08-20-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Tapınak Şövalyeleri (Templiyerler )
Tapınak Şövalyeleri (Templiyerler )
Mesihin ve Süleyman Tapınağının Asker-Kardeşliği (Pauperes commilitones Christi Templique Solomonici)
Hristiyan askeri tarikatlarının başında gelmektedir Orta çağda varlığını yaklaşık iki yüzyıl kadar sürdürmüş olan bu tarikat, Birinci Haçlı Seferinin akabinde kurulmuş ve Kudüse giden Avrupalı hacıların güvenliğini sağlamayı görev edinmişti
Tapınakçılar hem asker hem rahip olma özellikleriyle Hristiyan dünyasında bir ilki temsil ediyorlardı Pek çok Haçlı Seferinde görev almışlardır Tarikatın yapısından kaynaklanan finansal imkanların modern bankacılığın da temelini oluşturduğu söylenebilir Tarikat, Fransa Kralı IV Filipin gadrine uğrayana kadar Avrupa genelinde üye sayısını ve gücünü artırmıştır Kral Filip, tarikat üyelerini işkenceyle itiraflara zorlamış ve yakmıştır Fransa kralının etkisiyle Papa V Clement de, 1307 yılında tarikatın zorla dağıtılması kararını almıştır
Tapınak Şovalyeleri Tarikatı manastır yaşamı esasına dayanıyordu Hristiyanlığın önde gelen din adamlarından Cistercian tarikatının kurucusu Claivauxlu Saint Bernardın da desteğini alan tarikat Avrupanın hemen her ülkesinde örgütlenmişti Tapınakçıların her ülkede bir üstadları vardı ve bunların hepsi tarikatın doğudaki askeri faaliyetleri ile batıdaki mali gücünü kontrolünde bulunduran Büyün Üstada bağlı idiler
Tarikat içinde üç ayrı sınıf vardı - Şovalyeler (Knights): Ağır süvariler
Üzerinde kırmızı haç bulunan beyaz kıyafet giyerlerdi
- Serjenler (Sergeants) ve Hizmetliler: Hafif süvariler
Daha alt sosyal sınıflardan geliyorlardı ve kahverengi kıyafet giyiyorlardı Tarikatın mülklerini ve mali işlerini yönetiyorlardı
- Papazlar: Tarikatın dini rehberleri
Bunlar dışında savaşçı ihtiyacından dolayı tarikata önceden belirlenmiş sürelerle katılan, daha sonra da seküler hayata dönen şovalyeler ve evli şovalyeler de vardı Bunlar ömür boyu üyelerden üzerinde kırmızı haç bulunan siyah ve kahverengi kıyafetlerle ayrılıyorlardı Üstadları dahil çoğunluğu o zamanlar pekçok şovalye için geçerli olduğu gibi eğitimsiz ve okuma-yazma bilmeyen kimselerdi
Tapınakçılar, Hristiyanların kutsal saydığı topraklarda pek çok kale inşa etmişlerdi Hristiyan dünyanın yetiştirdiği en iyi savaşçılar olarak biliniyorlardı Haçlı seferlerini tasvir eden pek çok resimde göğüslerinde beyaz cüppe üzerine kırmızı haç ile resmedilen şovalyeler Tapınakçılardır
Tapınak Şovalyeleri tarikatına katılmak, kendini tamamen adamayı gerektiriyordu ve tekris işlemi gizli bir törenle gerçekleştiriliyordu Bu ritüellerin pek azı dışarıdaki insanlar tarafından biliniyordu, bu da engizisyoncuların şüphelenmesine yol açıyordu İlk başlarda tarikata katılabilmek için iyi bir soydan gelmek ve bütün varlıklarını tarikatın hizmetine vermek zorundaydılar Ayrıca, tarikata üye olmak, fakirliği, erdemi, dindarlığı ve itaatı gerektiriyordu Tapınak şovalyeleri için savaşta teslim olmamak önemli bir ilkeydi
Tarikat, 1118 yılında Fransız şovalyeler Hughes de Payens ve Geoffrey de St Omer tarafından Hayfa ve Kudüs yolundaki Hristiyan hacıları korumak maksadıyla kurulmuştur İlk kurulduğunda dokuz üyeden oluşuyor, ve hediye ve yardımlara dayanıyordu Bu yüzden, ilk başlarda Mesihin fakir şovalyeleri olarak biliniyorlardı Kudüs kralı II Baldwin onlara Tapınak Tepesinde eski Süleyman Tapınağının harabeleri olduğu düşünülen yerde bir karargâh sağladı Tarikat bundan sonra Tapınak şovalyeleri ismiyle anılmaya başladı
Clairvauxlu Bernard gibi Hristiyan din adamlarından aldığı destekle Tapınakçılar kısa sürede büyümeye başladılar Papa, 1128de yayınladığı bir emirle onları bir Tarikat olarak tanıdı ve doğrudan Papalık makamına bağladı Bundan sonra Avrupadan para ve toprak hibeleri gelmeye başladı Pek çok Avrupalı soylu tarikata katıldı
Tarikatın Avrupa genelinde savaşçı gücünden çok daha fazla insandan oluşan güçlü bir finansal ağı vardı Kutsal topraklara giden hacılara karşılığını yatırmaları şartıyla mektuplar veriliyor, hacılar bu mektupları tarikatın Kudüs veya başka bir yerdeki uzantılarında nakde çevirebiliyorlardı Bu günümüzde kullanılan çeklerin ilk hali kabul edilmektedir Gücünü gitgide artıran tarikat Avrupa ve Ortadoğuda geniş topraklara sahip oldu, kaleler, kiliseler inşa etti, büyük çiftliklerde ürettiği ürünleri kendi adına ihraç faaliyetlerine girişti Tarikatın kendi donanması vardı ve bir ara tüm Kıbrıs tarikatın mülkü haline gelmişti
Kudüsün 1187de Selahaddin-i Eyyubi tarafından tekrar fethedilmesinden sonra Haçlı Seferleri gücünü kaybetmeye ve Avrupanın tarikata desteği azalmaya başladı Tapınakçıların büyük üstadı Gérard de Ridefortun 1189da Selahaddin tarafından Akranın fethinde yakalanıp boynunun vurulması da Tapınakçıların kendi içindeki motivasyonlarını ve prestijlerini sarstı Haçlıların son kalıntılarının da 1291de Ortadoğudan atılması Tapınakçılar için sonun başlangıcıydı
1300lü yılların başında Fransa Kralı IV Filip İngiltere ile savaşında büyük bir para sıkıntısı çekiyordu Bu yüzden Tapınakçıları sıkıştırmaya başladı Tapınakçıların Büyük Üstadı Jacques de Molaydan tarikatın usulsüzlük yaptığı iddiaları ile ilgili açıklama yapmasını istedi de Molay bu iddiaları reddetti
13 Ekim 1302de Filip, tüm Fransız Tapınakçıların aynı anda tutuklanmasını sağladı ve çeşitli suçlardan Engizisyona gönderdi İşkencelerle kendilerine yöneltilen suçları kabul etmeleri sağlandı Bu zorlama itiraflar Filipe Tapınakçıların mallarına el koyma imkanı verdi 1312de IV Filipin baskısıyla Papa V Clement tarikatın dağıtılmasına karar verdi Tarikatın tüm varlıklarının Rodos Şovalyelerine devredilmesi emredilmesine rağmen Filip Fransadaki mülklerin büyük bölümüne el koydu Pek çok Avrupalı yönetici de bu olayı kilisenin elindeki mülkleri azaltmak için bir fırsat olarak gördü
Fransa dışındaki Avrupa ülkelerinde de Tapınakçıların pek çoğu tutuklanmış olmasına rağmen neredeyse hiçbiri suçlanmadı Bir kısmı Malta Şovalyeleri (Hospitallers) ve Portekizdeki Mesih Tarikatı (Order of Christ) gibi başka tarikatlere karışırken, bir kısmı seküler hayata döndü Bir kısmı da Papalığın etki alanı dışındaki ülkelere kaçtılar Bazı çağdaş kurgu romanlarda, tarikatın yer altına çekildiği iddiaları dile getirilmiştir Fakat ne tarikatın donanması ne de finansal arşiviyle ilgili günümüze ulaşan bir bilgi bulunmamaktadır
Bugün Katolik Kilisesinin resmi görüşü, yargılamanın adil olmadığı yönündedir Zaten Fransa dışında suçlanan Tapınakçı da olmamıştır IV Filipin yardımlarıyla papa olan V Clementin bu borcunu ödemek için Filipe göz yumduğu söylenmektedir 2002 yılında Dr Barbara Flare tarafından Vatikanın gizli arşivinde bulunan Chinon parşömeni Fransada suçlanan bazı Tapınakçıların Papanın gönderdiği bir ekip tarafından sorgulanma kayıtlarını içermektedir Bu kayıtlarda Jacques de Molay dahil tüm Tapınakçı liderlerin günahlarının bağışlandığı ifade edilse de, IV Filip tarafından serbest bırakılmamışlardır 1314 yılında Tapınakçıların son büyük üstadı Jacques de Molay, suçlamaları halkın önünde kabul etmeyi reddettikleri için, iki arkadaşıyla birlikte yakılarak idam edilmiştir
Tapınak şovalyeleri ile ilgili ortada dolaşan pek çok gizem ve mit vardır Bunların bir kısmı Kudüsteki kutsal tapınağın kontrolünü uzun süre elinde tutan ve koruyuculuğunu yapan Tapınakçıların orada buldukları söylenen hazinelerle ilgilidir Bunlar arasında Kutsal Kase veya Hz Musanın Kutsal Sandukası sayılabilir Ulusal Hazine ve Indiana Jones ve Son Haçlı Seferi gibi bazı Hollywood filmlerinde bu tür efsaneler konu edilmiştir
Bir başka efsaneye göre de, Tapınakçılar tapınak tepesinin altındaki gizli tünellerde gnostik Hristiyanlara ait yazmalar bulmuşlardır Bu yazmalarda klasik Hristiyan inancında Hz İsanın havarilerinden biri kabul edilen Magdalalı Meryemin aslında onunla evlendiği ve bu evlilik yoluyla onun soyunu sürdürdüğüne dair kanıtlar buldukları iddia edilmektedir Hatta Magdalalı Meryemin Hz İsanın ölümünden sonra Fransaya geçtiği ve Katolik Kilisesinin soyun devamını engellemek için tüm girişimlerine rağmen, Hz İsanın kanının Merovenj hanedanının soyunda devam ettiği ve sonradan Tapınakçıların koruyuculuk görevini devraldıkları da iddialar arasındadır Dan Brownun beyaz perdeye de çekilen Da Vinci Şifresi isimli kitabı tümüyle bu tür efsaneler üzerine kuruludur
Öte yandan Avrupada pek çok gizemli örgüt ve tarikat kendilerini Tapınakçılara nispet ederek onlara ait sembolleri kullanmışlardır Hatta masonluğun doğrudan Tapınakçılar tarafından kurulduğu da iddialar arasındadır
Bazı ezoterik yazarlar Tapınakçıların Atlantis, Mısır, Esseniler, Gnostikler ve daha pek çok ezoterik ve okült sırların koruyuculuğunu yaptığı ve yayılmasını sağladıklarını iddia etmişlerdir
alıntı
|
|
|