Prof. Dr. Sinsi
|
İletişim İnsan Ve İletişim
İnsan ve iletişim
Dil
Dil bir iletişim aracıdır Bilinen iletişim modeli Karl Bühler'in Organum Model (1933) kuramıdır Bühler, göstergelerin betimleme, ifade etme ve algılama işlevini ayırır Roman Jakobson 1960 yılında bu modeli altı işlev olarak genişletmiştir İletişimin standart modeli olarak, bilgi kuramı çerçevesinde Claude Shannon ve Warren Weaver tarafından geliştirilen "ileten- iletilen modeli" (1949) geçerlidir Dan Sperber ve Deirde Wilson, bu modelin iletişimin açıklanmasına yönelik çok kısa ele alındığını ve bir aracı model yoluyla genişletilmesi gerektiğini gösterir Sperber ve Wilson'un Relevance (1986) adlı kitapta geliştirdikleri anlam kuramı Grice'in düşünceleriyle bağlantılıdır Bu kuram, temel olarak anlamın iki ilkesinden oluşmaktadır
İletişim çeşitleri
Dille gerçekleştirilen iletişim
Jest ve mimiklerle gerçekleştirilen iletişim
Resim, şekil, çizgi gibi sembollerle gerçekleştirilen iletişim
Simgelerle gerçekleştirilen iletişim
İletişim araçlarıyla kurulan iletişim
Sözsüz iletişim - Beden dili
Sözsüz iletişim sözcükler olmaksızın anlaşmaktır Aynı zamanda sözsüz iletişim olarak iki insan arasında konuşmadan gerçekleştirilen iletişim tanımlanmaktadır
Sözsüz iletişimin tanımları
Sözsüz iletişim, sözlü olarak gerçekleştirilmeyen bir iletişim şeklidir Sözsüz iletişim ne sesli dil üzerinden ne de işaret dili ya da yazı dili üzerinden gerçekleştirilir Dilsel işaretlerin bu sistemlerin birinden diğer bir yönteme çevrildiği bu anlaşma sistemleri, örneğin sesli dile karşılık gelen işaretler aynı biçimde sözsüz iletişimden sayılmaz Çünkü bu iletişimlerde kendilerinin de türediği o sözlü sistemlerin kodlanması söz konusudur Ayrıca yazılı resim, ses durumu ve konuşma tutumu da başlıca -sözsüz- yapay dilsel iletileri insanlara ulaştırabilir Bunu sözlü iletilen bilgileri tamamlayan sözlü ve sözsüz payların yanı sıra resimli yazılarda ve işaret sistemlerinde de olduğu gibi gerçekleştirmektedir
Farklı işaretlerin ve sembollerin ve de bilgi grafiklerinin kullanımı da bir diğer düzeyde sözsüz iletişim olarak tanımlanmaktadır Kavramın diğer bir yorumu, ses bakımından önemli olmayan iletişimle sözsüz iletişimin ve ses dilsel iletişimli sözlü iletişimin eşit değerlere sahip olmasıdır Bu yorum günlük dilde yaygındır, fakat dilbilimde kavramın kullanım biçimine uygunluk göstermemektedir
Kavram geniş anlamda tutum sergileyen canlı varlığın iç durumları hakkında bilgi veren dilsel olmayan her tutumun sözsüz iletişimini tanımlamaktadır Bu yorumda sözsüz iletişim vardır İletişimin alıcısı bir diğerinin tutumundan ya da bir diğerinin algılanan sonuçlarından anahtarlar aldıkça göndericinin iletişimsel amacı bu durumda gerekli değildir İletişim anlamında yüz kızarması, çekingenlikten ya da vicdanın rahatsız olmasından, elbise ve aksesuar gibi dış görüntüsünün biçiminden, saç şeklinden, dövmelerden ve deriyi kazımadan, yaşadığı evin mimarisine ve bir gruba ait olmayı ya da belli bir yaşam duygusunu ifade eden mimarideki biçimsel önlemlere kadar, birçok durum buna örnek verilebilir
Mesaj taşıyıcıları, sadece jestler, mimikler, göz teması ya da gülme gibi dilsel olmayan seslendirmeler, istemli olarak kontrol edilebilir açıklamalar değildir, dahası o tutumların kavramının kullanış biçimi sözsüz iletişim olarak kabul görebilmektedir Paul Watzlawick'in ünlü sözüne göre insan iletişimi bu olguya dayanır Watzlawick'in görüşlerinden yola çıkarak sözsüz iletişim bazen analog iletişim olarak, sözlü iletişim ise dijital iletişim olarak tanımlanmaktadır
Sözsüz iletişimin dereceleri
Sözsüz iletişimin anlamını açıklamak için sadece iletişimin sağlandığı iletişim kanallarının bildirilmesi yeterli değildir Aynı zamanda da bilgi akışının belirlenmesi ve bilinçsel algıyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir Ayrıca bilgiyi kabul eden alıcıların türü ve duyarlılığı hakkındaki ifadelere de rastlanmaktadır:
İnsan gözü, görme ile mimik, jest ve vücut dili aracılığıyla bilgiyi iletmektedir Bu mimik, jest ve vücut diline, yakınlık ve uzaklık, karşıdaki kişinin göz bebeğinin büyüklüğü, kızarma ve terleme gibi bedensel belirtiler ve göz teması gibi diğer durumlar da dahildir
Derideki alıcılar dokunma, sıcaklık ve ağrı hislerine göre düzenlenen ifadeleri iletmektedir Aynı zamanda dokunma duyusunun ve dokunarak iletişim kurmanın temelinde gıdıklanma, dokunma, titreşim, baskı ve gerilme yatmaktadır
Koku alma duyusu (Olfaktorik) örneğin "birisinin koklanıp koklanamayacağını" belirlemektedir
Bunun yanı sıra sesin renklendirilmesi ve ses tonunun derecesi gibi "paraverbal" iletişimin unsurları olarak konuşmanın sözsüz kısmının akustik algısı da diğer bilgileri iletmektedir
Aşağıdaki tabela duyu organları tarafından bir saniyede ne kadar bilgi algılanabileceği üzerine nicel bir bakış sunmaktadır Burada bir "Bit" (bilişimde kullanılan en küçük bilgi birimidir) en küçük muhtemel bilgi birimini temsil etmektedir:
Duyu Organı
Veri Oranı (ortalama)
Gözler
10 000 000 Bit/s
Deri
1 000 000 Bit/s
Kulaklar
100 000 Bit/s
Burun
100 000 Bit/s
Dil
1 000 Bit/s
Sözsüz iletişimin sınıflandırılması
Bilinçsiz sözlü iletişim
Mimik, jest gibi görsel olarak algılanan bilgilerin yanı sıra diğer duyuların sözsüz iletişim tarafından yönlendirilen tavırlar için büyük bir önemi vardır Koku alma duyusu aracılığıyla algılanan işaretler algılama eşiğimizin altındadır Örneğin uzaktaki bir duman kokusunun bir fırtına öncesinde havaya karışması, davranışları bilinçsiz biçimde etkiler
Kısmen bilinçli sözsüz iletişim
Belirli beden dilsel işaretler kısmen bilinçli olarak meydana gelmektedir Böylelikle genel olarak mimiklerimizdeki tamamıyla belirli değişiklikleri kendimiz fark etmekteyiz Uzun mesafede bu değişiklikleri maalesef algılamamaktayız ve bunları bilinçsiz olarak da iletişimin içine dahil edememekteyiz Friedrich Nietzsche bu durumu bir noktada dile getirmiştir: "İnsan ağzıyla yalan söyler, fakat o esnadaki ağız hareketleriyle de doğruyu söyler "
Belirli bağımsız bedensel işlevler bilinçli olarak yönlendirilemeyebilir Bu duruma örnek olarak karşıdaki kişinin dikkatini çeken terleme, göz bebeklerindeki değişiklikler veya nabız atışları örnek gösterilebilir Fakat bu bağımsız işlevler tamamen kendiliğinden algılanabilir
Vücut dili aynı şekilde koklama yoluyla elde edilen işaretlere benzer biçimde genetik olarak değerlendirilen hareket kontrolünün ifade biçimlerini oluşturmaktadır Bu ifade biçimleri bize, örneğin tehlike anında yüksek hareket veya yüksek algılama yeteneği sağlar Bu durum şu şekilde açıklanabilir; tehlike anında gerçekleşen terleme oluşmasıyla deri tarafından yapılan algılama, nabız değişikliği sayesinde artan hareket kabiliyeti, yüz kısmında meydana gelen algılama değişiklikleri ve bunlar gibi durumlar Diğer bir yandan da bu ifade biçimleri üremenin hazırlık aşamasında bize en iyi erişilebilir genetik maddeyi elde etmemize yardımcı olmaktadır, örneğin güçlü erkeksi görünüm dayanıklılık kabiliyetinin işareti olarak görülür veya kadının ikincil cinsiyet özelliğinin ifadesi çocuklarla ilgilenmesidir Bu varsayımlar kısmen bilinçsiz şekilde ortaya çıktığından genellikle kültürel olarak gizlenilmektedir
İnsanın yaşam alışkanlıklarındaki uzun süreli değişiklikler aynı zamanda beden diliyle ortaya çıkmaktadır Bu durumu şu şekilde örneklendirebiliriz Tırnakların ve saçların özelliği, beslenmeye bağlı olarak derideki değişiklikler ya da yağlanmalar, giderek azalan canlılık nedeniyle omurga çevresinde ortaya çıkan kas yapısı ve bedensel davranış rahatsızlıkları olabilir Aynı zamanda uzun süren tek taraflı duygusal yaşam koşulları nedeniyle oluşan "somurtkan görünüm", "gülerken ortaya çıkan kırışıklıklar" gibi mimiklerdeki değişiklikler de insan yaşamındaki değişikliklere örnek olarak verilebilir Bu tür işaretlerin şifrelerini çözme yeteneği, evrim boyunca beden dilsel ifade biçimine bağlı işaretlerin bilinçsiz yoldan, yani sözsüz bir biçimde gönderilmesi gerçeğinden yola çıkarak belirginleşebilmektedir Bir taraftan bu yarışta en iyi genetik maddeyi garanti etmek için (Gene Shopping), diğer taraftan da sosyal çevrede birlikte yarar sağlamak için bu durum kendini göstermektedir
Bu bağlamda özellikle önemli bir örnek gülmedir Her şeyden önce kadınların sosyal ağırlıklı alışkanlıklarından dolayı gülmeleri söz konusudur ve kadınlar gülümsemeyi kültür tarihsel anlamda bir "*****" olarak kullanmışlardır, hatta kadınlar gülümsemeyi gruplarındaki ya da ailelerindeki sosyal gerilimlere "karşı güç" olarak kullanmışlardır Davranış araştırmacıları günümüzde hala yönetici konumundaki kadınların doğru zamandaki bir gülümsemeleriyle kararlı davranış durumlarını gevşetebileceklerini gözlemlemektedirler Bu, genetik olarak ortaya çıkan ve grubunun eğitiminde ve bakımında sosyalleşme süreçleriyle evrimsel olarak şekillenen ilişki sayesinde onları sürekli hayatta tutacak öneme sahip bir yetenektir
Bilinçli sözsüz iletişim
Konuşan bir insanın jest ve mimikleri kollar, eller ve vücudun üst kısmı yardımıyla kendini belirginleştirmektedir Mimik, yüz ile özellikle de göz ve ağız alanlarıyla ilişkilendirilmektedir Bu noktada farklı yaklaşımlarda ifade biçimleri bulunmaktadır Bunlar iç dünyada yaşananların birçok kelimeye göre daha fazla kendini gösterdiği ifade biçimleridir Yüz "okuma" yeteneği de dilin henüz gelişmemiş olduğu zamanlarda yararlandığımız kabiliyetlerimizin bir kısmını oluşturmaktaydı
Toplumsal dilin parçası olarak jestlerin, mimiklerin ve bedenin duruşunun bilinçli bir şekilde kullanılması her bir insanın kültürünün bileşenini oluşturmaktadır Birbirlerine benzer jestler yeryüzünün farklı bölgelerinde tamamen karşıt bir anlama sahip olabilmektedir:
Örneğin; kafayı sağa sola sallamak Yunanistan'da ve Bulgaristan'da reddetme anlamına gelmektedir
Avuç içini aşağıya doğru sallamak Afrika ve Asya'da davet anlamını içerir
Sözsüz dilin kısmı bilinçli ifade biçimlerinin aksine beden dilinin bilinçli alanlarında sözsüz iletişimin ifade biçimlerini öğrenmek mümkündür
Buna ilişkin örnekler şöyledir:
Karşıdaki kişinin kontak kurmaya yönelik tebessüm etmesi,
Kart oyuncularının "poker yüzü" taklidi yapması,
Karşılıklı konuşurken jestleri ellerle destekleme,
Satıcıların "özgüvenli el ifadeleri"
Parfüm, dudak kalemi, maskara gibi koku ve renk maddelerinin amaca yönelik olarak kullanılması sayesinde "güzelleşme" ve de titizlikle seçilmiş bir kıyafet bilinçli sözsüz iletişimin farklı işaret davranışlarının kültür içerisindeki bir birleşimidir Bu, toplumsal çevrede "bakımlı" ve dolayısıyla çekici görünümün ifadesi olarak görülmektedir
İşitme engellilerin kullandığı işaret dili "sözsüz" bir dil değildir Beden hareketlerinin "dilsel olmayan" iletişimin kısımları işaret dilbiliminde "sözsüz iletişim" olarak tanımlanmaktadır Bu duruma, konuşan kişinin dikkatini çekmek için göz kırpmak, kollarını hızlı hızlı sallamak ve konuştuğu kişinin ona parmaklarıyla dokunarak vurması örnek olarak verilebilir Buna karşın mimik dilbilimsel işlevleri yerine getirdiği ölçüde toplam işaret dilinin bileşeni olarak gözlemlenmektedir Buna elle yapılan heceleme bakımından birbirinden ayrılmayan işaretlerin birbirinden ayrılması örnek olarak gösterilebilir Beden dilinin öğeleri olarak kıyafet ve süs, saç şekli, sakal tarzı, dövmeler, başörtüleri gibi vücudun diğer şekillendirme ölçütleri bilinçli sözsüz iletişimin diğer bir alanını oluşturmaktadır Vücut dilinin öğeleri olarak ev, araba, bahçe gibi çevreyi şekillendiren ölçütler de ele alınabilmektedir ve bunlar da bilinçli sözsüz iletişimin diğer bir alanını oluştur (mesela gösterge sistemi olarak elbise olabilir)
Günlük konuşma dilinde yapılan saptamalar insan kıyafetinin sözsüz iletişimin hedeflenmiş ifade öğeleri olarak anlam kazandığını göstermektedir Bu duruma şunlar örnek olarak verilebilir: "İnsanı insan yapan kıyafetidir " veya "Kralın yeni elbiseleri" ya da "Köpenick Yüzbaşısı" hikayesi gibi
Jestler
Özellikle kolların, ellerin ve kafanın iletişimsel hareketi anlamında jestler hem dilsel seslerin yerini alır biçimde hem de dilsel seslere eşlik eder biçimde ya da dilsel sesleri destekler olarak kullanılmaktadır Jest ve mimikler sözsüz iletişimden sayılmaktadır ve jest ve mimiklerin birçoğu günlük yaşamda uygulanmaktadır Jestler sözlü bir iletişimi destekleyebilmekte ve onun yerini alabilmektedir
Jestler aşağıdaki durumlarda farklılık gösterebilmektedir;
Kelime anlamına sahip jestler, aynı zamanda sesli bir dilin kelimeleri gibi işlev gören ve sembol olarak öğretilen ve kültüre bağlı olan jestler farklılık gösterebilir Örneğin; ******* ederken kullanılan çeşitli jestler, "para" anlamında parmak uçlarının birbirine sürtülmesi gibi
İşaret jestleri (Deixis)
Örneğin bir davranışı taklit ederek, bir nesnenin taslağını göstererek ya da nesneleri odanın içinde düzenleyerek gerçekliği herhangi bir biçimde resmeden ikon jestleri farklılık gösterebilir Aynı şekilde, jestler sadece somut şeyleri temsil etmemektedir, aynı zamanda mecaz anlamda veya da tutarsız bir biçimde kullanılmaktadır Buna örnek olarak bir kuram çok katlı bir yapı olarak temsil edilmesi ya da bir cevabın "elde hazır" olarak sunulması verilebilir
Bununla beraber diğerlerinin yanı sıra jestler zihinsel sürece bir anlayış sunabilir Jest ve mimikler soyut yapıları ve resimsel düşünceleri sesli dilsel anlamda olanaklı sunabildiği için insani düşüncelerin türünün ve biçiminin zihinsel sürece sesbilimsel olarak aktarılması mümkündür
Jest araştırması, son yirmi yılda yürütülen ve jest ve mimikleri sadece duyguların etkili ifadesi olarak gören sözsüz iletişim araştırmasından ortaya çıkmıştır Bugün bu alan; dilbilim, psikoloji, bilişsel bilim, anlambilim (Semantik), davranış araştırması ve de işaret dilinin araştırılması ve geliştirilmesi arasında bulunmaktadır
Uzaklık bölgeleri
İletişim partnerlerinin birbirleriyle olan, duruma bağlı alansal etkileşimleriyle beden dilinin ayrı bir alanı olarak "proksemik" (konuşma uzaklığı bilgisi/uzaklık incelemesi) ilgilenmektedir Bu noktada; mesafe, beden boyu, beden yönü ve dokunma biçimleri önemli bir rol oynamaktadır Güncel durumun yanı sıra bu alan tutumu kültüre özgü normlara, cinsiyete ve iletişim partnerinin mesleğine ve ayrıca da içe dönüklük ve dışa dönüklük gibi bireysel unsurlara bağlıdır Her bir uzaklık bölgesi kendi yayılmaları içinde kültüre bağlı oldukları için mesafe belli bir ölçüde değişiklik gösterebilmektedir Çağdaş psikolojide genelde şu kurallar geçerlidir:
Samimi alan (yaklaşık 50 santim altı)
Kişisel alan (yaklaşık 50 ila 150 santim arası)
Toplumsal alan (150 ila 360 santim arası)
Herkese açık alan, ya da kaçma uzaklığı (> 360 santım)
Rol Tutumu
İletişimin sözsüz kısımları ağırlıklı olarak duygularla ve ilgili kişinin motivasyonuyla yönlendirildiği için kontrol edilmesi hemen hemen hiç mümkün değildir Bu yüzden karakterini ifade eden kişiler ilk başta ikna etmemektedirler, çünkü onlar iyi rol yapmaktadırlar, hatta rolleriyle bütünleşmektedirler, rollerine kendilerini vermektedirler, rollerini üstlenebilmektedirler Müşteri ve banka memuru, hasta ve psikiyatrist gibi konuşma çiftlerinde olduğu gibi biçimsel ilişkiler açık hedef koymalarla ve üst bir yapıcılıkla kendilerini biçimsel olmayan ya da "yakın" ilişkiler olarak öne çıkarmaktadırlar Bunun yanı sıra her sosyal rol gerçekte rol tutumları ve rollere katılımlar gibi karışık rol beklentileriyle tanımlanmaktadır Sosyal bir rol sadece biçim nedeniyle üstlenilirse ve bilinçli olarak kontrol edilmeye çalışılırsa, bu tüm açılardan nadir olarak başarıya kavuşmaktadır
Jakob Levy Moreno; "grup içinde tedavi, grupla birlikte tedavi ve grup için tedavi" olarak psikodrama ve sosyal dramaya yönelik insani rol tutumunun bir bakış açısını geliştirmiştir Diğer hedeflerin yanısıra asıl hedef katı rol yapılarını ya da artık zamana uygunluk göstermeyen rol birikimlerini geride bırakmaktır Ayrıca doğmaca bir doğallık ve yaratıcılık sayesinde duruma uygun rol tutumu geliştirmek ve yabancılarla olan ilişki yeteneğinin bir oluşumunu mümkün hale getirmektir
Dil
Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan, kendisine özgü yasaları olan ve ancak bu yasalar çerçevesinde gelişen, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış seslerden örülmüş bir anlaşma sistemidir Dilin özellikleri aşağıdaki gibidir:
Dil, gelişmiş bir iletişim aracıdır
Dil, seslerden oluşmuş bir anlaşma sistemidir
Tam anlamıyla anlatma ve anlaşma; seslerden örülü kurallar bütünü olan "dil" ile sağlanır
Dil, düşünce ve zekanın bir göstergesidir
Dil, canlı bir varlıktır
Dil, sosyal bir varlıktır
Dil, bir ortaklıktır
Dil aynı şekilde milli bir ögedir:
Dil birliği, milleti oluşturan özelliklerin başında gelir
Bir milletin dili; onun tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir
Millet için gerekli olan her şey, dilde saklanır
Dil; milletin manev ve kültür değerlerini, millet olabilme özelliklerini bünyesinde sımsıkı muhafaza eder
Dil, milleti meydana getiren bireyler arasında ortak duygu ve düşünceler meydana getirir
Dil, milletin birlik ve bütünlüğünü sağlayan en güçlü bağdır
Dilin işlevleri
Heyecan bildirme işlevi: Off! Canımı sıkma be
Göndericilik işlevi: Su,iki hidrojen, bir oksijen atomundan oluşur
Alıcıyı harekete geçirme işlevi: Aç artık şu kapıyı ya
Dil ötesi işlevi: Yapım eki almış sözcüklere türemiş sözcük denir
Kanalı kontrol işlevi: Söylediklerimi anladın mı?
Şiirsellik işlevi: Avazeyi bu aleme bir Davut gibi sal; Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş
Dil ve kültür
En genel anlamıyla kültür bir toplumun maddi ve manevi alanda ortaya koyduğu tüm eserlerdir Toplumların yaşam biçimleri, gelenek-görenekleri kullandıkları araç gereçleri, inançları, dili, sanat anlayışı vb kültürü oluşturur
Toplumlar yüzyıllar boyu maddi ve manevi alanda çok değerli eserler üretmişlerdir Bu eserler gelecek kuşaklara dil sayesinde aktarılır Örneğin İslamiyet'ten önceki döneme ait destan, koşuk, sağu, savlar, Orhun Yazıtları, Dede Korkut Hikayeleri, Yunus Emre'nin şiirleri dil sayesinde günümüze dek yaşamışlardır Günümüz gençleri o eserleri okuyarak o dönemle ilgili bilgi sahibi olabilirler Bu bilgilenme dil sayesinde olmaktadır Bu bakımdan dil önemli bir kültür taşıyıcısıdır
Dil ve kültürün ortak yanları aşağıdaki gibidir:
Dil ve kültür geçmiş ile gelecek arasında bir köprü vazifesi görür
Bir toplumun oluşmasında ve ayakta kalmasında ortak dil ve kültürün önemli bir payı vardır
Kültür ve dil bir toplumun yaşayış biçiminden önemli izler taşır
Kültür ve dil bir milletin en önemli ortak özelliklerinden-dir
Lehçe: Bir dilin tarih içerisinde bilinmeyen bir dönemde kendinden ayrılmış olup büyük farklılıklar gösteren kollarına denir Çuvaşça, Yakutça gibi
Şive: Bir dilin bilinen tarihi seyri içinde kendinden ayrılmış olup bazı farklılıklar gösteren kollarına denir Kırgızca, Kazakça ve Azerice gibi
Ağız: Bir ülke içinde aynı dilin farklı konuşma şekillerine denir Yörelere göre söyleyiş farklılıkları vardır ama yazılış aynıdır Karadeniz ağzı ve Ege ağzı gibi
Konuşma ve yazı dili
Kelime dağarcığı yazı diline göre sınırlı olan ve günlük hayatta kullanılan doğal dile konuşma dili denir Bir ülkede resmi dil olarak kabul edilen ve her alanda aynı kurallarla kullanılan dile ise yazı dili denir Her ikisi arasındaki fark aşağıdaki gibidir:
Bir ülkede bir yazı dili varken birden fazla konuşma dili vardır
Konuşma dili doğaldır yazı dili yapma bir dildir
Yazı dilinde kurallar varken konuşma dilinde yoktur
Yazı dilinin kullanım sahası konuşma diline göre daha geniştir
Konuşma dili günlük hayatta farklılık gösterirken yazı dili göstermez
Argo, bir dil içinde belli bir grubun sözcüklere yeni anlamlar vererek kullanmasıyla oluşan konuşma şekline denir Bu sözcükler ancak bu grup içinde kullanılır ve bu gruba dahil olan kişiler anlamlarını bilebilir Argo günlük hayatta ve edebiyatta bir malzeme olarak kullanılabilir
Kaynak : Wikipedia
|