Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilim, tarihi

Bilim Bilim Tarihi

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bilim Bilim Tarihi




Bilim tarihi
Antik çağlarda bilimİşango Kemiği olarak adlandırılan ve çağdaş Kongo'nun kuzeydoğusunda bulunan, yaklaşık olarak MÖ 20000 yılından kalma olan bir arkeolojik bulgu, asal sayıların çeşitli sıralamasını ve antik Mısır çarpma tekniğini gösteren, bilinen en eski örnektir


Bilimin yazıdan daha önce ortaya çıktığı bilinmektedir Bu sebeple, özellikle antik çağlardaki bilimsel buluş, görüş ve keşifleri incelemekte arkeolojinin önemli bir yeri vardır Örneğin arkeolojik çeşitli keşiflerin incelenmesi sonrası tarih öncesi çağlardaki ilk insanların çeşitli gözlemler yaptığı saptanmıştır; örneğin mevsimleri takip etmişlerdir Afrika'da bulunan ve MÖ 35000 ile MÖ 20000 yılları kökenli çeşitli bulgular, zamanı ölçmeye dair çeşitli denemelerin izlerini taşımaktadırlar
Bununla birlikte teknolojik gelişimin yanı sıra bilimsel etkinliklerin özellikle MÖ 2500 yılında yoğunlaştığı ve ivme kazandığı tespit edilmiştir Bunun özellikle mimari birçok örneği bugün de görülebilir; Stonehenge gibi büyük yapılar belirli bilimsel ve teknolojik gelişim, özellikle de çeşitli gelişmiş matematik bilgileri olmaksızın yapılamayacak anıtlardır Örneğin bu dönemdeki çoğu yapılar en azından Pisagor kuramı olmaksızın yapılamayacak yapılardır; buna ve benzeri diğer bulgulara dayanarak, Pisagor kuramının Pisagordan binlerce yıl önce insanlar tarafından bilindiği tespit edilmiştir Nitekim antik Mısırlılar gibi birçok ulusta çok erken tarihlerde matematiksel etkinlikler görülmektedir Antik Mısırlılar MÖ 4200 yılında 365 günlük bir takvim üretmiş oldukları gibi, MÖ 3100 yılı tarihli bir gürzde sayısal olarak milyonları ifade etmek için bir sistemin kullanıldığı görülmüştür Antik Mezopotamya'da matematiksel etkinlik ve gelişimin varlığı, arkeolojik araştırmalarca elde edilen kil tabletler yardımıyla bilinmektedir[10] Mezopotamya'da zaman içinde iktidara gelen farklı krallıkların neredeyse tamamından matematiksel etkinliğin bulguları kalmıştır; MÖ 3 binyıldan Sümerlere ait, MÖ 2 binyıldan Akad ve Babillilere ait, MÖ 1 binyıldansa Asurlulara ait[10] Bunlara ek olarak daha sonra bölgede hakimiyet kuran Perslere ait MÖ 6 yüzyıldan 4 yüzyıla kadarki bir tarihe ait bulgular da mevcuttur[10] Mezopotamya'daki matematiksel etkinlikler çok çeşitlidir ve pratik sorunların ötesine de sıklıkla geçmiştir; lineer ve ikinci dereceden denklemlerin çözümünü içeren cebir çalışmaları ile çeşitli sayı kuramına dair çalışmalar yapılmıştır[10] Bunlara ek olarak bu topraklardaki farklı krallıklar tarafından zaman içinde sayı sistemi oldukça geliştirilmiştir Sümerliler, antik Mısırlıların kullandığına benzer ondalık ekli bir sayı sisteminin temellerini atmışlar ve kullanmışlardır[10] Bu sistem daha sonraki dönemlerde farklı iktidarlar tarafından geliştirilmiş, Babillilerce 60 bazlı bir sisteme ulaşılmıştır[10]Ebers Papirüsü (yaklaşık MÖ 1550) Antik Mısır'daki tıbb uygulamalar ve bilgileri içeren bir papirüstür Papirüste tümörlerin ve apselerin cerrahi tedavisinden, depresyon ve deri hastalıklarına kadar çok çeşitli tıbb konulara değinilmiştir


MÖ 3 binyılda Hint yarımadasında matematikle uğraşıldığı ve matematiksel hesapların yapıldığı bilinmektedir[11] Ayrıca bu matematiksel etkinlik büyük oranda ölçüm cetvelleri, ağırlık ve genel olarak ölçümler gibi konuları da içermekteydi[12] Bu dönemdeki matematiksel etkinliklerin genel olarak astronomi ile de ilişik olduğu öne sürülmüştür[11]
Nitekim din açılar da barındıran, sıklıkla matematik gibi diğer bilim dallarıyla birlike yapılan astronomi çalışmaları antik çağdalarda büyük bir önem ve yer arz etmektedir Astonomiyle ilişkili fenomenlerin matematiksel tezahürlerine antik Mezopotamya'daki bilimsel etkinliklerde rastlanmaktadır Çin'de takvimsel ihtiyaçlara karşılık verecek astronomi faaliyetleri olduğu gibi, Mezopotamya'da matematiksel gelişimden yararlanılarak gezegenlerin döngülerine, pozisyonlarına dair hesaplamalar yapılmaktaydı Matematiksel gelişimden ayrık bir biçimde astronomi çalışmaları ve anlayışı Orta Amerika merkezli Maya uygarlığında kendisine yer bulmuştur; özellikle takvimsel çalışmalar ve güneş ve ay tutulmalarının hesaplanması önemli yer tutmuştur


Bunların dışındaki bilimlerin de kökenlerini antik çağda bulmak mümkündür Örneğin biyoloji uygarlığın gelişiminden çok önceleri toplumsal anlamda önemli bir rol almış, özellikle tarım açısından çok çeşitli gelişmeler olmuş, insanlar birçok hayvanı evcilleştirmiştir[13] Bitkilerin incelenmesi sonucu birçok şey keşfedilmiştir; örneğin arkeolojik bulguların Babillilerin hurma ağacının eşeyli ürediğini keşfetmiş, polenlerin eril olduklarını ve polenlerin dişil bitkilere aktarılarak üremenin sağlanabileceğini kanıtlamışlardır[13] Antik çağlarda ayrıca biyolojiyle birlikte olarak tıbb çalışmalar da yapılmış, Çin, Mısır ve Hint yarımadasındaki çeşitli uygarlıklar farklı şifalı bitkileri belirli tıbb ve anatomik sorunlar için kullanmışlar, bu kullanımlarını zaman zaman yazıyla da ifade etmişlerdir[13] Tıbbın yanı sıra, kimya, coğrafya ve jeoloji gibi bilimler de özellikle Çin'de büyük ölçüde gelişmiştir
Bilim ve felsefe
İlk çağlardaki filozofların dünyayı ve etrafı anlamaya çalışması, merak duyguları, belirli kriterlerin doğmasına ve bunların çeşitli ideolojilere dönüşmesine yol açmıştır Bilimin temelleri atılıncaya kadar, tartışma ve deney olgusu insanlar tarafından geliştirilmiş ve bu bir arayış haline dönüşmüştür İlk dönemlerde belirgin bir felsefe-bilim ayrımı yoktur ve birçok büyük bilim adamı aynı zamanda filozoftur Deneyin ve sonucun klişe haline gelmesi bilimin artık istenilebilir düzeye gelmesini sağlamıştır 19 yy a kadar gelişme kateden bilim aslında kendi içinde bir savaş vermiş, birçok özgün araştırmacı, düz mantıkla hareket eden ortaçağ liderlerine yenik düşmüştür Aristo'nun fiziğinden daha farklı düşüncelere sahip olan Galileo kendi zamanının bilim adamlarıyla ters düşmeye başlamıştı Bilim, tarihi sürecinde bu tip sahnelere sürekli tanık olmuş, deney ve gözlem sonucunda çöken kanunların yerini başkaları almıştır
Gerçek ve varlığın amacını soruşturan felsefe sistematik düşünmeyi gerektirmektedir Klasik antik çağ felsefesiyle başlayıp, Thales[14], Anaximenes[15],Pythagoras[16], Demokritos[17], Gorgias[18], Empedokles[19], Heraklitos[20], Parmanides[21], Sokrates, Plotinos[22], Platon[23] ve Aristoteles[24] gibi filozoflar, gitgide gelişen ve şekillenen felsefi soruların şekillenmesini sağlamışlardır Din odaklı Ortaçağ felsefesinde Hıristiyanlığın kendisine bir aracı olarak kullandığı felsefe, Tanrı, bilgi, inanç eksenlerinde yoğun şekilde kullanılmıştır Aydınlanma Çağı'nda yapılan felsefede akıl ön plana çıkmıştır Düşünce sistemindeki temel görüş, insan aklının aydınlattığı kesin doğrulara ve bilgiye doğru ilerlemektir Geçiş dönemi felsefesi olarak bilinen Rönesans felsefesi, bilimde ve düşünce sistemindeki yeni gelişmelerin yer aldığı bir dönemi kapsar Yeniden doğuş manasına gelen rönesans, önceki çağlardan çok farklı bir düşünce sistemine geçişin köprüsü konumundadır
Bilim ve felsefenin ayrışması modern çağa yaklaşırken iyice belirginleşmiş, bununla birlikte felsefe ile bilim tamamen birbirinden kopmamış ve gerek genel olarak bilimin felsefesi olan bilim felsefesi gerekse bilim dallarının tek tek felsef yönden incelendiği felsefe dalları (örneğin fizik felsefesi) varlığını sürdürmekte ve gerek bilim gerekse felsefe alanlarında önemli roller oynamaktadır
Bilim dallarının gelişimi
Astronomi ve Fizik1569 yılından kalma büyük bir usturlap Usturlaplar hem astronomi hem de navigasyonda yükseklik ölçmek için kullanılmaktaydılar

Nikolas Kopernik'in Güneş merkezli modelini anlattığı başyapıtı De revolutionibus orbium coelestium'dan ortaya attığı modelin bir çizimi


Gök bilimi, bilim dalları arasında en eski olanlardandır ve özellikle antik çağdalarda en yoğun anlamda icra edilen, bilimlerin anası olarak görülen bir bilimdir İnsanların gökyüzüne olan ilgisi, yukarıda asılı duran cisimleri incelemeye itmiş ve teleskobun bulunmasıyla bu gözlemler daha etkin bir hal almıştır Babilli olgusal astronomlara nazaran Yunan astronomları, matematiksel ayrıntıları özümseyerek bu bilimin gelişmesinde temel noktaları oluşturmuşlardır
Roma İmparatorluğu'nun iktidarı altındaki Mısır'da yaşamış olan Batlamyus özellikle astronomi tarihi ve genel olarak bilim tarihi açısından önemli bir konuma sahiptir Daha sonraları İslam astronomları tarafından el-Mecisti olarak anılacak olan He Megale Syntaxis yani "Büyük Derleme" isimli astronomi konulu eseri Orta Çağ boyunca genel geçer kabul gören astronomi eseriydi ve yazarı olarak Batlamyus neredeyse mitik bir statüye getirilmişti[25] Batlamyus'un evren modeli geosantrik yani yermerkezciydi ve uzun yıllarca kabul gören bu sistemden güneş-merkezli bir sisteme geçiş tartışmalar doğurmuştur
Polonyalı bir astronom olan Nikolas Kopernik, dünyanın ve diğer gezegenlerin, güneş etrafında döndüklerini açıklamış; heliyosantrik yani güneş-merkezli bir sistem ortaya atmıştır Copernicus'un sistemini Commentariolus isimli bir risale ile arkadaşlarına tanıtmış daha sonra sistemini, Papa III Paulus'a ithaf ettiği ayrıntılı bir şekilde başyapıtı sayılacak De revolutionibus orbium coelestium isimli eserinde açıklamıştır Bu astronomi biliminde yeni bir dönem açılmasına sebep olmuştur Teleskobu geliştirmesi, yaptığı astronomik gözlemler ve Kopernik'in sistemine verdiği destek ile tanınan İtalyan bilim adamı Galileo Galilei de astronomi ve fizik tarihi için önemli birisidir ve zaman içerisinde modern gözlemsel astronominin babası[26] ve modern fizik biliminin babası[27] gibi atıflara mazhar olmuştur 1671 de ilk aynalı teleskopu yapan matematik ve fizikçi Isaac Newton uğraştığı bilim dallarının gelişmesine çok fazla katkıda bulunmuş diferansiyel ve integral hesabın temellerini atmıştır Ayrıca Newton'un 5 Temmuz 1687'de yayımladığı, Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri[28] kitabı klasik mekaniğin temellerini oluşturan Newton'ın hareket yasaları ve yer çekimi gibi önemli konuları içerir
KimyaDemokritos; atomcu düşüncenin öncülerindendir


Kimya, maddenin yapısını ve davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır Fizikokimya, biyokimya, analitik kimya, anorganik kimya ve organik kimya temel dallarıdır Tıp gibi pek çok bilim dalının yardımcısı konumunda olan kimya biliminin gıda, ilaç, boya, kozmetik ve tekstil alanlarında kullanımı dolayısı ile en bilinen dalı organik kimyadır
Antik çağlarda maddenin belirli temel elementlerden oluştuğu düşünülür ve birçok kültürde bunlar hava, su, ateş ve toprağı içerirdi Bununla birlikte antik Yunanlı filozoflardan bir kısmı atom fikrini ortaya atmış ve her şeyin çok küçük yapıtaşlarından meydana geldiğini öne sürmüşlerdir Bu filozoflara daha sonra atomcu filozoflar da denmiştir Çok eski çağlardan beri insanlar metalurji ile uğraşmakta, çeşitli eşyanın yapımında kimyasal olayları ve bunların sonucu olan ürünleri kullanmaktaydılar; örneğin camdan eşyanın üretiminde Orta Çağ'a doğru simya geleneği ortaya çıkmıştır Simya geleneği kimyanın öncülüdür ve mistisizm, felsefe gibi öğelerle kimyasal çeşitli araştırmaların karışımından ibarettir Simyada özellikle iki önemli kavram ve amaç bulunmaktaydı: biri zaman zaman felsefe taşı olarak da anılan ve her türlü maddenin veya metalin altına dönüştürülmesine yardımcı olacak efsanevi bir şey, diğeri ise içen kişiye ölümsüzlük veya çok uzun yaşam vaad edecek ölümsüzlük iksiri yani ab-ı hayatBugün Musee des Arts et Metiers isimli Fransız müzesinde bulunan, Lavoisier'in laboratuvarı


Zamanla simyaya olan ilgi daha da bilimselleşmiş ve simyadan ayrık olarak kimya bilimi ortaya çıkmıştır Modern kimyanın simyadan ayrışması ve temellerinin atılmasında önemli katkıları olan bir isim Robert Boyle'dur Bugün özellikle ismini verdiği Boyle yasası ile tanınan Boyle atomcu fikriyatı savunan bir bilim adamıydı Fransız bilim adamı Antoine Lavoisier ise kütlenin korunumu kanunu ile gerek kimya gerekse bilim tarihinde önemli bir adım atmış, kimya biliminin babası olarak da anıldığı olmuştur[29] Kendisi ayrıca oksijen ve hidrojeni tespit edip adlandırandır 19 yüzyılın başına kadar kimyanın, öteki fizik bilimlerin tersine, tümevarım (induction) yönünün tümdengelim (deduction) yönünden daha baskın olması, onun biyolojik bilimlere daha yakın olmasına neden oluyordu Ama matematik ve fizik yöntemlerin kimyaya uygulanması sonucu yeni bir bilim dalının, yani fizikokimyanın doğmasında başta Wilhelm Ostwald[30], Van't Hoff[31] ve Arrhenius[32]'un payları büyüktür Kimyasal maddelerin fiziksel değişimlerini, fiziksel olayların kimyasal maddelerin özeliklerinden yararlanılarak açıklanmasını konu alan ve elektrokimya, kolloid kimyası, çekirdek kimyası ve polimer kimyası gibi kollara ayrılan fizikokimya, bu bilginlerin 1881'de Zeitschrift Für Physikalische Chemie[33] adlı bilim dergisini yayınlamalarıyla bilim dünyasında kimyadan ayrı bir dal olarak yerini almıştır İnsanların öğrenme ve araştırma merakı zamanla analitik (çözümlemeli) kimyanın doğmasına neden olmuş, bu durum zaman içinde koordinasyon kimyasının ve endüstriyel analitik kimyanın gelişmesine zemin hazırlamıştır Analitik metodların keşfi tıp, biyoloji ve genetik alanında kimyanın kullanımını yaygınlaştırmıştır *****ilin ve vitaminlerin keşfi ile kimya biliminin insanın yaşam kalitesini artırdığı gerçeğinin yanında gelişen teknolojinin üretim süreçlerinde kullanılmaya başlanması, çevre sorunlarına neden olmuş, bu durum doğal kaynakların ihtiyatsızca sarfedilmesi sonucunu doğurmuştur Bu nedenle çevre kimyası ve su kimyası gibi alt bilim dalları da gelişmiştir
Matematik ve Geometri
Antik çağdalardaki bilimsel etkinliklerde matematiğin önemli bir rol oynadığı, eski Mısırlılar, Mezopotamyalılar, Hintliler gibi çok çeşitli kavimlerin matematikle uğraştıkları bilinmektedir
Yunan matematiğinin en önemli isimlerinden olan Tales'in geometriyi, Mısır'da kaldığı süre içerisinde öğrenmesi ve bu bilimi etrafındakilere öğretmesi sonucunda gelişme devam etmiştir Sayıların babası olarak anılan Pisagor'un ünlü teoremi[34] onu zamanının en büyük bilim adamları arasında hatırı sayılır bir yere getirmiştirBir yupana (Quechua dilinde "sayma aleti"); İnkalarca kullanılan bir tür hesap makinesi Araştırmacıların tahminlerine göre bu alette hesaplamalar Fibonacci sayıları baz alınarak yapılmaktaydı[35]


Orta Çağ, özellikle Hint ve İslam matematikçilerinin yoğun çalışmalarına sahne olmuştur 499 yılı kadar erken bir dönemde Hintli matematikçi Aryabhata ilk sinüs trigonometrik tablolarını oluşturmuş, cebir, diferansiyel denklemler ve sonsuz küçük değerler için algoritmalar ve teknikler geliştirmiştir 12 yüzyılda bir başka Hintli matematikçi Bhaskara ilk kez diferansiyel kalkülüsün ve temel kavramlarının temellerini atmıştır İslam bilim adamları da Orta Çağ'da birçok matematiksel buluş ve keşfe imza atmıştırlar 9 yüzyılda el-Harezmi Hint-Arap rakam sistemi ve denklemlerin çözümü üzerine önemli eserler vermiştir Nitekim algoritma sözcüğü isminin Latinizasyona uğramış halinden köken almıştır Özellikle cebir alanındaki eski buluşları muhafazası ve getirdiği yeni gelişmeler sebebiyle Harezmi zaman içinde cebirin babası olarak anılmıştır[36] 12 yüzyılda yaşamış olan bir başka matematikçi Ömer Hayyam ise Öklid'in çalışmalarına eleştiriler getirmiş ve analitik geometri ile Öklid dışı geometrinin temellerini atmıştır Ayrıca kübik denklemlere genel, geometrik bir çözüm getiren ilk matematikçi de kendisidir [37]
Orta Çağ'da Batı'daki en önemli matematikçilerden biri Fibonacci'dir Fibonacci Arap rakam sistemini Avrupa'ya tanıtmış ve yaygınlaşmasına ön ayak olmuş, ve bugün Fibonacci sayıları olarak anılan sayı dizisini yaygınlaştırmıştır Aslında bu sayı dizisini ilk keşfeden kendisi değildir fakat onun kitabında örnek olarak kullanıldık sonra Batı'da ün kazanmıştırlar[38][39]Euler tarafından ortaya atılan Königsberg'in yedi köprüsü problemi, graf teorisinin temelini oluşturmuştur17 ve 18 yüzyıllarda Batı'da matematik yükselişe geçmiş, birçok önemli matematiksel buluş gerçekleşmiştir İskoç John Napier doğal logaritmaları araştırmış, Kepler gezegensel hareketlerin matematiksel kanunlarını ortaya koymuş, Rene Descartes bugün halen sıkça kullanılan Kartezyen koordinat sistemini ve dolayısıyla analitik geometriyi geliştirmiştir Alman matematikçi Gottfried Wilhelm Leibniz kalkülüs üzerine birçok çalışmasıyla kalkülüsü geliştirmiş ve bugün kalkülüste kullanılan notasyonun temellerini atmıştır Pierre de Fermat ve Blaise Pascal olasılık teorisinin temelini atmışlar ve dolayısıyla ilgili kombinatorik kurallarını keşfetmişlerdir Pascal ayrıca Pascal teorisi ve (her ne kadar kendisinden daha önce Doğu'da bilinse ve kullanılsa da[40]) Pascal üçgeninin geliştiricisi ve isim babasıdır 18 yüzyılda matematikçi Leonhard Euler fonksiyon kavramını ve matematikteki sayısız notasyonu (örneğin doğal logaritmanın tabanı olarak e notasyonunu) geliştirmiştir Sayı teorisi, graf teorisi, geometri gibi çok çeşitli alanlarda önemli eserler vermiş, önemli buluşlara imza atmıştır


19 yüzyılda yaşamış olan Alman matematikçi Carl Friedrich Gauss ise gerek matematik gerekse diğer birçok bilimde önemli başarılara imza atmış; temel cebir teorisi (veya cebirin temel teoremi)ni kanıtlamış, Theorema Egregiumu ortaya atmış ve kanıtlamış, karmaşık değişkenli fonksiyonlarda önemli çalışmaları olmuştur Yine 19 yüzyılda yaşamış olan George Boole isim babası olduğu yeni bir cebir türü olan Boole cebirini ortaya atmıştır
Tıp17 yüzyıldan kalma bir Pers elyazmasından bir betimleme


Bilimin tıp alanındaki ilk gelişmeleri Asya kıtasında gerçekleşmiştir Hindistan, Mısır, Çin, İran ve Yunanistan'da tıp sistematik bir biçimde gelişmeye başlamış ve bir bilim dalı olarak insanlığın en büyük sorunlarından biri olan sağlık alanındaki gelişmeler yüzyıllar boyu sürmüştür
Hindistan yarımadasında, İndus Vadisi uygarlığından beri tıp ve diş hekimliği mevcuttu Nitekim, Hint tıbb geleneği olan Ayurveda bugün bile çağdaş tıbbın yanı sıra varlığını sürdürmektedir İngilizlerin Hint yardımadasını kolonileştirmesine kadar bölgedeki temel tıp sistemi olan Ayurveda, ilk dönemlerinde civa-kükürt bazlı ilaçlar kullanmıştır Bunun dışında, bugün çeşitli tıbb yararları bilinen zerdeçal gibi çeşitli bitkiler de tedavilerde klasik Hint tıbbında kullanılmıştır
Çin'de antik çağlardan günümüze kadar varlığını sürden geleneksel bir tıbb gelenek mevcuttur Taoist hekimlerin yaptığı ampirik hastalık ve rahatsızlık gözlemlerinin ve Çin düşüncesinin bir sonucu olan geleneksel Çin tıbbı, bitkisel tedavi, akupunktur ve masaj gibi çok çeşitli pratik yöntemlere sahiptir Bunların dışında beslenme terapisi ve Feng Şui gibi zihinsel terapiler de geleneksel Çin tıbbında yer almaktadır
Hipokrates'in hastalara büyü ve batıl inançlarla bezeli bir tedavi sunmak yerine, iyileştirici etkileri kanıtlanmış tedavi yöntemlerine başvurmaya başlaması, tıp biliminde hasta öneminin kavranmaya başlamasına sebep olmuştur İlk başlarda bölgelere göre farklılık gösteren tedavi yöntemleri, son iki yüzyıldır modernleşmeye başlamış ve genel anlamda ortak bir çabaya dönüşmüştür Avrupa'daki salgınlardan sonra daha fazla gelişme kateden tıp bilimi, günümüzde genetik çalışmalarının gelişmesiyle çok üst düzeylere ulaşmıştır
Orta Çağ boyunca Orta Doğu başta olmak üzere İslam'ın yayıldığı topraklarda birçok önemli İslam hekimi yetişmiştir Bunlardan biri İranlı Razi, nöroşirürji ve oftalmoloji dallarında sıklıkla bir öncü olarak görülmüştür[41] Deneysel tıbbın önemini vurgulayan Razi ayrıca birçoğuna göre pediatri dalının da babasıdır[42] Yazdığı birçok eserde çok çeşitli tıbbi bilgiler aktaran Razi ayrıca çiçek hastalığı ile kızamık hastalığını birbirinden ayıran ve açık bir şekilde tanımlayıp, diyagnozunu yapan ilk hekimdir Alerji ve immünoloji konularında da ilk eser veren hekim kendisidir Bir başka tanınmış Müslüman hekim de İbn-i Sina'dır 14 ciltlik başyapıtı el-Kanun fi't-Tıb (Tıbbın Kanunu) isimli eseri tıp açısından bulaşıcı hastalıkların ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların keşfi[43], enfeksiyöz hastalıkların yayılımının önüne geçmek amacıyla karantina uygulamasının ortaya atılması[44], mikroorganizmaların varlığının varsayılması[45] ve nöropsikiyatri[46] vb birçok keşfi ve buluşu içinde barındırır
Orta Çağ ve sonrasında Batı'da önemli tıbb buluşlar olmuştur Garcia de Orta tropikal tıbbın öncüsü olarak ortaya çıkıp başta kolera olmak üzere çoğu tropikal hastalığı doğru şekilde tanımlarken, William Harvey, Batı'da kan dolaşımını doğru ve tam bir şekilde açıklayan ilk Batılı olmuştur Daha sonraları 19 yüzyılda Louis Pasteur ilk başarılı kuduz aşısını bulmuş, kendi ismini alacak olan pastörizasyon işlemini de ilk kez ortaya atmıştır Louis Pasteur aynı zamanda Robert Koch ve Ferdinand Cohn ile birlikte mikrobiyoloji dalının babalarından biri olarak kabul edilir 1905 yılında Nobel Ödülü almış olan Robert Koch aynı zamanda Tuberculosis bacillus ve Vibrio cholera gibi hastalığa neden olan önemli bakterileri ilk kez izole eden kişidir Daha sonra kendi adıyla anılacak olan Koch postülatlarını geliştirmiştirGözün anatomisi üzerine, 1200 yılı tarihli bir Arapça el yazması


Biyoloji
Bir bilim dalı olarak 19 yüzyıla kadar şimdiki alt dallarıyla gelişen biyoloji, canlıların tüm özelliklerini inceleyen bir sistemidir Başta insan olmak üzere, bitkileri inceleyen botanik, hayvanları inceleyen zooloji, mikroorganizmaları inceleyen mikrobiyoloji gibi alt dallara ayrılır
Aristo doğaya dair birçok çalışma yapmış, birçok bitki ve hayvan türünü incelemiş ve kategorize etmiştir Aristo'nun görüşleri, kendisinden sonraki bazı bilim adamlarının yaptığı eklerle birlikte özellikle Batı'da uzun bir süre otorite olmuştur
Orta Çağ'da özellikle İbn Nefis, İbn Cahız ve İbn Baytar gibi Müslümanlar bilim adamları biyoloji dalına katkıda bulunmuşlardır Özellikle erken evrim düşünüşüne katkıda bulunmuş[47] olan İbn Cahız, besin zinciri fikrini de ilk kez ortaya atan kişidir[48] 9 yüzyılda yaşamış olan el-Dinaveri ise bitki evrimini, bitkilerin gelişimini incelemiş ve Kitab'ün-Nebat isimli eserinde birçok türü tanımlayarak botanik bilimine katkılarda bulunmuştur[49] Bir başka bilim adamı olan el-Nebati'nin öğrencisi olan İbni Baytar eczacılığa ilişkin (farmasötik) bir ansiklopedi hazırlamış ve birçok bitki, yiyecek ve ilacı eserinde tanımlamıştır Bu eserin Latince çevirisi daha sonra Avrupalı bilim adamları tarafından 18 ve 19 yüzyıllarda kullanılmıştır[50] İbn Nefis pulmoner[51] ve koroner dolaşımı[52][53] doğru bir şekilde tespit etmiş, metabolizma kavramını tanımlamıştır[54]
Biyolojinin temellerinden sayılan modern evrim teorisi, Charles Darwin[55] 'in görüşlerinin üzerine inşa edilmiştir Darwin, Türlerin Kökeni[56] , İnsanın Türeyişi, ve Cinsiyete Mahsus Seçme[57][58], İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi [59] eserlerinde görüşlerini belirtmiştir Manastırın bahçesindeki bezelyeleri birbirleriyle eşleştirerek genetik bilimin temellerini atan Gregor Mendel klasik genetik kanunlarının yapıtaşlarını oluşturmuşturAuguste Comte


Sosyoloji
Her ne kadar diğer bilim dallarına oranla görece yeni bir bilim dalı olarak tanımlansa da, sosyolojik yani toplumbilimsel çalışmalar ve gözlemler antik çağlardan beri mevcuttur Herodot ve Tukididis gibi isimlerin eserlerinde sosyolojik gözlem ve değerlendirmelere rastlamak mümkündür
Bir erken dönem İslam sosyolojisinin varlığına dair çeşitli kanıtlar vardır İslam düşünürü İbn Haldun'un, evrensel tarihi analiz eden yedi ciltlik eserine yazdığı, Mukaddime isimli önsözünde çeşitli sosyolojik teorileri ilk kez formule ederek sosyal felsefede ve bir dal olarak sosyolojinin gelişiminde öncü konumuna gelmiştir Örneğin bu eser aracılığıyla İbn Haldun yeni bir bilim dalı olarak ilm el-ümran bilimini ortaya atmış ve şöyle tanımlamıştır: "Bu bilimin kendine has bir konusu var(dır); yani (insani) toplum, ve kendine has sorunları var(dır); yani toplumun doğasında birbirini takip eden toplumsal dönüşümler"[60] Ayrıca bu eserindeki düşünceleri ile tarih bilimi ve tarih felsefesi açısından da önemli bir adım atmıştır[60]
Her ne kadar sosyoloji terimi kendisinden önce kullanılmış olsa da,[61] bağımsız olarak tekrar terimi ortaya atan[62] ve sosyolojiyi 'pozitif bilimlerin kraliçesi' olarak görerek[62] zaman içinde sosyolojinin babası olarak da anılan isim Auguste Comte'dir[62] Bununla birlikte genel olarak Comte sosyolojinin kurucusu olarak görülmez[63] Batı'daki sosyoloji dalıyla uğraşan ilk isimler genellikle Darwin'in evrim kuramından etkilenmiştiler ve özellikle analojik olarak canlı organizma ile toplumu karşılaştırmaktaydılar[63] Bu isimlere örnek vermek gerekirse Herbert Spencer ve Lewis Henry Morgan gibi isimler zikredilebilir[63] 19 yüzyılda ve 20 yüzyılın başlarında Emile Durkheim, Vilfredo Pareto, ve Max Weber gibi klasik sosyologlar bilime önemli katkılarda bulunmuşlardır
Siyaset bilimiNiccolò Machiavelli'nin Floransa, İtalya'daki heykeli


Siyaset bilimi çok eski çağlardan beri siyas faaliyetlerle birlikte gelişim göstermiş, önemli bir sosyal bilim dalı haline gelmiştir Antik Hindistan'daki Vedik metinlerden, daha sonraki çeşitli Budist metinlere kadar birçok metinde siyasete dair incelemeler ve çalışmalar yer alır Hintli siyas düşünür Çanakya (MÖ 350-283) siyas düşünce, ekonomi ve toplumsal düzen gibi konuları ele alan Arthashastra isimli eseriyle tanınır Benzeri şekilde Antik Yunan'da da birçok siyasi fikre rastlanır; gerek Homeros, Hesiodos ve Tukididis gibi erken dönem yazarlarının eserlerinde gerekse Eflatun ve Aristo gibi filozofların eserlerinde çok çeşitli siyas fikir ve incelemelere rastlanabilir Eflatun Devlet isimli eserinde kendince ideal olan siyasi yapılanma ve yönetim biçimini açıklamış ve incelemiştir
Orta Çağ'da farklı siyas görüşler ve din ile siyaset ilişkilerini ele alan çeşitli eserler ortaya çıkmıştır Augustinus'un Tanrı'nın Şehri eseri gibi eserlerin Orta Çağ'daki din-siyaset ilişkileri anlayışına katkısı olmuştur Orta Çağ'da ayrıca İslam topraklarında da çeşitli siyas düşünüşler ve incelemeler olmuştur ve bu çağlardan başlarak siyasetname, ıslahatname vs gibi adlandırılan farklı yazın gelenekleri ortaya çıkmıştır Örneğin 11 yüzyılda Nizamülmülk tarafından yazılan Siyasetname devlet yönetimi ve devlet işleri konu edilmiştir Siyas yazın ve inceleme geleneği daha sonraki çağlara kadar devam etmiş, örneğin Osmanlı Devleti'nde yoğun bir siyasetname ve ıslahatname gelenekleri ortaya çıkmıştır, Muhy-i Gülşen, Hasan Kaf el-Akhisar, Katip Çelebi gibi isimler Doğu'daki siyaset bilimine katkıda bulunmuşlardır
İtalyan rönesansı sırasında yazar Niccolò Machiavelli yazdığı Prens (Il Principe) isimli eseriyle siyaset bilimi tarihi açısından önemli bir yere gelmiştir Eserde farklı durumlarda iktidara gelen hükümdarın her duruma göre nelere öncelik tanıması gerektiği, nasıl bir siyaset izlemesi gerektiği açıklanır Orta Çağ'da ve sonrasındaki dönemde birçok farklı siyas iktidar biçimi ve devlet yapılanması farklı isimlerce savunulmuştur Örneğin Fransız hukukçu Jean Bodin iktidar ve devlet üzerine yazdığı Devlet üzerine Altı Kitap (Les Six livres de la Republique) isimli eseriyle tanınmış, mutlakiyetçiliği şiddetle savunmuştur
Bir bilim olarak siyaset bilimi özellikle 19 yüzyılda akademik anlamda yapılanmaya başlamış, 1880 yılında ABD'de ilk siyaset bilimi okulu (bölümü) kurulmuş ve daha sonra 1903 yılında Amerikan Siyaset Bilimi Birliği kurulmuştur Siyaset bilimi üzerine akademik çalışmalar artarak devam etmiş, birçok farklı üniversitede siyaset bilimi bölümleri açılmıştır
Psikolojiİbn-i Sina'nın el-Kanun fi't-Tıb (Tıbbın Kanunu) isimli kitabının 1484 tarihli Latince bir kopyası Bu eser genel olarak tıbbı konu aldığı gibi içinde klinik psikoloji başta olmak üzere psikoloji de konu edilmiştir


Bugün psikoloji bilimi içerisinde konu edilen çoğu kavram, olay ve fenomen antik Hindistan, Çin ve Mısır gibi medeniyetlerde de felsef ilgiye mazhar olmuştur Eflatun ve Aristo gibi Yunanlı filozoflar da psikolojik çeşitli konulara yazınların ve düşüncelerinde yer vermişlerdir[64] Bununla birlikte psikolojide klinik[65] ve deneysel yaklaşımlar[66] Orta Çağ'daki Müslüman bilim adamları tarafından başlatılmıştır
Akıl hastaneleri olarak tanımlanabilecek ilk kurumlar İslam topraklarında 8 yüzyılda ortaya çıkmıştır[67] Nitekim Müslüman hekimler erken dönemlerden itibaren "akıl hastalığı" olarak tabir ettikleri bozukluklara karşı çeşitli terapiler, uygulamalar geliştirmeye başlamıştır[68] Ahmed bin Sehl el-Belh beden ve ruh hastalıklarını ayıran ve ayrı ayrı inceleyen, tartışan ilk isimlerdendir; ruh hastalıkların zaman içinde bedenin hastalanmasına da yol açabileceğini de ortaya atmıştır[69] Ayrıca bugün depresyon olarak adlandırılan bozukluğu tanımlamış ve iki tipinden bahsetmiştir: birincisi bir kayıp veya başarısızlık gibi sebeplerden oluşabilen ve psikolojik yollarla tedavi edilebilecek depresyon, diğeri ise sebepleri bilinmeyen fakat muhtemelen fizyolojik sebeplerden olan ve fiziksel tıp yöntemleriyle tedavi edilebilecek olandır[69] Psikoloji alanındaki bir başka önemli bilim adamı da İbn-i Sina'dır İbn-i Sina, bugün nöropsikiyatrik durumlar olarak tanımlanan halüsinasyon, insomnia, mani, kabus, melankoli, demans, epilepsi, felç ve tremor gibi[41] birçok durumu incelemiş ve tanımlamıştır
Filozof Rene Descartes, Batı'da psikolojinin modern felsefi formunun temellerinin oluşmasına katkıda bulunmuştur[64] Çeşitli eserlerinde önemli psikolojik meseleleri ele alan Descartes kendisi bir hekim olmasa da çeşitli anatomi çalışmaları yaptığı bilinmektedir İngiliz hekim Thomas Willis ise tıbb bir disiplin olarak psikolojinin ortaya atılmasında önemli rol oynamış, beyin fonksiyonları doğrultusunda psikolojiye yaklaşım olsun yaptığı yoğun anatomik çalışmalarla olsun psikolojiye büyük katkılarda bulunmuştur Ayrıca daha sonraları deneysel psikolojinin gelişiminde John Locke ve David Hume gibi filozofların büyük etkisi olmuştur[64]
Modern çağa yaklaşırken ortaya çıkan ve özellikle psikolojik bozukluk durumlarında bir tedavi olarak ortaya çıkan hipnotizma ile frenoloji gibi dallar tartışma konusu olmuş; özellikle de bunların cidden etkili yöntemler olup olmadığı ve herhangi bir bilimsel dayanağının bulunup bulunmadığı tartışılmıştır Daha sonraları ortaya çıkan Alman deneysel psikoloji hareketi psikolojiye önemli katkılarda bulunmuştur Bu zamanda gerçekleşen ve özellikle nörolojik yapıya dair anatomik ve fizyolojik buluşlar psikolojiyi olumlu etkilemiştir Alman hekim Wilhelm Wundt 1879'da ilk deneysel psikoloji laboratuvarını açarak bir ilke imza atmıştır[70] 1890'lardan başlayarak Avusturyalı hekim Sigmund Freud ise psikanaliz olarak adlandırdığı yaklaşım ile psikolojiye yeni bir yön kazandırmıştır Her ne kadar psikanalizin bilimsel konumu hala tartışmalı olsa da[71][72] psikanalizin çeşitli önermeleri ve kavramları genel anlamda Batı kültüründe önemli bir yer kazanmıştır Yine 1890'larda köpeklerde yaptığı deneylerle İvan Pavlov klasik şartlandırmayı başarılı bir şekilde göstermiştir Nitekim daha sonraları da insan dışı primatlar, kediler ve köpekler gibi çeşitli hayvanlar psikoloji deneylerinde kullanılmıştır
Antropoloji
Her ne kadar antropolojinin kökeni Batı'daki Aydınlanma süreci ve devamındaki erken dönem modern düşünceleriyle ilişkilendirilse de, bu dönemlerden çok önce bugün antropoloji içerisinde yer alan konulara dair araştırmalar yapılmıştır Örneğin el-Biruni Hint yarımadasının halkları, gelenekleri ve dinleri üzerine birçok araştırmada bulunmuştur ve genel olarak antropoloji alanına girecek çok çeşitli araştırma ve çalışmaları sonucu zaman zaman "ilk antropolog" olarak anılmıştır[73] Biruni, Orta Doğu, Akdeniz havzası ve Güney Asya kültür ve dinleri üzerine önemli mukayeseli incelemeler yapmıştır Ayrıca İbn Haldun ile birlikte Biruni bazı akademisyenler tarafından İslam antropolojisine yaptıkları katkılar sebebiyle övülmüşlerdir[74]
Kurumsal olarak antropolojinin gelişimi doğa tarihinden doğmuştur ve ilk dönemlerde özellikle Avrupalı güçlerin kontrolündeki kolonilerdeki yaşamın, yerli insanların ve onlarla ilgili olguları (kültür, dil, din gibi) araştırılmasını içermiştir Antropoloji 19 yüzyılda gelişmiş, özellikle 1860'lardaki bilimsel gelişmelerden, özellikle de biyoloji ve filoloji gibi dallardaki gelişmelerden, etkilenmiştir[75] Öncü antropologlardan İngiliz Edward Burnett Tylor, Darwin'in evrim kuramını temel alarak antropolojik çıkarımlar yapmış, medeniyetin gelişimiyle idrakın gelişiminin doğru orantılı olduğunu savunmuştur[75] Ayrıca çağdaş bazı kırsal veya avcı-toplayıcı halkları evrimsel gelişim açısından geride görüp, primitif yani "ilkel" olarak değerlendirmiştir[75] 19 yüzyıl ve 20 yüzyılın başlarında antropoloji görece sosyal anlamda daha az gelişmiş olarak görülen halklar üzerine yoğunlaşmaya devam etti[75] 20 yüzyılın ikinci yarısında antropologlar daha Üçüncü Dünya ülkelerindeki daha kompleks yapılarla ilgilenmeye başlamış, daha sonraları, 1970'lerle birlikte, çağdaş Batı ülkelerini antropolojik olarak incelemeye başlamışlardır ki antropoloji için büyük bir adım olmuştur[75] Çağdaş Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde odaklanan antropoloji çalışmalarında gerek genel olarak toplum, gerekse etnik ve dini azınlıklar konu edilmiştir;[75][76] bunu da bazıları Batılı, kolonileri inceleyen antropolojinin Batı'yı inceleyen ve Batılı perspektifleri, kanıları Batılı olmayanlar sürekli olarak sınanan bir dala dönüşmesi olarak yorumlanmıştır[75]
Günümüze doğru20 yüzyılın en önemli araştırma alanlarından kuantum mekaniği konulu Solvay Konferansı'ndan bir fotoğraf Fotoğraftaki şahıslar dönemin önemli bilim adamlarıdır ve büyük bir kısmı Nobel ödülü de almış isimlerdir Soldan sağa:

1 sıra: A Piccard, E Henriot, P Ehrenfest, E Herzen, Th De Donder, E Schrödinger, E Verschaffelt, W Pauli, W Heisenberg, RH Fowler, L Brillouin, 2 sıra: P Debye, M Knudsen, WL Bragg, HA Kramers, PAM Dirac, AH Compton, L de Broglie, M Born, N Bohr, 3 sıra: I Langmuir, M Planck, M Curie, HA Lorentz, A Einstein, P Langevin, Ch E Guye, CTR Wilson, OW Richardson


20 yüzyılın başlarından itibaren bilimdeki ilerlemeler büyük hız kazanmış ve akademik çevrenin, daha elverişli bir araştırma ortamına kavuşması bu ilerlemeyi tetiklemiştir Bilimle uğraşmak bir prestij haline gelmeye başlamış ve etkilerini göstermeye başlamıştır Alfred Nobel'in vasiyeti üzerine 1901'den itibaren verilen Nobel Ödülleri bilimin prestij yönünü sergiler[77][78] Bu tip ödüllerle, bilime olan teşvik arttırılmakta ve araştırmalar için gerekli paralar sağlanmaya çalışılmaktadır
Bilimin modernleşmesine katkıda bulunanlar
Radyolojinin kurucusu olan Marie Curie'nin bilime yaptığı katkılar kimya alanında büyük yankı uyandırmıştır Radyoaktivite alanındaki çalışmaları ona, 1903 yılında fizik alanında ve 1911 yılında kimya alanında Nobel kazandırmıştır[79][80] Albert Einstein'in Alman Annalen der Pysik dergisinde yayınlanan Işığın oluşum ve dönüşümü üzerine bir görüş,[81] Molekül boyutlarının yeni bir belirlemesi[82] ve Hareketli Cisimlerin Elektrodinamiği[83] başlıkları altındaki makaleleri fizik bilimi için yeni bir sayfanın açılmasına sebep oluyordu Genel görecelik ve Özel görecelik, Einstein tarafından fiziğe sunulan en karışık ve en gizemli teorilerden sayılır Halen tartışmalara sebep olsada yüzyılın en önemli bilim adamlarından sayılan Einstein, 1921 de Fotoelektrik etki olayına getirdiği açıklama ile Nobel Ödülü'ne layık görülmüştür[84] [85]20 yüzyıl matematiğinin yönünü değiştiren Godel


Çocukluğundan itibaren matematiğe olan katkıları, Carl Friedrich Gauss'u bu bilimin yapıtaşlarından biri haline getirmiştir[86] Gauss, sayılar kuramı, analiz, diferansiyel geometri, jeodezi, manyetizma ve astronomi konularında önemli katkılar yapmıştır Matematik alanındaki ilerlemeler, Gauss'tan itibaren daha farklı bir hal almaya başlamış ve onun öğrencilerinden olan Bernhard Riemann'ın oluşturduğu geometri sayesinde izafiyet teorisi gelişmiştir[87]
20 yüzyılda Srinivasa Aiyangar Ramanujan 3000'in üzerinde teori geliştirmiş; hipergeometrik seriler, asal sayı teorisi, gama fonksiyonu gibi matematiğin birçok farklı dalında önemli buluşları olmuştur Kurt Godel'in Eksiklik Teoremi matematikte çok önemli bir yere sahiptir Godel, 20 yüzyılın matematik bakış açısını değiştiren teoremini, Principia Mathematica Gibi Dizgelerin Biçimsel Olarak Karar Verilemeyen Önermeleri Üzerine[88] başlığı altındaki doktora makalesinde belirtmiştir Genel olarak 20 yüzyılda karmaşıklık teorisi, oyun teorisi, topoloji gibi birçok yeni matematik dalı ve çalışma alanı ortaya çıkmıştır
1953 yılında DNA'nın yapısını bulan bilim adamları Francis Crick[89], James Dewey Watson[90] ve Maurice Wilkins[91], genetik alanındaki gelişmelere büyük katkıda bulunmuşlardır Genetik bilgiyi taşıyan DNA nın çözümü, yüzyılın en önemli bilimsel çalışmalarından birisidir Genetiğin yeni teknolojik şartlarda ilerleme kaydetmesiyle hastalıkların daha oluşmadan tespiti mümkün olabilecektir
Modernleşmede kullanılan metodlarBir mikroskop


Bilimin ilerlemesi ile gerekli mekanizmalar çoğalmış ve yeni metodlar ortaya çıkmıştır Neredeyse her alanda kullanılmaya başlanan teknoloji, sayısal bilimlerin en büyük yardımcılarından biri haline gelmiştir Son zamanlarda tıp, genetik ve moleküler biyoloji alanında gösterilen ilerlemede teknolojinin payı büyüktür İlk zamanlara baktığımızda fizik ve kimya laboratuarlarında kullanılan basit aygıtlar temel taşların oluşmasına yardımcı oldularsada, yeni dönem biliminin en üst seviyedeki araçları kullanması ilerlemeyi hızlandırmış ve günübirlik hale getirmiştir
Mikroskopun geliştirilmesiyle oluşturulan Elektron mikroskopları bilimsel araç açısından önemli bir ilerlemedir Koşulların oluşmasıyla beraber artan sistematik düzen, bilimin ilerlemesine katkı sağladığı gibi insanlık içinde önemli gelişmeleri beraberinde getirmektedir Teleskopun[92] ilk günlerinden beridir geçirdiği evrim uzayın derinliklerine ulaşmamızı sağlamış ve karanlık bilinmeyenin içindeki sırları çözmemize yardımcı olmuştur Bilgisayar teknolojisinin gelişmesi bilimin fayda alanına giren bir başka sistemler yumağını oluşturur Bilgisayar yardımıyla kolaylaşan analizler ve doküman hatlarına kolay şekilde ulaşılması, yapılan bilimsel çalışmalarda zaman kazancını sağlar Bu zaman kazancı tıp alanında önemli bir faktördür, hastalıkların teşhisi ve tedavi yöntemlerinin hemen geliştirilmesi çok önemlidir

Kaynak : Wikipedia

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.