Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doruk, eylül, faşizmin, noktası

12 Eylül ; Faşizmin Doruk Noktası...

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

12 Eylül ; Faşizmin Doruk Noktası...




12 Eylül ; Faşizmin Doruk Noktası

12 Eylül Darbesi veya 1980 Darbesi, Türkiye'de, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 12 Eylül1980 günü emir komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askeri müdahale 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesi Bu müdahale ile Süleyman Demirel'in Başbakan'ı olduğu hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi, 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası tamamen rafa kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askeri dönem başladı

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi, radyodan okunan ilk bildiriye göre:
İç Hizmet Kanununun verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuşturGenelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve Kuvvet Komutanları tarafından oluşturulan askeri cunta Milli Güvenlik Konseyi adı altında 1983 genel seçimine kadar Türkiye'ye ilişkin tüm kritik kararları aldı
Darbe ardından geçen 3 yıl içerisinde önemli kanunların tamamına yakını değiştirildi ve cuntanın belirlediği Danışma Meclisi tarafından hazırlanan Anayasa, 1982 yılındaki halk oylamasında, yüzde 92'lik "Evet" oyu ile büyük farkla kabul edildi Halk oylamasında 'Hayır' oyu kullananları sandık başında baskı altında tutmak için rengi dışardan görünen oy pusulaları kullandırıldığı iddia edildi ama bu, Anayasa'nın çok büyük çoğunlukla kabul edilmesini açıklayan tek neden değildi Anayasa'nın kabulünün bir başka önemli etkeni olarak, ihtilal öncesi iç savaş ortamı nedeni ile vatandaşların kendi hayatlarından endişe etmesi de ifade edilir[u]
12 Eylül 1980 darbesi, Türkiye'de halkın önemli bölümü tarafından sosyal,siyasi ve ekonomik sorunların hiçbirine çözüm bulamayan iflas etmiş parlamenter rejimin 'haklı' alternatifi olarak görüldü Bu nedenle, darbeye bir direniş olmadığı gibi, büyük çoğunluk, darbe liderlerini, ülkenin yeni liderleri olarak kısa sürede benimsedi
Aynı halk oylamasında, Kenan Evren Cumhurbaşkanı seçildi Kabul edilen Anayasa'da, cunta üyelerinin ömür boyu yargılanmasını engelleyen geçici 15 madde, seçimlerle iktidara gelen hiçbir hükümet tarafından kaldırılmadı ve 12 Eylül liderlerinin dokunulmazlığı sürdü

12 Eylül 1980 askeri darbesinin gerekçeleri arasında ülkede yaygınlaşan siyasi cinayetler, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin birçok tur ardından Cumhurbaşkanı'nı seçememesi ve 6 Eylül günü Konya'daNecmettin Erbakan önderliğinde yapılan ve darbe liderlerinin şerîat amaçlı bir kalkışma girişimi olarak nitelediği yürüyüş gösterildi
Ülkede tırmandırılan sağ - sol ve alevi - sünni gerginliği bireysel ve kitlesel siyasi cinayetleri besledi 12 Eylül 1980 öncesinde sağ ve sol siyasi hareketin önde gelen temsilcileri cinayetlere kurban gitti DoçBedrettin Cömert, Abdi İpekçi, Gün Sazak, Nihat Erim ve tanınmış birçok kişi sağ ve sol gruplara mensup militanlar tarafından öldürüldü Darbe öncesinde siyasi cinayetlerin sayısı her gün 30'a yaklaşıyordu
12 Eylül 1980'e gelindiğinde 19 ilde sıkıyönetim uygulanıyordu
Ülkede, yönetemeyen hükûmet, karar alamayan Meclis ve ardı arkası kesilmeyen siyasi cinayetlerin yol açtığı yılgınlık havası, 12 Eylül öncesi dönemin son Başbakanı Süleyman Demirel'in "70 sente muhtacız" sözü ile özetlenen işsizlik, kıtlık ve işyeri anlaşmazlıkları ile yoğunlaştı
Darbe ardından, siyasi cinayetlerin çok kısa sürede sona ermesi, güvenlik güçlerinin şiddet eylemlerini darbe öncesinde neden önlemediği / önleyemediği sorularını da beraberinde getirdi Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin darbeden haberdar olduğu ve darbe gecesi Başkan Jimmy Carter'a "bizim çocuklar işi bitirdi" anlamında bir mesajın, bir toplantının ortasında iletildiğinin anlaşılması, 12 Eylül'de ABD'nin rolü konusunu da tartışmalara açtı Darbeden sonra ilk idam edilenler 9 ekim 1980 tarihindeülkücüMustafa Pehlivanoğlu ve sol görüşlü Necdet Adalı olmuştur

12 Eylül 1980 ardından partiler lağvedildi, parti liderleri önce askeri üslerde gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı Bu durum, siyasi partilerin sürekliliği konusunda tarihsel sorunlar yaşayan Türkiye'de siyasi temsilin demokratikleşmesi önünde yeni bir engel oluşturdu, siyasi gelenekler geçici de olsa alt-üst edildi


Darbenin bilançosu
İstanbul Haber Servisi - TBMM kapatıldı, anayasa ortadan kaldırıldı, siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu ve mallarına el konuldu
* 650 bin kişi gözaltına alındı
**1 milyon 683 bin kişi fişlendi
**Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı
**7 bin kişi için idam cezası istendi
**517 kişiye idam cezası verildi
**Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı)
**İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi
**71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163 maddelerinden yargılandı
**98 bin 404 kişi ''örgüt üyesi olmak'' suçundan yargılandı
**388 bin kişiye pasaport verilmedi
**30 bin kişi ''sakıncalı'' olduğu için işten atıldı
**14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı
**30 bin kişi ''siyasi mülteci'' olarak yurtdışına gitti
**300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü
**171 kişinin ''işkenceden öldüğü'' belgelendi
**937 film ''sakıncalı'' bulunduğu için yasaklandı
**23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu
**3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi
**400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi
**Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi
**31 gazeteci cezaevine girdi
**300 gazeteci saldırıya uğradı
**3 gazeteci silahla öldürüldü
**Gazeteler 300 gün yayın yapamadı
**13 büyük gazete için 303 dava açıldı
**39 ton gazete ve dergi imha edildi
**Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi
**144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü
**14 kişi açlık grevinde öldü
**16 kişi ''kaçarken'' vuruldu
**95 kişi ''çatışmada'' öldü
**73 kişiye ''doğal ölüm raporu'' verildi **43 kişinin ''intihar ettiği'' bildirildi



12 Eylül rejimi sürüyor
* İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül, 12 Eylül darbesinin yurttaşın devlet için olduğu anlayışını yerleştirdiğini vurgularken ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, Türkiye'nin 21 yüzyıla 12 Eylül'ün gölgesinde girdiğini öne sürdü Ercan Karakaş ise 12 Eylül'le gelen yasakların sürmesinin Türk siyasetinin ve özellikle de Türk sağının ayıbı olduğunu söyledi

İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) - İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü Öndül , 12 Eylül darbesinin yurttaşın devlet için olduğu anlayışını yerleştirdiğini vurgularken ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras , Türkiye'nin 21 yüzyıla 12 Eylül'ün gölgesinde girdiğini öne sürdü Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Ali Balkız , ''kara dönem'' olarak nitelediği 12 Eylül'ün unutulmamasını istedi CHP Meclisi üyesi Ercan Karakaş , 12 Eylül'le gelen yasakların sürmesinin Türk siyasetinin ve özellikle de Türk sağının ayıbı olduğunu söyledi

ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, yaptığı yazılı açıklamada, 12 Eylül'ün rejim üzerindeki olumsuz etkilerini anlattı ''Rejimin şimdi onarmaya çalıştığı defoları aslında o dönemin ürünüdür'' diyen Uras, 12 Eylül'ün etkilerini şöyle sıraladı: ''12 Eylül ile birlikte sola karşı desteklenen Türk-İslam sentezcisi kadrolar devlet içine yerleştirildi 12 Eylül'ün yasakçı kafası Kürt sorununu asayiş sorununa indirgedi, anadili yasak ilan etti ve onbinlerce insanın ölümüne yol açan süreci başlattı 12 Eylül, sermaye yanlısı tutumuyla, yeni liberal ekonomi politikaları ile ülkeyi emeğiyle geçinenler açısından cehenneme çevirdi Sendikal haklar, sosyal
haklar tahrip edildi 12 Eylül askeri otoriteyi, yürütmeye, yargıya ve siyasete müdahale edici, talimat verici bir konuma, sivil otoritenin üstüne yükseltti
RTÜK'ü medyanın başına musallat eden 12 Eylül rejimidir'' Türkiye'nin 21 yüzyıla 12 Eylül rejiminin gölgesinde girdiğini belirten Uras, ''12 Eylül'ün militarist kurumlarını, zihniyetini, yasalarını ve anayasasını değiştirmeden Türkiye'nin devasa sorunlarını aşamayacağız'' dedi 12 Eylül'ün etkilerini 'kâbus' olarak nitelendiren Uras, bu kâbustan kurtulmanın yolunun da uzaktan kumandalı siyaset tarzını değiştirmekten, köklü bir anayasa ve yargı reformu yapmaktan geçtiğini kaydetti

İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Hüsnü Öndül, bir yazılı açıklama yaparak, derneklerinin hazırladığı insan hakları ihlalleri bilançosundan örnekler verdi Bilançoya göre, 7 bin kişi için idam istendiği, 517 kişiye ölüm cezasının verildiği, 650 bin kişinin gözaltına alındığı, 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiği, açılan 210 bin davada 230 bin kişinin yargılandığı, 388 bin kişiye pasaport verilmediği, 7 bin 233 devlet görevlisinin bölgelerinin dışına sürüldüğü, 300 gazetecinin saldırıya uğradığı, 49 ton gazete, dergi ve kitabın sakıncalı olduğu gerekçesiyle imha edildiği belirlendi

Öndül, 12 Eylül rejimi sonrası Türkiye'nin Türk-İslam sentezi anlayışı ile yeniden yapılandırıldığını, bu yeniden yapılanmada Aydınlar Ocağı'nın 1979 yılı tezlerinin sisteme damgasını vurduğunu belirtti

Öndül, 12 Eylül'le birlikte kutsal devlet anlayışının yerleştirildiğini belirterek bireyin, yurttaşın hakları ve özgürlüklerinin kutsal devlet anlayışına kurban edildiğini, yurttaşın devlet için var olduğu anlayışının sisteme yerleştirildiğini söyledi Balkız ise yaptığı yazılı açıklamada, 12 Eylül'ün Türkiye demokrasisi üzerinde bıraktığı kara lekenin bugüne kadar aşılamadığını belirterek ''12 Eylül'ün bıraktığı ceberrut rejim anlayışı halen egemenliğini sürdürmektedir'' dedi Balkız, Türkiye'nin, 12 Eylül'ün getirdiği anayasa, siyasi partiler yasası, YÖK ve DGM'lerle yönetilmeye devam ettiğini belirterek bir kez daha askeri müdahale
yaşamaması için 12 Eylül'ün getirdiği olumsuzlukları unutmaması ve 12 Eylül anlayışını yaratanlarla hesaplaşması gerektiğini söyledi
12 Eylül darbesini ve anlayışını değerlendiren Ercan Karakaş, 12 Eylül Anayasası'nın, temel yasalarının ve YÖK gibi kurumların yerini koruduklarını belirterek o günlerde hüküm giyen 21 bin gencin siyaset yasağının sürmesinin kabul edilemeyeceğini vurguladı Merkez sağ partilerin, darbenin sonuçlarına karşı olduklarını ve iktidar olunca bunları kaldıracaklarını açıkladıklarını anımsatan Karakaş, ''Fakat iktidar olduklarında bu konuda ciddi ve ısrarlı çaba göstermediler'' dedi Sağ uçtaki partilerin ise demokrasi gibi bir sorunlarının olmadığını savunan Karakaş, AB'ye üyelik sürecinde, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir demokrasi olmadan, Türkiye'nin sorunlarını çözemeyeceğini ifade etti


İzleri hâlâ anayasada

* Türkiye'de haklar ve özgürlüklerin askıya alındığı 12 Eylül darbesi döneminin izleri yıllar boyunca silinmedi Askeri yönetimin yaptığı anayasa henüz değiştirilemedi Hemen hemen her siyasetçi tarafından eleştirilen ve değiştirilmesi gerektiği vurgulanan anayasanın darbeciler ve onların uygulamalarını yargıdan koruyan geçici 15 maddesine ilişkin tartışmalar da sürüyor

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 12 Eylül 1980'de yapılan askeri darbe, Türk demokrasisinin hedef olduğu en ağır bunalımlardan biri olarak tarihe geçti
Türkiye'de haklar ve özgürlüklerin askıya alındığı darbe döneminin izleri yıllar boyunca silinmedi Askeri yönetimin yaptığı anayasa henüz değiştirilemedi
Terör eylemleri ve sokak çatışmalarının yoğunlaşmasının ardından 1980'lerin başından itibaren Türkiye'de askerlerin darbe yapabileceği yolunda görüşler sık sık dillendirildi

Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren , hükümete yaptığı uyarılarda bunun işaretini zaman zaman verdi TSK komuta kademesi, dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk 'e gönderdiği ''muhtıra'' niteliğindeki mektupta, terörün bitirilmesi uyarısında bulunarak darbe yapabileceklerine ilişkin örtülü imada bulundu
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Evren, harekât gününü 11 Temmuz olarak belirledi 3 Temmuz'da CHP hükümetinin düşürülmesi için verilen gensoru ve 10 Temmuz'da Paris'te Türkiye'nin borçlarının ertelenmesinin gündeme gelmesi, darbe tarihinin saptanmasında etkili oldu

11 Temmuz harekât emri, özel kuryelerle bütün Türkiye'de ordu, kolordu ve bölge komutanlıklarına dağıtıldı Ancak 3 Temmuz günü Demirel hükümeti güvenoyu aldı Bunun üzerine Genelkurmay Başkanı Evren, kuvvet komutanlarını toplayarak darbeden vazgeçildiğini açıkladı Böylece darbenin tarihi ertelendi

11 Eylül'de Bakanlar Kurulu öğle saatlerinde toplandı Askerler, akşam saatlerinde TRT Genel Müdürü Doğan Kasaroğlu ve yardımcılarını Genelkurmay'a çağırarak radyo ve televizyonların saat 0400'te hazır hale getirilmesini istediler
Darbe Türkiye'ye duyurulduktan sonra ilk bildiri yayımlandı

Bildiride, siyasilerin uzlaşmaktan kaçınan tutumu ve terör, darbenin gerekçesi olarak gösterildi Milli Güvenlik Konseyi bildirisinin altında, Konsey Başkanı ve Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, üyeler Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer , Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin , Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya, Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun 'un imzası yer aldı

Darbenin ardından dönemin AP lideri Süleyman Demirel ve CHP lideri Bülent Ecevit 'in de aralarında bulunduğu 2'si BTP'li, 7'si CHP'li, 7'si AP'li olmak üzere toplam 16 siyasetçi Zincirbozan'a gönderilerek tecrit edildi

MHP lideri Alparslan Türkeş bir süre kaçtı, ancak daha sonra teslim oldu 12 Eylül darbesinin ardından oluşturulan Danışma Meclisi'nin hazırladığı anayasa, 1982 yılında referanduma sunuldu Anayasayı eleştirmek yasaktı; tartışmalı bir referandum sonucu, anayasa yüzde 92'ye yakın bir oy oranıyla kabul edildi

Anayasanın kabulü Kenan Evren'in de devlet başkanı olması demekti Evren, 1989 yılına kadar Türkiye'nin 7 Cumhurbaşkanı olarak görev yaptı
Hemen hemen her siyasetçi tarafından eleştirilen ve değiştirilmesi gerektiği vurgulanan anayasanın darbeciler ve onların uygulamalarını yargıdan koruyan geçici 15 maddesine ilişkin tartışmalar da sürüyor Söz konusu maddenin kaldırılması, yine TBMM'de bulunan bütün partilerin vaatleri arasında yer alıyor
--------------------
Necdet Adalı (sol görüşlü) 7 Ekim 1980 Ankara
Mustafa Pehlivanoğlu (sağ görüşlü) 7 Ekim 1980 Ankara
Serdar Soyergin (sol görüşlü) 25 Ekim 1980 Adana
Erdal Eren (sol görüşlü) 13 Aralık 1980 Ankara
Cevdet Karakaş (sağ görüşlü) 4 Haziran 1981 Elazığ
Veysel Güney (sol görüşlü) 10 Haziran 1981 Gaziantep
Ahmet Saner (sol görüşlü) 25 Haziran 1981 İstanbul
Kadir Tandoğan (sol görüşlü) 25 Haziran 1981 İstanbul
Mustafa Özenç (sol görüşlü) 20 Ağustos 1981 Adana
İsmet Şahin (sağ görüşlü) 20 Ağustos 1981 İstanbul
Seyit Konuk (sol görüşlü) 13 Mart 1982 İzmir
İbrahim Ethem Coşkun (sol görüşlü) 13 Mart 1982 İzmir
Necati Vardar (sol görüşlü) 13 Mart 1982 İzmir
Fikri Arıkan (sağ görüşlü) 27 Mart 1982 Ankara
Sabri Altay (adli suçlu) 23 Nisan 1982 Adapazarı
Cengiz Baktemur (sağ görüşlü) 30 Nisan 1982 Elazığ
Şahabettin Ovalı (adli suçlu) 12 Haziran 1982 Sinop
Ednan Kavaklı (adli suçlu) 18 Haziran 1982 Ankara
Ali Bülent Orkan (sağ görüşlü) 13 Ağustos 1982 Ankara
Veli Acar (adli suçlu) 13 Ağustos 1982 Isparta
Eşref Özcan (adli suçlu) 19 Ağustos 1982 Kayseri
Halil Fevzi Uyguntürk (adi suçlu) 29 Aralık 1982 Afyon
Kazım Ergun (adli suçlu) 29 Aralık 1982 Akşehir
Muzaffer Öner (adli suçlu) 29 Aralık 1982 Amasya
Adem Özkan (adli suçlu) 13 Ocak 1983 Balıkesir
Hüseyin Çaylı (adli suçlu) 13 Ocak 1983 Afyon
Osman Demiroğlu (adli suçlu) 13 Ocak 1983 Isparta
Ahmet Mehmet Uluğbay (adli suçlu) 22 Ocak 1983 Akşehir
Ali Aktaş (siyasi) 23 Ocak 1983 Adana
Duran Bircan (adli suçlu) 23 Ocak 1983 Denizli
Levon Ekmekçiyan (Asala) 28 Ocak 1983 Ankara
Ramazan Yukarıgöz (sol görüşlü) 29 Ocak 1983 İzmit
Ömer Yazgan (sol görüşlü) 29 Ocak 1983 İzmit
Erdoğan Yazgan (sol görüşlü) 29 Ocak 1983 İzmit
Mehmet Kambur (sol görüşlü) 29 Ocak 1983 İzmit
Ahmet Kerse (adli suçlu) 30 Ocak 1983 Gaziantep
Rıdvan Karaköse (adli suçlu) 5 Şubat 1983 Akşehir
Cavit Karaköse (adli suçlu) 5 Şubat 1983 Akşehir
Süleyman Karaköse (adli suçlu) 5 Şubat 1983 Akşehir
Fatih Laçinligil (adli suçlu) 24 Şubat 1983 Keşan
Faik Görünmez (adli suçlu) 24 Şubat 1983 Kilis
Mustafa Başaran (adli suçlu) 30 Mart 1983 Edirne
Hüseyin Üye (adli suçlu) 30 Mart 1983 Nazilli
Şener Yiğit (adli suçlu) 20 Nisan 1983 Isparta
Cafer Aksu Altıntaş (adli suçlu) 20 Nisan 1983 Ordu
Abdülaziz Kılıç (adli suçlu) 26 Mayıs 1983 Edirne
Halil Esendağ (sağ görüşlü) 5 Haziran 1983 İzmir
Selçuk Duracık (sağ görüşlü) 5 Haziran 1983 İzmir
İlyas Has (sol görüşlü) 6 Ekim 1984 İzmir
Hıdır Aslan (sol görüşlü) 24 Ekim 1984 İzmir



12 Eylül döneminde Sıkıyönetim Askeri Mahkemeleri?nce 517 sanığa idam cezası verildi Askeri Yargıtay?ın onayladığı idam kararlarının sayısı 124 oldu Bunlardan, Milli Güvenlik Konseyi?nin onayladığı ve onay sonrası hemen infazı yapılan 50?si dışındakiler için cezalar fiilen müebbet hapse dönüştü
Ölüm cezalarının infazlarına ilişkin onama kararları,
12 Eylül 1980 - 25 Ekim1981 arası Milli Güvenlik Konseyi döneminde,
25 Ekim 1981 - 14 Ekim 1983 arası Danışma Meclisi döneminde,
6 Kasım 1983 sonrası TBMM döneminde
verilmiştir
--------------------






Erdal Eren, 12 Eylül Darbesi öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü iddiasından tutuklanmış ve 13 Aralık 1980 tarihinde asılarak idam edilmiş olan, TDKP üyesiydi


Erdal ErenODTÜ'lü Sinan Suner?in 1980?de öldürülmesini protesto etmek için düzenlenen gösteride Erdal Eren de göstericiler arasındaydı Göstericiler ve kolluk güçleri arasında çıkan arbedede er Zekeriya Önge yaş yitirdi, Erdal Eren?le birlikte 24 kişi gözaltına alındı Eren, Zekeriya Önge?yi öldürmek iddiasıyla tutuklandı 2 Şubat?ta gözaltına alınan Erdal Eren, hızlı bir yargılamanın ardından, 19 Mart 1980?de (46 gün sonra) idama mahkum edildi Erdal Eren'in henüz 17 yaşında olması, avukatlarının sundukları deliller ve tanıkların ifadeleri kararın uygulanmasını engelleyemedi

Dava sürecinde, olay yerinde keşif yapılmadığını, Erdal?ın yaşının belirlenmesi için kemik incelemesi istediklerini, ancak yerine getirilmediğini belirten Toktay, ayrıca Erdal Eren?le birlikte olay yerinde yakalanan 24 sanığın da tanık olarak dinlenmediği, ölen askerin üzerinden çıkan elbiselerin Adli Tıp?a gönderilmediğini de söyledi Toktay, 'kurşunun mesafesine ilişkin bir inceleme yapılmadı ve yakın mesafe atışlarında meydana gelen etteki yanığa açıklama getirilmedi, olay yerinde kullanıldığı iddia edilen silahlar ile askerlerin silahlarının balistik incelemesi yapılmadı, tanık olarak dinlenen askerlerin ifadeleri arasındaki çelişkiler giderilmedi' dedi Toktay, Erdal?ın üzerinde bulunduğu 35 metrelik yükseklik ile Önge?yi öldüren kurşunun giriş açısı ve yönünün çeliştiğini belirterek, otopsinin Oktay Çetinsoy isimli bir stajyere yaptırıldığını, ancak bu isimde birinin varlığını tespit edemediklerini söyledi

------- -------------- ---------- --------


sadece türkiye tarihine değil, dünya tarihine de kara bir leke olarak geçen 12 eylül askeri cuntası, 17 yaşında idam sehpasına yolladığı erdal eren adıyla da lanetlenmeye devam ediliyor zekeriya önge adında bir askeri öldürdüğü iddiasıyla, ?jet hızıyla? yapılan göstermelik yargılama sonucu idam edilen erdal eren, idn 21?inci yılında sevenleri, mücadele arkadaşları, insan hakları savunucuları tarafından anılıyor
erdal eren?i idam sehpasına kadar götüren süreç, yurtsever devrimci gençlik derneği (ydgd) üyesi odtü öğrencisi sinan suner?in, 30 ocak 1980?de katledilmesiyle başladı ankara?nın yukarı ayrancı semtinde yazılama yapan sinan suner, mhp?li bakan cengiz gökçek?in koruması süleyman ezendemir?in kurşunlarıyla öldürüldü suner?i vurmakla yetinmeyen ezendemir, arabaya aldığı suner?i başkent sokaklarında dolaştırdı, işkence etti öldüğüne emin olunca da hastane kapısına attı suner?in cesedini
olayın duyulmasının ardından, 2 şubat 1980?de sinan suner?in öldürüldüğü yerde protesto gösterisi yapıldı gösteriye müdahale eden askerlerle göstericiler arasında çıkan çatışmada er zekeriya önge ölürken, erdal eren?le birlikte 24 kişi gözaltına alındı eren, zekeriya önge?yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı 2 şubat?ta gözaltına alınan erdal eren, tarihin en hızlı yargılamasının ardından, 19 mart 1980?de idama mahkum edildi henüz 17 yaşındaydı erdal eren ne yaşına bakıldı, ne avukatlarının sunduğu delil ve tanıklara dünyanın dört bir tarafında idama karşı tepkiler yükseldi, imzalar toplandı ancak karar mahkeme öncesinden verildiğinden, yargıçlara sadece emri uygulamak düştü
asmayalım da besleyelim mi?
askeri yargıtay 3 dairesi?nin, önce ?delillerin noksanlığı? nedeniyle esastan, ardından da, idamın müebbet hapse çevrilmesini gerektiren ?tck?nın 59?uncu maddesinin uygulanmaması? nedeniyle usulden bozmasına rağmen, daireler kurulu iki kararı da reddetti red kararlarıyla yargılamanın yeniden yapılmasının yolu kapatılırken, eren?in avukatı nihat toktay, kararı, ?yargıtay içinde bitirildi? diye değerlendirdi güvenlik konseyi tarafından onaylanan karar, dünya çapında yürütülen ?idamı engelleyelim-erdal eren idam edilemez? kampanyasına rağmen 13 aralık 1980?de ankara merkez cezaevi?nde infaz edilirken, faşist cuntanın başı kenan evren?in, ?asmayalım da besleyelim mi?? sözleri zihniyetlerini özetledi
erdal eren?in avukatı nihat toktay, erdal?ın ?dönemin yükselen gençlik hareketinin intik almak? kastıyla idam edildiğini söyledi toktay yayımlanan bir söyleşisinde, 1994 yılında, zekariya önge?ye, iddia edildiği gibi arkasından değil karşısından ateş ettiğine ilişkin iki tanığın ortaya çıktığına, olayın geçtiği hoşdere caddesi?nde oturan ruhat canveren ile kuaförlük yapan haydar arzuman?ın gördüklerini atv?de yayınlanmak üzere hazırlanan ?son celse? isimli bir programın ?erdal eren dosyası? bölümü için anlattıklarına dikkat çekti
programda ayrıca, kararı bir kez esastan, bir kez de usulden bozan askeri yargıtay 3 dairesi üyesi ve emekli hakim ahmet turan?ın, idam kararının adli hata olduğunu itiraf ettiğini ve dosyada erdal eren?in eri öldürdüğüne dair yeterli delilin olmadığını söylediğini de aktaran toktay, turan?ın, ?benim vicdani kanaatim bu delillerle idam kararı verilemeyeceğiydi arkadaşlarımı bu yönde ikna ederek kararı bozduk ancak başsavcılık itiraz etti, ikinci kez bozduk, en sonunda daireler kurulu idam kararını onadı yani sorumluluk onlara aittir? sözlerine dikkat çekti



büyü de baban sana büyü de büyü
acılar alacak yokluklar alacak büyü de baban sana
büyü de baban sana büyü de büyü
bitmez işsizlikler açlıklar alacak büyü de baban sana

büyü de baban sana büyü de büyü
baskılar işkenceler kelepçeler gözaltılar zindanlar alacak
büyü de baban sana büyü de büyü
büyüyüp de onyedine geldiğinde
baban sana idamlar alacak
--------------------



--------------------
http://wwwyoutubecom/watch?v=hSf0KhaAgYE


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.