Prof. Dr. Sinsi
|
Hikayeler ..
Ben öldüm galiba!
Mezbahadan et taşıyan bir tırın sabahın erken saatlerinde yüklenip bir an önce yola çıkması gerekiyormuş Işe sabahın kör vakti gelen işçiler, tırı yüklemeye başlamışlar Alelacele işi bitirmişler Tırın şoförü arkadaki soğuk hava deposunun kapısı kapatılır kapatılmaz yola çıkmış Ancak son eti çengele takmaya uğraşan işçinin içeride kaldığını kimse farketmemiş Uyku sersemi olan işçi de başına gelen korkunç şeyi, ancak tır hareket edince farkedebilmiş Tır hiç durmadan 8 saat yol alacağindan, arkadaşları kaybolduğunu farketmezlerse donarak öleceği kesinmis
Bir süre duvarları yumruklamış ama sesini duyuramayacağını biliyormuş Bir süre sonra üşümeye başladığından hareketleri yavaşlamış ve bir kenara çöküp ölümü beklemeye başlamış Oturup kaçınılmaz sonunu beklemeye başlamış ve cebinden çıkardığı kağıt kaleme yazmaya başlamış 1 saat: çok üşüyorum; 2 saat: her yerim uyuşuyor; 3 saat: ayaklarımı hissetmiyorum; 4 saat: donarak ölmek istemiyorum, kalemi tutucak gücüm kalmadı, ellerim dondu  
Tır etleri teslim edeceği yere geldiğinde şöförü dondurucunun kapısını açınca içerisinin soğuk olmadığını farketmiş Sabah yola çıkarken aceleden dondurucuyu çalıştırmadığını hatırlayan şoför, lanetler okurken köşede büzülmüş yatan işçiyi görmüş Adamın uyuyakaldığını sanan şoför, işçiyi sarstığı halde uyandıramamış
Polis olaya el koymuş, şoför tutuklanmış Bir müddet sonra adli tabip raporunda işçinin ölüm nedeni vücut ısısının hızla düşüşü olduğu açıklanınca temize çıkmış Meğerse talihsiz işçi psikolojikman ölmüş
---------------
Mezardan gelen sesler
Bir aile anne,baba, bir kız ve erkek bunlar evlerinin yanması sonucu ölmüşler ve hepsini aile olarak yanyana gömmüşler fakat her gece yarısı mezarlıktan ilginç sesler geliyormuş bu orada yaşayan birçok kişi tarafından duyulmuş, sonra içlerinden bir tanesi o seslerin nerden geldiğini anlamak için gece yarısı mezarlığa gitmiş yine başlamış sesler sanki kavga sesleri gibiymiş adam seslerin geldiği yöne gitmiş ve sesler o ailenin mezarından geliyormuş Sonra mezarı kazıp bakmaya karar vermiş halk mezarı açtıklarında çok ilginç bir manzarayla karşılaşmışlar annenin olması gereken yerde kız,erkek çocuğun olması gereken yerde de baba yatıyormuş herkes şaşırmış bunları yine eski yerlerinde koymuşlar ve mezarı kapatmışlar fakat kavga sesleri bitmek bilmiyormuş tekrar açıp bakmışlar yine aynıymış manzara bu kez düzeltmemeye karar vermişler sadece mezar taşlarının yerlerini değiştirmişler o günden sonra bir daha hiç ses gelmemiş Oradaki halka göre o sesler o ailenin yaptığı yer kavgasının sesleriymiş
-----------
Omega Saat Efsanesi
Bi otomobil tamircisi ılık ilkbahar gecelerinden birinde evine giderken yolun kenarında bi araba ve arabanın başında da patlayan lastiği değiştirmeye çalışan iki güzel kız görmüş Yardım amacıyla kenara yanaşmış Ama istepne de patlakmış maalesef Adam, "Bu saatte bunu tamir etmek imkansız İyisi mi ben sizi evinize bırakayım, yarın bir çaresine bakarız" demiş Evin önüne geldiklerinde kızlar adamı bi fincan kahve içmek için evlerine davet etmiş Ev, bi apartmanın 7 katında, hoş bi daireymiş İstepneyle uğraşırken elleri kirlendiğinden eve girer girmez adam banyoya gidip ellerini yıkamış Bu arada OMEGA marka saatini de kolundan çıkarıp, aynanın önüne koymuş Kızlardan birinin, "Kahve hazır" diye seslendiğini duyunca hemen ellerini kurulayıp banyodan çıkmış O aceleyle de OMEGA marka saatini çıkardığı yerde unutmuş Kızların sohbeti çok keyifliymiş Grup vaktin nasıl geçtiğini anlamamış Sonunda adam geceyi kızların evinde geçirmiş Sabah da 7 de kalkıp işe gitmiş Tamirhanesine vardığında saatini kızlarda bıraktığını farketmiş, "İyi bari, kızları tekrar görmek için bahane olur" diye düşünmüş Akşam iş bitimi saatini almak için kızların evine gelmiş ama kapıcı bahsettiği kızların artık o dairede yaşamadıklarını söylemiş Bu iki talihsiz kız 3 hafta önce trafik kazası geçirip ölmüşlermiş meğer Şu an da, adamın onları ilk gördüğü yere çok yakın olan bi mezarlıkta yatıyolarmış Tamirci duyduklarına inanamamış, "Nasıl olur? Ben dün akşam evlerinde onlarla beraberdim" demiş Kapıcı bunun imkansız olduğunu söyleyerek adamı, kapısı avukat tarafından mühürlenmiş dairenin önüne götürmüş Adam çok meraklanmış tabii Ertesi gün avukata gidip durumu anlatmış ve beraberce kızların dairesine gelmişler Mühürü açıp içeri girmişler Adam doğruca banyoya gitmiş OMEGA marka saat aynanın önünde bıraktığı gibi duruyormuş 
-----------
MUMYA
İsa'dan 1500 yıl önce yaşayan mısırlı prenses amen-ra öldükten sonra dönemin geleneklerine uygun mumyalanmış ve tahat bi tabuta konmuş 1890 yılında 4 zengin ingiliz genci,prensesin mumyasını bi tarihi eser kaçakçısından (böle sölediğimi prenses duymaz inşallah) satın almış Ve felaketler zinciri de böle başlamış mumyayı alan gençlerden birini en son allışverişten bi kaç saat sonra çöle yürürken görmüşler Bi daha da ingilizi görmemişler Dörtlü grubun bi başka üyesi ertesi gün mısırlı hizmetkarlarından biri tarafından kazayla vurulmuş Hizmetkar,elini o an kontrol edemediğini ve hiç istemediği halde silahı alıp sahibi vurduğunu iddea etmiş Kalan iki genç mumyayı alıp memleketlerine dönmüş Üçüncü adam İngiltere ye döndükten sonra bütün parasını yatırdığı bankanın battığını öğrenmiş Son adam da iflaf olmaz bi hastalığa yakalanmış,bütün servetini hastanelerde harcayıp sokaklarda kibrit satmaya başlamış Bu arada mumya bi işadamının eline geçmiş bu felaketler sırasında O da British Museum a hediye etmiş lanet(li) prensesi Müze mumyayı mısır bölümüne koymuş Ama prenses boş durmamış tabii Gece bekçileri tabuttan hıçkırığa benzer sesler duyduklarını iddea ediyorlarmış Bekçilerden biri sabah ölü bulunmuş Temizlikçiler mumyann etrafını temizlemeyi reddediyorlarmış Bi gazeteci tabutun dıştan fotosunu çekmiş Fotoyu tab ettiğinde kartta sadece korkunç bi suratın olduğunu görmüş Gazeteci koşa koşa evine gitmiş,yatak odasına girip kapıyı kilitlemiş ve kendini vurmuş Falaaaaaaan,filaaaaan  (prensesin daha sonra da o kadar çok vukuatı war ki,falan filan demek yetmio )Müze sonunda mumyayı özel bi koleksiyoncuya satmış Ondan sonra da bi sürü felaket olmuş Vakit kaybetmeyelim En son Amerikalı bi arkeolog satın almış prensesi 1912 Nisan'ında da mumya Amerika'ya götürülmek üzere TİTANİK gemisine yüklenmiş ve asıl olan da böylelikle olmuş zaten Aman-ra son volesinde 1500 yolcunun kendi yanına gelmelerini sağlamış  
---------------
Cinler
Büyükbabam köyde oturduğu için köyde her zaman olan şey ahır veya ağıldır Bunları da otlatmak için bir çobana ihtiyaç vardır
Bir gün büyükbabam bir çoban almış yanına çobanda kamburmuş sen bu işi yapamazsın yaparım der demez büyükbabam bunu yanına almış
Büyükbabam bunu işe aldığının 7 gününde bu çoban rüyasında aynen şimdi anlatacaklarını görmüş 
7 tane CİN bizim evin tam ortasında "ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA" diye kendi kendilerine oynuyorlarmış Bizim çobanda onlarla beraber oyuna katılıp çarşambadır çarşamba diye oynamış cinlerin arasından birisi demişki "Bu bizim sözümüzü dinliyor buna bir iyilik yapalım" demiş Diğer cinlerde tamam der demez cinlerden biri bu çobanın kamburunu düzeltmiş Düzeltir düzeltmez Çoban uykudan kan ter içerinde kalkıyor ve birde bakıyor ki kamburu yok çok seviniyor tabi garibanım  kamburu yok oldu ya bunu anlatıyo işte büyükbabama ertesi gece bu çoban tekrar yatağına yatıyor aynı rüyayı tekrar görüyor fakat bu sefer CİNLER o günün perşembe olmasına rağmen yine "ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA DİYE oynuyorlarmış çoban yine girmiş aralarına ve aynen şöyle demiş "TAMAM DÜN ÇARŞAMBAYDI AMA BUGÜN PERŞEMBE HADİ PERŞEMBE DİYE OYNAYALIM DEMİŞ" CİNLER HİÇ ORALI BİLE OLMADAN YİNE "ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA" diye oynamaya devam etmişler çoban iyice ısrar edince böyle yapalım diye cinlerden biri aniden "ADAMIN YANINA GELMİŞ VE DEMİŞKİ DEMEK SEN BİZİM DEDİĞİMİZİ DEMEZSİN HA AL SANA BİR MAHLUK DEYİP TEKRAR ESKİ HALİNE YANİ KAMBUR HALİNE GETİRMİŞ" tabii sabah kalktığında da aynı eski haline dönmüş bu gerçek bir olay yani arkadaşlar ne bir rivayet ne de bir efsane 
--------------
Cin Fikirli Mahkum
Amerika'da, müebbet hapis cezasına çarptırılan bi adam, sabah akşam hapishaneden kaçmanın yollarını düşünüyomuş Bi gün bahçede volta atarken gardiyanların bi tabutu cenaze arabasına yüklediğini görünce nihayet aylardır aradığı fikri oracıkta bulmuş Burası büyük bi cezaevi olduğu için her hafta mutlaka 2-3 kişi Tanrı'nın rahmetine kavuşuyomuş Mahkum, gardiyanlardan birine, cenaze olduğu bi gün tabuta konularak kaçırılması karşılığında epey yüklüce para teklif etmiş Gardiyan korktuğundan başta biraz mızırdanmış ama sonra paranın cazibesine kapılıp kabul etmiş Gardiyan adama, gece cenazelerin bekletildiği yerin anahtarından yaptırıp vermiş İlk cenazede adam tabutun içine girecekmiş Cenaze defnedildikten sonra da, gece gardiyan gelip adamı mezardan çıkaracakmış
Plan aynen uygulamaya konmuş Kaçma ateşiyle yanıp kavrulan mahkum ölüye aldırmadan sıkış tepiş tabutun içine girmiş Sabah da gardiyanlar tabutu cenaze arabasına yüklemişler ve mezarlığa götürüp laf olsun diye yapılan bir dini törenle gömmüşler
Mahkum tabutun içinde sabırsızlanarak gardiyanın gelip onu çıkarmasını bekliyomuş Epey vakit geçtiği halde gelen giden olmayınca biraz biraz endişelenmeye başlamış Bayağı bi zaman geçip de hala gelen olmayınca bizimki hafiften tırsmaya başlamış "Acaba kendim çıkabilir miyim?" diyerek etrafı araştırmak istemiş Cebinden zar zor çakmağını çıkarıp yakmış Tabutun üstünü incelerken gözü bi an yanındaki ölüye takılmış Ve o an donup kalmış! Yanındaki ceset anlaşmayı yaptığı gardiyanmış!
-----------------------
Musalla Taşı
Köyümüz, Tipi Köy İç Anadolunun en eski köylerindendir Köyümüzün mezarlığı evimizin tam karşısındaydı Komşumuzun bize orada garip şeyler gördüm, demesi bizi ne kadar ürkütsede inandırmıyordu Ta ki Burak arkadaşımın sünnet gecesine kadar Birden arkadaşımın hediyesini evde unuttuğumu farkettim Gece garip olayların olduğunu bildiğim için eve gitmeye korkuyordum Eve yaklaştığımda bazı çığlıklar duymaya başladım Musalla taşının üzerinde garip ışık büzmelerinin daire biçiminde döndüğünü gördüm ve birden at sesleri gelmeye başladı İleriye doğru baktığımda atın üzerıne binmiş bir gelinin hızla musalla taşına doğru geldiğini gördüm Gelin bir süre musalla taşının etrafında dolaştıktan sonra mezarlığa girerek ağıt yakmaya başladı Ben bu arada korkudan ne yapacağımı şaşırdım Daha sonra bir düğün alayının gelip gelini alarak oradan hızla uzaklaştığını gördüm Bende düğün yerine koşup olanları dedeme anlatmaya başladım Dedem bana inanmadı Ertesi sabah mezarlığa bakmaya gittiğimde bir gelin duvağının bir mezara bağlı olarak buldum Bu duvağı dedeme gösterdiğimde dedemin ağladığını ve bu duvağın savaşta gelinken şehit olan ablasına ait olduğunu ve mezarınsa sevdiğine ait olduğunu söyledi Bir kaç yıl sonra Akşehir gölünün taşmasıyla köyümüz sel altında kaldı, bir daha böyle bir olay görülmedi
-----------------
Kahverengi pijamalı adam
Dedem öldükten (daha doğrusu gömüldükten) sonra teyzemler komşularıyla ona kuran okuyorlarmış  Bunu bana teyzem kendi anlattı bu arada, neyse bir komşusu dua okurken karşı koltuğa bakıyormuş, teyzem de bir yandan dua okuyup, bir yandan etrafına bakınıyormuş, ezberindeymiş dualar herkesin neyse, bu komşu dua okurken birden donakalmış  Dudakları kıpırdamıyormuş, kadın koltukta geri geri gidiyormuş ve bembeyaz olmuş  Tabi teyzem duayı bitirip amin dedikten sonra kadının yanına gitmiş ne oldu falan diye sormuş kadında tık yok  
Teyzem kadını dürttüğü anda kadın tekrar eski haline dönüp duayı bitirmiş, amin deyip yüzünü sıvazlamış ve direkman ağlamaya başlamış  Teyzem yine sormuş kadına nooldu diye, kadın yanıtlamış:
"Ben dua okurken birden karşı koltukta kahverengi pijamalı bir adam belirdi, dua okuyordu aynı benim gibi  Sonra sen dokununca kendime geldim ve duayı bitirdim, adam kafasını kaldırdı, baban olduğunu anladım" demiş Ve devam etmiş:
"Ben yüzümü sıvazladıktan sonra adam kafasını kaldırdı, eminim babandı", demiş "Gülümsedi, el salladı ve kayboldu, bende kendimi tutamadım demiş"
Neyse ben detayları anlatım, dedem sigara yüzünden damarları tıkandığı için öldü ve diyaliz makinasına bağlı yaşıyordu, son sözleri de "Diyaliz" olmuş zaten  Dedem hastanedeyken bir kahverengi pijama giyiyordu hep ve dua okuyan kadın dedemin hiç ziyaretine gitmedi hastanede, yani bilinçaltı olamaz  
------------------------
Cadı
Kasabanın doğusunda, karanlık, sisli ormanın içinde tiz bir çığlık yankılandı Bardaki erkekler dışarı çıkıp ormana doğru baktılar İçlerinden bazıları çığlığın geldiği yöne doğru koşmaya başladı Gençlikleri ve içtikleri bira bunu yapacak cesareti onlara vermişti Koyu karanlık, rutubetli, tekin olmayan gecede ıssız ormana daldılar Bir kadın yerde baygın yatıyordu Kadının niçin bayıldığı bir bakışta anlaşılıyordu Ormanda bir şey bulmuştu Kanlı bir ağaç gövdesinin önünde, yerde kımıltısız yatan bir şey Bu şeyi gördüklerinde, ormana koşarak gelen cesur erkeklerden biri kendinden geçip yere yığıldı İçlerinden bir tanesi elleriyle yüzünü örttü Bir diğeri bir ağaç gövdesine tutunup yere doğru eğildi ve zemini kaplayan ölü sonbahar yapraklarının üzerine kustu Hepsi dehşete düşmüştü Ne yapmaları gerektiğini bilemiyorlardı Gecenin içinde bir puhu kuşu birdenbire öttü ve hepsi korkuyla irkildi
Buldukları şey bir bebek cesediydi Vahşice öldürülmüştü Katil, yavrunun ölü bedenine hiç saygı göstermemişti Berbat etmişti ölüyü Sivri ağaç dalları ve diğer şeyler Ağacın gövdesinde bazı deri parçaları vardı
Kasaba halkı ertesi gün kasaba meydanında büyük bir toplantı düzenledi Bebeği öldüren bu zalim, bu gaddar, bu barbar katil derhal yakalanmalı ve işkenceler yapılarak, yakılarak öldürülmeliydi Fakat suçluyu nasıl bulacaklardı? Kimsenin bir fikri yoktu Şimdilik, her gece kasabanın çevresinde nöbet tutulması, araştırmayı yürütmek için başkanlığını hakimle rahibin birlikte yürüteceği bir komite kurulması ve kadınlarla çocukların belli bir saatten sonra tek başlarına sokağa çıkmalarının yasaklanmasında karar kılındı Belediye başkanı ateşli bir konuşma yaptı Kurbanın ailesi intikam istiyordu Bebeğin annesi üzüntüsünden hasta olmuş, yataklara düşmüştü Bebeğin babasının saçları bir gecede ağarmıştı Küçük oğlunun ölü, parçalanmış bedenini ayık kafayla görmüştü adam İntikam istiyordu Kan istiyordu
İkinci bebek ilkinin bulunduğu günden bir hafta sonra kayboldu Kaybolan, nalbantın iki aylık torunuydu Biri öğle vakti adamın evine girip çocuğu kaçırmıştı Küçük kızın annesi o sırada su almak için kuyunun başına gitmişti Döndüğünde beşik boştu
Çocuğun cesedini sekiz ayrı yerde buldular: Kilise, bir ahır, meyhanenin kapısının önü, belediye binasının önü ve orman Parçalar farklı günlerde bulundu Katil hergün bir parçayı kasabadaki belirli bir noktaya bırakıyordu İnsanlar korku ve paranoya içinde yaşamaya başlamışlardı Her an her yerde karşılarına zavallı bir küçüğün bedeninden arta kalan kanlı bir et parçası çıkabilirdi Çoğu bu yüzden korkunç kabuslar gördü
Artık bu gidişe bir son verilmesi gerekiyordu Anneler çocukları için korkmaya başlamışlardı İnsanlar diken üzerindeydi Geceleri sokaklar bomboş kalıyordu Meyhaneye bile yalnızca bir iki eski müdavim, bir iki ayyaş ve bir de ?hiçbir şeyden korkmayan? ?cesur? gençler geliyordu Fakat kasaba halkı korku ve tedirginlikten çok öfke ve nefret duyuyordu Katil ne yapıp edip bulunmalıydı
Bir cadı avı başladı
Katilin bir cadı olabileceği ihtimali zaten daha en başından beri gözönünde tutuluyordu Bunun resmiyet kazanması ve adının konmasıysa nöbetçilerin bazı ipuçları, şehrin dört bir yanına dağılmış bazı gizemli işaretler bulmasından sonra oldu
Önce bir ahırda esrarengiz bir çömlek bulundu Bu çömlek, içinde bazı bitkilerin dövülerek ezilmesinde kullanılmıştı Çömleği bulan nöbetçi onu kokladıktan sonra derin bir uykuya dalmıştı Doktorun ve rahibin adamı uyandırmak için harcadığı tüm çabalar boşa gitti Genç adam komadaydı
Ağaç dallarında esrarengiz ipler bulunmaya başlandı Hiç kimse bu ipleri çözmeye cesaret edemedi Kasabanın çevresinde, dört bir yanda ağaçlara bu ipler düğümlenmişti
Kasabadaki fare ve sıçan nüfusunda gözle görülür bir artış olmuştu Sıçanlar ürünü talan ediyor, eşyaları kemiriyor, hatta küçük hayvanları öldürüyorlardı Küçük hayvan ölülerine kasabanın her yerinde rastlanıyordu Bunların tümünün sıçanlar tarafından öldürülmediği de belliydi
Bir sabah bir belediye görevlisi işe gitmek için kasaba meydanından geçerken meydanın tam ortasındaki bir şey dikkatini çekti Yanına yaklaştığında bunun, birbiri ardına konulan taşlarla yere çizilmiş tuhaf bir şekil olduğunu gördü
En sonunda, ilk cesedin bulunuşundan tam iki hafta sonra küçük bir kız çocuğunun daha kaybolması bardağı taşıran son damla oldu Bu küçük kız hiçbir zaman bulunamayacaktı
Kasaba halkı o gece yine meydanda toplandı Çok sıkı önlemler alınması karara bağlandı İnsanlar çocuklarını asla yalnız bırakmayacaklardı Tüm evlerde arama yapılacaktı Şüphelenilen herkes gözaltına alınıp sorgulanacaktı Komiteye bu konuda geniş yetkiler tanındı Komitenin emrindeki askerlere karşı koyan herhangi biri zor kullanılarak yakalanacak, kaçmaya çalışan olursa emir beklemeden vurulacaktı
Bir gün sonra araştırmalar başladı Bütün evler didik didik aranıyor, genç erkekler ve kızlar sorguya çekiliyordu Şehrin saygın ailelerinden ve asillerden pek fazla gözaltına alınan olmadı Yalnızca genç olanları mahkeme salonunda sorguya götürüp, zararsız bir iki soru sorduktan sonra serbest bırakıyorlardı Hakimin, rahibin ve belediye başkanının evleri aranmadı bile Öte yandan, yoksul halkın arasından oldukça yaşlı olmalarına rağmen gözaltına alınanlar olmuştu Bunların başında da yabancılar geliyordu Kasaba halkından olmayanlar Yaşlı bir dilenci kadın Gece gündüz içen bir ayyaş İşsiz güçsüz bir adam Kasabanın delileri Kör bir çalgıcı 
Sorguların başlamasından sekiz, ilk cesedin bulunmasından tam yirmi üç gün sonra katil bulundu Katil, bir avukatın evinde çalışan genç, sarışın bir hizmetçi kızdı Her şeyi itiraf etti Zaten uzunca bir süredir bu kızla ilgili pek çok söylenti dolaşıyordu Arkadaşları hizmetçi kızı uçarken gördüklerine yemin ediyorlardı Odasında esrarengiz kitaplar bulundu Bunların çoğu din dışı, müstehcen şeylerdi Bazı kitapların içinde büyü tarifi olduğunu sandıkları bazı tarifler de vardı
Genç cadı çocukları nasıl öldürdüğünü anlattı Kasabada görülen tüm tuhaf işaretlerden de o sorumluydu Ağaçlardaki düğümler, kasaba meydanındaki lanetli taşlar, küçük hayvan ölüleri, hepsi onun eseriydi
Neden böyle bir şey yaptığını sorduklarında yüzünde esrarlı bir gülümseme belirdi Cevap vermedi O an hakim kendini tutmasa bu genç kızı boğazlayıp öldürebilirdi
En şüpheci olanların bile bu kızı tanıyan diğer hizmetçi kızlardan herhangi biriyle konuştuktan sonra katilin o olduğuna dair en ufak bir şüphesi dahi kalmıyordu Bu yoksul ve dürüst kızlar onun bir cadı olduğuna ve onu uçarken, geceyi renklere bürüyüp havada yüzerken gördüklerine İncil?e ellerini basıp yemin ediyorlardı Gözlerinde korku dolu bir bakış vardı Doğruyu söyledikleri her hallerinden belliydi
Cadının odasında tuhaf bitkiler bulundu Bunlardan birini koklayan genç bir asker bayıldı Arkadaşlarının onu uyandırma girişimleri sonuçsuz kaldı Ahırda çömleği bulan genç nöbetçinin daldığı uykunun aynıydı bu! Bu kanıt, geride kalan son şüpheleri de sildi
Datura stramonium Cadının bahçesinde buldukları çiçeğin adı işte buydu Kızın kendi gibi güzel Zehirli, lanetli, gaddar!
Bu lanetli çiçeği bir meşaleyle tutuşturup yaktılar
Onu yetiştiren cadıyı da aynı son beklemekteydi!
O gün kasaba meydanı bir bayram yeri gibiydi Sonunda adalet yerini buluyordu Zavallı bebeklerin hain katili, bu zalim, bu adi şıllık, cehenneme gidecekti! İntikam günüydü bugün! Kardeşlerim Hallelujah!
Tek bir endişeleri vardı Tek bir korkuları Bu cadının bir büyü yapıp ellerinden kurtulması İplerini çözüverip, uçup gitmesi Hakkın yerini bulmaması Ve bu lanetin sürmesi Rahip cellatlara şöyle tembih etmişti: ?Cadının gözlerine bakmayın Sizi büyüler ve siz de ona acımaya başlarsınız ? ?Sakın gözlerine bakmayın!?
Korktukları tek şey buydu 
Olan da bu oldu!
Cadı, o gün onun idam edilişini seyretmek için toplanmış bulunan kalabalığın gözleri önünde uçup gitti ve gözden kayboldu:
Hizmetçi kızı?
Yaktılar!
Küle döndü kız Bedeninden arta kalan kül, rüzgarla havaya savruldu Ve uçup gitti
Saatlerce süren işkencenin ardından, cellat meşaleyi yakmış ve saman yığınını ateşe vermişti Hizmetçi kız oracıkta çığlık çığlığa can verdi Halkın zafer nidaları ve haykırışlar alacakaranlığı doldurdu Sonunda bitmişti! Kurtulmuşlardı! O musibet, o illet şey, o cehennem kaçkını yaratık artık bir daha asla onları rahatsız edemeyecekti Masum bebeklerin kanına giremeyecekti Gitmişti
Hakimin ve askerlerin çevresini saran halk, delice onların lehine tezahüratlar yapıyor, onları alkışlıyor ve kutluyordu Fakat hakim ve mahkeme aslına bakılırsa öyle çok da büyük bir başarı göstermiş sayılmazdı Sonuçta üç küçük çocuk öldürülmüş ve iki genç asker de lanetli bir uykuya dalmıştı
Ayrıca hizmetçi kız da aslında masumdu!
Sorgulama sırasında her şeyi, işkenceye bir son versinler diye itiraf etmişti
O gün şehir meydanında genç ve masum bir kızı yaktılar!
Sonra da onun küllerinin doldurduğu havayı içlerine çekip ?Adalet!? diye haykırdılar
Dünya?nın her yerinde 
Yaptıkları hala budur
Not: Katil rahipti
----------------------
Yılan
1998 yılının Temmuz ayında saat 12 veya 1 tam emin değildim kapı çaldı Evde herkes uyuyordu Ben o zamanlar 13 yaşındaydım Korka korka kapıyı açtım ve bir de ne göreyim kapıda upuzun bir yılan!Yılanı görür görmez çığlık attım ve bayılmışım Uyandığımda sabah olmuştu Annem o saat kapının önünde ne aradığımı sordu Bende yılan gördüğümü anlattım Benim rüya gördüğümü söylediler Geldiklerinde yılan falan olmadığını söylediler Neyse ertesi günün gecesi uyuyamıyordum Her an kapı çalacak diye korkuyordum Maalesef korktuğum başıma geldi Kapı çaldı Hemen annemin yanına gidip onu uyandırdım Kapı o zaman hala çalıyordu Anneme söylediğimde bana inanmayıp,kapı zilinide duymadığını söylüyordu Aklımı oynatacak gibi oldum Sonra beni yatağıma götürdü O gidince kapıyı korkarak açtım Bu sefer karanlıktı ve hiçbirşey yoktu Kapıyı kapatacakken bir ses duydum ama hemen kapıyı kapattım Delikten baktığımda ise temiz yüzlü güzel bir kız gördüm Hemen kapıyı açtım Keşke açmaz olaydım Kocaman gözlü ayakları olmayan elimde asası olan bir şey gördüm ve bağırdım O hemen yok oldu Sabah uyandığımda elime bir not sıkıştırılmıştı İçinde belki bir gün başarırım yazısı vardı Şuan 34 yaşındayım fakat zannediyorum hala başaramamış
--------------------------
Yardımsever Zenci
Olayın geçtiği yer Beyoğlu, Asmalımescit Sokak 50 numaralı evdir, olayın geçtiği tarih ise 1912-1914 yılları arası, olayın kahramanı ise bu yazarın (Giovanni Scognamilla) büyükannesi, adı ile Mariana Filipucci Ailenin oldukça dar bir gelirle yaşamakta olduğu o yıllarda (Birinci Dünya Savaşı öncesi ya da başlangıcı) bir kış sabahı evin geniş avlusunu süpürmekte olan, kara kara düşüncelere dalmış büyükanne Mariana üst kat merdivenlerinden birinin inmekte olduğunu, yaklaştığını görmüş, dönmüş bakmış ve hayretler içinde kalmıştı Merdivenlerden inen ve yaklaşan, evde hiç görmediği bir zenciydi, alımlı, kır saçlı ve fesli "Bir paşa gibi giyinmiş, sırmalarla süslenmişti" diye anlatırdı büyükanne Zenci önünde durmuş, eğilip selam vermiş sonra da redingotunun cebinden bir kese çıkatıp Mariana?nın eline bırakmış ve kapıdan çıkıp gitmişti Büyükanne hayretten dona kalmış, bir süre sonra kendine gelmiş, keseyi açtığında ise içinin altınlarla dolu olduğunu görmüştü Tam o sırada sokaktan kızı (annemiz) Elisabetta gelmiş büyükanne de sormuş ona sokakta böyle bir zenciyi görüp görmediğini Hayır, kızı böyle bir kimseyi görmemişti, ne o ne de başka birileri Sanki birden cisimlenmiş, büyükannenin parasal sorunlarını bir çırpıda halletmiş ve de kayıplara karışmıştı Kesin olan bir şey varsa o da o gün, o evde herhangi bir zencinin kalmadığı, daha önce ve daha sonra hiç gelmediği görünmediğidir Ancak o evde, dört-beş yıl sonra, bir ruh çağırma seansı esnasında üç bacaklı yuvarlak bir masanın dört kat merdiven boyunca indiği seansa katılanlar tarafından görüldü!
-----------------------------
Biricik Babamı Katledenler
her yıl gittiğimiz gibi gene memleketimize Kayseriye gidiyorduk babam arabayı dikkatli kullanan iyi bir şoför idi Ankaradan çıkmıştık yola ve seyahatimiz yaklaşık 5 saat sürüyordu Biz nevşehirde iken arabada acayip sesler duymaya başladık zaten saat 2 00 sularıydı Gecenin bi vakti bu sesler bizi ürkütmüştü Ardından araba c****** bayağı bi acayip goruntuler gelmeye başladı ve bu görüntüler ardından acayip sesler homurtular yükseldi Babam arabayı bi yere durdurdu Ve bunların yatsı namazını kılmadığımızdan olduğunu söyledi Ahiren bir çeşmeden abdest alıp kenarda namazımızı eda attik Yola devam ettik Kayseriye gelmiştik evimize girdiğimiz gibi uyuduk Sabah babam işe gitti ben ise evde kalmış idim Televizyonu açmıştım gene kaza haberleri vardı Aman Allah ım ne göreyim o namaz kıldığımız yeri gösterdi Orada saat sabah 7 de de kaza olduğunu ve 22 ölü olduğunu söylüyordu Ve yakınlardaki çeşmeninde tahribata uğrayıp parçalandığını söylüyordu Ben aşırı korkmuştum Hemen abdest alıp vaktin namazını kıldım ve ölenlere de bir dua okudum Gece olmuş babam eve gelip direk yatmıştı Ben de mukaddes bi hüzün ile uykuya dalmıştım Rüyamda Sarıklı bi adam gördüm bana dikkatli olmam gerektiğini babamla 2 kişi ezdiğimizi söylüyordu Ama nasıl olurdu biz kimseyi ezmemiştik Kaza da yapmamıştık sadece yatsı namazını kılmıştık o kaza olduğu yerde Ve uyandım saat gece 2 idi Bi daha uyudum ve gene bir rüya gördüm Gene sarıklı bir adam bana babamın cezasını çekeceğini söyledi Ve davul sesleri geliyor bir kafatası ahenk ile davul eşliğinde dans ediyordu Ardından uyandım gene korkarak Çok terlemiştim ve ürkmüştüm nasıl olabilirdi Televizyonda 22 insanın öldüğünü kazada öldüklerini söylüyordu zaten bu da bana korkutucu ve tuhaf geliyordu Gece acayip sesler geliyordu saat 4 tü Babamın yattığı odadan geliyordu (Hala gözyaşlarım durmak bilmiyor)Babamın odasına ışığı açarak girmiştim Babamın kafasından kanlar boşalıyordu o gördüğüm an bana kıyamet olmuştu Babamın nabzını yokladım kalbi de atmıyorduu Hemen yakın komşumuza dedim Hastaneye kaldırdık orada da aynı tanıda bulundular ölmüştü Bana hayatın anlamını öğreten,yüzünü günde bir defa gördüğüm babam evet babam artık yaşamıyordu Dünya başıma yıkıldı NAsıl ölebilirdi Kim yapmış olabilirdi Ayrıca annem de 7 yıl evvel ölmüştü Tek çocuk bendim Yaşım 17 idi Napacaktım şimdi Otopsi yapıldı babama ve sonuçları elime geçti Babam kafasını duvara vura vura vefat etmiş Ama nasıl olurdu babamın akli bi sorunu yoktu ve de intihar asla etmezdi bana intihar etmenin en günah şey olduğunu söylerdi Ardından cenaze namazını kıldık Kayseride toprağa verdik Camimizin hocasına başımdan geçenleri ve babamın o gördüğüm rüya ile bir ilgisi olup olmadığını sordum Bunu duyan o hocanın birden gözleri doldu Bizim o meçhul (3 HArfli) lerden yolda ezmiş olduğumuzu ve o iki ölen varlığın insan değil 3 harfflilerden olduğunu söyledi Babam bu yüzden ölmüştü Bilmeden görmediği varlıkları ezmişti Ve bu yüzden gece adeta delirmiş ruhunu 3 harfliler ele geçirip onu öldürmüşler kafasını vurdurtarak Hoca bunları söylerken benim gözlerimden yaşlar boşalmaya devam ediyordu Nasıl olabilirdi garip biricik babam belirli belirsiz bi olaya kurban gitmişti evet hayatta tek tutanağım böyle silindi bu dünyadan Kimsem kalmamış bana artık Zülküf amcamlar bana sahip çıkmıştı Babama her gün mezarına gidip ruhuna Fatiha okuyordum Garip babam da böyle silindi Şimdi o olayın üzerinden 5 yıl geçti Hala amcalarımın evinde ikamet ediyorum Sizi ne kadar ilgilendirir bu olay ama benim hayatımı alt üst eden bu olayı sizinle paylaşmak istedim İnanmayan kardeşlerimiz 12 Temmuz 2000 in gazetelerini inceleyebilir Yüce ALLAH kimsenin başına böyle bi bela vermesin inşallah Hala bunları yazarken de ağlamaktayım Alllah kimseyi genç yaşta anasız babasız bırakmasın İnşallah
-----------------------
O her ne ise
96 yılının sonbaharıydı sanırım, o sabah her sabah kalktığımdan niyese daha erken uyanmıştım sabah 04:30 Am civarıydı yanılmıyorsam  Benim oda şehrin en büyük caddesine bakar,o saatlerde de kimse olmaz sokaklarda derken bi dışarı bakim dedim pencereden ve caddenin tam ortasında arkası bana dönük namaz kılan siyah cüppeli bi hoca!! şimdi ben bunu görünce nedendir bilinmez bi tepki gösteremedim ama korkmadığımı hatırlıyorumm  bi süre izledim ne olduğunu çözmeye çalışıyorum kendimce, ne iş yanii mantığı nedir başka namaz kılacak yer mi yok dyee ? Yaklaşık 3 yada 4 dakika izledim ben bu olayıı, adamın namazının bittiğini anladım ayağa kalktı (sıkı durun ) ve bizim ev 3 kat da Bu şey, bu şey diyorum çünkü ne olduğunu hala bilmiyorum, orda birçok apartman olmasına rağmen, bu şey sanki ben buna seslenmişim gbii hani biri seslendiğinde direk o yöne bakarsınız yaa, bu da gözlerini direk bana çevirerek döndü benm orda olduğumu biliyordu kesinlikle ve biz bu şeyle direk göz göze geldik ve kanımın donduğunu hissettim, bu bakışma süresi de şmdi ne desem yalan gbi sanki çk uzun sürdü gbi geldi bna ama 5 yada 6 saniye diyebilim  Ne hareket ne ses çıkarabiliyorum, babamı çağıracam hemen yan odamda ses çıkmıyoo  sonra güçlükle bunu kesinlikle babama göstermeliyim diyerek kendimi topladım, kapıyı açıp hızla babamın odasına girerek uyandırdım, bnm suratı görünce bi o kadar da o telaşlandıı, hemen bnm odaya gttk, pencereden baktık kimse yok o her ne ise yoktu artık      
--------------------
Cinlerin Laneti
Dayım bu olayı bana anlattığı zaman inanın tüylerim diken diken oldu Ve o kızcagıza gerçekten de çok acıdım Annem 20 li yaşlardayken sevdiği bir arkadaşı varmış; Vildan Ama Vildan diğer arkadaşları gibi gezmekten, eğlenmekten hoşlanmazmış Çok içine kapanık biriymiş O daha çok cinler, periler ve doğa üstü olaylara meraklıymış Arkadaşları tarafından ne kadar uyarıldıysa da bu merakından vazgeçememiş Ve her şey o yaz gecesi başına gelmiş Vildan'ın Arkadaşlarının anlattığına göre o gün her zamankinden fazla meşgul olmuş cinlerle Sık sık o"üç harflilerin" adını söylemiş Gece olunca her zamanki gibi yatağına yatmış, uyumayı beklerken aniden çığlık atmaya başlamış Annesi ve babası odasının kapısını açmaya ne kadar uğraştılarsa da yapamıyorlarmış Babası koşup alt kattaki yangın söndürme aletini almış, kapının c****** geçirmiş ama o ve yangın söndürme aleti lastik top gibi geri fırlamış ve duvara çarpmışlar Bir türlü içeri giremiyorlarmış Vildan ise içeriden "Rahat bırakın beni Sizinle hiçbir yere gelmeyeceğim" diye bağırıyormuş İçeride neler olduğunu merak eden anne-babası "Kızım neyin var?Kim sana kötülük yapıyor?Kiminle konuşuyorsun?" diye sormuşlar Vildan da; "Yardım edin, kapımın altından küçük küçük adamlar giriyorlar Benden onlarla birlikte gitmemi istiyorlar Gitmek istemiyorum Kurtarın beni " diye çığlık atmış ve bunlar onun son sözleri olmuş Kızın cesedi arka bahçede bulunmuş Gece kendini yazlığın en üst katında bulunan odasının penceresinden atmış  
-----------------
Ses
Bir akşam saat 9-10 civarlarında arkadaşlarımla korkunç hikayeleri birbirimize anlattıktan sonra bi arkadaşımın babası köye eşyalarını taşıyolardı az sonra bahsedeceğim bi arkadaşla adamlara yardım ettik Onlar gittikten sonra biz dinlendik ama susamıştık Su içmeye gidiyoduk etrafta sadece sokak lambasının ışığı vardı su içmeye gittiğimiz yer bir inşaatın zemin katıydı Su içmeye başladık ilk arkadaşım içti sonra ben Arkadaşım ÜÇ HARFLİLERE çok inanırdı onun aklına hemen şu geldi :"geceleyin yere su dökmek ÜÇ HARFLİLERİN (CİN) sofrasına su dökmekti ve Üç Harf bu olaya çok sinirlenir su döken kişiyi çarpardı bunu bana arkadaşım anlattı bende ona "off sende bunlara çok kafayı taktın ondan mı korkuyon" dediğim sırada inşaatın arkasında garip kulak yırtıcı bir ses geldi arkadaşım ordan korkuyla uzaklaşırken ben arkama baka baka ordan uzaklaştım
NOT:Ben bir delil veremiyecem ama bu olay
--------------------
yaşlı kadın
Ben Mersin'de yaşıyorum ve bu olay birlikte kaldığım arkadaşımla benim başımdan geçti Birgün ikimizde okuldan döndük evdeyiz Arkadaşıma telefon geldi ve odadaki arkadaşım baktı Oldukça yorgun ve yaşlı bir kadın sesi varmış telefonda Ama bana ne olduğunu anlatmadı Sadece bunu telefonu yaşlı bi kadının ettiğini söyledi Dalga geçeceğimi zannetti Çünkü daha önceden de başından böyle olaylar geçti bana her söylediğinde dalga geçtim
Gece tekrar telefon çaldı biz film izlerken Arkadaşım korktuğu için telefona ben baktım ama benimde içimde biraz korku vardı Aynı konuşma banada geldi Kadın şöyle söylüyordu:
"12 de dışarı çıkın yoksa   "
Ben içeri yüzüm sararmış halde geldim Saat 23 30'du Yarım saat sonra üstümüzü değiştirip aşağı indik Dışarı çıkmamızla arkadaşımın bayılması bir oldu Sonra bi gölge gördüm Daha sonra ölen ve benim nefret ettiğim matematik hocamın siluetini gördüm (matematik hocam 59 yaşında saçlarına yeni yeni aklar düşmüş bir kadındı) Benimle hiç konuşmadı Sadece yukarıyı işaret etti Yukarı çıktığımda arkadaşımın yerde yatan cesedini gördüm Sonra bayılmışım Sabah kalktığımda yanımda annemi ve babamı gördüm ve hemen o evden taşındım Ve o evin arkasındada matematik hocamın yerde yatan cansız cesedini gördüm
GERÇEK
--------------------
her yer siyah
bir gün bir kız ve erkek internette tanışmışlar ve sözleşip buluşmuşlar iki gençde birbirlerinden çok hoşlanmışlar ve çıkmaya başlamışlar belli bir süre sonrada evlenmeye karar vermişler çocuk gelmiş kızı istemiş aileside vermiş kız için herşey çok güzelmiş şimdilik e şimdi evlencekler dolayısıyla evde lazım gidip ev bakmışlar ve güzel bitane bulmuşlar sıra evin döşenmesine gelmiş çocuk kıza
-sevgilim bütün evi sen döşe evi zevkine göre yap ama yatak odasını bana bırak tamammı??
kızda bunun üzerine tamam demiş artık bekarlıklarının son gününde kız gelinlik provası yapıomuş ancak ona uygun sütyeni evden alması gerekmiş ve arkadaşıyla birlikte eve gitmişler kız arkadaşına "sen kapıda dur eğer kocam gelirse haber ver hemen çıkalım" arkadaşıda tamam demiş kız gitmiş yatak odasına girmişki birde ne görsün yer,tavan duvarlar heryer simsiyah ortada bir tabut tabutun üstüde kırmızı bir örtüyle örtülmüş meğersem çocuk satanistmiş ve grubuyla birlikte böyle biçok kız öldürmüşler amaçları onların en güzel günlerini kabusa çavirmekmiş bütün genç kızların böle akıllarını çalıp evlendikten sonra gerdek gecesine girmek üzere yatak odasına geldiklerindede kızı bıçaklıyarak öldürüyorlarmış!!!!
---------------
Benimle yaşayan biri
Size anlatacağım bu olay, üniversiteye hazırlandığım yıllarda başımdan geçen maceralardan sadece bir tanesi
Geceleri çalışmak bana daha cazip gelirdi hep Bu yüzden en erken saat 04:00' te yatardım Bir gece ablamla aynı odayı paylaşmak zorunda kalmıştım (ablamın odasına kartonpiyer yapılıyordu) Ablam her zamanki gibi erkenden uyudu O gece tarih çalışıyordum ve öyle bir kaptırmışım ki yaklaşık 4 konu birden bitirmiştim
Test kitabı almak için yandaki kitaplarımın olduğu kütüphaneye gittim ve birkaç test aldıktan sonra odaya döndüm Geldiğimde kitapların sayfaları karışmış, kalemler yere düşmüş ve en korkutucu olanı ise test cevaplarını yazdığım kağıta neredeyse okunmayacak kadar silik bir yazıyla "Beni hatırladın mı?" yazılmıştı Bir an kalakaldım, ablama baktım mışıl mışıl uyuyordu Ablamın yanına yaklaştım hafifçe sirkeledim ve olanları anlattım Uykuya düşkün biri olduğu için gözlerini bile açmadan dinledi ve "Saçmalama yat artık, uykun gelmiş senin" dedi ve yattı Biran hak verdim, dişlerimi fırçalamak için tuvalete gittim
İiçime bir korku düşmüştü birkere aceleyle dişlerimi fırçaladım odaya geri döndüm Aman Allah'ım ağlamaklı oldum bilgisayarım açıktı, daha doğrusu açılmıştı ve o yazının yazıldığı kağıtın üstünde tatil resimlerimden biri duruyordu Altında ise "Şimdi bir daha düşün beni hatırladın mı?" yazıyordu Erkeklik yoktu artık ağlamaya başladım ablamı kuvvetlice sallayarak uyandırdım ama biryandan da ağlıyordum Çünkü o resmin çekildiği yaz, fazla samimi olmadığım ama çok iyi tanıdığım bir arkadaşım trafik kazasında ölmüştü Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum sınava bağlı olarak içimdeki stressde patlak vermeye başladı ve koptum
Aradan 30-35 dk falan geçmişti annem ve babam gelmiş başucumda duruyorlardı Gözlerime baktılar birer öpücük attıktan sonra ışıkları kapatıp gittiler Ablam seslendi "İyi misin?", evet dedim ve oda yattı ama ne mümkün ki ben uyuyayım Sabaha kadar asker gibi uyanık olacaktım Saatler geçti sabah ezanını duyuyordum En büyük korkudur aslında benim için sabah ezanı O muhteşem sessizlikte Müezzinden çıkan ilk ses yüreğimi hoplatır hep Uyuya kalmışım sonra, o gün ders çalışmadım ki bunun yanında dershaneyede gitmedim zaten
Gece olmuştu yine ders çalışmıyordum, sadece oturuyordum ve tv seyrediyordum Uyuya kalmışım, rüyamda Cem'i (ölen arkadaşım) görüyordum, bana sitem ediyordu ve neden mektup yazmıyorsun, bana tatil resimlerinden yolla gibi şeyler fısıldıyordu Kan ter içinde uyandım Birşeyleri anlamak isitiyordum ama kafayı yemek üzereydim Sonra bitti, kesildi ama geçici bir süreymiş Şu an 27 yaşındayım
---------------------
kadin
birgün ben is cikisinda 11 numarali otobuse binecem ve baktimki otobusun gelmesine cok var bari dedim surdan 56ya biniyimde daha cabuk variyim eve dedim ve bindim bizim evin oralarda inecektim ama bir baktimki otobus baska yerlere gidiyor ve korkmaya basladim, kalkip yerimden soforun yanina gittim ve bir sordum (inecegim yerlerin yakininda bir yer warda) orayi gectimi diye oda iki durak once gectim dedi:-( neyse ben indim ordan, birde baktimki ortalikta asiri issiz, kimsecikler yok orda sedece 4 oglan var, ama ben neredeyse bitmis durumdayim, yine 12 numarali otobus duragina yurudum, oda bizim eve gidiyor, ama maalesef 6 dan sonra yokmus  neyse kosarak bir duraga kostum ve ordan 9`a bindim bir durak gittikten sonra indim ve 7ye bindim bir kadin geldi yanima `stop`a coktu inmek icin (bilmiyorum gunah olurmu bunlari yazmam) kadinin ustu okadar perisandiki yani asiri eski birseyler giymis ustune acik eflatun bir genis yipranmis buluz altinada grilesmis bir gemacher giymis , bende bøle seylere dayanamam hemen aglarim, belki yoktur ustu felan diye ama goz yaslarimi tuttum  siz gorseydiniz kadini sizde bir acaip olurdunuz:`-( kadini iki saat süzdüm araliksiz, birde kadinin yuzu asiri soluktu, kasi yoktu hasta gibiydi, icimden yardim etmek istedi ama nasil? neyse kadin indi ve tam indiginde arkasina dondu ve bana mánáli manali bakti, sanki anlamis gibi dusunduklerimi, bende utanarak ( sanki anlamis gibi) kafami yere egdim, kadin geri dondugunde geri baktim arkasina                       o bakislari hala unutamiyorum gozlerinin rengide bir acaipti, lutfen yardim edin, bu ne olabilir, gercekten kadin anlamismidir dusunduklerimi?????? anlamissa nasil??????
------------------------
Tepedeki Ev
Yillardan 1994'dü Ben annem ve abim Tunceli'deki köyümüze gitmistik O zamanlar 12 yasinda falandim Oraya gittik ve amcamlarin evine yerlestik Benim orada tanidigim hiç kimse olmadigi için ben amcaogluyla(Yusuf)la oynuyordum O bana biraz macera yasamak istediginden falan bahsederdi hep ve bir gece onla uyumadik ve biraz macera yasabilmek için neler yapabilecegimizi düsündük ve en sonunda köyü çevreleyen daglardan birindeki bir eve gitmeyi önerdi Yusuf fakat bunun çok tehlikeli olabilecegini köyün ileri gelenlerinin sik sik onlari oraya çikmamalari konusunda uyardigini söyledi Bizde bunu büyük bir gizlilikle yapacaktik Yusuf'un en yakin arkadasi Ismete anlattik düsündügümüzü ilk basta biraz tirsti fakat daha sonra oda bunu kabul etti Ertesi gün çantalarimizi,yiyeceklerimizi hazirladik ve erkenden yola çiktik O gün hava biraz pusluydu ve içimden bir ses bunun tehlikeli olabilecegini söylüyordu Fakat bunu onlara söylemedim ve yolumuza devam ettik ve yolda giderken etrafta bol bol koyu,inek,keçi,tavuk gibi hayvanlarin kemikleriyle karsilasiyorduk ben biraz daha korkmustum ve nerdeyse aglamak üzereydim en sonunda oradaki eve vardik ve içeri girdik içerde anlamadigimiz diller yazilar falan vardi ve penceresi oldugu halde içerisi karanlikti içeride anlayamadigimiz çok degisik cisimler vardi etrafta taslarin içerisinde sular falan vardi Ve döner biçagi gibi kocaman ama paslanacak kadar eski birkaç biçak vardi birden Ismet degisiverdi sanki biz kormaya baslamisken o gülüyordu Kendi kendine oynasirken taslardaki suyu üstüne döktü ve bir biçagi eline alip oynamaya basladi bir anda biçakla oynarken biçakla parmagini kesti ben çok korkmustum aglamaya basladim çünkü bir anda Yusuf da degismis sanki çildirmis gibi oldu bu arada Ismetin parmagi çok feçi bir sekilde kaniyordu Daha sonra kostum kostum sanki bir sey beni kovaliyor gibiydi ve annemin dürtmesiyle uyandim bana gece boyunca döndügümü,agladigimi tepindigimi söyledi Kahvaltida Yusufla konusmaya basladim rüya mi anlattim ve belki inanmayacaksiniz ama bana tepedeki evi nerden bildigimi sordu Daha sonra disari çiktik ve Ismeti gördük parmagi sariliydi  
--------------------
Ruh
Öncelikle merhaba demem gerekiyor sanirim Size yazacagim olay teyzamin basindan geçmistir Benim bütün teyzelerimin basindan böyle seyler geçmistir hepsini yazmak isterdim ama sadece bir kaç tanesini yazacagim Bir gün Ankara'ya gittigimde teyzemlerde kalmistim ben teyzem ve 2 kuzenim Teyzem böyle seyleri konusmamizi istemiyordu ama biz yinede konusuyorduk Kuzenim teyzemin (onun annesi oluyor) basindan geçen bir olayi anlatiyordu Vede sunu belirtmem gerek bu teyzem böyle seylerden hiç korkmaz yine sorarsin hiç ürkmedin mi diye hayir der Yani gecenin 3 ünde yatirlariyla ünlü bi köyde disari çikma cesareti bile gösteriyor Açikca söylemek gerekirse ben asla çikamazdim Herneyse benim ölen bi kuzenim daha vardi Ben hiç görmedim onu çünkü ya dogmamistim yada 1 yasinda bile degildim Bir gün teyzem onun ölümünden sonra gece yataginda onu düsünmeye baslamis öbür tarafta nasil acaba? Diye kendi kendine soruyor ve agliyrmus her gece oluyormus bu her gece istemeden agliyormus Bir gece yine onu düsünürken (normal olarak gözleri kapali) bir kararti fark etmis ve gözlerini açmis karsisinda ölen kuzenim duruyormus Bir süre teyzeme gülerek bakmis ve el sallayip gitmis Sonra teyzem anlamiski öbür tarafta mutlu O günden sonra hiç düsünmemis onu Vede sadece kuzenim annesine yani benim diger teyzeme anlatmis bunu vede o 2 kuzenimde gizli gizli dinlemisler Vede bana anlattilar Haa aklima gelmisken bu teyzemin basindan bir olay daha geçmis Yine gece tuvalete gitmis sonra odasina geldiginde bi dedenin teyzemin sandiktaki geceligini giydigini görmüs sonra teyzem 'kisa gelmis dur çikarda uzatayim'demis ve egilmis geceligin ucuna sonra dede kaybolmus elbisede yere düsmüs Aslinda bu anlatiklari bana biraz saçma geldi ama teyzem dogru oldugunu söylüyor (bizim israrimiz üzerine anlatmisti bunu) Zaten teyzemin yalan söyleyecegini sanmam O gece 2 kuzenimle beraber hiç uyuyamadik çünkü hepside dogruydu bu anlatilanlarindan sonra uyurken hep tikirtilar duyduk vede sesler Ama sabah kalktigimizda komik geldi çünkü hepimiz korktugmuzda psikolojik olarak böyle seyler uydurabiliriz yada bazi esyalari ruha cine cadiya falan benzetebiliriz 
Not : Çeşitli yerlerden topladım alıntıdır
|