Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çağ, felsefe, felsefesi, tarihiorta

Felsefe Tarihi-Orta Çağ Felsefesi

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Felsefe Tarihi-Orta Çağ Felsefesi





Orta Çağ felsefesi tarihsel dönem itibariyle ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar İS 2 yüzyıldan 15 yüzyıl sonlarına; 16 yüzyıl başlarına, Rönesans'a kadar olan dönem olarak ele alınır Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır Bir çok felsefe tarihi kitabında ortaçağda felsefe yok sayılır ya da ortaçağın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür Bunun yanı sıra ortaçağda felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da söz konusudur

Orta Çağ Felsefesinin Genel Özellikleri

Ortaçağ felsefesi, klasik batı felsefesi tarihi ekseninde bakılacak olunursa antik çağ felsefesinin sonlarında belirginleşmeye başlayan din yönelimli ya da dinsel içerikli felsefe tarzının gelişmesi olarak gerçekleşir Bu noktada belirgin bir özellik olarak felsefenin dinsel tartışmaların bir aracı durumuna gelmiş olduğu, genel batı felsefesi tarihçilerinin ortak saptamasıdır

Burada söz konusu olan din Hıristiyanlıktır Ortaçağ boyunca dinsel öğretileri temellendirmek ya da dini dünya görüşüne kategorik bir temel sağlamak, felsefe yapma tarzının genel bir görünümü olmuştur Hıristiyan dininin kendisine felsefe aracılığıyla bir açıklayıcılık sağlamaya, geçerliliğini temellendirmeye yöneldiğini görmekteyiz Bu dönem boyunca inanç-bilgi-akıl-tanrı ekseninde yürütülen tartışmaları görmekteyiz Din ile felsefe ilişkisi bu dönem boyunca çatışmalı durumlarda gösterir; bazı din bilgeleri felsefenin dinden, Hıristiyanlıktan uzak tutulması gerektiğini söyler ve buna çaba gösterir, buna karşılık başka bazıları inancın ve dinin temellendirilmesinde felsefenin gerek olduğunu söyler

Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşü, meydana getirdiği kaotik ortamda kültürel ve düşünsel gelişmelerde bir bir kesintiye yol açmıştır Antik çağda oluşan ve süregelen düşünsel gelişmelerden belirgin bir uzaklaşma ve bu gelişmelerin reddedilişi görülür Din-felsefe ilişkisi bu ortamda girift bir görünüm sunar; bir yanda felsefe din içerisinde kaybolmuş gibi görünürken, bu kayboluş aynı zamanda felsefenin din içinde saklanmasını ve korunmasını getirir

Dinsel düşünce kendisini temellendirmek için felsefeyi muhafaza ederken, bilgi sevgisi olarak anlaşılan haliyle olmasa ve dini amaçlara hizmet için kullanılsa bile belirli bir ölçüde antik çağda şekillenen felsefi düşüncenin korunmasını sağlamıştır Felsefe bu dönemde açıkça görünür olmasa bile içkin özelliklerini tamamen yitirmemiştir Bu bağlamda ortaçağ felsefesi, kilise öğretileriyle varlığını sürdürmüş; fakat Rönesas'tan itibaren bilimsel ya da eleştirel düşünceye yönelmeye başlamıştır Bu söz konusu nitelikteki orta çağ felsefesini Macit Gökberk "Hıristiyanlaştırılmış Antik Felsefe" olarak değerlendirmektedir Belirtilmesi gereken başka bir nokta ise bu felsefenin öteki dönemlerde görülen felsefe yapma tarzından farklı olarak statik nitelikte oluşudur

Orta çağ felsefesinde Arap felsefesinin ya da İslam felsefesinin etkisini de belirtmek gerekir İslam felsefesi batı düşüncesinde bu tür gelişmeler olurken, antik çağ felsefesi ile irtibatlı olmuş, kaynakları çevirmiş, İslam'a özgü iç tartışmalarda bu kavramsal ve yöntemsel araçları kullanmıştır 1200'lü yıllardan itibaren bu alandaki kaynaklar batı'ya yönelim gösterir ki felsefe tarihçilerinin çoğu, batıdaki din-felsefe ayrımlaşmasının hızlanmasında bu etkinin belirgin bir yeri olduğunu söylerler İslam filozofları da benzer şekilde inancı antik çağ felsefesinden alınan kavramlarla temellendirmeye, akıl ve mantık yoluyla açıklık sağlamaya yönelirler

Bu yönelimle kutsal metinleri yorumlama, tefsir ve mantık ya da dil analizlerinin ortaya konulduğu görülür Bu yaklaşım orta çağ felsefesinin genel karakteristiğidir bir anlamda Yorumsamacılığın kökleri ortaçağ felsefesine uzanır Diğer ortaçağ filozofları gibi onlarda tanrıdan hareket ederek, varlığa ve var oluşa, insan varlığına ve düşüncesine açıklık getirmeye çalışırlar Bunlarla birlikte antik çağ düşüncesinin taşınması ve geliştirilmesi bakımından Farabi, İbn-i Rüşt, İbn-i Sina, İbn-i Arabi gibi filozofların Batı felsefesi üzerinde etkisi birçok bakımdan belirleyici olmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.