Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Doğu Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahlat, bitlis, ilçesi

Bitlis Ahlat İlçesi

Eski 08-19-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bitlis Ahlat İlçesi



Doğu Anadolu Bölgesi'nde, Bitlis'in bir ilçesi olan Ahlat, Van Gölü'nün kuzeybatı kıyısındadır Ahlat İlçesi, Kuzeyinde Muş ili Bulanık ve Malazgirt ilçeleri , batısında Muş ili , güneyinde Van Gölü, güneybatısında Tatvan ve Bitlis, doğusunda ise yine Van Gölü ve Adilcevaz ilçesiyle çevrilidir

Bitlis İli'nin belli başlı düzlüklerinden olan Ahlat Ovası, kuzeydeki Süphan, batıdaki Nemrut Dağları ve Van Gölü arasında uzanmaktadır Bu dağların eteklerinde geniş dağ platoları uzanır Nemrut gerek bu bölgedeki volkan dağlarının bir örneği olması , gerekse Van Gölü’nün oluşmasında önemli bir yer tutması bakımından önem taşımaktadır Dünyanın sayılı volkanlarından olan Nemrut, Ahlat’ın batısındadır Günümüzde sönmüş bir volkan olarak görülen bu dağ , doğu-batı doğrultusunda uzanan geniş bir çukur alanın ortasında yükselmektedir Nemrut yanardağı Van Gölü’nün batısında yer almış olup, 3050 m yüksekliktedir Volkanın son püskürmesi 1441 yılında küçük ölçüde olmuştur Bitlis ili genelinde dağlık olmakla beraber Ahlat Ovası , Rahva Ovası ile birlikte Bitlis’in iki büyük düzlüğünden biridir Ahlat'ın yüzölçümü 1044 km2 olup, toplam nüfusu 21651'dir

Hüseyin Timur ve Bogatay Ata Türbeleriİlçenin ekonomisi hayvancılığa dayanmaktadır Koyun ve keçi yetiştirilen yörede mandralarda peynir üretilir Deri üretimi de önemli ölçüdedir Tarıma ait alanlarda buğday, çavdar ve ceviz yetiştirilir

MÖIXyüzyılda bölgede yaşayan Urartular, buraya “Halads”, Ermeniler “Şaleat” , Süryaniler “Kelath”, Araplar “Hil’at” , İranlılar ve Türkler ise “Ahlat” demişlerdir

Ahlat adının kaynağı hakkında halk arasında anlatılan efsane şöyledir:

Van Gölü kıyısında hüküm süren Urartu Kralı "Lat" Med'lerin saldırısına dayanamayınca şehir düşer ve hükümdar da ağır yaralanır Babasının başını dizine koyan hükümdarın kızı "Ah!" çekerek ince ince göz yaşları dökmektedir Kızın "Ah! Lat, Ah! Lat" diye yükselen feryadı, Med'lerin şehre girmesine kadar devam eder Urartu Kralı hayata gözlerini yummuş ancak bilmeyerek çok sevdiği bu şehre ismini vermiştir

Ahlat'ın tarihi oldukça eskiye inmektedir Bazı tarihlerde ilk yerleşimin MÖXVyüzyıla, Asurluların Uç Beyliği dönemine kadar indirilmiştir Arkeoloji kazılarda ortaya çıkan buluntu ve kazılar, MÖIXyüzyılda Urartuların buraya hakim olduğuna işaret etmektedir Bununla beraber Paleolitik Döneme inen eserlerle de karşılaşılmıştır600 yıllarında yöre Medlerin ve Perslerin egemenliğine geçmiş, daha sonra Anadolu'da Pers egemenliğine son veren Büyük İskender'in hakimiyetine girmiştir İskender'in ölümünden sonra yöreye Seleukoslar hakim olmuş, MÖ323'te Alatos yönetiminde Ahlat beyliği kurulmuş, Bizanslılar ve Araplar arasında sürekli el değiştirmiştir XIyüzyılda Selçuklular yöreyi ele geçirdikten sonra Alparslan tarafından merkez yapılmıştır Selçukluların Ahlat önlerinde Bizans ordusunu yenmelerinden sonra Ahlat daha da önem kazanmıştır Tarihe Selçuklu Rönesansının başladığı yer olarak geçen Ahlat, 1095'te yeniden bağımsız bir beylik olmuştur Bu dönemde Ahlat Beyliği sınırlarını Halep'ten Erzurum'a, Malatya'dan Van'a kadar uzatmıştır Ancak, Timur ordularının Ahlat mezar taşlarıXIVyüzyılda burasını yakıp yıkmasıyla kentin bu görkemli dönemi sona ermiştir Osmanlılar 1473'te buraya hakim olmuşlarsa da kısa bir süre sonra yöre, Safevilere bağlanmıştır Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran Savaşı'ndan (1514) sonra kesin olarak Osmanlı topraklarına dahil olmuştur Osmanlı döneminde zenginleşen Ahlat, bu yüzden sık sık Bitlis'teki Şerefhanoğulları'nın yağmasına uğramıştır

Şemseddin Sami, Kâmusü'l-Âlam'da; " Bitlis Vilayetinde, Van Gölü'nün kuzeybatı sahilinde bir kaza merkezi" olarak buradan söz etmektedir

Osmanlı-Rus Savaşı'nda bir süre Ruslar tarafından işgal edilmiş ve kent bu işgalden büyük zarar görmüştür Cumhuriyetin ilanından sonra 1923'te Bitlis İli'ne bağlı bir ilçe konumuna getirilmiştir

Ahlat'taki asıl yerleşmeler Van Gölü ile iskelesi arasındadır Bugün kıyıdan 2 km içerideki Eski Ahlat kentinin yıkıntıları görülmektedir Orta Çağ'ın "Kubbetü'l-İslâm" adıyla ünlü üç büyük kentinden olan Ahlat mezar anıtları ile de tanınmıştır Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerini barındıran bu mezarlıklar bir açık hava müzesi konumundadır XII-XIVyüzyıllara tarihlenen bu mezar anıtlarından Ahlat'ın o dönemde önemli bir bilim ve kültür merkezi olduğu anlaşılmaktadır Bu mezarlardan pek çoğunda sanatçıların isimleri, yapıldıkları tarihleri belirten kitabeler bulunmaktadır

İlçede Günümüze gelebilen tarihi eserler:İskender Paşa Camisi
Kadı Mahmut Camisi
Emir Bayındır Camisi
Dede Maksut Türbesi
Mirza Muhammet Türbesi
Şeyh Necmettin (Havai Baba) Türbesi
Usta Şakirt Kümbeti
Hasan Padişah Kümbeti
Emir Bayındır Kümbeti
Şirin Hatun Bogatay Ata (Çifte Kümbet) Kümbeti
Emir Ali Kümbeti
Hüseyin Tümur Esen Tekin (Çifte Kümbet) Kümbeti
Erzen Hatun Kümbeti
Anonim Kümbet
Keşiş (Kitabesiz Kümbet) Kümbeti
Alim Oğlu Kümbeti
Hasan Padişah Kümbeti yanındaki Kümbet
Ahlat Mezar Taşları
Emir Bayındır Köprüsü
Tahtısüleyman Deresi Köprüsü 'dür
İskender Paşa Camisi

İskender Paşa Camisi Eski Ahlat Kalesi içerisinde bulunmaktadır Kitabesinden öğrenildiğine göre İskender Paşa tarafından 1584 yılında yaptırılmıştırMimar Sinan eseri olduğu da ileri sürülmüştür

İskender Paşa Camisi 2075 X 1627 m ölçüsünde dikdörtgen bir plan göstermektedir Caminin asıl ibadet yeri 1305 X 1283 m ölçüsünde olup bu bölümün üzeri kubbe ile örtülmüştür Günümüze harap bir halde gelen caminin son cemaat yeri iki sütun ve beden duvarlarının uzantılarından oluşmakta olup bunların üzerleri küçük kubbelerle örtülüdür Giriş kapısı sivri kemerli büyük bir niş şeklinde olup taş silmelerle bezenmiştir Kapının üzerinde kare bir çerçeve içerisine alınmış yapım kitabesi bulunmaktadır

Caminin beden duvarları kırmız beyaz renkli taşların alternatif düzende sıralanmasından meydana gelmiştir Üst örtü yıkıldığından bu konuda sağlıklı bir bilgi verebilmek çok zordur Bununla beraber üst örtünün tromplu bir kubbe ile örtülü olduğu sanılmaktadır Caminin doğu, batı cephelerinde üçer, kuzey ve güney cephesinde ikişer penceresi bulunmaktadır Ayrıca giriş kapısı ile mihrap üzerinde de sivri kemerli birer pencere yer almaktadır Bu pencereler mermer söveli,sivri kemerli ve alınlıklıdır

İbadet mekanın süslemeli olup olmadığı kesinlik kazanamamakla beraber oldukça sade bir kale camisi olduğu sanılmaktadır Mihrap beş köşeli olup iki köşesine iki ince sütun yerleştirilmiştir

Caminin kuzey batı köşesine 318 x 318 m ölçüsünde kare kaideli minare eklenmiştirMinare gövdesi yuvarlak olup örgü motifli bir kuşakla hareketli bir görünüm sağlanmıştır Şerefe altı mukarnaslarla süslenmiştir Şerefe üzerindeki petek daha inci olup burası da mukarnaslarla bezenmiştir

Kadı Mahmut Camisi

Ahlat Kalesi içerisinde bulunan Kadı Mahmut Camisi’ni Ahlatlı kadı ailesinden Gazi Kadı Mahmut 1597 de yaptırmıştır Cami İskender Paşa Camisi ile birlikte yapılmıştır

Caminin kuzey cephesinde bulunan son cemaat yeri ibadet mekanın uzantıları ile bunların arasındaki iki sütunun oluşturduğu üzeri kubbeli üç bölüm halindedir Giriş kapısı sivri kemerli büyük bir niş içerisine alınmıştır Mermer söveli kapının üzeri geometrik kabartma motiflerle bezenmiştir Bunun üzerine de caminin yapım kitabesi yerleştirilmiştir Girişin iki yanında zeminden yüksek sekiler üzerinde silindirik mihrapçıklar ve bunların etrafında da geometrik geçmeler yer almaktadır Cami diğer Ahlat yapılarında olduğu gibi kesme taştan yapılmıştır Cami 1748 X 1339 m ölçüsünde dikdörtgen planlıdır İbadet yeri ise l339 X l339 m ölçüsünde kare planlıdırÜzeri stalaktitli köşe tromplarının yardımıyla beden duvarlarına oturan piramidal ,taş külahlı bir kubbe ile örtülüdür Caminin doğu ve batı cephelerinde sivri kemer alınlıklı üçer pencere ile aydınlatılmıştır Mihrabın iki yanında da birer pencere bulunmaktadır

Mihrap beş köşeli küçük bir niş şeklindedirİki köşesinde küçük başlıkları olan sütunlar yerleştirilmiştir

Minare kuzey batı köşesinde olup kaideye kadar olan bölümü yıkılmıştırTaştan kare kaidesinin üzerinde silindirik gövdesi olduğu sanılmaktadırBüyük olasılıkla minare İskender Paşa Camisinin minaresinin bir benzeridir

Emir Bayındır Camisi

Emir Bayındır Camisi Emir Bayındır Kümbetinin kuzeyinde bulunmaktadır Giriş kapısının sağındaki kitabeden Bayındır İbn Rüstem tarafından 1477’de yaptırıldığı öğrenilmektedir

Cami dikdörtgen planlı olup iki bölümden meydana gelmiştir Birinci bölümü kare planlı öndeki giriş eyvanı oluşturmaktadır Bunun arkasındaki ibadet mekanı birinci bölümden daha geniş olup dikdörtgen planlıdır Kesme taştan yapılan caminin üzeri toprak damla örtülmüştür İbadet mekanı batı yönünde bir, mihrabın iki yanında da iki pencere ile aydınlatılmıştır

Güney cephedeki mihrap oldukça basit ve bezemesiz olup duvardan dışarıya doğru çıkıntı meydana getirmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.