Antika Yelpazeler |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Antika YelpazelerAntika Yelpazeler Mücevherli altın yelpaze sapı 17 yy ortaları Osmanlı Uzunluk : 21cm çap : 85cm TSM 2/3565 Alem biçiminde her iki yüzü mineli yakut ve zümrüt bezelidir Altın paftaların arasında kenarlara tüy takmak için kanal oluşturulmuştur Milfiori cam çubuğun tepesinde bir firuze vardır Ansiklopedilerde yelpaze; “Serinlemek ve hava akımı sağlamak için kullanılan katlanabilir veya katlanmayan el aracı” olarak tarif edilmektedir Sineklik; “Sinek veya diğer uçucu böcekleri kovmak için kullanılan ucu püsküllü sopa” olarak açıklanmaktadır Bunun dışında sıcak iklimlerde yataklar üzerine çadır biçiminde gerilen tüller pencerelere takılan ince telden kafesler ve kapı aralarına asılı şerit veya boncuk dizilerinden oluşan iğreti perdeler de sineklik olarak adlandırılır Konumuz içindeki sineklikler yukarıda el aracı olarak açıklanan bir sap demet biçiminde bir rüzgarlık ve demetin gireceği yuva kısımlarından oluşan saray ve çevresi için üretilmiş örneklerdir İlk sineklikler sazlardan ve palmiye (hurma) yapraklarından yapılmıştır Ayrıca ince kuştüyleri atkılarlı yün gibi demet ve püsküllerin kullanıldığı da görülmekte Yelpaze ve sineklik yapımında her iki eşyada pek çok benzer malzeme kullanılmıştır Yelpazenin ilk olarak Çin’de MÖ 3000’den daha erken dönemde ortaya çıktığı kabul edilir Zamanla yelpaze gündelik bir el aracı olmaktan öte birçok kültürde törenlerde kullanılan dinsel sembolik bir eşya haline gelmiştir Antik döneme ait resim veya kabartmalardaki örnekler ilk yelpazelerin katlanmayan türde olduğunu düşündürür Sabit bir rüzgarlık ve saptan oluşan bu tür yelpazelerin yaprak biçiminden geliştirildiği varsayılır Eski Mısır firavun kabartmalarında bir sapın ucuna ışınsal biçimde tutturulmuş tüylerden oluşan yelpazeler görülür Tutkankamon’un mezarından çıkarılan ve MÖ 14yüzyıla tarihlenen tavuskuşu tüyünden ve “L” biçiminde fildişi saplı yelpaze günümüze ulaşan iyi durumdaki ender örneklerdendir Sabit (katlanmayan) yelpazelerin Asur Babil İran Hind ve eski Çin törenlerinde de önemli yeri vardır Yunanlılar ve Etrüskler de yelpazeyi biliyorlardı Bunlardan MÖ 5 Yüzyılda da “flabelum” adını verdikleri yuvarlak yelpazeler Yunanistan’da görülmeye başlamış Hıristiyanlıkla birlikte yaygın hale gelmiştir Yunan vazo resimlerinde küçük el yelpazeleri görülür Sıcak iklimde gereksinim duydukları bu aletleri daha çok sarmaşık yaprakları biçiminde ve hasırdan yapıyorlardı MÖ200’lere tarihlenen Yunan Yunanlılardan Romalılara geçen yelpazeler için Romalılara geçen yelpazeler için Roma koloniler avlanan tavus ve diğer egzotik kuş türleri sarayda kullanılacak lüks örneklerin gereksinimini karşılardı Mısırlı ve Hindliler de tavustüyü ve papirüsten yararlanmışlardı Binlerce yıldan günümüze kadar yelpaze malzemelerinin başlıca kaynaklarından biri de devekuşu olmuştur Asurlu dönemine ait bir mühürde kanatlı bir şeytanın kovaladığı devekuşu sürüsü betimlenmiştir MÖ 2000 yıllarından başlayarak devekuşu tüyünün Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarında kullanıldığını günümüze ulaşan yelpaze örneklerinden kesin olarak biliyoruz Mısır mezar resimlerinde firavunların deve kuşu avı düzenlediklerini gösteren sahneler yer almaktadır 4yüzyıla gelindiğinde yelpaze flabellum tipiyle Bizans kilisesinde önemli bir dinsel obje olarak yerini almıştır Ortaçağ kilise törenlerinde “Diyakoz”un (gönüllü rahip) elinde taşıdığı flabellumlar metal bir disk ve uzun bir saptan oluşurdu Flabellum günümüzde Papalık simgelerinden birisidir Yeşim Sineklik sapı Sekiz köşeli yeşim sap altın yuvalı zümrüt ve yakutlarla bezeli 16yüzyıl sonu-17 Yüzyıl başı Osmanlı TSM 2/3838 Sapın formu ve işçiliği aynı döneme ait yeşim ayna saplarının benzeridir (2/1795 2/1797) Altın üzerine mineli kadeh biçimindeki yuva 19yüzyıl başlarında etkilenmiş olmalı Hasır hurma dalı kuştüyü kumaş vb malzemeden yapılan katlanmayan yelpazelerin bir başka türü de bayrak yelpazelerdi Sapın ucuna iliştirilen genellikle dikdörtgen yaprak kısmıyla sancağı andıran bu yelpazeler Hindistan’da çok eskiden beri bilinen bir formdu 16yüzyıldan itibaren İtalya ve Fransa’da bayrak biçiminde yelpazeler çok moda olmuştu 18yüzyıl ortalarına kadar yaygın olan bu tür tahminen Avrupa’ya Doğu’dan gelmiştir Bu dönemde en önemli üretim merkezleri Roma Venedik ve Bologna idi Üzerlerindeki resimler taşbaskı veya elle boyanıyor dantel işlemeli şeritler de kullanılıyordu 1678 yılında İtalya’da yelpazeler loncası kurulmuştu ve satış yetkisi sadece loncaya aitti Loncada oymacılar yaldızcılar marangozlar ve ünlü ressamlar çalışıyordu Sap: 40 cm Bayrak: 15 5x192 cm TSM 2/7286 (cilt) Hurma dallarından örülmüş sapı fildişidir Mısır-Hicaz tipi olarak adlandırılan eski çağlardan beri bilinen bu tür yelpazelerin bir benzeri İstanbul Belediyesi Şehir Müzesi’nde korunmaktadır SM 2/3596 Her iki yüzde siyah ipek zemine altın gümüş tellerle bitkisel motifler ve beyitler işlenmiştir Çiçek motifleri inci yakut ve zümrütlerle bezeli Sapı abanoz ve fildişinden 19yüzyıl Osmanlı çap: 39 cm sap: 14 cm TSM 2/3584 İki yüzünde orta altın sırma örgülü birer madalyon yer alıyor Sap fildişi Yazının başlarında ilk yelpazenin Çin’de ortaya çıktığının varsayıldığını belirtmiştik Bu el aracı Çin ve Japon gündelik yaşamında ve törenlerde çok geniş yer tutuyordu Her iki kültürde hem kadınlar hem de erkekler yelpaze kullanırdı Yelpazelerişlevlerine göre çeşitli türlere ayrılırdı Örneğin saray görevlilerinin yelpazeleri savaşçılarınkinden farklıydı Çay törenlerinde kullanılan yelpazeler de sahnede kullanılanlara benzemezdi Uzakdoğu’da bu kadar önemli yere sahip yelpazenin bezemesine de büyük özen gösterilirdi Bazı Çin ve Japon yelpazelerinin bezemesindeki üstün düzeye hiçbir zaman ulaşılamamıştır Çin’de pek çok büyük ressam yelpaze bezemekle uğraşmıştır Ortaya çıkan bazı eserler de her zaman kullanım amacı taşımıyordu Katlanmayan yelpazelerin Çin’de Song (Sung) Hanedanının (960-1279) sonuna kadar yaygın olduğu görülür |
|