|
|
Konu Araçları |
düşüncede, konfüçyüsçü, konfüçyüsçülük, konular |
Konfüçyüsçülük Konfüçyüsçü Düşüncede Konular |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Konfüçyüsçülük Konfüçyüsçü Düşüncede KonularKonfüçyüsçü düşüncede konular Konfüçyüsçülüğü daha iyi anlamak için değişik düzeyde dürüstlük temeline dayandığını göz önünde tutmalıdır Pratikte bu felsefenin parçaları zamanla birikerek şu altı erdemdir: Yayınevi : ?yin Yayınevi : ?yin kelimesi, Konfüçyüsçülük'te daha geniş kapsamlı tutularak kısa zamanda dünyev tören davranışları da içine almış, daha sonra görgü kurallarını ve güleryüzlülük de bu kavramla anlaşılmıştır Yayınevi : ?yinler sistemleştirilerek kapsamlı bir ölçü sistem olarak görünür Konfüçyüs, bizzat eski hanedanlıklar zamanında geçerli olan görgü kurallarını tekrar uygulamaya koymaya çalışmıştır Ölümünden sonra insanlar onu ayinlerde alınacak tavırlar konusunda büyük bir otorite olarak bilirdi Burada ayin kavramının Konfüçyüsçülük'te birçok dinde bilhassa 21 yüzyılda taşıdığı anlamından başka bir anlam taşıdığına önemle işaret etmek isteriz Konfüçyüsçülük, insanların günlük yaşamlarında yapageldikler hareketler de ayin olarak sayılır Yayınevi : ?yinler, belli bir şekil almış ya da rastgele yapılagelen hareketler (yani bütün adetler) olmaktan öte insanların bilerek veya şuuraltı yapageldikleri hareketlerdir Bu ayinlere şekil vererek memnüniyet içinde yaşayan sağlıklı bir toplum ve dolayısıyla hayatlarından memnun ve sağlıklı kişiler oluşturacak şekle getirmek, Konfüçyüsçülük'ün hedeflerindendir İlişkiler Konfüçyüsçülük'ün önemli konularından biri, insan ilişkilerle değişik toplumsal statüye sahip kişiler arasında oluşan farklı yükümlülüklerdir Kişiler, değişik statüdeki insanlarla birçok ilişki içinde olmaya teşvk edilir Örnek olarak bir gencin anababası ve büyükleriyle olan ilişkileriyle bir büyüğün küçük kardeşleri, öğrencileri ve diğer insanlarla olan ilişkileri verilebilir Gençlere büyüklerine karşı büyük saygı göstermek ve hizmet etmek düşerken büyüklerin de küçüklere karşı iyiliksever olması ve ilgi göstermesi gerekmektedir Bu konu, Doğu Asya'nın birçok yönlerinde, mesela çocukların anababaya karşı çok olan görevlerinde ve büyüklerin çocuklarına karşı büyük ilgisinde kendini bugüne kadar gösterirmeye devam etmektedir Anababaya sevgi Anababaya sevgi ya da anababaya karşı içten sadakat (Çince: å*; {{#if:|basitleştirilmiş Çince: s; pinyin: xiYayınevi : *o; düz olarak "evlada ait"), en büyük erdem olarak görülür ve sağ olsa da, olmasa da bütün büyüklere karşı gösterilmelidir (ecdad) Evlada ait olan bu kavram, çocuğun - önceleri oğulun - ebeveynine karşı göstereceği saygıya işaret eder Bu ilişki, daha sonraları beş ilişkiye genişletildi (Çince: äº"å?«; {{#if:|basitleştirilmiş Çince: s; pinyin: wÇ"lun; düz olarak "beş temel ilişki"): Hükümdarın tebaaya Anababanın çocuğa Ağabeyin erkek kardeşine Kocanın karısına Yaşça büyük dostun genç dostuna Bu ilişkiler kapsamında değişik görevler tespt edilmiştir Görevler, ölüleri de içine alacak şekilde genişletilerek yaşayanlar, ölülerin oğulları olarak görülür Bu şekilde atalara tapınmaya başlanıldı Sadakat Sadakat (Çince: å¿*; {{#if:|basitleştirilmiş Çince: s; pinyin: zhong), anababaya sevginın değişik bir düzeydeki şeklidir Özellikle Konfüçyüsçü öğrencilerin çoğunun dahil olduğu toplumsal sınıf için önem taşıyan erdemlerdendir Çünkü azimli genç bir öğrenci adayının Konfüçyüs Çin çevrelerine girebilmesi için hükümdarın sivil devlet memuru olması dışında bir imkan yoktu Anababaya sevgi erdemi gibi sadakat erdemi de otokratik rejimler tarafından sık sık çarpıttırılırdı Konfüçyüs, o zamanlar mevcut sınıf ilişkilerine karşı duyarlılığı tavsiye etti Kendisi "hakkı güç tanımlar" esasını değil, gökten yetki almış üste ahlak dürüstlüğünden dolayı uyulması esasını önerdi İleri yaşlarda hükümdarın tebaasına karşı olan yükümlülüklerinden ziyade halkın hükümdara karşı olan görevlerine ağırlık verdi Sadakat, aynı zamanda kişinin dostlarına, ailesine ve eşine karşı olan yükümlülüklerin genişletilmiş şekliydi Kişinin önderine sadakati en başta gelmeliydi Daha sonra ailesine, eşine ve en sonunda dostları gelirdi İnsanın önemli erdemlerinden sayılırdı İnsancıllık (Hümanizm) Konfüçyüs, insanların bireysel gelişmelerinin insan ilişkilerle olduğu görüşündeydi Yayınevi : ?yinle ve anababaya sevgiyle ilgili erdemler, diğerlerine karşı insancıllıktan dolayı yapılmalıydı Konfüçyüs'ün insancıllık kavramı (Çince: ä»; {{#if:|basitleştirilmiş Çince: s; pinyin: ren) muhtemelen en iyi şekilde onun ahlak karşılıklılık prensibi üzerine kurulmuş "Kendin için istemediğini başkalarına yapma" Altın Kuralı'yla ifade edilebilir Ren'in aynı zamanda politik bir boyutu da vardır Konfüçyüsçülük'e göre hükümdarda ren yoksa tebaası için insancıl davranmak zor, hatta imkansızdır Ren, Konfüçyüs politik kuramının temelidir ve tebaasına karşı insancıl olmayan davranışlardan uzak durması öğütlenmiş otokrat hükümdarın var olduğuna dayanır İnsancıl olmayan hükümdarın "Gök aldığı yetki"yi, yani hükmetme yetkisini kaybetme tehlikesi vardır Bu yetkiyi kaybetmiş bir hükümdara uymaya artık gerek yoktur Fakat insancıl olarak hükmeden ve tebaasının problemleriyle ilgilenen hükümdara harfiyyen uymak şarttır Çünkü cömert hakimiyetin, göğün ona hüküm yetkisi verdiğine işarettir Konfüçyüs'ün insanların iradesi konusunda söyledikleri azdır Fakat önde gelen müritlerinden Mensiyüs, bir veslede bazı önemli konularda halkın seçimine başvurulmasını tavsiye etti Kibarlık "JunzÇ" kavramı (Çince: å?; {{#if:|basitleştirilmiş Çince: s; pinyin: soylu), klasik Konfüçyüsçülük için çok önemli bir noktadır Kibarlı ya da efendilik, Konfüçyüsçülük'ün herkese önemle tavsiye ettiği şeydir İdeal insanın kısa tanımı, "ermiş, bilgin ve centilmen özelliklerini kendinde birleştiren kişi"dir (Catholic Encyclopedia) Kalıtsal elitizm düşüncesi, bu kavramla beraber kullanılır ve kibarların topluma ahlak örnek olacakları beklenirdi Kibarlar, Kendilerini ahlaken geliştirmek Uygun yerlerde anababaya sevgi ve sadakat göstermek İnsanlığı veya iyilikseverliği geliştirmek Mükemmel centilmenin simgesi Konfüçyüs'ün kendisidir Hayatının belki de en büyük trajedisi, hiçbir zaman ümdettiği yüksek mevkye sahip olamamasıydı O mevkde yöneterek devletin insancıl kişiler tarafından yönettildiğinde prensiplerin uygulanmaya konmasıyla prensiplerinin geçerliliğini göstermek ve ortaya çıkacak genel mutluluğu görmek isterdi Adların düzeltilmesi Konfüçyüs, toplumsal karışıklıknın sebebini insanların gerçeği görememesi, anlayamaması veya gerçekle uğraşmayı becerememesine bağlar Temelde toplumsal karışıklığın kaynağı, ona göre şeyleri uygun adlarıyla çağırmamaktan kaynaklandığını ileri sürüp çözüm olarak Zhengminga´i (Çince: *£å; {{#if:|basitleştirilmiş Çince: s; düz olarak "adların düzeltilmesi") gösterir Bir müritine zhengming erdemini şöyle açıklar: Tsze-lu dedi ki: "Wei'in hükümdarı seni beklemekte, seninle hükümeti yönetmek istemektedir Göz önüne alacağın ilk şey ne olacaktır?" Usta, "Önemli olan isimlerin tashhidir" şeklinde cevap verdi "Ya! Öyle mi? Hedefe isabet ettiremedin! Niçin böyle bir tashih gereklidir ki?" diye Tsze-lu sorunca Usta: "Ne kadar kültürsüzmüşsün, Yu!" dedi "Yayınevi : ?mir insan, bilmediği şeyler konusunda daha ihtiyatlı ve çekingence sorar İsimler düzgün değilse dil, gerçek şeylere uygun olmaz Eğer dil, gerçek şeylere uygun değilse maslahat başarılı olamaz Eğer maslahat başarılı olmazsa mülkiyet ve müzik gelişemez Eğer mülkiyet ve müzik gelişmezse cezalar uygun şekilde taktr edilemez Eğer cezalar uygun şekilde taktr edilmezse insanlar nasıl hareket edeceklerini bilmezler Bu yüzden amir insan, kullandığı (şeylerin) adları(nı) uygun şekilde konuşmanın ve konuştuklarının da uygun şekilde uygulanmasının önemini bilir Yayınevi : ?mir insanın için en önemli şey, söylediklerinden hiçbir şeyin yanlış olmamasıdır" (Analects XIII, 3) Xun Zi, "Adların düzeltilmesi konusunda" isimli 22 bölümünde eski zamanın bilge kralının kullandığı adların (Çince: å; {{#if:|basitleştirilmiş Çince: s; pinyin: ming) doğrudan gerçekle uyuşan adlar olduğunu (Çince: 實; {{#if:|basitleştirilmiş Çince: s; pinyin: shi), fakat sonraki nesillerin terim bilgisini karıştırıp yeni adlandırmalar türettiklerini, dolayısıyla doğruyu yanlıştan ayırd edemez olduklarını yazar Kaynak : Wikipedia |
|