Türkçe'nin Unutulmuş Sözcükleri |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Türkçe'nin Unutulmuş SözcükleriTürkçe'nin Unutulmuş Sözcükleri Karaman, Selçuklu döneminden kalan Türkçe sözcüklerin kullanıldığı bir yer Karaman, Türkçe'nin Anadolu'da resmi dil ilan edildiği ilk şehir Türkçe'nin nereden nereye geldiğini anlamak için, Karaman'da hâlâ kullanılan sözcükler önemini koruyor: Batbat; ördek Attırmak; at sürmek Cıllık; oyun bozan Cula; karga Cunguldak; bir çeşit tahterevalli: Çağ; foseptik çukuru Cozutmak; dağıtmak Cızbüzzük; her şeyden incinen, alınan Devramber; ayçiçeği Fişkele; salyangoz Goma; durma Sındı; makas Vadıl; salak " Karaman sözcükleri ALAYA: Siyah ve kokulu üzüme verilen ad ALAVURT: Kabaktan yapılmış su kabı ALENGİRLİ: Tutarsız AKDİMBİT: Beyaz erken olan üzüme verilen ad ANDIK: Sırtlan ANDIZ: Ardıç cinsinden, pekmez yapmakta kullanılan bir ağaç ANĞ: Tarla ve bahçelerde sınır çizgisi ANKEBUT: Uykuda sıkıntı verdiğine inanılan bir varlık ANŞIRTMAK: Hissettirmek, duyurmak ATTIRMAK: At sürmek AŞENE: Mutfak AVAİT: Düğünlerde toplanan para ve yiyecek AVAR: Sebzelerin ekildiği yer BAMBIL: Büyük cins arı BATBAT: Ördek BELERTMEK: Gözlerini alabildiğine açmak BEKEMEK: Kapamak BEKERE: Makara BITIRAK: Diken BİLLİ: Çocukların oyunda kullandığı değnek BÖĞEMEK: Suyun önünü kapamak BÖĞENEK: Önü kapalı su BUĞURSAMAK: Önemsemek BUĞUZLANMAK: Kinlenmek BUHARE: Baca BUNAR: Pınar BURTAZAN: Fitneci, karıştırıcı BÜZGÜLÜ: İri taneli, ala-siyah üzüm CIBARMAK: Kabarmak CILGA: İnce yol,patika CILGISIZ: Hayırsız CILLIK: Oyun bozan CILLIMAK: Oyun bozmak CILK: Bozuk CIPKI: İnce sopa CIRMALAMAK: Tırmalamak CİDAV: Gözü açık CIZBÜZZÜK: Her şeyden incinen CONCALAZ: Kaygısız COZUTMAK:Saçmalamak CULA: Karga CUNGULDAK: Bir çeşit tahteravalli CURRUK: Islak, su gibi CÜLEPE: Küçük ÇAĞ: Evlerde pis suların aktığı çukur ÇAL: Fundalıklı yer ÇEĞELİ: Kıl keçi hastalığı ÇEMBER: Başörtüsü ÇENET: Bir bütünün iki parçasından biri ÇENİLEMEK: Çok konuşmak ÇINGIL: Üzüm salkımının bir parçası ÇITLIK: Menengiş ÇİTLEK: Ayçiçeği ÇİMMEK: Yıkanmak ÇİNGİL: Küçük bakır kova ÇİTİL: Ufak, bakırdan yapılmış, yoğurt konan kap ÇİRLİ: Düğün yemeği ÇÖDÜRMEK: İşemek ÇÖĞÜR: Diken ÇÖĞÜTMEK: Özürlü insanın oturuşu ÇÖKÜR: Küçük kazma ÇÖLTE: Küçük kazma ÇÖMÜŞMEK: Diz üstü oturmak DAFLAMAK, DAYFALMAK: Sıkılmak DAMKALDIRAN: Sırtlan DEBİT: Kızıl üzüm DEĞİRMİ: Bir en ve uzunluğun iki katı DEPME: Kıldan dokunan pantalon DEVRAMBER: Ayçiçeği DIKIM: Lokma DINILAMAK: Kendinden geçip uyumak DİNELMEK: Ayakta durmak DİNGİLDEMEK: Hoplamak, zıplamak DİNİZ: Sakin DUTTURMAK: İşemek DUTU: Kız evinden oğlan evine götürülen, içinde altın ve lokum bulunan bohça DUVAK: Üşütme ile ilgili hastalıklarda kullanılan tuğla EGEL: Getir EĞE: Karın boşluğu ELGANEM: Uysal, elinden iş gelmeyen, koyun gibi EMSİZ: Beceriksiz ENDEĞİRDE: Hemen orada EPELEME: Serpme ESEBALI: Dayanıklı üzüm ESİRANI: Hamur ayırmakta kullanılan, ucu geniş demir FAŞALAKLI: Ortalığı velveleye veren FELİK: Manevela demiri FENİLEMEK: Şaşırmak FENİKMEK: Başı dönmek FICITMAK: Atmak FIŞKI: Hayvan pisliği FIYMAK: Kaçmak FİRASETLİ: Düşünceli FİREK: Domates FİŞKELE: Salyangoz FİŞLEMEK: Tanelere ayırmak FOŞALMAK: Boşalmak GALGUDURUM: Karmakarışık GAFAKOÇANI: Nüfus cüzdanı GARAGASPANE: Açıkça GATIR: Topaç GAVARA: Bal peteği GAVLAMAK: Kabarmak, esas parçadan ayrılmak GAVUK: İşlenen iplik GAYKILMAK: Bir tarafa yatmak GAYMAK: Yığmak GEÇİNCEME: Geçinme GELİNCE: Kaynana GELLABA: Yenge GEN: Hiç sürülmemiş arazi, otlak GERİ: Büyük çuval GEYREK: Korkuluk GEYSİ: Giysi GEYSUNAK: Genel çamaşır yıkanan yer GIĞALAK: Koyun, keçi pisliği GINCIFIRLI: Süslü GIVIZ: Buğdayın işlenemeyen, işe yaramayan kısmı GIYADE: Hafif aralık GIYNAŞ: Gözü kapalı olan GİYREK: Korkuluk GOMA: Durma GORA: Anahtar GOSBATAR: Son derece kendine güvenli GÖCER: Tarlada, kenarda çalışan işçi Çoban GÖMBELEK: Kelebek GÖTCEK: Tahtadan yapılmış oturak GÖVLEK: Tahta kova GÖZ: Çürük GÖZER: İri gözenekli kalbur GUBARMAK: Gururlanmak, kibirlenmek GUBUZ: Yüksekten atan, palavracı GUMPİR: Patates GUNNAMAK: Doğurmak GURTLANMAK: Kıskanmak GUŞANE: İki kulplu tencere GUYNU: İçinden pazarlıklı GÜCÜMEK: Beceriksiz GÜMEN: Deneme GÜNSÜ: Pekmezlik üzüm HALAZ: Alev HALBÜSEM: Halbuki HAKIYETSİZ: Kıymet bilmez HARAR: Büyük çuval HARENİ: Küçük kazan HAYIFLANMAK: Üzülmek, sıkıntılanmak HAYLULU: Serseri HAYTA: Yaramaz HAYU: Bir çeşit ünlem HECALET: Çekinme HELKE: Kova HINAZAR: Kötü düşünen HIRTLAK: Olmamış kavun HİNDİ: Şimdi HORA: Ora HOYUNU: Bundan böyle HÜLLİYET: Mücevher HÜMERMEK: Kabarmak, yiğitlik gösterisinde bulunmak HÜRRİYET: Beyaz başörtüsü ICCAK: Hamam IĞALAMA: Yavaş hareket etme IĞIRAĞIR: Lafı geveleme IMZIMAK: Tadı kaçmak INCIK: Fazla hassas İĞSİ: Ucu yanmış odun İHİCİK: İşte İLİBİCCE: Yemeği pişirilen, genellikle yol kenarlarında yetişen dikenli bir bitki İNEZ: Az İNİ: Gelinin kocasının erkek kardeşine verdiği isim İRİŞKİ: Sucuk içi İSBİTİREN: Çabuk dökülen, ince kabuklu üzüm İŞDANACIK: İşte İŞKİLLİ: Kuşkulu KAKLIK: Kaya oluklarında biriken su KELETE: Uyuz KELEŞ: Güzel KEMRE: Tabaka, kat KEPİR: Gözü kapalı KESAT: Az KIRI: Eşek yavrusu KİTİMEK: İşini bitirmek, öldürmek KÖFTİ: Pekmezle yapılan tatlı KÖMBE: Fırın ekmeği KÖSEMOR: Gelişmemiş buğday tanesi KÖSÜLMEK: Yayılmak KÜLÇE: Fırın ekmeği KÜNCÜ: Susam KÜSKÜ: Sürgü KÜSSÜK: Sürgü LİNGİRDEMEK: Sallanmak LORU: Obur MAYALI: Tandırda pişirilen bir çeşit ekmek MALAMAT: Etrafa yaymak MARDAVAL: Deli üzüm MAYIŞMAK: Uyuşuk olma MEH: Buyur, anlamında bir söz MEYANE: Yağda kavrulan un MEYMENE MESMENE: Açıkça MIRRIK: Surat MISIRGA: Hindi MISMIL: İyi MIYMINTI: Yapışkan, hoşlanılmayan kimse MİLİZ: Arı MUCUDU: Uyuz MÜDARESİZ: Hiç kimseye ihtiyacı olmayan MÜZEVİR: Laf getirip götüren NATIRA: Bünye OLÇUMLU: Kendini beğenmiş OTBELİ: Ateş küreği ÖDÜSITMAK: Çok korkmak ÖRÜDURMAK: Ayağa kalkmak, hazır olmak ÖTEĞEN: Önceki gün ÖTÜREK: İshal PARÇ: Su bardağı PATAK: Dayak PİNÇİK: Küçük parça PORTMAK: Ürkmek POYTURMAK: Ürkmek PÜRÇ: Çok sayıda uç RAFIK: Arkadaş, dost SADALAMAK: Ne söylediğini bilmemek SAFA: Su bardağı SATLICAN: Karın ağrısı hastalığı SAYADİNBİT: Az sulu kuru üzüm SANAKA: Örnek verme SEĞİRTMEK: Koşmak SEKALTI: Salon SENDEFİ: Ahmak SENİT: Hamur tahtası SEYİM: Hisse SINDI: Makas SINIK: Kemik SINIKÇI: Kırık-çıkıkla uğraşan kişi SIRACALI: Öfkeli SIRSIL: Yapışkan SITKIYI IYIRMAK: Ümit kesmek SIYGIÇ: Kemikli kavrulmuş et SİĞECEN: İçinden pazarlıklı SİTİL: Yoğurt konulan bakır kap SİNGİL: Uyuşuk SOBUTSUZ: Sebatsız SOMAT: Sofrabezi SÖDELEMEK: Derlenip, toparlanmak SÜMEYE: Boşuna ŞALGACI: Gereksiz, boş ŞEPİT: Yufka ekmeği ŞEPİLDEK: Etin iyi olmayan kısmı ŞERPENEK: Gevşek ŞIRAHNA: Üzüm çiğnenen yer ŞIRKIT: Göz çapağı ŞİNİK: Buğday ölçeği ŞİRNEMEK: Karşı gelmek ŞİRPİK: Göz çapağı TAFRA: Sinir TANLAMAK: Alay etmek TAPAN: Su içmek için oyulan ağaç TAPTUP: Mayasız ekmek TELLİK: Takke TEM: Şeytan çarpığı TEYİN: Sincap TEZİLEMEK: Yolunu kaybetmek TIKI: Yayık TOKAT: Bakır yoğurt kabı TOKUÇ: Ağaçtan yapılan, çamaşır yıkamakta kullanılan araç TUNCUKMAN: Garip hareketlerde bulunan TUNUŞMAK: Kaybolmak, yerinden ayrılmak URUP: Bir ölçü aleti ÜĞÜTLEMEK: Ayıklamak, ayırmak ÜLÜBÜ: Fasulye VADIL: Salak YAFTA: Kura ile bölüşmek YAĞIR: Kirli YAĞLIK: Büyük mendil YAĞRIK: Kirli YANFİRİ: Yanyan YANNIK: Tuluk YERLİ: Tamamen YİRKELEŞMEK: Kötülüğüne uğraşmak YOĞŞUMAK: Usanmak YOYMAK: İsraf etmek YUNMAK: Yıkanmak ZAHIM: İltihap ZAMBIR: Büyükarı ZERLETMEK: Eşek anırtmak ZIRINCIK: Tadı kaçmak ZIYLAK: Kaygan alıntı ![]() |
|
|
|