Prof. Dr. Sinsi
|
Japonya İslam'ın Eşiğinden Mi Döndü?
Japonya İslam'ın Eşiğinden mi Döndü?
Japon İmparatoru Meiji, 1889 yılında İstanbul'a özel elçiler ve bu elçilerle birlikte; Sultan Abdülhamid Han'a hediyeler bir de 'özel bir mektup' göndermişti Özel mektupta ise Japon İmparatoru, Abdülhamid Han'dan; "İslâm dini, İslâm tarihi, İslâmın içeriği, ilim ve teknolojik gelişmeler, vakıflar, hayır kurumları vs konuları ile ilgili olarak kendilerine Japonca veya Fransızca olarak bilgiler," gönderilmesini rica etmişti
Japon İmparatoru'nun İslâm Dini ile ilgili bilgileri isteyen mektubu ve diğer bilgi ve belgeler inkâr edilemeyecek şekilde delilleriyle birlikte arşivlerde bulunmaktadır
Abdülhamid Han, Japon İmparatoru Meiji'nin isteklerini Şeyhülislam Cemâleddin Efendi'ye açmış ve ilk etapta; tezhipli bir Kuran-ı Kerim daha bir çok hediye elçilerle Japon İmparatoru'na gönderilmiş, diğer istediği bilgiler için de süre istenmişti
Daha sonra Japon İmparatoru Meiji'nin, İslam Dini ile ilgili istediği bilgiler, Şeyhülislam Cemâleddin Efendi'nin başkanlığında bir heyet tarafından hazırlanır ve gönderilir
Asya Planı
Sultan II Abdülhamid Han, Sırdaş ve Hazirun ile bir gece YILDIZ'da toplanarak tarihi bir planın ilk adımlarını attılar Batı'ya ve Avrupa'ya karşı Asya Planı Bu planın içersinde; Asya'ya çok önem verilmesi, Batı'yı uyandırmadan, gizli olarak Asya'ya maddi manevi yardımlar yapılması gibi unsurlar vardı Bu plan çerçevesinde; Asya'ya birçok görevli gönderildi Bunlardan en dikkat çekeni ise Çin'e gönderilenlerdi Çin Budizm ve çeşitli putperest inançlara sahip, nüfus olarak kalabalık bir ülkeydi Üstelik Türk kavmiyle tarihten gelen bazı husumetleri vardı
Sultan Abdülhamid Han Çin'de mektepler açtırdı Müslüman öğrencilerin sayılarını çoğalttı Para ve malzeme yardımları ile onları destekledi Tüm bunları 'İslam Halifesi' vasfı ile yapıyordu Zira Batı ve özellikle Yahudiler, İngilizler ve Vatikan Sultan'ın faaliyetlerini sıkı bir şekilde takip etme gayretindeydiler
Peki bu Japonya meselesinin aslı neydi? Çin'de yapılan faaliyetler Japonya'da da yapılıyordu Kültürel alış veriş faaliyetleri adı altında İstanbul'dan Japonya'ya giden devrin 'Erenleri', orada Japon halkı ile iyi ilişkiler tesis ediyorlar, İslâm dinini ve Türk kültürünü aşılıyorlardı Bu durum üstü kapalı bir şekilde de olsa, Japon Sarayı'na ve üst düzeydeki insanlara kadar sirayet etmişti
Japonlar'da da Budist ve değişik inanç sistemleri olmasına rağmen Çinliler gibi değillerdi Geleneklerine son derece bağlı, asil bir millettiler Erenlerin faaliyetleri öyle bir noktaya ulaşmıştı ki, Japon İmparatoru Meiji İslâm Dini ile çok yakından ilgilenmeye başladı
İşte bu sebeple II Abdülhamid Han'a özel mektup yazarak, İsâm Dini ile ilgili çok ama çok teferruatlı bilgiler istemişti Daha önce değindiğimiz gibi İmparator Meiji, II Abdulhamid'e Osmanlı Padişahı vasfı dolayısıyla değil, İslâm Halifesi olması nedeniyle özel mektup yazmıştı Sultan Abdülhamid Han'da İmparator'un İslâm Dini ile ilgili istediği bilgileri göndermiş ve O'nu İslâm'a davet etmişti Bu mektup Japonya'da arşivlerde gizli olarak saklanmaktadır
İslâm Halifesi olan Abdülhamid Han, Batı'nın üzerimize çullanmak için fırsat kolladığını ve İslâm ülkelerini büyük felaketlere sürükleyeceğini anlamıştı Bu plana karşı plan yapmalıydı Ve hedef; doğunun kendi aralarında batıya karşı oluşturacağı birliğe ve dayanışmaya ulaşmak olmalıydı
Japon İmparatoru Meiji ve Ailesi
Japon İmparator'u ve tebaası İslâmı seçme noktasına gelmişlerdi İngiliz casusları Ruslarla işbirliğine girerek, Osmanlı'nın bu girişimini engellemeye başladılar Japon-Rus savaşını tarihçiler bir de bu açıdan tekrar incelemelidirler?
Bilindiği gibi, II Abdülhamid'in talimatıyla Japonya'ya hareket eden Ertuğrul Fırkateyni, Temmuz 1889'da İstanbul'dan yola çıkmış ve 1890 tarihinde Japonya'nın Yokohama Limanı'na varmıştı Japon İmparatoru, Türk amiralini ve heyetini görkemli bir şekilde karşılamış ve II Abdülhamid'in gönderdiği hediyeleri kabul etmişti Ertuğrul Fırkateyni 15 Eylül 1890 tarihinde Yokohama Limanı'ndan ayrılmış ve Kuşimoto açıklarında 16 Eylül 1890'da kayalara çarparak batmıştı
Ertuğrul Firkateyni'nin batışı ile ilgili kuşkular bugün de devam etmektedir Acaba gemi şiddetli tayfun yüzünden mi battı yoksa bir sabotaj mı vardı? Ertuğrul Firkateyni'nin batığını çıkaran ekip başının ifadesine göre; 'yaptığımız araştırmalarda geminin kazan dairesinde, gemi batmadan önce büyük sorun yaşanmış ve belki de geminin batmasına kazan dairesindeki ısınmanın neden olabileceğini' söylemesi ve 'çıkan bulguların çok tartışılacağını' söylemesi oldukça dikkat çekicidir Japon medyası yapılan bu çalışmaları yakından takip etmekte ve aynı ilgiyi Türkiye'den de beklediklerini sık sık açıklamaktadırlar
Tekrar konumuza dönecek olursak; düşünün o gün İslâm'ı seçmiş Japonya (din konusunda Japon halkı İmparator'a büyük oranda uyacak, Müslüman olmuş İmparatorları'nın dinine girmelerinde halk bir sakınca görmeyecekti Burada kısa bir not düşmek gerekirse; bugünkü istatistiklere göre, Japonlar hızla din değiştirip, Hristiyan olmaktadırlar Japonya Hristiyanlaşmaktadır )
Bugün Doğu'da Japonya bir İslâm ülkesi olsaydı acaba Batı'nın ve Dünyanın kaderi ne olurdu? Olası ihtimallerden birkaçını sıralayalım:
Çin abluka altına alınacak, Asya'nın diğer kavimleri de hızla Müslümanlaşacaktı Teknolojiye öncülük etmiş bir Müslüman Japonya, İslâm'ı hedef alan Batı'ya karşı aman tanımayacaktı Üstelik Osmanlı'ya bağlı bir birlik olarak Asya Birliği kurulacak, bu durumda Asya İslâm Birliği'nin önünü açacaktı Bugün Avrupa Birliği kriterleri değil, Asya Birliği kriterleri konuşulacaktı Avrupa bu birliğe girmek için; örfünden, dininden, kültüründen tavizler verecekti Kısaca Dünya tarihinin kaderi değişebilirdi
İngiliz ajanları, gizli raporlarında o günkü Japonya-Osmanlı yakınlaşmasını oldukça tehlikeli bulduklarını belirtiyorlardı Sadece bu konu ile ilgili olarak bile bir kitap yazılabilir
Kuşkusuz II Abdülhamid Han İngilizleri çok yakından tanıyordu İngilizlerin özel Devlet kitaplarını çevirtip,okuyor ve notlar alıyordu Bu kitaplar öyle herkesin ulaşabileceği sıradan kitaplar değildi
Doğu Projesi gerçekleşmedi ama başka bir dahi olan Gazi Paşa, Batı projesini yürürlüğe koydu Muasır Medeniyetler Projesi Fakat bu projenin iyi anlaşılmadığı ve rafa kalktığı görülmektedir Gazi Paşa, Batı'yı fen ve teknolojiyi yakalama adına kullanıp, 'Büyük Türkiye' inşasını planladı Şimdikiler ise Batı'nın ahlaksızlığını, inançsızlığını, kültürünü alma adına yarışıyorlar Vatikan'a boyun eğiyorlar Yazık
Artık Güneş yeniden Asya'dan, ASYA BİRLİĞİNDEN DOĞACAK?
alıntı
|