Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Doğu Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
erzincan, halk, oyunları

Erzincan Halk Oyunları

Eski 08-19-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Erzincan Halk Oyunları



Erzincan Halk oyunları denilince akla, kahramanlık, yiğitlik, ağırbaşlılık ve sabrın sembolü olan Bar gelir


Oyunların tümü önce ağır olarak başlar, sonra gitgide hızlanır En az altı kişi olarak kiz ve erkeklerin ayrı ayrı oynadığı oyunlarda çökme, el vurma ve dönmeler ana figürler olup, elde mendil, bıçak, kaşık gibi araçlar bulunur


Barların yarım daire şeklinde oluşması, Erzincan Ovasını tanımlamaktadır


Erzincan Halk Oyunlarının Türleri


Bar: Kahramanlık duygu ve düşüncelerini sergileyen oyunlardır Barlarda kesinlikle mendil sallanır


Çiftetelli : Müziğe göre ritmin, omuz-göbek-kalça ve kollara alınmasından doğan oyundur


Kaşık Oyunları : Tamamen şenlik oyunlarıdır Kaşıklar ritim için elde tutulur


Horan: Halay mahiyetinde olup, ayakların kuvvetli olarak yere vurulmasından oluşmaktadır


Halay : Çengi ve çiftetelli oyunlarının özelliklerini taşıyan bir bar çeşididir


Tek Oyunlar: Herkesin serbest hareket ettiği bu oyuna, bölgemizde ŞIKIDIM havası da denilmektedir


Biçimlere Göre Oyunlarımız


Üç ayak : Eğri dizi biçiminde olup, kertelli çökme ile sürdürülen açık oyundur


Dörtayak : Eğri dizi biçiminde olup, kertelli çökme ile sürdürülen açık oyundur


İkiayak: Eğri dizi biçimin de, dörtayak oyunun bir bölümü gibi devam eden oyundur


Ağırbar: Eller belden bağlanıp, oyunun sonuna kadar çözulmez

Eğri dizi biçiminde oynanır

Çökme olmayıp, bütün maharet ayakların ritme göre hareketidir


Koçeri: Eğri dizi biçimindedir Başlangıçta eller belden bağlanır, oyun hızlandıktan sonra kol pazusundan bağlanır, Kapalı-açık oyundur

Açıldıktan sonra çok çabuklaşır


Sıklama: Eğri dizi biçimindedir Çift yönlü hareket bu oyunun özelliğidir

Geriye gidişlerde, yarım kerteli çökme vardır, daha sonra yarım sağ şeklinde bu geri hareketi devam eder

İleri gidişte ani çökme yapılır


Sarhoş Barı: Eğri dizi biçimindedir Kerteli çökme ile başlar Bu çökme barbaşından poçikciye doğru yapılır

Poçikci yarım sağ yaparak, diğer oyunculara destek olur


Timurağa: Ellerin bir bölümden sonra bırakılması ve topluca el çırpmalar oyunun ana özelliğidir


Hoş bilezik: Kollar omuzdan bağlanır Özelliği, oyunun dinlenme bölümüdür

Dinlenme anında oyun sürdürülürken, heykelleşme, oyunun kaidelerindendir Bu oyunda da ani bir çökme vardır


Dello: Çift yönlü oyunlarımızdandır Ters yönde giderken Poçcikcideki baş, baştakide poçcik olur

Bu anda eller belden tutulur

Diğer yöne dönünce, her oyuncu ellerini kendi koyarak, bağımsız duruma geçilir


Sarıkız: Sağa, sola yürümeler oyunun belli başlı özeliğidir

Tamzara : Eğri dizi biçiminde sürdürülürken, ani çökmeler yapılır


Çayırın Ten Yüzünde: Oyunun ana özelliği, ani çökmelerin bir müddet sürdürülmesidir


Tavuk Barı: Eğri, kopuk ve halkalar biçiminde oynanır

Oyunun özelliği, kerteli çök*menin uzun süre sürdürülmesi ve halka biçimindeki çömelmelerde, oyuncularından birinin uzun hava söylemesidir


ORTA OYUNLARI


Elek Oyunu :

Komedi mahiyetinde oynanan bir oyundur Herhangi bir mecliste, şenlik mahiyetinde bir eğlence düşünüldüğünde bu oyun oynanır

Becerikli bir erkek oldukça bol olan kadın elbisesi giyer, bel bağı bağlar ve başına bir elek kor

Eline iki kaşık alır Entarinin eteklerini toplayarak eleğin üzerinden bağlar

Oyuncunun çeketinin kollarına bir sopa Sokularak çeketin yakaları kalça üzerinden beline yetişecek şekilde tutturulur

Oyuncunun çıplak karnı üzerine insan yüzü çizilir, ceketin sağ koluna bir de mendil tutturulur

Mahalli şıkıdım nağmeleriyle oyuncu elindeki kaşıkları eleğe vurarak bir ritim içinde oynamaya başlar

oyunun bütün mahareti, nefes aldıkça ve Oyuncunun yeteneğine göre karnın hareketidir

Bu hareketle yuzünde birtakım mimiklerin görülmesi topluluğu kahkalar içinde eğlendirir


Elek oyunu, halk arasında pek tutulmamasına rağmen, oyunun gücü kendini sürdürmüştür


Arap oyunu : Yılbaşinda oynanan, komedi mahiyetinde bir oyundur 6-7 kişiden oluşur İki kişi omuzlarına birer sırık ve üzerlerine bir kilim alarak deve yapılır

Bir kişi kadın elbisesi giyerek gelin olur Oyunculardan biri şişman diğeri arap rolüne girer

Diğerleride devece olur Yılbaşını kutlamak için geceleyin evleri dolaşarak oyunlarını Sürdürürler

Gelin sevincinden oynarken, arap elinde bir kamçı ile gelini korumağa çalışır

Karanlıkta gizlenen şişman yine elindeki bir kamçı ile arabın elinden gelini biraz macadeleden sonra alır

Böylece oyun sürdürülürken, deveci hane sahibinden bahşiş alır Toplanan bahsişler yemek yapılarak yiyilip, eğlenilir



HALK OZANLARI

Erzincan Halk ozanlarından yapıtları günümüze ulaşanlar,


* Şemsi Hayal

* Salih Baba

* Aşık Davut Sulari

* Kemahlı Tahir

* Aşık Beyhani

* Aşık Müslüm Akbaba

* İsmail Daimi'dir


Maniler: Yöremiz manileri, sevgi, gurbet-sıla özlemi, elem ve ızdırap duygularını dile getirir

Genellikle kadınlar tarafından söylenen maniler ve mani söyleme geleneği bugün ilimizde tamamen unutulmuş durumdadır




Yüce dağ başında seni beklerim

Yüküm yıkılınca gene yüklerim

Kömür gözlerini sevdiğim yarim

Senden ayrılalı arttı dertlerim


Seher yeli her yerlerden serindir

Yardan ayrılanın derdi derindir

Ağlama güzelim dökme yaşını

Gider de gelirim Mevla kerimdir


Çıktım eşik arası

Buldum atlas parası

Tez buldum tez yitirdim

Nedir bunun çaresi



EFSANELER

Erzincan efsaneleri genellikle ermiş olarak nitelendirilen kişi çevresinde toplanır

Dini efsaneler dışındaki yöre efsanelerinin konularını ise insanlar, yaşadıkları yerler ve tabiat konuları içerir



ERZİNCAN EFSANELERİNDEN


Asuman ile Zeycan




Erzincan'da Kaleli Bey'le kethüdası Derviş Ahmed'in çocukları olmaz

Bey'in bu durumdan yakınması üzerine kethüda, “Çıkıp dolaşalım belki ağzı dualı bir dervişe rastlarız, derdimize çare bulur”der Birlikte yola düşerler

Yaylada rastladıkları bir dervişe içlerini açarlar Derviş onlara birer elma verir Elmanın yarısını kendilerinin yemesini, yarısını da karılarına yedirmelerini söyler

"Kimin kızı olursa, öbürünün oğluna versin" diyerek ortadan kaybolur

İkisi de denileni yapar Beyin bir kızı, kethüdanın bir oğlu olur Çocuklar birlikte büyüyerek, okul çağına erişir İkisinin de henuz adı konmamıştır Bir gün Bey'le kethüdanın yaylada rastladıkları derviş gelerek oğlana Asuman, kıza Zeycan adını verir


Bir rastlantı sonucu annesinden, Asuman'ın kardeşi değil nişanlısı olduğunu öğrenen Zeycan ona yakınlık duymaya başlar Asuman'da Zeycan'ı sevmektedir

Onların bu tutkularını bilen bir kadın, durumu beye bildirir Bey öfkelenerek kethüdayı ve oğlunu konaktan kovar


Asuman babasını göndererek Zeycan'ı istetir Bey önce kabul eder ancak karısı razı olmaz

Bunun üzerine olumsuz yanıt verirler Bir gece iki genç düşlerinde ak sakallı bir derviş görür onun elinden "Aşık Badesi" içerler

Her ikisi de şiir söylemeye başlar Bu düş üzerine duygularını birbirlerine şöyle anlatırlar


Asuman: İstemem tabibi peymane buldum

Çaresiz dertlere düştüm ne dersin?

Hakkın himmetiyle ummane daldım

Bahar seli gibi çoştum ne dersin?

Zeycan: Dün gece seyrimde oldum divane

Varlığım kırkların yoludur yolu

Eli bağlı durdum Ande "divan"ına

Sundular bir kadeh doludur dolu

Tüm çabalarına karşın sevdiğine kavuşamayan Asuman, sonunda gurbete çıkar

Giderken mendilini Zeycan'a vererek, vedalaşır Zeycan'da anmalık olarak yüzüğünü ona verir


Kaleli Bey kızını da alıp yaylaya çıkmıştır Asuman'ın yolu buraya düşer

Tanınmamak için bir çobanla giysilerini değiştirir Bey onun kızıyla aşıklık sınavına girmesini ister

Asuman, kaybedenin öbürüne kul olması koşuluyla kabul eder

Karşılıklı söyleşirler, sonunda Zeycan yenilir

Ancak bey kızı vermemekte kararlıdır Asuman tekrar yollara düşer Bey olanları anlatıp kendisini karalamasından korktuğundan Asumanı öldürtmek ister

Adamlarına onu öldürüp, kanlı gömleğini getirmelerini buyurur Adamlar Asumanı yakalar

Asuman son bir kez Zeycan'ı görmek için yalvarır Adamlar kabul eder Asuman yüzüğü gösterip kendini tanıtır

Zeycan adamlara yalvararak sevdiğinin canını kurtarır, beye de kanlı bir gömlek götürürler Asuman yine yollara düşer

Bir dağ başında tipiye tutulur ve kendini kurtarması için tanrı'ya yakarır İmdadına yetişen derviş onu kurtarır ve isteği üzerine Asumanı Basra'ya ulaştırır

Asuman burada Afyoncu Dede'nin kahvesine yerleşir ve şiirler söyler

Ünü çevreye yayılınca herkes kahveye gelmeye başlar

Bundan hoşlanmayan diğer kahve sahipleri, bir kocakarıdan Asumanı yoketmesini *ister

Kadın Asumanı bahçesindeki kuyuya atar Burada söylediği şiirlerle yardım dileyen derviş Asuman’ı derviş kurtarır


Asuman Derviş'e, sevdiğinden haber getirmesi için yalvarır Derviş gelip Zeycan'ı görür ve Zeycan sevdiğinden aldığı mendile gül dokuyarak dervişle gönderir

Anmağını gören Asuman'ın özzlemi dayanılmaz olur ve dervişten kendisini Zeycana kavuşturmasını ister

Birlikte Erzincan'a gelirler Bu sırada Zeycan'ın düğünü yapılmaktadır

Zeycan, aşık olarak konağa giren Asuman’dan yardım ister Asuman başından geçenleri valiye anlatır

Vali Timurpençeden Kaleli beyi öldürmesini ister Asuman buna engel olur

Dervişin atının bastığı taprağı babasına götürünce kethüdanın gözleri açılır Beyle anlaşmazlıklarını unutarak tekrar kardeş olurlar


Asuman ile Zeycan ise yedi gün yedi gece süren bir düğünle evlenir ve yaşamlarının sonuna kadar mutlu yaşarlar


ATASÖZLERİ

Yöre halkı, deneyimlerini dünya görüşünü ve değerlerini, az ve öz sözle ata sözlerini yansıtır

Yöremizde sıkça kullanılan atasözlerinden bazıları şunlardır:

Bir sözü söylemeden sonuçlarını düşünmek gerekliliği


"Boğaz dediğin otuz iki kerttir, düşün düşün söyle" atasözüyle anlatılır


Elden çıkarılması istenmeyen bir şeyin, tehlikeye açık durumlardan uzak tutulması gerekliliği

“Dere yanında tarla alma sel için, kırkından sonra kız alma el için" atasözüyle anlatılır


Amacına ulaşmak için sabreden kişinin, bunun karşılığını göreceği "Tekneyi bekleyen çöreği yer” atasözüyle vurgulanır


Kimi kurnaz kişilerin, adı kötüye çıkmışlardan daha zararlı olabileceği "Kurdun adı yamana çıkmış, tilki vardır baş kesen" atasözüyle anlatılır


“Az ateş çok odun yakar" atasözü, küçük bir tehlikenin, elverişli ortamda büyük zararlar doğuracağını vurgular


Tehlikeli bir durum ortaya çıktığında, ondan uzak kalmanın yollarını aramak gerekliliği “Baktın kar havası, eve gel kör olası” atasözüyle dile getirilir


Bir kimsenin ya da bir şeyin değerinin, kendisindeki niteliklerle artacağı, “Bıçağı kestiren kendi suyu, insanı sevdiren kendi huyu" atasözüyle belirtilir


ALKIŞLAR VE GARĞIŞLAR


Yerel dil özelliklerini belirgin olduğu bir kaç alkış ve karğış örneği

Daha nice bayramlara çıkasan

Elin gözün dert görmiye

Allah su gibi muradıy vere

Allah kesene Halil İbrahim bereketi vere

Gurban olduğum Allah dırnağıy daşa tohundurmaya



Hırtliğe şiş aha

Zıkkımın kökünü yiyesen

İki göze mil aha

Etdüğü çekesen oğlan, itler gibi uluyasan

Oy yetişmeyesen sabaha çıhmayasan

BİLMECELER


Ortak ürünler içinde önemli bir yer tutan bilmeceler, sorma geleneği canlılığını korumaktadır Yöre bilmecelerinden birkaçı:

Memmen ayaklı

Menteşe dudaklı

Dordor yüzlü

Divane gözlü (Deve)

Dört köşedir beş değil

Başı sudan hoş değil (Sabun)


HALK TÜRKÜLERİMİZ


Erzincan ve çevresinde halk müziği ürünleri çok çesitlidir Deyişler, türküler, ağıtlar, gelin havaları, doğa türküleri yöreyi tümüyle yansıtır

Halk müziğinin çok değişik ritim zenğinliği vardır

2 ve 4 zamanlı ana usullerin, bunların üçerli biçimlerine sık rastlanır 5,7,8,9 zamanlı birleşik usullerin değişik tipleriyle, 10 ve 11 zamanlı usullerin tipine uygun ezgiler vardır


Erzincan halk müziğinde, Kemaliye'nin ayrı bir yeri vardır Kemaliye ağzı kendi içinde Abçağa, Teymen, Vank gibi ağız özellikleri gösterir "Yeşil kurbağalar öter göllerde" adlı uzun hava baçka yörelerde de söylenen ünlü bir ezgidir "Ala Gözlü" ve "Hoyrat" da tanınmış havalardır


Halk Sazları:

Bağlama kültürü Erzincan'da yaygındır Cura ve çöğür denilen sazlar tezenesiz çalınır Sağ elin parmak uçları tezene gibi kullanılır Bu teller üzerinde sıyırarak çalma yöntemine "şelpe" denir

Tezeneli sazlardan, bağlama ailesinin tümü kullanılır Üflemeli sazlardan zurna, Dili*dilsiz kavallarla, dağ köylerinde çığırtma çalınır


Erzincan Halk Türkülerinin Sınıflandırılması

Tören Türküleri:

Cezayir, cirit havası, kına havası

Kırık (Neşeli) Havalar:

Akşamın vakti geçti, Başında kara papak, Ben yarime ne yaptırdım, Bu gece uyumamışam, bugün bendir güzel gördüm, Çay kenarı çim tutar, Evlerinin önü, Geline bak geline,

Giderim ben de ben de, Gönü1 verdim bir esmere, Harkımı pakladım, Hayriye, İndim o yarin bağına, Karşı dağın geveni, Kaşların ince ince, Kevengin yollarında, Kırmızı gül*lerin,

Küstürdüm barışamam, Köylü Kızı, Nasıl methedeyim sevdiğim seni, Nineler, Odasına gir*dim, Ördek isen göle gel, Şebge'nin kavakları, Şu karşı yaylada, Turnamın kanatları, Üç güzel*ler,


Hüzünlü Türkülerimiz:

Altın taşda incim var, Başı pare pare, Bir nazenim, Bir seher vaktinde,

Bugün bir dilbere eyledim ülfet, Çesme senin, Çıkar yücelerden, Ela gözlüm ben bu elden gidersem, Ela gözlerini sevdiğem dilber, Erzincan'da bir kuş var, Eşimden ayrıldım yoktur kara*rım, Gönül kuşu, Huma kuşu yere düştü ölmedi, Kabe'den gelen hacılar,

Kadir Mevlam Senden bir dileğim var, Kahbe felek sana nettim neyledim, keklik gibi kanadımı süzmedim, Nasıl yar diyeyim ben böyle yara, Tanrı'dan diledim bu kadar dilek, Vardım Hint eline, Yarim senden ay*rılalı, Zeynep


Olaylı Türkülerimiz : Ağılın önü kenger, Ana beni bir çocuğa verdiler, Aras kenarının ince dumanı, Ayrıldım sıladan, Cemil, Kemah boğazı kara, Taşa verdim yanımı,


Mesleki Türkülerimiz : Hamamcı, Saraçlar içinde


Kahramanlık Türkülerimiz: Aslı kurdoğlu kurt gerek, Yiğidin kiratı,


Orta Oyunu Türkülerimiz: Ben genç, idim ihtiyara verdiler, Deli kız sinin geliyor,


Hikayelerde geçen Türkülerimiz: Arzu ile Kamber, Esman ile Zincan,


Dini Türkülerimiz : Kabe'nin yolları, Şol cennetin ırmakları, Erenler cemine her can giremez, Hakikat bir gizli sırdır, Erzincan semahı,


Mayalar (Uzun Havalar): Ağam bu da naz, Baba der, Aras kenarının ince dumanı, Bacadan aşıyor, Dağlar ağardı kardan, Doktor gelmiş yaralarım bağlıyor, Eğirdim kelep ettim, Erzincan'a girdim ne güzel bağlar, Evlerinin önü kavak, içerden yar içerden, istasyon önünde bir kara bulut, Kuleden gel kuleden, Şu yüce dağları duman kaplamış, Yaradan var, Yıldız,

Yöremiz Türkülerinden Örnekler:

KADİR MEVLAM SENDEN BİR DİLEGİM VAR

Kadir Mevlam senden bir dileğim var

Beni muhannete muhtaç muhtaç eyleme

Eğer muhannete muhtaç eylersen

Kara denizlere gark eyle beni

Muhannettin suyu dolayı akar

Gezdiği yerleri od olur yakar

İyilik eylersen başına kalkar

Beni muhannete muhtaç eyleme

Muhannet dediğin zehirden oktur

Lütfuna kerem et ihsanı çoktur

Sağ gözün sol göze faydası yoktur

Beni muhannete muhtaç eyleme

BİR SEHER VAKTİNDE

Bir seher vaktinde indim bağlara

Öter seyda bülbül gül yaralanır

Bakmaz mısın sinemdeki yaraya

Derdimi söylesem dil yaralanır

Boş geçirmeyelim gel şu çağları

Dolanalım sahraları bağları

Bir gün gazel döker ömrün bağları

Eser sam yelleri dal yaralanır

DAİMi'yem eder çeşmim giryanı

Dostun muhabbeti cennet ortağı

Benim şu dünyada derdim ortağı

Sazım figan eder tel yaralanır

Uzun Havalar

DAĞLAR AĞARDI KARDAN

Dağlar ağardı kardan

Haber gelmedi yardan

Ya gel, ya mektup gönder

Kurtar beni bu dardan

Talandı bağ talandı

Güz geldi baltalandı

Yetiş Kabrim üstüne,

Örtüldü, tahtalandı

İÇERDEN YAR İÇERDEN

İçerden yar içerden

Kes bağrım yar içerden

Gözüm kapında kaldı

Çıkmıyor yar içerden

Dil meze, gerdan meze

Dil değil dudak meze

Bilmedim gönül verdim,

Kadir kıymet bilmeze



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.