Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hakkında, ütopya

Ütopya Hakkında..

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ütopya Hakkında..




Thomas More’un ‘Ütopya’sı yazıldığı dönemden bugüne hep ilgi odağında oldu Okundu, okundu…

Binlerce yıldır insanlığın daha iyi bir dünya düşünü aktaran ütopyalar tekrar gündemde Thomas More’un ünlü kitabıyla başlayan ‘Ütopya Dizisi’nin yanı sıra mimari, feminizm ve hatta korsan ütopyaları yayımlandı


SADIK USTA (Arşivi)
İnsanoğlunun dinmeyen özlemi
Sir Thomas More, 1516 yılında, dostu Rotterdamlı Erasmus’a, Ütopya’yı yazarken ‘yüreğinin kabardığını’ belirtmişti Gel gör ki Ütopya yalnızca onun değil, milyonların da yüreğini kabarttı Her ne kadar ütopya içerik olarak, Platon’un Devlet’iyle biliniyorsa da, More’un Ütopya’sıyla o, kavramsal bir anlam kazandı Öyle ki, modern insanın diline bu derece yerleşen başka ikinci bir kelime yok gibidir
Nedir ve nereden gelir bu ütopya: aslında ütopya basit bir sözcüktür, kaynağını ise bir kelime oyunundan alır Yunanca’da topos, yani yer/mekân anlamına gelen sözcüğün başına ‘u’ olumsuzluk takısı eklenerek icat edilmiştir U-topos, olmayan yer, bilinmeyen mekân anlamına gelir O, hem umudu şahlandıran yeni bir kavramdır, hem de cennet kadar huzur veren eski bir öyküdür Çünkü nerede sıkıntı varsa orada belirdi ve ufukta parlayarak yol gösterdi Ütopyada hem ‘altın çağ’ özlemi ve eşitlik umudu, hem de korku, endişe ve uyarılar dile geldi
Bir şeyi anlamak, kendini o şeyin içinde kaybetmeden o şeyle özdeşleştirmekse, o şeyin mutlak ve değişmez olmadığını bilmekse veya o şeyin bir yönüyle alternatifini ve karşıtını keşfetmekse, işte onun adı ütopyadır Ütopyalar insanın kendisine ‘dördüncü boyuttan’ bakması ve yaşamasıdır Hem vardır ve gerçektir, hem de yoktur ve hayaldir
İnsanlık tarihindeki yağma ve fetihler, askeri demokrasiyle yönetilen toplumları yalnızca zenginleştirmekle kalmadı, aynı zamanda toplumdaki sınıflaşma sürecini de hızlandırarak ilkel, ama eşitlikçi yasaları da çözülmeye uğrattı Bu çözülmeyle de altın çağ özlemi, yani cennet, veya ütopya toplumsal belleklerde boy verdi ve gelişti Öyle kuvvetli ki bu özlem, bugünün maddiyatçı dünyasında bile cazibesinden bir şey kaybetmedi Hatta bu kavram, insanlığın büyük sorunlarla karşı karşıya olduğu günümüzde daha da aranır, sorulur ve tartışılır oldu Ütopik eserlerin tarihsel dizini göz önüne getirildiğinde görülmektedir ki insanlık, büyük çıkışsızlıklar döneminde ütopyaya başvuruyor Zira günün ağır sorunları, ‘ütopya’ya olan özlemimizi kışkırtıyor ve eserler vermemize neden oluyor İcatçı insanlık bunu, egemen sisteme yanıt vermenin bir türü olarak keşfetmiş


Hem gerçek, hem değil!
Ütopik eserler dönemin siyasi, felsefi, bilimsel ve ekonomik buluşlarından etkilenirken, aynı zamanda bu alanların gelişimine etkide de bulunuyorlar Ütopyaları saçmalık olarak algılamak veya onları yetersiz görüp eleştirmek büyük bir yanılgı olur Ütopyalar genelde günün koşulları içinde yaptıkları eleştiri ve önerdikleri toplumsal projeleriyle insanlığın bugüne gelmesine büyük düşünsel katkıda bulundular
Toplumsal ve siyasi tıkanıklık insanlığı yeni arayışa sürüklüyor ve eski ütopyalara da ilgi artıyor İçinde bulunduğumuz düzenin çalışma hayatı, teknik ve bilimin gelişme seyri, ekolojik dengesizlikler ve evrensel sorunlar, insanın mutsuzluğu ve insan ilişkilerindeki yapaylaşma, aşkın, kültür ve sanat hayatının dar bir çevrede hapis kalması, toplumsal barış özlemi gibi sorunlar, düşünsel kapasitemizi sürekli zorlayan temel etkenlerdir
Ütopyaları dönemin devrimci manifestoları olarak ilan etmek pek de yanlış olmaz Onlar özel mülkiyetin tanrılaştırılmasına karşı ortak mülkiyete vurgu yaptılar, dilenciler asılırken, yurttaşın ekmek ve iş hakkını savundular, kadınlar köle gibi muamele görürken eşit ve mutlu kadının önemine dikkat çektiler, çalışmadan sefahat içinde yüzen asalak sınıflara karşı el emeğini kutsadılar, çocuklar maden ocaklarında tükenişe terk edilirken, onlar için mutlu bir gelecek ve eğitim hakkı istediler Bir sihirli sözcük gibi milyonları saran ‘ütopya’ kavramı, ezilenlerin ve sömürülen kitlelerin mutlu bir gelecek ve kaybedilmiş ‘altın çağın’ yeniden kazanılması davasının şiarı oldu
Ütopyaların ortak noktalarından en önemlisi asalaklığa karşı el emeğini, israfa karşı tutumluluğu, az gözlülüğe karşı ihtiyacı vurgulamalarıdır Ütopyalarda mal mülk, cıncık boncuk, takılar ve mücevher hırsı, insan karakterinin bozukluğunun ifadesi olarak algılanır Platon’un yöneticileri altın ve değerli madenlere ihtiyaç duymazlar, çünkü metallerin şahı olan altın onların özünde vardır Felsefe, tıp, matematik, astronomi, kısacası bilim, tüm yurttaşların gelişimi için vardır Sparta’da öğrenme, insanın yaşıyla sınırlı değildir Orada eğitim, doğumdan ölüme dek insanın temel uğraşıdır Ütopya’da insan doğayla içiçe ve onunla barışıktır Doğa, insanın sömüreceği bir alan değil, fakat onun kopmaz bir parçasıdır Umut Ülkesi’nde gölleri, nehir ve denizleri kirleten fabrikaların yerinde yeller esmektedir Şelalelerin çırpıntılarına ahenk içinde kuş cıvıltıları karışır

Hele yeni ütopyalarda kadın-erkek ayrımı ve statü farkı da tamamen kalkmıştır Şehirler ve sokaklar kadına düşman değildir Laf atmak yok, sarkıntılık yok, tecavüz ve cinsel taciz yok Evlilik de yok, fakat aşk vardır; kara sevdanın da modası geçmemiştir Ütopya çöl ortasındaki ‘vaha’dır Orada çalışırken haz alınır İnsanı bozan para hırsı yoktur İş, Güneş Ülkesi’nde insanın yeteneklerinin ve yaratıcılığının ortaya döküldüğü temel faaliyettir Orada herkes kendince bir sanatçıdır Sıkıntılar, hazımsızlıklar, kıskançlıklar, kibir, bireycilik ve kompleksler de ortadan kalkmıştır

Ütopya’da bilimsel araştırma o derece yaygındır ki uzmanla amatör arasındaki sınır da kalmamıştır Bir çalgı aleti çalmayan, dans kulübüne gitmeyen, tiyatro oynamayan, şarkı ve koro çalışması içinde olmayan, yazarlık yapmayan, resim ve heykeltıraş olmayan, spor veya herhangi bir ‘sanatsal’ uğraş içinde olmayan bir genç de kalmamıştır
Ütopik düşünceler, ya da edebiyatta ütopya, neredeyse beş bin yıllık bir geçmişe sahip Sümer’den, Mısır’dan, Yunanistan’dan çıkış yapan ütopya, önce Roma’ya, Çin’e ve Hindistan’a uğramış Ama sonra duralamış bir ara, ama yeniden düşmüş Ortadoğu’da yola ve Avrupa’ya yayılmış İstisnasız tarihin bütün isyanlarında – köle, köylü ve işçi – hep kışkırtıcı bir rol oynamış ve onun özgürlük ve eşitlik motifleri olmuş Tarih incelendiğinde görülecektir ki ütopyalar, insanın kendi toplumsal gerçeğini kavrayışını derinleştirmiş
Yalnız birer keyif verici düş dünyası olarak değil, aynı zamanda yazıldıkları dönemin birer felsefi, siyasi ve edebi şaheserleri oldu bu ütopyalar Ütopya, olasılıklarla oynamaktır Teori ve fantazi olarak da algılanabilirler Çünkü ütopyalar mevcut, bilinen ve kanıksanmışı değil, olması gerekeni, olasılıklar içinde olanaklı olanı de deşer, çıkarır ortaya Ama aynı zamanda o, gerçeğin bulunmasında düşünsel bir etkinliktir de Yani bir yönüyle gerçeği, hatta ondan öte olanı da anlama çabasıdır ütopya Bütün bu çabanın tek bir amacı vardır: Mutlu ve huzurlu bir toplumsal yaşama kavuşmak
Bundan beş bin yıl önce Sümerler, insanlığın henüz günahkâr olmadığı, bolluğu ve huzuru tanıdığı ‘çok eski bir çağ’dan’ bahsederler

“Ne korku vardı, ne dehşet:

İnsanın rakibi yoktu…
Ama sonra geldi, Efendi Baba, Prens Baba, Kral Baba…”
Gene aynı şekilde dört bin yıl önce Mısır’da da bir efsane oluşur: Tanrı kullarını aynı çamurdan yaratmıştır Fakat zenginlik hırsı, doymak bilmeyen altın ve gümüş hırsı insanı, geleneksel ahlâktan ve göreneklerden uzaklaştırmıştır Ama cennetle her şey yeniden düzelecekir “Toprak herkesin müşterek malı olacak, onu ne duvar ne de sınır bölecek İnsanlık bal gibi hurmaların yetiştiği, buğdayın kendiliğinde göğerdiği, sütün ve balın ırmaklar gibi aktığı bir diyara ulaşacaktır Herkes birlikte yaşayacak ve zenginlik bir fayda sağlamayacaktır O zaman ne fakir, ne zengin, ne zalim, ne köle, ne kral, ne senyör, ne büyük, ne küçük… Herkes eşit olacak” Üç bin yıl önce Yunanistan’da bir Hesiodos çıkar zulmü lanetler, bir Likurgos çıkar Sparta’da eşitliği sağlar; Kadıköylü Phaleas çıkar eşit bir düzen sunar Bir Milaslı Hippodamos komünist bir kent kurmayı dener Platon, Aristophens, Lukianos ve diğerleri ortakçılığın yararlarını yazar Bergama’nın ünlü devrimcisi Aristonikos tarafından ateşlenen köle isyanı, yüz binleri harekete geçirmişse bunun nedeni, Aristonikos’un onlara ‘Güneş Ülkesi’ni vaat etmesidir Jambulos’un ‘Güneş Adaları’ndan esinlenen memleketlimiz Aristonikos, kendi taraftarlarını da ‘Heliopolit’, yani ‘Güneş Ülkesi Yurttaşı’diye adlandırıyordu
Mazdak’ın eşitlikçi düzeni, Basralı sencilerin isyanı, Karmatilerin yüz elli yıllık iktidarı, Babai isyanları vs bunların hepsini de eşitlik ve barış özlemi yönlendirmiştir


Ütopya Türkiye’de
Türkiye’de okur, bu kavramla esas olarak 1960′lı yıllarda tanıştı ve ona olan ilgisini daha da yoğunlaştırarak bugüne kadar devam ettirdi Yoğunlaşarak diyoruz, çünkü son on yıl içinde Türkçede yayımlanan eserlerin sayısı, yabancı ve Türk kökenli olmak üzere, neredeyse elliyi buldu Bazı eserler vardır ki bunlar, özellikle son zamanlarda farklı farklı yayınevlerinde olmak üzere, birkaç baskı da yaptı Demek ki ilginin yoğunluğunda bir artış da var Kaynak Yayınları da ciddi bir ütopya etkinliği başlattı Yayınevi, tarihten günümüze kadar aktarılan, ancak bir kısmı Türkçede pek bilinmeyen belli başlı ütopyaları, bir seri hâlinde yayımlıyor Yani bir bakıma okurlara ‘Ütopyalar Külliyatı’ sunuyor
Seride toplam on altı eserin bulunuyor ve bunlar, Eski Çağ, Rönesans, Yeni Çağ ve günümüzden olmak üzere dört ana başlık altında toplanıyor Her bir döneme ait dört eser periyodik olarak okurlarla buluşacak İlk serinin üç kitabı, Eski Çağ’dan Sparta’da Mükemmel Toplum-Likurgos Yasaları’, Rönesans döneminden Ütopya (Thomas More) ve günümüzden de Yarın (Robert Havemann)
Sonrasında ise Roma-Hellen Fragmanları II var Yayınevi, Antik Çağ’ın bütün ütopik fragmanlarını da derlemiş olacak Özellikle de Türk okurunun bilmediği Jambulos’un Güneş Ülkesi’yle, Messeneli Euhemoros’un Kutsal Metinler’i ilk kez ve eksiksiz bir şekilde okurla buluşacak Bu arada Platon’un ‘İkinci en iyi devlet’, ünlü Atlantis söylencesinin yanı sıra, Hesiodos’un, Lukianos’un, Aristophanes’in ve diğerlerinin eserleri de ilk kez birlikte sunulmuş olacak
Bunların dışında, Türk okurunun pek tanımadığı, ama tüm Avrupa’yı sallayan köylü ayaklanmalarının Almanya’daki lideri olan Thomas Münzer’in bütün yazı ve bildirilerini, 18 ve 19 yüzyılda Amerika’da kurulan eşitlikçi komünlerini, ünlü ütopik sosyalist Wilhelm Weitling’in yazı ve konuşmalarını, Charles Fourier’yi, William Morris’i, Ökotopya’yı, Platon’un Devlet’ini ve diğerlerini art arda yayımlayacak


Ütopya adası ve Türk romanı


ÜTOPYA
Thomas More, Çeviren: Sadık Usta, Kaynak Yayınları, 136 sayfa
Türe adını veren kitap, İngiltere kıralı 8 Henry’nin başbakanlığını yürüten, sonra kralla ters düşünce öldürülen Thomas More’un yaşadığı düzene yönelik keskin eleştirilerinden oluşuyor More, Ütopya’da bir gezginle karşılaşır Raphael Hythlodeus adlı bu gezgin ‘Ütopya’ adlı bir adada bir süre yaşamıştır Kitabın ilk bölümünde, zamanın İngiltere’si ve egemen dünya düzeni kıyasıya eleştirilir Savaşların, özel mülkiyetin, hukukun, suç kavramının ve hatta ticaretin saçmalığı, insanlığa verdiği zarar tartışılır Bu ilginç fikirleri nedeniyle sözü tamamen Hythlodeus’a bırakan More ve arkadaşları, ondan Ütopya ülkesine ilişkin bilgileri dinler Ütopya, temelde sosyalist bir düzeni anlatır Akılcılığın ve kamusal yararın ön planda tutulduğu bir düzeni anlatır More Üretim tamamen planlı ve kolektiftir, tecrübe ve bilgelik kutsanır, her şey gönüllülük esasına dayanır ama insanlar hep toplum yararına işlere gönüllü olur Paranın altının bir değeri yoktur; çocuklara, yaşlılara, hastalara iyi bakılır Pagan bir din inancı, savunmaya ve haksızlık yapanlara saldırmaya yönelik bir ordu ve gelişmeye açık bir eğitim sistemi vardır Ütopya’nın Thomas More, zamanının ahlâk anlayışıyla yazdığı Ütopya’da suçluları köle yapmış, evlilik öncesi cinsel ilişkiyi yasaklamıştır Ama mesela ötenaziye izin vererek bugün dahi çözülemeyen ahlâki meseleleri bile Ütopya’da dikkate almış


YARIN
Robert Havemann, Çeviren: Filiz Özçelik, Kaynak Yayınları, 172 sayfa
Yarın, günümüze ait bir ütopya kitabı Alman Komunist Partisi’ne giren, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı mücadele eden Havemann, daha sonra Doğu Almanya’nın önde gelen entelektüelleri arasına katılmış Ne var ki ömrü boyunca uğruna savaştığı sosyalizmin uygulanmasına ilişkin eleştirileri nedeniyle, toplumdan dışlanıp ev hapsine mahkûm edilmiş Havemann’ın 1979′da büyük güçlüklerle yayımlattığı Yarın, Ütopya ülkesine hayali bir yolculuğu anlatıyor Ailesiyle birlikte arabasına atlayıp Avrupa’da bir yerlerdeki bu ülkeye giden Havemann, bambaşka bir dünyaya adım atıyor Tüketim kültürünün, bağımlılıkların, sömürünün, kavganın olmadığı; tüm teknolojik olanakların insanların mutluluğu ve özgürlüğü için seferber edildiği bir ülke burası Havemann’ın kitabı bir tür sosyalist ütopya elbette, ama bireysel özgürlüklerin sonuna kadar desteklendiği, hatta enseste bile arka çıkılan bir ütopya Bu nedenle zamanında çok eleştirilen Havemann’ın kitabını Kaynak Yayınları’da ‘enseste karşı’ bir şerh koyarak yayımlamış


SPARTA’DA MÜKEMMEL TOPLUM
Derleyen: Sadık Usta, Kaynak Yayınları, 115 sayfa
Rivayete göre Sparta’da toplumsal çürüme had safhaya varınca Likurgos, dönemin medeniyetlerini gezer Mısır, Ortadoğu, Girit dolaşır ve ideal toplum modelini oluşturan Likurgas Yasaları’nı belirler Bir dönem Sparta’nın bu yasalara göre yönetildiği kabul edilir Kanaatkârlık, eşitlik, kolektif yönetim gibi temel ütopik kavramları barındıran Likurgas Yasaları’na antikçağ filozoflarının metinlerinde sık sık atıfta bulunulur Bir tür antik çağ efsanesi haline gelen yasalar hakkında yine antik metinlerde geçen anlatımlar derlenmiş ve felsefenin ütopyası ortaya çıkmış


ÜTOPYA:
Hayali Ahali Projesi Akın Sevinç, OkuyanUs Yayınları,
173 sayfa
Kitabına nefis bir alt başlık koyan Akın Sevinç, ütopyalarını analiz ediyor 2400 yıllık ütopya külliyatını gözden geçiren yazar, ütopyaların aktardığı ideal toplum modellerini değerlendiriyor Farklı dönemlerde, hangi kriterlerin ne yönde değişebileceğini de araştırıyor Akın Sevinç Sosyal değişimler tabii ki ütopyaları da etkiliyor Kitabın ilginç bir özelliği ütopyalar, sosyal değişimler ve onların bir göstergesi olarak mimarlık arasındaki ilişkiyi de araştırması Tabii mimarlık tarihinin ütopyaları, manifestoları ve atılımları kitapta önemli bir yer tutuyor Hasılı, Akın Sevinç’in kitabı için mimarlık tasavvurları hakkında derinlikli bir çalışma demek de yanlış olmaz


KORSAN ÜTOPYALARI
Peter Lamborn Wilson, Çeviren: Yurdakul Gündoğdu
Aykırı Yayıncılık, 208 sayfa
17 yüzyılın ilk yarısında, Akdeniz’i neredeyse egemenlikleri altına alan korsanların güvenle yanaşabildikleri bir limanları, bir cennetleri, bir cumhuriyetleri varmış: Rabat-Sale Bugünkü Fas’ın sınırları içinde kalan bu kent devleti, Osmanlı toprakları ortasında bir ada gibi varlığını ‘Levend Reisler Divanı’ tarafından yönetilerek sürdürmüş Kentin müslüman denizcilerden, korsanlardan oluşan sakinlerinin önemli bir kısmı aslında ‘renegadolar’ yani mürtedler, müslüman olmuş hıristiyanlarmış Tabii tüm bunlar bir korsan ütopyasına işaret ediyor Ne yazık ki 17 yüzyıl gibi yakın bir tarihe denk gelse de Sale Cumhuriyeti hayalet gemiler ya da define dolu adalar gibi bir korsan efsanesi kadar gerçek Yani olabilir de olmayabilir de Benzer korsan demokrasisi ütopyaları Madagaskar ve Bahama ada toplulukları için de dile getirilir Biraz karmaşık anlatımına ve levendlerden ziyade İngiliz kaynaklarına odaklanarak bol bol İngiliz korsanların seferlerini anlatmasına rağmen ilginç bir kitap


EĞER’DEN MEĞER’E
Ütopya Karşısında Türk Romanı
Ayhan Yalçınkaya, Phoenix Yayınları, 403 sayfa
Kitabın kaynağı Ankara Üniversitesi’nde verilen bir doktora tezi Türk romanında eşitlik ve özgürlük temalarının araştıran Yalçınkaya, tezini kısaltarak bir kitaba dönüştürmüş Kitabın uzunca ilk bölümü Platon’dan başlayarak Marksizm’e kadar ütopya kavramını tartışıyor Ardından Türk romanı bahsi geliyor İlk örnek Serveti Fünun edebiyatının önde gelen isimlerinden Tevfik Fikret ve arkadaşlarının Yeni Zelanda projesi Bu proje Hüseyin Cahit’in ‘Hayat-ı Muhayyel’ öyküsünde somutlaşıyor Ardından Ahmet Ağaoğlu’nun Serbest İnsanlar Ülkesi, sonra Yakup Kadri’nin Ankara’sı, Peyami Safa’nın, Yalnızız’ı geliyor… Tabii bu yapıtların hepsi birer ütopya değil, ama mesela Yakup Kadri’nin geleceğin Ankarası tasavvuru gibi ütopik ögeler barındırıyorlar Bu biçimde Melih Cevdet Anday da, Çetin Altan da, Pınar Kür de, Oğuz Atay da, 80′lere kadar Türk romanının neredeyse tüm önemli isimleri gibi incelemeye dahil oluyorlar Yalçınkaya’nın incelemesini şu alıntıyla özetlemeye çalışalım: “Türkiye’de genel olarak ütopya yazını gelişmemiş olsa da, romancılığımız toplumsal gelişmelere koşut olarak, yer yer adeta kendisine rağmen ütopik izlerin peşine düşmüş ve onlara mekân olabilmiştir


ÜTOPYANIN KADINLARI KADINLARIN ÜTOPYALARI
Yasemin Temizarabacı Yıldırmaz, Sel Yayınları, 134 sayfa
Yıldırmaz, tarih boyunca yazılmış tüm ütopyaları gözden geçirip, kadının nasıl görüldüğünü aktarıyor İşin açıkçası, ideal birer toplum modeli önermek üzere yazılan onca ütopyada da kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığının eksik olmadığını görüyoruz Çünkü yazılan ütopyalar da toplumsal cinsiyet algılamalarından bağımsız olamıyor Tabii kadınlar açısından pozitif ayrımcılık yapan ütopyalar da var, ki bunlar 70′lerden itibaren kaleme alınan ‘feminist ütopyalar’ Yıldırmaz, kitaba ütopya ve toplumsal cinsiyet kavramlarını tartışarak başlıyor, ardından ‘klasik’ ve ‘modern’ olmak üzere ütopyaları ait oldukları dönemlere göre ayırarak inceliyor Kitabın vardığı noktayı bir alıntıyla özetleyelim: “Kadın ütopyaları özellikle toplum karşısında bireyin konumuna yaklaşımları ve daha iyi bir yaşam için sundukları alternatiflerde uyuma, iletişime ve cinsler arası eşitliğe önem vermeleri ile erkekler tarafından yazılmış ütopyalardan ayrılmaktadır…”


Alıntı:http://wwwradikalcomtr/ek_haberpp&haberno=3837

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.