![]() |
Schopenhauer Kimdir? |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Schopenhauer Kimdir?![]() Schopenhauer, Arthur (1788-1860) Hegel'in "iyimserci usçuluk" anlayışına karşı temellendirdiği "kötümserci istenç felsefesi"yle, Tolstoy ile Conrad'dan Thomas Hardy'e, Proust ile Wagner'den Thomas Mann'a, Nietzsche ile Freud'dan Wittgenstein'a dek kendisinden sonraki pek çok yazar, sanatçı ve filozof üstünde derin etkiler bırakmış "Kant sonrası" Alman filozofu ![]() İngiliz dostu olmasıyla tanınan varlıklı ve açık görüşlü bir ailenin oğlu olarak Danzig'de dünyaya gelen Schopenhauer, çocukluğu boyunca ailevi nedenlerle sürekli yolculuk etmek durumunda kalmıştır ![]() ![]() ![]() 'Tıp eğitimi almaya daha yeni başlamışken ilgisi bütünüyle felsefeye kayan Schopenhauer, çok geçmeden kendilerine nefret derecesinde tepki duyacağı Fichte ile Scweiermacher'den de dersler aldığı Berlin Üniversitesi'nde iki dönem felsefe öğrenimi görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Irvin Yalom'un yazdığı "Schopenhauer Kürü" isimli kitabın orjnal kapağı Schopenhauer, bütün düşünsel yaşamı boyunca gerek dönemin egemen felsefesi Hegelciliği gerekse akademik felsefeyi eleştirileriyle yaylım ateşine tutmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() En çok etkisi altında kaldığı felsefe yapıtları arasında Platon ile Kant'ınkilerin yanı sıra Hint felsefesinin temel kaynakları olan Upanişadlar da dikkat çekmektedir ![]() ![]()
![]() ![]() Bu bağlamda, Kant'ın "kendinde şey (noumenon) dünyası"nın insan bilgisine açık olmadığı savına karşı, Schopenhauer ne düşünsel olarak ne de duygusal olarak kendinde şeyin bilinemez olduğu düşüncesiyle yaşayamayacağımızın altını çizerek kendinde şeyin zorunlu olarak görüngüler dışında doğrudan bilgisine sahip olduğumuz tek şey olan iç deneyimimizin nesnesi "istenç" olması gerektiğini ileri sürmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Schopenhauer’in Jeana üniversitesinde doktora tezi olarak sunduğu "Yeter Neden ilkesinin Dört Saçaklı Kökü, 1813" başlıklı çalışması, pek çok bakımdan yaşamının ilerleyen yıllannda vereceği felsefe yapıtlannın temelini 'oluşturmasıyla oldukça önemlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Schopenhauer'a göre "yeter neden ilkesi"nin bütün tasarımların (ya da görüngülerin) kendisine uymak zorunda olduğu dört temel biçimi vardır ![]() ![]()
![]() ![]()
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Schopenhauer, büyük uğraşlarla yazdığı bu yapıtın umduğu sesi getirmemesi üzerine, aradan epey bir süre geçtikten sonra kitaba metafiziğinin genel bir değerlendirmesini sunduğu bir ek cilt yazma gereği duymuştur (1844) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Schopenhauer bu dönemde onlardan daha üstün olduğunu düşündüğü Hegel, Schelling ve Fichte'yi "çalçene'', "soytarı", "şarlatan" türünden yer yer sövgüye varan ağır bir dille eleştirmiş; onların Kant'ın bıraktığı felsefe kalıtını hakları olmadığı halde zorla sahiplendiklerini öne sürerek, Kant'ın gerçek bir kalıtçısı varsa onun da kendisi olduğunun altını koyultarak çizmiştir ![]() ![]() ![]() Felsefesine geri dönersek, Schopenhauer'un "dünya denen bilmece"ye getirdiği çözümün kalkış noktasını, özünde Kant'a borçlu olduğu ama az çok bozarak benimsediği bir tür aşkınsal idealizm anlayışının oluşturduğunu söyleyebiliriz ![]() Nitekim bu bağlamda kendisini, Kant sonrası filozoflar arasında Kant'ın felsefesini ileriye en çok taşıyan, Kant'ın anladığı anlamda "geleceğin felsefesi"ni en çok gerçekleştiren filozof olarak görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() Dolayısıyla, iç deneyim aracılığıyla, kişinin kendi bedeninde varolan içsel istenç gerçekliğinden yola çıkarak varolan her şeyin doğasına hükmeden kendinde şeyi, yani istenci dolaysız bir biçimde bilmesi olanaklıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Schopenhauer'un Platonculuğu kendi felsefesine doğal türler açıklamasıyla soktuğu görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Estetik deneyimde alınan hazza bağlı olarak bireyliğin, dolayısıyla ben'in anlamı da değişmekte, istençsiz bir bilince, dolayısıyla da tümele giderek daha bir yaklaşılmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tüm felsefesine içkin bir konumda bulunan Schopenhauer'un genel kötümser(ci)liği, yaşamı istencin boyunduruğunda geçen ve geçmeye yazgılı olan hep bir kötülük alanı olarak tasarlamasına neden olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]()
![]() ![]() ![]() ![]()
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ama buna karşı ahlaka bir temel bulmak hiç de öyle kolay değildir: "Bencil duygulardan, ahlak dışı itkilerden, usdışı eğilimlerden hangi ussal dayanak doğrultusunda bütünüyle sıyrılınabilir?" Schopenhauer için doğrudan ahlakın temeline yönelik böylesi önemli bir sorunun yanıtının bulunabileceği olası tek yer metafiziktir ![]() Schopenhauer'un yazma biçeminin özellikle her biri ayrı bir yazın ustası olan Alman filozoflar arasında ayrı bir yeri ve değeri vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Felsefe Sözlüğü -Abdülbaki Güçlü-Erkan Uzun Bilim ve Sanat Yayınları s ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Schopenhauer Kimdir? |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Schopenhauer Kimdir?AŞKIN METAFİZİĞİ Arthur Schopenhauer • Bütün aşklar, istedikleri kadar uçarı, tensellikten, dünyevilikten uzak, ayakları, yerden kesik görünsünler, sadece cinsel dürtüde temellenirler; evet, hatta bu âşıklık hali, sadece daha yakından belirlenmiş, daha özelleşmiş, hatta sözcüğün en dar anlamıyla cinsel dürtüdür ![]() • Bireysel bilinçte kendini sadece cinsel dürtü olarak ele veren ve öteki cinsin belli bir bireyine yönelmemiş olan şey; bu kendinde şeydir; fenomenlerin, görüşlerin dışında duran yaşama iradesidir mutlaka ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() • İşte ancak bu amacı hakiki amaç yerine koyduğumuzda, sevilen nesnenin elde edilmesi uğruna katlanılan onca sonu gelmez zahmet ve dert, onca tatsız ayrıntı, onca zorluk, duruma denk düşen bir görünüm kazanabilir ![]() ![]() ![]() ![]() • Son tahlilde iki ayrı cinsten insanı böylesine güç ve şiddetle, bir başkasına değil de birbirlerine yaklaştıran şey, burada varlığının kendi amaçlarına uygun düşen nesneleşmelerinden birini, bu iki sevgilinin meydana getireceği bireyin varlığının içinde (onların bir araya gelmelerinden) önce gören, o bütün insan türü içinde kendini gösteren yaşama iradesidir ![]() ![]() ![]() • Demek ki insan sadece o taşan kendi hazzının peşinden gittiğini sanırken aslında insanı yönlendiren, tür için en iyiye yönelmiş olan bir içgüdüdür ![]() ![]() • Her şeyden önce, erkeğin doğası gereği aşkta vefasızlığa, kadının ise sürekli sadakata eğilimli olduğu gerçeği vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() • Kadının kazanılmasında etkili olan başlıca özellikler, iradenin sağlamlığı, kararlılık ve cesaret, belki de ayrıca iyi yüreklilik ve dürüstlüktür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() • Anneler kendi kızlarına, onları erkekler için çekici kılmak amacıyla, güzel sanatlar, diller vb ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() • Her birey, bedeninin her bir parçasında ve uzvunda eksikliklerinin, zaaflarının ve sapmalarının karşı cins üzerinden düzeltilmesi hedefini kovalar; üstelik söz konusu parça ne kadar önemliyse, bu arayış da o kadar kararlı ve ısrarlı olacaktır ![]() ![]() • Kadının vücudunun her bir parçasını sınarcasına incelememizde ki büyük ciddiyet ve onun da aynı şeyi yapması; hoşumuza gitmeye başlamış bir kadını süzüşümüzdeki eleştirel kuşku; seçişimizdeki inat ve ısrarlarımız; damadın gelini incelerken gösterdiği gergin dikkat; berikinin vücudun hiçbir parçası konusunda aldanmamak için ortaya koyduğu özen ve gayret; karşısındakinin önemli her bir beden parçasının fazlalarına ve eksikliklerine verdiği değer; bütün bunlar amaç ve hedefin önemine tamamen uygundurlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() • Yaşama iradesi burada, kendini sadece bu erkek ile bu kadının meydana getirebileceği kesinkes belirlenmiş bir birey aracılığıyla nesneleştirmeyi istemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() • Sadece tür, sonsuz hayata sahiptir; bu bakımdan da onun sonsuz istekler duyma, sonsuz tatminler yaşama ve sonsuz acılar çekme yeteneği vardır ![]() ![]() ![]() • Çünkü bu sonsuz değer verme, bu sınırsız beğeniş, sevilenin herhangi zihinsel, entelektüel, hele hele nesnel, reel avantajlarına dayanmış olamaz; çünkü karşıdaki kişi, çoğunlukla, seven tarafından yeterince tanınmamakta; her şeyiyle bilinmemektedir ![]() ![]() ![]() • Bir kahraman, aşk yakınmaları, sızlanmaları dışında bütün her türlü yakınmadan, sızlanmadan utanır; çünkü aşk içinde kuyruğunu sallayan onun kendisi değil, türdür ![]() ![]() • Aşığın kendi alabildiğine fiziksel amaçlarını tamamen gözden kaçırmış gibi görünmesine yol açan durum, aslında dertleri ve işleri, o sadece sıradan bireysel olan bütün dert ve işlerden ölçülmeyecek kadar önemli olan türün ruhunun, onun ruhunu doldurmuş olmasıdır; böylelikle türün ruhunun onu özel görevlendirmesiyle, sınırsız, sonsuz uzunluktaki bir gelecek kuşağın varoluşu, türün, sadece ve sadece baba olarak bu sevgiliden ve anne olarak onun sevgilisinden alabileceği bu bireysel enikonu belirlenmiş yapısal nitelikler ve vasıflar üzerinde temellenir; öte yandan, yaşama iradesinin nesneleşmesi, bu varlığı apaçık talep etmedikçe, böyle bir varoluş ortaya çıkamayacaktır ![]() ![]() • Aşk çoğu zaman, cinsel ilişki bir yana bırakılacak olursa, sevenin kin duyabileceği, küçümseyebileceği, hatta tiksinebileceği kişilere sararak, sadece dış ilişkilerle değil, sevenin kendi bireyselliğiyle de çelişkiye düşer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() • Tutku, sadece tür için değer taşıyan şeyi birey için de değerliymiş gibi gösterip onu kandıran bir vehme, bir kuruntuya dayanmış olduğu için, türün amacına ulaşmasının ardından, yanılsamanın ortadan kalkması şarttır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() • Ne var ki bu birliktelik, o tutku halini almış sevginin özü olan içgüdünün hizmetindeki vehim ve sanı üzerinden bir araya getirilmiş çift, çoğu zaman başka özellikleriyle olabilecek en uyumsuz vasıfları, yapısal özellikleri taşıyacaklardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() • Anne babaların seçimiyle yapılan, rahat bir hayat için gerekli bağdaşırlıkları göz önünde tutan evlilikler, aşk evliliklerinin tersine bir durum gösterirler ![]() ![]() ![]() ![]() Çeviren: Veysel Atayman, Bordo Siyah yayınları |
![]() |
![]() |
![]() |
Schopenhauer Kimdir? |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Schopenhauer Kimdir?SANAT ÜZERİNE Aşkın Metafiziği / Schopenhauer'in Felsefesi Arthur Schopenhauer Her istek, bir gereksinimden, bir yoksunluktan, bir acıdan doğar; giderildiği zaman insan yatışır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ama kimi zaman, dış bir gerçek, ya da iç uyumluluğumuz, bizi, bir an isteklerin bitimsiz selinden kurtaracak; ruhu, iradenin boyunduruğundan sıyıracak, iradenin yöneldiği nesnelerden uzaklaştıracak ve çevremizdeki varlıklar, istek ve umutlarımıza değer şeyler olmaktan çıkarak hiç bir menfaat duygusuna yer verilmeden düşünülebilen nesneler halinde görülecek olursa; o zaman isteklerin peşinden giderek gerçekleştirmeye çalıştığımız ve hiç bir zaman ulaşamadığımız iç rahatlığı boy gösterir ve huzur duygusunu bütün doygunluğuyla yaşarız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ( ![]() ![]() ![]() Katışıksız düşüncenin istek üzerindeki egemenliği; bu iç bağdaşıklık, her yerde gerçekleşebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ( ![]() ![]() ![]() Nesnelerin çekiciliği, bize dokunmadıkları ölçüdedir ![]() ![]() ![]() ( ![]() ![]() ![]() Kaçamak esini yakalamak ve onu mısralara dökerek tenleştirmek, lirik şiirin işidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ( ![]() ![]() ![]() Trajedinin eğilimi ve son amacı, bizi; razı olmaya yöneltmek, yaşama iradesini olumsuzlayacak hale getirmek olduğu halde, komedi, bunun tam tersine, yaşamaya yöneltir ve yüreklendirir bizi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ( ![]() ![]() ![]() Müzik, hiçbir zaman fenomeni (görünüşleri) dile getirmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ( ![]() ![]() ![]() Melodinin yaratılması, insan duyarlığının ve iradesinin en derin sırlarının keşfedilmesi, dahinin gerçekleştirdiği temel iştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aşkın Metafiziği / Schopenhauer'in Felsefesi Arthur Schopenhauer SOSYAL YAYINLAR |
![]() |
![]() |
|