flipper
|
Meşhur Johnson Mektubu
tam metni;
sayın bay başbakan (inönü),
türkiye hükümetinin, kıbrıs'ın bir kısmının askeri kuvvetle işgal
etmek üzere müdahalede bulunmaya karar vermeyi tasarladığınız
hakkında büyükelçi hare vasıtasıyla sizden ve dışişleri bakanınızdan
aldığım haber beni ciddi surette endişeye sevketmektedir en dostane
ve açık şekilde belirtmek isterim ki geniş çapta neticeler tevlit
edebilecek böyle bir hareketin türkiye tarafından takip edilmesini,
hükümetinizin bizimle evvelden tam bir istişarede bulunmak
hususundaki taahhüdü ile kabili telif addetmiyorum büyükelçi hare,
görüşlerimi öğrenmek üzere birkaç saat tehir etmiş olduğunuzu bana
bildirdi
yıllar boyu türkiye'yi en sağlam şekilde desteklediğini ispat etmiş
olan amerika gibi bir müttefikin, bu şekilde neticelere olan tek
taraflı bir kararla karşı karşıya bırakılmasının, hükümetiniz
bakımından doğru olduğuna hakikaten inanıp inanmadığınızı sizden
sorardım binaenaleyh , böyle bir harekete tevessül etmeden önce
birleşik amerika devletleri ile tam istişarede bulunmak
mesuliyetini kabul etmenizi hassaten rica etmek mecburiyetindeyim
1960 tarihli garanti antlaşması ahkamı gereğince böyle bir
müdahalenin caiz olduğu kanaatinde bulunduğunuz intibaındayım
bununla beraber türkiye'nin mutasavver müdahalesinin, garanti
antlaşması tarafından sarahaten men edilen bir hal sureti olan
takvimi gerçekleştirme gayesine matuf olacağı yolundaki
anlayışımıza dikkatinizi çekmek zorundayım ayrıca, söz konusu
antlaşma teminatçı devletler arasında istişareyi gerektirmektedir 
birleşik amerika bu durumda, tek taraflı harekete geçme hakkının
henüz kabili telif olmadığı kanaatindedir
diğer taraftan, bay başbakan, nato vecibelerine de dikkat nazarınızı
celbetmek mecburiyetindeyim kıbrıs'a vaki bir türk müdahalesinin
türk-yunan kuvvetleri arasında askeri bir çatışmaya müncer olacağı
hususunda zihninizde en ufak bir tereddüt olmamalıdır dışişleri
bakanı (dean) rusk lahey'de yapılan son nato bakanlar konseyi
toplantısında, türkiye ile yunanistan arasında bir harbin "kelimenin
tam manasıyla düşünülemez" olarak telakki edilmesi gerektiğini beyan
etmişti nato'ya iltihak, esası icabı olarak, nato memleketlerinin
birbirleriyle harp etmeyeceklerin kabul etmek demektir almanya ve
fransa nato'da müttefik olmakla yüzyıllık husumet ve düşmanlıklarını
gömmüşlerdir; aynı şeyin yunanistan ve türkiye'den de beklenmesi
gerekir ayrıca, türkiye tarafından kıbrıs'a yapılacak askeri bir
müdahale sovyetler birliğinin meseleye doğrudan doğruya
karışmasına yol açabilir nato müttefiklerinizin tam rıza ve
muvafakatleri olmadan türkiye'nin girişeceği bir hareket
neticesinde ortay çıkacak bir sovyet müdahalesine karşı türkiye'yi
müdafaa etmek mükellefiyetleri olup olmadığını müzakere etmek
fırsatını bulmamış olduklarını takdir buyuracağınız kanaatindeyim
diğer taraftan bay başbakan, bir birleşmiş milletler üyesi olarak
türkiye'nin vecibeleri dolayısıyla da endişe duymaktayım birleşmiş
milletler adada sulhü korumak için kuvvet temin etmiştir bu
kuvvetlerin vazifesi zor olmuştur, fakat geçen son birkaç hafta
zarfında,, adadaki şiddet hareketlerinin azaltılmasında tedrici bir
şekilde muvaffak olmuşlardır birleşmiş milletler arabulucusu henüz
işine bitirmemiştir hiç şüphem yok ki, birleşmiş milletler
üyelerinin çoğunluğu, birleşmiş milletler gayretlerini baltalayacak
olan ve bu zor meseleye birleşmiş milletler tarafından makbul ve
barışçı bir hal tarzı bulunmasına yardım edebilecek herhangi bir
ümide yıkacak olan türkiye'nin tek taraflı hareketine en sert
şekilde tepki gösterecektir
aynı zamanda, bay başkan, askeri yardım sahasında türkiye ve
birleşik devletler arasında mevcut iki taraflı anlaşmaya dikkatinizi
çekmek isterim türkiye ile aramızda mevcut temmuz 1947
anlaşmasının iv'üncü maddesi mucibince, askeri yardımın
hükümetinizin, birleşik devletlerin muvafakatini alması icap
etmektedir hükümetiniz, bu şartı tamamen anlamış bulunduğunu
muhtelif vesilelerle birleşik devletlere bildirmiştir mevcut
şartlar tahtında türkiye'nin kıbrıs'a yapacağı bir müdahelede
amerika tarafından temin edilmiş olan askeri malzemenin
kullanılmasına birleşik devletlerin muvafakat etmeyeceğini
samimiyetimle ifade etmek isterim
mutasavver (tasarlanan) türk hareketinin fiili neticelerine
gelince, böyle bir hareketin kıbrıs adası üzerinde on binlerce
kıbrıslı türk'ün katledilmesine yol açabileceği keyfiyetine en
dostane bir şekilde dikkatinizi çekmek mecburiyetini hissediyorum
tarafınızdan böyle bir harekete tevessül edilmesi, infiali mucip
olacak ve girişeceğiniz askeri hareketin himaye etmeye çalıştığınız
kimselerin pek çoğunun imhasını önlemeye yeter derecede müessir
olması imkansız olacaktır binleşmiş milletler kuvvetlerinin
mevcudiyeti böyle bir faciayı önleyemez
sözlerimi pek fazla sert bulabilir ve bizim, kıbrıs meselesinde
türkiye'nin ilgisine karşı bigane olduğumuzu düşünebilirsiniz
durumun böyle olmadığını size temin ederim gerek alenen gerek
hususi olarak, kıbrıs türklerinin emniyetini sağlamakta ve kıbrıs
meselesinin nihai hal tarzının konuyla doğrudan doğruya ilgili
tarafların rızasına dayanması hususu üzerinde ısrar etmekte gayret
gösterdik amerika birleşik devletlerini sizin lehinize yeter
derecede faaliyet sarfetmediği hissini taşımanız mümkündür
fakat herhalde bilirsiniz ki politikamız atina'da en sert şekilde
infiale yol açmış (bizim aleyhimize orada nümayişler yapılmış) ve
amerika birleşik devletleri ile başpiskopos makarios arasında
esaslı bir uzaklaşma husule getirilmiştir daha birkaç hafta önce
yaptığımız görüşme sırasında dışişleri bakanınıza da söylediğim
gibi, türkiye ile olan münasebetlerimize çok büyük değer veriyoruz
sizi kendisiyle temel menfaatlerimiz olan büyük bir müttefik
telakki etmişizdir sizin güvenlik ve refahınız amerika halkı için
ciddi bir alaka mevzuu olagelmiş ve bu alakamız en pratik
şekillerde ifadesini bulmuştur biz ve siz komünist dünyasının
ihtiraslarına karşı koymak üzere birlikte dövüştük bu tesanüt bizim
için büyük bir mana ifade etmektedir hükümetiniz ve halkınız için
de aynı derecede bir mana taşıdığını ümit ederim kıbrıs'la ilgili
olarak türk cemaatini tehlikeye maruz bırakacak herhangi bir hal
tarzını desteklemeyi düşünmüyoruz nihai çözüm yolu bulmaya muvaffak
olamadık, zira bunun dünyadaki en girift meselelerden biri olduğu
aşikardır fakat türkiye ve kıbrıslı türklerin menfaatleri konusunda
ciddi şekilde alakadar olduğumuz ve alakadar kalacağımız hususunda
sizi temin etmek isterim
nihayet bay başbakan, en ciddi meseleyi, harp mı, sulh mü
meselesini vazetmiş bulunuyorsunuz bu meseleler türkiye ve birleşik
devletler arsındaki iki taraflı münasebetlerin çok ötesinde giden
meselelerdir bunlar, sadece türkiye ve yunanistan arasında bir harbi
muhakkak olarak tevlit etmekle kalmayacak, fakat kıbrıs' a tek
taraflı bir müdahalenin doğuracağı, önceden kestirilemeyen neticeler
sebebiyle, daha geniş çapta muhasemata (çatışmaya) yol
açabilecektir sizin türkiye hükümetinizin başbakanı olarak
mesuliyetiniz var, benim de birleşik amerika başkanı olarak
mesuliyetim mevcuttur bu sebeple, en dostane
şekilde size şunu bildirmek isterim ki, bizimle yeniden ve en geniş
ölçüde istişare etmeksizin böyle bir harekete tevessül
etmeyeceğinize dair bana teminat vermediğiniz takdirde, meselenin
gizli utulması hususunda büyükelçi hare'e vaki talebinizi kabul
etmeyecek ve nato konseyi ile birleşmiş milletler güvenlik
konseyinin acilen toplantıya çağrılmasını istemek mecburiyetinde
kalacağım
bu mesele hakkında sizinle şahsen görüşebilmemizin mümkün olmasını
isterdim maatteessüf, mevcut anayasa hükümetimizin icabı
dolayısıyla, birleşik amerika'dan ayrılamamaktayım
teferruatlı müzakereler için siz buraya gelebilirseniz bunu
memnuniyetle karşılarım genel barış ev kıbrıs meselesinin aklı
selime ve sulh yoluyla halli hususunda sizinle benim çok ağır
mesuliyet taşımak olduğumuzu hissediyorum bu itibarla aramızda en
geniş ve en samimi istişarelerde bulununcaya kadar sizin ve
meslektaşlarınızın tasarladığınız kararı geri bırakmanızı rica
ederim
hürmetlerimle
lyndon b jonhnson
13 haziran 1964
sayın başkan,
5 haziran tarihli mesajınızı büyükelçi hare'in delaletiyle almış bulunuyorum kıbrıs'ta garanti antlaşması gereğince ferdî hareket hakkını kullanma kararını arzunuz veçhile talik ettik mesajınıza hâkim olduğunu buyurduğunuz açık kalplilik ve dostluk hislerine dayanarak, ben de size cevabımda durumu ve düşündüklerimizi tam bir samimiyetle izaha çalışacağım
bay başkan,
mesajınız gerek yazılış tarzı, gerek muhtevası bakımından amerika ile ittifak münasebetlerinde daima ciddi bir dikkat göstermiş olan türkiye gibi bir müttefikinize karşı hayal kırıcı olmuş, ittifak münasebetlerine değinen muhtelif konularda önemli görüş ayrılıkları belirmiştir gerek bu ayrılıkların, gerek mesajın umumi havasının sadece çok sıkışık bir zamanda acele toplanmış mutalara dayanarak yapılmış iyi niyetli bir teşebbüsün telâşından doğmuş hususlardan ibaret olmasını yürekten dilerim
ilk önce, garanti antlaşması icabı olarak kıbrıs'a bir askeri müdahale zarureti görüldüğü zaman birleşik amerika ile istişare etmekte kusur ettiğimiz önemle belirtilmektedir 1963 sonundan beri kıbrıs'ta askeri müdahale ihtiyacı, bu seferle beraber, dördüncü oluyor başından beri bu konuda amerika ile istişare ettik 25 aralık 1963 te ilk buhran patladığı vakit, garantör devletlerle temasa geçtiğimizde, derhal amerika'yı haberdar ettik ve amerika bize bu meselede kendisinin bir taraf teşkil etmediği cevabını verdi ondan sonra müdahale müzakeresini ingiltere ve yunanistan ile yaptık ve bildiğiniz gibi 26 aralıkta (1963) ingiliz komutası altında üçlü bir askerî idare kuruldu
londra konferansının ve ingiliz-amerikan müşterek tekliflerinin makarios'un tutumu yüzünden akamete uğraması ve ada'da türklere tecavüzlerin devamı dolayısiyle şubat (1964) ayında çok buhranlı günler geçirdik ve durumun vahametinden amerika'yı ankara'yı ziyaret etmiş olan mr ball vasıtasile haberdar ettik ingiliz-amerikan tekliflerinin reddi ile hâsıl olan boşluk dolayısile ada'da nizamı tesis için müdahalenin zaruretini anlattık ve her an müdahale mecburiyetinde kalacağımızı size bildirdik hatta sizden muayyen meseleler için teminatlar istedik bunlara müspet cevap verdiniz buna rağmen, bizden müdahale etmememizi istediniz ve makarios'a birleşmiş milletler'de lüzumlu dersin verileceğini ve türk hak ve menfaatlerinin tamamiyle korunmasını sağlayan bir plân hazırlandığını ifade ettiniz
bu talebinize uyduk; fakat birleşmiş milletlerde arzu edilen netice sağlanamadı üstelik, güvenlik konseyinin kurulmasına karar verdiği birleşmiş milletler kuvveti'nin teşkili birinci mesele halini aldı işte üçüncü defa müdahale ihtiyacı, 4 mart (1964) güvenlik konseyi kararından sonra, birleşmiş milletler kuvvetlerinin teşekkül edip etmeyeceği hakikaten tereddüt uyandırdığı günlerde, kıbrıs'taki tedhişçilerin cesareti artınca, tecavüzlerine karşı türk cemaatini korumak için yeniden ortaya çıktı fakat, birleşmiş milletler kuvvetinin en kısa zamanda teşkil edileceğini bize temin ederek, güvenlik konseyi kararından sonra müdahale yapmamamızda ısrar ettiniz teşebbüsümüzü tekrar tehir ederek, birleşmiş milletler kuvvetlerinin vazife almasını bekledik
sayın başkan,
kıbrıs'taki mezalim devrinin, bütün tedbirleri tesirsiz kılan hususi bir karakteri vardır başından beri emniyeti korumak için yapılan müzakereler ve geçirilen muvakkat devreler, hepsi yalnız makarios idaresinin tecavüzünü ve tahribatını arttırmağa hizmet etmiştir
son defa kıbrıs hükümeti açıktan silahlanmaya başladı ve birleşmiş milletleri kendi zulmünü ve anayasa dışı idaresini takviye edecek yardımcı bir vasıta gibi farzetti birleşmiş milletlerin anayasa nizamını iade ve tecavüzleri durdurmak için salâhiyetlerinin ve müdahale niyetlerinin eksik olduğu aşikâr bir gerçek halini almıştır yunan hükümetinin kıbrıs idaresini nasıl teşvik ettiğini biliyorsunuz bu ahval içinde kıbrıs'ta mezalimi durdurmak için bir müdahaleye mecbur olacağımızı amerika'da sizin huzurunuzda konuşurken söyledik la haye'de hariciye nazırınıza böyle bir ihtimal için amerikanın bizi destekleyip desteklemeyeceğini sorduk bir cevap vermediniz kıbrıs'ta muhtelif vesilelerle müdahale istikrarını kaç defa, ne suretle geçtiğini hikâyet etmiş oluyorum her defasında sizi haberdar ettik ve sizin iyice bildiğinizi tahmin ediyorum birleşik amerikanın ittifak manzumesi içinde hususi sorumluluğunu ve ittifak manzumesini mütesanit bir surette yürütebilmesi için ona ayrıca dikkatli ve yardımcı olmak lâzım geldiğini takdir ettiğimizi yüksek derecede yetkili memurlarınıza defaatle söylediğimi iyice hatırlarım
görüyorsunuz ki, sizi tek taraflı bir kararla karşı karşıya bırakmak istidadı bizde yoktur bizim şikâyetimiz, aylardan beri had bir surette ıstırabı içinde yaşadığımız bir meseleyi size anlatamamış olmamız ve yunanistan'a iki müttefik arasında husule gelen haklı ve haksız durumda samimi ve ciddi bir vaziyet almamış olmanızdandır
sayın başkan,
yine mesajınızda, türkiye'nin münferiden harekete geçmeden önce, antlaşma hükümleri mucibince diğer teminatçı iki devletle istişare etmek vecibesini tebarüz ettiriyorsunuz türkiye, bu vecibesini tamamiyle müdriktir altı aydanberi bu vecibenin icaplarını samimiyetle yerine getirdik fakat, kıbrıslı rum sorumlularının, milletlerarası antlaşmaları ayaklar altına almaları karşısında türkiyenin bu gidişe son verme çarelerinin müştereken araştırılması için yunanistan'a yaptığı teşebbüsleri bu devlet neticesiz bırakmakla kalmayıp, bilakis kıbrıslı rum sorumluların hukuk ve insanlık dışı fiillerini savunmuş ve hatta onları teşvik etmiştir
yunanistan hükümeti bizzat kendisi dahi, imzaladığı milletlerarası antlaşmaların artık mer'iyette olmadığını resmen beyan eylemekten çekinmemiştir bu husustaki çeşitli misaller, zamanında dışişleri bakanlığına yazılı ve şifahî olarak tafsilâtı ile bildirilmiştir
teminatçı devletlerden ingiltere hükümeti ile de devamlı istişare vecibemizi yerine getirdik bir çok hallerde ingiltere hükümeti ile birlikte kıbrıs hükümeti nezdinde, anayasa düzenini ihyaya matuf müşterek teşebbüslerde bulunduk fakat maalesef bu teşebbüsler kıbrıslı rum sorumluların menfi tutumları yüzünden hiç bir müsbet netice vermedi
görüyorsunuz ki türkiye, diğer teminatçı iki devletle devamlı istişare ve gerektiğinde müşterek hareket etme imkânlarını ciddiyetle aramıştır bu durumda, türkiye'nin münferiden harekete geçmeden evvel diğer teminatçı iki devlet ile istişare etmek vecibesini yerine getirmediği iddia edilebilir mi?
türkiye'ye samimiyetle ve sadakatle yerine getirdiği istişare vecibesini hatırlatmağa lüzum hisseden amerika birleşik devletleri hükümetinin, imzaladığı antlaşmaları reddeden yunanistan'a milletlerarası hukukun temeli olan "pacta sunt servanda" kaidesine riayet zaruretini hatırlatması icap etmez mi? 15 gün evvel bizzat sayın dışişleri bakanınız tarafından "american law institute" da irad edilen nutukta en beliğ bir tarzda "bekanın temeli" olarak vasıflandırılan bu kaide bugün maalesef nato müttefikimiz yunanistan ve kıbrıs'taki rum sorumlular tarafından hiçe sayılmaktadır
sayın başkan,
mesajınızda zımnen belirttiğiniz gibi, garanti antlaşmasının 4 üncü maddesi hükümleri, üç teminatçı devlete, antlaşma hükümlerinin ihlâli halinde, antlaşma ile ihdas edilen düzeni tekrar kurmak münhasır maksadile, müştereken, bu mümkün olmadığı takdirde de, münferiden harekete geçmek hakkını vermektedir garanti antlaşması, bu anlayış bütün mümzi taraflarca paylaşılarak imzalanmıştır nitekim, türkiye ve yunanistan'ın o zamanki dışişleri bakanları arasında 19 şubat 1959 tarihinde londra'da imzalanmış olan "gentlemen's agreement" da bu müşterek anlayışın bir delilidir
diğer taraftan birleşmiş milletler teşkilâtına kıbrıs cumhuriyeti, bütün milletlerarası taahhüt ve vecibeleri teşkilâtın üyelerince bilinerek ve hiç bir itiraza uğramadan kabul edilmiştir buna ilâveten, kıbrıs hakkında 4 mart 1964 tarihli karara müncer olan güvenlik konseyi müzakereleri sırasında bir çok temsilciler arasında amerika birleşik devletleri temsilcisi de birleşmiş milletle- rin, milletlerarası antlaşmaları iptal veya tâdil yetkisi bulunmadığını açıkça beyan etmiştir
mesajınızın, türkiye'nin kıbrıs'a müdahalesi ada'yı taksim gayesi ile vuku-bulacağı kanaatinde olduğuna dair ifadelerini büyük bir hayret ve derin bir üzüntü ile karşıladım hayretim, türkiye'nin niyetleri ile ilgili olarak size temin edilen mutaların defaatle tarafımızdan ilân edilmiş olan gerçeklerden nasıl bu kadar uzak kalabilmiş bulunmasından doğmaktadır üzüntümün sebebi ise, şimdiye kadar milletlerarası hukuka, taahhütlerine ve vecibelerine mutlak sadakatini, abd hükümetinin yakinen bildiği çeşitli ahvalde fiilî deliller ile ispat etmiş bulunan türkiye'nin dış siyasetinin temelini teşkil eden bu prensipten ayrılabileceğinin müttefik abd hükümetince düşünülebilmiş olmasıdır
sizi en kesin ve açık bir surette temin etmek isterim ki, eğer türkiye bir gün kıbrıs'a askeri müdahale ızdırabında bırakılırsa, bu, tamamiyle milletlerarası antlaşmaların hükümlerine ve gayelerine uygun olarak yapılacaktır
bu münasebetle, bay başkan, kararımızın tehirinin tabiatiyle garanti antlaşması 4 üncü maddesinin türkiye'ye verdiği haklara hiç bir suretle halel getirmediğini belirtmeme müsaade buyurunuz
bay başkan,
mesajınızda nato taahhütlerine temas ederek, nato müttefiklerinin birbirlerine karşı harp etmemelerinin nato'nun ruhunu teşkil ettiğini, kıbrıs'a bir türk müdahalesinin türk-yunan silâhlı kuvvetleri arasında çarpışmalara müncer olacağını ifade ediyorsunuz
ifadelerinizin birinci kısmı ile tam mutabakat halindeyim fakat, nato müttefiklerinin birbirleriyle imzaladıkları milletlerarası antlaşmalara, yekdiğerinin ahdî haklarına, karşılıklı vecibelerine riayet mükellefiyetleri de, ittifakın aynı derecede hayatî önemde bir icabıdır yekdiğerine karşı ahdî vecibelerini, taahhütlerini istediği zaman reddeden devletler arasında bir ittifak tasavvur edilebilir mi?
türkiye milletlerarası antlaşmalarda tasrih edilmiş ve hak ve vecibelerine uygun olarak kıbrıs'a müdahalesi halinde bir türk-yunan harbinin çıkacağı hakkında izhar eylediğiniz endişeye gelince, türkiye kıbrıs'a karşı "askerî harekete" münhasıran antlaşmaların tasrih ettiği şartlar ve gayeler için tevessül edecektir bu itibarla sayın dean rusk'ın gayet yerinde olarak "gayrı kabili tasavvur" (diye) tavsif ettiği türk-yunan harbi ancak, yunanistan'ın türkiye'ye tecavüzü halinde vuku bulabilir müdahale halinde bizim düşüncemiz, teminatçı devletler sıfatıyla yunanistan ve ingiltere'yi kıbrıs'ta anayasa düzenini ihya amacıyla fiilî işbirliğine davet etmektir davetimize ve ahdî taahhütlerimize rağmen yunanistan, türkiye'ye tecavüz ederse, hasıl olacak neticelerin sorumluluğu türkiye'ye atfedilebilir mi? ümit etmek isterim ki, bu hususlara yunan hükümetinin dikkatini ehemmiyetle çekmiş bulunuyorsunuz
mesajınızın, kıbrıs'ta girişeceği bir hareket neticesinde sovyetlerin müdahalesine maruz kaldığı takdirde, nato müttefiklerinin türkiye'yi müdafaa mükellefiyetleri hususunda tereddüt izhar eden kısmı, nato ittifakının mahiyeti ve temel prensipleri bakımından aramızda büyük görüş farkı olduğu intibaını vermektedir itiraf edeyim ki, bu, bizim için büyük bir teessür ve ciddi bir endişe kaynağı olmuştur nato müttefiklerinin herhangi birine yapılacak tecavüz, tecavüz eden tarafından tabiatıyla daima haklı gösterilmeye çalışılacaktır nato'nun bünyesi, mütecavizin iddialarına kapılacak kadar zayıfsa, hakikaten tedaviye muhtaç demektir
bizim anlayışımıza göre, atlantik antlaşması, üye devletlere taarruza uğrayan üyeye derhal yardım etmek vecibesini yüklemektedir her üye devletin takdirine bırakılmış olan husus, bu yardımın sadece mahiyet ve vüs'atidir şayet diğer üyeler, sovyet müdahalesine maruz kalan nato üyesinin haklı olup olmadığı, müdahaleyi kendi hareketi ile tahrik edip etmediği gibi hususları münakaşaya kalkışırlar ve münakaşa neticesine göre yardım mükellefiyetleri olup olmadığının tesbiti cihetine giderlerse, nato ittifakının temel direkleri sarsılmış ve manası kalmamış olur yardım vecibesinin manası olabilmesi için, bu vecibenin maruz kalınan tecavüzle birlikte derhal doğması gerekir bunun içindir ki, kuzey atlantik antlaşmasının 5 inci maddesi, bir üyeye karşı girişilen tecavüzü bütün üye devletlere karşı girişilmiş addetmekte ve lüzumlu görecekleri harekete hemen tevessül etmek suretiyle kendilerine tecavüze uğrayan tarafa yardım etmek vecibesini yüklemektedir
bu münasebetle şu noktayı da belirtmekte fayda görüyorum: kıbrıs'la ilgili antlaşmalar, değil 1963 aralık ayı olaylarının patlak vermesinden sonra, hatta kıbrıs devletinin kurulmasından evvelki devreden de önce, daha birleşmiş mil-letler'de mesele müzakere safhasında iken, bu müzakerelere muvazi olarak nato konseyinin tasvibinden geçmiştir hatırlanacağı üzere, ada'daki durum ve kıbrıs'ın statüsü bakımından antlaşmaların meşruiyete mesnet olmaya devam ettiği, bundan 3 hafta evvel la haye'de nato bakanlar konseyi toplantısında da teslim edilmişti hal böyle iken taraflardan birinin aşikâr surette ada'da hukuk dışı hareketleri neticesi bu antlaşmalar ihlâl edilince, sanki mer'iyetten düşmüşler gibi, türkiye'nin mezkûr antlaşmaya dayanan haklarından ve vecibelerinden tegafül edilmek manası çıkmaktadır yani, bu temayüle göre, hâdise çıkmadığı müddetçe antlaşmalar mer'idir, aksi halde hükümden düşmüş sayılmaktadır böyle bir hukukî anlayışın benimsenmemesi gerektiğinde benimle birleşeceğinize ve türkiye'nin hiç bir surette indî addedilmeyecek bir hareketi do-layısile hasıl olacak durumda onun, nato ittifakı çerçevesinde korunması husususun bir şüphe konusu olabileceği görüşüne katılmayacağınıza inanıyorum aksi bir düşünce tarzı, yalnız hukuk mefhumunu ve birleşmiş milletler yasasının 51 inci madde hükümlerini red ve inkârla kalmaz
mesajınızda, türkiye'nin birleşmiş milletler üyesi sıfatı ile mükellefiyetleri bakımından endişe izhar ediliyor paylaşamadığım bu endişenin esassız olduğu- nu söylersem, bilhassa şu sebeplerle, eminim ki, bana hak vereceksiniz: türkiye kuruluşundan beri birleşmiş milletlerin en sadık bir kaç azasından biri olmakla temayüz etmiştir türk milleti birleşmiş milletler yasası prensiplerinin korunmasını kanını da dökerek yerine getirmiş bir millettir teşkilâtın aksamadan çalışabilmesini teminen, malî imkânlarının en sıkışık olduğu zamanlarda dahi onu, manen olduğu gibi, maddeten de büyük fedakârlıklar pahasına desteklemekten geri kalmamıştır hükümetimin birleşmiş milletler'e bağlılığı ve ona gösterdiği itibar, son defa garanti antlaşmasının kendisine tanıdığı sarih yetki ve imkâna rağmen, güvenlik konseyinin 4 mart 1964 tarihli kararını kabul etmesi ve bu karara öncelik tanıması ile de meşhut olmaktadır şayet birleşmiş milletlere ada'da mevdu vazife, mesajınızda kaydedildiği gibi, tedricen başarılı bir şekilde yürütülebilmiş olsa idi, bugün sizi ve beni bu derece endişeye sevkeden bir durum tahassül etmezdi halbuki birleşmiş milletlerin ada'daki faaliyeti zulüm idaresini durduramamıştır son bir kaç hafta içinde nisbî bir sükûn görülmesi, ancak rumların yeni hazırlıklarının başlangıcıdır mahsur köyler devam ediyor birleşmiş milletlerin kuvvetleri türkleri teskin ederken, rumların mahsullerini kaldırmalarını sağlıyorlar türklerin, mahsullerini kaldırabilmeleri için rumların sakin durmalarını temin etmiyor ve rum tecavüzlerine seyirci kalıyorlar hayatî ehemmiyeti haiz olan bu teferruat yüksek ıttılaınıza gelmeyebilir ama biz, her gün bu faciaların hikâyesi içinde yaşıyoruz
sayın başkan,
kıbrıs davasının takibinde hakem ve idareci mevkiinde bulunan müttefiklerimiz esaslı bir hatadan davayı kurtaramamışlardır kıbrıs faciası, kıbrıs cumhuriyetinin antlaşmaları iptal ederek ve anayasayı kaldırmak gibi tasmim edilmiş politikasından çıkmıştır emniyet tesisi, kıbrıs hükümetinin üstünde bir otoritenin işlemesiyle mümkündür halbuki, kıbrıs'ta emniyet tesisi için, kıbrıs hükümetinin razı olabileceği bir tedbirle çare bulunmaya çalışılıyor ingiliz idaresi, ingiliz-amerika teklifleri ve nihayet birleşmiş milletler idaresi, hep bu sakat temel üzerine kurulmuştur ve netice olarak makarios'un razı olabileceği her tedbir en az olarak kısır kalmış, umumi olarak zulmü ve tecavüzü arttırmıştır
sayın başkan,
takip buyurduğunuz politikanın yunanistan'da infial yaratmış olmasını, bana karşı olarak gösteriyorsunuz yunanistan kıbrıs meselesinde antlaşmaları tamamiyle iptal edinceye kadar her suretle tesir etmeye çalışacak bir mizaçta ve yoldadır biz, müttefiklerimize haklı davalarımız için ızdıraplarımızı anlatamıyoruz infial nümayişlerinden istifade aramamıza da mizacımız elverişli olmuyor sizi temin ederim, ızdırabımız derindir; haklı durumumuzu anlatamıyoruz ve sizin, meseleye lâyık olduğu ehemmiyeti verip bu meselenin bünyesinde sakladığı tehlikeleri önlemek için bütün gayretinizi ve otoritenizi kullanmanız lâzım geldiğini kabul ettiremiyoruz
fransa ile almanya arasındaki düşmanlığın bırakılması güzel bir misal fakat biz, bu imtihanı, bütün anadoluyu yangın yerine çeviren mezalimden sonra yunanlılarla dostluk kurmak suretiyle 40 sene evvel geniş ölçüde geçirmiş bir milletiz
sayın başkan,
vazifelerini, haklarını bilen bir millet olarak ittifak manzumesi içinde bulunuyoruz kıbrıs davasının antlaşmalara riayet edilmek suretiyle hallinden başka bir gaye takip etmiyoruz yardımcı olursanız, amerikan milletinin tabiatında bulunan adalet hissini kudretli otoritenizle tatbik ettirirseniz meselenin halli mümkündür
sayın başkan,
a b d 'nin türkiye ile olan münasebetlerine atfettiği kıymeti belirten ifadeleriniz ve türk milleti hakkındaki güzel sözleriniz için teşekkürlerimi sunarım kıbrıs meselesi üzerinde sizinle görüşmek üzere amerika'ya gitmekten bahtiyar olacağım 17 haziran'da (1964) birleşmiş milletler güvenlik konseyi toplanacaktır bu arada nato genel sekreteri mr dirk stikker'in memleketimize ziyareti vuku bulacaktır ayrıca, arabulucu mr tuomioja da genel sekretere raporunu verecektir bu inkişaflarla yeni bir vaziyet hasıl olabilir 20 haziran'ı takip eden günlerde sizce uygun görülecek bir tarihte size mülâki olmak üzere seyahate çıkmaklığım mümkün olacaktır
kıbrıs meselesi hakkında tebellür etmiş düşünce ve tasavvurlarınız mevcut ise, bunları bana şimdiden bildirmeniz, washington'a bunlar üzerinde imâli fikrederek hazırlıklı gitmem bakımından çok faydalı olacaktır
bu mesajımı size göndermek üzere iken, mr g ball'un ankara'ya vâki ziyaretinde kendisile yaptığımız açık, faydalı ve ümit verici görüşmelerden duyduğum memnuniyeti bu vesileyle belirtmek isterim
saygılarımla
ismet inönü
|