| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| esrarengiz, mevlananin, mezar, odasının, sırrı | 
|  | Mevlananin Esrarengiz Sırrı (Mezar Odasının Sırrı) |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Mevlananin Esrarengiz Sırrı (Mezar Odasının Sırrı)Mevlana'nın esrarengiz sırrı Mevlana'nın kabrinin altınaki 'mezar odası'na 700 yılda sadece bir kişi girebildi  O da 7 yaşındaki bir kız çocuğuydu  Çocuğun dili tutuldu ve bir daha konuşamadı  O küçük çocuğun ne gördüğü bir sır olarak kaldı  Ondan sonra girmeyi düşünenleri bile korkunç felaketler bekliyordu  İşte, Mevlana'nın esrarengiz sırrı     25 Nisan 2004 Pazar 11:32 Mezarın bulunduğu odaya girmeyi düşünenlerin bile sonu felaket oldu    MEVLANA'NIN MEZAR ODASINA GİRMEYE KALKANLARIN BAŞLARINA KORKUNÇ OLAYLAR GELİYOR! Mevlana'nın kabrinin altınaki 'mezar odası'na 700 yılda sadece bir kişi girebildi  O da 7 yaşındaki bir kız çocuğuydu  Çocuğun dili tutuldu ve bir daha konuşamadı  O küçük çocuğun ne gördüğü bir sır olarak kaldı  Ondan sonra girmeyi düşünenleri bile korkunç felaketler bekliyordu  İşte, Mevlana'nın esrarengiz sırrı     25 Nisan 2004 Pazar 11:32 ERTUĞRUL ÖZKÖK/ HÜRRİYET MEZAR ODASININ SIRRI O müzenin kapısından içeri girerken, karşıma 'Da Vinci şifresi' gibi esrarengiz bir hikáyenin çıkacağını bilmiyordum   Bu, bir sanduka ve onun altındaki mezarın hikáyesi   Ama öyle basit bir hikáye değil   Hikáye 13'üncü yüzyılda başlıyor ve 1930'da esrarengiz bir aile trajedisine kadar uzanıyor   Hikáye beni çok etkiledi   Sizi de etkileyeceğini tahmin ediyorum   SAF TUTMUŞ SANDUKALAR ARASINDA Geçen salı günüydü   Hayatımda ilk defa Konya'ya gitmiştim   Konya'da Mevlana Müzesi'nin kapısından ilk adımımı attığımda, belki de sadece benim hissettiğim mistik bir rüzgár esti ve beni içine alıp götürdü   Hayatımda hiçbir mekán daha ilk anda beni bu kadar etkilememişti   İçerden çok hafif bir ney müziği geliyordu   Sağ tarafta, sanki saf tutmuş sandukaları görüyordum   Yanımda Mevlana Müzesi Müdür Yardımcısı Dr  Naci Bakırcı vardı   Mevlana'nın sandukasının önüne gelinceye kadar, mistik bir turistten farklı değildim   Ancak o sandukanın önünde Dr  Bakırcı'nın anlattığı o müthiş hikáye başladı   Daha doğrusu, o sandukanın altındaki 'mezar odasının sırrı'     500 METREYİ SEKİZ SAATTE ALAN CENAZE Nefesimi kestim ve onu dinledim   İşte ondan dinlediklerim   Anlatıldığına göre her şey 1273'te Konya'da kaldırılan bir cenazeden sonra başladı   Mevlana Celaleddin-i Rumi, 17 Aralık 1273 günü vefat ediyor   Cenazesine yüzbinlerce insan katılmış  Naaşı, İplikçi Camii'nden, 500 metre ilerdeki bu türbeye 8 saatte getirilebilmiş   Müslümanlar Mevlana'nın naaşını defnedebilmek için gayrimüslimlerin cenaze cemaatinden çıkmasını istemiş  Ancak onlar, 'Bize İsa'yı da Musa'yı da Mevlana öğretti' diyerek bunu reddetmişler   Mevlana'nın kabrinin altına bir 'mezar odası' bulunuyor   MEZAR ODASINA 700 YILDA 1 KİŞİ İNDİ Eski Türklerde mezarların altına Farsça 'zir-i zemin' yani 'zeminin altı' denilen bir mezar odası yapılırmış   Mevlana'nın naaşı da böyle 4 metrelik bir mezar odasına konmuş   Ancak o tarihten bu yana mezar odasına kimse inmemiş   Sadece bir kişi hariç   Rivayete göre Sultan Dördüncü Murad, Mevlana'nın türbesini ziyarete geldiğinde, mezar odasının içinde ne olduğunu çok merak etmiş ve bu odaya girmek istemiş   Ancak dönemin Mevlevi büyükleri, buna kesinlikle karşı çıkmış ve girmesini engellemişler   Bunun üzerine Sultan, elindeki tespihi, ağzı açık odanın içine atmış   Veya düşürmüş   Bu tespihi almak üzere 7 yaşında bir kız çocuğu mezar odasına indirilmiş   Bilinen tek şey, odanın iki tarafından aşağı doğru merdivenlerin indiğiymiş   Kız çocuğu mezara inip çıktıktan sonra dili tutulmuş   Dr  Naci Bakırcı, 'Çocuğun dilinin neden tutulduğu hálá bilinmiyor' diyor   KÜÇÜK KIZ MEZAR ODASINDA NE GÖRMÜŞTÜ İşte bu olaydan sonra 'mezar odasının sırrı' iyice merak edilmeye başlanmış   Acaba kız çocuğu orada ne görmüştü de dili tutulmuştu? Bir iddiaya göre, oda çok karanlık olduğu için çocuk çok korkmuş ve geçirdiği travmadan dolayı dili tutulmuştu   Ancak bir başka iddia daha var ki, o 'mezar odasının sırrını' daha da koyulaştırıyordu   Selçuklu Türkleri o tarihte mumyalama tekniğini biliyorlarmış  Fatih Sultan Mehmed dahil 7 padişahın naaşı mumyalanmış   Mevlana'nın naaşı da mumyalandığı için muhtemelen öyle duruyordu   Kız çocuğu orada yatan Mevlana'yı görünce bu hale gelmiş olabilirdi   Bu olay dönemin önde gelen Mevlevilerini harekete geçiriyor ve 1640 yılında mezar odasının ağzı tuğlayla örülüp üzeri kurşunla kaplanıyor   O tarihten sonra mezar odasının ağzındaki kurşun hiçbir zaman kaldırılmadı   Mezar odası, sırlarıyla birlikte belki de ebediyete kadar sessizliğe gömüldü   1930'LU YILLARDA MÜZE MÜDÜRÜNÜN ODASINDA Ancak odanın hikáyesi burada bitmiyor   Aradan 300 yıl geçtikten sonra, Mısır'daki piramit sırlarına benzeyen bir dizi olay daha yaşanacaktı   Bu olayın iki tanığı vardı   Biri olayı yaşayan Yusuf Akyurt isimli biri   Öteki de onun yaşadığını Murat Bardakçı'ya anlatan Abdülbaki Gölpınarlı Hoca   1930'lu yılların güzel bir gününde, Mevlana Müzesi'nin Müdürü Yusuf Akyurt odasında tek başına otururken, aklına sandukanın altındaki mezar odası gelir   İçinden 'Acaba şu odaya bir girsem de içinde ne olduğunu görsem' diye geçirir   Ancak tepki çekeceğini düşündüğü için kararsızdır   O AN KAPI ÇALINDI YAŞLI ADAM GİRDİ Tam o esnada kapı çalınır ve içeri, müzenin yaşlı odacısı girer   Bu yaşlı adam aslında, Mevlevi dedesidir  Cumhuriyetin ilanından sonra tekke ve zaviyeler kapandığı için müzeye çevrilen türbede odacı olarak çalışmayı kabul etmiştir   Yaşlı Mevlevi dedesi saygılı bir şekilde içeri girer ve Yusuf Akyurt'un tüylerini diken diken eden şu cümleyi söyler: 'Sakın oraya inmeyi düşünmeyin    ' Ancak bu şaşkınlık, müdürü kararından vazgeçirmez  Mezara inmek üzere kurşunla kaplı kapağın önüne gelir   Halıyı kaldırır  Tam kapağı açmak üzereyken, bir adam haykırarak içeri girer: 'Müdür bey, yetiş evin yanıyor    ' Yusuf Akyurt gelinceye kadar evi kül olmuştur   İşte tam o sırada eline bir telgraf tutuşturulur   Müze müdürü başka bir yere tayin edilmiştir   KONYA-ANKARA YOLUNDAKİ KAZA Konya-Ankara yolu o gün çok ıssızdı   Gün batmış, alacakaranlık etrafa hákim olmaya başlamıştı   Uzaktan gelen kamyonun farları, henüz tam karanlık hale gelmemiş ufukta cılız iki nokta gibi duruyordu   Şoförün yanında kapıya dayanmış şekilde oturan çocuk kimbilir hangi hayallere dalmıştı   Kamyon bir kavise girdiği sırada kapı aniden açılır ve çocuk alacakaranlığın içinde kaybolur   Kamyon durup, içindeki iki adam kapıdan uçan çocuğa ulaştıklarında iş işten geçmiştir   Çocuk öteki dünyaya göçmüştür   Çocuğun başında duran ikinci adam, başı ellerinin arasında hüngür hüngür ağlamaktadır   O adam, Konya'dan tayini çıkan Müze Müdürü Yusuf Akyurt'tur   Kimine göre, mezar odasının sırrı, onu hálá takip etmektedir   MEZARIN BAŞINDA SÖYLENEN SON SÖZLER Yusuf Akyurt oğlunun cenazesini alıp Konya'ya döner  Cenaze töreninden sonra doğruca Mevlana Müzesi'ne gider ve sandukanın başında ellerini açıp haykırmaya başlar: 'Yetmedi mi? Affet artık    ' Bütün bunlar neydi? Efsane mi? Gerçek mi? Küçük kızın dili niye tutulmuştu? Yaşlı odacı, müdürün kafasından geçen düşünceyi nasıl anlamıştı? Bunların cevabı yok   Ben bunları anlatan insanlardan dinledim   Bildiğimiz tek şey var  Mezar odası 731 yıldan bu yana sırrını muhafaza ediyor   Umarım bundan sonra da muhafaza etmeye devam eder   Çünkü bilinmezliğin yarattığı bazı mistik duygulara ebediyen ihtiyacımız olacak   Çünkü hepimizin içinde, sadece kendimize ait sırların saklandığı küçücük odalar var   Üzerleri kurşunla kaplı küçücük odalar    | 
|   | 
|  | 
|  |