Prof. Dr. Sinsi
|
Maitri Bhavana - Budist Meditasyonu
Maitri Bhavana adında bir Budist meditasyonu vardır Kendimize, “İyi olayım, mutlu olayım, düşmanlıktan özgür olayım, kendime karşı hasta- lıklı isteklerimden özgür olayım,” diyerek başlar
Bu düşüncelerin oluşturduğu duygular varlığımıza nüfuz ettikten sonra meditas- yonun ikinci aşaması bunu başkalarına da iletmeyi içerir Başlamak için sevdi- ğiniz insanların görüntüsünü aklınıza getirip bu iyi duyguları onlara sunarsınız; daha sonra da daha az sevdiğiniz insanlara aynı şey yapılır ta ki nefret ettiğiniz insanlar için dahi sevgi hissedene kadar Bu meditasyonun bir şekilde beni başkalarına açtığını hissetmiştim Fakat bunu bıraktım çünkü onda bir tür kendi kendimi hipnotize etme potansiyeli gördüm Bu meditasyona hâlâ çekim hissedi- yorum ama aklım karışmış durumda: Onu başka bir tavırla yeniden mi ele alma- lıyım, yoksa vazgeçmeli miyim? Bu meditasyon hakkında konuşabilir misiniz? Minnettar olacağım
Maitri Bhavana, en nüfuz edici meditasyonlardan birisidir Bir şekilde kendi kendini hipnoza sokacağın için korkmamalısın; öyle değildir Aslında o hipnozu ortadan kaldıracak bir şeydir O hipnoz gibi gelir çünkü o tersine işleyen bir süreçtir Bu sanki sen beni görmeye kendi evinden yürüyerek gelmişsin ve şimdi de aynı yoldan geri gidiyormuşsun gibidir Tek fark şimdi senin sırtının evime bakıyor olmasıdır Yol aynı olacaktır, sen aynı olacaksın ama gelirken yüzün evime doğruydu; şimdi sırtın evime doğru bakıyor
İnsan zaten hipnoz altındadır Şu an hipnoz altında olup olmadığın önemli değildir; sen zaten hipnoz edilmiş haldesin Toplumun tüm işleyişi bir tür hipnozdur Birisine Hıristiyan olduğu söylenmiştir Ve bu o kadar çok ve sürekli olarak tekrar edilmiştir ki onun zihni şartlandırılır ve kendisini bir Hıristiyan zanneder Birisi Hintlidir, birisi bir Müslüman’dır Sen zaten hipnoz altındasın Istırap çektiğini düşünüyorsan bu bir hipnozdur Şayet çok sayıda problemin olduğunu zannediyorsan bu hipnozdur Sen her ne olursan ol bu bir çeşit hipnozdur Toplum sana bu fikirleri vermiştir ve şimdi sen bu fikirlerle ve şartlanmışlıklarla dolusun
Maitri Bhavana hipnozu kaldırır: O senin doğal zihnini geri getirmek için bir çabadır; o senin orijinal yüzünü geri getirmek için bir çabadır; o sen doğduğundaki ve toplumun seni henüz bozmamış olduğu ana geri götürmek için bir çabadır Bir çocuk doğduğunda o Maitri Bhavana’dadır Maitri Bhavana çok büyük bir dostluk, sevgi, şefkat duygusu demektir Bir çocuk doğduğunda nefret nedir bilmez, o sadece sevgiyi bilir Sevgi doğuştan gelir; nefreti daha sonradan öğrenecektir Sevgi doğuştandır; öfkeyi sonradan öğrenecektir Kıskançlık, sahiplenme, haset etmeyi sonradan öğrenecektir Toplumun çocuğa öğreteceği şeyler şunlardır: Nasıl kıskanç olunur, nasıl nefretle dolu olunur, nasıl öfke ve şiddetle dolu olunur? Toplum bunları öğretecektir Bir çocuk doğduğunda o basitçe sevgidir O öyle olmak zorun- dadır çünkü başka hiçbir şey bilmiyordur Annesinin rahminde hiçbir düşmanla karşılaşma- mıştır O dokuz ay süresince derin sevginin içinde yaşamıştır, sevgiyle çevrelenmiştir, sevgi ile beslenmiştir
Ona karşı düşmanlık yapan hiç kimseyi tanımamıştır O yalnızca anneyi ve annenin sevgisini tanır Doğduğunda onun tüm deneyimi sevgidir Bu yüzden nasıl olur da onun nefretle ilgili bir şeyi tanımasını bekleyebilirsin? Bu sevgiyi o beraberinde getirir; orijinal yüz budur Sonradan bela gelecektir; sonrasında pek çok başka tecrübe olacaktır O insanlara güven- memeye başlayacaktır Yeni doğmuş bir çocuk basitçe güven ile doğmuştur
Bir gün bir adam ve küçük bir çocuk birlikte berber dükkânına girdiler Adam tam bir bakım; tıraş, şampuan, manikür, saç kesimi, vs aldıktan sonra çocuğu sandalyeye yerleştirdi
“Ben bir kravat satın alacağım,” dedi berbere “Birkaç dakika sonra döneceğim ”
Çocuğun saç tıraşı bittiğinde ve adam hâlâ dönmediğinde, berber çocuğa “Görünen o ki baban seni tamamıyla unuttu,” dedi
“O benim babam değildi,” dedi çocuk “O geldi elimden tuttu ve bana ‘gel evlat bedava saç tıraşı olacağız’ dedi ”
Çocuklar güvenirler ama yavaş yavaş kandırılacakları, başlarının derde gireceği, engellene- cekleri, korkacakları tecrübelerin içine girecekler Yavaş yavaş dünyanın tüm dalaverelerini öğrenecekler Az ya da çok herkesin başına gelmiş olan budur
Şimdi, Maitri Bhavana yeniden aynı durumu yaratıyor: O hipnozdan çıkmaktır O nefreti, öfkeyi, kıskançlığı, husumeti bırakma ve dünyaya ilk geldiğin zamandaki ana geri dönme çabasıdır Şayet bu meditasyonu yapmaya devam edersen, ilk önce kendini sevmeye başlayacaksın çünkü sen kendine diğer herkesten daha yakınsın Sonra, dostluğunu, sevgini, hislerini, iyi dileklerini, rahmetini, kutsamalarını yayarsın; bunları sevdiğin insanlara, dostlarına, sevdiklerine yayarsın Sonra, yavaş yavaş bunları o kadar çok sevmediğin insanlara yayarsın, daha sonra kayıtsız olduğun — ne sevdiğin ne de nefret ettiğin — insanlara, en sonunda da yavaş yavaş nefret ettiğin insanlara yayarsın Yavaşça kendini hipnozdan çıkartırsın Yavaşça sen yeniden kendi etrafında bir sevgi rahmi yaratırsın
Bir buda oturduğunda, varoluşun içinde sanki tüm varoluş yeniden onun annesinin rahmi haline gelmiş gibi oturur Düşmanlık yoktur O orijinal doğasına erişmiştir Kendindeki özü tanımıştır Artık sen onu öldürsen bile onun sevgisini yok edemezsin Ölürken bile sana karşı sevgiyle dolu kalacaktır Onu öldürebilirsin ama onun güvenini yok edemezsin Artık o güvenin ne kadar temel bir şey olduğunu ve onu bir kez yitirirsen her şeyi yitirmiş olacağını bilir Ve eğer güvenini yitirmezsen ve her şeyini yitirirsen, hiçbir şey kaybolmaz Ondan her şeyi alabilirsin ama güvenini alamazsın Maitri Bhavana güzeldir; onu bırakmaya gerek yok O son derece faydalı olacaktır O bir yapı bozucudur
Ego nefretle, düşmanlıkla, mücadeleyle yaratılır Şayet egoyu bırakmak istersen, daha çok sevgi hisleri yaratman gerekecektir Sevdiğinde ego kaybolur Şayet muazzam düzeyde seversen ve koşulsuzca seversen ve her şeyi seversen o zaman ego var olamaz Ego bir erkeğin yahut bir kadının başına gelebilecek en aptalca şeydir O bir kez oluştuğunda onu görmek dahi çok zordur çünkü o senin gözlerini perdeler
Nasrettin Hoca ve iki arkadaşı bir gün kime benzedikleri hakkında konuşuyorlardı
Birinci arkadaşı, “Benim yüzüm Winston Churchill’e benziyor Beni sıklıkla onunla karıştı- rırlar,” dedi
İkincisi, “Benim durumumda ise insanlar beni Richard Nixon zanneder ve benden imzalı resim isterler,” dedi
Hoca, “Bu da bir şey mi? Bana gelince, beni Tanrı’nın kendisiyle karıştırırlar,” dedi
Birinci ve ikinci arkadaş birlikte “Nasıl?” diye sordular
Hoca da şöyle dedi: “Dördüncü kez tutuklanıp cezaevine gönderildiğimde, gardiyan beni gördüğünde, ‘Tanrım, yine mi sen geldin?’ diye haykırdı ”
Ego bir kez oluştu mu o her yerden — anlamlı, anlamsız — toplamaya devam edip durur ama kendisini önemli hissetmeye devam eder Sevgide ise, “Sadece ben değil, sen de önemlisin” dersin Birini sevdiğinde ne söylüyorsun? Bunu söze döküyor olabilirsin ya da olmayabilirsin ama kalbinin derinliklerinde gerçekten ne var? Sessizce yahut sözel olarak, “Benim olduğum kadar sen de önemlisin” diyorsun Eğer sevgi daha derinlemesine büyürse, “Sen benden bile önemlisin Eğer sadece bir kişinin hayatta kalabileceği bir durum ortaya çıkarsa senin yaşamanı isterdim ve senin için ölürdüm” diyeceksin Diğeri daha önemli hale gelmiştir; sevdiğin kişi için kendini kurban etmeye bile hazırsındır Ve şayet bu Maitri Bhavana’da olduğu gibi yayılmaya devam ederse, o zaman yavaş yavaş yok olmaya başlarsın Orada olmayacağın; mutlak sessizliğin, saf boşluğun olduğu, hiçbir egonun, merkezin olmadığı pek çok an gelecektir Buda der ki: “Buna sürekli olarak erişildiği ve bu saf boşluk bütünleştirildiği zaman aydınlanmışsındır ”
Ego tamamen kaybedildiğinde; “ben varım” bile diyemeyecek kadar egosuz hale geldiğinde, “ben bir benliğim” bile diyemediğinde sen aydınlanmışsındır Buda’nın bu hal için kullandığı sözcük anatta’dır: ol-mayan, var-olmayan, benlik-siz “Ben” sözcüğünü dahi sarf edemezsin, sözcüğün kendisi bir küfre dönüşür Derin sevgide “ben” kaybolur Senin yapın çözülür
Çocuk doğduğunda bir “ben” ile gelmez O basitçe boş bir yapraktır, üzerinde hiçbir şey yazmaz Artık toplum yazmaya başlayacaktır ve onun bilincini darlaştırmaya başlayacaktır Toplum yavaş yavaş onun için bir rolü sabitleyecektir — “Senin rolün bu; sen busun” — ve o bu role tutunacaktır Bu rol onun asla mutlu olmasına izin vermeyecektir çünkü mutluluk sadece sen sonsuzsan mümkündür Sen darlaştığında mutlu olamazsın Mutluluk darlığın bir türevi değildir; mutluluk sonsuz alanın bir türevidir O kadar çok alanın vardır ki bütün senin içine girebilir, işte o zaman sen mutlu olabilirsin
Maitri Bhavan muazzam şekilde yardımcı olabilir
Alıntıdır
|