08-20-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Elimde Tuttuğum Elma Gerçek Mi Acaba Yardım Eder Misiniz?
Farz edelim ki şizofren bir adam şizofren olduğunu öğreniyor ve hayatındaki nesnelerin gerçek mi yoksa sahte mi olduğundan emin olamıyor Gelin bu adama yardım etmeye çalışalım
bu adamın elinde bir elma tuttuğunu ve aynı anda o elmanın ağırlığını hissettiğini ama şizofren olmasından dolayı o elmanın gerçek mi yoksa hayal ürünü mü olduğundan emin olamadığı bir durumu düşünelim
Bu durumda o adamın yapacağı ilk iş ne olacaktır?
elinde tuttuğu bir elmanın ağırlığını hissedip tadını alabilmesine rağmen onun gerçek olup olmadığından şüphe eden bir kişinin yapacağı ilk şey elindeki elmayı o anda etraftaki insanların da görüp görmediğini sormak olacaktır Yani bu insanın, benin algılarım ile sizin algılarınız aynı ise algıladığımız şey gerçektir savını savunduğunu ileri sürebiliriz lakin bu savı doğru olarak kabul etsek bile bu noktada büyük bir sorun ile karşılaşmaktayız bu sorun sayıca artışın nitelik yönünden bir katkısının olmaması sorunudur Bu sorunun sebebi ise kendi duyularının verdiği bilgilerden şüphe eden insanın şüphesini gidermek için karşıdaki insanın söylediklerini algılamasının yine onların kendi duyu organları tarafından gerçekleşmesidir Son yıllarda bilim ve teknolojideki gelişmeler sayesinde bu soruna bilimsel açıdan yaklaşmayı deneyelim Bilimsel olarak bilincimiz ve benliğimiz kafatasımızın içindeki beyin denen organımızın nöronlarının dendrid ve sinapsları arasındaki boşluklara elektronlar tarafından bırakılan izlerinin toplamından oluşur Buradaki izlerin elektronlar tarafından oluşturulması ve beş duyu organımızın beşinin de algılarını beynimize elektronlar ile iletmesi bir hayli düşündürücüdür
Aslında hepimiz elektronlar ile algılarız Tüm algılama işlemleri beynimizde gerçekleşir
Dokunma da elektronlar ile beyne iletilir
hissettiklerimiz, gördüklerimiz, duyduklarımız tamamen bu elektron akışına bağlı gerçekleşir Kısacası 5 farklı duyu algımız yok!
tek algı çeşidimiz var o da elektron algısı
ve bu tüm insanlar için bir ilizyon olabilir Peki gerçek nedir? Bu soruya insanlığın var oluşundan beri yaşamının ne olduğunu, varlığın kökenini ve benzeri felsefi soruların cevaplarını merak eden insanlar cevap aramıştır Cevapları merak etmeyen insanlar arasındaki genel görüş: gördüğümüz ve hissettiğimiz şeyler gerçektir şeklindedir Ancak bu yanıt gerçeğin gerçekten ne olduğunu bilmek isteyen birisine tatmin edici gelmeyecektir çünkü gerçeğin ne olduğunu anlamak için onu bir referans noktasına göre değerlendirmemiz gerekir ki bu noktada kime göre gerçek ve neye göre gerçek sorularının cevaplanması gerekir Örneğin bir müzeyi ziyaret ederken elektriklerin kesilmesi sonucunda o müzedeki sergileri gezen insanlar için gerçek, o anda etrafın karardığı ve hiçbir şeyin görünmediği şeklinde iken; elektriği kasten kesen, kızılötesi ışık kaynağı ve kızıl ötesi kameralı gözlük kullanan müze hırsızları için gerçek, etrafın hiç de karanlık olmadığı ve her şeyin açıkça göründüğü şeklindedir Bir başka örnek de piyasada köpek savar olarak satılan ve insanların duyamadığı ama köpekler için çok şiddetli sesler çıkarabilen aletlerin kullanımında etrafın gürültülü mü yoksa sessiz mi olduğu gerçeğinin köpeğe ve insana göre değişmesidir Dolayısıyla şunu açıkça belirtebiliriz ki gerçekler, gerçeği algılayanın algılama gücüne, frekansına bağlıdır Peki, tüm insanlar için geçerli olduğu varsayılan gerçeklerin olduğuna, varlığına nasıl emin olabiliriz? Yani duyularımızdan aldığımız veriler bize gerçeği aktarmayabilir
Toplum içinde yaşarken diğer insanların algılayamadıkları görüntüleri gören, sesleri duyan hatta hissedebilen şizofren hastalarının algılarının mı yoksa çoğunluğu oluşturan toplumun diğer üyelerinin ortak algı olarak düşündükleri görüntüleri, sesleri ve hisleri mi gerçek olarak kabul etmeliyiz? Dahası, rüyalarda da görmekte, duymakta hatta hissetmekteyiz eğer uyandıktan sonra rüyalarımızda yaşadıklarımız ile ilgili hafızamızın silinmesi sorunu olmasaydı birçok insanın rüyadayken sahip oldukları bilinç düzeyini, kendilerinin hiç şüphe etmeden varlığına inandıkları ortamı ve orada yaşadıkları olayları gerçek olarak kabul edecekleri kanaatindeyim Etraf karanlık mı, yoksa aydınlık mı? Ses var mı yoksa yok mu?
İşin ilginç tarafı günümüzün teknolojisiyle elektronları istediğimiz gibi bilgisayar devrelerinde, elektrik enerjisinde ve hatta robotlar için yapay zekâ oluşturmada kullanabiliyor olmamızdır Öyle ise aşağıya eklediğim 16 Ekim 2008 de çizdiğim resimde gerçeği hangi tarafın oluşturduğuna nasıl karar verebiliriz?

Ancak bu çizimimdeki; gerçekte canlıların sinirlerinin, sinirlerine elektriksel ileti gönderebilen içi sıvı dolu cam fanuslar içinde olabileceği düşüncesi de yanlıştır çünkü beynimizin ve sinir sistemimizin kendisi de algılarımız tarafından algıladığımız verilerden oluşmaktadır Dolayısıyla beyin ve sinir sistemimizin yapısını da varlığın gerçekliği olarak kabul etmemiz mümkün değildir Öyle ise varlığın gerçekliği ne olabilir? O adamın elinde tuttuğu elma gerçek midir?
|
|
|