|  | Burdur (Merkez) Tarih |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Burdur (Merkez) TarihTarih İlin Tarih Öncesi Çağlar İlimizin tarihi; Neolotik Çağa kadar inmektedir  1957-1960 yılları arasında Prof  J  Mellaart tarafından Hacılar'da yapılan kazılarda Neolitik kültürün bütün ayrıntılarını ortaya çıkarmıştır  Bu bulgular M  Ö  7000 yıllarına inmektedir  Yine 1978-1988 yılları arasında Kuruçay Höyükte ve 1989-1992 yılları arasında Bucak Höyücek Höyükte Prof  Dr  Refik DURU tarafından yapılan kazılarda da Neolitik çağın kültürüne rastlanılmıştır  Bu çağın en önemli özelliği: İnsanların,hayvanları evcilleştirmesi,çanak-çömlek yapımını öğrenmiş bulunmasıdır  Anadolu'nun ilk heykelcikleri olarak bilinen ANA İLAHE'yi temsil eden pişmiş toprak figürünler ve süs eşyaları Neolitik Çağda Hacıların en önemli eserleridir  K*****itik Çağ; Neolitik çağdan sonra gelen M:Ö  5400-3000 yılları arasındaki çağdır  Bu çağda taş,kemik ve ağaç aletlerin yanı sıra,madenin de kullanılmaya başlamış olması en önemli özelliğidir  Kuruçay Höyükte bulunan madeni keskiler,ok uçları gibi aletler çağın özelliğini yansıtırlar  Ayrıca Uğurlu Höyük,Kızılkaya Höyük,Karamanlı Çamur Höyük,Tefenni Beyköy Höyükte bu çağı destekleyen malzemeler elde edilmiştir  M  Ö  3000-2000 yılları arasına tarihlenen Eski Tunç Çağında,medeniyet daha gelişmiş,taş aletlerin yerini tunçtan yapılan aletler almıştır  Çağın özelliklerini yansıtan bir başka grup da,pişmiş toprak ve mermerden yapılmış keman tipi idollerdir  İlimizde Yassıgüme Höyük,Burdur Höyük,İncirdere Höyük,Tepecik Höyük gibi yerleşim yerlerinde eski tunç çağı malzemesi yaygın olarak tespit edilmiştir  İlimiz,Antik çağlarda  bugünkü sınırları ile Isparta ve Antalya illerini de içine alan antik PİSİDİA bölgesinde kalmaktadır  Bu bölge Pers döneminin ortalarına kadar karanlıkta kalmış,henüz aydınlatılamamıştır  Bölge, M  Ö  2000 yıllarında ARZAVA konfederasyonunun siyasi merkezi olmuştur  Bu durum M:Ö  1000 yılına kadar çeşitli toplumların yerleşmesiyle devam eder  M  Ö  8  yy'da Pisidia'nın batı bölgesi Friglerin hakimiyetine girmiştir  Yarışlı Gölü'ndeki yerleşim yerinde Frig keramiklerinin bulunması bu tezi desteklemektedir  M  Ö  696-676 Frig devletini yıkan Lidyalıların bölgeye hakim olduğunu görüyoruz  M  Ö  546 yılında Lidyalıları yenen Persler,bölgeyi ele geçirmişlerdir  M  Ö  334'te Büyük İskender,Biga Çayı kenarında Persleri mağlup eder ve Anadolu'ya yönelir  Önce Bodrum,Milet ve Phaselis'i alır  Daha sonra Perge,Side,Aspendos'u alır ve M  Ö  333'te de Sagalassos ve Kremna'yı da zapteder  Büyük İskenderin M  Ö  323 yılında ölümü,imparatorluğun paylaşılmasına sebep olur  Bölgeye, M  Ö  321 yılında komutan Antigonos hakim olur  Fakat M  Ö  301 yılında İpsos Savaşında Selefkoslulara yenilince ülkesini kaybeder  Selefkoslardan sonra bölge,Bergama krallığına ve daha sonra da Roma'ya bağlanır  Bu durum,M  S  395 yılına kadar devam eder  Bu yıl Roma İmparatorluğu ikiye bölünür;bölge Doğu Roma(Bizans) idaresine girer  Bu durum M  S  Xl yy sonlarına kadar devam eder ve bu tarihten itibaren Türk hakimiyeti başlar  Roma çağında Psidia'nın her tarafında kesif bir yerleşme vardır  Bir çok yeni şehir kurulmuş, eski merkezler yeniden onarılmıştır  Burdur'un Türk Tarihi Dönemi 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra ise bölge; sırasıyla Selçuklular, Hamitoğulları ve Osmanlıların hakimiyeti altına girmiştir  Anadolu'ya yayılan Oğuz boyları muhtemelen 1075'lerde o zaman Psidia diye adlandırılan bölgeye ve Burdur'a yerleşmeye başladılar  İlk yerleşim yerleri Şekerpınarı-Hamam bendi mevkii olmuştur  Çoğunluğu Kınalı aşiretinden olan Türkmenler, en az 2000 çadırdan meydana gelen bir toplulukla yerleşim yerleri kurmaya başladılar  Başlangıçta kendi başlarına hiçbir devlete bağlı olmadan ve komşuları olan Bizanslılarla mücadele ederek varlıklarını sürdürdüler  Bu mücadelelerin en önemlisi Dinar yakınlarında Bizanslı Manüel Kommenos komutasındaki orduyu yenmeleridir  Bilhassa Haçlı Seferleri döneminde Selçuklu Hükümdarı I  Mesut ve II  Kılıçarslan'ın Erle ovasında bu orduyu yenilgiye uğratması Selçuklu Hakimiyetini bu bölgede kolaylaştırdı  Selçuklu Hükümdarı II  İzzeddin Kılıçarslan Denizli, Uluborlu, Burdur ve Antalya'ya kadar olan bölgeyi ve Türkmen aşiretlerini idaresi altına aldı  Fakat Türkmen aşiretleri üzerinde tam bir otorite sağlayamadı  Bölge; 1219 ve 1236 yıllarında tekrar I  Keykavus ve Alaaddin Keykubat tarafından alındı  Böylece, bölge kesinlikle Selçuklu hakimiyetine girmiş oldu  1257 yılında Selçuklu Devleti üç kardeş arasında pay edildi  Fakat II  Alaaddin Keykubat ölünce, II  İzeddin ve IV  Rukneddin Kılıçarslan arasında paylaşıldı  Ama iki kardeş arasında çıkan şavaşta Rukneddin yenildi ve Burdur kalesine hapsedildi  1259 tarihinde hapisten çıkarak Selçuklu tahtına oturdu  Rukneddin Kılıçarslan hapis dönemi olaylarının intikamını almaya başladı  Bu yüzden huzursuzluk arttı  Bu arada Baba İlyas ve Baba İshak isyanları da devletin otoritesini sarstı  Ve nihayet Selçuklu Devleti 1303 yılında tamamen ortadan kalktı  Bu otorite boşluğundan istifade eden Selçukluya bağlı aşiret ve oymakların "Uç" Beyleri de kendi başlarına hükümet kurmaya başladılar  Antalya ve Denizli'nin Türk hakimiyetine girmesinden sonra akın akın gelen aşiret ve oymaklar, bilhassa Kayı, Avşar, Bayındır, Büğdüz, Yazır, Yiva ve diğerlerinin toplamı 200 bin çadıra ulaşmıştı  Bu türkmen nüfusunun merkezi de Burdur olmuştur  Celaleddin Harzemşah'ın komutanlarından ve Yomut kabilesinden olan Hamit Bey, Selçukluların döneminde Burdur ve Çığralı'ya kadar olan bölgenin sınır beyiydi  Selçuklunun yıkılma dönemine denk gelen Hamitoğulları Beyliğinin esas kurucusu Hamit Bey'in torunu olan Felekeddin Dündar Beydir  Bir "Uç" beyi olan Dündar Bey, beyliğini Burdur'da ilan ederek, beyliğini dedesinin adına hürmeten "Hamitoğulları" olarak duyurdu  Hamitoğullarının en parlak dönemi Dündar Bey'in zamanıdır  Beyliğin sınırları genişlemiş, Antalya, Gölhisar ve Korkuteli beyliğe katılmıştır  Burdur ili, dönemin en önemli merkezi olmuştur  Sanat, ticaret ve nakliye gelişmiştir  İlhanlılar Anadolu'ya geldiğinde diğer beylikler gibi Hamitoğulları da bağlılıklarını Başvezir Emirçoban'a bildirerek, İlhanlı fırtınasını kazasız atlatma yoluna gitmiştir  Emirçobanoğlu Timurtaş'ı (Demirtaş), Anadolu Valisi olarak atamıştır  Timurtaş Anadolu'daki beylikleri tek tek ortadan kaldırmaya başlamıştır  Hamitoğulları'nın da üzerine yürüdü  Dündar Beyi 1323 yılında Antalya'da öldürdü ve Hamitoğullarının toprağını ilhak etti  Bu durum karşısında Dündar Beyin oğulları memleketten kaçtılar  Bu hakimiyet 1327 yılına kadar devam etti  Oğlunun yaptıklarını tasvip etmeyen Emirçoban, Anadolu'ya gelerek oğlunu ortadan kaldırmak istedi  Timurtaş Mısır'a kaçtı, fakat orada öldürüldü  Dündar Beyin oğlu Hızır Bey Eğirdir'e gelerek Hamitoğulları'nın topraklarının bir kısmında hakimiyet kurdu  Hızır Beyin ölümünden sonra yerine, Dündar Beyin diğer oğlu İshak Bey geçti  İshak Beyin Beyşehir ve Akşehir'e kadar beyliğin sınırlarını genişlettiğini görüyoruz  İshak Beyin 1335'te ölümünden sonra yerine oğlu Muzafereddin Mustafa Bey geçti  Onun da yerine oğlu Hüsameddin İlyas Bey 1349'da başa geçti  İlyas Bey Karamanoğullarıyla savaştı fakat, topraklarını kaybetti  Germiyanoğullarının yardımıyla topraklarını geri aldı  Yerine geçen Kemaleddin Hüseyin Bey, Karamanoğulları'nın saldırısına uğradı  Ama Osmanlılar ve Germiyanoğulları'nın yardımıyla kurtuldu  Bu sırada Anadolu'nun Söğüt Bölgesinde gittikçe büyüyen ve kuvvetlenen ve Osmanoğulları tarafından kurulan Osmanlı Devleti dikkat çekiyordu  Osmanlı padişahı Murat Hüdavendigar Kosova'da şehit olunca yerine oğlu Yıldırım Beyazıt geçmişti  Yıldırım Beyazıt'ın hükümdarlığını başta Karamanoğulları olmak üzere diğer beylikler de tanımadılar  Yıldırım Beyazıt Anadolu'ya geçerek bu beylikleri teker teker ortadan kaldırdı  Hamitoğulları Beyliğini de ortadan kaldırarak Anadolu Beylerbeyliğinin merkezi olan Kütahya'ya bağladı  (1391) Böylece Hamitoğulları ve diğer beylikler ortadan kalkmış ve Anadolu'da Türk Birliği sağlanmıştır  Hamitoğullarının son beyi Kemaleddin Hüseyin Beyin oğlu Mustafa Bey, Osmanlı komutanı olarak görev almıştır  Böylece Burdur'un Osmanlı Dönemi başlamıştırOsmanlı Şehzadelerinden I  Beyazıt ve ll  Selim Kütahya'da Beylerbeyi olarak bulundular  ll  Beyazıt zamanında Şah Kulu ayaklanması ortaya çıkmıştır  Şah Kulu Şehzade Korkut'un Antalya'dan Manisa'ya giden hazinesini yağmalamış, Antalya, İstanos, Elmalı, Burdur ve Keçiborlu'yu basarak, buraların kadılarını ve bir çok insanı öldürmüştür  Şah Kulu sonunda İran'a sığınmış ve böylece tehlike ortadan kalkmıştır  16  yüzyıla kadar Burdur'da önemli olaylar olmamıştır  1522'de de Burdur Tirkemiş İlçesi merkezi durumundadır  Bu dönemde şehir eskiye nazaran daha gelişmiştir  16  yüzyılın sonuna doğru şehir biraz daha büyümüştür  Ekonomi canlanmıştır  Bu bakımdan verilen vergiler fazlalaşmıştır  1839 Tanzimat hareketinden sonra Burdur, Kütahya ilinden ayrılarak Konya ilinin Isparta kaymakamlığına bağlandı  1850 yılına kadar bu bağımlılık sürdü  Daha sonra başta Saden oğlu Hacı İsmail Ağa olmak üzere Burdur'un Sancak olması için uğraşmışlar ve 1872 yılında Burdur sancak olmuştur  Burdur'un ilk sancakbeyi Mehmet İzzet Paşadır  Osmanlı Devleti 1914'de I  Dünya Savaşına katılınca bütün yurtta seferberlik ilan edilmiş ve aynı yıl Burdur'da şiddetli bir deprem olmuş, yaklaşık 4000 kişi ölmüş ve şehrin önemli dini yapıları bu depremde yıkılmıştır  Her iki felaket birleşmiş ve Burdurlular birkaç yıl bu kötü şartlar altında yaşamışlardır  1920 yılında müstakil mutasarrıflık olan Burdur, doğrudan hükümet merkezi olan İstanbul'a bağlanmıştır  1  Dünya Savaşının yenilgi ile neticelenmesinden sonra İtalyanlar Antalya'ya asker çıkardılar  Burdur'a gelerek merkez komutanlığı kurdular  Burdur düşmanın yurttan atılmasından sonra kurulan yeni Türkiye Cumhuriyetinde 1923 yılında İl olarak yerini almıştır  Kaynak : Wikipedia | 
|   | 
|  | 
|  |