüp laf olsun diye yapılan bir dini törenle gömmüşler  Mahkum tabutun içinde sabırsızlanarak gardiyanın gelip onu çıkarmasını bekliyomuş  Epey vakit geçtiği halde gelen giden olmayınca biraz biraz endişelenmeye başlamış  Bayağı bi zaman geçip de hala gelen olmayınca bizimki hafiften tırsmaya başlamış  "Acaba kendim çıkabilir miyim?" diyerek etrafı araştırmak istemiş  Cebinden zar zor çakmağını çıkarıp yakmış  Tabutun üstünü incelerken gözü bi an yanındaki ölüye takılmış  Ve o an donup kalmış! Yanındaki ceset anlaşmayı yaptığı gardiyanmış! ----------------------- Musalla Taşı Köyümüz, Tipi Köy İç Anadolunun en eski köylerindendir  Köyümüzün mezarlığı evimizin tam karşısındaydı  Komşumuzun bize orada garip şeyler gördüm, demesi bizi ne kadar ürkütsede inandırmıyordu  Ta ki Burak arkadaşımın sünnet gecesine kadar  Birden arkadaşımın hediyesini evde unuttuğumu farkettim  Gece garip olayların olduğunu bildiğim için eve gitmeye korkuyordum  Eve yaklaştığımda bazı çığlıklar duymaya başladım  Musalla taşının üzerinde garip ışık büzmelerinin daire biçiminde döndüğünü gördüm ve birden at sesleri gelmeye başladı  İleriye doğru baktığımda atın üzerıne binmiş bir gelinin hızla musalla taşına doğru geldiğini gördüm  Gelin bir süre musalla taşının etrafında dolaştıktan sonra mezarlığa girerek ağıt yakmaya başladı  Ben bu arada korkudan ne yapacağımı şaşırdım  Daha sonra bir düğün alayının gelip gelini alarak oradan hızla uzaklaştığını gördüm  Bende düğün yerine koşup olanları dedeme anlatmaya başladım  Dedem bana inanmadı  Ertesi sabah mezarlığa bakmaya gittiğimde bir gelin duvağının bir mezara bağlı olarak buldum  Bu duvağı dedeme gösterdiğimde dedemin ağladığını ve bu duvağın savaşta gelinken şehit olan ablasına ait olduğunu ve mezarınsa sevdiğine ait olduğunu söyledi  Bir kaç yıl sonra Akşehir gölünün taşmasıyla köyümüz sel altında kaldı, bir daha böyle bir olay görülmedi  ----------------- Kahverengi pijamalı adam Dedem öldükten (daha doğrusu gömüldükten) sonra teyzemler komşularıyla ona kuran okuyorlarmış    Bunu bana teyzem kendi anlattı bu arada, neyse bir komşusu dua okurken karşı koltuğa bakıyormuş, teyzem de bir yandan dua okuyup, bir yandan etrafına bakınıyormuş, ezberindeymiş dualar herkesin neyse, bu komşu dua okurken birden donakalmış    Dudakları kıpırdamıyormuş, kadın koltukta geri geri gidiyormuş ve bembeyaz olmuş    Tabi teyzem duayı bitirip amin dedikten sonra kadının yanına gitmiş ne oldu falan diye sormuş kadında tık yok    Teyzem kadını dürttüğü anda kadın tekrar eski haline dönüp duayı bitirmiş, amin deyip yüzünü sıvazlamış ve direkman ağlamaya başlamış    Teyzem yine sormuş kadına nooldu diye, kadın yanıtlamış: "Ben dua okurken birden karşı koltukta kahverengi pijamalı bir adam belirdi, dua okuyordu aynı benim gibi    Sonra sen dokununca kendime geldim ve duayı bitirdim, adam kafasını kaldırdı, baban olduğunu anladım" demiş  Ve devam etmiş: "Ben yüzümü sıvazladıktan sonra adam kafasını kaldırdı, eminim babandı", demiş  "Gülümsedi, el salladı ve kayboldu, bende kendimi tutamadım demiş" Neyse ben detayları anlatım, dedem sigara yüzünden damarları tıkandığı için öldü ve diyaliz makinasına bağlı yaşıyordu, son sözleri de "Diyaliz" olmuş zaten    Dedem hastanedeyken bir kahverengi pijama giyiyordu hep ve dua okuyan kadın dedemin hiç ziyaretine gitmedi hastanede, yani bilinçaltı olamaz    ------------------------ Cadı Kasabanın doğusunda, karanlık, sisli ormanın içinde tiz bir çığlık yankılandı  Bardaki erkekler dışarı çıkıp ormana doğru baktılar  İçlerinden bazıları çığlığın geldiği yöne doğru koşmaya başladı  Gençlikleri ve içtikleri bira bunu yapacak cesareti onlara vermişti  Koyu karanlık, rutubetli, tekin olmayan gecede ıssız ormana daldılar  Bir kadın yerde baygın yatıyordu  Kadının niçin bayıldığı bir bakışta anlaşılıyordu  Ormanda bir şey bulmuştu  Kanlı bir ağaç gövdesinin önünde, yerde kımıltısız yatan bir şey  Bu şeyi gördüklerinde, ormana koşarak gelen cesur erkeklerden biri kendinden geçip yere yığıldı  İçlerinden bir tanesi elleriyle yüzünü örttü  Bir diğeri bir ağaç gövdesine tutunup yere doğru eğildi ve zemini kaplayan ölü sonbahar yapraklarının üzerine kustu  Hepsi dehşete düşmüştü  Ne yapmaları gerektiğini bilemiyorlardı  Gecenin içinde bir puhu kuşu birdenbire öttü ve hepsi korkuyla irkildi  Buldukları şey bir bebek cesediydi  Vahşice öldürülmüştü  Katil, yavrunun ölü bedenine hiç saygı göstermemişti  Berbat etmişti ölüyü  Sivri ağaç dalları ve diğer şeyler   Ağacın gövdesinde bazı deri parçaları vardı  Kasaba halkı ertesi gün kasaba meydanında büyük bir toplantı düzenledi  Bebeği öldüren bu zalim, bu gaddar, bu barbar katil derhal yakalanmalı ve işkenceler yapılarak, yakılarak öldürülmeliydi  Fakat suçluyu nasıl bulacaklardı? Kimsenin bir fikri yoktu  Şimdilik, her gece kasabanın çevresinde nöbet tutulması, araştırmayı yürütmek için başkanlığını hakimle rahibin birlikte yürüteceği bir komite kurulması ve kadınlarla çocukların belli bir saatten sonra tek başlarına sokağa çıkmalarının yasaklanmasında karar kılındı  Belediye başkanı ateşli bir konuşma yaptı  Kurbanın ailesi intikam istiyordu  Bebeğin annesi üzüntüsünden hasta olmuş, yataklara düşmüştü  Bebeğin babasının saçları bir gecede ağarmıştı  Küçük oğlunun ölü, parçalanmış bedenini ayık kafayla görmüştü adam  İntikam istiyordu  Kan istiyordu  İkinci bebek ilkinin bulunduğu günden bir hafta sonra kayboldu  Kaybolan, nalbantın iki aylık torunuydu  Biri öğle vakti adamın evine girip çocuğu kaçırmıştı  Küçük kızın annesi o sırada su almak için kuyunun başına gitmişti  Döndüğünde beşik boştu  Çocuğun cesedini sekiz ayrı yerde buldular: Kilise, bir ahır, meyhanenin kapısının önü, belediye binasının önü ve orman  Parçalar farklı günlerde bulundu  Katil hergün bir parçayı kasabadaki belirli bir noktaya bırakıyordu  İnsanlar korku ve paranoya içinde yaşamaya başlamışlardı  Her an her yerde karşılarına zavallı bir küçüğün bedeninden arta kalan kanlı bir et parçası çıkabilirdi  Çoğu bu yüzden korkunç kabuslar gördü  Artık bu gidişe bir son verilmesi gerekiyordu  Anneler çocukları için korkmaya başlamışlardı  İnsanlar diken üzerindeydi  Geceleri sokaklar bomboş kalıyordu  Meyhaneye bile yalnızca bir iki eski müdavim, bir iki ayyaş ve bir de ?hiçbir şeyden korkmayan? ?cesur? gençler geliyordu  Fakat kasaba halkı korku ve tedirginlikten çok öfke ve nefret duyuyordu  Katil ne yapıp edip bulunmalıydı  Bir cadı avı başladı  Katilin bir cadı olabileceği ihtimali zaten daha en başından beri gözönünde tutuluyordu  Bunun resmiyet kazanması ve adının konmasıysa nöbetçilerin bazı ipuçları, şehrin dört bir yanına dağılmış bazı gizemli işaretler bulmasından sonra oldu  Önce bir ahırda esrarengiz bir çömlek bulundu  Bu çömlek, içinde bazı bitkilerin dövülerek ezilmesinde kullanılmıştı  Çömleği bulan nöbetçi onu kokladıktan sonra derin bir uykuya dalmıştı  Doktorun ve rahibin adamı uyandırmak için harcadığı tüm çabalar boşa gitti  Genç adam komadaydı  Ağaç dallarında esrarengiz ipler bulunmaya başlandı  Hiç kimse bu ipleri çözmeye cesaret edemedi  Kasabanın çevresinde, dört bir yanda ağaçlara bu ipler düğümlenmişti  Kasabadaki fare ve sıçan nüfusunda gözle görülür bir artış olmuştu  Sıçanlar ürünü talan ediyor, eşyaları kemiriyor, hatta küçük hayvanları öldürüyorlardı  Küçük hayvan ölülerine kasabanın her yerinde rastlanıyordu  Bunların tümünün sıçanlar tarafından öldürülmediği de belliydi  Bir sabah bir belediye görevlisi işe gitmek için kasaba meydanından geçerken meydanın tam ortasındaki bir şey dikkatini çekti  Yanına yaklaştığında bunun, birbiri ardına konulan taşlarla yere çizilmiş tuhaf bir şekil olduğunu gördü  En sonunda, ilk cesedin bulunuşundan tam iki hafta sonra küçük bir kız çocuğunun daha kaybolması bardağı taşıran son damla oldu  Bu küçük kız hiçbir zaman bulunamayacaktı  Kasaba halkı o gece yine meydanda toplandı  Çok sıkı önlemler alınması karara bağlandı  İnsanlar çocuklarını asla yalnız bırakmayacaklardı  Tüm evlerde arama yapılacaktı  Şüphelenilen herkes gözaltına alınıp sorgulanacaktı  Komiteye bu konuda geniş yetkiler tanındı  Komitenin emrindeki askerlere karşı koyan herhangi biri zor kullanılarak yakalanacak, kaçmaya çalışan olursa emir beklemeden vurulacaktı  Bir gün sonra araştırmalar başladı  Bütün evler didik didik aranıyor, genç erkekler ve kızlar sorguya çekiliyordu  Şehrin saygın ailelerinden ve asillerden pek fazla gözaltına alınan olmadı  Yalnızca genç olanları mahkeme salonunda sorguya götürüp, zararsız bir iki soru sorduktan sonra serbest bırakıyorlardı  Hakimin, rahibin ve belediye başkanının evleri aranmadı bile  Öte yandan, yoksul halkın arasından oldukça yaşlı olmalarına rağmen gözaltına alınanlar olmuştu  Bunların başında da yabancılar geliyordu  Kasaba halkından olmayanlar  Yaşlı bir dilenci kadın   Gece gündüz içen bir ayyaş   İşsiz güçsüz bir adam   Kasabanın delileri   Kör bir çalgıcı   Sorguların başlamasından sekiz, ilk cesedin bulunmasından tam yirmi üç gün sonra katil bulundu  Katil, bir avukatın evinde çalışan genç, sarışın bir hizmetçi kızdı  Her şeyi itiraf etti  Zaten uzunca bir süredir bu kızla ilgili pek çok söylenti dolaşıyordu  Arkadaşları hizmetçi kızı uçarken gördüklerine yemin ediyorlardı  Odasında esrarengiz kitaplar bulundu  Bunların çoğu din dışı, müstehcen şeylerdi  Bazı kitapların içinde büyü tarifi olduğunu sandıkları bazı tarifler de vardı  Genç cadı çocukları nasıl öldürdüğünü anlattı  Kasabada görülen tüm tuhaf işaretlerden de o sorumluydu  Ağaçlardaki düğümler, kasaba meydanındaki lanetli taşlar, küçük hayvan ölüleri, hepsi onun eseriydi  Neden böyle bir şey yaptığını sorduklarında yüzünde esrarlı bir gülümseme belirdi  Cevap vermedi  O an hakim kendini tutmasa bu genç kızı boğazlayıp öldürebilirdi  En şüpheci olanların bile bu kızı tanıyan diğer hizmetçi kızlardan herhangi biriyle konuştuktan sonra katilin o olduğuna dair en ufak bir şüphesi dahi kalmıyordu  Bu yoksul ve dürüst kızlar onun bir cadı olduğuna ve onu uçarken, geceyi renklere bürüyüp havada yüzerken gördüklerine İncil?e ellerini basıp yemin ediyorlardı  Gözlerinde korku dolu bir bakış vardı  Doğruyu söyledikleri her hallerinden belliydi  Cadının odasında tuhaf bitkiler bulundu  Bunlardan birini koklayan genç bir asker bayıldı  Arkadaşlarının onu uyandırma girişimleri sonuçsuz kaldı  Ahırda çömleği bulan genç nöbetçinin daldığı uykunun aynıydı bu! Bu kanıt, geride kalan son şüpheleri de sildi  Datura stramonium   Cadının bahçesinde buldukları çiçeğin adı işte buydu  Kızın kendi gibi güzel   Zehirli, lanetli, gaddar! Bu lanetli çiçeği bir meşaleyle tutuşturup yaktılar  Onu yetiştiren cadıyı da aynı son beklemekteydi! O gün kasaba meydanı bir bayram yeri gibiydi  Sonunda adalet yerini buluyordu  Zavallı bebeklerin hain katili, bu zalim, bu adi şıllık, cehenneme gidecekti! İntikam günüydü bugün! Kardeşlerim   Hallelujah! Tek bir endişeleri vardı   Tek bir korkuları  Bu cadının bir büyü yapıp ellerinden kurtulması   İplerini çözüverip, uçup gitmesi   Hakkın yerini bulmaması   Ve bu lanetin sürmesi   Rahip cellatlara şöyle tembih etmişti: ?Cadının gözlerine bakmayın  Sizi büyüler ve siz de ona acımaya başlarsınız  ? ?Sakın gözlerine bakmayın!? Korktukları tek şey buydu   Olan da bu oldu! Cadı, o gün onun idam edilişini seyretmek için toplanmış bulunan kalabalığın gözleri önünde uçup gitti ve gözden kayboldu: Hizmetçi kızı?  Yaktılar! Küle döndü kız  Bedeninden arta kalan kül, rüzgarla havaya savruldu  Ve uçup gitti  Saatlerce süren işkencenin ardından, cellat meşaleyi yakmış ve saman yığınını ateşe vermişti  Hizmetçi kız oracıkta çığlık çığlığa can verdi  Halkın zafer nidaları ve haykırışlar alacakaranlığı doldurdu  Sonunda bitmişti! Kurtulmuşlardı! O musibet, o illet şey, o cehennem kaçkını yaratık artık bir daha asla onları rahatsız edemeyecekti  Masum bebeklerin kanına giremeyecekti   Gitmişti  Hakimin ve askerlerin çevresini saran halk, delice onların lehine tezahüratlar yapıyor, onları alkışlıyor ve kutluyordu  Fakat hakim ve mahkeme aslına bakılırsa öyle çok da büyük bir başarı göstermiş sayılmazdı  Sonuçta üç küçük çocuk öldürülmüş ve iki genç asker de lanetli bir uykuya dalmıştı  Ayrıca hizmetçi kız da aslında masumdu! Sorgulama sırasında her şeyi, işkenceye bir son versinler diye itiraf etmişti  O gün şehir meydanında genç ve masum bir kızı yaktılar! Sonra da onun küllerinin doldurduğu havayı içlerine çekip ?Adalet!? diye haykırdılar  Dünya?nın her yerinde   Yaptıkları hala budur  Not: Katil rahipti  ---------------------- Yılan 1998 yılının Temmuz ayında saat 12 veya 1 tam emin değildim kapı çaldı  Evde herkes uyuyordu  Ben o zamanlar 13 yaşındaydım  Korka korka kapıyı açtım ve bir de ne göreyim kapıda upuzun bir yılan!Yılanı görür görmez çığlık attım ve bayılmışım  Uyandığımda sabah olmuştu  Annem o saat kapının önünde ne aradığımı sordu  Bende yılan gördüğümü anlattım  Benim rüya gördüğümü söylediler  Geldiklerinde yılan falan olmadığını söylediler  Neyse ertesi günün gecesi uyuyamıyordum  Her an kapı çalacak diye korkuyordum  Maalesef korktuğum başıma geldi  Kapı çaldı  Hemen annemin yanına gidip onu uyandırdım  Kapı o zaman hala çalıyordu  Anneme söylediğimde bana inanmayıp,kapı zilinide duymadığını söylüyordu  Aklımı oynatacak gibi oldum  Sonra beni yatağıma götürdü  O gidince kapıyı korkarak açtım  Bu sefer karanlıktı ve hiçbirşey yoktu  Kapıyı kapatacakken bir ses duydum ama hemen kapıyı kapattım  Delikten baktığımda ise temiz yüzlü güzel bir kız gördüm  Hemen kapıyı açtım  Keşke açmaz olaydım  Kocaman gözlü ayakları olmayan elimde asası olan bir şey gördüm ve bağırdım  O hemen yok oldu  Sabah uyandığımda elime bir not sıkıştırılmıştı  İçinde belki bir gün başarırım yazısı vardı  Şuan 34 yaşındayım fakat zannediyorum hala başaramamış -------------------------- Yardımsever Zenci Olayın geçtiği yer Beyoğlu, Asmalımescit Sokak 50 numaralı evdir, olayın geçtiği tarih ise 1912-1914 yılları arası, olayın kahramanı ise bu yazarın (Giovanni Scognamilla) büyükannesi, adı ile Mariana Filipucci  Ailenin oldukça dar bir gelirle yaşamakta olduğu o yıllarda (Birinci Dünya Savaşı öncesi ya da başlangıcı) bir kış sabahı evin geniş avlusunu süpürmekte olan, kara kara düşüncelere dalmış büyükanne Mariana üst kat merdivenlerinden birinin inmekte olduğunu, yaklaştığını görmüş, dönmüş bakmış ve hayretler içinde kalmıştı  Merdivenlerden inen ve yaklaşan, evde hiç görmediği bir zenciydi, alımlı, kır saçlı ve fesli  "Bir paşa gibi giyinmiş, sırmalarla süslenmişti" diye anlatırdı büyükanne  Zenci önünde durmuş, eğilip selam vermiş sonra da redingotunun cebinden bir kese çıkatıp Mariana?nın eline bırakmış ve kapıdan çıkıp gitmişti  Büyükanne hayretten dona kalmış, bir süre sonra kendine gelmiş, keseyi açtığında ise içinin altınlarla dolu olduğunu görmüştü  Tam o sırada sokaktan kızı (annemiz) Elisabetta gelmiş büyükanne de sormuş ona sokakta böyle bir zenciyi görüp görmediğini  Hayır, kızı böyle bir kimseyi görmemişti, ne o ne de başka birileri  Sanki birden cisimlenmiş, büyükannenin parasal sorunlarını bir çırpıda halletmiş ve de kayıplara karışmıştı  Kesin olan bir şey varsa o da o gün, o evde herhangi bir zencinin kalmadığı, daha önce ve daha sonra hiç gelmediği görünmediğidir  Ancak o evde, dört-beş yıl sonra, bir ruh çağırma seansı esnasında üç bacaklı yuvarlak bir masanın dört kat merdiven boyunca indiği seansa katılanlar tarafından görüldü! ----------------------------- Biricik Babamı Katledenler her yıl gittiğimiz gibi gene memleketimize Kayseriye gidiyorduk  babam arabayı dikkatli kullanan iyi bir şoför idi  Ankaradan çıkmıştık yola ve seyahatimiz yaklaşık 5 saat sürüyordu  Biz nevşehirde iken arabada acayip sesler duymaya başladık zaten saat 2  00 sularıydı  Gecenin bi vakti bu sesler bizi ürkütmüştü  Ardından araba c****** bayağı bi acayip goruntuler gelmeye başladı  ve bu görüntüler ardından acayip sesler homurtular yükseldi  Babam arabayı bi yere durdurdu  Ve bunların yatsı namazını kılmadığımızdan olduğunu söyledi  Ahiren bir çeşmeden abdest alıp kenarda namazımızı eda attik  Yola devam ettik  Kayseriye gelmiştik  evimize girdiğimiz gibi uyuduk  Sabah babam işe gitti ben ise evde kalmış idim  Televizyonu açmıştım gene kaza haberleri vardı  Aman Allah ım ne göreyim o namaz kıldığımız yeri gösterdi  Orada saat sabah 7 de de kaza olduğunu ve 22 ölü olduğunu söylüyordu  Ve yakınlardaki çeşmeninde tahribata uğrayıp parçalandığını söylüyordu  Ben aşırı korkmuştum  Hemen abdest alıp vaktin namazını kıldım ve ölenlere de bir dua okudum  Gece olmuş babam eve gelip direk yatmıştı  Ben de mukaddes bi hüzün ile uykuya dalmıştım  Rüyamda Sarıklı bi adam gördüm bana dikkatli olmam gerektiğini babamla 2 kişi ezdiğimizi söylüyordu  Ama nasıl olurdu  biz kimseyi ezmemiştik  Kaza da yapmamıştık sadece yatsı namazını kılmıştık o kaza olduğu yerde  Ve uyandım saat gece 2 idi  Bi daha uyudum ve gene bir rüya gördüm  Gene sarıklı bir adam bana babamın cezasını çekeceğini söyledi  Ve davul sesleri geliyor bir kafatası ahenk ile davul eşliğinde dans ediyordu  Ardından uyandım gene korkarak  Çok terlemiştim ve ürkmüştüm nasıl olabilirdi  Televizyonda 22 insanın öldüğünü kazada öldüklerini söylüyordu zaten bu da bana korkutucu ve tuhaf geliyordu  Gece acayip sesler geliyordu saat 4 tü  Babamın yattığı odadan geliyordu  (Hala gözyaşlarım durmak bilmiyor)Babamın odasına ışığı açarak girmiştim  Babamın kafasından kanlar boşalıyordu  o gördüğüm an bana kıyamet olmuştu  Babamın nabzını yokladım kalbi de atmıyorduu  Hemen yakın komşumuza dedim  Hastaneye kaldırdık orada da aynı tanıda bulundular ölmüştü  Bana hayatın anlamını öğreten,yüzünü günde bir defa gördüğüm babam evet babam artık yaşamıyordu  Dünya başıma yıkıldı  NAsıl ölebilirdi  Kim yapmış olabilirdi  Ayrıca annem de 7 yıl evvel ölmüştü  Tek çocuk bendim  Yaşım 17 idi  Napacaktım şimdi  Otopsi yapıldı babama ve sonuçları elime geçti  Babam kafasını duvara vura vura vefat etmiş  Ama nasıl olurdu babamın akli bi sorunu yoktu ve de intihar asla etmezdi  bana intihar etmenin en günah şey olduğunu söylerdi  Ardından cenaze namazını kıldık  Kayseride toprağa verdik  Camimizin hocasına başımdan geçenleri ve babamın o gördüğüm rüya ile bir ilgisi olup olmadığını sordum  Bunu duyan o hocanın birden gözleri doldu  Bizim o meçhul (3 HArfli) lerden yolda ezmiş olduğumuzu ve o iki ölen varlığın insan değil 3 harfflilerden olduğunu söyledi  Babam bu yüzden ölmüştü  Bilmeden görmediği varlıkları ezmişti  Ve bu yüzden gece adeta delirmiş ruhunu 3 harfliler ele geçirip onu öldürmüşler kafasını vurdurtarak  Hoca bunları söylerken benim gözlerimden yaşlar boşalmaya devam ediyordu  Nasıl olabilirdi garip biricik babam belirli belirsiz bi olaya kurban gitmişti  evet hayatta tek tutanağım böyle silindi bu dünyadan  Kimsem kalmamış bana artık Zülküf amcamlar bana sahip çıkmıştı  Babama her gün mezarına gidip ruhuna Fatiha okuyordum  Garip babam da böyle silindi  Şimdi o olayın üzerinden 5 yıl geçti  Hala amcalarımın evinde ikamet ediyorum  Sizi ne kadar ilgilendirir bu olay ama benim hayatımı alt üst eden bu olayı sizinle paylaşmak istedim  İnanmayan kardeşlerimiz 12 Temmuz 2000 in gazetelerini inceleyebilir  Yüce ALLAH kimsenin başına böyle bi bela vermesin inşallah  Hala bunları yazarken de ağlamaktayım  Alllah kimseyi genç yaşta anasız babasız bırakmasın İnşallah  ----------------------- O her ne ise 96 yılının sonbaharıydı sanırım, o sabah her sabah kalktığımdan niyese daha erken uyanmıştım sabah 04:30 Am  civarıydı yanılmıyorsam    Benim oda şehrin en büyük caddesine bakar,o saatlerde de kimse olmaz sokaklarda derken bi dışarı bakim dedim pencereden ve caddenin tam ortasında arkası bana dönük namaz kılan siyah cüppeli bi hoca!! şimdi ben bunu görünce nedendir bilinmez bi tepki gösteremedim ama korkmadığımı hatırlıyorumm    bi süre izledim ne olduğunu çözmeye çalışıyorum kendimce, ne iş yanii mantığı nedir başka namaz kılacak yer mi yok dyee ? Yaklaşık 3 yada 4 dakika izledim ben bu olayıı, adamın namazının bittiğini anladım ayağa kalktı (sıkı durun ) ve bizim ev 3  kat da  Bu şey, bu şey diyorum çünkü ne olduğunu hala bilmiyorum, orda birçok apartman olmasına rağmen, bu şey sanki ben buna seslenmişim gbii hani biri seslendiğinde direk o yöne bakarsınız yaa, bu da gözlerini direk bana çevirerek döndü benm orda olduğumu biliyordu kesinlikle ve biz bu şeyle direk göz göze geldik ve kanımın donduğunu hissettim, bu bakışma süresi de şmdi ne desem yalan gbi sanki çk uzun sürdü gbi geldi bna ama 5 yada 6 saniye diyebilim    Ne hareket ne ses çıkarabiliyorum, babamı çağıracam hemen yan odamda ses çıkmıyoo    sonra güçlükle bunu kesinlikle babama göstermeliyim diyerek kendimi topladım, kapıyı açıp hızla babamın odasına girerek uyandırdım, bnm suratı görünce bi o kadar da o telaşlandıı, hemen bnm odaya gttk, pencereden baktık kimse yok   o her ne ise yoktu artık        -------------------- Cinlerin Laneti Dayım bu olayı bana anlattığı zaman inanın tüylerim diken diken oldu  Ve o kızcagıza gerçekten de çok acıdım  Annem 20 li yaşlardayken sevdiği bir arkadaşı varmış; Vildan  Ama Vildan diğer arkadaşları gibi gezmekten, eğlenmekten hoşlanmazmış  Çok içine kapanık biriymiş  O daha çok cinler, periler ve doğa üstü olaylara meraklıymış  Arkadaşları tarafından ne kadar uyarıldıysa da bu merakından vazgeçememiş  Ve her şey o yaz gecesi başına gelmiş Vildan'ın  Arkadaşlarının anlattığına göre o gün her zamankinden fazla meşgul olmuş cinlerle  Sık sık o"üç harflilerin" adını söylemiş  Gece olunca her zamanki gibi yatağına yatmış, uyumayı beklerken aniden çığlık atmaya başlamış  Annesi ve babası odasının kapısını açmaya ne kadar uğraştılarsa da yapamıyorlarmış  Babası koşup alt kattaki yangın söndürme aletini almış, kapının c****** geçirmiş ama o ve yangın söndürme aleti lastik top gibi geri fırlamış ve duvara çarpmışlar  Bir türlü içeri giremiyorlarmış  Vildan ise içeriden "Rahat bırakın beni  Sizinle hiçbir yere gelmeyeceğim" diye bağırıyormuş  İçeride neler olduğunu merak eden anne-babası "Kızım neyin var?Kim sana kötülük yapıyor?Kiminle konuşuyorsun?" diye sormuşlar  Vildan da; "Yardım edin, kapımın altından küçük küçük adamlar giriyorlar  Benden onlarla birlikte gitmemi istiyorlar  Gitmek istemiyorum  Kurtarın beni  " diye çığlık atmış ve bunlar onun son sözleri olmuş  Kızın cesedi arka bahçede bulunmuş  Gece kendini yazlığın en üst katında bulunan odasının penceresinden atmış    ----------------- Ses Bir akşam saat 9-10 civarlarında arkadaşlarımla korkunç hikayeleri birbirimize anlattıktan sonra bi arkadaşımın babası köye eşyalarını taşıyolardı az sonra bahsedeceğim bi arkadaşla adamlara yardım ettik  Onlar gittikten sonra biz dinlendik ama susamıştık  Su içmeye gidiyoduk etrafta sadece sokak lambasının ışığı vardı su içmeye gittiğimiz yer bir inşaatın zemin katıydı  Su içmeye başladık ilk arkadaşım içti sonra ben  Arkadaşım ÜÇ HARFLİLERE çok inanırdı onun aklına hemen şu geldi :"geceleyin yere su dökmek ÜÇ HARFLİLERİN (CİN) sofrasına su dökmekti ve Üç  Harf   bu olaya çok sinirlenir su döken kişiyi çarpardı bunu bana arkadaşım anlattı bende ona "off sende bunlara çok kafayı taktın ondan mı korkuyon" dediğim sırada inşaatın arkasında garip kulak yırtıcı bir ses geldi arkadaşım ordan korkuyla uzaklaşırken ben arkama baka baka ordan uzaklaştım  NOT:Ben bir delil veremiyecem ama bu olay -------------------- yaşlı kadın Ben Mersin'de yaşıyorum ve bu olay birlikte kaldığım arkadaşımla benim başımdan geçti  Birgün ikimizde okuldan döndük evdeyiz  Arkadaşıma telefon geldi ve odadaki arkadaşım baktı  Oldukça yorgun ve yaşlı bir kadın sesi varmış telefonda  Ama bana ne olduğunu anlatmadı  Sadece bunu telefonu yaşlı bi kadının ettiğini söyledi  Dalga geçeceğimi zannetti  Çünkü daha önceden de başından böyle olaylar geçti bana her söylediğinde dalga geçtim  Gece tekrar telefon çaldı biz film izlerken  Arkadaşım korktuğu için telefona ben baktım ama benimde içimde biraz korku vardı  Aynı konuşma banada geldi  Kadın şöyle söylüyordu: "12 de dışarı çıkın yoksa    " Ben içeri yüzüm sararmış halde geldim  Saat 23  30'du  Yarım saat sonra üstümüzü değiştirip aşağı indik  Dışarı çıkmamızla arkadaşımın bayılması bir oldu  Sonra bi gölge gördüm  Daha sonra ölen ve benim nefret ettiğim matematik hocamın siluetini gördüm (matematik hocam 59 yaşında saçlarına yeni yeni aklar düşmüş bir kadındı)  Benimle hiç konuşmadı  Sadece yukarıyı işaret etti  Yukarı çıktığımda arkadaşımın yerde yatan cesedini gördüm  Sonra bayılmışım  Sabah kalktığımda yanımda annemi ve babamı gördüm ve hemen o evden taşındım  Ve o evin arkasındada matematik hocamın yerde yatan cansız cesedini gördüm  GERÇEK -------------------- her yer siyah bir gün bir kız ve erkek internette tanışmışlar ve sözleşip buluşmuşlar  iki gençde birbirlerinden çok hoşlanmışlar ve çıkmaya başlamışlar  belli bir süre sonrada evlenmeye karar vermişler  çocuk gelmiş kızı istemiş  aileside vermiş  kız için herşey çok güzelmiş şimdilik  e şimdi evlencekler dolayısıyla evde lazım  gidip ev bakmışlar ve güzel bitane bulmuşlar  sıra evin döşenmesine gelmiş çocuk kıza -sevgilim bütün evi sen döşe evi zevkine göre yap ama yatak odasını bana bırak tamammı?? kızda bunun üzerine tamam demiş  artık bekarlıklarının son gününde kız gelinlik provası yapıomuş ancak ona uygun sütyeni evden alması gerekmiş ve arkadaşıyla birlikte eve gitmişler kız arkadaşına "sen kapıda dur eğer kocam gelirse haber ver hemen çıkalım" arkadaşıda tamam demiş kız gitmiş yatak odasına girmişki birde ne görsün yer,tavan duvarlar heryer simsiyah ortada bir tabut tabutun üstüde kırmızı bir örtüyle örtülmüş meğersem çocuk satanistmiş ve grubuyla birlikte böyle biçok kız öldürmüşler amaçları onların en güzel günlerini kabusa çavirmekmiş bütün genç kızların böle akıllarını çalıp evlendikten sonra gerdek gecesine girmek üzere yatak odasına geldiklerindede kızı bıçaklıyarak öldürüyorlarmış!!!! --------------- Benimle yaşayan biri Size anlatacağım bu olay, üniversiteye hazırlandığım yıllarda başımdan geçen maceralardan sadece bir tanesi  Geceleri çalışmak bana daha cazip gelirdi hep  Bu yüzden en erken saat 04:00' te yatardım  Bir gece ablamla aynı odayı paylaşmak zorunda kalmıştım (ablamın odasına kartonpiyer yapılıyordu)  Ablam her zamanki gibi erkenden uyudu  O gece tarih çalışıyordum ve öyle bir kaptırmışım ki yaklaşık 4 konu birden bitirmiştim  Test kitabı almak için yandaki kitaplarımın olduğu kütüphaneye gittim ve birkaç test aldıktan sonra odaya döndüm  Geldiğimde kitapların sayfaları karışmış, kalemler yere düşmüş ve en korkutucu olanı ise test cevaplarını yazdığım kağıta neredeyse okunmayacak kadar silik bir yazıyla "Beni hatırladın mı?" yazılmıştı  Bir an kalakaldım, ablama baktım mışıl mışıl uyuyordu  Ablamın yanına yaklaştım hafifçe sirkeledim ve olanları anlattım  Uykuya düşkün biri olduğu için gözlerini bile açmadan dinledi ve "Saçmalama yat artık, uykun gelmiş senin" dedi ve yattı  Biran hak verdim, dişlerimi fırçalamak için tuvalete gittim  İiçime bir korku düşmüştü birkere aceleyle dişlerimi fırçaladım odaya geri döndüm  Aman Allah'ım ağlamaklı oldum bilgisayarım açıktı, daha doğrusu açılmıştı ve o yazının yazıldığı kağıtın üstünde tatil resimlerimden biri duruyordu  Altında ise "Şimdi bir daha düşün beni hatırladın mı?" yazıyordu  Erkeklik yoktu artık ağlamaya başladım ablamı kuvvetlice sallayarak uyandırdım ama biryandan da ağlıyordum  Çünkü o resmin çekildiği yaz, fazla samimi olmadığım ama çok iyi tanıdığım bir arkadaşım trafik kazasında ölmüştü  Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum sınava bağlı olarak içimdeki stressde patlak vermeye başladı ve koptum  Aradan 30-35 dk  falan geçmişti annem ve babam gelmiş başucumda duruyorlardı  Gözlerime baktılar birer öpücük attıktan sonra ışıkları kapatıp gittiler  Ablam seslendi "İyi misin?", evet dedim ve oda yattı ama ne mümkün ki ben uyuyayım  Sabaha kadar asker gibi uyanık olacaktım  Saatler geçti sabah ezanını duyuyordum  En büyük korkudur aslında benim için sabah ezanı  O muhteşem sessizlikte Müezzinden çıkan ilk ses yüreğimi hoplatır hep  Uyuya kalmışım sonra, o gün ders çalışmadım ki bunun yanında dershaneyede gitmedim zaten  Gece olmuştu yine ders çalışmıyordum, sadece oturuyordum ve tv seyrediyordum  Uyuya kalmışım, rüyamda Cem'i (ölen arkadaşım) görüyordum, bana sitem ediyordu ve neden mektup yazmıyorsun, bana tatil resimlerinden yolla gibi şeyler fısıldıyordu  Kan ter içinde uyandım  Birşeyleri anlamak isitiyordum ama kafayı yemek üzereydim  Sonra bitti, kesildi ama geçici bir süreymiş  Şu an 27 yaşındayım --------------------- kadin birgün ben is cikisinda 11 numarali otobuse binecem ve baktimki otobusun gelmesine cok var bari dedim surdan 56ya biniyimde daha cabuk variyim eve dedim ve bindim  bizim evin oralarda inecektim ama bir baktimki otobus baska yerlere gidiyor ve korkmaya basladim, kalkip yerimden soforun yanina gittim ve bir sordum (inecegim yerlerin yakininda bir yer warda) orayi gectimi diye oda iki durak once gectim dedi:-( neyse ben indim ordan, birde baktimki ortalikta asiri issiz, kimsecikler yok  orda sedece 4 oglan var, ama ben neredeyse bitmis durumdayim, yine 12 numarali otobus duragina yurudum, oda bizim eve gidiyor, ama maalesef 6 dan sonra yokmus    neyse kosarak bir duraga kostum ve ordan 9`a bindim  bir durak gittikten sonra indim ve 7ye bindim  bir kadin geldi yanima `stop`a coktu inmek icin  (bilmiyorum gunah olurmu bunlari yazmam) kadinin ustu okadar perisandiki yani asiri eski birseyler giymis ustune acik eflatun bir genis yipranmis buluz altinada grilesmis bir gemacher giymis , bende bøle seylere dayanamam hemen aglarim, belki yoktur ustu felan diye ama goz yaslarimi tuttum    siz gorseydiniz kadini sizde bir acaip olurdunuz:`-( kadini iki saat süzdüm araliksiz, birde kadinin yuzu asiri soluktu, kasi yoktu hasta gibiydi, icimden yardim etmek istedi ama nasil? neyse kadin indi ve tam indiginde arkasina dondu ve bana mánáli manali bakti, sanki anlamis gibi dusunduklerimi, bende utanarak ( sanki anlamis gibi) kafami yere egdim, kadin geri dondugunde geri baktim arkasina                         o bakislari hala unutamiyorum  gozlerinin rengide bir acaipti, lutfen yardim edin, bu ne olabilir, gercekten kadin anlamismidir dusunduklerimi?????? anlamissa nasil?????? ------------------------ Tepedeki Ev Yillardan 1994'dü  Ben annem ve abim Tunceli'deki köyümüze gitmistik  O zamanlar 12 yasinda falandim  Oraya gittik ve amcamlarin evine yerlestik  Benim orada tanidigim hiç kimse olmadigi için ben amcaogluyla(Yusuf)la oynuyordum  O bana biraz macera yasamak istediginden falan bahsederdi hep ve bir gece onla uyumadik ve biraz macera yasabilmek için neler yapabilecegimizi düsündük ve en sonunda köyü çevreleyen daglardan birindeki bir eve gitmeyi önerdi Yusuf fakat bunun çok tehlikeli olabilecegini köyün ileri gelenlerinin sik sik onlari oraya çikmamalari konusunda uyardigini söyledi  Bizde bunu büyük bir gizlilikle yapacaktik  Yusuf'un en yakin arkadasi Ismete anlattik düsündügümüzü ilk basta biraz tirsti fakat daha sonra oda bunu kabul etti  Ertesi gün çantalarimizi,yiyeceklerimizi hazirladik ve erkenden yola çiktik  O gün hava biraz pusluydu ve içimden bir ses bunun tehlikeli olabilecegini söylüyordu  Fakat bunu onlara söylemedim ve yolumuza devam ettik ve yolda giderken etrafta bol bol koyu,inek,keçi,tavuk gibi hayvanlarin kemikleriyle karsilasiyorduk ben biraz daha korkmustum ve nerdeyse aglamak üzereydim  en sonunda oradaki eve vardik ve içeri girdik içerde anlamadigimiz diller yazilar falan vardi ve penceresi oldugu halde içerisi karanlikti içeride anlayamadigimiz çok degisik cisimler vardi etrafta taslarin içerisinde sular falan vardi  Ve döner biçagi gibi kocaman ama paslanacak kadar eski birkaç biçak vardi birden Ismet degisiverdi sanki biz kormaya baslamisken o gülüyordu  Kendi kendine oynasirken taslardaki suyu üstüne döktü ve bir biçagi eline alip oynamaya basladi bir anda biçakla oynarken biçakla parmagini kesti ben çok korkmustum aglamaya basladim çünkü bir anda Yusuf da degismis sanki çildirmis gibi oldu bu arada Ismetin parmagi çok feçi bir sekilde kaniyordu  Daha sonra kostum kostum sanki bir sey beni kovaliyor gibiydi ve annemin dürtmesiyle uyandim bana gece boyunca döndügümü,agladigimi tepindigimi söyledi  Kahvaltida Yusufla konusmaya basladim rüya mi anlattim ve belki inanmayacaksiniz ama bana tepedeki evi nerden bildigimi sordu  Daha sonra disari çiktik ve Ismeti gördük parmagi sariliydi    -------------------- Ruh Öncelikle merhaba demem gerekiyor sanirim  Size yazacagim olay teyzamin basindan geçmistir  Benim bütün teyzelerimin basindan böyle seyler geçmistir hepsini yazmak isterdim ama sadece bir kaç tanesini yazacagim  Bir gün Ankara'ya gittigimde teyzemlerde kalmistim ben teyzem ve 2 kuzenim  Teyzem böyle seyleri konusmamizi istemiyordu ama biz yinede konusuyorduk  Kuzenim teyzemin (onun annesi oluyor) basindan geçen bir olayi anlatiyordu  Vede sunu belirtmem gerek bu teyzem böyle seylerden hiç korkmaz yine sorarsin hiç ürkmedin mi diye hayir der  Yani gecenin 3 ünde yatirlariyla ünlü bi köyde disari çikma cesareti bile gösteriyor  Açikca söylemek gerekirse ben asla çikamazdim  Herneyse benim ölen bi kuzenim daha vardi  Ben hiç görmedim onu çünkü ya dogmamistim yada 1 yasinda bile degildim  Bir gün teyzem onun ölümünden sonra gece yataginda onu düsünmeye baslamis öbür tarafta nasil acaba? Diye kendi kendine soruyor ve agliyrmus her gece oluyormus bu her gece istemeden agliyormus  Bir gece yine onu düsünürken (normal olarak gözleri kapali) bir kararti fark etmis ve gözlerini açmis karsisinda ölen kuzenim duruyormus  Bir süre teyzeme gülerek bakmis ve el sallayip gitmis  Sonra teyzem anlamiski öbür tarafta mutlu  O günden sonra hiç düsünmemis onu  Vede sadece kuzenim annesine yani benim diger teyzeme anlatmis bunu vede o 2 kuzenimde gizli gizli dinlemisler  Vede bana anlattilar  Haa aklima gelmisken bu teyzemin basindan bir olay daha geçmis  Yine gece tuvalete gitmis sonra odasina geldiginde bi dedenin teyzemin sandiktaki geceligini giydigini görmüs sonra teyzem 'kisa gelmis dur çikarda uzatayim'demis ve egilmis geceligin ucuna sonra dede kaybolmus elbisede yere düsmüs  Aslinda bu anlatiklari bana biraz saçma geldi ama teyzem dogru oldugunu söylüyor (bizim israrimiz üzerine anlatmisti bunu)  Zaten teyzemin yalan söyleyecegini sanmam  O gece 2 kuzenimle beraber hiç uyuyamadik çünkü hepside dogruydu bu anlatilanlarindan sonra uyurken hep tikirtilar duyduk vede sesler  Ama sabah kalktigimizda komik geldi çünkü hepimiz korktugmuzda psikolojik olarak böyle seyler uydurabiliriz yada bazi esyalari ruha cine cadiya falan benzetebiliriz    Not : Çeşitli yerlerden topladım alıntıdır  | 
|   | 
|  | 
|  |