Prof. Dr. Sinsi
|
Sabetaycılık Cemaat
Cemaat
Sabetay Sevi'nin İslamı kabul etmesi üzerine takipçilerinin büyük bir kısmı geleneksel yahudiliğe geri döner Sevi, kendisi gibi Müslümanlığı kabul eden takipçisi 200 aile'den oluşan bir grup bağlılığını korur ve Selanik'e yerleşerek dış görünüşte Müslüman, gerçekte ise Sabetaycı-Yahudi olarak yaşamaya devam etti Bu topluluk pratikte Zohar'a dayanan mistik bir yaşami benimser, Yahudi inancını sürdürür, fakat resmen Müslüman milletine dahil olarak yaşarlar İşte tarihte dinden dönenler anlamında 'Dönmeler' olarak adlandırılan cemaat böylece doğmuş olur Bunların başında Gazze'li meşhur haham Nathan gelmektedir Genç Nathan, yeni din yorumu ve Sabatay'ın fikirlerinin tanıtılmasında etkin bir rol oynamıştır
Sabetaycılara göre yahudiler kendi aleyhlerinde bir çifte standart içindedirler Halbuki Yahudiler, Halakhah'ya (Yahudi şeriatına) göre Müslümanlığı seçen Sabetaycıları dinden çıkararak doğru bir karar verdiklerine inanmaktadırlar Gizli Yahudi "Ingilizcede crypto Jew" olarak Sabetaycıların İspanyol konverzolarından, marranolardan ve moriscolardan çok farkı var 1391-1492 yılları arasında Katolik İspanya'sında zorla Hıristiyanlaştırılan yüzbinlerce Yahudi vardı Ölüm tehdidiyle dinlerini değiştirmek zorunda kalmışlardı Ama içlerinden pek azı - birkaç bin - bugüne kadar geleneklerini devam ettirip, inançlarını korumuşlardır
Daha sonra gizli sabetaycılar olarak adlandırılabilecek bir grup yahudide din değiştirmeden Sevi'ye inanacaktır
Sabetayist, Dönme, vesaire adlar ile anılan topluluğun Müslüman görünen bir kısmı Selanik'in Yunanistan'da kalması ile, 1924 yılında yapılan nüfus mübadelesi sonucu Türkiye'ye göç etti Yirmibeşbin kişilik bir cemaattiler Selanikliler diye anılıyorlardı Tarikat üyelerinin gizli kalmayı tercih etmesi haklarındaki pek çok bilginin spekülatif olmasına yol açmaktadır Bugün gerçek sayıları ile ilgili resmi herhangi bir sayı bulunmamaktadır Sayı konusundaki bilgiler spekulatif sayılamlıdır Türkiye Musev cemaati ileri gelenlerinden Harry Ojalvo'nun, 23-29 Mayis 1998 Tarihli Aksiyon dergisi'ne "Ülkemizde bir buçuk milyon Yahudi kökenli Türk vardır" demesi ile sayının 1,5 milyon civarında olduğu tahmin edilmiştir
Sabetaycılar ondokuzuncu yüzyıla kadar oldukça depolitik olarak varlıklarını sürdürdüler Ancak bu yıllarda Osmanlı toplum yapısındaki değişiklikler kendilerini oldukça aktif kılmıştır Özellikle imparatorluğun geleceğinin tayini konusunda ortaya çıkan İttihat Terakki'de siyasi roller üslendiler Nitekim bu dönemdeki çok önemli siyasi aktörlerin sabetaycı kökenli olduğu söylenir
Yemekler
İbadethanelerinin ayrı, mezarlıklarının ayrı olmasının yanı sıra bu cemaat mensubu ailelerin zengin ve farklı bir mutfak kültürleri söz konusu Esin Eden, Yunanistan'da İngilizce olarak yayınlanan "Bir ailenin yemek kitabi" isimli eserinde, kendilerine özgü yemeklerden bahsediyor Ritüellerin pek çoğu yemekle ilgili Özellikle ilkbaharda yemek faaliyetleri düzenleniyor Selanik yemekleri yeniyor Burada temel nokta sofranın bereketi ve yemeklerin çeşitliliği Bazı yemeklerin dinsel göndermeleri oluyor Örneğin normalde et ve balık birarada yenmezken yılın sadece bir günü birlikte yeniliyor Bu özel günlerden bir takvim sayesinde haberdar olunuyor Toplulukta din işleriyle uğraşan kişilerce hazırlanıp ilgililere yollanan bu takvim, Yahudi takvimine benzemekle birlikte bazı değişiklikler gösteren bir çeşit ay takvimi
Bir eğitim bir de mutfaktan hiç kesinti yapılmıyor Mutfakta muhakkak bolluk olması esas!  'Yok' demek adeta yasak Mesela evde pirinç azalmışsa 'pirinç azaldı' yerine 'pirinç bereket' demeyi tercih ediyorlar
Evlilikler
Cemaat dışından izinsiz evlenenler aforoz edilir, böyleleri "Kararmış" diye anılır Sabetaycıların kendi aralarında evlenmeleri , onlara has resesif özellikte genetik problemlerin doğmasına yol açmıştır
Sabetaycilar'in Şemseddinzade Osman Efendi taifesine mensup Ali Efendi'nin 18-20 yaşlarındakı kizi Rabia, Manastırlı Hacı Feyzullah Efendi'ye kaçmış, dönmeligi bırakarak Müslüman olmak ve onunla evlenmek istedigini bildirmiştır Israrli girişimlere ragmen kızın babasi Ali Efendi bu evliliğe razı olmamiş, bunun üzerine durum Selanik Valiliği tarafindan Babiali'ye bildirilmistir Osmanli Bakanlar Kurulu, 29 Aralık 1891 tarihinde yaptiğı toplantıda, kız babasının, bu izdivaca muvafakat vermemesine rağmen, kızın reşid ve kendi evliliğine karar verebilecek yaşta olduğunu gerekçe göstererek, bu evliligi onaylamış; ancak Selanik'te olaylar çıkmaması için genç çiftin ilk vapurla ve gizlice İstanbul'a getirilerek, evliliğin Selanik'ten uzakta yapilmasını istemiştir
Çocuklar
Çocuklara evlenme çağına kadar gizli hiç bir şeyden bahsedilmez Bunun dışında sünnetler topluluktan bir doktora yaptırılıyor çünkü operasyon normalden biraz farklı oluyor
Toplulukta eğitime de büyük önem verildiği edinilen bilgiler arasında Hareketin mensupları arasında eğitime çok ağırlık verildiği biliniyor Bütün çocuklara çok iyi eğitim verilmeye çalışılıyor Bu durum geleneksel aile yapısının bir sonucu
Sabatay mezhepleri
Karakaşlar, Kuniosos
Yakubiler,
Kapancılar ya da Kapaniler veya İzmirliler
Sevi'nin ölmesi/kayboluşu sonrasında Selanik'te yerleşen dini cemaat , çeşitli olaylar sonucunda farklı dini pratikleri benimseyen üç ana gruba/mezhebe/fraksiyona ayrıldı Bu üç ayrı grup, mezhep taassubuyla, farklı yerlerde ibadet ediyor, kolay kolay kız alıp vermiyor ve hatta ölülerini bile aynı mezarlığa gömmüyorlar Aralarındaki gizli rekabet ve husumet hala sürmektedir Değişik adlar alan bu grupların nesl-i şerf denilen en yüksek asil ailelere mensup birer reisi var Bunlar, cemaat ihtiyarlarının reyleriyle seçilirler, ölünceye kadar bu mevkide kalırlar
Sevi'nin kayınbiraderi olan Yakov Qerido'yu onun halifesi kabul eden yakubiler , daha sonraları ortaya çıkan ve Mesihi ruha sahip olduğunu iddia eden Baruhya Ruso'nun (Osman Baba, Osman Ağa, Osman Bevvap) hilafetine inanan karakaşlar ve sadece Sevi'ye inanan Kapancılardır
Osman Baba Bektaşi tarikatında Dede'lik derecesine kadar yükselmiş olup, mezarı Bulgaristan'ın Khaskovo köyününün güney batısında (Google Earth: 41 8500 25 4667) bulunmaktadır
Kapan'ın İbranicede İzmir'im anlamına geldiği söylenmektedir
Kapancılar sakallarını, yakubiler başlarını traş ederler Fanatik karakaşlar ise, sakallarını da saçlarını da traş etmezler
Jacob Frank'ın 1726-1791 (Jacob Leibowicz) kurduğu Frankistler de sabetaycı harekete olan benzerliklerinden dolayı not edilmelidir Jakob Frank adındaki haham, 1759'da Polonya'lı yahudilerin kitlesel vaftizini yaptırarak hristiyanlığa döndürmüş Bunların dış görünümü hristiyan, gerçekte yahudidirler Frankistler, "günahın kurtarıcı gücü" olduğuna inanır Bir vaazında, "Sizi gelmiş geçmiş tüm yasalardan, tüm töre, anane ve inançlardan kurtarmaya geldim," diyor
Sabetaycı olduğu söylenen kişiler
Sabetaycı olduğu söylenen kişiler bu bilgileri hiç bir zaman doğrulamamıştır Türkiye'de Sabetaycı olduğunu söyleyerek resmi makamlara Musevi olmak üzere başvuran Ilgaz Zorlu 1969 adında tek bir kişi bulunmaktadır Resmi rakam bu nedenle bir kişidir Yayınlanan listerin güvenirliği her zaman sorgulanmıştır Bu listeler soyadı benzerliği, kişinin memleketi veya ecdadının memleketi, gömülen mezarlıklar, kişinin çevresi ve arkadaşlıkları, gittiği okullar, evlilikleri, Yalçın Küçük tarafından ortaya atılan isim kuralları onomastik gibi doğruluğu kolayca sorgulanabilecek ölçütlere göre hazırlanmaktadır
İsim kuralları teorisine göre Türkiye'de Sabetaycılar isimlerini belli kurallara göre seçmişlerdir:
İbranice ile Türkçe arasındaki ses benzeşmelerini dikkate alarak
Tevratta geçen ismin Arapça ve Türkçe karşılığını alarak
İbranice ve Türkçedeki aynı sessiz harflerden oluşan isimleri yakınsatarak
Soyisimler, bir sonraki jenerasyonda isim olarak seçilerek
Ladino ve Yiddish dilindeki Musevi isim ve soyisimlerin Türkçesi kullanilarak
Tevrat'ta varolan isimlerin sonuna -zade, -gil, -han, -oğlu vb ek getirerek
Sabataycı mezarlıkları
Sabataycılar gerek ilk dönemde yoğun olarak yaşadıkları Selanik'te, gerek daha sonraları Türkiye'nin basta İstanbul olmak üzere İzmir ve Bursa gibi şehirlerine yerleştikten sonra ölülerini ayrı mezarlıklara defnetmeyi tercih etmişlerdir Selanik'te mahalle olarak da diğer dinlere mensup insanlardan ayrı bir yerleşim düzeni kurmuşlar 1924 ahali mübadelesi gereği geldikleri Türkiye'de de belli merkezlere yoğun olarak ilgi göstermiş ve içe kapanık bütünlüklerini böylece korumaya çalışmışlardır Ancak zamanla farklı mahalle ve şehirlere yerleşerek bir nevi fiziki asimilasyona uğramakla birlikte cemaat yapılarını korudukları görülmektedir
İstanbul'da, Karakaşlar cemaatinin mezarlığı, Üsküdar Bülbül deresi'nde yer alıyor Sabataycılığı sürdürme konusunda diğer cemaatlerden daha aktif olduğu belirtilen bu cemaatin mezarlık konusunda da hassas davrandığı görülmektedir Bülbül deresi mezarlığında az sayıda da olsa bazı Kapancıların yer aldığı belirtiliyor Yakubiler ise Maçka'daki mezarlığa ölülerini defnetmektedirler Yakubilerdin yoğun olarak İzmir'de yasadıkları belirtiliyor Kapancılar cemaatinin ise Feriköy mezarlığında satın almış oldukları ayrı bir bölüme ölülerini defnettikleri biliniyor Sabataycıların mezar sekli ve tasların islemesi tamamen farklı Genellikle seramik üzerine çıkartma resim bu mezar taslarında yer alır Yazıların üslubu da farklılık arz ediyor Dikkat çeken nokta ise Ey zair diye başlaması Sekil olarak da dönem dönem farklılık arz etse de kendilerine özgü çiçek islemeler ve Müslüman mezarlarından farklı geometrik sekil vermeler dikkat çekmektedir
'Sakladım söylemedim derdimi, gizli tuttum, uyuttum  ' İstanbul'un Üsküdar, Bülbülderesinde dik bir yokuşun başında yer alan, büyükçe bir mezarlığın içindeki mezar taşlarından birinin üzerinde yazılı bu sözler  Üzerleri fotoğraflı, kıbleye göre yerleştirilmemiş, ziyaretçilerinden dua veya fatiha istemediklerini yazı ile belirten mezarlardan sadece biri Belki de Tevrat'daki "Mesih, bülbüllerin en çok öttüğü yere gelecek" ibaresinden seçtiler burayı kendilerine kabristan olarak
Kaynak : Wikipedia
|