Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bağlantıları, güney, tuncay

Tuncay Güney Bağlantıları

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tuncay Güney Bağlantıları




Bağlantıları

Mill İstihbarat Teşkilatı

"Sabah gazetesinin 26 Kasım 2008 tarihli haberine göre"; MİT İstanbul Bölge Başkanı Galip Tuğcu 1990'da Tuncay Güney'in, MİT'e katılmasını sağladı MİT'in Gerici Faaliyetler Şubesi'nde görev yapan Güney daha sonra İran Masası'nda geçti Görevi 1992'de değiştiren Güney'e Ergenekon ve JİTEM'in içine sızma görevi verildi Bu sırada Güney, görevini Ağrı'da sürdüren albay Veli Küçük ile tanıştı 28 Şubat süreci ve Susurluk skandalınin gündemde olduğu bu dönemde elde ettiği önemli bilgileri, MİT'in çalışma merkezi olarak bilinen Dolmabahçe Sarayı Harem Dairesi'ne iletti

Tuncay Güney'in bir dönem MİT le olan ilişkisi 2008 Kasım ayına kadar bilinmiyordu Ergenekon davasının 16 duruşmasında mahkeme heyeti, MİT belgelerinde Tuncay Güney İpek olarak yer alan kişinin Tuncay Güney olup olmadığını Mill İstihbarat Teşkilatı'ndan sorulması kararı aldı[10][11] Bu karardan birkaç gün sonra Sabah gazetesinin manşetinden "Tuncay Güney MİT'in İpek'iydi" başlıklı bir haber yayınlamasyla Tuncay Güney'in eski MİT mensubu olduğu iddiası ortaya atıldı MİT daha sonra Ergenekon davasına bakan mahkemeye gönderdiği yazıda Tuncay Güney ile Tuncay Güney İpek'in aynı kişi olduğunu,[12] bu kişinin zaman zaman İpek soyadını kullandığını ve kişinin nüfusa da Tuncay Güney olarak kayıtlı olduğunun bildirildiğini ifade ederek MİT belgelerinde adı geçen kişinin Güney olduğunu doğruladı

Kontr***** Daire Başkanı Mehmet Eymür Tuncay Güney'i tanımadığını söylese de Eymür, Ergenekon soruşturması sürecinde ortaya çıkan Güney hakkındaki MİT belgesininin içeriğini 2000 yılında internet sitesinde yayımlamış ve Güney'im 'çift meslekli gazeteci' olduğunu anlatmıştı Eymür, Güney'i 'Tunca' kod adıyla nitelendirdiği yazısındada, o dönem ikinci meslekleri gazetecilik olan iki kişi arasındaki konuşmada JİTEM için çalıştığını söyleyen Tunca, İbrahim Şahin ile Abdullah Çatlı ile bilikte göründüğü bir fotoğrafı medyaya kendisi tarafından sattığını anlatıyor[13][14][15] Akşam gazetesinin o dönemki genel yayın yönetmeni Behiç Kılıç da "Güney, arşivden aldığı bir takım fotoğraflarla dönemin Başbakan'ı Mesut Yılmaz'ı Abdullah Çatlı'yla birlikte gösteren bir fotomontajı Yılmaz'a muhalif bir milletvekiline sattığını söylemektedir

Mill İstihbarat Teşkilatı, Sabah'ın haberi üzerine bir basın açıklaması yayınladı Yapılan açıklamada MİT haberde yer alan belgelerin teşkilata ait olduğu doğrulanmış, ancak Tuncay Güney'in o dönem itibarıyla şüpheli faaliyetlerinden dolayı dikkati çeken ve üzerinde çalışma yapılan bir kişi olduğundan kayıtlı bir haber kaynağı olmadığı, Kontr***** merkezinin 1997'de lağvedidiği ve sorumluları ile birlikte kuruluş şemasından çıkarıldığı belirtmiştir[16] Güney ise Sabah'ın haberi ve MİT'in açıklaması üzerine kendisine MİT elemanı olup olmadığının sorulduğunda "Konuşmak için erken olduğunu, konuşup MİT ile karşı karşıya gelmek istemediğini ve çalışmalarını MİT yasası gereği anlatmayı doğru bulmadığını söyledi[17] Ağustos ayında bir açıklama daha yapan MİT, Tuncay Güney'in kurumda çalışmadığını belirtti[18]

Eski Milli İstihbarat Teşkilatı görevlisi Mahir Kaynak, MİT'in açıklaması üzerine, davanın seyrini değiştirmek için Tuncay Güney'i aracı olarak kullanıldığını ileri sürdü[19] Sonuç olarak Mehmet Eymür kendi internet sitesinde Güney'i tanımadığını[20] sonra da Tuncay Güney hiç bir istihbarat servisine üye olmadığını ileri sürmüştür[21]

Ergenekon davasının 32 duruşmasında Strateji dergisinde bir dönem Güney ile beraber çalışan Ümit Oğuztan, Güney'in PKK taraftarı aşırı sağ gruplar ve ile cemaatlere girip çıkan bir muhabir olduğunu öne sürmüş, "Bir keresinde dergide oturuyordu, bir telefon geldi, yüzü kireç gibi oldu Ne olduğunu sordum 'Mehmet Eymür beni aradı, niye arıyor ki beni?' diye cevap verdi" demiştir Güney'in o dönemin siyasi parti lideleri Necmettin Erbakan, Tansu Çiller ve Mehmet Ağar ile de sıkça görüştüğünü öne süren Oğuztan, Güney'in Susurluk sürecinde ifade verdiğini ve kendisine bu durumdan çok korktuğunu anlattığını belirtti[22]

Ergenekon

Güney'in iddialarına göre Samanyolu televizyonunda Gündemdekiler adlı bir program yaptığı sıralarda bir Harp Okulu öğrencisi, sayesinde emekli Albay Necabettin Ergenekon ile tanıştı Albay Ergenekon kendisinin 1982'de emekli olduğunu söyleyerek, Güney'i tanımadığını belirtmiştir Ancak Güney, Necabettin Ergenekon aracılığıyla Veli Küçük ile de tanıştığını da ileri sürmektedir[23] HBB isimli televizyonda çalıştığı sıralarda Güney, burada Veli Küçük'ün adamları olduğunu söylediği Behiç Kılıç ve Selahattin Sadıkoğlu ile tanıştı ve bu kiilerle birlikte Akşam gazetesine geçti 1996'da Akşam'dan da ayrıldı[24]

Sabah gazetesinin haberine göre Veli Küçüktarafından gazeteci kimliği adı altında Mesud Barzani, Celal Talabani ve Hizbullah lideri Fadlallah ve Hasan Nasrallah gibi liderlee bilgi edinmesi amacıyla ve JİTEM adına göndermişti Ancak Güney, edindiği bilgileri önce MİT'e veriyor, ardından MİT`in bilgisi dahilinde JİTEM ile iletiyordu

Sabah'ın başlık kısmını yayınladığı belgenin tamamını birkaç hafta sonra Bugün gazetesi yayınladı 7 Şubat 1997 tarihli olduğu anlaşılan belgeye göre Güney'i takip eden MİT elemanları Güney'in Veli Küçük'ün emrinde JİTEM'de çalıştığını da yazan bir rapor yazmıştı[25] [26] [27]

Tuncay Güney, Samanyolu TV'de çalıştığı dönemde günümüzde pek çok yöneticisi Ergenekon sanığı olan İşçi Partisi ile de ilişki kurmuştur Ulusal Kanal'ın Genel Müdürlüğü görevini yöneten Ferid İlsever 1990'lı yıllarda Güney'in İP yayın organı olan Aydınlık dergisine gidip geldiğini söyleyerek bu bilgiyi doğrulamıştır Güney, kendisinin 2001'deki sorgusunun ardından Türkiye'de kalmasının Adil Serdar Saçan ve Ergenekon'un çıkarına olmadığından, İP Merkez Karar Kurulu üyesi Adnan Akfırat ve bir emniyet yetkilisi tarafından çıkışını kolaylaştırdığını da ileri sürmüştür"

1 Mart 2001'de otomobil kaçakçılığı ile ilgili bir operasyonda Ümit Oğuztan ve eniştesi Adem Taşdemir ile birlikte Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından gözaltına alındı[28] Bu gözaltının nedeni Timur Büyükölmez adlı bir vatandaşın, bir jeep alım satımıyla ilgili olarak Erdal Güventürk ve Orhan Sonuç adlarındaki iki polis tarafından dolandırıldığı iddiasıyla Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurması sonucu yapılan incelemede kendilerini polis olarak tanıtan bu kişilerin Güney ve Adem Taşdemir olduğu ortaya çıkması[29] Bunun üzerine düzenlenen operasyonda, olaya karıştığı düşünülen kişiler gözaltına alındı Güney'in evinde yapılan aramada, 2 ruhsatsız tabanca, 115 sahte diploma ve 36 fişek üzerinde Güney adına düzenlenmiş sahte kimlikler ve bir çok farklı belge ele geçirildi 6 Mart 2001'de Güney'le beraber suça karıştığıdüşünülen Teğmen Murat Oğuz'un Hasdal Kışlasında bulunan birliğindeki odasında ve evinde arama yapıldı ama herhangi bir delile rastlanmadı Gözaltında bulunan Ümit Oğuztan ile Güney'in Strateji dergisindeki işyeri ve Güney'in evinde gerçekleştirilen aramada ise Ergenekon örgütü ile ilgili 6 çuval büyüklüğünde belgeye rastlandı Şüpheliler nce Gayrettepe'de bulunan Asayiş Şube Müdürlüğü'nde sorgulandı Tuncay Güney, birkaç gün sonra resmi kayıtlara göre "ifadesinde Susurluk olayı ve bir kısım organize suç örgütleriyle ilgili beyanda bulunduğunun tespiti üzerine"[28] İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne sevk edildi Güney, kendisini sorgulayan Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan'a Ergenekon hakkında detaylı bilgiler verdi[29][30][31]

Yapılan soruşturmanın sonucunda 4 zanlı hakkında hakkında 16 Mayıs 2001 tarihinde İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak", "sahte nüfus cüzdanı kullanmak","sahte resmi evrak kullanmak", "memuriyet unvanının gaspı" ve "dolandırıcılık" suçlarından iddianame düzenlendi Davanın iddianamesine göre; Güney, Hasdal Kışlası'nda görevli teğmen Oğuz'la lüks ve pahalı araçlara sahte ruhsat ve plaka hazırlaya karar verdi Bu teklifi Güney'in kayınbiraderi Adem Taşdemir de kabul etti[29] Bu sırada, emekli emniyet müdürü Ümit Bavbek, Güney'in yardımını istedi Bavbek, o sıralar güvenlik müdürlüğünü yaptığı işadamı Korkmaz Yiğit'in Akın Birdal'a Türk İntikam Tugayı adına düzenlenen suikastın azmettiricisi Semih Tufan Gülaltay tarafından tehdit edildiği belirtti Güney Bavbek'in isteğini kabul etti Bavbek, daha sonra teğmen Oğuz ve Güney'e emekli olmasına az bir süre kalmış Tuğgeneral Veli Küçük'e hediye edilmek üzere bir cip verdi Küçük cipi kabul etmedi ve Güney ile Oğuz, alacaklarına karşılık olarak otomobile el koydu Jipin plakasının sahte olduğu anlaşıldı Ardından Güney ile Oğuz'un cip iki farklı kişiye sattı ve bu iki kişiden ayrı ayrı peşinat aldı Otomobili alan kişiler durumu anlayınca şikayetçi oldu[29]

Güney'in bu sorgusunda teğmen Murat Oğuz ile birlikte arsa dolandırıcılığına karıştığı anlaşıldı Güney Oğuz'la 1997'de askerliğini yaparken tanışmıştı Güney ve Oğuz, kendilerini JİTEM'in görevlisi albay olarak tanıtmış ve İl Özel İdare'ye ait köy plajınıve köy arazilerini üçüncü kişilerin ele geçirmesine aracılık etmek amacıyla Kilyos Kısırkaya köyü muhtarıyla anlaşmışlardı Kısırkaya köyü muhtarı da bu iddiayı doğrulamaktadır Oğuz'un 2001'de askerliğini yaptığı Hasdal Kışlası'nda Ergenekon Operasyonu'nu başlatan Ümraniye'deki el bombalarının sahibi Oktay Yıldırım ve yine aynı davanın sanıklarından olan albay Fikri Karadağ da bulunmaktadır Aynı yıl Üzeyir Garih cinayeti'ni işleyecek olan Yener Yermez ise Hasdal'da teğmen Oğuz'un çaycılığını yapmaktaydı[32]

Güney, Mart 2001'deki bu operasyonun Adil Serdar Saçan'ın elindeki Ergenekon'un belgelerine ulaşmak için düzenlediği bir komplo olduğunu savunmaktadır Güney gözaltında tutulduğu 9 gün boyunca kendisine cinsel organına elektrik verme gibi ağır işkenceler yapıldığını söylemektedir[33] Adil Serdar Saçan ise Güney'in bu suçlamalarını reddetmiştir[34] Ancak daha sonra bilirkişi raporuyla Saçan'ın Tuncay Güney'e işkence ettiği kesinleşmiştir[35] Adil Serdar Saçan hakkında bu olayın dışında da bir çok işkence suçlaması bulunmaktadır[36] 2001'de kendisi hakkında dolandırıcılık suçundan dava açılmasına[29] Ergenekon belgelerine hakkında yasal işlem başlatılmadı Ablasını kefalet ödemesinin ardındantahliye edildi Dava kapsamında ifadesi alınmayan Güney hakkındaki yurtdışına çıkma yasağına karşın ABD'ye gitti Güney davadaki şikayetçilerin zararlarını Taksim'de sahibi olduğu binayı satarak karşıladı ve davacılar şikayetlerini geri aldı Tuncay Güney'in sorgu kasetleri ve ondan ele geçirilen Ergenekon belgeleri 12 Aralık 2003'te Duyu-San şirketinin yanındaki Karadeniz Ekmek Fırını'nın altında *****le Mücadele ekiplerinin yaptığı bir baskında bulundu[30] Belgeler İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne geri verildi Şube de kasetleri Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletti Bu olayla ilgili Fatih 2 Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Saçan, bu davada 5 ay hapis cezası aldı[37] Saçan 23 Eylül 2009 tarihinde Ergenekon soruşturmasının 9 dalga operasyonunda Ergenekon yapılanmasının üzerini örtmek ve örgütle ortak iş yapmakla suçlamasıyla tutuklandı[38]

İddiaya göre Güney'e 10 yıl süreli ABD vizesi alındı ve MİT İstanbul Bölge Başkanı Kubilay Günay'ın ekibi ile beraber Türk Hava Yolları uçağıyla ABD'ye gitti[39][40]

Cip davası nedeniyle Güney hakkında 27 Ocak 2003'te "gıyabi tutuklama" kararı çıkarıldı[29] Ancak 2009 Şubat ayında dava zaman aşımına uğradı ve gıyabi tutuklama kararı da kaldırılmış oldu[41]

Gülen hareketi

Güney 1989-1991 yılları arasında Altunizade'deki Fem Dersanesi'nin en üst katındaki Fethullah Gülen'in bürosunda çalışmıştır Güney, büroda randevuları düzenlemiş, görüşmelere katılmış, ayrıca Samanyolu TV'yi kuran ekip içerisinde de yer almıştır[42] Samanyolu televizyonunda 1991 yılında Gündemdekiler isimli bir programı hazırlamıştır 1994'te de aynı kanalda Doruktakiler isimli bir program daha yapmıştır[43]Nokta dergisinde çalışan gazeteci Ayşe Önal bu dönemde Tuncay Güney'in; Nur Vergin ve Cengiz Çandar Samanyolu televizyonuna iftar yemeğine gittiğinde kendilerini Fethullah Gülen ile tanıştırdığını yazmıştır[42]

Güney birkaç yıl sonra STV'den de ayrıldı Ayrılma nedeninin ise kendisi hakkında JİTEM'ci, MİT'çi" gibi dedikoduların çıkması olduğunu söylemektedir 28 Şubat 1997'deki postmodern darbe öncesinde televizyon kanallarında yayınlasıyla büyük ses getiren ve Fethullah Gülen'in Cumhuriyet ve laiklik karşıtı olmakla suçlanmasına neden olan kasetleri çalan grup içerisinde bulunduğu ve bu nedenle STV'deki görevine son verildiği de iddia edilmektedir Güney'in, 2001 sorgusunda da Gülen cemaati içinde edindiğim bilgileri, düzenli bir şekilde Mehmet Eymür'ün adamlarına ilettiğini söylemiştir[44][45] Güney de sorgunun işkence altında yapıldığını savunarak bu ifadesive kaset sızdırma iddiasını yalanlamaktadır

Gülen hareketinin Erbil'deki kolejinin kapanmasını önlemek için PKK'ya 15 bin dolar götürdüğünü iddia etmiştir[46]

Muhsin Karger

Ergenekon davası sanığı Ümit Oğuztan, Güney'in İran Konsolosluğu'nun siyasi işler müsteşarı olan Muhsin Karger ile tanışıp dostluk kurduğunu ve aldığı bilgileri Eymür'e ilettiğini, Muhsin Karger'in de İran'ın gladyosu olarak bilinen MOD örgütüne üye olduğunu kendisine anlattığını ifade etmiştir[47] Güney, Bedir Acar'a verdiği röportajda gazetecilik yıllarında İran konsolosuyla travesti kulübünde buluştuklarını bunun nedenin de o dönemlerde takip edildiği ve istihbarat birimleri oraya giremediği için bu gibi yerleri tercih ettiğini söylemiştir[48] Sabah gazetesinin MİT'in Tuncay Güney İpek adına düzenlenmiş belgeleri açıkladığı haberinde de Güney'in bir dönem MİT'in İran Masasında çalıştığını ileri sürmüştü

Güney'in yakın ilişkide olduğu ve Türk basınında Cellat diye anılan Muhsin Karger Azad'ın, Uğur Mumcu ve Jak Kamhi suikastlarına karıştığı iddiası mahkeme kayıtlarına geçmiştir[49][50]

Muhammed El Attar

2007 yılında Muhammed El Attar isminde Mısırlı bir genç, Mısır'da, İsrail için ajanlık yaptığı suçlamasıyla tutuklandı Ardından El Attar ile irtibatı olan ve Kanada'da yaşayan Daniel Levi, Kemal Kosba, Tuncay Bubay adında üç kişi olarak aynı casusluk olayıyla gündeme geldi El-Attar'a yardım eden bu kişilerin Tunvay Güney olduğu iddia edilmekte ve bu bilgiyi Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir kişi de dorulamaktadır Güney'in bir dönem Toronto'da aynı evi paylaştığı bir kişi de, El Attar ile farklı bir isim altında Güney'in arkadaşı olarak tanıştığını doğrulamıştır Güney olduğu düşünelen Daniel Levi, Kemal Kosba ve Tuncay Bubay El Attar davasında gıyabında on beşer yıl hapis cezası aldılar[51][52] Türkiye'deki kayıtlara göre Güney'in 10 farklı kimlik kullandığı görünüyor Bunlar; Tuncay Güney, Tuncay İpek, Tuncay Güney İpek, Tuncay Bubey, Tolga İpek, Daniel Güney, Daniel Levi, Kemal Kosbağ, Alparslan Evrenos ve Alpaslan Evrenos[53]

Mısır'ın önemli yayın organlarından El Ahram'a göre, Kahire'deki El Ezher Üniversitesi'nde pozitif bilimler okuyan El Attar, dördüncü sınıfta okulu bırakıp 2001 yılının Ağustos Türkiye'ye turist olarak gelmiştir El Attar ifadesine göre, Türkiye'ye geldikten sonra bir Iraklı'yla tanıştı ve bu kişinin, kendisine çalışma izni, ikamet ve iş bulma gibi konularda yardım edeceğini söyleyerek İsrail büyükelçiliğine götürüldü El Attar, Janet isminde bir İsrailli kızla tanıştırıldı, kız kısa bir "Daniel Levi" adında bir kişiyle baş başa bıraktı Levi, El Attar'a "Nil'den Fırat'a kadar uzanacak İsrail devletini kurmak üzere yardımına ihtiyaç olduğunu, İsrail'in değişik milletlerden Araplar'a ulaşmasını sağlarsa hayallerini daha kolay gerçekleştireceğini" söyledi Levi, El Attar'dan, Suriyeli, Ürdünlü, Mısırlı, Iraklı, Libyalı ve Lübnanlı Araplarla ilişki kurarak MOSSAD adına bilgi toplamasını istedi[51] Mısır medyasına göre de Mısır istihbaratı şüphe duydukları El Attar'ı Türkiye'de takip etmeye başladı El Attar 1 Ocak 2007'de Kahire Havalimanında yakalandıktan bir ay sonra, Mısır DGM Savcısı Hişam Bedevi, onun dışında Daniel Levi, Kemal Kosba ve Tuncay Bubay'ı da İsrail adına casusluk yapmakla suçladı Mısır Devlet Haber Ajansı'ndan alınan bilgilere göre Kosba ve Bubay, Türkiye vatandaşı idi Savcı Hişam Bedevi'nin iddiasına göre Daniel Levi, El Attar'ı MOSSAD casusu yapmış, önce Türkiye'de, daha sonra da Kanada'da yaşayan Mısırlı ve diğer Araplar hakkında bilgi toplamıştı[51]


Kaynak : Wikipedia

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.